Enerji güvencesi
Enerji güvencesi ulusal güvenlik ile enerji tüketimi için doğal kaynakların bulunabilirliği arasındaki ilişkidir. (Nispeten) ucuz enerjiye erişim, modern ekonomilerin işleyişi için zorunlu hale gelmiştir. Bununla birlikte, enerji kaynaklarının ülkeler arasında eşit olmayan dağılımı, ciddi kırılganlıklara neden olmuştur. Uluslararası enerji ilişkileri, hem enerji güvenliği hem de enerji kırılganlığına yol açan dünyanın küreselleşmesine katkıda bulunmuştur.[1]
Enerji güvencesi bağlamında, enerji arzının güvencesi son derece önemlidir. Dahası, "sadece verimli bir çevre korumasını değil, aynı zamanda enerji arz güvencesini de sağlamayı amaçlayan küresel bir enerji politikası modeli" tanımlamanın zamanı gelmiştir.[2]
Sınırlı sayıda ülkede yoğunlaşan diğer enerji kaynaklarının aksine, geniş coğrafi alanlarda yenilenebilir kaynaklar ve önemli enerji verimliliği ve geçiş fırsatları bulunmaktadır. Yenilenebilir enerji ve enerji verimliliğinin hızlı bir şekilde devreye alınması ve enerji kaynaklarının teknolojik açıdan çeşitlendirilmesi, önemli enerji güvencesi ve ekonomik faydaları sağlayacaktır.[3]
Tehditler
Modern dünya, ulaşımdan iletişime, güvenlik ve sağlık dağıtım sistemlerine kadar her şeyi beslemek için büyük enerji arzına bağımlıdır. Belki de en endişe verici olan, küresel petrol uzmanı Michael Ruppert tarafından öne sürülen, endüstriyel dünyada üretilen her gıda kalorisi için on kalori petrol ve gaz enerjisinin gübre, böcek ilacı, paketleme, nakliye ve çalışan çiftlik ekipmanı formlarına yatırıldığını iddiasıdır.[4] Enerji, ekonominin motorunu güçlendirmek için yakıt olarak herhangi bir ülkenin ulusal güvenliğinde önemli bir rol oynar.[5] Bazı sektörler enerjiye diğerlerine göre daha fazla bağımlıdır; örneğin, Savunma Bakanlığı enerji ihtiyacının yaklaşık %77'si için petrole bağımlıdır.[6] Enerji güvencesine tehditler, enerji üreten birkaç ülkenin politik istikrarsızlığını, enerji kaynaklarının manipülasyonunu, enerji kaynakları üzerindeki rekabeti ve arz altyapısına saldırıların yanı sıra kazalar, doğal afetler, terörizm ve petrol için yabancı ülkelere bağımlı olmayı da içerir.[7]
Yabancı petrol kaynakları, devlet içi çatışmalardan, ihracatçıların çıkarlarından ve petrol kaynaklarının arzını ve taşınmasını hedefleyen devlet dışı aktörlerden kaynaklanan doğal olmayan kesintilere karşı savunmasızdır. Savaşın neden olduğu politik ve ekonomik istikrarsızlık veya grev eylemi gibi diğer faktörler de bir tedarikçi ülkede enerji endüstrisinin düzgün işleyişini önleyebilir. Örneğin, Venezuela'da petrolün kamulaştırılması, Venezuela'nın petrol üretim oranlarının uzun süredir düzelmesini engelleyen grevleri ve protestoları tetikledi.[8] İhracatçıların dış satışlarını sınırlamak veya tedarik zincirinde aksamalara neden olmak için siyasi veya ekonomik çıkarı olabilir. Venezüella'nın petrolü millileştirmesinden bu yana, Amerikan karşıtı Hugo Chavez, ABD'ye olan tedarikleri kesmekle, bir kereden daha fazla, tehdit etti.