Babil'in Asma Bahçeleri
Babil'in Asma Bahçeleri, Dünyanın Yedi Harikası'ndan biridir. Mevkii belli olmasa da geleneksel olarak, bugün Irak'ın Hille şehrinin yakınlarındaki Babil kentinde inşa edildiği söylenmektedir. Babilli rahip Berossus, bahçeleri II. Nebukadnezar'ın inşa ettirdiğini aktarmaktadır, ancak Babil metinlerinde bahçelerden bahseden kesin bir ifade yoktur ve bahçelerin varlığına ilişkin kesin bir arkeolojik delil de bulunmamaktadır.
Bir efsaneye göre, Babil'in Asma Bahçeleri Babil Kralı II. Nebukadnezar tarafından, memleketinin yeşil tepelerini ve vadilerini özleyen eşi Kraliçe Amytis için inşa ettirilmiştir.
Eski metinler
Babil’in Asma Bahçeleri, eski edebî eserlerde ilk olarak Babilli rahip Berossus tarafından tanımlandı. Günümüzde birkaç yapıta “Babil’in tasviri kaybolmamıştır” benimseyen, Berossus’u da içeren başlıca beş yazar vardır. Bu yazarlar Asma Bahçelerin büyüklüğüyle birlikte neden ve nasıl inşa edildiği ve nasıl sulandığı hakkında kaygılanırlar.
Josephus bahçeleri tanımlarken Berossus’dan alıntı yapmıştır. Berossus, II. Nebukadnezar’ın hükümdarlık dönemini tanımladı ve Berossus krala ve Asma Bahçelerin yapısına inanan tek yazardır.
Bu yeri yüksek duvarlarla, sütunlarla destekleyerek inşa etmiştir; cennetin bahçesi olarak anılan bu yeri kısa ağaçlarla doldurdu, tam anlamıyla dağlık bir manzara haline getirdi. Bu kraliçeyi memnun etti, çünkü kraliçe Media da büyümüştü ve dağlık manzaralara düşkündü.
Şehrin yanında bulunan, Asma bahçe olarak bilinen, Semiramis’den sonraki Suriye kralı tarafından cariyelerden birinin ricası üzerine yaptırılmıştır. Cariye hakkında Fars ırkından olduğunu ve memleketindeki dağlarının çayırlarına özlem duyduğunu söylenir.
Bahçeye giriş bir yamaç gibi eğim aldığı ve bazı yapılar birbirlerinin üzerinde yükseldiği için yapı bir bütün olarak tiyatroyu andırmaktadır. Yükselen teraslar yapıldığında, orada bahçenin bütün ağırlığını taşıyabilen ve yavaş yavaş diğer girişin üstünde yükselen o geçitlerin altında inşa edilmiştir ve 50 kubit yüksekliğindeki yukarıdaki geçit şehrin mazgallarının duvarlarının çevresine yapılan parkın en üst düzeyini delmektedir. Ayrıca büyük masraflarla yapılan duvarların kalınlığı 22 fit (6.7 metre) ve geçit yolunun iki duvarı arasındaki mesafe 10 fit (3 metre) genişliğindedir. Işık altındaki ilk tabakada büyük miktarda ziftin içinde kamışlar, ikinci tabakada çimentoyla birleştirilmiş pişmiş tuğlalar ve üçüncü tabakada kurşun kaplama, son olarak nemin nüfuz etmemesi için toprak kullanılmıştır. Buranın üstüne büyük ağaçların kökleri için toprak yığılmıştır ve bu yer düzeltildiğinde seyircilere memnuniyet verebilecek büyüklükte ve cazibede her çeşit ağacın dikilebileceği kalınlıktadır.
Geçitler diğerinin ötesindeki her çıkıntıyla tüm ışığı alır ve bunların çoğu kral konutunu kapsar. Sulama içinse makineler ve en üst yüzeyden yol gösteren bir geçit vardır. Gözle görülen hiçbir şey olmamasına rağmen makineler nehirden büyük ölçüde su çekmektedir. Şimdi bu park söylenildiği gibi sonradan yapılan bir inşaydı.
