Mısır'da feminizm
Mısır'daki feminizm, tarih boyunca birtakım toplumsal ve politik olayları içerir. Her ne kadar Mısır birçok açıdan reform konularında, özellikle de "milliyetçiliğin, emperyalizme ve feminizmin direniş hareketlerinde"[1] öncülük etmiş olmasına rağmen kadınların erkeklerle eşit olması kolay olmamıştır.
Mısır tarihindeki kadınların konumu
Eski Mısır
Mısır tarihinin erken dönemlerinde (Eski Mısır), kadınların Mısır toplumundaki konumu erkeklerle eşit olduğuna inanılıyor. Örneğin, kadın tanrıları eski Mısır dininde hayati bir rol oynamıştır; bu roller erkek tanrılarla eşit önemde olduğu tespit edilmiştir. Mut, İsis ve Hathor gibi tanrıçalar, insanın birçok faaliyet alanını denetlediğine inanılıyordu. Birçok akademisyen, tanrıçaların sahip oldukları yüksek statünün nedeni olarak, Eski Mısır toplumunda kadının yüksek statüye sahip olmasından kaynaklı olduğunu düşünüyor. Eşit statü teorisi, Sobekneferu, Hatshepsut ve VII. Kleopatra Eski Mısır'da firavun olması, Meritneith veya Ahmose-Nefertari gibi önemli simaların Geç Dönem boyunca Amun'un Prestijli Tapınağı Eşi'nin sahibi olan kişilerin, Merit-Ptah ve Peseshet, Nebet veya Irtyrau gibi önlemli doktorların kadin olması yine eşit statüsünü güçlendiriyor. Erken Mısır sanat eseri örneklerinde, kadınların sahip oldukları konumun belirlenmesinde de önemlidir. Erken dönem resimlerinde erkeklerin ve kadınların eşit büyüklükte oldukları görülüyor.
Batı egemenliği
Persler'in hakimiyeti ile Mısır'da çağlar boyu devam edecek yabancı hakimiyeti başladı. Persler, Yunanlar ve Roma İmparatorluğu'nun hâkimiyetinden sonra İslam orduları Mısır'ı istila etti. 16. yüzyılda ise Osmanlı İmparatorluğu'nun bir parçası hâline geldi. Bu istila dönemlerinde kadının konumu iyice azaldı. Bu durum Fransız Devrim Ordularının Mısır'ı ele geçirmesiyle değişecekti.
1798'de Napolyon Bonapart, Mısır'ı ele geçirmesi ülkede önemli sosyal etkilere neden oldu. Mısır'daki Fransız hakimiyeti, Fransız İhtilali ile doğan ideolojilerin Mısır'a gelmesine neden oldu. Kadınların feminist bilinçle tanışması, Mısırlı kadınların, Fransız subaylar ile evlenmesi ve Fransız ordusundaki kadınları taklit etmesiyle gerçekleşti. Bununla birlikte, Mısır'a gelen bu düşünceler herkesi memnun etmedi. Özelikle de muhafazakâr kanat için bu böyleydi. Tarihçi El Jabarti; Fransız işgalinin getirildiği yenilikleri zararlı olarak nitelendirerek yenilikler kadınların yolsuzlaştırdığını belirtti.
Mısır'da gerçekleşen, iç savaş sonrasında Arnavut general Kavalalı Mehmet Ali Paşa, 1805 yılında Mısır'da otoriteyi kurdu ve Osmanlı valisi olarak atandı. Napolyon'un Mısır Seferi ile getirdiği yenilikçi düşünceden etkilendi ve iktidara geldiğinde bu düşüncelere bağlı kalarak bir dizi modernizasyon reformu başlattı. Reformlar arasında Mısır'ın sanayileşmesi ve eğitimde modernleşme vardı. Eğitim genel olarak genç erkeklere verilmesine rağmen, kadın eğitiminde de ilerleme kaydedildi. O zamanlar Mısır'da üst sınıfın kızları evde eğitim alabiliyorlardı. Yoksul kızlar ise Kur'an okutulması ve yazılmasını öğreten Kuttablara gidiyorlardı. 1832'de Kavalalı Mehmet Ali Paşa, kız ve kadınlara özel bir okul açtı. Okulun amacı iyi ebeler yetiştirmekti. Mısır toplumunda kadının konumunun daha da iyileşmesi, Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın halefi Muhteşem İsmail olarak bilinen İsmail Paşa'nın döneminde gerçekleşti. İsmail Paşa'nın üçüncü eşi Jashem Afet Hanım, 1873'te kız çocuklarına birçok konuda eğtim veren Suyliyya Kız Okulu'nu açtı. Ancak kadın eğitimi kısıtlayıcı kalmıştır. Abdul Kadar'a göre açılan okullarla amaç, çocuklara iyi bir anne ve kocalarına iyi eşler hazırlamaktı.
