Ezbend Muharebesi
Ezbend Muharebesi, ya da Sufiyan Muharebesi 1603-1612 Osmanlı Safevi Savaşı'nda bir evre. Muharebe İran ordusunun galibiyetiyle sonuçlanmıştır.
Urmiye Muharebesi | |||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|
1603-1618 Osmanlı-Safevî Savaşı | |||||||
| |||||||
Taraflar | |||||||
Osmanlı İmparatorluğu | Safevîler | ||||||
Komutanlar ve liderler | |||||||
Zincirkıran Ali Paşa (Esir) |
Şah Abbas | ||||||
Güçler | |||||||
1.500-5,000 | 15.000 | ||||||
Kayıplar | |||||||
Tüm birlik öldü ya da esir düştü | Hafif |
Muharebe öncesi gelişmeler
1590 yılında imzalanan İstanbul Antlaşması Osmanlı ile Safevî Devleti arasında barışı sağlamışsa da gerginlikler sürmekteydi.
1585'ten beri Osmanlı toprağı olan Tebriz'deki gelişmeler Şah Abbas'a kaybedilen toprakları geri almak için savaş açma bahanesini verdi. Avusturya savaşı ve Celali isyanları nedeniyle Osmanlı Devleti doğudaki eyalet askerlerinin maaşlarını ödemekte zorluklar yaşıyor, buradaki askerler de bunu bahane ederek etraftaki sancakları yağmalıyorlardı. Selmas kalesi hakimi Gazi Bey de bu yağma harekâtlarından nasibini aldı ve 1603 Mayıs ayında Şah Abbas'tan yardım istedi. Şah kendisine, han unvanıyla birlikte kavuk, kılıç ve kemer de takdim etti. Tebriz Beylerbeyi Zincirkıran Ali Paşa ihanet olarak gördüğü bu hareketi cezalandırmak için Tebriz'de zayıflamış bir garnizon bırakarak Nahcıvan ve Ahıska valilerinin komutasındaki birliklerle Karnıyarık Kalesi'ne sığınmış Gazi Bey'in üzerine yürüdü. Karnıyarık Kalesi zaptedildiyse de Gazi Bey kaçmayı başardı ve İsfahan'daki Şahın yanına sığındı.
Şah Abbas, himayesine sığınmış Gazi Bey'i koruma bahanesiyle 1603 yılında Osmanlı Devleti'ne savaş ilan etti. İran ordusu önce Nihavend'i direnişsiz zaptetti. Ardından, Şah Abbas ordusuyla 26 Eylül'de Tebriz önlerine vardı ve 1585 yılından beri Osmanlıların elinde bulunan şehri kuşatmaya başladı. Kuşatma başladığında Zincirkıran Ali Paşa komutasındaki seçkin birlikler Tebriz dışındaydı. Paşa, Tebriz Kalesi'ndeki birliklerin komutasını ise oğluna bırakmıştı.
İran ordusunun gelişinden haberdar olan Tebriz halkı Şiiliği simgeleyen başlıklarını taktılar. Halkın coşkusunu fark eden Osmanlı birlikleri şehirden ayrılarak kalede toplandılar. Bununla birlikte kale komutanı kuşatanların kim olduğunu başlangıçta anlamadı ve şehrin yağmacılar tarafından kuşatıldığına dair babası Zincirkıran Ali Paşa'ya haber gönderdi. Bir süre sonra, kaleyi kuşatanın Şah Abbas olduğunu anlayan kale komutanı babası Ali Paşa'ya bu defa iki ulak daha gönderdi ve yardım istedi.
İran ordusunun Tebriz önünde belirdiğini haber alan ve Karnıyarık Kalesi üzerine seferinden dönen Ali Paşa derhal birlikleriyle yardım için anılan şehre yöneldi.
