Vizigot sanatı
Vizigot sanatı, MS 5. yüzyıldan 8. yüzyıla değin varlığını sürdüren Vizigotlar Krallığı döneminde bilhassa bugünkü İspanya ve Portekiz topraklarına tekabül eden antik Hispania'da varlığını gösteren gelişmiş materyel kalıntılara verilen addır. Krallığın kuruluşu Güney Fransa'nın Toulouse şehrinde olsa dahi, kalıntılar daha ziyade İber Yarımadası'nda bulunmaktadır.
Giriş
Batı'da klasik antik dönemin bitişi Vizigotlar Krallığı ile doğrudan ilişkilidir. Piskoposluk müessesinin aziz Leander ve onun kardeşi Sevillalı İsidor nezdinde artan önemi, eğitim ve yazının yayılması, kozmopolit bir kent toplumunun önemi gibi unsurlar Roma medeniyetinin mirasını korumuş ve devamlılığını sağlamıştır. Bu çerçevede değerlendirlildiğinde, sahip olduğu form ve etki çeşitliliği, taşıdığı Roma mirası ve kendisinde barındırdığı hem Bizanslı hem de Cermen gelenekleri ile Vizigot sanatı, tümüyle farklı ve bağımsız bir sanat üretimi olmaksızın, daha ziyade coğrafi bir bölgeye işaret etmektedir.
Vizigot sanatına ait ürünler 7. yüzyılın başlarından itibaren tezahür etmektedir. Arkeolojik araştırmalar, özellikle anıtsal mimari alanında hızla büyüyen metropoller altında kaybolan Vizigot kalıntılarını gün yüzüne çıkarmakta oldukça başarısız kalmıştır. Keza bu yapılardan (ç)alınan ve sonraki dönemde inşa edilen yapılarda kullanılan muhtelif süslemeli devşirmeler de yeterince araştırılmamıştır. Sayılan bu sebeplerden ötürü büyük Vizigot yerleşimleri yerine, nispeten iyi korunmuş durumda günümüze ulaşmayı başaran bir takım kırsal kiliseler bulunmaktadır.
Vizigot sanatı denince daha ziyade akla gelen alanlar mimari, heykel ve kabartmalar, kuyumculuk ve el yazmalarıdır. Vizigot sanatı, genel olarak Anglosakson dünyası içindeki göçmen dönem sanatı olarak da bilinen MS 300-900 yıllarına tarihlenen dönemle içiçe geçmiş bir biçimde ele alınır. Zira ortaya koyduğu eserler Merovenj sanatı, Anglosakson sanatı ve Lombard sanatı ile yakın benzerlik göstermektedir. Öte yandan İber Yarımadası özelinde değerlendirilen sanat tarihi yazımında Vizigot sanatı Romanesk öncesi sanat olarak ele alınmaktadır.
Mimari
Roma ve Bizans mimarisi etkileri gözlenen Vizigot mimarisinde yapılar genellikle büyük kalın kesme taşlardan inşa edilmiştir. Bu durum bilhassa günümüze ulaşmayı başaran kırsal kiliselerde kendini göstermektedir. Antik şehir merkezlerinde inşa edilen kiliseler günümüze tamamıyla ulaşmadığı için, onlar hakkında yorumda bulunmak güçtür. Bu kiliseler hakkında arkeolojik kazılar bilgi vermektedir. Kiliselerin yüksekliği ya da iç dekorasyonu bilinmese de, sahip olunan plan itibarıyla Merovenj ya da Bizans mimarisi ile benzerlikler taşıdığını söylemek mümkündür.
Dini mimari
6. yüzyılda Vizigot dini mimarisinin tek örneği Barcelona yakınındaki Sant Cugat del Vallès kilisesidir. Mimari gelişme bunu izleyen dönemde yaşansa da daha ziyade kırsaldaki kiliseler üzerinden takip edilebilmektedir. Yine de Vizigot mimarisi için karakteristik olan belirli özellikleri listelemek mümkündür. Bunlar şunlardır:
- Tercihen bir bazilika ya da Yunan haçı planı ve çok bölmeli alanlar;
- Dıştan dikdörtgen bir apsis, bu apsis her iki köşesinde protesis ve diakonikon odaları barındırabilir.;
- Kilit taşsız bir nalkemer ve bu kemer üst kısmında dikey açıklıklar barındırabilir (Genişlik yükseklik oranı genellikle 1/3);
- Destek olarak kullanılan basit, Korint sütun başlıklı sütunlar.;
- Harçsız taşların bir araya getirilmesi ile örülmüş duvarlar. Bu duvarlar bazen Roma geleneğine uygun olarak bir sıra tuğla eklenerek örülür.;
- Çiçek, hayvan ya da üzüm bağlarındaki kuşları gösteren kabartma ve frizler;
- Küçük sundurma ya da verandalar.
