Salih bin Mirdas
Ebu Ali Salih bin Mirdas Arapça lakabı Esedü'd-devle (Devlet Aslanı) olan, Mirdasoğlulları'nın kurucusu ve 1025'ten öldüğü Mayıs 1029'a kadar Halep emiri. Gücünün zirvesindeyken emirliğinin toprakları arasında Cizre'nin batısı (Mezopotamya'nın üstü), kuzey Suriye ve bazı merkezi Suriye şehirleri vardı. Arada kesilmeler olsa da Salih'in soyundan gelenler elli yıl boyunca Halep'i yönetti.
Salih bin Mirdas | |||||
---|---|---|---|---|---|
Halep Emiri | |||||
Hüküm süresi | Haziran 1025 - Mayıs 1029 | ||||
Önce gelen | Sü'ban bin Muhammed | ||||
Sonra gelen |
Muizzüddevle Simâl Şibhüddevle Ebû Kâmil Nasr | ||||
Eş(leri) | Tarud | ||||
| |||||
Hanedan | Mirdasoğulları | ||||
Ölüm |
Mayıs 1029 Al-Uqhuwana, Taberiye Gölü'nün doğu kıyısı |
Salih, 1008 yılında Fırat nehri üstündeki el-Rahba kalesini ele geçirerek kariyerine başladı. 1012'de Halep emiri Mansur bin Lü'lü' tarafından tutsak edildi ve işkence gördü. İki yıl sonra kaçarak Mansur'u savaşta esir aldı ve Halep'in gelirlerinin yarısı da dahil olmak üzere sayısız taviz karşılığında serbest bıraktı. Bu durum Salih'i parçası olduğu Beni Kilab kabilesinin lider emiri konumunu pekiştirdi. Kabile reislerinin çoğu Mansur'un zindanlarında ölmüştü. Salih, Bedevi savaşçılarıyla birlikte 1022 yılına kadar Fırat boyunca Menbic ve Rakka da dahil olmak üzere bir dizi kaleyi ele geçirdi. Daha sonra Beni Kelb ve Beni Tay kabileleriyle ittifak kurdu ve bu kabilelerin Mısırlı Fatımilere karşı mücadelesini destekledi. Tarihçi Thierry'ye göre bu aşiret isyanı sırasında Salih, 1025'te Fatımi'nin kontrolündeki Halep'i fethetmeden önce Suriye'nin merkezi Humus, Baalbek ve Sayda kentlerini ilhak etti ve "[Beni Kilab] atalarının bir yüzyıl boyunca takip ettiği planı başarıya ulaştırdı."
Salih, Halep merkezli toprakları üzerinde iyi organize olmuş bir yönetim kurdu. Askeri açıdan Beni Kilab'dan destek alırken mali idareyi yerel Hristiyan vezirine, polislik görevini Salim ibn Mustafad yönetimindeki ahdath'a (şehir milisleri) ve yargı meselelerini bir Şii Müslüman kadı'ya emanet etti. Hükümdarlığı, resmen bağlı olduğu Fatımiler tarafından resmen hoş görüldü. Beni Tay ile olan ittifakı, sonunda onu Fatimi general Anuş Tegin ed-Derezi ile karşı karşıya getirdi. Salih, Taberiye Gölü yakınlarındaki savaşta öldü. Salih'in yerine oğulları Nasr ve Muizzüddevle Simâl geçti.
Gençliği ve kariyeri
Ailesi ve kabilesi
Salih bin Mirdas'ın hangi yıl doğduğu bilinmemektedir.[1] Salih'in annesi ve babası Beni Kilab kabilesinin asil Bedevi (göçebe Arap) ailelerine mensuptu.[1] Babası, Abd Allah bin Ebu Bekir'in Rabi'a bin Ka'b soyundan, Kilab'ın soylu bir klanından Mirdas bin İdris'ti.[2] Mirdas bin İdris hakkında başka hiçbir şey bilinmiyor.[3] Salih'in annesi Rabab al-Zawqaliyya, Halep çevresinde yaşayan Zawqal'ın ilk Kilabi klanına mensuptu.[1] Salih'in kaynaklarda geçen en az üç erkek kardeşi, içlerinden birinin adı Kamil, ve en az dört oğlu vardır; Nasr (ö. 1038), Simâl (ö. 1062), Atiyya (ö. 1071/72) ve adı bilinmeyen en küçüğü (ö. 1029).[4] Salih'in ailesi Halep'in güneybatısındaki Kinnesrin (antik Kalkis) kasabasında yaşıyor ve burayı kontrol ediyordu.[1] 10. ve 11. yüzyıllardaki çoğu Halepli Müslüman gibi Kilab Onikici Şii İslam'ı benimsemişti.[5] Kabile üyelerinin ne kadar dindar olduğu bilinmese de Salih'in kunya'sı (künye), "Ebu 'Alī" (Ali'nin babası), Şii geleneğinde merkezi bir figür olan Ali bin Ebi Talib şerefine verilmiştir.[5]
