Kartal Ovası Muharebesi
Kartal Ovası Muharebesi ya da Kartal Meydan Muharebesi (Rusça: Сражение при Кагуле), Rus kaynaklarında Kagul Meydan Muharebesi olarak geçmektedir; 1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı'nın en önemli kara savaşı olup ayrıca 18. yüzyıldaki en büyük kara savaşlarından biridir. 1 Ağustos 1770'te Rus Ordusu'nun Kaplan Giray komutasındaki Kırım Hanlığı Ordusu'nu yendiği Larga Savaşı'nın hemen 2 hafta sonrasında gerçekleşmiştir.
Kartal Ovası Muharebesi | |||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|
1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı | |||||||
Kartal Ovası Savaşı, Daniel Chodowiecki | |||||||
| |||||||
Taraflar | |||||||
Rus İmparatorluğu |
Osmanlı İmparatorluğu Kırım Hanlığı | ||||||
Komutanlar ve liderler | |||||||
Pyotr Rumyantsev | İvazzade Halil Paşa | ||||||
Güçler | |||||||
18.000-42.000,[1] 118 top[2] |
Toplam: 180.000 asker | ||||||
Kayıplar | |||||||
1.500 ölü ve yaralı | 20.000 ölü ve yaralı, 2.000 esir, 130 top kaybedildi |
Arka plan
Hotin kalesinin terk edilmesinden mesul tutulan Sadrazam Moldovancı Ali Paşa 10 Aralık 1769'da azledilmiş ve sadrazam ve serdar-ı ekrem olarak İvazzade Halil Paşa görevlendirilmişti. İvazzade Halil Paşa 1769 kışını Babadağı ordugahında geçirip hazırlıklar yapmıştır. Boğdan'ı işgal eden Ruslar Eflak üzerine geçmişler ve Eflak Voyvodası olan "Gruigor Kiga"'yı esir edip tutuklamışlardı. Daha sonra Rus ordusu Rusçuk karşısında bulunan Yergöğü (Rumence : Giurgiu) kalesine kadar ilerlemişti. Ama Osmanlı ordusu bu Rus ordusunun karşısına çıkıp, onu geri çekilmeye mecbur etmişti. Bununla beraber Rus ordusu Eflak'ın merkezi olan Bükreş'e yerleşmişti.[3]
Bu sırada Kırım Hanı da değiştirilmiş ve IV. Devlet Giray yerine II. Kaplan Giray Kırım Hanı olarak tayin edilmişti. II. Kaplan Giray Babadağı ordugahına gelmiş ve sadrazam İvazzade Halil Paşa ile görüşmüştü. Bu görüşmede Boğdan'ın geri alınması için planlar yapılmıştı. Kaplan Giray Bucak'ta bulunan Kırım Tatarları ordusu karargahına geri dönmüştü. Kırım Hanlığı ordusunun Rus ordusu ile yapacağı bu muharebede başarılı olması için Kırım ordusunda bulunmayan top ve tüfek kullanan Osmanlı birlikleri ile takviye edilmesi kararlaştırılmıştı. İsmail Muhafızı Mehmed Paşa, Çorum mutasarrıfı Hasan Paşa ve Dağıstanlı Ali Paşa komutasında Osmanlı birlikleri Kırım Tatarları ordusuna takviye sağlamak için gönderildi.[3]
Rus ordusu komutanı Pyotr Rumyantsev [4] Osmanlı takviyeli Kırım güçlerinin Boğdan'ı geri almak için harekâta geçeceklerini anlamış ve tüm kuvvetlerini kendi komutasında birleştirip "Hantepesi"'nde mevzilendirmişti. Halbuki Osmanlı-Kırım planına göre takviyeli Kırım Tatarları gücü Hantepesi yolundan gitmeyip Prut Nehri'ni geçerek Yaş üzerine gitmesi öngörülmüştü. Fakat kış ve ilkbahar selleri dolayısıyla Prut Nehri'nin çok coşkun bir hal alıp üzerinde köprü kurmaya elverişli olmadığı anlaşıldı. Ayrıca Rus ordusu komutanı, takviyeli Kırım ordusunun Prut Nehri'ni geçme girişimi yapacağını anlayarak bu geçişi önlemek için nehrin karşında top bataryaları dizdirdi. Bu nedenlerle takviyeli Kırım ordusu planları değiştirildi ve Kırım ordusu Hantepesi'de mevzilenmiş olan Rus güçlerinin üzerine gitmeye başladı.[3]
