Samarra
Samarra (Arapça: سامَرّاء), Irak'ta Bağdat'a 125 km kuzeyinde bir şehir.
Samarra سامَراء | |
---|---|
| |
Samarra Samarra'nın Irak'taki konumu | |
Ülke | Irak |
İl | Selahaddin İli |
Rakım | 81 m (265 ft) |
Zaman dilimi | UTC+03.00 (DAZD) |
Resmî site | |
Konum | Irak |
Kriter | Kültürel: ii, iii, iv |
Referans | 276[1] |
Tescil | 2007 (31. oturum) |
Tehlike | 2007 - Günümüz |
Bölge | Arap Ülkeleri |
Koordinatlar | 34°11′54″K 43°42′00″D |
Tarihi
Burası önceki adı "Deyrü’n -Âdî" olan ve Sasaniler zamanında kurulan eski bir yerleşim yeridir. Sekizinci Abbasi Halifesi Mu’tasım tarafından, Deyr halkın'dan topraklarını 4000 dinar karşılığında satın alınmış ve Şehir 836 tarihinde Abbasi ordusundaki Türkî memlûk birlikleri için Sâmerrâ adıyla kuruldu. 836'daki nüfusu 35.000 iken bugün 200 binin üzerindedir.
El-Me’mûn zamanın başlayan ılımlı tavır, İslamiyetin yayılmasını hızlandırmasının yanında sefirler vasıtasıyla hediye ve mükafatlar ile yerli aileler kendilerine bağlanıyordu. Süreç, el-mutasım zamanında daha sıkı devam ettirildi. Türki sahalarda yaşayan türkler halifenin hassa ordusuna alınıyordu. Ordunun ikamet edebileceği yer olarak samarra seçilmiştir. Türkistan da aynı oranda islamlaşmaya başlamış, 200 bin çadır halkı toplu şekilde İslamiyete geçmişlerdir.[2]
Abbasi başkenti, Halife el-Mutasım tarafından Bağdat'tan Samarra'ya taşınmıştır. Samarra 892 yılına kadar İslam dünyasının merkezi oldu. El-Mu'tasım'ın halefi Vasık döneminde şehir ticaret merkezi haline getirildi. Spiral şeklindeki minaresiyle meşhur Samarra Ulu Camisi inşa edildi. Mutemid döneminde Türk yöneticilerin baskısı arttı ve 892 yılında Mutezid halife olduğunda, hilafet merkezi yeniden Bağdat'a taşındı.
Arap bilim adamı El-Cahiz Menâkıb Cünd el-Hilafe ve Fuza'il el Etrak ("Hilafet Ordusunun Menkıbeleri ve Türklerin Faziletleri") adlı eserini Mütevekkil'in hilafeti döneminde Samarra'nın merkez olduğu yıllarda, Mütevekkil'in hilafeti döneminde kaleme almıştır. Bu kitap, o dönemden itibaren Memlûk anlayışında değişimin başladığını göstermektedir. Katı müslümanların doğru yoldan kopmuş saymalarıyla birlikte sünnilik tarafından dinden çıkma sayılmayan Mutezile mezhebine mensup olan el-Cahiz kitabında, artık İslamı korumayı üstlenenin ırk ayrımı ile değerlendirilmesinin doğru olmadığını savunur. Kitapta Türkler, özellikle savaş yetenekleriyle öne çıkarılır.[3][4]
Kaynakça
- http://whc.unesco.org/en/list/276
- Fuad Köprülü, Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar, 14.
- Koloğlu, Orhan (Haziran-Temmuz 2015). "Kölelikten İktidara Memluklar". Atlas Tarih, 34.
- Günaltay, Şemsettin (1942). "Abbasoğulları imparatorluğunun kuruluş və yükselişinde Türklerin rolü". 6 (206). Ankara. ss. 178-179.