Kilab, Beni Emiri'nin önemli bir alt kabilesiydi ve ilk olarak 7. yüzyıldaki Müslüman fetihleri sırasında Orta Arabistan'dan Suriye'ye göç etti.[6] Kısa süre sonra Kaysi aşiret hiziplerinin bir boyu haline geldiler ve kalelerini Cizre'de (Yukarı Mezopotamya) ve o zamandan beri diyarları (kabile toprakları) haline gelen Halep çevresindeki bozkırlarda kurdular.[7] Askeri güçleri ve yaşadıkları topraklarda düzeni sağlama ve yönetme konusundaki tutarlı hırsları sayesinde Kilab, sonraki yüzyıllar boyunca Kuzey Suriye'de sağlam bir güç olarak varlığını sürdürdü.[8] 932–933'te, başka bir Kilabi aşiret dalgası, işgalci Karma ordusunun askerleri olarak Halep çevresine taşındı; tarihçi Süheyl Zakkar'a göre, yeni gelenler "Mirdas hanedanının yükselişine ve kuruluşuna giden yolu açtılar."[9] O zamana kadar Kilab, Suriye'nin kuzeyindeki baskın aşiret gücü olarak kendini kanıtlamış ve 945 ile 1002 yılları arasında Halep'in Hamdani yöneticilerinin dahil olduğu tüm ayaklanmalarda ve iç çatışmalarda önemli bir rol oynamıştı.[9]
El-Rahba Emiri
Salih'den ilk olarak 1008 yılında Fırat kalesi el-Rahba üzerindeki güç mücadelesi ile ilgili yazılmış kayıtlarda bahsedilir.[8][10] Kasaba, Suriye ile Irak arasındaki kavşak noktasında stratejik bir konuma sahipti ve yerel ve bölgesel güçler arasında hakimiyet tartışması vardı.[1] 1008'de el-Rahba'nın yerlisi olan Bin Mihkan, Fatımi valisini kovdu ve hakimiyet kurmak için Salih'ten askeri destek istedi.[11] Salih, kabilesinin çöl kampında yaşamaya devam etti. Bin Mihkan'ı koruması karşılığında ne aldığı bilinmiyor.[11] Kısa süre sonra Salih ile Bin Mihkan arasında bir anlaşmazlık çıktı ve bunun sonucunda Salih al-Rahba'yı kuşatma altına aldı.[11]
Salih, Bin Mihkan'ın kızı ile evlenince ve Bin Mihkan al-Rahba ile birlikte yönettiği Ane şehrine taşınınca düşmanlıklar sona erdi.[11] Ane sakinleri Bin Mihkan'a karşı isyan ettiğinde Salih kayınpederinin yönetimini savunmak için olaylara müdahale etti.[10] Bu gelişmelerin ortasında Bin Mihkan suikasta kurban gitti; çağdaş tarihçiler Salih'in ölüm emrini verdiğini varsayar.[12] Salih al-Rahba'yı ele geçirdi ve Fatımi halifesi Hakim'e bağlılığını ilan etti.[12] Zakkar'a göre bu, "Salih'in kariyerinin ilk adımı ve muhtemelen hırsının geliştiği ilk adım" oldu.[12] El-Rahbe'yi ele geçirmesi büyük olasılıkla Kilab arasındaki prestijini artırdı.[13]
Beni Kilab'ın büyük emiri
1009 ile 1012 yılları arasında Kilab, Halep emirliğin hükümdarı Mansur bin Lü'lü' ile eski hükümdarları Hamdaniler ve onların bölgesel destekçileri arasında Halep'i kontrol etme mücadelesine dahil oldu.[14] Kilab iki kez Hamdaniler'e ve müttefiklerine ihanet etti ve karşılığında Mansur'dan sürülerini ve savaş atlarını yetiştirmek için çok sayıda otlak alanı talep etti.[14] Buna karşılık Kilab'ı kendi yönetimine bir engel olarak gören Mansur[15] kabile üyelerini bir tuzağa çekerek onları ortadan kaldırmaya çalıştı.[14] Bu amaçla 27 Mayıs 1012'de kabileyi bir şölene davet etti. Kabile üyeleri Mansur'un sarayına girdikten sonra kapılar üstlerine kilitlendi ve Mansur ve gulam (köle askerler) saldırısına uğradılar.[16] Birçok kişi öldürüldü ve aralarında Salih'in de bulunduğu geri kalanı Halep Kalesi'ne hapsedildi.[14] Daha sonra, Kilab emiri Mukallid bin Za'ida, Mansur'a karşı koz kazanmak için Kafartab kasabasını kuşattı.[16] Bunun sonucunda Mansur, Mukallid ile gelecekteki barış müzakerelerine hazırlık olarak Kilab mahkumlarını daha iyi koşullara sahip yerlere taşıdı.[17] Mukallid'in ölümünü ve başarısız kuşatmasını duyduktan sonra Mansur, tutukluları kalenin zindanlarına geri yolladı. İçlerinden bazıları, bazı reisler de dahil olmak üzere, idam edildi veya işkence ve kötü koşullardan dolayı öldü.[15] Salih işkence görenler arasındaydı ve aynı zamanda eşini[14] ve güzelliği ile tanınan kuzeni Tarud'u boşamak zorunda kaldı.[15] Böylece Mansur onunla evelenebilecekti.[14] Zakkar, bu evlilikle "enerjik ve cesur" bir emir olan Salih'i küçük düşürmek mi, yoksa Kilab'ın diğer unsurlarıyla evlilik bağları kurulması mı amaçlandığının bilinmediğini yazıyor.[15] Mansur sürekli Salih'i idam etme tehdidinde bulunuyordu. Salih bu tehditlerden haberdar olunca kaleden kaçtı.[18] Ortaçağ tarihçilerinin raporlarına göre Salih, zincirlerinden birini kesip hücre duvarında delik açmayı başardı.[18] Ardından, 3 Temmuz 1014 gecesi bacağına zincir takılıyken kalenin duvarından atladı ve gece bitene kadar bir kanalizasyon borusunda saklanıp Mare Dabık'ta konuşlanmış kabile üyeleri ile buluştu.[18] Zakkar, bu hikâyenin doğruluğunu sorgular ve Salih'in rüşvetle ya da bir gardiyanla dostane bir anlaşma yoluyla kaçmış olma ihtimalinin daha yüksek olduğunu iddia eder.[18]