Takviyeli Kırım güçleri Rus ordusu ile birkaç çarpışma yaptılarsa da Rus ordusunu tahkimatlarından sökemediler. Serdar-ı ekreme haber göndererek daha büyük bir yaya piyade gücü desteği istediler ve bir destek piyade gücü de Kırım ordusuna yeni takviye olarak gönderildi. Aynı zamanda serdar-ı ekrem Halil Paşa planları daha da değiştirerek Buğdan seraskeri olan Abdi Paşa'ya komutasındaki Rumeli eyalet askeri ve diğer güçlerle birlikte Tuna'nın karşısında bulunan Kartal sahrasına geçip Rus gücü üzerine gitmesi için emir gönderdi. Daha önceki plana göre Abdi Paşa komutasındaki önemli kuvvet Siret Nehri'ni geçecek; Fokşani üzerinden Yaş'a yönelecekti. Bu planı casusları ile öğrenen Ruslar Yaş yakınlarında bir pusu bile kurmuşlardı. Serdar-ı ekremden aldığı yeni emir üzerine Abdi Paşa Prut Nehri'ni geçip takviyeli Kırım ordusuna yakın bir yerde konaklayarak Rus ordusu ile çarpışmaya başladı. Rus ordusunun hiç mevzilerinden kımıldamamasını Kırım Hanı ve Abdi Paşa, onların iaşe bulmada zorluk çektiğine yormuşlardı ve Kırım ordusu ve Abdi Paşa ordusu birlikle Rus ordusu üzerine bir baskın yapmaya karar verdiler. Rus ordusu komutanı bu baskın haberini Kırım ve Osmanlı ordularındaki casusları ile haber almıştı. Kırım ordusu ile Abdi Paşa ordusu daha birleşmeden, Rus ordusu Falcı geçidinden geçip daha Osmanlı orduları birleşmeden önce Kırım ordusu üzerine ve sonra da Abdi Paşa ordusu üzerine birbiri ardından iki baskın yaptı. İki baskında da Kırım ve Osmanlı orduları yenilgiye uğradılar ve bu nedenle Boğdan'ı Ruslardan geri alma ümidi de kayboldu. Kırım Hanı ve Abdi Paşa durumu serdar-ı ekrem Halil Paşa'ya bildirdiler ve durumu değiştirmek için sadrazamın ana Osmanlı ordusu ile bizzat kendilerine katılmasını istediler.[3]
Muharabe
Bu sırada Serdar-ı ekrem Babadağı karargahında bir harp meclisi toplamıştı. Bu toplantıda Yeniçeri Ağası olan Kapıkıran Mehmet Paşa yeniçeri güçleri ile Tuna'yı geçip Kartal sahrasında ilerleyip Kırım Hanı ve Abdi Paşa güçleri ile bağlantı kurup bir ana üçlü saç ayağı kurup Rus ordusunu çembere alma planını sundu. Bu plan ordu erkanı tarafından uygun görüldü. Buna uyularak Osmanlı yeniçeri gücü tüm levazimatı ve zahire iaşeleri ile birlikte Tuna'dan karşı yakaya geçtiler ve Kartal sahrasında ileriye yürüyüşe başladılar.[3]
Rus baskınlarında bozguna uğrayıp kaçan Kırım ve Abdi Paşa askerinin bir kısmı, bu ilerleyen yeniçeri gücüne katıldı. Bunların verdiği yeni haberi değerlendiren yeniçeri ağası, geri dönüp Kartal sahrasının diğer ucuna gelip durumu haberci ile sadrazama bildirdi. Bu sırada sadrazam karagahına Kırım Hanı ve Abdi Paşa'nın gönderdiği resmi durum raporları da gelmişti. Bu raporlarda düşman Rus gücünün sanıldığından çok daha fazla olduğunu; ellerindeki mevcut güçler ile bu güçlü Rus ordusu karşısında durulamayacağını; karşı durmak için iyi yetişmiş 60.000 kadar askerin gerektiğini ve sadrazamın bu ordu ile birlikte bizzat gelmesi gerektiğini bildirmişlerdi. Bunun üzerine İvazzade Halil Paşa bütün Osmanlı ordusunu "üstü açık" adı verilen kayıklarla bir ay içinde Tuna Nehri'ni geçirtti. Kartal sahrasına geçerek tüm ordu ile Rus ordusu üzerine yürüdü.[3] Bu arada Ruslar Larga Muharebesi'nde Kırım Hanı komutasındaki Osmanlı ve Kırım Askerlerini büyük bir yenilgiye uğrattılar.
