Çengelköy, Üsküdar
Çengelköy İstanbul'un Üsküdar ilçesi sınırları içinde Boğaziçi'nin Anadolu yakasında Vaniköy ile Beylerbeyi arasında bulunur ve eskiden yüksek gelirlilerin oturduğu en lüks ve pahalı semtlerinden biriydi. Osmanlı döneminde üst tabakanın akıl hastaları tedavi için bu semtte bulunan yalılara gönderilirdi. 1960'lara kadar çoğunlukla Rumların oturduğu bir Boğaziçi köyüydü. Bugün de geleneksel Boğaziçi yaşantısının izleri görülmektedir.
Çengelköy | |
---|---|
| |
Üsküdar'ın İstanbul'daki konumu | |
Ülke | Türkiye |
Bölge | Marmara |
İl | İstanbul |
İlçe | Üsküdar |
Nüfus (2014) | |
• Toplam | 14,303 [1] |
Zaman dilimi | UTC+03.00 (UDAZD) |
Posta kodu |
34680 |
Alan kodu | 216 |
Plaka kodu | 34 |
Geçmişte diğer pek çok Boğaziçi semtinde olduğu gibi Çengelköy'de de sebze ve meyve yetiştirilirdi. Çengelköy'ün salatalığı çok meşhurdu. Ayrıca kiraz ve ayvası da oldukça lezzetliydi.
Semtte bugün artık pek kullanılmayan Aya Yorgi adında bir Rum kilisesi vardır. Abdullah Ağa Yalısı ve Sadullah Paşa Yalısı Çengelköy'deki önemli yalılardır.
Ayrıca Çengelköy'de Unutulmayan Bir Masal Süper Baba 1993-1997 yılları arasında ATV'de yayınlanan yerli dizi. Başrollerde Şevket Altuğ, Sümer Tilmaç, Jülide Kural, Şevval Sam ve Bennu Yıldırımlar'ın yer aldığı ekranların en beğenilen ve unutulmayan dizisidir.
Çengelköy ismi
Çengelköy’e ilk olarak Protos Diskos denmiştir. Protos Diskos, Birinci Koy anlamına gelmektedir. Milattan sonra 5. yüzyıl Justinianos ve Malabora hükümdarlıkları zamanında (527-565) Ayios Yeoryios kilisesinin bulunduğu noktada, eski ve o zamanın akışı ile terkedilmiş harabe bir krallık sarayı bulunuyormuş.
İmparatorice Malabora ve İmparator Justinianos manastır hayatını seven insanlar olduklarından, bu harabe krallık sarayını onartarak manastır haline getirmişler.
Tarihçi Zazinous'un yazdıklarına göre, o zamanlar fakir ailelerin küçük yaştaki kızları çeşitli bölgelerden satın alınıp fuhuş hayatına alıştırılarak pazarlanıyormuş. O zamanlar kadın ticareti had safhaya ulaşmış. Bu duruma şiddetle karşı olan imparatoriçe Malabora, öncelikle tüm genelevleri kapatıp kadınları kötü yola düşürmeyi, fuhuş hayatına alıştırmayı, kadın ticaretini ve kadınlara tacizi yasaklamış. Daha sonra Malabora, kötü yola düşmüş, eziyet çeken ve kötü hayat yaşayan kadınların bu manastırda barınmasını ve bakılmalarını sağlamış. Malabora bu hizmet karşılığında hayat kadınlarından yalnızca tövbekar olmalarını istemiş.
Harabe sarayın manastıra çevrilmesi ve burada tövbekar olmuş günahkar kadınların barındırılması nedeni ile imparatoriçe Malabora'nın isteği üzerine manastıra “Ta Metanias” yani “Tövbekarlar” adı verilmiş.
Bu bilgiler doğrultusunda Çengelköy’ün ismi Protos Diskos'tan sonra Ta Metanias olmuş.
