Huneyn Muharebesi
Huneyn Muharebesi (Arapça: غزوة حُنين); Hicretin sekizinci yılında, miladi 630 yılı, Mekke’nin fethinden hemen sonra Huneyn Vadisi’nde meydana gelmiştir.[1] Savaş İslam Peygamberi Muhammed'in komutasındaki İslam ordusu ile Taif bölgesinde bulunan Havazin ve Sakif kabileleri arasında gerçekleşmiştir.[2] Paganların baskınları ve yeni Müslüman olan Mekke’lilerin de katılımı nedeniyle, Huneyn Gazvesi’nin başlarında İslam ordusu sarsılmış ve hatta İslam kurucusu Muhammed'in canı tehlikeye girmiştir. Fakat neticede Müslümanlar galip gelerek, çok fazla ganimet elde etmiştir.
Huneyn Muharebesi | |||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|
İslamiyet'in İlk Savaşları | |||||||
| |||||||
Taraflar | |||||||
Müslümanlar Kureyş | Taif kabileleri | ||||||
Komutanlar ve liderler | |||||||
Muhammed bin Abdullah Halid bin Velid | Malik ibn Ef el-Nasri | ||||||
Güçler | |||||||
12.000 (10.000 Müslüman, 2.000 Kureyş Kabilesi) | 40,000 | ||||||
8 | |||||||
Kayıplar | |||||||
4 | 70~150 |
Huneyn Muharebesi'nin Nedenleri
Huneyn savaşının nedeni, Havazin ve Sakif kabilesi eşraflarının İslam kurucusu Muhammed'in Mekke’yi fethinden sonra artık sıranın kendilerine geldiğini düşündüklerinden, o sırada topluca Mekke'de bulunan Müslümanlara saldırı yapılmasına karar vermelerinden kaynaklandığı rivayet edilmiştir.[2] Başka bir rivayete göre de bu savaş, Muhammed'in Mekke’yi fethetmek için Medine’den hareket ettiği zaman Havazin ve Sakif kabilelerinin İslam ordusunun kendileriyle savaşmak üzere harekete geçtiğini zannederek, bir araya toplanmaları ve Huneyn bölgesinde karargâh kurmalarından ötürü meydana gelmiştir.[3]
Huneyn Muharabesi Olayları
Savaşın Başlaması
Muhammed ordunun düzenini düzenledikten sonra sabahın alaca karanlığında askerleri ile birlikte Huneyn vadisine indi.[4] Huneyn vadisinin çevresinde gizlenerek pusu kuran Havazin ve Sakif kabileleri aniden Müslümanlara saldırdılar. Önce Süleym oğulları kabilesinin atlı birlikleri ve ardından da Mekkeliler ve diğerleri geri çekilmeye başladılar.[5] Muhammed askerlerine "Bana doğru gelin, ben Allah’ın resulü Muhammed b. Abdullah’ım" dedi ancak askerlerin çoğu dağıldı.[6]
Muhammed'i Savunanlar ve Geri Çekilenler
Muhammed'İn yanında sabit kalanların sayısı hakkında farklı görüşler vardır. Bazı nakillerde sadece dört kişiden söz edilmiştir: İmam Ali, Abbas b. Abdulmuttalib, Ebu Süfyan b. Haris b. Abdulmuttalib (Ben-i Haşim’den) ve İbn-i Mes’ud.[7] Başka bir rivayette de İmam Ali, Abbas b. Abdulmuttalib, Ebu Süfyan b. Haris b. Abdulmuttalib gibi Haşim oğullarından dokuz veya on kişinin bulunduğu ve Haşim oğulları dışında da Eymen b. Ümmü Eymen’in Muhammed'in yanında kaldığı belirtilmiştir.[8] Ayrıca Tevbe suresinin 25 ve 26. ayetleri de savaştan geri çekilenlerden ve Allah'ın savaş sırasında Müslümanlara yardım ettiğinden bahsetmektedir.[9]
Savaştan kaçanların sayısını ise 100 ila 300 kişi olarak yazmışlardır.[10]
Muhammed'in Savaştan Geri Çekilenleri Geri Çağırması
Muhammed askerlerin bir kısmının geri çekilmesi üzerine, Abbas b. Abdulmuttalib’e “Ey Ensar! Ey Semure (Semure ağacı altında biat eden sahabeler) Ashabı! Ey Bakara Suresi Ashabı!” diye bağırmasını buyurdu. Abbas b. Abdulmuttalib’in bu nidası işitilir işitilmez, geri çekilenler Muhammed'in yanına dönmeye başladılar[11]; yüz kişi Muhammed'in yanında hemen geri döndü. Daha sonra Muhammed onlarla birlikte paganlara karşı savaştı[12]. Diğerleri de "lebbeyk" nidalarıyla dört bir taraftan hızla geri döndüler[13].