Sivil mimarlık açısından pek fazla kalıntı günümüze ulaşmasa da, İber Yarımadasının kuzeyindeki bazı Vizigot kiliseleri çok iyi bir biçimde korunarak günümüze ulaşmışlardır. Palencia'daki San Antolín Katedrali altındaki Kripta istisnai olmak üzere, bu kiliselerin çoğu kırsal bir çevrede bulunmaktaydı ve böylesi bir çevrede değişimler çok sık yaşanmamaktaydı. Ayrıca inşa edilen bu kiliselerin bulunduğu bölgelerde islami hakimiyet çok kısa sürmüştür. Bu kiliseler bir anlamda Reconquista dahilinde yeniden fethedilmesi, geri alınması gerekenleri sembolize ediyordu. 6. yüzyıldan itibaren bahse değer kiliselerden birisi Sant Cugat del Vallès manastır kilisesidir. Yapı geçen zaman zarfında çok kötüleşmesine rağmen, sahip olduğu apsis ile biten tek nefli yapı dönemin mimarisi adına ipuçları vermektedir. Bu plan tipi sonraki dönemlerde mozarap stili ile inşa edilen kiliselerde aynen devralınmıştır. İçeriden bir yarım oval şeklinde görünen bu yapı dışarıdan köşeli görünmektedir. Bu kilise dışındaki kiliselerin büyük çoğunluğu 7. yüzyılın ikinci yarısına tarihlendirilmektedir. Bu döneme tarihlenen kiliseler arasında Palencia yakınlarındaki Saint-Jean-Baptiste de Baños de Cerrato, Braga yakınlarındaki São Frutuoso de Montélios şapeli, Ourense güneyindeki Limia nehri üzerindeki baraj yakınında bulunan Santa Comba de Bande kilisesi ve kral Egica (687-700) döneminde 690lı yıllarda Zamora yakınlarında inşa edilen San Pedro de la Nave kiliseler bulunmaktadır. Burgos ve Santo Domingo de Silos arasında bir bölgede bulunan Santa María de Quintanilla de las Viñas 8. yüzyılın başlarında bölgenin müslümanlarca fethedilmesinde kısa süre önce inşa edilmiştir.
Bu kiliselerin hepsi harçsız birbiri üzerine eklenmiş kesme taşlarla inşa edilse de planları farklılık göstermekteydi. Örneğin São Frutuoso de Montélios Şapeli plan itibarıyla Ravenna'daki Galla Placidia Mozolesi'ne benzemektedir.
Mimari dekorasyonu oluşturan kabartma ve oyma alanında genellikle sütun başlıkları ve impostlarda tasvir edilen soyut kompozisyonlar, figüratif sanatın gerilediğini göstermektedir. Bazı yerlerde sütun başlıkları ters çevrilmiş bir piramit formu almaktadır. San Pedro de la Nave kilisesinde buna uygun olarak üzüm bağlarındaki kuşlar ve çeşitli bitkileri gösteren bir süsleme vardır. Bunun dışında Eski Ahit'ten alınan İshak'ın kurban edilişi ve Danyal'ı aslanlar arasında gösteren sahneler de tasvir edilmiştir. Bu sahnelerde tasvirin aşırı sadeleştirildiği gözlemlenmektedir. Bu sadeleştirmeden ötürü, tasvirlerin bugün kaybolduğu tahmin edilen Vizigot elyazmalarından esinlenilmiş olabileceği düşünülmektedir.