Salih'in kaçışı Kilab kabilesinin moralini yükseltti ve kabile Salih'e biat etmek için toplandı.[18] Sonraki günlerde Salih komutasındaki Kilab güçleri Halep'i kuşattı, ancak Mansur'un güçleri kamplarını yağmalayıp elli kabile üyesini yakalamayı başardı.[18] Zaferi ile güç toplayan Mansur, Halep'teki gulam ordusunu ve yerel kabadayılar, Hristiyanlar ve Yahudilerle birlikte topladı ve Halep'in dış mahallelerinde Salih'in güçleriyle karşılaştı.[14][19] Kilab rakiplerini bozguna uğrattı, yaklaşık 2.000 Halepliyi öldürdü ve Mansur'u tutsak aldı.[20] Salih ve Mansur'un temsilcileri arasındaki görüşmeler sonucunda Salih'in kardeşlerinin serbest bırakılması, 50.000 altın dinar fidye ve Halep Emirliği'nin gelirlerinin yarısının Kilab'a verilmesi karşılığında Mansur'un serbest bırakılacağı bir anlaşmaya varıldı.[14][20] Salih, Tarud ile yeniden evlenebildi ve ayrıca Mansur'un kızıyla evlenme hakkı verildi.[14] Dahası Mansur, Salih'i Kilab'ın yüce emiri olarak tanıdı ve ona resmen kabileleri üzerinde yetki ve kontrol bahşetti.[20]
Mirdas emirliğinin kurulması
Mezopotamya fetihleri ve Halep için mücadele
Yeni elde ettiği gücü kullanan Salih Fırat Nehri üstündeki sırasıyla Halep'in doğusu ve güney doğusunda bulunan Menbic ve Balis şehirlerini ele geçirdi.[20] Bu fetihler ve al-Rahba'nın kontrolü ile Salih kuracağı Mirdas emirliğinin Yukarı Mezopotamya kısmını ele geçirmiş oldu.[20] Çeşitli yolların kesiştiği bu bölge tarımsal, ticari ve stratejik açıdan değerliydi ve Salih'in Bizans İmparatorluğu, Fatimiler ve Irak'ın yöneticileri ile temas kurmasını sağladı.[20] Bu sırada Salih ve Mansur arasındaki anlaşma Mansur'un kızını vermemesi ve Halep'in gelirlerinden Kilab'a pay vermemesi gibi denelerden dolayı bozuldu.[14] Buna karşılık olarak Salih Halep'i kuşatırken[21] Kilab ve Bedevi müttefikleri şehrin çevresini yağmaladı.[14] Mansur, Bizans'ın olaylara müdahale etmesini istedi ve Bizans imparatoru II. Basileios'u (h. 976-1025) eğer müdahale etmezse Bedevi isyanının Bizans topraklarına sıçrayabileceği konusunda uyardı.[22] Buna karşılık Basileios 1.000 Ermeni askerinden oluşan bir destek gücü yolladı ama Salih, Mansur'un ihaneti hakkında Basileios'a bilgi yollayıp Bizans'a karşı olmadığını bildirince bu gücü geri çekti.[22]Basileios, Kilab ve Numeyri topraklarına komşu topraklarının Bedeviler tarafından yağmalanmasını önlemek için de Salih'in yaptıklarına göz yummuş olabilir.[22]Bizans güçlerinin çekilmesi Mansur'un konumunu zayıflatıp Salih'inkini güçlendirdi. Salih oğullarından birini Konstantinopolis'e Basileios'a bağlılık yemini etmeye yolladı.[22]
Ocak 1016'da Mansur, kale komutanı Fatih al-Qal'i isyan edip Salih'in emirliğini ve Halife el-Hakim'in Halep üzerindeki hükümdarlığını kabul edince Halep'ten kaçtı [23] Halepli kroniklere göre isyan, Halep'in gelirlerinden payını geri alan ve Mansur'un annesi, eşleri ve kızlarının velayetini alan Salih tarafından koordine edildi; Salih, kadınları hemen ailelerinin yanına gönderdi ancak önceki anlaşmaya göre Mansur'un kızlarından birini evlenmek üzere tutmuştur.[23] Mansur'un devrilmesi ve ardından Suriye'nin kuzeyindeki karışıklık, Basileios'u Suriye ve Mısır ile tüm seyahat ve ticareti durdurmaya yöneltti ancak Salih onu Halep ve Kilab'ı bu yaptırımlardan muaf tutmaya ikna etti.[14][24] Fatih, Halep üzerindeki hakimiyetini güvence altına almak için Afamiye'den Ali el-Dayf liderliğindeki Fatımi askerlerini davet etti.[24] El-Hakim Salih'e "asad el-Devle" (devletin aslan) lakabını verdi ve el-Dayf ile işbirliği yapmasını istedi.[24] Salih, Halep'teki Fatımi varlığına karşı çıktı ve Fatih'e kalenin kontrolünün Fatih, şehrin kontrolünün Kilab'da olacağı bir düzen sundu.