Drogheda Kuşatması
Drogheda Kuşatması, sürmekte olan İngiliz İç Savaşı sırasında İrlanda'nın Cromwell tarafından fethi sırasında yaşanmıştır. 3-11 Eylül 1649 günleri arasında doğu İrlanda'da bulunan Drogheda kasabası İrlandalı Katolik Konfederasyonu ve İngiliz monarşi yanlıları tarafından savunulmaktaydı. Oliver Cromwell komutasındaki Parlamento yanlısı Yeni Ordu birlikleri tarafından kuşatılan ve sonrasında zorlu bir muharebe sonunda alınan kasabada Parlamento kuvvetleri tarafından çok sayıda sivil ve askeri savaş esiri öldürülmüştür. Tarihçiler arasında, yapılan uygulamanın bir katliam olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceğine dair tartışmalar hala devam etmektedir.
Drogheda Muharebesi | |||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|
İngiliz İç Savaşı | |||||||
1649 yılında Drogheda kasabasının planı | |||||||
| |||||||
Taraflar | |||||||
Parlamento yanlıları | Kralcılar | ||||||
Komutanlar ve liderler | |||||||
Oliver Cromwell | Artur Aston † | ||||||
Güçler | |||||||
12.000 | 3.100 | ||||||
Kayıplar | |||||||
150 ölü |
2.800 asker 700 sivil öldürülmüştür |
Arka planı
1641 Ayaklanmasının ardından neredeyse tüm İrlanda İrlanda Katolik Konfederasyonunun denetimi altındadır. İrlandalıların ilk başta dahil olmadıkları İngiliz İç Savaşına 1648 yılında İngiliz monarşi yanlılarının yanında yer alarak dahil olurlar. Bunun üzerine harekete geçen Oliver Cromwell komutasındaki Yeni Ordu birlikleri İngiliz Rump Parlamentosu adına adayı fethetmek üzere yola çıkar. Cromwell 1649 yılı Ağustos ayında adaya ayak basar. Cromwell adaya çıkmadan önce Dublin kenti Rathmines Muharebesi sonucunda Parlamento yanlılarının elinde kalır. Ormonde Dükü James Butler komutasındaki monarşi yanlıları geri çekilir. 23 ağustos günü monarşi yanlısı komuta heyeti Drogheda'da bir araya gelerek strateji belirlemeye çalışır. Drogheda kasabasının savunulmasına karar verilir. Arthur Aston komutasındaki İngiliz ve İrlandalı birliklerin sayısı 2500 civarındadır. Ormonde'un genel stratejisi güçlü Parlamento birlikleriyle meydan savaşından kaçınarak adanın zorlu koşullarının, açlık ve salgın hastalıkların birlikleri zayıflatmasını beklemekti.
Cromwell ise İrlanda'daki doğu kıyısındaki liman kentlerini hızla ele geçirerek birliklerinin ikmal yollarını açık tutmak istiyordu. Adada sadece bahar ve yaz aylarında ordu birlikleri kendilerine yetecek kadar gıda bulabiliyordu, kış aylarında harekâta devam edebilmek için sürekli İngiltere'den takviye yapılması gerekecekti. Cromwell bu yüzden önemli liman kentlerini hızla ele geçirmek için saldırı planları yapıyordu.
Kuşatma
Cromwell 3 Eylül günü Drogheda önlerine gelir. Kuşatmada kullanılacak 11 adet top iki gün sonra ulaşır. Cromwell'in emrinde 12 bin asker bulunmaktadır. Drogheda surları Orta Çağ döneminde sık görülen tahkimattandır, yüksek ancak top ateşine dayanmayacak şekilde incedir. Kasabanın büyük kısmı Boyne Nehrinin kuzey tarafında kalır ancak kasabanın iki önemli girişi olan Dublin ve Duleek kapıları güneydedir. Cromwell birliklerini Boyne Nehrinin güneyine, saldırı için konumlandırıldı. Kuzey tarafında süvari birlikleri bulunur, liman ise Parlamento gemilerinin ablukası altındadır. Cromwell birliklerini kentin konumuna göre ikiye bölmeme kararını düşmanın olası bir saldırısına karşı tüm gücüyle karşı durabilmek adına aldığını kuşatmadan sonra yazdığı raporda belirtmiştir.