M.Ö. 4. yüzyılda Büyük İskender’in tarihçesi, Quintus Curtius Rufus (M.S. 1. yüzyıl) Cleiarchus yazısından bahsettiği Büyük İskender’in tarihi metninde;
“Babillilerin bir kalesinin çevresi 20 stad uzunluğa sahiptir. Kulelerin temellerinin 30 fit yerin altında yer alır ve surlar en yüksek noktanın 8 fit yüksekliğindedir. Asma bahçelerin tepelerinden, Yunan masallarında merakla bahsedilir.Onlar bir duvar kadar yüksekte ve cazibesini borçlu olduğu uzun boylu ağaçların gölgesindedir. Kolonlarla desteklenen bütün yapı taştan yapılma, bunların üzeri kalın bir toprak tabakasını taşıyabilecek güçte kare taşlarla döşenmiş bir yüzey ve sulama işlemi bu yüzeydeki suyla yapılır. Bu yüzden hemen hemen 50 fit yüksekliğinde ve 8 kubit kalınlığındaki gövdeleriyle ağaçların yapıları sağlamdır. Eğer doğal çevrelerinde yetiştirilebilirlerse bol miktarda meyve verirler. Zamanın kademeli yıkıcılığının yanında doğanın ve insanında yıkıcı etkisi de olmasına rağmen bu gösterişli yapı zarar görmeden ayakta kalmıştır. Birçok ağaç köküne maruz kalmış olmasına karşın koca bir ormanı taşıyabilecek güçtedir. Burası 11 fit aralıklarla 20 metre kalınlığındaki duvarlarla bir alt yapısı vardır. Böylece bu uzaklık dağlardan sarkan ağaç etkisi sağlar. Bu gelenek ülkesini Babil’den yöneten Suriye kralının bir işidir. Ülkesinin ağaçlarını, ormanlarını özleyen eşi için yapmış ve zarif yapıyla doğanın güzelliğini taklit ederek eşini ikna etmiştir."
Strabon(M.Ö. 64 – M.S. 21) 4. yüzyıla ait Onesicritus’un kayıp bir bölümüne ait olduğu düşünülen bir paragrafında Asma Bahçeleri şöyle tarif eder;
"Babil, çok büyük bir ovaya uzanır ve 385 stad duvarla çevrilidir. Duvarların kalınlığı 32 fit, kulelerin yüksekliği 50 kubit ile 60 kubit arasındadır ve bu duvarların üstündeki geçitten dört at arabası diğerini rahatlıkla geçebilir. Bundan dolayı Asma Bahçeler Dünyanın Yedi Harikasından biri olarak anılır. Bahçenin şekli dikdörtgendir ve her kenar 4 plethra uzunluğundadır. Bu kareli küp benzeri temeller, birbiri ardına bulunan kemerli tonozlarda meydana gelir. Oyulmuş kareli temeller büyük ağaçlara imkân sağlayan toprakla pişmiş tuğla ve asfaltla inşa edilerek kaplanmıştır. En üstteki teras katlarına çıkış bir merdiven tarafından yapılır. Şehrin ortasından akan ve bahçenin yanından geçen 1 stad genişliğindeki Fırat nehrinden bahçeye bu amaçla atanan işçiler tarafından su taşınır."
Bugün dahi kullandığımız Dünya’nın 7 harikası bu açıklama ile saygınlık kazanmıştır.