[25] Fatih olumlu yanıt verdi ancak Halep sakinleri, Fatımi yönetiminin kurulmasını talep ederek söylentilere dayanan anlaşmayı protesto etti; el-Hakim'in vergi muafiyetlerinden yararlandılar ve Bedevi yönetimine karşı çıktılar.[26] Fatih, Halep'e takviye kuvvetleri gönderen el-Hakim tarafından Sur'a taşınmak zorunda bırakıldı.[26] Böylece Salih'in şehri ele geçirmesi engellendi.[26] Yine de, Mansur'un kaçışı ve Fatımi yönetiminin istikrarsızlığı, Salih'in Yukarı Mezopotamya emirliğinin güçlendirmesini sağladı.[27] Kendi yönetimini ve kabile meclisini kurdu. 1019 gibi erken bir tarihte, Arap şair İbn Ebî Hasina tarafıdan ziyaret edildi ve bu şair Midrasoğulları'nın tanınmış methiyecisi oldu.[28]
Bu arada 1017'de el-Hakim, Ermeni gulam Aziz el-Devle'yi Halep valisi olarak atadı.[14][26] Aziz, Salih ile dostane ilişkiler kurdu ve bağlarını güçlendirmek için Salih'in annesini Halep'te bakımını üstlendi.[29] Aziz'in beş yıllık hükümdarlığı döneminde Salih'in faaliyetlerinden söz edilmiyor; Zakkar'a göre bu, Salih'in bu dönem boyunca "tatmin olduğunu ve memnun kaldığını" gösteriyordu.[29] Salih, Fatımilere meydan okuyacak kadar güçlü olmasa da, Aziz Kilab'a Halep'i çevreleyen düzlüklerin kontrolü verildi.[14] 1022'de Salih, egemenliğini Fırat'ın ikiz kasabaları Rakka ve el-Rafiqah'ya kadar genişletti.[14] Aynı yılın Temmuz ayında Aziz, iddialara göre kısa bir süre sonra yerine geçen Türk gulamı Ebu'l-Necm Bedir tarafından suikasta kurban gitti.[30] Bu olayın ardından gelen valiler kısa süre görevde kaldı. Sonuncusu sırasıyla şehir ve kale valisi olarak Sü'ban bin Muhammed ve Mevsuf el-Saqlabi'ydi. [31]
Bedevi ittifakının oluşması
Aziz'in yerine geçmek isteyenlere Salih meydan okudu ve Halep'te kaos hüküm sürdü.[28] 1023'te Salih, Kilab'ı, her ikisi de doğrudan Fatımi yönetimine karşı çıkan, Transürdün'den Beni Tay ve Suriye'nin merkezindeki Beni Kelb ile askeri ittifaka girdi.[14] Dönem tarihçilerinden Antakyalı Yahya, ittifakın aynı taraflar arasında y. 1021 yapılan önceki bir anlaşmanın yenilenmesi olduğunu söyler. 1021'de el-Hakim'in ortadan kaybolmasının ardından iktidarı ele geçiren yeni Fatımi halifesi Zahir'e (h. 1021-1036) karşı isyan ettiler ama nihayetinde uzlaşmaya vardılar.[32] Uzlaşma Tay'ın Filistin Fatımi valisi Anuştakin el-Dizbari ile çatışması nedeniyle 1023'te bozuldu. Bundan dolayı Tay ve Kelb kabilelerinden sırasıyla Hasan bin Mufarrij ve Sinan bin Ulayan, Halep'in dış mahallelerinde Salih ile ittifakı yenilemek için buluştu.[33] Anlaşma şartlarına göre Suriye, Bedeviler tarafından yönetilen üç devlete, Salih yönetimindeki Kilab Halep ve kuzey Suriye'yi, Cerrahi ailesinin yönetiği Tay el-Ramla'dan Filistin'e kadar olan kısmı ve Kelb orta Suriye'den Şam'a kadar olan kısmı yöneteceki.[32] Suriye'deki en büyük üç kabilenin birleşik gücü Fatımilere karşı zorlu bir rakibi oluşturdu.[34] Bu büyüklükte ve nitelikte bir Bedevi ittifakı 7. yüzyıldan beri gerçekleşmemişti ve kabileler arasındaki geleneksel Kaysi-Yemeni rekabeti dikkate alınmadan yapıldı; Tay ve Kelb Yemeni, Kilab ise Kaysi'di.[32] Dahası, oluşumu, çöl kenarındaki göçebe hayattan ziyade şehirlerde krallık arayan Bedevi reislere alışkın olmayan Suriye halkını şaşırttı.[34] Zakkar'a göre, müttefiklerin Fatımiler ile iletişimini Hasan'ın yönetmesine rağmen, "Salih, özellikle askeri açıdan müttefikler arasında öne çıkan kişiydi."[34]
1023'te Salih ve Kilab güçleri güneye yöneldi ve Tay'a, Anuşakin'in Fatımi birliklerini Filistin'in iç bölgelerinden kovmasına yardım etti.[35] Daha sonra Salih, Şam'daki Kelb kuşatmasına yardım etti.[35] Tay ve Kelb'in sırasıyla Filistin ve Cund Dimashq'taki (Şam Vilayeti) isyanları, Zakkar'a göre Salih'in, özellikle Fatımilerin bu şehir üzerindeki hakimiyeti zayıfladığı için, Halep'e geçmesi için "itici güç sağladı".[28] Güneyde müttefiklerinin yanında savaşırken, kātibi (sekreteri) Süleyman bin Tawq, Halep'in güney kırsalındaki Fatımi valisinden Ma'arrat Misrin'i ele geçirdi.[36] Kasım ayında Salih, savunucularının hemen teslim olacağı inancıyla Halep'e döndü, ancak beklediği olmadı.[35] Daha sonra kabile savaşçılarını ve diğer yerel Bedevileri geri çekti ve seferber etti.[35]
