Yer fıstığı
Yer fıstığı (Arachis hypogaea), baklagiller (Fabaceae) familyasından tohumlarında %45-60 oranında yağ, %20-30 oranında protein, %18 oranında karbonhidrat, vitaminler ve madensel maddeler içeren, özellikle yağ sanayi ve çerez yapımı başta olmak üzere, sapı kuru ot ve kabuğu da çeşitli şekillerde değerlendirilen değerli bir bitkidir.
Yer fıstığı | ||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
meyve | ||||||||||||||||||
Bilimsel sınıflandırma | ||||||||||||||||||
| ||||||||||||||||||
L. | ||||||||||||||||||
Yer fıstığının 32 türü tespit edilmiştir; bunların bir kısmı tek yıllık, bir kısmı ise çok yıllıktır.
Sulama
Sulama, üstün verim için önemli bir üretim faktörüdür. Aynı zamanda toprağın çoraklaşmaması ve korunması açısının da bilgi gerektiren bir uygulamadır. Sulama zamanının ve bir sulamada verilmesi gereken su miktarının bilinmesi için bitki gelişme ve kritik dönemlerinin iyi bilinmesi gerekir.
Gelişme dönemleri
Başlangıç dönemi (10-20 gün), vejetatif gelişme dönemi (25-35 gün), çiçeklenme dönemi (30-40 gün), ürün oluşum dönemi (30-35 gün) ve olgunluk (hasat) dönemi (10-20 gün) şeklinde bölümlendirilir.
Kritik sulama dönemleri
Çiçeklenme dönemleri, su kısıntısına karşı en duyarlı dönemdir. Bunun ürün oluşum dönemi izler. Genel olarak, vejetatif dönemdeki su kısıntısı çiçeklenmenin ve hasadın gecikmesine, ürün miktarının düşmesine neden olur. Çiçeklenme dönemindeki su kısıntısı çiçek dökülmesine ve tozlaşmanın zayıf olmasına neden olur. Ürün oluşum dönemindeki su kısıntısı kabuk içinin dolmasını zayıflatır veya engeller. Ürün oluşumunun erken dönemlerinde, yani yumru teşekkülü esnasında genellikle bitki su eksikliğine karşı duyarlıdır. Olgunluk döneminde su tüketimi azalır.
Sulama uygulamaları
Yer fıstığının mevsimlik su tüketimi 500–700 mm arasındadır. Yağmur ile karşılanamayan kısım sulama ile verilir. Bir takım pratik deneyimlere göre, ilk sulama genellikle çiçeklenme başladıktan sonra yapılmalıdır. Erken sulama kök sisteminin zayıf ve gövdenin irileşmesine neden olur ve susuzluk belirtisi çabuk görülür. Çiçeklenme ve meyve bağlama döneminde su tüketimi maksimuma ulaşır. Bu dönem suya karşı duyarlı bir dönemdir. Yer fıstığı tarımında su yetmezliği varsa çiçeklenme ve ürün oluşum dönemlerinde su kısıntısı yapılmaması gerekir.
Sulama aralıkları toprak bünyesine göre değişir. Tınlı toprakta 6-14 gün, killi topraklarda 21 güne kadar çıkar. Sulama aralığının çiçeklenme döneminde kısa tutulması, toprağın kullanılabilir nem düzeyinin %40'tan aşağı inmemesi gerekir. Bitki sulama ile desteklendiği zaman en uygun zaman çiçeklenme zamanıdır. Yerfıstığı için en iyi sulama sistemi yağmurlama sulamadır.
Yer fıstığı üretiminde çapalama, ilaçlama gibi diğer üretim faktörleri de önemlidir. Hasat, ayrı önemi olan bir konudur. Bunlarında usulüne göre zamanında yapılması emeğin karşılığının alınması için önemlidir.
Gıda endüstrisindeki önemi
Yer fıstığı daha çok çerez olarak tüketilmektedir. Bu amaçla yerfıstığı tohumları ya dış kabuk kırılmadan ya da kabuk kırılıp tohumlar ayrıldıktan sonra kavrulup çiğ fıstık tadı giderilmiş ve aynı zamanda dayanıklılığı arttırılmış olarak tüketime sunulur.