[9] ABD'ye karşı 1973 petrol ambargosu, Yom Kippur Savaşı sırasında ABD'nin İsrail'e verdiği destek nedeniyle ABD'ye petrol arzının kesildiği tarihi bir örnektir. Bu, 2007 Rusya – Belarus enerji anlaşmazlığı gibi ekonomik müzakereler sırasında baskı uygulamak için yapılmıştır. Petrol tesislerini, boru hatlarını, tankerleri, rafinerileri ve petrol sahalarını hedef alan terör saldırıları o kadar yaygındır ki, bunlar “endüstri riskleri” olarak adlandırılmaktadır.[10] Kaynağın üretilmesi ile ilgili altyapı sabotaja karşı son derece hassastır.[8] Petrol taşımacılığı için en kötü risklerden biri, İran kontrolündeki Hormuz Boğazı gibi beş okyanus geçiş noktasının savunmasız olarak açıkta kalmasıdır. Washington DC'deki Stratejik ve Uluslararası Araştırmalar Merkezi'nde bir akademisyen olan Anthony Cordesman, "Piyasanın spiral inişe geçmesi için Ghawar Suudi petrol sahasına veya Hormuz Boğazı'ndaki tankerlere yapılacak sadece bir asimetrik veya geleneksel saldırı yeterli olacaktır" uyarısında bulundu.[11]
Enerji güvencesine yönelik yeni tehditler, Hindistan ve Çin gibi ülkelerde sanayileşme hızının artmasının yanı sıra iklim değişikliğinin artan sonuçları sebebiyle enerji kaynaklarına yönelik artan dünya rekabeti şeklinde ortaya çıkmıştır.[12] Hala ciddi bir endişe kaynağı olmamasına rağmen, dünya petrol üretim kapasitesinin zirveye ulaşmasından kaynaklanan fiyat artışları olasılığı da, en azından Fransız hükümetinin, dikkatini çekmeye başlıyor.[13] Enerji kaynakları üzerindeki artan rekabet, büyük güçler arasında petrol ve gazın eşit bir şekilde dağıtılmasını sağlamak için güvence anlaşmalarının oluşmasına da yol açabilir. Ancak bu daha az gelişmiş ekonomilere zarar verebilir. G8 'in öncüleri olan Beşli Grup , ilk olarak 1975'te, 1973 Arap petrol ambargosu, enflasyonda bir artış ve küresel bir ekonomik yavaşlama sonrasında ekonomik ve enerji politikalarını koordine etmek için bir araya geldi.[14] Nisan 2008'de Bükreş Romanya'da buluşan NATO liderleri, askeri ittifakın "enerji güvencesinin bir aracı" olarak kullanılması olasılığını tartışabilirler. Olasılıklardan biri, petrol ve doğal gaz boru hatlarını korumak için askerleri Kafkasya bölgesine yerleştirmektir.[15]
Uzun vadeli güvence
Enerji güvencesini artırmak için uzun vadeli önlemler, ithal edilen herhangi bir enerji kaynağına bağımlılığı azaltmaya, tedarikçi sayısını artırmaya, yerel fosil yakıt veya yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmaya ve enerji tasarrufu önlemleri yoluyla genel talebi azaltmaya odaklanır. Ayrıca, Avrupa'daki Enerji Şartı Antlaşması gibi uluslararası enerji ticareti ilişkilerini desteklemek için uluslararası anlaşmalar yapılmasını da içerebilir. Uzun vadeli güvenlik önlemleri, taşınan mallara zarar gelmesinden endişe etmeden, ülkelerden ve ülkelere yakıt ithal ve ihraç etmenin gelecekteki maliyetini azaltmaya yardımcı olacaktır.
1973 petrol krizi'nin etkisi ve OPEC kartelinin ortaya çıkışı, bazı ülkeleri enerji güvencesini artırmaya iten belirli bir kilometre taşıydı. Neredeyse tamamen ithal petrole bağımlı olan Japonya, sürekli olarak doğal gaz, nükleer enerji, yüksek hızlı toplu taşıma sistemlerini kullanmaya başladı ve enerji tasarrufu önlemlerini uygulamaya koydu.[16]Birleşik Krallık, Kuzey Denizi petrolü ve gaz rezervlerini sömürmeye başladı ve 2000'li yıllara girerken net enerji ihracatçısı oldu.