Halep'in Fethi
Ekim 1024'te bin Tawq liderliğindeki Salih'in güçleri Halep'e karşı ilerledi ve valiler Sü'ban ve Mevsuf'un Fatımi birlikleriyle ara sıra çatışmalara girdi.[36] Salih, 22 Kasım'da çok sayıda Bedevi savaşçısıyla Suriye'nin birkaç kıyı bölgesini yağmaladıktan sonra Halep'e geldi.[36][37] Şehri kuşattı, ilk olarak Bab el-Jinan'ın dışında kamp kurdu ve burada şehrin kadısı (baş İslami yargıç) bin Abi Usama'nın ve diğer ileri gelenlerin teslim olması talebi reddedildi.[38] Bunun üstüne daha fazla asker topladı ve Halep'in savunucularıyla elli gün boyunca savaştı ve her iki tarafta da ağır kayıplar verdi.[37][38] 18 Ocak 1025'te Bab Qinnasrin kapısı, şehrin hayatta kalan Hamdan gulam başkanı Salim bin el-Mustafad tarafından Salih'e açıldı;[37][38] bin Mustafad, Mevsuf'la olan bir tartışmanın ardından Fatımiler'den kaçmıştı ve çok sayıda kasabalı ve diğer eski gulam ile birlikte, şehir sakinlerine aman (güvenlik) bahşettiği Salih'i karşıladı.[37][38] Şehri ele geçiren Salih, surların kulelerini yıktırdı.[33][38] O dönemde yaşamış Mısırlı kronik yazarı Musabbihi'ye göre, bu durum yerel halkı Salih'in Halep'i Bizanslılara teslim etmeye hazırlandığına inandırdı; bundan korktukları için Fatımi birliklerinin yanında savaştılar ve kısa bir süre için Salih'in güçlerini devirerek 250 Kilab savaşçısını öldürdüler.[33][38] Zakkar, Salih'in Halep'in kulelerini yıkmasını, askerlerinin devrilmesi durumunda şehrin daha kolay fethedilmesini sağlayacak bir taktik olarak görüyor.[33]
23 Ocak'ta Salih, Mevsuf ve birliklerinin konuşlandığı kaleyi kuşatırken, Sü'ban ve garnizonu, kalenin eteğindeki valinin sarayına barikat kurdu.[38] 13 Mart'ta Salih saraya girdi ve kasaba halkının sarayı yağmalamasına izin verdi.[38] Bedevi birlikleri savaşa alışkın olmadığından, Antakya valisi Konstantin Dalassenos'tan yetenekli kuvvetler talep etti ve vali Halep'e üç yüz okçu gönderdi; Salih'in isyanını desteklemeyen II. Basileos'un emriyle askerler kısa süre sonra geri çekildi.[33][38] 5 Mayıs'ta Salih, bin Mustafad'ı mukaddam el-aḥdāth (şehir milisleri komutanı) ve Halep valisi olarak atadı. Ona ve bin Tawq'a kuşatmayı sürdürme görevini verdi. Salih ise Anuştaki'nin yeni seferine karşı savaşan Tay'a yardım etmek için Filistin'e gitti.[38] Fatımi garnizonunun 6 Haziran'daki ateşkes çağrısı görmezden gelinmesi, Fatımilerin umutsuzca Bizans yardım çağrmasına yol açtı; askerler, kale duvarlarına Hristiyan haçları asacak kadar ileri gittiler ve Halife Zahir'e küfrederken II. Basileos'u yüksek sesle övmüşlerdir.[38] Müslüman kasabalılar, Bizans yanlısı yalvarışlara kuşatmaya katılarak tepki gösterdi.[38] 30 Haziran'a gelindiğinde kaleye girildi ve Mavsuf ve Sü'ban tutuklandı.[39]
Bu arada Salih ve Tay, Filistin'deki Fatımi birliklerini savuşturdu.[37] Halep'e dönerken Salih, Şam'ın batısında Baalbek, Orta Suriye'de Humus ve Rafaniye, Akdeniz kıyısında Sidon ve Trablusşam'ın hinterlandında Hisn bin Akkar olmak üzere bir dizi kasaba ve kaleyi ele geçirdi.[37][40] Stratejik olarak değerli olan bu şehirler, Salih'in emirliğinin denize erişimini ve Halep ile Şam arasındaki ticaret yolunun bir kısmını kontrol altına almasını sağladı.[41] Özellikle Sidon'un düşüşü, Suriye'nin liman kentlerinin kontrolüne iç kasabalar göre büyük önem veren ve diğer limanların ilerde Bedevi yönetimini tanıyacağından korkan Fatımileri alarma geçirdi.[42] Eylül ayında Salih zaferle Halep'in kalesine girdi.[40] Daha sonra Mevsuf ve bin Abi Usama'yı idam ettirdi ve çok sayıda üst sınıf Haleplinin malikanelerine el koydu.[43][40] Mali tazminat karşılığında Sü'ban'ı serbest bıraktı ve şehrin dāʿī'sının (İsmaili propagandacısı güvenli bir şekilde şehirden ayrılmasına izin verdi.[40][44]