Asma bahçeleri sürülmüş toprak üzerindeki köklerinin toprağa sabitlenmiş çatı şeklindeki sistem üzerinde büyümesi ile toprakta değil havada yetiştirilir. Dört oymalı taş sütun aracılığıyla toprak altında kalacak şekilde ayarlanmıştır. Kirişler arasına aralarında çok az boşluk kalacak şekilde palmiye ağaçları dikilmiştir. Bunlar yalancı kiriş görevi görür. Bu ahşap diğerlerinin aksine çürümez, ısıtıldığında ve basınç altında şişer ve büyümeyi köklerde sağlar. Çok derin toprak birikmiştir ve geniş yapraklı özellikle pek çok çeşit bahçe ağacı dikilmiştir ve her tür çiçekli bitki, kısacası izleyenlere neşe ve keyif veren her şey dikilmiştir. Bu yapay ekilebilen arazi sütunlar boyunca yürüyenlerin başları üstündedir. En yüksek düzeyde yüründüğünde çatıdaki toprak tıpkı normal bir yerdeki derin toprak gibi sıkı ve tahribatsız durur. Yapıda bulunan su kemerleri yüksek yerden su getirir. Kısmen suyun yokuş aşağı düzgün bir şekilde inmesini sağlar. Su yukarı çıkarılacağı zaman ise bu olay vidalar ve spiral makineler yardımıyla basınç yoluyla yapılır.
Bilim ve çelişki
Babil ile ilgili çağdaş kaynaklardaki belgelerin eksikliği nedeniyle asma bahçelerinin gerçek bir yapı veya şiirsel bir eser olduğu hususunda bâzı tartışmalar vardır. Nebuchadnezza’ın eşi Amyitis (veya diğer eşler) hakkında da bir söz yoktur. Heradobus II. Nebukadnezar’ın zamanlarında Babil hakkında yazmıştır fakat “Histories” adlı kitabında asma bahçelerinden söz etmemiştir. Bugüne kadar Babil’de asma bahçeleri hakkında hiçbir arkeolojik kanıt bulunamamıştır. Bu delilin Fırat Nehri’nin altında varolması mümkündür fakat günümüzde bu delilleri güvenli bir şekilde çıkarmak mümkün değildir. II. Nebukadnezar’ın zamanında bu nehir şimdiki konumunun doğusunda akıyordu ve Babil’in batı kısmı hakkında az şey bilinmektedir. Rollinger Berossus’un bahçeleri Nebukadnezar’a (siyasi nedenlerden dolayı) devrettiğini ve efsaneyi başka yerden uyarladığını önerdi.
Yeni bir teori Babil’in Asma Bahçelerinin aslında Süryani kralı Sanherib (saltanatı M.Ö. 704-681) tarafından Ninova’daki sarayı için inşa edilmesini önermektedir. Stephanie Dalley iki yer arasında geçen yüzyıllarda karışık olduğunu öne sürmektedir ve Sanherib’deki saraylardaki geniş bahçeler II. Nebukadnezar’ın Babil’ine atfedilmiştir. Yeni keşfedilen Sanherib’e kayıtlı su kemerlerinin geniş bir sisteminin kazısını içermektedir.
Dalley argümanlarını günümüze ait Akad yazıtlarının deşifre edilmesindeki son gelişmelere dayandırmaktadır. Başlıca noktaları şunlardır;
- “Babil” yani “Tanrı’nın Kapısı” ismi, birkaç Mezopotamya şehrinde kullanılmaktadır. Sanherib tanrılardan sonra Ninova’nın şehir kapısını yeniden isimlendirdi ki bu onun şehrinin ismini Babil olarak istediğini önermektedir.
- Yalnızca Josephus, bahçeleri inşa eden kral olarak Nebukadnezar’a isimlendirdi fakat Nebukadnezar birçok yazıt bırakmasına rağmen hiçbiri bahçe ve mühendislik çalışmalarından söz etmez. Diodorus Siculus ve Quintus Curtius Rufus Suriyeli bir kral belirledi.
- Buna karşılık Sanherib yazılı açıklamalar bıraktı ve onun su mühendisliğinin arkeolojik delilleri vardır. Torunu Assurbanipal onun sarayındaki oyuk bir duvarın üzerine olgun bahçe resmetmiştir.
- Sanherib yeni sarayını ve bahçesini “tüm insanlar için bir mucize” olarak adlandırmıştır. Bahçesindeki suyu yükselten vidaların işleyişini ve yapısını ifade etmektedir.
