Sâbiîlik
Sâbiîlik veya Mandeizm/Mandaeizm (Mandaeans) (Arapça: الصابئة veya مندائية), Orta Doğu'da bir din. Araplarca Sabiiye olarak adlandırılan grup, kendilerine bilgili, gnostik anlamlarına gelen Manden, din adamlarına ise Nasura demektedirler.
Gnostisizm |
---|
Gnosis |
Batı'da İslam'da Doğu'da |
İbrahimî |
İranî |
Proto-Gnostikler |
|
Gnostik Metinler |
|
Nag Hammadi metinleri |
Etkileyenler |
Etkilenenler |
11. yy da Al-Biruni Gerçek sabiileri II. Kiros ve I. Artaserhas zamanında Babil sürgününden Kudüs’e dönüşte geride kalan Yahudi kabilelerinin kalıntıları olarak tanımlamıştır. E. S. Drower (1937)'e göre bu kabileler Zerdüştçülük (Magizm, Zoroastrianizm) ve Yahudilik karışımı bir sistemi benimsemişlerdir.[1]
Eskiden mensupları çoğunlukla Irak ve Suriye'de bulunurdu. İslam'ın ortaya çıkışından sonra inanç mensuplarının sayıları iyice azalmış ve zamanla yok olma noktasına gelmiştir. Günümüzde ise dünya üzerinde 60.000 ile 70.000 kadar Sâbiî olduğu tahmin edilmektedir. Ancak Orta Doğu'daki mensupları dünyanın geri kalanına oranla daha az sayıdadır.
Etimoloji
Sözcüğün kökeni konusunda çok fazla spekülasyon bulunmaktadır. Arapça ص-ب-أ "büyümek" veya (yıldız için) "içinden çıkıp yükselmek" anlamına gelir. Bu durum onların bir yıldız tapınıcısı olduğunu açıklar. Din için kullanıldığında "eski dinini terk eden" anlamına gelir. Sabii kelimesi Muhammed peygamber için de kullanılmıştır.[2]
Sabii sözcüğünün kökeni vaftiz için suya daldırmak (Sub), İbranice göklerin ordusu olan meleklere izafen İsabba sözcüklerinden türemiş olabilir. Sabiilere göre yıldızlar meleklerin yurdu idi ve bu sebeple yıldızlara saygı duyulmaktaydı.[3]
Judah Segal (1963)[4] Sabiun kelimesinin Hinduizmin baş tanrısı Shiva, dan türetildiğini iddia etmiştir.[5]
İnanç ve kimlikleri
Sabiiliğin genellikle bir yıldız tapınımı olduğunu kaydedilir. Güneş, Ay ve diğer gezegenlerin de O günkü anlayışta yıldızlardan farkı yoktur ve Sabiilikte bu gezegenlere de kendi günlerinde ibadet yapılır. Musa İbni Meymun'a göre onlarda yıldızlar birer tanrı idi ve en büyük tanrı Güneş idi. Sonra Ay ve diğer gezegenler veya yıldızlar geliyordu. Sabiiler günlük tapınmalarını (Namaz) güneşin gökyüzündeki yerine göre planlarlardı ve öncesinde su ile temizlenme ritüelleri bulunmaktaydı.[6]
Sabiilik keskin düalist bir dindir. Işık ve karanlık tanrıları bulunur ve Sabiiler bunlardan Işık tanrısına ibadet ederler. Sabii dinininde gündüz 3 kez, gece 2 kez kuzeye dönülerek Işık kralına ibadet edilir. Rişama denilen bir vaftiz türü kesinlikle bir akarsuda yapılmalıdır. Oruç, hac, kurban ibadetleri de bulunmaktadır. Âdem, Nuh ve Vaftizci Yahya'yı peygamber kabul eden bir dindir. Sabii dininin Asur, Babil inançları yanında Yahudilik, Hristiyanlık ve Müslümanlığa ait ögeleri de içinde barındırdığı düşünülmektedir.[3]
İncil'de Sabiîler
İncil'de Elçilerin İşleri kitabında bölüm 19:
1-2 Apollos Korint'teyken Pavlus, iç bölgelerden geçerek Efes'e geldi. Orada bazı öğrencileri bularak onlara "İman ettiğiniz zaman Kutsal Ruh'u aldınız mı?" diye sordu. "Kutsal Ruh'un varlığından haberimiz yok ki!" dediler. 3 "Öyleyse neye dayanarak vaftiz* oldunuz?" diye sordu. "Yahya'nın öğretisine dayanarak vaftiz olduk" dediler. 4 Pavlus, "Yahya'nın yaptığı vaftiz, tövbeyle ilgili bir vaftizdi" dedi. "Halka, kendisinden sonra gelecek Olan'a, yani İsa'ya inanmalarını söyledi." 5 Onlar bunu duyunca, Rab İsa'nın adıyla vaftiz oldular.