Muharebe
26 Eylül'den beri kaleyi kuşatmakta olan Şah Abbas, Ali Paşa komutasındaki birliklerin üzerine yürüdü. Ali Paşa'nın komutasındaki birlikler İran ordusuna göre sayıca çok zayıftı. Tarihçi Naîmâ İran ordusunu 15.000, Türk ordusunu da 1.500 kişi olarak verirken[1], bazı kaynaklarsa Ali Paşa komutasındaki birliklerin asker sayısını 5.000'e kadar çıkarmaktadır[2].
Türk birliğiyle İran ordusu Tebriz'in kuzeybatısındaki Sufiyan kasabasının (burası iki yıl sonra daha büyük çaplı Urmiye Muharebesine de sahne olacaktı) Ezbend mevkiinde 28 Eylül 1603 tarihinde karşılaştılar. Ali Paşa, sayı azlığının dezavantajını ortadan kaldırmak amacıyla ve Tebriz'i kurtarmak için mutlak surette İran ordusunu geriletmek zorunda olduğu için taarruza geçti. Ancak komutanlardan Demircioğlu'nun birlikleri yenilgiye uğrayıp gerilemeye başlayınca mağlubiyet tüm birliklere sirayet etti. Birliklerin önemli bir bölümü ölürken, kalanları da esir düştü. Başta komutan Zincirkıran Ali Paşa olmak üzere altı paşa esirler, eski Nahcıvan Beylerbeyi Mahmud Paşa ve Ahıska Beylerbeyi Halil Paşa da ölenler arasındaydı.
Muharebenin sonuçları
Bu galibiyet Safevilerin Osmanlılara karşı yüz yılı aşkın bir süredir elde ettikleri ilk askeri başarı oldu. Her ne kadar, İran ordusu Türk birliklerine karşı sayıca bir hayli üstünse de, bu birliklerin Tebriz kalesinde olmaları halinde anılan kentin savunmasında daha etkili olmaları kuvvetle muhtemeldi.
Bu yenilgiyle Osmanlı Devleti'nin bölgenin savunması için tahsis ettiği birlikler bu görevlerini ifa edemeden bertaraf edilmiş oldu. Savunması zayıf kalan Tebriz garnizonu 21 Ekim'e kadar mukavemet gösterdiyse de sonunda teslim olmak zorunda kaldılar.
Yenilen birliklerin arasında Ahıska ve Nahcıvan vilayetlerinin savunmasından sorumlu askerler de vardı. Bu da, bu bölgelerin de savunmalarının zayıflamasına neden oldu. Şah Abbas, Tebriz'i aldıktan sonra diğer Batı İran vilayetlerini savaşmadan aldı ve kolayca Nahcıvan üzerine yürüdü. Buradaki zayıf garnizonun da kaleyi tahliye etmesi üzerine 26 Ekim 1603 tarihinde burayı da savaşmaksızın ele geçirdi.
Bölgede dağınık halde bulunan yaklaşık 12.000 askerden oluşan Türk birlikleri daha etkin bir savunma düzeni alabilecekleri Revan'a çekildiler. Şah Abbas ileri harekâtını sürdürdü ve Kasım'da Revan'ı kuşatmaya başladı.
Kaynakça
- "Joseph von Hammer, "Büyük Osmanlı Tarihi", c.8, s. 33". 18 Mayıs 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Mayıs 2015.
- Roger Savory, "Iran Under the Safavids", Cambridge University Press, 24 Sep 2007 s. 86
Dış bağlantılar
- Joseph von Hammer, "Büyük Osmanlı Tarihi", c.8, s. 3418 Mayıs 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
- Cihat Aydoğmuşoğlu, "Şah Abbas ve Zamanı", Ankara Üniversitesi, Ankara (2011)
- David Blow, "Shah Abbas: The Ruthless King Who Became an Iranian Legend", I.B.Tauris, 13 Feb 2009.
- Türk Tarih Kurumu, "Türkler", DABAA, 15 Jun 2004, cilt 9.