Tıp tarihi

Tıpta her şey “insana yardım etmek” içindir...ama, “önce zarar vermeden (primum non nocere)” der Hippokrates bir aforizmasında.[1] Hekimler insanların mutluluğunu ve varlığını (homeostazis) sürdürebilmesini sağlamak için yüzyıllardır çabalamaktadır. Bu amaca ulaşmak için öncelikle "neden" sorusunun yanıtını aramışlardır. Bu sonsuz isteğin temelinde yatan 3 önemli amaç vardır: (a) hastalığa neden olan etkeni bulmak (b) bu etkeni ortadan kaldıracak tedavi yöntemini bulmak ve uygulamak (tedaviye yönelik hekimlik), (c) hastalığa neden olan etkenleri çevremizden uzaklaştırmak ya da yeryüzünden silmek (koruyucu hekimlik).[2][3]

Corpus HippocraticumHippocrates ve onun öğretileri ile bağlantılı olan, Antik Yunanistan'daki ilk tıbbi çalışmalar koleksiyonu.

Bu madde, antik çağlardan günümüze değin kullanılan tıp tekniklerini konu alır. Erken dönem tıbbi gelenekler içerisinde antik Mısır ve Babil'den de bilgiler içermektedir. Yunanların teşhis, prognoz ve ileri düzey tıp etiği hakkında açıklamalara da yer verdiği görülmektedir. Doktorlar tarafından (orijinali değiştirilmiş olsa da) halen kabul gören Hipokrat Yemini, milattan önce 5. yüzyılda Yunanistan'da yazılmıştır. Orta çağda, antik çağlardan kalan cerrahi uygulamalar geliştirilmiş ve Rogerius Frugardi'nin (1140-1195) Cerrahi Pratikler kitabında sistematize edilmiştir. Universitelerde sistematik cerrahi uygulamaların yapılması 1220'li yıllarda İtalya'da başladı. Rönesans döneminde anatomi öğrenimi gelişmiş, mikroskop keşfedilmiştir. Hastalık yapıcı mikrop teorisi, 19. yüzyılda salgın hastalıkların tedavisine olanak sağlamıştır. Askeri doktorlar travma tedavisi ve cerrahisi üzerine uzmanlaşmıştır. Özellikle 19. yüzyılda şehirlerin hızla gelişmesiyle hijyen sorunları önlemez hale gelmiş, bu sebeple sosyal sağlık önlemleri alınmıştır. İleri düzey araştırma merkezleri 20. yüzyılın başlarında açılmış, genellikle büyük hastaneler ile ilişkilendirilmiştir. 20. yüzyılın ortalarında antibiyotik gibi yeni tedavi yöntemlerinin bulunması, 20. yüzyılın en önemli gelişmeleri arasına girmiştir. Bu yükseliş, kimya, genetik ve laboratuvar teknolojisinde gelişmelere yol açmış (x-ray gibi) ve modern tıbba ışık tutmuştur. Tıp, ağırlıklı olarak 20. yüzyılda profesyonelleşmiş, kadınlara tıp alanında hemşirelik (1870'ler) ve Bilim insanlığı (1970'lerden sonra) gibi yeni kariyer yolları açılmıştır. 21. yüzyıl ise; birçok bilim dalında ileri düzey araştırmaların yapılması ile ön plana çıkmıştır.

Prehistorik Dönemde tıp

Tıp bilimi ile batıl inançlar arasında yüzyıllardır süren bir savaşım vardır.[2][4] Bitkilerin tıbbi amaçla tam olarak ilk defa ne zaman kullanıldıklarına dair kanıt olmamasına karşın, şaman ve benzeri kastlara mensup kişilerin bitkileri koruyucu ve tedavi edici ilaçlar olarak kullandıkları bilinmektedir. Bilinen İlk diş hekimliği uygulaması Balochistan'da M.Ö 7000 sıralarında, başı çakmak taşından yapılan matkaplar ve kirişler ile yapılmıştır.[5] Bilinen ilk trepanasyon operasyonu M.Ö 5000 sıralarında Ensisheim (Fransa)'da yapılmıştır.[6] Bilinen ilk cerrahi uygulama olan amputasyon M.Ö 4900 sıralarında Buthiers-Bulancour (Fransa)da uygulanmıştır.[7]