Bu sırada Rus ordusu Larga Muharebesi'nde mağlup ettiği takviyeli Kırım güçlerini takip etmekteydi ve Osmanlı ordusunun Tuna Nehri'nin karşısına geçtiği hakkında haberleri bulunmamaktaydı. Rus ordusu Prut Nehri'nin Tuna'ya kavuşma mevkine gelip yüzbinden daha büyük Osmanlı ordusu ile karşılaşınca, Rus ordusu komutanı şaşırdı. Kırım Hanı takviyeli süvari güçleri ile Rus ordusunun sol kolunda mevki almıştı ve Rus ordusunun geri dönüp çekilmesini önlemekteydi. Neticede, Ruslar tarafından Kırım ordusuna karşı kazanılan Larga Muharebesi zaferine rağmen, Pyotr Rumyantsev komutasındaki Rus Ordusu, 60.000 kişilik Kırım Hanlığı ve Sadrazam İvazzade Halil Paşa komutasındaki 75.000 kişilik (bazı kaynaklarda 100.000 kişi) Osmanlı Ordusu tarafından çembere alınıp, Prut Nehri'nin bir kolu olan Kagül Irmağı yakınlarında sıkıştırıldı.[3] Bu zor durumda, sayıca ve top yönünden üstün kuvvetler karşısında Büyük Petro'nun 1711 Prut Savaşı'ndaki durumuna düşmemek için, Rus General Pyotr Rumyantsev 40,000 (bazı kaynaklara göre 18.000) askeri ile piyade kareleri oluşturtu.[1][3]
Serdar-ı ekrem İvazzade Halil Paşa ise gayet temkinli davranmaya karar vermişti. Mevcudu nispeten çok küçük olan Rus gücüne karşı muhaharebeye başlamadan üç kat siper kazdırmıştı. Rus generali, takviyeli Kırım Hanlığı kuvvetlerinin yardıma gelmesine fırsat kalmadan hızla çemberi yarmayı hedeflenmişti. Rus gücü beşer taburluk kareler halinde tedbir almışlardı. Saldırı yönü olarak 75.000 kişilik Osmanlı Ordusu'nu ve kampını seçmişlerdi. Ruslar sabaha yakın harbeli tüfekleriyle ani olarak bir saldırıya karar vermişlerdi. Rus gücünün bu disiplinli taarruzu gerçekleşince Rusların karşısında bulunan nizamsız ve talimsiz olan Osmanlı askerleri bu taarruza karşı koyamadılar ve siperlere doğru kaçmaya koyuldular. Sayıca kendilerine göre son derece az bir kuvvetin taarruzuna karşın ilk başta karşıya geçmiş olan yeniçeri piyade kuvvetlerinin karşı saldırısını da Ruslar geri püskürttüler. Hemen ardından Osmanlı güçleri arasında bir panik başlayıp siperdeki kuvvetlerin kaçmaya başlaması ile bütün Osmanlı Ordusu'nun çekilişine ve tam bir bozguna dönüştü. Tuna Nehri üzerinde geriye geçecek bir köprü bulunmadığı için Osmanlı ordusunda çok büyük insan zayiatı meydana geldi. Ruslar Osmanlı çemberini yarmakla kalmayıp, bir de esas Osmanlı Ordusu'nu ağır bir yenilgiye uğratmışlardı. Kartal sahrasında Debbağ köprüsü mevkinde yapılan bu muharebe 8 saat sürmüştür.[3]
Savaş alanının yaklaşık 20 km ilerisinde Kırım Hanlığı'nın 40.000 kişilik süvari güçleri, takviye kuvvetleri ve Abdi Paşa ordusu olmasına rağmen bunların muharebeye katılma fırsatları bile olamamıştı.
