Değirmen İyesi
Değirmen İyesi (Tatarca: Tegermän İyäse veya Tegermän Anası) - Türk ve Tatar mitolojilerinde değirmenin koruyucu ruhu. Deyirmen İyesi de denir. Değişik Türk dillerinde Tegermen (Tiyirmen) İyesi olarak da bilinir.
Türk mitolojisi |
---|
İnanç sistemi |
|
Özellikleri
Genelde saçlarına kadar apak una bulanmış, kısa boylu bir kocakarı veya ihtiyar olarak betimlenir. Kötü ruhları değirmene yaklaştırmaz, onları uzak tutar una ve ekmeğe dokundurmaz. Aynı zamanda değirmene un öğütmeye gelenleri de korur. Bu yüzden eskiden, değirmenin müşterileri öğütülen undan ona da pay bırakırlarmış. Değirmende tahıl konulan kazan boş kalmamalıdır. Çünkü kazanı boş kalan değirmeni bu İye terk eder.[1] Değirmen Anası, tabiri kullanıldığı da olur. İyi insanların ununu güzel öğütür ve bembeyaz yapar, kötü niyetli insanların ununu kara, kepekli öğütür. Esinti olmayan bir günde değirmenin kanatları kendi kendine çalışırsa susulur ve onun geldiğine inanıldığı için dikkatli olunur. Bazı yörelerde Değirmentaşı İyesi adında başka bir ruhun varlığına daha inanılır. Kimi lehçelerde değirmentaşının koruyucu ruhuna Suğoruna İçi denilir. Değirmenler aynı zamanda mecazi anlamlara da sahiptirler. Dünyanın dönüşünü, tıpkı öğüttüğü tahıllar gibi zamanın yokoluşunu temsil ederler. Değirmentaşı tıpkı göğün altın kazığın etrafında döndüğü gibi bir eksen etrafında tezginir (döner).
Bağlantılı Varlıklar
- Değirmen Anası: Değirmen İyesinin dişi olanıdır. Yaşlı bir kadın görünümündedir.
- Değirmen Atası: Değirmenin Koruyucu Ruhu. Kısa boylu bir ihtiyar olarak tasvir edilir.
Türk kültüründe değirmen
Değirmenler Türk halk kültüründe ortaklaşa çalışmayı, insanların bir araya gelişini sağlayan[2] somut birer araç olduğu gibi, aynı zamanda içinde gerçekleşen tekdüze dönüş ve değirmen taşının çıkardığı düzenli sesler nedeniyle mistik bir ortam oluşturmaktadır. Bu dönüş zamanın geçişini ve dünyanın dönemlerini çağrıştırmaktadır. Değirmenler yerleşim yerlerinden nispeten uzak oldukları için de, uygarlığın sınırındaki mekanlar arasında kabul edilirler. Şamanlar, büyü / urasa yaparken, demir kızdırarak yedi pınardan, yedi değirmen oluğundan aldıkları yedi suya atarlar.[3]
Tozlandırma
Zayıf kalan çocukların “avak” denilen bir hastalığa yakalandığına inanılır ve bu hastalığı şaman (veya hoca) “tozlandırma” yöntemi ile sağaltır (tedavi eder). Hastanın bir yakını yedi değirmene gidip yedşer avuç un alır, değirmenlerden topladıkları unlar karıştırılır. Şaman, bu undan “avak” hastası olduğuna inanılan çocuğun vücuduna yedi hafta boyunca Çarşamba günleri sürer[4] ve çocuğa okuyup üfler. Bazı yörelerde ise cinleri (kötü ruhları) kovmak için yedi değirmenden un alınıp çocuğun vücuduna yedi kez sürülür. Unun değirmenden alınış sebebi, değirmenin cinlerin mekânı olarak düşünülmesiyle ilişkilidir.
Etimoloji
(Değ/Teğ) kökünden türemiştir. Değirmi (yuvarlak) sözünden gelir.
Kaynakça
- Türk Söylence Sözlüğü, Deniz Karakurt, Türkiye, 2011 (OTRS: CC BY-SA 3.0) 27 Aralık 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
- Özvatan'da Eski Su Değirmenleri, Fikri Salman
- "Türk Halk Anlatılarında Sayı Simgeciliği, Bayram Durbilmez" (PDF). 15 Kasım 2012 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Ocak 2012.
- Uygur Türklerinde Şamanlar ve Tedavi Yöntemleri, Adem Öğer - Tuğba Gönel
Dış bağlantılar
- Tatar Mitolojisinde Varlıklar, Çulpan Zaripova13 Aralık 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. (Tegermän Anası, Tegermän İyäse, Değirmen Anası, Değirmen İyesi)