Arap edebiyatı
Arap Edebiyatı (Arapça: الأدب العربي), anadili Arapça olan kavim ve ulusların ortaya koymuş oldukları edebiyat yapıtlarını kapsar. Arapça Arap Yarımadası'nda ilkçağlardan beri kullanılan bir dildir. İslam dininin ortaya çıkışından sonra yayılarak İspanya'dan Endonezya'ya kadar uzanan bir alanda 600 yıl boyunca kültür dili durumuna gelmiştir. Türkiye'de Arap edebiyatı üzerine yapılan akademik çalışmalar, genellikle üniversitelerin Edebiyat Fakültelerine bağlı bulunan Arap dili ve Edebiyatı bölümlerinde icra edilmektedir.
Edebiyat Tarihi |
---|
Genel terimler |
Edebi türler Listeler
|
Ortadoğu edebiyatı |
Avrupa edebiyatı |
Modern edebiyat
|
Güney ve Kuzey Amerika |
|
Avustralya edebiyatı |
|
Asya edebiyatı |
Batı ve Güneybatı Güney
|
Afrika edebiyatı |
|
Edebiyat Portalı |
Klasik Arap Edebiyatı
Klasik Arap edebiyatı, İslam öncesi dönemden başlayarak Abbâsî döneminin bitimine kadar geçen sürece verilen isimdir. Klasik Arap şiirinde hiciv, medîh, fahr, hamriyyât ve rahîl gibi temalar ön plana çıkmaktadır. Mufâharalar edebiyatın gelişmesine katkı sağlamıştır. Kaside ve recez, klasik Arap edebiyatının en yaygın şekilde kullanılan formlarıdır.
İslam Öncesi Dönemde Arap Edebiyatı
Cahiliye Dönemi adı da verilen İslam Öncesi dönemde Arap edebiyatında şiirin özel bir yeri vardı. Devesinin sırtında uzun çöl yolculuklarına çıkan Bedeviler'in söyledikleri türküler Arap şiirinin kaynağını oluşturur. Yiğitliği, sevgiyi, çöl yaşamını anlatan bu türkülere deveci türküsü anlamına gelen hida denir. Göçer çöl insanının söylediği bu türküler kentlerde söylenmeye başlanınca belli değişikliklere uğrayarak kesin ölçüler kazanmıştır.
İslam öncesi Arap şiirinden günümüze kalan en önemli örnek Muallakati seba'dır (Yedi Askı). Bu şiirler Ukaz panayırında düzenlenen bir şiir yarışmasında beğenilerek Mısır ketenine yazılmış ve Kâbe'ye asılmıştı. Hidalarla benzer konuları işleyen bu şiirlerde gelişmiş bir dil ve anlatım görülür. Hangi yıllarda yazıldığı kesin olarak bilinmeyen muallaka şiirlerini İmru'u'l-Kays, Tarafe b. el-'Abd, Haris bin Hilliza, Amr bin Kulsum, Antere bin Şeddad, Zuheyr b. Ebî Sulmâ, Lebid adlı şairler yazmıştır. Bazıları el-A'şâ'yı da muallaka şairlerinden kabul etmektedir.
Yedi Askı şairleri dışında ünü günümüze kadar gelmiş başka şairler de vardır. Koltuğunun altında uzun bir bıçak taşıdığı için Teabata Şarran adıyla bilinen şair bunlardandır. Şiirlerinde üstüne binerek dolaştığı koçundan, hayal ettiği korkunç yaratıklardan söz eder. Kurnazlığı ve savaşçılığı üzerine birçok öykü anlatılan Şanfara, karşılıklı söyledikleri yergilerle ün kazanmış Evs el-Hadıra ile Zebban İslam öncesi dönemin başlıca şairlerindendir.
Bu dönemde muamma (bilmece), hayvan masalları (fabl), efsane ve halk öyküleri gibi düzyazı türleri de gelişmiştir. Samar adı verilen ve kent dolaşılarak anlatılan söylence ve öyküler daha sonra yazıya geçirilmiştir.