Ruslar zayiatlarını 1.000 kişi olarak bildirirler. Osmanlı kaynakları ise Osmanlı askerlerinin üçte birinin şehit düştüğünü ve Rusların eline 130 ile 142 pare arası top ve 7000 zahire yüklü araba geçtiğini bildirirler.[3]
Osmanlı ordusundaki askerlerin yeterince eğitim görmediğini ve bir düzene sahip olmadığını Serdar-ı ekrem İvazzade Halil Paşa anlamamıştı. Ayrıca büyük bir orduyu Tuna Nehri üzerine köprüler kurmadan kayıklarla bir ay süren bir faaliyetle karşı yakaya geçirip, mağlubiyet olasığına karşı oradan nasıl geri dönüleceğini hiç düşünmemesi onun komutanlık hatalarındandır. Halbuki Osmanlı devletinin büyük yenilgilerinden olan Sen Gotthard Muharebesi ve Zenta Muharebesi aynı şekilde köprü kurmadan büyük nehirlerden karşı yakaya geçme sırasında ortaya çıktığının hatırlanması gerekmekteydi. Bundan başka İvazzade Halil Paşa düşmanı mağlup edeceğini düşünerek Hotin üzerine gidileceğini düşünmekte idi. Osmanlı ordusunun tüm ağırlıkları ve büyük miktarda zahire de Osmanlı ordusu ile birlikte Tuna'dan karşıya geçirilmişti. Bu zahire de, mağlubiyet sonunda Rusların eline geçmiştir.[3]
Sonuçları
Kartal Ovası Muharebesi'nde mağlubiyet haberi gelince muharebeye katılmayan Kırım Hanı ve Abdi Paşa komutalarındaki 40.000 kişilik Kırım Tatarı ve Osmanlı ordusu İsmail tarafından Tolca'ya gitmeyip bataklıklar etrafından dolanıp Özi kalesine kaçmışlardır.[3]
Kartal Ovası Muharebesi mağlubiyeti üzerine Aralık 1770'te Osmanlı sadrazamı ve Serdar-ı ekremi olan İvazzade Halil Paşa bu görevlerden azledildi. Yerine Karadağ isyanını başarı ile bastıran Silahdar Mehmed Paşa sadrazam ve Serdar-ı ekremlik görevine getirildi.[3]
Bu muharebeye kadar defalarca Rus ordusunu mağlup ederek teslim olmayan Bender kalesi Temmuzdan beri kaleyi kuşatma altında tutan Rus generali Kont Panin'e teslim olmak zorunda kaldı.[5]
İzmail kalesi ise Rus General Ranin'e teslim oldu. Tuna'nın sol sahillerinde kalan diğer Bucak bölgesi kaleleri Kili, İbrail ve Akkerman kaleleri de Rusların eline geçti. Eflak tümüyle Rus işgali altına girdi.[3]
Rusların Tuna'yı geçmeleri üzerine Babadağı'nın Osmanlı kış ordugahı olması durumu tehlikeli hale girdi ve Hacıoğlu Pazarı'nın kışlık ordugah olması kabul edildi. Fakat İstanbul'da Sultan III. Mustafa bunu kabul etmeden İstanbul'dan gelen padişah şahsi iradesi üzerine sadrazamın Babadağı'nda ve Kırım Hanı'nın da Babadağı ile Tolca arasında kışlamaları gerekti. Halbuki o sadrazam, mahiyetinde mektupçu olan Abdurrezak Bahir Efendi'yi Babadağı'nın kışlık olarak seçilmemesinin nedenlerini şahsen sultana anlatmak için göndermişti, ama III. Mustafa bunları dinlememişti. Neticede 1771'de Ruslar Babadağı'nı geçici bir süre için işgal ettiler. Osmanlılar burayı tekrar geri alsa da, 1773 yılındaki muharebelerde Babadağı, Ruslarca tekrar yakılıp yıkılıp, savaş sonuna kadar işgal edildi.
