Girit İsyanı (1866-1869)
Girit İsyanı (Yunanca: Κρητική Επανάσταση του 1866), Girit'te Osmanlı yönetimine karşı 1832'de Yunan Bağımsızlık Savaşı ile 1898'de otonom Girit Devleti'nin kurulması arasında Girit isyanları arasında üçüncü ve en büyük üç yıllık bir ayaklanma.
Geçmiş
1821'de başlayan Yunan İsyanı Girit'e de sıçramış ve köylerdeki gayri Müslimler ayaklanmıştı. Ayaklanmanın bastırılması için Mısır valisi Mehmed Ali Paşa görevlendirildi. 1830'da Girit, Yunanistan Krallığı'na bağlanmadığı için tekrar ayaklandılar. 1831 yılında Mehmed Ali Paşa isyanı tekrar bastırdı. 1840 yılında Mehmed Ali Paşa'nın ada üzerindeki hakları elinden alındıktan sonra 1841'da Girit gayri Müslimleri tekrar ayaklandı. İsyan tekrar büyük çaba sarfedilmeden bastırıldı.
İsyan
Yedi adanın 1864'te Yunanistan Krallığı'na verilmesiyle bu durum Yunanların büyük Yunanistan hayalini kamçıladı ve Girit halkını isyana teşvik ettiler. Giritli gayri Müslimler 1866'da ekonomik ve idari talepler ileri sürerek ilk defa büyük bir isyan başlattılar.[1] Bir hükûmet kurarak 2 Eylül 1866'da adayı Yunanistan'la birleştirdiklerini ilan ettiler. Fransa ve Rusya adaya muhtariyet verilmesini veya Yunanistan'a bırakılmasını önerdiler. Fransa'nın adaya uluslararası bir komisyon gönderilmesi önerisi İngiltere ve Avusturya'nın karşı çıkmasıyla başarısız oldu.
Osmanlı padişahı Abdülaziz 2 Ekim 1867'de adaya Mehmed Emin Âli Paşa'yı göndererek adanın gayri Müslim halkının durumunu iyileştirici nizamname yayınlattırdı. Genel af ilan edilerek, birkaç yıl için vergiden muaf tutuldular ve diğer istekleri de kabul edilerek askerlik bedelinden de muaf tutuldular. Ancak yine de adada sorun çözülemedi. Yunanistan'ın silahlanmaya başlaması Osmanlı Devleti'nin tepkisini çekti ve iki ülke savaşın eşiğine geldi. Bu durum karşısında büyük devletler Paris'te bir konferans düzenleyerek Yunanistan Krallığı'na şiddetli bir ihtarname gönderdiler. Yunanistan böylece Osmanlı'nın teklifini kabul etmek zorunda kaldı. Osmanlı Devleti yeni bir nizamname yayınlayarak Girit'te yeni idari yapılanmalara ve din ve mezhebe göre idarecilerin tayin edilmesine karar verildi. İsyan bu şekilde sona ermiş olsa da huzursuzluklar son bulmadı.
Kaynakça
- Cemal Tukin, TDV İslâm Ansiklopedisi, cilt: 14, sayfa: 89