Teslim görüşmeleri
Topçu ateşine başlayan Parlamento birlikleri güney ve doğu surlarında delikler açınca Cromwell 10 Eylül Pazartesi günün kale komutanı Sir Arthur Aston'a mektup göndererek teslim olma çağrısı yapar. Koşullarının yerine getirilmemesi halinde yaşanacak can ve mal kayıplarının sorumlusunun kendisi olacağını ekler.[1] Monarşi yanlısı komutan Aston teklifi reddeder. Cephanesi ve barutu tükenmek üzere olan kale savunucuları, çok yakında olan 4 bin kişilik destek kuvvetinin yardıma gelmesini ummaktadır.
Saldırı
11 Eylül akşamüstü 5 sularında Cromwell güney ve doğu surlarında açılan deliklere eş zamanlı saldırı emri verir. Güneyde ilerleyen saldırı, doğuda püskürtülür. Çok sert bir direnişin gösterildiği doğu surlarında tam bir katliam yaşanır. Cesetlerden dolayı askerler ilerleyemez duruma gelir. Kale savunmasında öne çıkan Albay Wall'un öldürülmesiyle ve birlik takviyesiyle Parlamento birlikleri çok büyük zayiatla da olsa içeriye girmeyi başarır. Savunmacıların bir kısmı kuzeye doğru kaçarken bir kısmı da iç kalede kalırlar. Drogeda artık düşmüştür.
Katliam
Atıyla beraber kasabaya giren Cromwell, sayısız cesetle karşılaşınca çok sinirlenir. Bunun üzerine savaş esirlerine merhamet edilmemesi emrini verir. Cromwell bu emri kendisi de teyit etmiştir.[2] Kasabada o gece 2 bin kişi kılıçtan geçirilir, tüm binalar ve kiliseler yağmalanır.
Savaş esirlerinin infazı
Arthur Aston komutasında iç kaleye sığınan yaklaşık 200 monarşi yanlısı asker kasaba yağmalanırken iç kale girişlerine barikat kurarak durumlarını sağlamlaştırırlar. Cromwell kasabanın alınmasında oldukça yüksek zayiat verildiği için alınması çok zor olan müstahkem iç kaleye saldırmayıp bekleme kararı alır. İç kaledekilerle yapılan teslim görüşmelerinde eğer teslim olunursa Aston ve beraberindekilerin hayatlarının bağışlanacağı sözü verilir. Kaçış ihtimalleri bulunmayan Aston ve yanındakiler teslim olma kararı alırlar. Bundan sonra Cromwell'in emri üzerine silahlarından arındırılan savaşçılar bir değirmene götürülüp derhal öldürülürler. Kasabanın kuzey kesimindeki bir kiliseye sığınan yaklaşık 100 monarşi yanlısı asker ise kilise ateşe verilince dumandan ve yangından dolayı ölür, dışarı çıkanlar ise kılıçtan geçirilir.
Kasabanın batı girişindeki iki farklı kuleye sığınan yaklaşık 200 civarındaki monarşi yanlısı asker ise yapılan teslim ol teklifini reddeder. Yiyeceği olmayan askerler teslim olduklarında çok farklı muameleye maruz kalırlar. Tüm subaylar derhal infaz edilirken askerlere Desimasyon uygulanır. Kalan askerler, hayattaki savaş esirleriyle beraber Barbados'a gönderilir.[3] İdam edilen subayların kafaları kesilirerek kasabaya çıkan yol boyunca kazıkların üzerinde teşhir edilir. Tüm bu olaylardan sağ kalan çok az sayıda kişi vardır, bunlardan birisi ileride Tyrconnell olacak olan Richard Talbot'dur. En az iki monarşi yanlısı subayın ise önce affedildiği sonra ise infaz edildiği bilinmektedir.[4]
Sivil kayıplar
Drogheda kasabasının yağmalanması sırasında yaşanan sivil kayıpların boyutu konusunda kesin bilgi yoktur. Cromwell ve beraberindekiler toplamda 3500 civarında kayıptan bahsedip, bunun 2800 adetinin düşman askeri olduğunu belirtmesinden hareketle yaklaşık 700-800 sivilin öldürüldüğü sonucuna ulaşılabilir. Kuşatma ve sonrasına ait tek sivil gözlem Protestan din adamı Dean Bernard'ın aktardıklarıdır.
