Salamis
Salamis veya Salamis harabeleri (Yunanca: Σαλαμίς veya Σαλαμίνα της Κύπρου), Kıbrıs adasında, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Gazimağusa şehrinin 6 km kadar kuzeyinde yer alan bir antik kenttir. Kent Trodos dağından doğan Pedios (Kanlıdere) nehrinin denize döküldüğü havzaya yakın bir yerde kurulmuştur.
19. yüzyılın sonlarında, ağaçlarla ve toprak tabakasıyla örtülmüş bir halde keşfedilmiş ve 1952-1974 yılları arasında yapılan kazılarla kentin büyük bölümü ortaya çıkarılmıştır. 1974 yılında kesilen kazı çalışmalarına 1998 yılında Ankara üniversitesi tarafından tekrar başlanmıştır.
İncil'de de adı geçen kent, havari Barnabas ve havari Paul (Pavlus)'un vaazlerine tanık olmuştur.
Kuruluş ve İlk Dönem
Araştırmalar Salamis geçmişinin İÖ 11. yüzyıla kadar uzandığını göstermektedir.[1] İlk kuruluşu ile ilgili bilgiler ışığında Salamisin bir Koloni kenti olup olmadığı hakkındaki açıklayıcı bilgiler netlik kazanmazken Bronz Devrinin sonlarındaki göçlerle Anadolu’dan gelen kavimler ve Yunanistan’dan gelen Akalar tarafından kurulmuştur denilsede kimi arkeologlara göre ''Enkomi'' M.Ö. 1075 yılında büyük bir depremle yerle bir olduktan sonra halkı yavaş yavaş buraya göçmüş ve Salamis Kenti'ni kurmuş olabileceği sanılmakta.[2]
Bir başka rivayete göre de Truva savaşı’na katılan ve Salamis adası kralı Telamon'un oğlu Tefkros kentin kurucusu olarak bilinmektedir. Antik kentteki en eski buluntular, kentin Nekropolis’inden elde edilen kaynaklara göre M.Ö. 11. yüzyıla aittir.
Asur, Mısır ve Pers Egemenliği
Kentte bulunan sikkelere göre MÖ 708 yılından itibaren adanın Asur hakimiyetine geçmesiyle birlikte kentte Asur hakimiyetine geçmiştir. MÖ 699 yılında Asur egemenliğini sona ermesiyle birlikte, kent bir süre bağımsız bir krallık olarak yaşamıştır. Daha sonra, antik Mısır egemenliğine geçse de Mısır’ın MÖ 525 yılında antik Pers imparatorluğu'nun eline geçmesiyle birlikte Salamis kenti de dolaylı olarak Pers egemenliğine geçmiştir. Fakat Pers egemenliğinde de fazla kalmamış, Büyük İskender’in büyük doğu seferi sırasından Pers idaresinden de çıkmıştır.
İskender ve Roma Dönemi
Büyük İskender’in Pers seferinden sonra İskender’in idaresine giren kent, İskender'in ölümünden sonra çok çalkantılı bir dönem geçirir ve sürekli el değiştirir. MÖ 294 yılında Ptoleme Krallığının Kıbrıs’ı almasıyla birlikte kent bu krallığın idaresine girer ve başkent olma özelliği kazanır. Kentin bu parlak dönemi Roma eğemenliği döneminde de devam etmiştir. Bu dönemde, Salamis kenti Roma İmparatorluğunun doğudaki en önemli ticaret merkezlerinden biri haline gelir. Kentteki kalıntıların çoğu Roma dönemine aittir. Roma egemenliğinde şehir halk meclisi ve senato tarafından idare edilmiştir. MS 76 -77 yıllarındaki depremlerle ve MS 116 yılındaki Yahudi isyanlarıyla tahrip olan kent, daha sonra Roma imparatorluğunun Antiocheia (Antakya) vilayetine bağlanır. Bu dönemde Salamis limanının önemi artmış, Suriyeli tüccarların önemli bir uğrak yeri olan kent tekrar refaha kavuşmuştur.
Büyük Depremler ve Son
Salamis kenti, MS 332 ve 342 yıları arasında Akdeniz havzasında meydana gelen ve bu havzadaki birçok antik Roma kentini yıkan depremlerle büyük tahribata uğramıştır. Daha sonra Bizans imparatoru II. Konstantin şehri daha küçük bir planda yeniden inşa ettirmiş ve bu şehre Konstantia adını vermiştir. Bu şehir gelişerek Kıbrıs'ın o dönemki başkenti unvanını Baf şehrinin elinden almıştır.
MS 647 yılında başlayan Arap(İslâm) akınları ve devam eden depremler sebebiyle Salamis halkı kenti terk etmiştir. Halkın, yakınlardaki Mağusa şehrine göç ettiği düşünülmektedir.
