Eyüp Mezarlığı
Eyüp Mezarlığı (Eyüp Sultan Mezarlığı olarak da bilinir), İstanbul'un Eyüpsultan ilçesinde, Haliç kıyısında bulunan tarihi bir mezarlık.
Eyüp Mezarlığı | |
Mezarlık bilgileri | |
---|---|
Konum: | Eyüpsultan, İstanbul |
Tür: | Mezarlık |
Eyüpsultan semti gibi Eyüp Mezarlığı da adını, Emeviler'in 7. yüzyılda Konstantiniye'ye (İstanbul) düzenlediği başarısız seferde (674–78) sancaktarlık yapan ve İstanbul surları önünde şehit düşen Ebu Eyyûb el-Ensarî'den alır. Ebu Eyyûb el-Ensarî'nin türbesinin burada bulunuşu ve halkın ona yakın gömülme isteği Eyüp Mezarlığı'nın meydana gelişine neden olmuştur.[1]
İstanbul'daki en büyük İslam mezarlıklarından biri olan Eyüp Mezarlığı'nda padişahlar, sadrazamlar, şeyhülislamlar, vezirler, kumandanlar, hanım sultanlar, saray mensupları, din, tasavvuf, ilim, fikir, sanat adamları, şairler ve halktan kişiler gömülmüştür. Eyüp Mezarlığı, Haliç kıyılarından, Karyağdı Bayırı'na, tepedeki sırtlara ve oradan da Edirnekapı surlarına ulaşmıştır. Edirnekapı ile Alibeyköy'e ulaşan yolların çevresindeki mezar taşları da Eyüp Mezarlığı'nın uzantısıdır. Haliç çevresi ile sırtlarında yapılan yol çalışmaları ve kamulaştırmalar buradaki mezarlara büyük zarar vermiştir.[2]
İstanbul'un fethinden hemen sonra Eyüp'te ölülerin gömülmesiyle mezar taşlarında toplumun düşünce yapısı ortaya çıkmıştır. Buradaki ilk mezar taşları gösterişten uzaktır. Anadolu mezar taşlarındaki çeşitlilik, burada da dikkati çekmektedir. Başlıbaşına birer sanat eseri niteliğindeki bu taşlar ölünün kimliği konusunda da bilgi vermektedir.
18. yy'ın sonlarında yeni mermer ocaklarının bulunuşuyla Eyüp Mezarlığı'nda mermerlerden daha çok yararlanıldığı görülmüştür. Osmanlı türbe mimarisinin uyguladığı plan tipleri, üslup ve bezeme ile burada karşılaşılmıştır. Buradaki açık ve kapalı türbelerde, hazirelerde mermer, taş ve tuğla ile birlikte kullanılmış, çini, kalem işi, ştuk, ve yazı da onları tamamlamıştır.[2]
Mezarlar
Eyüp Mezarlığı'nda ve yakın çevresinde Abdurrahman Paşa, Âdile Sultan, Alaeddin Ali Çelebi, Ayas Mehmed Paşa, Bulak Mustafa Paşa, Cafer Paşa, Çifte Gelinler (Çifte Gelenler), Defterdar Nazlı Mahmud Çelebi, Dukaginzade Mehmed Paşa, Ebu'd-Derda, Edhem, Ferhad Paşa, Feridun Ahmed Paşa, Şair Fitnat Hanım, Zübeyde Fıtnat Hanım (şair) Hacı Beşir Ağa, Hafir, Hançerli Sultan, Bozcaadalı Hasan Hüsnü Paşa, Hatice Canan Hanım, Hubba Hatun, Hüsrev Paşa, İzzet Efendi, Ka'b, Karabaş Ahmed Efendi, Kırımî Hüseyin Efendi, Lala Mustafa Paşa, Lala Hüseyin Paşa, Mahmud Ağa, Mahmud Celaleddin Efendi, Mehmed Çelebi, Mihrişah Valide Sultan, Mirimiran Mehmed Paşa, Nakkaş Hasan Paşa, Pertev Mehmed Paşa, Siyavuş Paşa, Sokollu Mehmed Paşa, V. Mehmed (Reşad), Şah Sultan, Şeyhülislam Uryanizade Ahmed Esad Efendi Semiz Ali Paşa, Şeyhülislam Ebussuud Efendi, Alâeddin Arabî Efendi, Ali Kuşçu, Zekai Dede Efendi, İhtifalci Mehmed Ziya, Pir Ahmed Edirnevi, Lütfi Paşa, Hoca Sadeddin Efendi, Mahfiruze Sultan ve Zal Mahmud Paşa türbeleri vardır.[2]