Klasik yazarların açıklamaları günümüze ait kayıtlara uygundur. M.Ö. 331 yılındaki Gaugamela Savaş’ından önce Büyük İskender Jerwan’daki su kemerinin yakınlarında 4 gün boyunca konaklamıştır. Onunla gezen tarihçilerin çevrelerindeki devasa yapıtları incelemek için yeterli zamanları olurdu. (Yunanca kayda geçmişlerdir.) Birinci elden olan bu açıklamalar günümüze kadar varlığını sürdürememiştir fakat sonraki Yunan yazarlar tarafından kaydedilmiştir.
Ninova'da Asma Bahçeler
Kral Sanherib’in asma bahçeleri sadece güzelliği için Dünya harikası olarak dikkate alınmamış. Kraliyet bahçesi yapmak bir Asur geleneğidir. Kral II. Nebukadnezar (M.Ö. 883-859) şöyle tarif eder;
“Bir dağı keserek Zap’ın suyundan bereket kanalı denilen bir kanal çıkardım. Dicle’nin çayırlarını suladım ve çevresine her türlü meyve ağacıyla meyve ormanları diktim. Geçtiğim, yürüdüğüm, üzerinde ülkeler bulunan dağlıklara tohumlar ve bitkiler diktim; farklı türden çamlar, farklı türlerde ardıçlar ve selviler, badem, hurma, abanoz , gül ağacı, zeytin, meşe, ılgın, ceviz, çitlembik ve alıç köknar, incir, asma…”
Ninova şehrinde böyle bir bahçenin sulanması geliştirilmiş su tedarikini gerektirmiyordu. Kanallar 50 km boyunca gergin bir şekilde dağlardan geçmekteydi. Sanherib teknolojileri ile gurur duyulmakta ve bunları yazıtlarında çalışanlarına detaylı anlatmaktadır. Örneğin, Barian’da subaşında bulunan yazıtlarında otomatik ben kapaklarından bahsetmiş ancak nasıl çalıştığını anlatmamıştır.
“Bu kanalın küreksiz açılıp, fazlalık suyun akmasına izin veriyordu. Bent kapakları insan gücüyle değil, Tanrıların isteğiyle açılıyordu. Hiçbir çalışanın eli, bent kapağını açamamıştı; bunu tanrılar yapmıştı.”
İki milyonun üstünde taşla; Jerwan’da vadiyi geçen muazzam bir köprü inşa edilmişti. Taş kemerler kullanılış ve su geçirmez çimento kullanılmıştı. Üstünde şöyle yazıyordu;
Sanherib; Asur’un büyük kralı; Büyük mesafelere rağmen, su yollarını yönettim ve Ninova’nın etrafını sularla kuşattım. Yüksek dik yamaçlı vadilerden beyaz kireç taşı bloklardan su kemerlerinin üzerinden geçtim. Onları suların üzerinden akması için yaptım.
O muazzam bronz dökümleri (30 ton) için “kayıp mum” metodunun yerine yeni döküm tekniği uygulamada ilk olduğunu iddia eder ve su vidalarının yapılışını şöyle tanımlar;
“Hâlbuki eski zamanlarda benim atalarım tapınaklar içinde sergilenmek üzere gerçek yaşam biçimleri taklit ederek bronz heykeller yaratmışlardı ama onların metodu işçiliği tükendi çünkü ilkeleri anlamadaki yeteneksizlik ve başarısızlıklardan o kadar çok yağ, bal mumu ve mum yağı gerekti ki kendi ülkelerinden kıtlığa sebep oldular. Ben silindirler ve çiviler için ilahi bir zekâyla kil kalıpları yaptırdım. “İnsanlık Harikası” olması için ben sarayın çevresinin yükseltisini artırdım. Onun yanında Amanus Dağını takliden yüksek bir bahçe düzenledim ki bu bahçede sadece dağ ülkesini zenginleştiren değil ayrıca Chaldea’yı da zenginleştiren her çeşit aromalı bitkiler, meyve bahçeleri, ağaçlar var”. Bu demek oluyor ki, o gökyüzünde yükselen terasların üzerilerinde büyük ağaçların olduğu ataların kat ve kat üstün olan ve gerçekten kendi söylediği gibi bir “İnsanlık Harikası” olan bir bahçe yaratabildi.”