Cromwell'in tutumu
Drogheda Kuşatmasındaki tutumu nedeniyle çok eleştirilen Cromwell, yaptıklarını Avam Kamarasında yaptığı yazılı açıklamayla savunur:
“ | Ellerine masumların kanına bulayan barbarlar için bu yaşananlar Tanrı'nın adil bir hükmüdür ve bu şekilde gelecekte de benzer olayların yaşanması, ödenen bedel aksi durumda kesin olarak yaşanacak pişmanlıktan yeğdir. | „ |
—Oliver Cromwell[5] |
Tarihçiler yapılan açıklamayı çok çeşitli şekilde incelemişlerdir. "Tanrı'nın adil hükmü" 1641 yılında İrlanda'da yaşanan olaylarda öldürülen İngiliz ve İskoç Protestanlarının intikamı olarak değerlendirildiğinde, "barbarlar" tanımlaması İrlandalı Katolikler kastedilmektedir. Ancak bilindiği gibi Drogheda 1641 olaylarında İrlandalı ayaklanmacıların eline geçmemiştir. Garnizon İngilizlerin elindedir ve ancak 1649 yılında monarşi yanlılarıyla yapılan anlaşma uyarınca İrlandalı askerler kabul edilmiştir. Tarihçi John Morrill, en ağır işkence ve idama maruz bırakılanların İngiliz subaylar olduğunu hatırlatarak Cromwell'in "barbarlar" diyerek monarşi yanlılarını tanımladığını öne sürmüştür.
Cromwell'in ikinci kısımda belirttiği, katliamın ileride akacak kanı önleyecek olması bazı örneklerde doğrulanmıştır. Trim ve Dundalk gibi kentlerdeki birlikler Drogheda'da yaşananları duyunca yaklaşan Cromwell birlikleri karşısında savunma yapmadan kaçmıştır. Ancak bunun tersi örnekler de mevcuttur.
İngiliz ve İrlanda modern tarihinde benzeri çok az olan bu katliamın, Tom Reilly gibi bazı tarihçiler tarafından o dönemin savaş usulleri gereğince çok olağanüstü sayılmayabileceği de öne sürülmüştür.
Kaynakça
- Dönemin yazılı olmayan savaş kurallarına göre eğer bir taraf teslim olma teklifini reddederse, savunulan yerin düşmesi durumunda esir edilen savaşçıların akıbeti muzaffer ordunun elinde oluyordu, esirlerin öldürülmesi sıklıkla gözlemlenen bir uygulamaydı.
- "In the heat of the action, I forbade them [his soldiers] to spare any that were in arms in the town...and, that night they put to the sword about two thousand men"
Reilly, Tom (1999). Cromwell, An Honourable Enemy. London: Phoenix Press s.71 - Bakınız Senetli kölelik
- Kasabanın alınmasından üç gün sonra Cromwell ile beraber yürümekte olan Sir Edmund Verney kendisiyle konuşmak istediğini söyleyen bir Parlamento askeri tarafından oracıkta öldürülür. İki gün sonra ise Yarbay Richard Boyle, Lady More ile yemek yerken dışarı çağrılır ve derhal infaz edilir.
- Metnin aslı:
I am persuaded that this is a righteous judgement of God on these barbarous wretches, who have imbrued their hands with so much innocent blood; and that it will tend to prevent the effusion of blood for the future, which are satisfactory grounds for such actions which cannot otherwise but work remorse and regret.