İsmail Paşa tarafından yapılan toplumsal ve ekonomik reformlar ve diğer alanlarda iyileştirmelere rağmen, Mısır Hidivliği Avrupa güçlerinden yüklü miktarda borç almıştı ve bu borçları ödeyemiyordu. Ekonomik borçlar ve Süveyş Kanalı'nın açılması ile İngiltere, Mısır hükûmetinin kontrolünü ele geçirdi.
[[Kavalalı Mehmet Ali reformları ve İngiltere'nin varlığı geleneksel düzenin çökmesine neden olmuş ve Mısır Hidivliği'nde doğan milliyetçiliğin batılı özelliklerin taşımasına neden olmuştu. Bununla birlikte Mısırlı milliyetçiler kimliklerini sorgulamaya başlamış ve reform çağrısı yapmıştı. Kadınların konumunun iyileştirilmesi bu reformun bir parçasıydı. On dokuzuncu yüzyılın sonundan bu yana Mısırlı Milliyetçiler, kadınların konumunu iyileştirmeksizin devletin iyileştirilmesinin mümkün olmadığını iddia etti.
Saad Zaglul ve Vafd Partisi Mısır milliyetçiliğine öncülük etti. Vafd Partisi, Mısır'daki ilk organize partiydi. Yasama Meclisinde Saad Zaglul ve Vafd Partisi çoğunluğu ele geçirse de, İngilizler, milliyetçi bir partinin mecliste çoğunluk olmasını kabul etmedi ve 8 Mart 1919'da Saad Zaglul'u ve bazı parti üyelerini Malta'ya sürgün etti. Temsilcilerini sürgüne yollayan İngilizlere karşı halk, protesto gösterilerine başladı. Bu protestolar ülkenin ilk modern devrimine neden olacaktı.
1919 Devrimi
Protestolara Mısır toplumunun tüm sınıfları katıldı. Gösterilere ilk kez katılan kadınlar, gösteriye katılımı yoğundu. Aslında kadınların siyasete katılımı, milliyetçi partinin yürüttüğü bağımsızlık hareketine kadınları teşvik etmesiyle başlamıştı.
Kahire'deki kadınlar, sokaklarda, bağımsızlık ve yabancı işgali sona erdirmek için sloganlar atıyor, grev ve gösteriler düzenliyor, İngiliz mallarının boykot ediyor ve Mısır'da İngilizlerin eylemlerini protesto etmek için dilekçe yazıyorlardı. Kadınların bu girişkenliği, Mısır feminizmin ortaya çıkmasına yol açtığına inanılıyor.
Mısır Feminist Birliği
Feminist hareketin ilk safhası (1923-1939) arasında gerçekleştiği düşünülmektedir. Mısır Feminist Birliği (EFU), Vafd Partisi'nin kadın komitesinin eski lideri Hüda Şaravi tarafından kuruldu. Şaravi, Mısır Feminist Birliği Roma'daki uluslararası bir Feminist Konferansa katılımını sağladı ve Roma'dan ayrılırken Nabawiyya Musa ve Ceza Nabarwi ile birlikte peçesini denize atarak muhafazakâr kesimin öfkesine neden oldu. Şaravi seçkin bir paşanın eşi olduğu için yaptığı hareket skandala neden oldu. Bununla birlikte Şaravi, diğer kadınların peçelerini atmalarına ilham vermeyi başardı.
Mısır Feminist Birliği, eğitim, sosyal refah ve Mısırlı erkeklerle kadınlar arasında eşitlik sağlamayı amaçlayan hukuktaki değişikliklerle ilgilendi. Bunun yanı sıra; devletin halkına karşı sorumluluklarını ihmal etmesinden kaynaklan, yoksulluk, fahişelik, cehalet ve zayıf sağlık koşulları gibi Mısır'ın toplumsal sorunlarını inceliyordu. Mısır Feminist Birliği, devletin, milletin ahlakını ve refahını korumakla görevli olduğuna inanıyordu.