Milattan sonra 5. yüzyılda (565-578) imparatoriçe Malabora'nın yeğeni imparator 9. Justinianos'un eşi Sofia, Çengelköy’de “Ta metanias” manastırının kuruluşundan sonra teyzesinin şanını elde etmek ve kendini halka sevdirmek amacı ile inşaatlara büyük ilgi göstermiş. Kendisi de veba hastalığına yakalandığından veba hastaları için bakım (sağlık) evleri, içinde sağlık ocağı bulunan saray ve kiliseler inşa ettirmiş. Sofia'nın kendi sarayı, Çengelköy kilisesinin bulunduğu mesafeden yani eski ismi ile “Ta Metanias” manastırından 400 metre uzakta bulunuyormuş.
İmparatoriçe Sofia'nın semt ve yerleşim alanı olarak Çengelköy’den etkilenmesinin en büyük nedeni Çengelköy’ün seyredilmeye doyulmayacak muhteşem tabii güzelliği, sessizliği ve temiz havasıymış. Sofia Çengelköy’ü o kadar sevmişki, teyzesi Malabora'nın yaptıklarından daha da fazlasını yapmak hırsından Çengelköy’ün ikinci ismi olarak tarihe geçmiş Ta Metanias adını Ta Sofiana olarak değiştirmiş.
11. asırın başlarından itibaren kilise ve Tanrı yolunda önemli adımlar atılmaya başlanması ile beraber Çengelköy’ün ismi “Singelköy” olarak anılmaya başlanmış. “Singelos” patrikliğe (üst seviye din adamı) aday olan kişilere verilen unvandı. O zamanlar “Ta Metanias” isimli köyün harabe olmuş manastırı onarılıp buraya saygın kişilerin yerleşmesi ile köyün “Singeluhora” yani “Singelköy” adını aldığı (milattan sonra 1055) sanılıyor.
Çengelköy’ün ismi hakkındaki diğer bilgiler ise şöyledir: İstanbul’un fethinden sonra köyün ismi Türk ve İran karakterlidir. Çenk Farsça'da "savaş" anlamını taşır, ancak bu köyde (Çengelköy) tarihe geçmiş olan herhangi bir savaş olmamıştır. Fakat rivayete göre Kalkavanlı Murat Paşa savaş hazırlıklarında Çengelköy halkına savaşa gelmeleri için ikna etmek adına bu bölgeye gelir ve "Sen gel" der fakat kendisi peltek oldugundan söylemi "Çengel" olarak anlaşılır. Bu durumdan dolayı da bölgeye Çengelköy ismi verildiği zannedilmektedir.
Sultan Mehmet'in (1451-1481) denizden çıkardığı çengelden dolayı da köye “Çengelköy” adını verdiği sanılıyor. Yeni nesil tarihçilerden Mehmet Raif Bey'in yazısına göre 18. asırda Çengelköy’ün ismi, köyde bulunan çengeller ve çengel ustaları sebebinden değil; köye yerleşerek cami yaptıran Çengeloğlu Tahir Paşa'nın adından ileri geldiğidir. Evliya Çelebi’nin (17. asır) yazılarına baktığımızda da harap olmuş, daha sonradan köylüler tarafından onarılmış olan köyün ismi “Çengelköy” olarak geçiyor.
Çengelköy ismi hakkında birkaç rivayet vardır. Bölgenin 15. yüzyıldaki durumu ile ilgili fazla bilgi bulunmamasına rağmen, İstanbul’un fethi hazırlıkları sırasında Fatih’in Çengelköy sahillerine geldiği ve gördüğü Bizans’tan kalma gemi çengelleri (çıpalar) nedeniyle buralara önceleri “Gemi Çengeli” şeklinde isim verildiği, daha sonraları sadece “Çengelköy” olarak anılmaya başlandığı söylenir.
Kaynakça
- "Arşivlenmiş kopya". 2 Nisan 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Mart 2015.
- Belge, Murat (2000). İstanbul Gezi Rehberi. İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları. ISBN 975-333-002-2.