Halep Emiri
İsyan etmiş olmasına rağmen Salih, Halep'i fethettikten sonra Fatımi Halifeliği'ne resmi bağlılık gösterdi ve bin Tawq'ı Kahire'ye Zahir ile görüşmesi için gönderdi; buna karşılık Zahir, Salih'in Mirdas emirliğini resmen tanıdı ve ona pek çok şeref cüppesi ve hediyeler gönderdi.[45] Halep'in fethinden sonra Bizanslıların Salih'le ilişkileri hakkında bilgi yoktur[46] ancak İmparator II. Basileos, Salih isyanına destek istediği zaman destek yollamayı reddetmişti.[47]
Yönetim
13. yüzyıl tarihçisi İbnü'l-Amid'e göre, "Salih bütün [devlet] meselelerini düzene koydu ve adalet yolunu benimsedi."[46] Salih, emirliğini bir ortaçağ İslam devletinin tipik çizgileri doğrultusunda organize etti.[40] Bu amaçla, mali idareyi sürdürdü, sivil ve askeri işleri idare etmek için bir vezir atadı ve adli konuları denetlemek için bir Şii kadı atadı.[40] Sidon, Baalbek, Humus, Rafaniye ve Hisn bin Akkar'ı yönetecek vekiller atadı.[41] İbnü'l-Adim'e göre, veziri Tadhrus bin el-Hasan adlı bir Hristiyan'dı[40] ve tüm askeri seferlerde Salih'e eşlik etti.[48] Halepli Hristiyanlar, daha sonraki Mirdas hükümdarları altında vezirlik görevini büyük ölçüde tekellerine alacaklardı[49] ve cemaatin üyeleri, emirliğin ekonomisinin önemli bir bölümünü yönetiyordu.[48] Emirlikteki başlıca rolü, Salih'in yerel Hristiyan desteğine güvendiğini, Halep'te büyük bir Hristiyan azınlığın varlığını ve Bizanslılarla dostluk bağları kurma çabasını gösteriyordu.[49] Tadhrus'un Hristiyan çıkarlarını güvence altına almadaki etkisi, emirlikte toplumsal gerilimleri tetikledi.[50] 1026/27'de Ma'arretü'n-Nu'man'daki Müslüman-Hristiyan çatışmalarının ortasında Salih, Hristiyan bir şarap evi sahibi tarafından taciz edildiğini iddia eden Müslüman bir kadının ifadesi üstüne şarap evini yakan şehrin Müslüman ileri gelenlerini hapse attı.[50] Salih daha sonra, kardeşi mahkumlar arasında bulunan şair Maarri'nin şefaatinden sonra tutukluları serbest bıraktı[50]
Salih'in Halep Emirliği'nde yaptığı önemli idari değişikliklerle ilgili büyük ölçüde bilgi yok. Bilinen tek kurumsal yeniliği, önde gelen bir aileden gelen, Salih'in güvendiği Halep halkının daimi temsilcisi olarak görev yapan şeyh el-dawla (devletin reisi) veya raʾīs al-balad (belediye başkanı) göreviydi.[51][52] Bu makam, Kilab kabilesinin prens ailesinin emirine göre ikincil rol oynayan şeyhin makamının bir kopyasıydı.[52] Salih, göreve Bin Mustafad'ı atadı, Mustafad'ın şehrin alt ve orta sınıflarından silahlı genç adamlardan oluşan aḥdāth ordusunu polis gücü olarak kullandı.[53] Salih ile işbirliği yapmalarına rağmen, aḥdāth hala bağımsız bir güçtü.[54] Salih, hükümdarlığı sırasında bir ara Türk gulman da satın aldı, ancak bunlarla ilgili ayrıntılar kaynaklarda eksik.{{Kdş|Lev|2009|ss=52}, 58}
Bedeviler üzerindeki etkisi
Tarihçi Thierry Bianquis'ye göre Salih, "atalarına bir asırdır yol gösteren planı" başarıya ulaştırmış ve "düzen ve saygınlık kaygısı" ile hüküm sürmüştü.[40] Özünde, Salih'in emirliği Kilab kabilesi dayanışması sayesinde bir arada tutuldu[55] ve aslında Kilab Mirdas ordusunun bel kemiğiydi.[54] Salih daha önce Kilab reisleri üzerinde üstünlük kurmuş olsa da,[56][57] kabilenin tek prens klanı Mirdasler değildi ve diğer klanlardan birkaç emir emirlikten pay talep etti.[57] Salih bu emirlerin her birine ikta (tımar) verdi ancak iktaların büyüklüğü ya da iktanın kime verildiğine dair bilgiler çağın kaynaklarında belirtilmemiştir.[58]
Bedevi gelenekleri, Salih'in yönetiminin göze çarpan bir özelliğiydi ve her zaman bir şehir liderinden ziyade bir Bedevi reisinin giysilerini giydi.[59] Üstelik Salih, şehrin kendisi yerine Halep'in eteklerindeki kabile kampında yaşamayı tercih etti.[60] Halep'te kurulduktan sonra Salih'in Suriye'deki Bedeviler arasında ve Mezopotamya'daki statüsü yükseldi.[46] Bazen Arap kronikler tarafından amīr ʿarab al-Shām (Suriye Bedevlerinin komutanı) olarak anılırdı.[61] Bu unvanın Salih dönemindeki değeri belirsizdir, ancak Zakkar'a göre "en azından sahibinin yüksek konumunu gösterir[di]."[61]