Mısır Feminist Birliği, üst zümreye hitap ediyordu. Birliğin çıkardığı L'Mısırien feminist dergisi, üst sınıfın üyelerinin konuştuğu Fransızca yayınlanıyordu. Dergide tartışılan konular; Mısırlı kadınların durumu ve Mustafa Kemal Atatürk'ün gerçekleştirdiği kadın devrimleriydi.
1924 Anayasası, kadınların kızlar için evlilik yaşını on altıya yükseltmek gibi kadının konumunda bazı değişiklikler yapmış olsa da, birçok konuda kadınlar hala birçok haktan mahrum kaldı. 1935 yılında Hoda Shaarawi, Kahire Amerikan Üniversitesi'nde kadın statüsünde ders verdi ve çok eşliliğin kaldırılması çağrısında bulundu. Konuşmasını El-Ezher Üniversitesi'nden iki şeyh'in protestosu ile karşılaştı. Bununla birlikte, Kumari Jayawordena'ya göre, izleyiciler değişen eğitimli görüşün sembolü olan Shaarawi ile yan yana duruyorlardı. Konuşması önde gelen gazetede basıldı ve bu nedenle konuşma Arap ülkelerinde coşku ile karşılandı. Ancak Feminizm bölünmüş durumdaydı. Bir kısmı sınıfsal açıdan değerlendirirken, zengin zümre daha farklı yorumluyordu. Bu durum tam temsiliyeti sağlayamadı ve hareketin yavaşlamasına neden oldu.
II. Dünya Savaşı'ndan sonra Mısır feminizmi
II. Dünya Savaşı'nın sona ermesinin ardından, Kral Faruk'un yönetimindeki Mısır'da, yolsuzluğun yoğun bir şekilde artması ile büyüyen muhalefetle birlikte kadın hareketi de büyüdü.
Bazı yazarlara göre, feminizm II. Dünya Savaşı'ndan sonraki dönemde düşüşe geçti. Ancak bazı yazarlara göre bu durum tam tersiydi. Çünkü feminist hareketlerin ideolojik ve taktik bölünmelerinden kurtulduğu bir dönemdi. Mısır kadın hareketi artık daha da radikalleşmeye başlamıştı. Öğrenci ve emek hareketlerinin yükselişinden etkilenen Mısırlı genç nesillerin sesleri duyulmaya başlandı. Ayrıca Mısır'daki ilk feminist örgüt olan Mısır Feminist Birliği'nin düşünceleri mevcut duruma uyarlanması gerektiği düşünülüyordu. Gerekli ve önemli olmasına rağmen kadınların sağlık imkanlarından yaralanması artık yeterli görünmüyordu. Feministler eşit haklardan artık, kadınların erkekler gibi eğitime erişimi ulaşmasını kast etmiyor, daha fazlasını kast ediyorlardı.
1942'de Mısır Feminist Partisi kuruldu. Parti, Fatma Neamat Raşhed başta olmak üzere birçok kadın önderi vasıtasıyla; eğitim, istihdam, siyasi temsil ve haklar konusunda kadınlar ile erkekler arasında tam eşitlik çağrısında bulundu. Ayrıca, çalışan kadınlara izinli hakkı da talep edildi. Bint El-Nil, 1948'de kurulan bir başka feminist örgüttür. Örgütün birinci amacı kadınlar için tüm siyasi hakları elde etmekti. Aynı zamanda yoksullara sağlık hizmetine kavuşturmak, okuma yazma oranını yükseltme, annelerin hakları ve çocuk bakımını iyileştirmeyi amaçladı.