Pavlus Efes'e gittiğinde muhtemelen Sabiîler ile karşılaşmış ve Kutsal Ruh'un varlığını bilmedikleri için "Öyleyse neye dayanarak vaftiz oldunuz?" diyerek şaşkınlığını dile getirmiştir.
Kur'an'da Sabiîler
Kur'an'da Sabiîler ile alakalı üç ayet vardır:
2.62: Şüphesiz, iman edenlerden, Yahudilerden, Hristiyanlardan ve Sâbiîlerden Allah'a ve Âhiret Günü'ne inanmış, doğru ve yararlı işler yapmış olanların tümü Rablerinden hak ettikleri mükafatları alacaklardır; Onlara korku yoktur. Onlar üzülecek de değillerdir.[7]
5.69: İnananlar, Yahudilerden, Sâbiîlerden ve Hristiyanlardan Allah'a ve Ahiret Günü'ne inanan ve iyi işler yapanlara korku yoktur. Onlar üzülecek de değillerdir.[8]
22.17: Gerçek şu ki inananlar, Yahudi inancına bağlı olanlar ve Sâbiîler, Hristiyanlar ve Mecusiler ve bir de Allah'tan başka varlıklara tanrısal nitelikler yakıştıranlar arasındaki hükmü Kıyamet Günü Allah verecektir. Çünkü Allah her şeye şahittir. [9]
Güncel etkileri
Yazar Turan Dursun Sabiiliğin dünyanın en eski dinlerinden birisi olduğunu, Harun Reşit'in azatlısı Abdullah b. Selam'ın oğlu Ahmet'in Hanif dinini "İbrahimci Sabiilik" olarak tanımladığını belirtir. Buradan hareketle üç İbrahimi dinin Sabiilikten etkilenmelerini, özellikle başlangıçta Müslümanlara Sabii oldu denmesinden[10] ve İslam'da günlük ibadetlerden çok sayıda örnekler vererek Sabiiliğin Müslümanlık üzerinde çok sayıda eseri olduğu sonucuna ulaşır.[6]
Sabiiliğin haftanın her gününü için bir gök cismine ibadet tahsisleri bugün de İngilizcede haftanın günlerini adlandırmada kullanılmakta olan kelimelerin altyapısını oluşturmaktadır. Sunday, Güneş günü, Monday ay günü, Saturday Satürn günü gibi.
Kaynaklar
- "Extracts from Ethel Stefana Drower, 1937, Mandaeans of Iraq and Iran". 4 Aralık 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Mart 2017.
- pg. 1640 of Edward William Lane's Arabic-English Lexicon
- "Arşivlenmiş kopya". 11 Şubat 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Şubat 2017.
- Judah Benzion Segal, The Sabian Mysteries. The Planet Cult of Ancient Harran, Vanished Civilizations, ed. by E. Bacon, London 1963
- The city of the Moon God: Religious Traditions of Harran, p112 Tamara M. Green, 1992. "Segal was inclined to believe that the root of the word Sabian was Syriac. Rejecting the notion that it means baptizer ... Even if the etymology proposed by Segal is correct, nevertheless the question of how Muhammad learned about these ..."
- "Arşivlenmiş kopya". 1 Mart 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Şubat 2017.
- Sâbi'îler; Bakara Sûresi, 62. âyet (Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dîni Kur'an Dili)
- Sâbi'îler; Mâ'ide Sûresi, 69. âyet (Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dîni Kur'an Dili)
- Sâbi'îler; Hac Sûresi, 17. âyet (Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dîni Kur'an Dili)
- http://issuu.com/sacittademir/docs/orhan_g__kdemir_-_din_ve_devrim