Diğer ülkelerde enerji güvencesi tarihsel olarak daha düşük bir önceliğe sahip olmuştur. Örneğin, 2003 yılından bu yana petrol fiyatlarındaki artışların ardından biyoyakıtların geliştirilmesi, enerji güvencesi sorununu ele almanın bir yolu olarak önerilmiş olsa da, ABD ithal petrole bağımlılığını artırmaya devam etmiştir.[16][17]
Enerji güvencesinin artırılması, İsveç'te doğal gaz ithalatının gelişmesi üzerindeki bir blokenin arkasındaki nedenlerden biridir. Bunun yerine yerel yenilenebilir enerji teknolojilerine ve enerji tasarrufuna daha fazla yatırım yapılması öngörülmektedir. Hindistan, OPEC'e bağımlılığını azaltmak için yerli petrol için büyük bir araştırma gerçekleştirirken, İzlanda %100 yenilenebilir enerji kullanarak 2050 yılına kadar "enerji bağımsız" olma planlarında oldukça ilerlemiştir.
Kısa vadeli güvence
Petrol
"Ham petrol" olarak da bilinen petrol, Rusya, Çin (aslında, Çin çoğunlukla kömür'e bağımlıdır (2010'da % 70.5)) ve Amerika Birleşik Devletleri dahil olmak üzere dünyanın dört bir yanındaki ülkeler tarafından en çok kullanılan kaynak haline gelmiştir. Dünyada bulunan tüm petrol kuyuları ile enerji güvencesi, çıkarılan petrolün güvenliğini sağlama açısından ana sorun haline gelmiştir. Ortadoğu'da petrol sahaları, ülkelerin petrole aşırı bağımlı olmaları nedeniyle sabotaj için ana hedefler haline geliyor. Birçok ülke stratejik petrol rezervlerini olası bir enerji krizinin ekonomik ve politik etkilerine karşı bir tampon olarak tutmaktadır. Uluslararası Enerji Ajansı'nın 28 üyesinin tümü, örneğin en az 90 günlük petrol ithalatına eşdeğer stoğa sahiptir.[18][19]
Bu tür rezervlerin değeri, Rusya, Avrupa Birliği'ndeki bazı ülkelere dolaylı olarak ihracatı kestiği, 2007 Rusya-Belarus enerji anlaşmazlığı'ndaki göreceli stabilite ile gösterilmiştir.
Petrol ile ilgili tepe noktası teorileri ve talebi azaltma ihtiyacı nedeniyle, ABD ordusu ve ABD Savunma Bakanlığı önemli kesintiler yapmış ve petrolü kullanmak için daha verimli yollar bulmaya çalışmıştır.[20]
Doğal gaz
Petrol ile karşılaştırıldığında, ithal edilen doğal gaza güvenmek kısa vadeli önemli güvenlik açıkları yaratır. 2006 ve 2009 yıllarındaki Ukrayna ve Rusya arasındaki gaz ihtilafları bunun canlı örnekleridir.[21] Birçok Avrupa ülkesi, 2006'da Rusya-Ukrayna gaz anlaşmazlığı sırasında Rus gaz arzının durdurulması ile arzda ani bir düşüş yaşadı.
Doğal gaz dünyada geçerli bir enerji kaynağı olmuştur. Çoğunlukla metandan oluşan doğal gaz, iki yöntem kullanılarak üretilir: biyojenik ve termojenik. Biyojenik gaz bataklıklarda ve toprak dolgularda bulunan metanojenik organizmalardan gelirken, termojenik gaz Dünya yüzeyinin derinliklerindeki organik maddenin anaerobik çürümesi sonucu oluşur. Rusya, doğal gaz üretiminde şu anda lider ülke konumundadır.
Günümüzde doğal gaz tedarikçilerinin karşılaştığı en büyük sorunlardan biri depolama ve taşıma ile ilgilidir. Düşük yoğunluğu sebebi ile, Kuzey Amerika'da talebi karşılayabilecek miktarda doğal gaz taşımak için yeterli boru hattı inşa etmek zordur. Bu boru hatlarının kullanımı tam kapasiteye yakındır ve tam kapasitede bile ihtiyaç duyulan gaz miktarını üretmez.
