Lahsa Seferi (1550-51)
Lahsa Seferi, 1550-51 yıllarında Basra Körfezi çıkışını tutan Portekiz İmparatorluğu'nu bölgeden atma hedefine yönelik stratejik bir hamle olarak Arap Yarımadası'nın doğu kıyılarının Osmanlı İmparatorluğu tarafından ele geçirilerek doğrudan Türk idaresine alınışı.
Lahsa Seferi | |||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|
Osmanlı-Portekiz Savaşları | |||||||
Yelkenli gemiler Portekiz'in avantajları arasında yeralıyordu | |||||||
| |||||||
Taraflar | |||||||
Osmanlı İmparatorluğu |
Beni Halid Aşireti Portekiz İmparatorluğu | ||||||
Komutanlar ve liderler | |||||||
Bilal Muhammed Paşa |
Emir Sadun Alvaro de Noronha | ||||||
Güçler | |||||||
1.000 piyade ve istihkâm birliği | 1.000 Portekiz deniz askeri, 3.000 Arap piyade |
Lahsa sözcüğü, Suudi Arabistan'ın Katar'a kadarki doğu kıyılarına verilen Al-Ahsa adının Türkçede bozulmuş şeklidir.
Arka plan
1517 yılında Memlûk Sultanlığı'nı yıkarak Mısır ve Hicaz'ı ele geçiren Osmanlı Devleti, Kızıldeniz ve Basra Körfezi çıkışlarının Portekiz tarafından tutulmuş olması nedeniyle Hint Okyanusu ticaret yollarının kesilmiş olduğu ve bu yeni topraklarının gelirlerin dikkate değer ölçüde azalmış olduğu bir siyasi ve ekonomik durumla karşı karşıya kalmıştı. Bu çerçevede, Mısır'daki ayaklanmaları bastırarak tam egemenlik sağlaması 1520'lerin ortalarını bulan Osmanlı Devleti, bu tarihlerden itibaren çift yönlü bir fetih ve yerleşme siyaseti izledi. Batıda 1538-1548 arasında Yemen'de doğrudan Türk yönetimi kurulurken, 1534 yılında Bağdat'ın fethi ve 1538-1546 arasında Basra'nın doğrudan Türk yönetimine alınmasıyla Osmanlı Devleti iki noktada Hint Okyanusu kıylarına kesin olarak yerleşti.
Esasen Lahsa bölgesinin merkezi Katif ve Bahreyn'in emirleri Kanuni Sultan Süleyman'ın 1534 yılında Bağdat'ı fethinin ardından padişaha elçi göndererek bağlılıklarını bildirmişler ve bölge şeklen Osmanlı egemenliğine girmişti[1]. Ancak, Katif emiri her ne kadar 1534 yılında Osmanlı Devleti'ne bağlılığını bildirmişse de aradan geçen süre zarfında Portekiz egemenliğindeki Hürmüz Emirliği'nin tâbiyetine, bu itibarla da Portekiz'in dolaylı etkisine girmişti.
Bir sonraki askerî hedefi Hürmüz'de üslenmiş bulunan Portekizlileri bölgeden ilelebet sökerek bölgenin tıkanmış ticaret yollarını bu devletin ablukasından kurtarmak olan Osmanlı Devleti, 1546 yılında Basra'yı fethettikten ve eyalet olarak teşkilatlandırdıktan sonra Lahsa'yı doğrudan yönetimine almaya girişti.
Askeri harekât
Dönemin sadrazamı Rüstem Paşa'nın emriyle Basra'dan yola çıkan ve çoğunluğu yerel kuvvetlerden oluşan Basra Valisi Muhammed Bilal Paşa komutasındaki bir Osmanlı birliği 1550 yılında yaklaşık 550 kilometre güneydeki Katif'i fethetti.
Hürmüz'e yönelik tehdidin artttığını görerek 1551 Temmuz ayında denizden harekete geçen Hürmüz Komutanı Alvaro de Noronha 1.000 Portekizli asker ve 3.000 kişilik yerel destekten oluşan bir birlikle küçük bir kalede bulunan 400 kişilik bir Osmanlı garnizonunun konuşlu olduğu Katif'i bombardımana tuttu. Yeterince müstahkem olmayan kalenin savunulmasının mümkün olmadığını gören Türk birliği çekildi. Portekizliler karaya çıkarak kaleyi yıktılar. Donanma daha sonra Basra'ya ilerlediyse de, saldırıya cesaret edemeden döndü [2].