Santa María de Quintanilla de las Viñas kilisesinde apsise açılan zafer nalkemeri, 2 kolon ve impost üzerinde yükselmektedir. Bu impostlardan soldakinde bir ay sembolü ve bir insan kabartması varken, diğerinde bir güneş sembolü ve daha ziyade bir kadın tasviri bulunmaktadır. Bu iki figür melekler tarafından çevrelenmiştir. İlkinin kurum olarak Kilise'yi ikincisinin ise İsa'yı sembolize ettiği öne sürülmüştür. Bu kiliseden sadece transept ve apsis düzenlemesi günümüze ulaşabilmiştir. Yapının dış mimarisinde en dikkat çeken özelliği dış tarafında bulunan 46 cm uzunluğundaki frizlerdir. Tüm yapı boyunca devam eden bu frizler, kilisenin ön kısmında pencere açıklıkları üzerinde 3 sıra halinde devam etmektedir. Bu frizler, asma dallarını ve beş yapraklı palmiye yapraklarını, kuşları ve bitki motiflerini çerçeveleyen ip benzeri ardışık dairesel veya dokuma şerit desenlerine sahip dekoratif bir özellik göstermektedirler. Friz içerisinde henüz anlamı çözülemeyen üç adet haç şekilli monogram da bulunmaktadır. Buna ek olarak, aslan, leopar, antilop, griffon veya efsanevi yaratıkların hayvan temsilleri de vardır.
Bazı Vizigot dini mimarisi örnekleri :
- Saint-Jean-Baptiste de Baños de Cerrato Kilisesi (Mambrillas de Lara, Palencia)
- San Antolín Kriptası (San Antolín Katedrali altında, Palencia)
- San Pedro de la Mata Kilisesi (Sonseca, Toledo)
- Santa Comba Kilisesi (Bande, Ourense)
- San Pedro de la Nave Kilisesi (San Pedro de la Nave-Almendra, Zamora)
- Santa María de Quintanilla de las Viñas (Mambrillas de Lara, Burgos)
- Santa María de Melque (San Martín de Montalbán, Toledo)
- São Frutuoso de Montélios Şapeli (Braga, Portekiz)
- Saint-Christol Şapeli (Nissan-lez-Enserune, Hérault)
- Notre-Dame-de-la-Miséricorde Şapeli (Nissan-lez-Enserune, Hérault)
- San Pedro de la Nave Kilisesi.
- San Pedro de la Nave Kilisesi'nden bir sütun başlığı
- São Frutuoso de Montélios Şapeli.
- Santa Eufemia de Ambía.
- Saint-Jean-Baptiste de Baños de Cerrato.
- Saint-Vincent-le-Martyr, Vizigot Kriptası.
- Santa Comba de Bande Kilisesi.
- 7. yüzyıl freskleri, Santa Comba de Bande Kilisesi.
Sivil mimari
Bir zamanların Batı Roma İmparatorluğu topraklarında kurulan diğer "barbar kabileleri" devletleri gibi, Vizigotlar da yeni yapılar inşa etmektense zaten var olan sivil mimariyi kullanmaya devam etmişlerdir. Bu geleneğin dışına çıkan Kral Leovigild 568 yılından itibaren müstahkem şehir Reccopolis'i (Cerro de la Oliva, Guadalajara) inşa ettirmeye başlamıştır. Bölgede sürdürülen arkeolojik kazılar bir saray planı ve saraya bitişik inşa edilen bir kiliseyi gün yüzüne çıkarmıştır. Bu bölgenin 10. yüzyılda terk edildiği tahmin edilmektedir.
Heykeltıraşlık
Vizigot heykeltıraşlığı her zaman mimari ile içiçe incelenen bir konu olagelmiştir. Heykeltıraşlık ürünleri olarak sütun başlıklarına ya da dış cephelere kazınan kabartma ve frizler değerlendirilmektedir.
Kuyumculuk
Altın ve değerli taş işlemeciliği özellikle 7. yüzyıldan itibaren Toledo'da kendini geliştirmeye başlamıştır. Üretilen ürünler arasında taçlar, fibulalar ve broşlar bulunmaktadır. Bu ürünlere eklenen süslemeler genellikle geometrik özellik taşımaktadırlar
589'daki Toledo Konsili'nden önce Vizigotlar, takı, kemer tokası ya da fibulalar gibi giyim eşyalarından oluşan bir sanatsal üretime sahipti. Vizigotlara özgü bu çeşit giyim takılarına 6. yüzyılın sonlarına değin mezarlarda rastlanmaktadır.