Konuyu prehistorik tıp anlayışı ve tıp felsefesi açısından ele aldığımızda, ilkel toplumlar, hastalıkların doğadan ve kötü ruhlardan geldiğini varsayarlardı.  Daha iyi yürümeye ve daha iyi düşünmeye başladıklarında tanrıları keşfettiler; hastalıkları ve ölümleri kötülüklere ve günahlara karşı verilen bir “tanrı cezası” olarak algıladılar. Günümüzde de var bu inançlarını sürdürenler: vebanın, depremlerin ve AIDS’in “tanrı” tarafından verilen cezalar olduğu düşünenler.

İlaçlardan önce ayinler, şeytan çıkarma törenleri ve büyüler vardı. “Büyü, içine kötü ruhların girmesi, tanrıların cezalandırması” gibi varsayımsal nedenlere karşı “karşı-büyü, büyü bozma, kurban verme, çeşitli ayinler” uygulamalarından yarar umarlardı. Eski Mısır ve Mezopotamya’da, birincil neden “tanrıların cezalandırması” olarak öngörülür; bazı hastalara kafatası trepanasyonu, kırık ve yara tedavisi gibi girişimlerde bulunulurdu.

Eski Yunan’daki (Hippokrates zamanında) “suyuk öğretisi”nde hastalıkların nedenleri arasında “hava, balgam, kan, safra” gibi suyuklar önemsenir; tedavi amaçlı kusturma, kan akıtma, terletme gibi uygulamalar yapılırdı. Büyü-din temelli hekimlik karışımının sürdüğü bu dönemde yaratılan ve günümüzün tıp amblemi olarak da kullanılan tıp tanrısı (Asklepios) da aynı büyü-din etkileşiminin ürünüydü.

Antik Yunan’da ve Roma’da, günümüzde kullandığımız “birinci basamak” hekimliğini anımsatan organizasyonların varlığı bilinmektedir. Duygusal bilincin kaynağını “beyin” olarak gösteren Hippokratesa karşı Aristoteles duyguların ve bilincin yönetildiği organını “kalp” olduğu görüşündeydi.

Historik Dönemde tıp

Ortaçağ olarak nitelendirdiğimiz döneme kadar çok sayıda salgınlar olmuştu. 14.yüzyıldaki veba salgınında ve daha sonra da lepralı hastalara uygulanan “tecrit” ve “yaftalama” uygulamaları “karantina” kavramını getirmiştir.[2][3][8][9]

11. yüzyıl sonlarında Salerno (İtalya)’da tıp eğitimi veren okulu, Avrupa’nın değişik kentlerinde kurulan yeni üniversiteler izlemişti. 8.-15. yüzyıllar arasında bilimde Arap egemenliği vardır. İslam dünyasındaki tıp geleneğinin önemli ilkeleri Antik Yunan tıp bilgilerinden esinlenmiş, çok yeni görüşler ve yöntemler geliştirmiştir. İbn Sina ve İbn Rüşd, Hippokrates’in, Galenos’un ve Dioskurides’in tıp kitaplarını -kendi deneyimlerini de ekleyerek- Arapçadan Latinceye çevirmiş ve Batı dünyasına sunmuşlardır. Bu eserler Batı dünyasının “Tıp Eğitimi” veren kuruluşlarında yıllarca ders kitapları olarak kullanılmış, modern tıp temellerinin atılmasında etkili olmuştur. Hippokrates ekolünün ve Galenos ilkelerinin baskınlığı18. yüzyıla dek sürmüştür.[9][10]