Kentteki yapılar
Sur ve liman
Kenti kuzey, güney ve batı yönlerinde çevreleyen surlar bulunmaktadır. Bir de, kentin merkezini çevreleyen ikinci bir surun varlığı da tespit edilmiştir. Kentin surlarının, MS 7. yüzyıldaki Arap (İslam) akınlarına karşı inşa edilmiş olduğu düşünülmektedir.
Kentin iki ayrı limanı bulunmuştur. Bunlardan biri kentin güneydoğusunda, Salamis'in en eski limanıdır. Liman kuzey ve güney yönünden suni dalgakıranlarla korunmuştur. İkinci bir liman ise kentin kuzeyinde, Geç Roma devrinde kullanılan limandır.
Salamis Gymnasium’u
Kentin Gymnasiumu, şehrin kuzey ucunda yer almaktadır. Gymnasiumun güney girişindeki zemin döşemesindeki yazıttan burada en eski gymnasiumun MÖ 2. yüzyıla ait Helenistik bir gymnasiumun olduğu tespit edilmiştir.
Helenistik gymnasiumun MS 79 yılındaki depremlele zarar gördüğü ve imparator Traianus ve Hadrianus dönemlerinde yeniden inşa edildiği bilinmektedir. Dört tarafı sütunlu revaklarla çevrili alanın kuzey ve güney ucunda yer alan, etraflarında heykeller bulunan havuzlar bu dönemdeki eklemelerdendir. Üç tarafı revaklarla çevrili olan yapının yine depremler sonucunda yıkılması üzerine bu defa İmparator Augustus devrinde yeniden tamir edilmiş ve bir de doğu revakı eklenmiştir.
Son olarak, MS 332-342 yılları arasındaki depremlerle yeniden hasar gören gymnasium Erken Bizans döneminde II. Konstantin devrinde sadece hamamdan ibaret olarak yeniden inşa edilmiştir.
Tiyatro
Gymnasiumun güneyinde yer alan tiyatro ilk kez Augustus döneminde inşa edilmiş, 1. ve 2. yüzyıllarda yapılan plan değişiklikleri ile son şeklini almıştır. Fakat 322-332 yılları arasındaki depremlerle yıkılmış olan yapının taşları kentin tekrar imarı sırasında hamamların yapımında kullanılmıştır.
Tiyatro üç ana bölümden oluşur. Bunlar sahne binası, orkestra ve oturma yerleridir. Gösterilerin yapıldığı, kulis ve giyinme-soyunma odlarının bulunduğu, freskler, sürunlar ve heykeller ile süslenmiş sahne bölümünden günümüze sadece temelleri kalmışmıştır.
Tiyaronun 15.000 kişilik olduğu tahmin edilen oturma bölümleri 50'den fazla basamak içermekte iken bunların çok azı günümüze ulaşmıştır. Oturma alanının orta kısmı şeref locası olarak kullanılmıştır.
Yakın zamanlarda yapılan çalışmalarla sağlamlaştırılan bu bölüm, günümüzde kültür-sanat etkinliklerinin yapıldığı bir mekân olarak kullanılmaktadır.
Roma Villası
Roma döneminde yapılan iki katlı bu yapı tiyatronun güney kısmında bulunmaktadır. Sütunlu bir girişten sonra bir iç avlu ve büyük bir oturma odasının mevcut olduğu tespit edilmiştir. Villanın zeminindeki mozaik döşemede merkezi bir figürün etrafında hayvan tasvirleri bulunmaktadır.
Bizans Sarnıcı
Roma villasının güneydoğusunda bulunan huni biçimli bu sarnıç, üç bölmeden oluşur. Bir bölmede MS 6. yüzyıla ait duvar resimleri ve yazılar tespit edilmiştir. Şu anda harap durumdaki ana tablo, balık, kuş ve bitkilerden oluşan su sahnesi ve İsa başı bulunan bir madalyon ile süslüdür.
Aziz Epiphanios Bazilikası
Devrinde Kıbrıs'ın bilinen en büyük bazilikası olan bu yapı bir zamanlar Salamis Metropolit kilisesi olarak kullanılmıştır. Kıbrıs Piskopos'u Epiphanios'un devrinde yapıldığı (368-403) bilinmektedir. Ayrıca Piskopos Epiphanios'un mermerden yapılmış mezarı da burada bulunmaktadır.
Bazilika, çift sıralı ondört sütun dizisi ile 3 ayrı bölümden oluşmaktadır. Apsiste piskopos ve rahiplerin oturduğu sıralar bulunmaktadır. Bu bölümün iki yanındaki odalar rahiplerin cübbelerini giymeleri ve ayin sırasında kullanılan eşyaların saklanması için kullanılmaktadır. Vaftiz odasının döşeme seviyesinin altındaki ısıtma sisteminden anlaşıldığı üzere kış aylarında vaftiz için sıcak su kullanıldığı düşünülmektedir. Kalıntılar, 7. yüzyıldaki Arap akınlarından sonra da mevcut bazilikanın güney tarafında ikinci bir küçük kilisenin inşa edildiğini göstermektedir.