Salih'in Kilab liderliği ve Suriye'deki Tay ve Kelb üzerindeki etkisinin yanı sıra, etkisi Numeyr dahil Cizre'deki kabilelere de yayıldı.[46] İki Numeyr'i emiri Edessa'yı Mervaniler'in Silvan emiri Nasır el-Dawla'ya kaybedince Salih'e müdahale çağrısında bulundular. Bunun üstüne Nasr'ı, Edessa'yı Numeyr'e geri vermeye ikna etti.[46] Ayrıca, Beni Munqidh ilk olarak 1024/25'te Salih'in himayesinde Asi vadisinde siyasi bir güç olarak ortaya çıktı.[62] O sırada Salih, Munqhidi reisi Mukallad bin Nasr bin Münqidh'e, Şayzar çevresindeki feodal toprakları Halep'i fethetmesini desteklediği için ikta vererek ödüllendirdi, ancak Şeyzar kasabasının kendisi Bizanslılar tarafından kontrol ediliyordu.[62]
Ölümü ve sonrası
1025 ile 1028 arasında Fatımiler, Salih'in Cerrahi/Tay müttefikleriyle bir anlaşmaya vardılar ve Anuşakin Kahire'ye geri çağrılırken, Filistin'in iç kısımlarındaki yerlerini korumalarına izin verdi.[40] Mirdasların aksine Tay sürekli olarak hüküm sürdükleri toprakları ve sakinlerini talan ettiler.[40] Dahası, Fatımiler Filistin'de bağımsız yönetime kalıcı olarak müsamaha göstermeyeceklerdi: Mısır'ın Güneybatı Asya'ya açılan kapısı olarak bu, Halifeliğin hayatta kalması için bir tehdit oluşturuyordu.[45][63] Bu arada, Fatımiler yeniden toplanırken, Kelb Şam'dan kovuldu[40] ve 1028'de emirleri öldü.[64] Yerine, Fatımilere sığınan yeğeni Rafi ibn Abi'l-Layl getirildi ve böylece üçlü Bedevi ittifakı zayıfladı.[64] Kasım 1028'de Anuşakin, Tay'ı kovmak ve Orta Suriye'den Mirdasları atmak için büyük bir Fatımi ordusu ve Kelb ve Beni Fazara'dan daha fazla atlı ile Filistin'e döndü.[40]
Fatımiler ve Kelb'in kendisine karşı durmasıyla Hassan, Salih'in aşiretlerinin Fatımi işgaline karşı Suriye genelinde filli özerkliğini sürdürmesi için yardım çağrısında bulundu.[40] Bunun üstüne Salih, Filistin'de Tay'ı takviye etmek için Kilab güçlerini seferber etti.[64] Bedevi liderleri ilk olarak Gazze civarında Fatımi-Kelb ordusuyla karşılaştılar ancak ilerleyişlerini durduramayarak kuzeye çekildiler.[64] 12 Mayıs veya 25 Mayıs 1029'da iki taraf, Taberiye Gölü'nün doğu kıyılarındaki El Uqhuwana'da savaştı.[64][40] Bilinmeyen nedenlerle Hassan ve kuvvetleri savaş sırasında kaçarak Salih ve adamlarını Anuşakin'in ordusuyla baş başa bıraktı.[64] Kilab kesin olarak yenildi ve Salih, en küçük oğlu ve veziri öldürüldü.[64]
Savaştan sonra Salih'in başı Kahire'ye gönderilerek teşhir edildi[64] ve cesedi, yaşamaktan zevk aldığı bir kasaba olan Sidon'un kapısına çivilenirken[40] Fatımiler, Sidon, Baalbek, Humus'u fethetmeye başladı. Salih'in vali yardımcılarından Rafaniyya ve Hisn İbn Akkar kaçtı.[41] Salih, ikinci büyük oğlu Simâl'i halefi olarak atadı ve ona Halep'in sorumluluğunu bıraktı.[65] El Uqhuwana'da savaşan en büyük oğlu Nasr, Halep'in kontrolünü ele geçirmek için savaştan kaçtı.[65] Kısa bir süre için, iki oğul, Nasr'ın Simâl'i Rahba'ya taşınmaya zorladığı 1030'a kadar, Nasr'ın şehri ve Simâl'in kaleyi yönettiği ikili bir düzende Halep'i birlikte yönetti.[66] 1038'de Anuşakin Nasr'ı öldürdü ve Halep'i ele geçirdi, ancak Simâl daha sonra şehirdeki Mirdas yönetimini yeniden kurdu,[67] bu durum da kesintilerle 1080'e kadar devam etti.[68] Mirdasların düşüşünün ardından Ukayli Arap prensi Müslim ibn Kureyş hüküm sürdü. Bu prens 1085 yılında Selçuklu Türklerine karşı savaşta ölünce Halep'teki Arap egemenliğinin kesin olarak sona erdi, Arap kabilelerinin Suriye'nin siyasi sahnesinden fiilen ortadan kalktı ve Türk ve Kürt hanedanlarının yerini aldığını gösteriyordu. [69][70]
Ayrıca bakınız
- Halep Hamdani emirliğinin kurucusu Seyfü'd Devle
Kaynakça
- Zakkar 1971, s. 87.
- Zakkar 1971, ss. 74-75, 86.
- Sobernheim 1936, s. 515.
- Bianquis 1993, s. 119.
- Zakkar 1971, s. 84.
- Zakkar 1971, s. 67.
- Zakkar 1971, s. 68.