Düşünmeye, daha iyi düşünebilmeye başlayınca insan, çevresindeki hayvanlarda disseksiyon yapmaya başladı. Damarlardaki kanı, sinirlerdeki ileti sistemini izledi (Galenos). İnsan kadavrasına disseksiyon uygulanan ilk hekim Mondino de Liuzzi (1270-1326) oldu ve ilk anatomi kitabı yazdı. Kitabın yazarı otopsi yaptığı için aforoz edildi. Otopsi yaygınlaştı, tüberkülozdan ölen hekim sayısı arttı. Andreas Vesalius, Doğu Roma İmparatorluğu’nun (Bizans) çöküşünden 90 yıl sonra organ çizimlerinden oluşan bir anatomi atlası yayınladı (1543). Disseksiyon bulguları açıklandıkça ve çok sayıda anatomik yapı tanımlandıkça “cerrahi” uygulamaları daha da başarılı olmaya başladı. Ölen hastalara uygulanan otopsilerden gelen bilgiler arttıkça hasta muayenesinin önemi de arttı, özellikle “el” ile dokunarak. Giovanni Batista Morgagni (1682–1771) klinikopatolojik ilişkilere değinen ilk hekim oldu; 700 hastasının hastalık öykülerini ve otopsi bulgularını içeren kitabı klinik-patoloji’nin ilk ve önemli yapıtlarındandır. Histolojinin temellerini atan hekimlerden biri olan Xavier Bichat (1771-1802) meslektaşlarını sık sık otopsi yapmaları konusunda uyarmıştı. Thomas Syndenham (1624-1689), klinik hekimliğinde hastalıkların bireyler arası farklılıklarını göstererek günümüzde sıkça kullanılan “hastalık yoktur, hasta vardır” felsefesinin temelini atmıştı. Babası şarap ve bira üreticisi olan Leopold Auenbrugger (1722-1809), fıçılardaki sıvı düzeyini anlamak için uyguladığı “perküsyon” işlemini toraks incelemesinde kullanmaya başladı.  René-Théophile-Hyacinthe Laennec (1781-1826), stetoskopu ilk kez kullanırken müzik bilgisinin katkılarından da yararlanmıştı.[2] Mikroskopun bulunmasıyla birlikte ayrıntılar da aydınlanmaya başladı (Mikroskop tarihçesi).

Antonie Philips van Leeuwenhoek’un ilk mikroskopu kullanmasından 200 yıl kadar sonra Çanakkale’nin Hisarlık yöresindeki Truva, Agememnon’un askerlerinin bile yapmadığı kadar yıkılarak Priamos hazinesi yağma edildi. Heinrich Schliemann patlayıcı kullanarak yıktığı surlarda bulduğu hazineyi önce Yunanistan’a oradan da Almanya’ya kaçırdı.[11] 1867 yılında Paris’teki bir sanat sergisine davet edilen zamanın Osmanlı Sultanı Abdülaziz[12] bu geziden dönüşünde Almanya’ya da uğramış, belki de Berlin’de Heinrich Schliemann ve Dr. Rudolf Ludwig Carl Virchow ile tanışarak Truva kazıları için söz vermişti. 1870 yılında Dr. Virchow ile birlikte İstanbul’a gelerek yazılı kazı onayı alan Schliemann 1873 yılı Mayıs ayında, gerçekte kendisinden 15 yıl önce Hisarlık surlarına ulaşmış olan İngiliz arkeolog Frank Calvers’in anılarını değerlendirerek dinamitle geldiği surları patlatarak çağının en büyük soygunlarından birini gerçekleştirdi. Truva duvarlarının dinamitlendiği yıllarda antropolojiyle de ilgilenen, siyaset alanında Bismarck ile kapışan bir hekim olarak gördüğümüz Virchow “modern patolojinin kurucusu”dur.[13]

1901’de, bazı hastalıkların (özellikle difteri) serum ile tedavisini öneren Emil Adolf von Behring (1854-1917) tıptaki ilk Nobel ödülünü almıştı. Bitkilerden ilaçlar üretilme çabalarının sürdüğü günlerde, açık unutulan bir petri kutusunda üreyen mantarla “penicillin” bulunması (Alexander Fleming; 1881-1955), Louis Pasteur’ün (1822-1895) kuduz aşısını bulması canlı etkenlerle savaşımı başlatmış oldu. Nobelli dönemlere girmeden önceki son aşamalarda sistemik patoloji ve fizyopatoloji (patofizyoloji) kavramlarını geliştirildi.[2]