Öldürülenler ve Esir Alınanlar
Paganlar geri çekilmeye başlayınca Sakif kabilesinin Malik oğulları taifesinden 70 kişi öldürüldü[14]. Bazı rivayetlerde Havazin savaşında öldürülenlerle Bedir savaşında öldürülen müşriklerin sayısının aynı olduğu; yani yetmiş kişi olduğu belirtilmiştir[15]. Ancak Mes’udi bu sayının yaklaşık 150 kişi olduğunu yazmıştır[16]. Müslümanlar Huneyn gazvesinde kadın ve çocuklar dahil altı bin paganı esir aldılar. Bunun yanı sıra 24000 deve, 40 binden fazla koyun ve dört bin ukiyye (eski bir ağırlık ölçüsü birimi) gümüş ganimet aldılar.[17]
Kaynakça
- Vakıdi, Muhammed b. Ömer, Kitabu’l Meğazi, c. 3, s. 889; İbn-i Sa’d, et-Tabakatu’l Kubra, c. 2, s. 137 ve 150; Belazuri, Ahmed b. Yahya, Ensabu’l Eşraf, c. 1, s. 438.
- Vakıdi, Muhammed b. Ömer, Kitabu’l Meğazi, c. 3, s. 885; Belazuri, Ahmed b. Yahya, Ensabu’l Eşraf, c. 1, s. 438.
- Taberi, Tarih-i Taberi, c. 3, s. 70
- Vakıdi, Muhammed b. Ömer, Kitabu’l Meğazi, c. 3, s. 895 - 897; İbn-i Sa’d, et-Tabakatu’l Kubra, c. 2, s. 150 - 151.
- İbn-i Hişam, es-Siretu’n-Nebeviyye, c. 4, s. 83.
- İbn-i Hişam, es-Siretu’n-Nebeviyye, c. 4, s. 85.
- İbn-i Ebi Şeybe, el-Musannef fi’l Ahadis-i ve’l Asar, c. 8, s. 552 – 553; Şems-i Şami, Muhammed b. Yusuf, Subulu’l Huda ve’r-Reşad fi Sireti Hayri’l İbad, c. 5, s. 329.
- Yakubi, Tarih-i Yakubi, c. 2, s. 62; Tabersi, Fazl b. Hasan, E’lamu’l Vera bi A’lamu’l Huda, c. 1, s. 386.
- "Arşivlenmiş kopya". 10 Temmuz 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Nisan 2020.
- Nuveyri, Ahmed b. Abdulvahhab, Nihayetu’l İrb fi Fununi’l Edeb, c. 17, s. 328.
- Vakıdi, Muhammed b. Ömer, Kitabu’l Meğazi, c. 3, s. 898 - 899.
- Taberi, Tarih-i Taberi, c. 3, s. 75 - 76.
- Vakıdi, c. 3, s. 900 – 901; Taberi, Tarih-i Taberi, c. 3, s. 75 - 76.
- İbn-i Hişam, es-Siretu’n-Nebeviyye, c. 4, s. 92.
- Zehebi, Muhammed b. Ahmed, Tarihu’l İslam ve Vefayatu’l Meşahir ve’l A’lam, c. 1, s. 582.
- Mes’udi, et-Tenbih ve’l İşraf, c. 1, s. 270.
- İbn-i Sa’d, et-Tabakatu’l Kubra, c. 2, s. 155.