Agora (Taş Forum / Pazar Yeri)
Şehrin ortasındaki boş alan ve bunun çevresindeki dükkânlardan oluşan bu bölüm Salamis'in hem toplantı hem de alışveriş merkezi olduğu olan agorasıdır. İmparator Augustus devrinde restore edildiği kazı alanında bulunan Latince bir kitabeden anlaşılmaktadır. Agoranın her iki yanındaki sütunlu revaklar güneş ve yağmurdan koruma vazifesi görüyorlardı. Bunlardan sadece biri ayakta kalabilmiştir.
Zeus Sunağı
Salamis şehrinin ana tapınağı olabileceğine inanılan bu yapının az bir kısmı günümüze ulaşmıştır. Agora'nın güney ucunda bulunan tapınağa, basamaklarla ulaşılmaktadır. Yapılan kazılarda ele geçen bir kitabede mabedin İmparator Augustus'un karısı Livia şerefine Zeus Olympios'a ithaf edilmiş olduğu belirtilmektedir.
Nekropol
Enkomi bölgesinden Salamis ormanının batı ucu ve Aziz Barnabas Manastırına dek yaklaşık olarak 4 mil karelik bir alana yayılmış durumdaki mezarlık Salamis Nekropol'üdür. Kazılarda açığa çıkarılan mezarlar arasındaki bazı mezarlar gerek yapıları ve gerek zengin buluntularından dolayı Kral mezarları diye adlandırılmıştır. Başlıca mimari özellikleri, mezar odası önünde yer alan geniş, uzun ve meyilli alanlardır. Cenaze arabasını çeken atların ölünün şerefine kurban edildiği burada, yağ, şarap veya bal dolu küpler sıralanmaktadır. Araştırmalar mezarların M.Ö. 8. yüzyılda yapıldıklarını ve MS 4. yüzyıla değin kullanıldıklarını gösterir. Özellikle 47, 50 ve 79 nolu kral mezarlarında zengin buluntulara rastlanmıştır. Bunlardan 50 nolu mezar, Aziz Catherine'e adanan küçük bir kilise olarak da kullanılmaktadır. Hristiyanlık dinini benimseyen Aziz Catherine'in Salamis yöneticisi dayısı tarafından buraya hapsedildiğine inanıldığından, Aziz Catherine Hapishanesi olarak da anılmaktadır. Yapılan kazılarda, mezarların içinde çeşitli çanak, çömlek, tunç ve fildişi nesneler ve kurban edilmiş atların iskeletlerine rastlanmıştır.
Cellarga Toplu Mezarları
Salamis Nekropolü'nun bir bölümünü oluşturan bu toplu mezarlar, Kral mezarları olarak adlandırılan bölümün yaklaşık 500 m güney doğusunda yer alır. Dönemin yoksul halkına ait olan toplu bir mezar alanıdır. Yaklaşık 120 tane mezar tespiti yapılmış olan bu alanın MÖ 8. yüzyıl ve MÖ 4. yüzyıl arasında kullanıldığı tespit edilmiştir. Girişleri iri taş levhalarla kapanan mezarların önünde, kayaya oyulmuş basamaklar göze çarpar. Zamanla dolan mezar alanında ilk yapılan mezarların çeşitli yerlerine baca şeklinde alanlara sahip mezarlar açılmış, MÖ 4. yüzyıldan sonra ise kullanılmamaya başlanmıştır. Mezarların önlerinde yakılan ateşlerin külleri içinde karşılaşılan, hayvan, heykel, çanak çömlek kalıntıları buralarda kurban törenleri ve ziyafetler yapıldığı izlenimini vermektedir.
Nikokreon Anıtı
Salamis Nekropolü yer alan bu anıtın Salamis'in son kralı Nikokreon adına inşa edilmiş olabileceği düşünülmektedir. Kaynaklara göre son kral Nikokreon, Phtolemeos'a teslim olmaktansa intihar etmeyi yeğlemiş, karısı da ailesini öldürüp, sarayı yaktıktan sonra intihar etmiştir. Kademeli basamaklarla çıkılan platformun ortasında bir ocak ve bunun içinde o döneme ait demir çubuk, taş ve topraktan heykeller bulunmuştur. Bulunan bu az pişmiş topraktan yapılmış heykeller, geç devre ait Klasik Yunan heykel sanatı özelliklerini taşımaktadırlar.
Kaynakça
- "Kıbrıs Gazi Magosa Salamis Harabeleri - Yönetmen Tekin Gün". Araştırma yazısı. Mootol Kültür Sanat-9 Mart 2013. 7 Aralık 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- "Salamis Harabeleri-9/3/2013". 7 Aralık 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi.