Hamilelik
Hamilelik veya gebelik; erkekten gelen sperm ile kadının yumurtalıklarından atılmış olan yumurtanın döllenmesi ile meydana gelen fetusun kadın organ ve dokularında değişiklikler meydana getirdiği, doğuma kadar geçen yaklaşık 9 aylık (266-270 günlük) dönem.[1]
Döllenmenin oluştuğu andan 8. haftanın sonuna kadar geçen döneme embriyotik dönem denirken bundan sonrasına ve doğuma kadar olan döneme de fetal dönem denmektedir. Gebelik genç yaştaki bayanlarda döllenme sonrası ilk gün içinde belirlenebilir. Çünkü adet düzensizliği tamamlana kadar vücudun ürettiği her yumurta döllenmeye daha uygundur. Yaş ilerledikçe doğurganlığın azalması bununla ilgili bir durumdur. Döllenme sonrası 8-10 saat içerisinde ilk kusma gerçekleşir. Yaşı ilerlemiş bayanlarda ise belirtiler 1 hafta ile 2 ay arasında gözlemlenir. Ergenlik döneminde hamilelik ise ilk 12 saat içinde belirlenebilir. Ergenlik döneminde yumurtalar henüz olgunlaşmamıştır ve bu yüzden spermin yumurtayı döllemesi 5 ile 20 dakika arasındadır. 16 yaşını doldurmamış bir bireyin döllenme gerçekleştikten 10 gün sonrasında embiriyonun vücuttan alınmamısı durumunda bireyde ciddi şekilde fiziksel ve ruhsal sorunlara yol açabilir. Çünkü 16 yaş altı ergenlerde duygu dünyasının yapım aşamasıdır. Lakin kişi yaşıtlarından bu denli farklı bir olayla karşılaştığı için ileriki dönemlerde kendine güvensizlik gibi psikolojik eksiklikler yaşayabilir. Halk arasında yanlış bilinen bazı inanışlar -adet döneminde gebe kalınmaz gibi[2]- kişide ciddi ruhsal sorunlara yol açabilir.
Belirtileri
En önemli bulgu kadındaki adet gecikmesidir. Ancak her adet gecikmesi, kadının gebe olduğu anlamına gelmez. Kadının yaşamındaki değişiklikler, bazı rahatsızlıklar, psikolojik durumu ve stres gibi birçok etken kadının adet düzeninin bozulmasına ve gecikmelere neden olabilir. Gebelik belirtileri aşağıda listelendiği gibidir:
- Adet kanamasının gelmemesi (amenore)
- Mide bulantısı ve kusma
- İdrar ile ilgili şikayetleri
- Yorgunluk ve bitkinlik hali
- Fetal hareketlerin hissedilmesi
- Göğüslerde beliren değişiklikler
- Vajinal mukoza renk değişikliği
- Artmış deri pigmentasyonu ve abdominal striaların görülmesi.
- Kokulara karşı aşırı hassasiyet
- İştah artması ve bazı gıdalardan tiksinme
- Duygusal anlamda değişimler
- Vücut ısısının artması
Dönemleri
Başlangıç
Hamilelik dişi gamet olan oositin erkek gamet spermatozoon ile birleşmesi yani döllenme sonucu oluşur. Döllenme ile birlikte yumurta meydana gelir. Bu pratikte en çok cinsel birleşme yolu ile olur. Ancak günümüzde yapay inseminasyon ve in vitro fertilizasyonla da gebelik oluşturulmaktadır.
Perinatal Dönem
Perinatal kelimesi gebeliğin 22. haftasıyla (bu dönemde doğum ağırlığı 500 gramdır) doğumdan sonraki 7. gün arasında kalan zamanı tanımlar.
Postnatal Dönem
Bu dönem doğumla başlar ve yaklaşık 6 hafta sürer.
Süreç
Beklenen doğum tarihi son adet kanamasının ilk gününden 40 hafta sonradır ve doğum genellikle 37 ve 42. haftalar arasında olur. Gerçek gebelik süresi döllenmeden sonra 38 haftadır. 40 hafta, 9 ay 6 gün demektir; bu da doğum gününün tahmininde kullanılan Naegele kuralının temelini oluşturur. Gebelik 37 ile 42. haftalar arasında (252 ile 294. günler) ise miadında olarak tanımlanır. 37 haftanın tamamlanmasından önceki eylemler preterm, 42 haftadan sonrakiler ise postterm adını alır. Gebelik 42 haftayı aşarsa anne ve bebekte komplikasyon gelişme riski belirgin şekilde artar. Bu nedenle genellikle uzmanlar bu döneme ulaşmış ama başlamamış doğum eylemini tıbbi yöntemlerle uyarırlar.