Bu muharebe aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğu üzerinde pek çok yıkıcı etkilere sebep oldu, İmparatorluğun Karadeniz'deki hakimiyetine de son verip, Kırım Hanlığı'nın, Rus işgaline açılmasının ve Rusya himayesine girmesinin önünü açtı.
Osmanlı ordusu büyük bir moral çöküntüsü içine girdi ve ordunun, süvari kuvvetlerinin teknolojik yönden geri kalmışlığını ortaya çıktı, bundan sonra savaş Osmanlı İmparatorluğu aleyhine bir gelişme gösterdi. Osmanlı ordusu bir daha savaş boyunca savunmaya çekilmek zorunda kaldı.[1]
Bu muharebeden ve Bender'in Ruslar eline geçmesinden sonra, 13 Eylül 1770'te Rus başkomutanı Pyotr Rumyantsev Serdar-ı ekrem Halil Paşa'ya Türkçe bilir yarbay Petro Yuvan adlı bir delege ile bir mektup göndermiş ve Tuna'yı geçmeden bir ateşkes ve barış yapılmasının uygun olacağını bu mektupta belirtmiştir ve bu kişinin bu görüşmeler için Rus temsilcisi olacağı da bildirilmiştir. Serdar-ı ekrem bu durumu İstanbul'a bildirmiştir. Gelen cevap sulh için nizamın İstanbul'dan verileceği olmuştur. Nizam verme için İstanbul'daki hükûmet Prusya ve Avusturya ile daha sonuç vermeyen aracılık yapma müzakereleri yapmaktaydı.[3] Fakat Ruslara aracılık kabul etmediler ve Avusturya ve Prusya ile yaptıkları Bükreş görüşmeleri sonuçsuz kaldı. Bu muharebeden sonra 1773'te Rusçuk, Silistre ve Varna'da kazanılan Osmanlı zaferleri dahi bu kötü gidişi önleyemedi, Rus Ordusu Şumnu'ya kadar ilerledi.
4 yıl sonra Osmanlı İmparatorluğu, Kırım Hanlığı ve Karadeniz üzerindeki egemenliğini resmen kaybetti, ağır koşullar içeren Küçük Kaynarca Antlaşması'nı imzalamak ve askeri açıdan reformlara girişmek zorunda kaldı.
Kaynakça
Wikimedia Commons'ta Battle of Kagul ile ilgili ortam dosyaları bulunmaktadır. |
- Uzunçarşılı, İsmail Hakkı (1956, 6. Baskı 2003) Osmanlı Tarihi IV. Cilt 2. Kısım: XVIII. Yüzyıl, Ankara:Türk Tarih Kurumu, ISBN 975-16-0016-2 s.385-389
- David Stone (2006). A Military History of Russia. Greenwood Publishing Group. s. 80. ISBN 0275985024.</ref>
- (Rusça) The battle of Kagul, Cyrill and Methodius Encyclopedia
- David Stone (2006). A Military History of Russia. Greenwood Publishing Group. s. 80. ISBN 0275985024.
- (Rusça) km.ru: "The battle of Kagul" 13 Ocak 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
- Uzunçarşılı, İsmail Hakkı (2003 5. Baskı) Osmanlı Tarihi IV. Cilt 2. Kısım: XVIII. Yüzyıl, Ankara:Türk Tarih Kurumu, ISBN 975-16-0016-2 s.385-389
- Osmanlı ve Türkçe kaynaklara göre Romanzof
- Vasıf tarihine göre (c.VII s.111) bu kalenin kuşatılması sırasında kale içinde veba salgını çıkmış ve Osmanlı savunucuları büyük zayiat vermişlerdir. Kale komutanı olan vezir Mehmed Paşa vebadan ölmüş ve yerine kale erkanı, vezir Abducelilzade Emin Paşa'yı komutan seçmişlerdir. En sonunda Rusların yaptığı şiddetli hücumda İstanbul Kapısı civarından merdivenlerle Ruslar şehre girmişlerdir ve bunun üzerine Bender teslim olmuştur.