- Bianquis 1993, s. 115.
- Zakkar 1971, s. 69.
- Zakkar 1971, ss. 88-89.
- Zakkar 1971, s. 88.
- Zakkar 1971, s. 89.
- Zakkar 1971, s. 90.
- Bianquis 1993, s. 116.
- Zakkar 1971, s. 51.
- Zakkar 1971, s. 50.
- Zakkar 1971, ss. 50-51.
- Zakkar 1971, s. 52.
- Zakkar 1971, ss. 52-53.
- Zakkar 1971, s. 53.
- Zakkar 1971, s. 54.
- Zakkar 1971, s. 55.
- Zakkar 1971, s. 56.
- Zakkar 1971, s. 57.
- Zakkar 1971, ss. 58-59.
- Zakkar 1971, s. 59.
- Zakkar 1971, s. 90-91.
- Zakkar 1971, s. 91.
- Zakkar 1971, s. 60.
- Zakkar 1971, ss. 61-63.
- Zakkar 1971, s. 64-65.
- Zakkar 1971, ss. 91-92.
- Zakkar 1971, s. 93.
- Zakkar 1971, s. 95.
- Zakkar 1971, s. 96.
- Amabe 2016, s. 61.
- Zakkar 1971, s. 97.
- Amabe 2016, s. 62.
- Amabe 2016, s. 5763.
- Bianquis 1993, s. 117.
- Zakkar 1971, s. 101.
- Lev 2009, ss. 52-53.
- Amabe 2016, s. 63.
- Zakkar 1971, s. 97-98.
- Zakkar 1971, s. 99.
- Zakkar 1971, s. 103.
- Zakkar 1971, ss. 92-93.
- Zakkar 1971, s. 102.
- Amabe 2016, s. 64.
- Smoor 1986, s. 929.
- Kennedy 2004, s. 301.
- Zakkar 1971, s. 83.
- Amabe 2016, s. 66.
- Kennedy 2004, s. 259.
- Amabe 2016, s. 68.
- Kennedy 2004, s. 300.
- Zakkar 1971, s. 81.
- Zakkar 1971, s. 83-84.
- Zakkar 1971, s. 82.
- Zakkar 1971, s. 105.
- Zakkar 1971, s. 104.
- Mouton 1997, s. 411.
- Kennedy 2004, s. 305.
- Zakkar 1971, s. 100.
- Crawford 1953, s. 92.
- Crawford 1953, ss. 93-94.
- Bianquis 1993, s. 118.
- Bianquis 1993, s. 122.
- Bianquis 1993, ss. 121-122.
- Zakkar 1971, s. 215.
Ek kaynaklar
- Amabe, Fukuzo (2016). Urban Autonomy in Medieval Islam: Damascus, Aleppo, Cordoba, Toledo, Valencia and Tunis. Leiden: Brill. ISBN 978-90-04-31598-3.
- Bianquis, Thierry (1993). "Mirdās, Banū or Mirdāsids". Bosworth, C. E.; van Donzel, E.; Heinrichs, W. P. & Pellat, Ch. (ed.). The Encyclopaedia of Islam, New Edition, Cilt VII: Mif–Naz. Leiden: E. J. Brill. ss. 115–123. doi:10.1163/1573-3912_islam_SIM_5220. ISBN 978-90-04-09419-2.
- Crawford (Nisan-Haziran 1953). "Reconstruction of a Struggle within the Mirdāsid Dynasty in Ḥalab". Journal of the American Oriental Society. 73 (2): 89-95. doi:10.2307/595365.
- De Slane, Mac Guckin (1842). Ibn Khallikan's Biographical Dictionary, Volume 1. Paris: Oriental Translation Fund of Great Britain and Ireland. s. 631.
- Kennedy, Hugh (2004). The Prophet and the Age of the Caliphates: The Islamic Near East from the 6th to the 11th Century (İngilizce) (İkinci bas.). Harlow: Longman. ISBN 978-0-582-40525-7.
- "Turks in the Political and Military Life of Eleventh-Century Egypt and Syria". The Influence of Human Mobility in Muslim Societies. Second. London and New York: Kegan Paul. 2009 [2003]. ISBN 978-0-7103-0802-3.(abonelik gereklidir)
- Mouton, J. M. (1997). "Shayzar". Bosworth, C. E.; van Donzel, E.; Heinrichs, W. P. & Lecomte, G. (ed.). The Encyclopaedia of Islam, New Edition, Volume IX: San–Sze. Leiden: E. J. Brill. s. 411. doi:10.1163/1573-3912_islam_SIM_6901. ISBN 978-90-04-10422-8.
- Smoor, Pieter (1986). "Al-Maʾarrī". Bosworth, C. E.; van Donzel, E.; Lewis, B. & Pellat, Ch. (eds.). The Encyclopaedia of Islam, New Edition, Volume V: Khe–Mahi. Leiden: E. J. Brill. ss. 927–935. doi:10.1163/1573-3912_islam_COM_0599. ISBN 978-90-04-07819-2.
- Sobernheim, M. (1936). "Mirdāsids". Houtsma, M. Th.; Wensinck, A. J.; Levi-Provençal, E. (eds.). The Encyclopædia of Islam: A Dictionary of the Geography, Ethnography and Biography of the Muhammadan Peoples. III: L–R. Leiden: E. J. Brill. s. 515.
- Zakkar, Suheyl (1971). The Emirate of Aleppo: 1004–1094. Beirut: Dar al-Amanah. OCLC 759803726.