1950'lerden 1970'lerin başlarına kadar
Hareketin lideri Doria Shafik'ti. Kendisi açıkça devlete karşı meydan okuyan liberal düşünceli bir feministi. 1952 Mısır Devrimi'nden bir yıl önce 1951'de Doria Shafik ve 1500 kadın, kadınların parlamentoda tam siyasi hakkı alması, Kişisel Durum Yasası reformu ve kadınların eşit ücret almasını istendi. 1952'de ordu Mısır'da iktidarı ele geçirdi ve monarşiyi kaldırdı. İktidardaki Devrim Konseyi, tüm siyasi partileri ve dernekleri dağıtıldığını ilan eden bir bildiri yayınladı. Sonuç olarak, tüm bağımsız kadın hareketleri yasaklandı. Rejimin siyasi partileri kadın örgütlerinin yerini aldı. Bu dönemde feminist hareket, hayır derneklerine dönüştü. Cemal Abdünnasır iktidarı devraldıktan sonra 1954 yılında yeni bir anayasa hazırlamak için anayasa komitesini kurdu. Ancak bu komitede kadın bulunmuyordu. Şafik ve bir grup kadın, bu durumu protesto etmek için on günlük açlık grevine girdi. Ancak Cemal Abdünnasır ile kadınlar çok sayıda hak kazandı. Eğitim ve çalışma alanlarında haklar elde eden kadınlar, 1956 Anayasası ile ilk kez seçme ve seçme hakkını kazanarak kanun önünde erkeklerle eşit duruma geldi. Buna rağmen Shafik, Cemal Abdünnasır'la doğrudan çarpışmaya çekinmedi. 1957'de Mısır topraklarının bir kısmının İsrail Kuvvetlerince işgal edilmesi üzerine açlık grevi düzenledi. Yaptığı açıklamada Cemal Abdünnasır'ın dikta egemenliği ülkeyi iflasa ve kaosa sürüklenmesine karşı bu eylemi gerçekleştirdiğini belirtti.
1970'lerin başından bu yana
Nasır rejiminin çöküşü, Mısır'daki feminist hareketin başka bir döneme girmesine neden oldu. 1972'de Nawal El Saadawi'nin Kadın ve Cins adlı kitabı yayınlanması, hareketin yeniden ortaya çıkması ve radikalleşmesinin simgesiydi. Kitap, kadınların zulmünü haklı kılmak için dini kullanan sosyal uygulamaları eleştiriyordu. Kitap, özellikle devletin içinde yükselen dini köktendinci gruplar tarafından eleştirildi.
Bununla birlikte, 1980'lerde dini köktendinciliğe karşı yeni feminist gruplar kuruldu. Yeni Kadın Grubu Kahire'de kuruldu. Grubun amacı Mısır tarihindeki kadın mücadelesini irdeleyerek yeni bir mücadele programı belirlemeyi ilk amaç olarak belirledi. 1985 yılında kurulan Kadın ve Aile Haklarının Koruma Komitesi kurulan bir diğer organizasyondur.
21. yüzyıl
Bugün, Mısır'da birçok farklı feminist grup var. Bazı hareketler devletle bir şekilde bağlantı kuruyor Yeni Kadın Araştırma Merkezi ve Kara Kulübü Derneği gibi birçok bağımsız feminist dernekleri de bulunmaktadır. Kuruluşların farklı hedefleri olmasına rağmen, hepsi de okur yazarlığın artırılması, demokrasinin güçlendirilmesi, insan haklarını iyileştirilmesi, kadınların siyasi yaşama katılımın arttırılması ve kadın sağlığını geliştirilmesi gibi konularda ortak amaçları vardır.
Son yıllarda Mısır'da İslamcı feminizm popülerlik kazandı. İslami feminizm; İslami bir paradigmada ile ifade edilen feminist bir düşüncedir. İslami feminizm cinsiyetleri kabiliyet açısından değil, toplumdaki özellikler olarak görür. Bu inançların takipçileri, dinlerinin eşitlik çerçevesi oluşturduğuna ve varolan yasaları değiştirmeye çağırmak yerine İslamcı kökenlilere otantik İslam'a döndükleri için hem kadınlar hem de erkekler potansiyellerini tam olarak başarabileceklerini söylüyor.
Feminizm, 2000 yılından bu yana, Mısır'da kadın haklarının geliştirilmesinde oldukça aktif olan Ulusal Kadın Hakları Kurulunun kurulmasıyla haklar genişletildi. Devlet, kadınların boşanmaları gibi birçok konuda kadınlara haklar verdi.
Ayrıca bakınız
Kaynakça
- Jeyawordena, Kumari (1986). Feminism and Nationalism in the Third World. Zed Books Ltd. ISBN 0-86232-264-2.