Kral I. Rekkared'in 3. Toledo Konsili sırasında 8 mart 589 tarihinde resmileşen Ariusçuluktan katolikliğe geçişi sonrası, bölgeye daha da sağlam bir biçimde yerleşen Vizigot sanatı, değerli taş ve metallerin işlendiği objelerin özellikle üretildiği bir döneme gird. Bunun en iyi örneği Toledo yakınlarındaki Fuente de Guarrazar'da 1859 yılında keşfedilen adak taçlardır.
Guarrazar hazinesi
Guarrazar hazinesi olarak bilinen buluntular, 711 yılında Moroların gelişi üzerine gömülen bir düzine kraliyet tacıdır. Taçların bu tarihe değin Toledo katedralinde bulunduğu düşünülmektedir. Esasen anonim, isimsiz olan bu gibi değerli eşyalar, dindar bir vakıf ya da taç giyme törenleri sırasında hükümdarlar tarafından takdim edilirlerdi. Guarrazar hazinesinde bulunan iki taç buna uygun olarak üzerlerinde bir kolye gibi asılı harflerden oluşan Swinthila (621-631) ve Recceswinth (653-672) ismini taşımaktadır.
Kuyumculuk açısından bu örneklerde dikkat çeken özellik, taçların basit zincirlerle veya telkari ve ajurlu ögelerle askıya alınmış kısımları olmasıdır. Bu askıya alınan kısımlar bazen bitkisel bir türde olabilmektedir. Bu taçlar, genellikle ajurlu varak ve telkari ile zengin bir biçimde işlenmiş, mücevherler ve değerli taşlarla süslenmiş bir banttan oluşmaktadır. Tacın oturduğu yerin dış kısmı olan kafa bandına altın varaklar ve kıymetli taşlar asılmıştır. Kraliyet ailesine ait isimlerin geçtiği iki taçta, askıda duran cloisonné tekniği ile işlenmiş harfler her defasında bir mücevherle sıra değiştirmektedir. Tüm bu taç askılarının dışında bazen ortada tacı aşan büyük bir haç sembolü asması da bulunmaktadır.
- Recceswinth Tacı, 1928 yılında Paris'te Ulusal Orta Çağı Müzesi'nde restore edilmiştir. Safi altından olan taçta yine altından zincirlerin taşıdığı harfler (R)ECCESVINTUVS REX DEFERET'e tekabül etmektedir. Bunun yanı sıra kesme kuvars taşlarından oluşan kabaşonlar da bu zincirlere asılmıştır. Tacın ortasında önceden bir bizans pektoral haçı bulunmaktaydı. Bugün görülen ve sonradan eklediği düşünülen haç daha farklı bir tiptedir.
Bibliyografi
- Helmut Schlunk (es), « Arte visigodo », dans Blas Taracena, Pedro Batlle Huguet, Helmut Schlunk, Arte romano - Arte paleocristiano - Arte visigodo - Arte asturiano, Madrid, Editorial Plus·Ultra, coll. « Ars hiapaniae. Historia universal del arte hispánico » (no 2), 1947, p. 225-323.
- José Pijoán (es), « Arte de la época de la dominación visigoda en España », dans José Pijoán, Arte bárbaro y prerrománico : Desde el siglo IV hasta el año 1000, Madrid, Espasa-Calpe (es) (grupo Planeta), coll. « Summa Artis. Historia general del arte » (no VIII), 1954, 3e éd. (1re éd. 1942), p. 351-428.
- José Pijoán (es), « Arte neovisigodo asturiano. Renacimieno visigodo entre les mozárabes. Supervivencias carolingias en la Marca », dans José Pijoán, Arte bárbaro y prerrománico : Desde el siglo IV hasta el año 1000, Madrid, Espasa-Calpe (es) (grupo Planeta), coll. « Summa Artis. Historia general del arte » (no VIII), 1954, 3e éd. (1re éd. 1942), p. 429-544.
- Isidro Bango Torviso (es), « Arte hispanovisigido. La España de los siglos VI al VII », dans Isidro Bango Torviso, Arte prerromanico hispano : El arte en la España cristiana de los siglos VI al XI, Madrid, Espasa-Calpe (es) (grupo Planeta), coll. « Summa Artis. Historia general del arte » (no VIII-II), 2001 (ISBN 84-239-8732-9), p. 13-173.
Dış bağlantılar
- Cluny Müzesi - Guarrazar Hazinesi 14 Ağustos 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
- Ulusal Arkeoloji Müzesi Arşiv Fotoğrafları, Madrid, İspanya 31 Mart 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.