Nükleer enerji
Nükleer enerji için uranyum, çeşitli ve "istikrarlı" ülkelerde çıkarılır ve zenginleştirilir. Bunlara Kanada (2007 yılında dünya toplamının % 23'ü), Avustralya (% 21), Kazakistan (% 16) ve 10'dan fazla diğer ülke dahildir. Uranyum çıkarılır ve zamanlamaya çok dikkat edilerek yakıt ihtiyacının oluşmasından önce üretimi yapılır. Nükleer yakıt, bazıları tarafından nispeten daha güvenilir bir güç kaynağı olarak kabul edilir, Dünya kabuğunda kalay, cıva veya gümüşten daha yaygındır, ancak uranyumun üretimindeki tepe noktasının zamanı konusunda bir tartışma vardır.[22]
Nükleer enerji karbon emisyonu'nu azaltır.[23] Çok geçerli bir kaynak olmasına rağmen, nükleer enerji, ilişkili riskler nedeniyle tartışmalı bir çözüm haline gelebilir.[24] Nükleer enerji ile ilgili tartışmadaki diğer bir faktör de, basitçe birçok insanın veya şirketin yakınlarında herhangi bir nükleer enerji santrali veya radyoaktif atık istememesidir.
Şu anda, nükleer enerji dünyadaki toplam elektriğin % 13'ünü sağlıyor.[25] Amerika Birleşik Devletleri'nde nükleer enerjinin en dikkate değer kullanımı, onlarca yıldır nükleer enerjiyle çalışan ABD Donanması uçak gemileri ve denizaltılarındadır. Bu gemi sınıfları donanmanın gücünün çekirdeğini oluşturur ve bu nedenle o ülkedeki nükleer gücün en dikkate değer uygulamasıdır.
Yenilenebilir enerji
Yenilenebilir teknolojilerin konuşlandırılması genellikle elektrik kaynaklarının çeşitliliğini arttırır ve yerel üretim yoluyla sistemin esnekliğine ve merkezi şoklara karşı direncine katkıda bulunur. İthal gaza artan bağımlılığın önemli bir enerji güvencesi sorunu olduğu ülkeler için, yenilenebilir teknolojiler alternatif elektrik enerjisi kaynakları sağlayabilir ve doğrudan ısı üretimi yoluyla bir kısım elektrik talebinin yerini alabilir. Ulaşım için yenilenebilir biyoyakıtlar petrol ürünlerinin önemli bir çeşitlendirme kaynağıdır.[26]
Dünyada bugüne kadar hayatta kalmak için çok önemli olan kaynaklar sayıca azalmaya başladıkça, ülkeler güneş, jeotermal, hidroelektrik, biyoyakıt ve rüzgar enerjisi de dahil olmak üzere yeni enerji türleri gibi yenilenebilir yakıt kaynaklarına olan ihtiyacın her zamankinden fazla hayati olacağını fark etmeye başlayacaklar. Bir saat içinde dünyaya ulaşan güneş enerjisi miktarında bir yıl boyunca dünyaya güç sağlamak için yeterli enerji vardır. Tüm dünyada güneş panellerinin eklenmesi ile daha fazla petrol üretme ihtiyacı üzerindeki baskı azaltılır.
Jeotermal potansiyel olarak diğer yakıt kaynaklarına yol açabilir, eğer şirketler su ısıtmak için ısıyı dünyanın iç çekirdeğinden alırsa, ısıtılmış sudan oluşan buharı makineleri çalıştırmak için kullanabiliriz, bu seçenek en temiz ve verimli olan seçeneklerden biridir. Dünyadaki birçok barajın içine dahil edilen hidroelektrik, çok fazla enerji üretir ve barajlar, barajın içinde bulunan türbinlere güç veren suyu kontrol ettiği için enerji üretmek çok kolaydır. Biyoyakıtlar etanol ve algler de dahil olmak üzere birçok farklı kaynak kullanılarak araştırılmıştır, bu seçenekler petrol tüketiminden önemli ölçüde daha temizdir. "Çok yıllık ve ligno-selülozik ürünler için yaşam döngüsü analizi sonuçlarının çoğu, biyoyakıtların antropojenik enerji taleplerini destekleyebileceği ve atmosfere sera gazı emisyonlarını azaltabileceği sonucuna varmıştır."[27] Petrol taşımacılığında yakıt kullanmak önemli bir sera gazı kaynağıdır, bu gelişmelerden herhangi biri petrolden elde ettiğimiz enerjinin yerini alabilir. Geleneksel fosil yakıt ihracatçıları (örneğin Rusya) petrolden uzaklaşmak ve yenilenebilir enerji geliştirmek için mücadele ediyor.[28]
Kaynakça
- Indra Overland (2016) ‘Energy: The Missing Link in Globalization’, Energy Research and Social Science, 14, pp. 122–130. https://www.researchgate.net/publication/296486356 5 Şubat 2018 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
- Eraldo Banovac, Marinko Stojkov, Dražan Kozak. Designing a global energy policy model, Proceedings of the Institution of Civil Engineers – Energy, Vol. 170, Issue 1, February, 2017, pp. 2–11. https://doi.org/10.1680/jener.16.00005 30 Eylül 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi..