Sadru'l-İslâm Dönemi
İslamiyet'in peygamberi Muhammed'in döneminde, ölçülü ve uyaklı bir dili olan Kur'an'ın özel bir yeri vardı. Seci denen uyaklı Kuran dili özellikle ilk surelerde şiir düzeninde, çok duygulu ve etkileyicidir. Önceleri şairlere karşı tavır içinde olan Muhammed daha sonra toplumdaki etkilerini görerek onlarla iyi ilişkiler içine girmiş, İslamiyet'in savunuculuğunu yapan şairlerle dostluk kurmuştur. Bunlardan Hassan bin Sabit Peygamber'in şairi sanını almıştır.
Emevî Dönemi
Emevî döneminde hiciv ve medîh şairliği ön plana çıkmıştır. Bu dönemde özellikle nakâ'id şiirleri doruk noktasına ulaşmıştır. el-Ahtal, dönemin meşhur nakâ'id ve medîh şairlerinden biridir.[1] Emevî döneminde şiir dinsel konuların dışına çıkarak gündelik yaşamla da ilgilenmeye başladı. Ömer bin Abdullah, Haris bin Halid, Abdullah bin Ömer Cerir ve Ferezdak gibi şairler günlük yaşamla ilgili şiir ve yergileriyle ün kazandılar.
Abbâsî Dönemi
Abbasiler döneminde Bağdat bir kültür ve sanat merkezi oldu. Arapça çok geniş bir alana yayılarak kültür dili haline geldi. Halife ve zenginler bilgin ve sanatçıları desteklediler. Zenginlerin koruması altına giren şairler efendilerini öven şiirler yazıyordu. Şairlerin bir araya gelerek aralarında yarışmalar düzenlemeleri de şiirin gelişmesinde katkıda bulundu. Beşşar bin Bürd ve Ebu Nuvas zevk ve eğlenceyi konu alan şairlerin önde gelen temsilcileridir. Halid ve Sibeveyh gibi dilciler Arapçanın dilbilgisi kurallarını saptadılar. Yunanca'dan yapılan çeviriler yabancı kültürlerle ilişki kurulmasını sağladı.
Bu dönemde, Bağdat dışında da önemli şairler yetişti. Çoğunlukla geleneğe bağlı olan şairlerden Mütenebbi (905-965) şan ve şöhret duygularını dile getiren şiirler yazdı. Onun Seyfüddevle'yi methetmek için nazmettiği Seyfiyyât adlı koleksiyonu meşhurdur.[2] Ebu Temmam (804-845), kendinden önceki şairler üzerine Hamse adlı büyük bir derleme hazırladı.
Araplar'ın yazın gözde şairlerinden biri olan Ebu'l-Âlâ el-Maarri (973-1057) Suriye'de yaşadı, saray şiirine karşı bir şiir anlayışı geliştirdi. Şiirlerinde dönemin toplumsal adaletsizlik, acı ve ölüm gibi sorunlarını ele aldı. Bilgiye ulaşmanın yolu olarak iman yerine aklı savundu. İslam'ın cennet-cehennem anlayışını yergi diliyle eleştirdi ve saray şairlerini cennet-cehennem bekçileri diyerek alaya aldı.
Türk edebiyatını da etkileyen Tasavvuf şiiri de bu dönemde doğdu. Dinsel kurallar karşısında hoşgörü ve inanç özgürlüğünü savunan Tasavvufçular, halifelerce hoş görülmeyerek cezalandırıldılar. Tasavvuf şairlerinin en ünlülerinden Hallac-ı Mansur (858-922) Tanrı'nın kendisinde yansıdığını söylediği için öldürülerek derisi yüzüldü.
Abbasiler döneminde seci denen ölçülü, uyaklı düzyazı yapıtları da hızla çoğaldı. Öncelikle Kuran ayetlerini ve hadisleri yorumlamak amacıyla yazılan düzyazı, savaşları anlatan yapıtlarla gelişti. Bu dönem yazarlarının en tanınmışları Ebubekir el-Harizmi (935-993) ve Hemedani'dir (969-1008). Harirî (1054-1122) makame türünün Arap edebiyatına girmesini sağladı. Bu dönemde Basra ve Kufe okulları ile Nizamiye medreselerinde dilbilim çalışmaları yapıldı. İlk Arapça dilbilgisi kitabı bu dönemde yazıldı. Dilbilim alanında çalışmalarıyla ünlü yazar Ebu Hayyan Türkçe üzerine de dört kitap yazdı.