Bu çabalar arasında psikiyatrinin gelişimine emekleri geçen Emil Kraepelin (1856-1926), Sigmund Freud (1856-1939), Alfred Adler (1870-1937) ve Carl Gustav Jung (1875-1961) gibi ustaların tıp bilimine yaptıkları katkılar unutulmamalıdır.[14]

Günümüzde “beyinli” insanların hastalıkları tıp biliminin çabasıyla tedavi edilirken tıbbi tedavileri reddeden, büyü-büyü bozma, muska, hacı-hoca, ot/çöp peşinde koşan insanlarımız yok mu? Var…ama biz artık “moleküler patoloji” aşamasına geldik. Genleri düzelterek hastalıkları önleyebiliyoruz. Bilgilerimiz geliştikçe kanser ölümleri azalıyor. Çevre ve beslenme koşulları düzeltilerek insan yaşamı uzatılıyor ve niceleri.

Tıp bilimine önemli katkıları bulunan çalışmaları kronolojik olarak sıralayarak, bilim insanlarına saygımızı sunuyoruz (önemsediklerinizi ekleyebiliriz):

Tıp Tarihinin Kilometre Taşları
Salvino D'Armate (1258-1317) İlk gözlük üretimi
Antonie Philips van Leeuwenhoek (1632-1723) Mikroskopun kullanılabilir ilk modelinin üretilmesi
Johannes Purkinje (1787-1869) İlk mikrotomun bulunuşu; beyin dokusu araştırmaları
Thomas Addison (1793–1860) Addison hastalığı
Friedrich Schlemm (1795-1858) Göz anatomisi (sinirler ve Schlemm kanalı)
Thomas Hodgkin (1798–1866) Hodgkin lenfoması
Alfred Wilhelm Volkmann (1801-1877) Kemiklerdeki Volkmann kanalları; sempatik sinir sistemi
Johannes Peter Müller (1801-1858) Sinir sistemi ve duyular; kadın genital sistemindeki Müller kanalı; endokrin sistem
Theodor Schwann (1810-1882) Organizmanın yapıtaşları, hücreler (Virchow’un esin kaynağı), sindirim sistemi fizyolojisi
William Sharpey (1802-1880) Kemiklerdeki Sharpey lifleri; epitel hücrelerinin siliaları
Friederich G. J. Henle (1809-1885) Lenfatik sistem; kıllar; mucus; irin; epitel türleri; böbrekteki Henle kulpu
Filippo Pacini (1812-1883) Derideki Vater-Pacini cisimcikleri; Vibrio cholera'nın bulunması
Claude Bernard (1813-1878) Homeostazis kuramı ve deneysel tıp ile yeni ufuklar; tıp felsefesi çalışmaları "laboratuvar deneysel tıbbın kutsal mekanıdır"
Sir William Bowman (1816-1892) Böbrekte glomerüllerin Bowman membranı; gözde korneanın Bowman membranı; burun mukozasındaki Bowman bezleri
Arthur Hill Hassall (1817-1894) Timustaki Hassall cisimcikleri; gözde Hassall-Henle cisimcikleri
Rudolf Virchow (1821–1902) Modern patolojinin temelinin atılması; “Omnis cellula e cellula” tüm hücrelerin anası hücrelerdir (kök hücreler ve kanser hücrelerinin

kökeni konusunda çok büyük bir aşama). Prens Frederick’e yapılan larinks biyopsisi (1887); ilk kez mikrotom kullanılarak hazırlanan

kesitlerin mikroskopla incelenmesi cerrahi patolojinin ilk uygulamasıdır. Kesitler Virchow tarafından incelenerek rapor edilmiştir