Bölgeye kesin olarak yerleşmeye kararlı olan Osmanlı Devleti, Portekiz donanmasının etkisiz kalarak geri dönmesinden istifade ederek daha güçlü bir birlik gönderdi ve 1551 Ağustos ayında Katif'e tekrar girdi. 1.000 piyadeden oluşan ve ateşli silahlar ve birkaç topla donatılmış birliğe bu defa mühendisler ve muahasebeciler de eşlik ediyordu. Muhasabeciler kentin ve çevresinin tahririni yaparken mühendisler de denizden saldırılara karşı koyabilecek bir kalenin inşasına giriştiler.
Birkaç ay sonra kale tamamlandı ve Türk birliği ileri harekâtını sürdürerek yaklaşık 170 kilomete içeride yer alan ve bölgenin en önemli kenti olan Hofuf'a girdi. Yıllarca Lahsa bölgesine hakim olan Beni Halid aşireti Türk birliğinin Hofuf'u zaptını haber alınca Sadun komutasında harekete geçtiler, ancak Türk birliğinin yüksek askeri gücü karşısında başarı kazanamadılar ve Hofuf'u geri alamadılar. Osmanlı kayıtlarına göre, sulh yapıldı ve daha içerideki çöl bölgelerinin yönetimi belli bir maaş karşılığı Sadun'a bırakıldı. Hofuf Lahsa'nın askeri ve idari merkezi olarak teşkilatlandırıldı[3]. Aynı yıl, kentteki okul ve camilerin gelirlerinin karşılanması için vakıf düzeni de kuruldu[4].
Sonuçlar
Osmanlı Devleti bu fetihle Basra Körfezi'nin güney kıyısına hakim oldu ve buradaki Portekiz tehdidini sonlandırdı. Bir yıl sonra da Piri Reis II. Hint Seferi'ni başlatarak Maskat ve Hürmüz'ü hedef aldı.
Lahsa'da Türk egemenliği Katar ve Bahreyn'e de yayıldıysa da, Lahsa Valisinin 1559'ddaki başarısız Bahreyn Kuşatması sonucu buradaki yerel emirlik Osmanlı Devleti'ne bağlılığını sürdürmnekle birlikte içişlerinde özgür kaldı. Piri Reis'in 1552 yılındaki başarısız Hürmüz Kuşatması ile esasen bölgedeki Osmanlı-Portekiz güç dengesi bozulamadı ve iki taraf da ticari ilişkilerin güçlendirilmesine odaklanmaya başladılar.
Lahsa'daki Türk egemenliği
Osmanlı-Safevi savaşlarının da etkisiyle bölgeye ilgisini kaybeden ve garnizonunu giderek güçsüzleştiren Osmanlı Devleti'ne karşı Beni Halid aşireti yeniden harekete geçerek 1680'de Osmanlıları bölgeden çıkardı[3]. 1818'de Vahhabi isyanını bastıran İbrahim Paşa aynı yıl Lahsa'da da yeniden Osmanlı egemenliğini kurdu. 1871'de Mithat Paşa'nın Bağdat Valiliği sırasındaki II. Lahsa Seferi ile doğrudan Türk yönetimi yeniden kurulduysa da 1913'te Suudiler'in eline geçti.
Ayrıca bakınız
- Hint Seferi (1552)
- Bahreyn Kuşatması (1559)
Kaynakça
- The Ottoman Age of Exploration, Gianardo Casale, Oxford University Press (2010), s. 51
- L'expedition de Portuguaise a Bassora en 1551, Dejanirah Couto, Paris (2002), 461-486 (Fransızca)
- "Al-Hasa - Outpost of Empire, Jon Mandaville, Saudi Aramco World, Volume 25 (1974)". 1 Şubat 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Ocak 2014.
- The Influence of Oil upon Settlement in al-Hasa Oasis, Saudi Arabia, İbrahim Salman al-Abdullah Elawy, Durham Thesis, Durham University, s. 176