- International Energy Agency (2012). "Energy Technology Perspectives 2012" (PDF). 8 Temmuz 2012 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Temmuz 2012.
- Michael Ruppert (27:50). Collapse. 19 Ocak 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Aralık 2015.
There are ten calories of hydrocarbon energy in every calorie of food consumed in the industrialized world.
Tarih değerini gözden geçirin:|tarih=, |year= / |date= mismatch
(yardım) - "Emerald: Article Request – Sino-Indian cooperation in the search for overseas petroleum resources: Prospects and implications for India" (PDF). Emeraldinsight.com. 27 Mart 2009 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Haziran 2010.
- Parthemore, C. (2010), Fueling the Force: Preparing the Department of Defense for a Post-Petroleum Era, Center for New American Security
- "Power plays: Energy and Australia's security". Aspi.org.au. 17 Kasım 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Kasım 2015.
- Global Issues. CQ Researchers. 2009.
- Global Issues. CQ Researcher. 2009.
- Luft, G; Korin, A. (2003). "Terrors Next Target". Journal of International Security Affairs.
- Cordesman, A. (2006). "Global Oil Security". Center for Strategic and International Studies.
- Farah, Paolo Davide; Rossi, Piercarlo (2 Aralık 2011). "National Energy Policies and Energy Security in the Context of Climate Change and Global Environmental Risks: A Theoretical Framework for Reconciling Domestic and International Law Through a Multiscalar and Multilevel Approach". European Energy and Environmental Law Review. 2 (6). ss. 232-244. SSRN 1970698 $2.
- Porter, Adam (10 Haziran 2005). "'Peak oil' enters mainstream debate". BBC News. 3 Mayıs 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Haziran 2010.
- Panoptic World: "Globocops of Energy Security" 27 Eylül 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Mathew Maavak, originally published in The Korea Herald on July 18, 2006
- "Climate change may spark conflict with Russia, EU told" 16 Şubat 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Guardian, March 10, 2008
- "Oil Crisis, US Senator Bob Bennett, September 27, 2000". 31 Ocak 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Nisan 2020.
- "CNN: Oil majors question Bush biofuel plan, February 15, 2007". 22 Şubat 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Nisan 2020.
- "IEA - 404 Not Found" (PDF). 5 Kasım 2016 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Aralık 2015.
- Margaret Baker. "Reauthorization of the Energy Policy & Conservation Act". Agiweb.org. 21 Temmuz 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Haziran 2010.
- "Energy Security as National Security: Defining Problems Ahead of Solutions". 4 Mart 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Şubat 2009.
- Orttung, Robert & Overland, Indra. (2011). A limited toolbox: Explaining the constraints on Russia’s foreign energy policy. Journal of Eurasian Studies. 2. 74–85. DOI:10.1016/j.euras.2010.10.006
- "Cameco Uranium". 26 Haziran 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Mart 2013.
- U.S. Energy Legislation May Be 'Renaissance' for Nuclear Power 26 Haziran 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi..
- Lessons of a Triple Disaster; Nature 483, 123 (08 March 2012) doi:10.1038/483123a 25 Şubat 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi..
- "Key World Energy Statistics 2012" (PDF). International Energy Agency. 2012. 8 Eylül 2014 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Aralık 2012.
- "Contribution of renewables to Energy Security" (PDF). 18 Mart 2009 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Haziran 2010.
- Davis, Sarah (2008). "Life-cycle analysis and the ecology of biofuels" (PDF). Cell Press. 25 Haziran 2013 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Ekim 2012.
- Overland, Indra. (2010). Subsidies for fossil fuels and climate change: A comparative perspective. International Journal of Environmental Studies. 67. 303–317. DOI:10.1080/00207233.2010.492143.