Gerhard Henrik Armauer Hansen (1841-1912) Hansen basili olarak bilinen Mycobacterium leprae’yi bulan araştırmacı (lepranın bulaşiıcı bir hastalık olduğunu kanıtlamak için

hastaların lezyonlarından hazırladığı süspansiyonları kendisine injekte eden bilim insanı)

Wilhelm Conrad Röntgen (1845-1923) X-ışınlarının bulunması ve radyoloji uygulamaları
Marie Skłodowska Curie (1867-1934) Radyoaktif elementlerin tanımı
Frederick Grant Banting (1891-1941)

John James Rickard Macleod (1876-1935)

İnsülin'in bulunması
John Franklin Enders (1897-1985) Doku kültürü (poliovirüs); modern aşı teknikleri
Heinrich Müller (1900-1945) Retinadaki nöroglial Müller lifleri; corpus ciliare'nin tanımlanması
Louis Sanford Goodman (1906 –2000)

Alfred Goodman Gilman

Nitrogen mustard’ın kemoterapide kullanılması
Francis Harry Compton Crick (1916-2004) DNA

Kaynakça

  1. Lloyd GER. Hippocratic Writings. Penguin, Harmondsworth, 1978
  2. Bynum W. Tıp Tarihi. Çeviri:N.Gökçeoğlu, Kültür Kitaplığı 144, Dost Kitabevi Yayınları, Ankara, 2014
  3. Lawrence IC, Neve M, Nutton V, Porter R, Wear A. The Western Medical Tradition (800-1800). Cambridge University Press, Cambridge, 1995
  4. Harl KW. Great Ancient Civilizations of Asia Minor. The Great Courses No.363, Tulane University, Chantilly, VA, 2001
  5. "Arşivlenmiş kopya". 5 Mayıs 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Aralık 2016.
  6. "Arşivlenmiş kopya". 8 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Aralık 2016.
  7. "Arşivlenmiş kopya". 25 Nisan 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Aralık 2016.
  8. Bynum WF, Hardy A, Jacyna S, Lawrence C, Tansey EM. The Western Medical Tradition (1800-2000). Cambridge University Press, Cambridge, 2006
  9. Porter, R. The Greatest Benefit to Mankind: A Medical History of Humanity from Antiquity to the Present. Harper-Collins, London, 1999
  10. Pormann P, Savage-Smith E. Medieval Islamic Medicine, Edinburhg University Press, Edinburgh, 2007
  11. Allen SH. Finding the Walls of Troy. University of California Press, Berkeley-Los Angeles-London, 1999
  12. Karal EZ. Osmanlı Tarihi, VII.cilt. Türk Tarih Kurumu, Ankara, 2011
  13. Ackerknecht EH. Rudolf Virchow: Doctor, Statesman, Anthropologist. University of Wisconsin Press, Madison, 1953
  14. Ackerknecht EH. A short history of psychiatry. Hafner Publication Co, New York, 1957

İleri okumalar

  • Bynum WF, Bynum H. Dictionary of Medical Biography, Greenwood Press, Westport-Conneticut-London, 2007
  • Bynum WF, Porter, R. Companion Encyclopedia of the History of Medicine, Routledge, London, 1993
  • Lawrence IC, Neve M, Nutton V, Porter R, Wear A. The Western Medical Tradition (800-1800). Cambridge University Press, Cambridge, 1995
  • Lock S, Last JM, Dunea G. The Oxford Illustrated Companion to Medicine. Oxford University Press, Oxford, 2001
  • Pickstone J. Ways of Knowing: A New History of Science, Technology and Medicine, Manchester University Press, Manchester, 2000
  • Nutton V. Ancient Medicine. Routledge, London, 2004
  • Siraisi NG. Medieval and Early Renaissance Medicine, Chicago University Press, Chicago, 1990
  • Maulitz R. MNorbid Appearances: The Anatomy of Pathology in the Early 19. Century. Cambridge University Press, Cambridge, 1987
  • Cooter R, Pickstone J. Medicine in the 20.Century. Harwood Academic Publishers, Amsterdam, 2000
This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.