Çöküş Dönemi
Çöküş dönemi, Abbâsîlerin iktidarı kaybettiği dönemden Modern Arap edebiyatının başlangıcı olarak kabul edilen 1798 senesine kadar geçen süreçtir.
Modern Dönem
Modern Arap edebiyatı, 1798 yılında Napolyon Bonapart'ın Mısır'a askerî sefer düzenlemesiyle başlamaktadır. 1798 senesinden sonra, Arap coğrafyasında batılılaşma hareketi başlamış, matbaacılık gelişmiştir. Batılı değerlerle tanışan Arap aydınları, bu süreçte yeni fikirler keşfetmişlerdir. Bu bağlamda her şeyden önce dönemin Arap dünyasının geri kalmışlığının çözümünü bulmak için uğraş vermişlerdir. İktisadi darlık, bu dönemde Arap coğrafyasındaki pek çok sorunun asli nedeni olarak edebiyatta işlenmiştir.[3]
19. Yüzyıl sonu Arap şiirinin yenilikçi önderlerinden Mahmut Sami el-Barûdî Paşa (d.1839, ö.1904) ve ondan etkilenen Mısır'daki Diriliş Ekolü, Ahmet Şevki (d.1868, ö.1932), Hafız İbrahim (d.1872, ö.1932) ve Irak'ın meşhur şairlerinden Maruf Rusafî (d.1875, ö.1945) ve onun çağdaşlarından İsmail Sabri (d.1854, ö.1923), Ahmet Muharrem (d.1877, ö.1945), Cemil Sıtkı Zehavi (d.1863, ö.1936), Vahit Huyun (d.1966) gibi birçok şair Arap şiirinin yenilikçilerindendir.
Ve onlardan sonra Avrupa Edebiyatı'nın tercümelerinden etkilenen şairler geldiler. Mısır'da Ebu Lev Ekolü'nü oluşturdular[4]
Altmışlı yıllarda nesir kasideler üzerinde çabalayan bazı edebiyatçılar ortaya çıktı. Bunlar ahenk ve mecazla yetinmeye çalıştılar ancak yaygın kanı bunun Arapçaya uygun düşmediğidir.
İleri okumalar
Esat Ayyıldız, Klasik Arap Şiirinde Emevî Dönemine Kadar Hiciv. Ankara: Gece Kitaplığı, 2020
Esat Ayyıldız, Klasik Arap Methiyelerinde Yaygın Şekilde Övülen Özellikler, Filoloji Alanında Teori ve Araştırmalar II, Ankara: Gece Kitaplığı, 2020. s.67-95.
Esat Ayyıldız, Modern Arap Literatüründe İktisadi Darlık, Fiscaoeconomia International Congress on Social Sciences, Tam Metin Kitabı, Ankara 2019, s.411-420.
J. M. Landau, Modern Arap Edebiyatı Tarihi: 20. Yüzyıl, (çev. Bedrettin Aytaç). Ankara: Gündoğan Yayınları, 1994.
Kenan Demirayak, Abbâsî Edebiyatı Tarihi, Erzurum, Şafak Yayın Dağıtım, 1998.
Kenan Demirayak, Arap Edebiyatı Tarihi II: Sadru’l-İslam Dönemi, 2. Baskı, Erzurum, Fenomen Yayınları, 2013.
Kemal Tuzcu, “Arap Şiirinde Recezin Ortaya Çıkışı”, Nüsha: Şarkiyat Araştırmaları Dergisi, 2012, XII, Sayı 34.
Kaynakça
- Esat Ayyıldız, el-Ahtal'ın Emevilere Methiyeleri, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, 2017, 57(2).
- Ayyildiz, Esat (28 Ekim 2020). "el-Mutenebbî'nin Seyfüddevle'ye Methiyeleri (Seyfiyyât)". BEÜ İLAHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ. doi:10.33460/beuifd.810283. ISSN 2148-3728.
- Esat Ayyıldız, Modern Arap Literatüründe İktisadi Darlık, Fiscaoeconomia International Congress on Social Sciences, Tam Metin Kitabı, Ankara 2019, s.411-420.
- "Arşivlenmiş kopya". 16 Mayıs 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Mayıs 2018.