Fransız yazar Pierre Loti'nin zaman zaman gelerek kahve içtiği söylenen kahvehaneye (Pierre Loti Tepesi) çıkan yokuşun çevresinde tanınmış kişilerin mezarları vardır. Yokuşun hemen başında, 1900'de cihan pehlivanlığını kazanan, 1904'te de ölen Kara Ahmed'in demir parmaklıklı mezarı vardır. Aynı yol üzerinde Kaşgari Murtaza Efendi Cami çevresindeki mezarlıklarda da Türk musikisinin büyük üstadı Zekai Dede Efendi, hattat Kâmil Efendi, Edirne tarihi yazarı Badi Ahmed Efendi, Mareşal Fevzi Çakmak gömülüdür.[3] Çakmak'ın kabrinin yakınında Nakşi şeyhi Küçük Hüseyin Efendi'nin kabri bulunur. Eyüp Mezarlığı Nakşibendiler'in gömüldüğü bir yer olarak eski İstanbullular tarafından "Nakşi Tarlası" olarak adlandırılırdı.[4]
Kaşgâri Tekkesi'nden yukarıda, Karyağdı ismiyle tanınan Bektaşî Tekkesi'ne uzanan yolun iki yanında daha eskiye inen mezar taşlarıyla karşılaşılır. Koca Sinan Türbesi yakınında Eyüb Sultan Türbesi'nin ilk türbedarı ve aynı zamanda II. Bayezid'in tahta çıkışında ona kılıç kuşatan Şeyh Baba Yusuf Efendi'nin, Vezir Sinan Paşa Türbesi yanında Hacı Abdullah Paşa'nın mezarı vardır. Öte yandan Eyüp Mezarlığı'nda gömülmenin kutsallığı inancı yeni gömü için eski mezarların tahribi sonucunu doğurmuştur. Bu nedenle de Eyüp Mezarlığı'nda pek çok ünlü kişinin mezarı kırılmış veya kaybolmuştur. Ebu'l-Fazıl Alaeddin Efendi'nin mezarı yerine başkaları gömülmüş, Şeyhülislam Sadi Sadullah Efendi'nin, Ali Kuşçu'nun mezar taşları caminin arkasında kırık olarak bulunmuş ve yerine yerleştirilmiştir.
Eyüp Mezarlığı'nda yapılan araştırmalar ortaya ilginç tarihi belge niteliğinde mezar taşlarını çıkarmıştır. Netekim Kırım'da Bahçesaray'da gömülü olduğu sanılan, II. Gazi Giray'ın oğlu Devlet Han'ın mezar taşı Eyüpsultan'da bulunmuştur.
Eyüp Mezarlığı'nın ilginç bir bölümü de Gümüşsuyu'na çıkan sırtlardaki cellat mezarlığıydı. Cellatlık halk arasında iyi karşılanmadığından bu işi yapanlar ayrı bir mezarlığa gömülmüşlerdir. Buradaki mezar taşları oldukça kalın ve insan büyüklüğündeki taşlardan yapılmıştır. Pier Loti yakınlarındaki cellat mezarlığı bugün tamamen yok olmuştur. Normal mezarlıkla birbirine karışmış ve çok sayıda yeni dönem mezarları oluşturulmuştur. Tek tük bulunabilen cellat mezarlarının birçoğu yeni mezarların arasında kalmış, bazıları ise tahribata uğramıştır. Bazıları ise yeni mezarların yapımında kullanılmıştır[5].
Eyüpsultan'a mistik bir görünüm veren mezarlığın büyük bir bölümü, doğanın tahribine, kamulaştırmalara, gecekondu yapımında yok olmalarına, kırılmalarına, modern mezarların onların yerini almalarına karşılık yine de korunmuştur.
En güzel Haliç manzalarından birine sahip olan Pierre Loti Tepesi'yle Haliç kıyısı arasında uzanan Eyüp-Piyerloti teleferiği mezarlığın üzerinden geçer. 2005 yılında hizmete giren 384 m uzunluğundaki hat Maçka-Taşkışla teleferiğinden sonra İstanbul'un ikinci teleferik hattıdır.
Kaynakça
Wikimedia Commons'ta Eyüp cemetery ile ilgili ortam dosyaları bulunmaktadır. |
- Eyüp, istanbul.gov.tr
- Erdem Yücel, "Eyüp Mezarlığı", Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, Tarih Vakfı, 1994. ISBN 975-7306-00-2.
- Mareşal Fevzi Çakmak Eyüp’te Anıldı… , http://eyup.bel.tr, 10 Nisan 2013.
- Fevzi Çakmak Nakşibendi miydi?, Murat Bardakçı, Hürriyet, 31 Ağustos 2001.
- Cellat mezarlıkları kayıplara karıştı, Radikal, 11 Ağustos 2011.