Doğumların %5'ten azı, tam gününde gerçekleşir. %50'si, tahmini güne göre 1 hafta farkla; %90'ı ise 2 hafta farkla olur.
Doğum
Düzenli uterus kasılmalarıyla birlikte serviksinde silinme ve dilatasyon olan bir kadın doğum eylemine girmiş kabul edilir. Doğumların çoğu başarılı vajinal doğumlardır, ama bazen komplikasyonlar gelişir ve sezaryen yapılması gerekebilir.
Tanı
Hamilelik başlangıcı, birkaç değişik yolla saptanabilir. Bu hamilenin kendisi tarafından tıbbi test kullanmadan ya da bir tıbbi test yardımıyla olabilir.
Hamilelerin çoğu bu duruma işaret eden belirtiler yaşar. Bunlar bulantı ve kusma, aşırı yorgunluk ve bitkinlik, normalde aranmayan yiyeceklere karşı istek duyma, geceleri sık idrara kalkma olabilir.
Bazı erken tıbbi bulgular da gebelikle ilişkilidir. Bunlar döllenmeden sonraki ilk birkaç haftada ortaya çıkar. Bu belirtiler tüm gebeliklerde olmadığı gibi tek başlarına tanı da koydurmaz. Kan ve idrarda insan koryonik gonadotropini (hCG) saptanması, adet kanamasının olmaması, son adet kanamasından sonraki 3. veya 4. haftada embriyonun uterusa yerleşmesine bağlı implantasyon kanaması, ovulasyondan sonra iki hafta ya da daha uzun süre ile bazal vücut sıcaklığında artış saptanması bu belirtiler arasındadır.
Gebelik testleri yeni oluşan plasentanın salgıladığı hormonları saptama esasına dayanır. Klinikte kan ve idrar testleri embriyonun yerleşmesinden 12 gün sonra gebeliği gösterebilir. Kan testleri daha güvenilirdir. Evde yapılan testler idrar testleridir ve döllenmeden sonra 12-15 gün geçmeden gebeliği saptayamazlar.
Embriyonun yerleşmesinden sonra blastosist hücreleri yumurtalıktaki corpus luteumun progesteron üretmeye devam etmesini sağlamak üzere insan koryonik gonadotropini (hCG) salgılarlar. Böylece uterusun iç yüzeyinin korunması ve embriyonun beslenmesi sağlanmış olur.
Erken dönemde yapılan ultrason gebelik yaşını oldukça doğru biçimde saptar. Pratikte doktorlar gebelik yaşını son adetin ilk gününü başlangıç noktası alarak belirtirler.
Hamilelik testleri
Hamilelik testleri kanda (Beta-HCG) veya idrarda bakılan gebelik testlerinden oluşur. HCG, hamilelik araştırması, testis ve kadın genital tümörlerinin araştırılması vb. amaçlarla kullanılabilen bir testtir.
Testler immünolojik metotlu HCG ölçüm testleridir. Çok erken dönemde antijen yetersizliği, geç dönemde antijen fazlalığı negatif teste yol açabilir. Negatif sonuçlar kişinin hamile olma olasılığını yok etmediği gibi pozitif sonuçlar da kesin hamilelik anlamına gelmez.
Fizyoloji
Hamilelik, her biri üç ay süren üç dönemde incelenir. Bu dönemlerin her birine trimester adı verilir.[3]
1. Üç Aylık Dönem
Döllenme sonrası embriyo uterusun endometrium tabakasına implante olur. Ama bazen de işler yolunda gitmez ve yerleşim fallop tüplerine ya da servikse olur ve dış gebelik meydana gelir. Kadınların çoğu implantasyon döneminde herhangi bir belirti hissetmez ama bu dönemde minimal bir kanama olması da çok nadir değildir. Bazı kadınlarda 1. trimestırda kramplar olur. Bu durum birlikte kanama da yoksa genellikle önemli değildir. İmplantasyon sonrası endometrium desidua adını alır. Plasenta kısmen desiduadan kısmen de embriyonun dış tabakalarından oluşur ve fetusa besin maddeleriyle oksijen taşınmasından ve atıkların uzaklaştırılmasından sorumludur. Umblikal kord yani göbek bağı embriyo ya da fetusu plasentaya bağlar. Bu dönemde gebelerin %70'inde sabah rahatsızlıkları olur ve bunların da çoğu ilk 3 aydan sonra düzelir. Hormonlardaki geçici artışa bağlı olarak meme başları ve etrafındaki renkli halka (areola) koyulaşır. Düşüklerin çoğu, bu dönemde gerçekleşir.
2. Üç Aylık Dönem
4-6. ayları kapsayan dönemdir. Kadınların çoğu, kendilerini daha enerjik hisseder ve sabah rahatsızlıkları azalırken kilo alımı başlar. Bu dönemin ikinci, gebeliğin beşinci ayının son haftasında yani 20. haftada uterus, normal büyüklüğünün 20 katına ulaşır. 1. üç aylık dönemde fetus hareketleri başlasa da bunların anne tarafından hissedilmesi, ancak 2. üç aylık dönemde olur. Bu, tipik olarak 5. ayın sonu - 6. ayın başı olan 20-21. haftalarda, anne daha önce hamile kaldıysa da 19. haftada olur. Ancak bazı kadınlarda hareketin çok daha sonraları hissedilmeye başlaması da nadir değildir. Plasenta, bu dönemde tamamen çalışmaya başlar. Fetus insülin üretir ve idrar oluşturur. Cinsiyet tayini de mümkündür.
3. Üç Aylık Dönem
Hamileliğin en çok kilo alınan evresidir. Fetus günde 28 gram kadar büyür. Fetus doğuma hazır olacak şekilde başaşağı döner ve gebenin göbek şekli buna göre değişir. Fetus düzenli olarak hareket eder ve gebe bunu hisseder. Bu hareketler kadını rahatsız edecek kadar şiddetli olabilir. İdrar kaçırma ve bel ağrısı görülebilir.
Hamilelikte Kansızlık
Hamile olan annelerin en büyük problemlerinden birisi hamilelikte kansızlıktır. Anne adaylarının en çok merak ettiği konulardan birisi, gebelikte kansızlık vakasının bebeği ne derecede etkilediğidir. Peki hamilelikteki kansızlığın belirtileri ve bebeğe etkileri nelerdir?
Hamilelik, anne vücudunda ikinci bir canlının oluştuğu dönemdir. Yetersiz ve dengesiz beslenme hamile anne üzerinde çeşitli bozukluklara neden olur.
Hamilelik süresince bebek, anne zayıf olsa bile kendisi için gerekli olan enerjiyi, protein, demir, kalsiyum gibi minaralleri ve vitaminleri anneden alarak gelişimini sürdürür. Böylece annenin bu besin öğelerine olan gereksinimi artar. Artan gereksinimlerin karşılanmaması halinde; beslenme yetersizliğinin belirtileri olan kansızlık, diş çürümesi kemik bozuklukları meydana gelir. Anne halsiz ve yorgun düşer, bebeğini de yeterince besleyemez. Bu kez bebeğin büyüme ve gelişmesi tam olmaz ve sağlıksız doğar.
Kansızlık (anemi) Nedir? Dünya Sağlık Örgütü, kana rengini veren hemoglobin maddesinin düzeyinin 11 gr/dl altında olduğu durumları anemi olarak tanımlamaktadır. Bununla beraber, gebeliğin 6. ayından (2.trimester) sonra, kan plazma hacminin artmasına bağlı olarak 10,5 gr/dl sınır değeri olarak kabul edilmektedir.
Hamilelilkte Anemi Nedenleri Nelerdir? Gebelerde anemi genellikle birden fazla sebebe bağlıdır.
- Kansızlık ve beslenme hakkında bilgi eksikliği beslenmenin öneminin bilinmediği için yetersiz ve dengesiz beslenme,
- Sosyo ekonomik koşulların yetersizliği,
- En önemli etyolojik faktör, demir ve folat yetmezliği,
- Parazit ve barsak kurtları enfestasyonları
- Doğum aralıklarının kısa olması, sık gebelikler, düşük, kürtaj, anne ve bebek ölümleri ile ilişkili olan 4 tip gebelik belirlenmiştir.
Bunlar:
- 18 yaşından küçük yaşta olan gebelikler
- 35 yaşından sonraki gebelikler,
- 4′ten fazla gerçekleşen ,
- 2 yıldan az aralıklı gebeliklerdir.
Doğurganlığın fazla, buna karşı etkili ve modern aile planlaması yöntemlerinin yetersiz kullanılması ülkede anne ölüm riskini arttıran bu 4 tip gebeliğin yaygın olduğunu düşündürmektedir.
Gebeliğini hijyenik koşullarda sürdüren, gebeliği sırasında düzenli izlenen eğitilen ve gerekli tedavilerini zamanında yaptıran, doğumu sağlıklı koşullarda ve sağlık personeli tarafından gerçekleştirilen bir annenin gebelik ve doğuma bağlı bir nedenle ölmesi veya sakat kalması normal koşullarda nadirdir. Bu koşulların yerine getirilmemesi halinde ise anne ve çocuk sağlığı ile ilgili önemli sorunların ortaya çıkması muhakkaktır.
Çoğul Hamilelik
Anne adayının birden çok bebeğe hamile kalması durumuna çoğul hamilelik denir.Çoğul hamilelik durumu iki başlıkta incelenir. Tek Yumurta ikizi ve Ayrı yumurta ikizi olmak üzere iki tür çoğul hamilelik vardır.Anne adayının yaşı ve hamilelik sayısı attıkça çoğul hamilelik riski de artmaktadır.35-40 yaş arası 4 çocuk veya daha fazla çocuğa sahip kadınlarda 20′li yaşlardaki kadınlara oranla çoğul hamilelik riski 3 kat daha fazladır. İleri yaşlarda üreme tedavisi gören kadınlarda çoğul hamilelik riski daha genç adaylara oranla yine fazladır.
Nedenleri
Anne adayının yaşı çoğul hamilelik riskini artıran faktördür. Yine ailesinde üreme tedavisi olmaksızın ikiz olanların çoğul hamilelik şansı olmayanlara göre yüksektir. Tüm bunların dışında günümüzdeki en önemli neden üremeye yardımcı tekniklerdir (tüp bebek v.s). Üreme tedavilerinde anne rahmine transfer edilen embryo sayısı ile hamilelik oranları arttığı için hekimler mümkün olan en fazla sayıda embryo transferini hedefler. Bu durum çoğul hamileliklerin sayısını artırmaktadır.
Boş Hamilelik
Bu duruma ‘’su hamileliği’’ de denilmektedir. Gebelik kesesini zar ve plasenta oluşturmaktadır. Bu yapılar oluşurken içerisinde bebek mevcut değildir. Su hamileliğinin teşhisi; ultrason ile embriyo ve kalp atımları görülmesi gereken haftalarda kesenin boş olarak görülmesi ile konulmaktadır.
Boş hamilelik, erken gebeliklerde koyulan bir tanıdır. Bu sebeple de çeşitli durumlara dikkat edilmesi gerekir. Bunlar: adet kanamalarının düzensiz olması, yumurtlamanın gerçekleşmesi beklenen tarihten daha sonra gerçekleşmiş olması gibi faktörler söz konusu ise, boş gebelik daha da ciddiye alınmalıdır.
Gebelik sürecinin ilk belirtileri; adet gecikmesi ya da hamilelik testinin pozitif çıkmasıdır. Hamileliklerin erken dönemlerinde kimi zaman adet sancısına benzer sancılar ya da lekelenme, damlama tarzı kanamalar görülebilir. Daha sonra vücut, hamileliği sonlandırarak dışarı atar. Bu durumda, normal adet kanamasından daha fazla kanama yaşanır. Riskli hamileliklerde ise, kimi zaman her şey yolunda iken, gebelik hormonu artmaya devam eder, bebeğin eşi büyür. Bu gibi durumlarda ise hamileliğin sekizinci Haftasında yapılan ultrason ile hamilelik kesesinin boş olduğu tespit edilir ve tanı koyulur..29 Aralık 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
Nedenleri
Boş hamileliklerin nedeni kromozomal anormalliklerdir. Sperm hücresi ve yumurta normal şekilde birleşir ve oluşan yapı rahme yerleşir. Ancak kromozomal anormalliklerden dolayı bebek hiç oluşmaz. Sadece gebelik kesesi oluşur. Boş hamilelik genellikle yanlış hücre bölünmesinden ve kaliteli olmayan sperm veya yumurtadan kaynaklanmaktadır. Her yaşta görülebilmesine rağmen anne ve baba adayının yaşı arttıkça boş hamilelik riskide artmaktadır.
Kaynakça
- "Pregnancy." 5 Eylül 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Britannica.com. Erişim: 13 Ağustos 2015.
- "Adet Döneminde Hamile Kalınır mı?". 11 Haziran 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- "Trimester_Nedir". 22 Ocak 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi.
Ayrıca bakınız
Dış bağlantılar
Wikimedia Commons'ta Human pregnancy ile ilgili ortam dosyaları bulunmaktadır. |