Yer fıstığı tohumunda yağ oranının çok yüksek olması yer fıstığının birçok yağlı tohumlar arasında bitkisel yağ üretimi bakımından önemli bir yer almasını sağlar. Yer fıstığı yağının tadı güzel olup, rengi açık, görünüşü berrak ve yüksek sıcaklık derecelerine karşı oldukça dayanıklıdır. İçinde doğal halde bulunan antioksidan maddelerden dolayı kızartıldıktan sonra bir süre saklanacak olan gıda maddeleri için özellikle tercih edilir. Yer fıstığı yağı yüksek oranda oleik asit içermesi nedeniyle gerek fiziksel özellikleri ve gerekse besin değeri bakımından çeşitli bitkisel yağlar içinde zeytinyağına en yakın bitkisel yağ olarak tanımlanır.
Yer fıstığı tohumundan yağ elde edildikten sonra arta kalan küspe üstün bir protein kaynağıdır. Yer fıstığı küspesinden sağlanan proteinin besin değeri yüksek olduğundan çeşitli çocuk mamalarının hazırlanmasında ve proteince yeterli olmayan gıda maddelerinin protein değerinin yükseltilmesinde yararlanılır.
Yer fıstığı az miktarlarda da olsa çeşitli tatlı ve şekerlemelerin içinde veya üzerinde de kullanılmaktadır.
Yer fıstığı özellikle Amerika Birleşik Devletleri'nde yer fıstığı ezmesi şeklinde tüketilmektedir. Amerikan toplumunun yer fıstığının beslenme değeri konusunda aydınlatılmış olması ve yer fıstığı tüketiminin sağlamış olduğu bazı kolaylıklar nedeniyle bir saatte 8-10 ton yer fıstığını ezmeye çeviren ve tam gün çalışan büyük tesislerin kurulmasını zorunlu kılmıştır.
Yer fıstığı ezmesinin bir toplumda aranılan bir gıda maddesi olabilmesini sağlayacak özelliklerden başlıcaları olarak tadının güzel oluşu nedeniyle yalın halde ve diğer gıda maddeleri içine katılarak tüketilebilmesi, tüketime hazır halde bulunması ve mikrobiyolojik bozulmalara karşı dayanıklı ve bu nedenle de muhafazasının kolay olması sayılabilir.
Tohumu
Yer fıstığı tohumu, tohum kabuğu ile kaplanmış iki adet kotiledon ve bir adet embriyodan oluşur. Ağırlık esasına göre kotiledonlar yer fıstığı tohumunun ortalama %93'ünü oluştururken, bu oranlar tohum kabuğu ve embriyo için sırasıyla %4 ve %3 kadardır.
Herhangi bir işleme tabi tutulmamış çiğ yer fıstığı tohumunda nem oranı %5-7 arasında değişir. Tohumların kavrulması ile bu oran yaklaşık %2'ye düşürülürken, aynı zamanda yer fıstığı tohumlarının küflenme yoluyla bozulmaları, bayatlamaları ve tadındaki acılaşma da önlenmiş olur.
Yer fıstığı tohumunun yağ içeriği çeşit özelliklerine bağlı olarak değişmekle beraber ortalama %50 civarındadır. Bu yağın yaklaşık tümünün kotiledonlarda bulunduğu söylenebilirse de gerek tohum kabuğunun ve gerekse embriyonun az miktarda yağ içerdikleri de bilinmektedir.
Yer fıstığı tohumunda bol miktarda riboflavin, tiyamin, nikotinik asit ve E vitamini bulunur. Yer fıstığı tohumundaki A, C ve D vitaminlerinin miktarı yok denecek kadar azdır. Bu nedenle yer fıstığı tohumundan yapılan işlenmiş ürünlere eksik olan vitaminlerin dışarıdan katılması yarar sağlar. Kavurma işlemi sırasında tiyamindeki azalmaya karşılık niyasin, kolin ve riboflavin miktarlarında önemli bir değişme olmaz.