Osmanlı İmparatorluğu gerileme dönemi
Osmanlı Devleti Gerileme Dönemi, Osmanlı tarihinde Karlofça Antlaşması’ndan (1699) başlayarak, Yaş Antlaşmasına kadar (1792) geçen süreye denir.
Osmanlı İmparatorluğu tarihi |
---|
Osmanlı İmparatorluğu kronolojisi |
Kuruluş (1299–1453) |
Yükselme (1453–1683) Yayılma ve doruk noktası (1453–1566) · Krizler ve Değişim (1566–1683) · Kadınlar saltanatı · Köprülüler (1656–1703) |
Duraklama & Reform (1683–1827) |
Modernleşme & Tedbir (1827–1908) |
Dağılma (1908–1922) |
Osmanlı Portalı |
Sebepleri
Osmanlı İmparatorluğu’nun gerileme nedenleri birkaç gruba ayrılabilir:
Merkezi Yönetimin Bozulması
Osmanlı merkezi yönetiminin bozulmasında;
- Şehzadelerin sancaklara gönderilmemesinden dolayı, devlet işlerinde yeterli bilgi ve tecrübeye sahip olmadan devletin başına geçmelerinde rolü vardır.
- Padişahların tecrübesizliğinden yararlanan saray kadınlarının ve ağalarının devlet yönetiminde etkili olmaları.
- Küçük yaşta tahta çıkmaları (IV. Mehmed 6 yaşında tahta çıkmıştır).
- Önemli makamların liyakata bakılmadan rüşvet ve iltimas yoluyla dağıtılması gibi nedenler etkili olmuştur.
Devlet yönetiminde otoritenin sarsılması, halkın devlete olan güveninin azalmasına ve iç isyanların çıkmasına neden olmuştur. Deneyimsiz kişiler tahta geçmiş, bu nedenle merkezi yönetim bozulmuştur.
Ekonominin Bozulması
16. yüzyılın sonlarından itibaren Osmanlı ekonomisinin bozulmasında;
- Coğrafi Keşiflerin etkisiyle ticaret yollarının yön değiştirmesi ve gümrük gelirlerinin büyük ölçüde azalması
- 17. yüzyılda Avusturya ve İran ile yapılan savaşların yüklü harcamalara yol açması
- İhracatın azalması, ithalatın artması ve kapitülasyonların giderek Avrupalı devletlerin sömürü aracı haline gelmesi
- Sömürgelerden Avrupa’ya yüklü miktarda altın ve gümüşün gelmesi, bu madenlerin bir miktarının Osmanlı ülkesine girmesi ve paranın değerini düşürerek enflasyonu artırması
- Vergilerin yükseltilmesi üzerine köylerde yaşayan insanların vergilerini ödeyemeyerek tarımsal üretimi bırakmaları
- Saray masraflarının artması
gibi nedenler etkili olmuştur. Köyden şehre göçler sonucu üretim azalmıştır, fazladan asker alımı ile askeri masrafların artması gibi nedenler de etkili olmuştur.
Askeri Sistemin Bozulması
- III. Murat döneminden itibaren kapıkulu ocaklarına kanunlara aykırı asker alınarak sayılarının artırılması
- Yeniçerilerin geçim sıkıntısını ileri sürerek askerlik dışında işlerle uğraşmaları
- İltizam sisteminin yaygınlaşması üzerine tımar sisteminin önemini kaybetmesi ve eyaletlerde asker yetiştirilmemesi
- Askeri bilgisi olmayan insanların komutanlık rütbelerine getirilmesi
- Avrupa’da meydana gelen harp teknolojisindeki gelişmelerin takip edilmemesi
- Yeniçerilerin sayılarının artmasıyla kendilerini büyük bir güç olarak görmesi.
gibi etkenler Osmanlı askeri sisteminin bozulmasına neden olmuştur.
aa 31
Sosyal Alandaki Bozulmalar
Tımar sisteminin bozulması, nüfusun artması ve Anadolu’da çıkan Celali isyanları halkın devlete olan güvenini sarsmıştır. 17. yüzyılda başta İstanbul olmak üzere büyük şehirlerin nüfusları hızla artmış, bu durum şehirlerde işsizliğe ve güvenliğin bozulmasına neden olmuştur. Sonuç olarak, devlet bu isyanları güçlükle bastırdı ve halkın devlete güveni azaldı.
Eğitim Sisteminin Bozulması
- Eğitim sisteminin temelini oluşturan medreselerin çağın gerisinde kalması ve Avrupa’da eğitim alanında meydana gelen yeniliklerin takip edilmemesi.
- Pozitif bilimlerin medreselerin müfredatından çıkarılması.
- Medrese öğrenimi görmemiş pek çok kişiye ilmi rütbeler verilmesi.
- Yeni doğmuş çocuklara müderrislik unvanının verilmesi ve beşik uleması diye adlandırılan bir sınıfın ortaya çıkması.
Dış Etkenler
- Coğrafi Keşiflerle zenginleşen ve ekonomilerini güçlendiren Avrupa devletleri, Rönesans ve Reform hareketleriyle düşünce ve bilim hayatında önemli atılımlar yapmıştır. Osmanlı İmparatorluğu Avrupa’daki teknolojik ve bilimsel gelişmelere ayak uyduramamış, Avrupa’nın gerisinde kalmıştır.
- İmparatorluğun batıda Viyana,doğuda İran'a kadar ulaşmasıyla imparatorluğun doğal sınırlara ulaşması.
- Avrupalıların Haçlı anlayışıyla Osmanlı İmparatorluğu’na hep birlikte saldırmaları gerilemeye neden olmuştur.
Islahatlar
Bu dönemde Karlofça ve İstanbul Antlaşması’yla kaybedilen yerleri geri almak ve mevcut toprakları korumak amacıyla batıda Avusturya ve Venedik, kuzeyde Rusya ve doğuda İran ile savaşlar yapılmıştır.
Bu yüzyılda Avrupa’dan geri kalındığı Pasarofça Antlaşması’ndan itibaren kabul edilmiş ve yapılan ıslahatlarda Avrupa örnek alınmıştır.
Karlofça Antlaşması ile Osmanlı bir dizi tedbirler almaya başlamış ve mali, iktisadi, idari yapılanmaya gitmiş, ordu ve donanmanın yenilenmesi çalışmalarını başlatmıştır. III. Ahmet döneminde Osmanlı Avrupa kentlerine geçici elçiler göndererek yenilikleri takip etmek istemiştir. Bu dönemde matbaa getirilmiş, İstanbul'a bir kâğıt ve kumaş fabrikası kurulmuştur. İlk özel matbaa kullanılmış ve kullananlar Said efendi ile İbrahim Müteferrika'dır ilk eserde vankulu lugatıdır. Sultan I. Mahmud (1730-1754) ve III. Mustafa (1757-1773) dönemlerinde Osmanlı Ordusu modernize edilmeye çalışılmış, humbaracı ve topçu ocaklarının Batı tarzında teşkilatlandırılmasına girişilmiştir. Bir Fransız subayı olan Comte de Bonneval, 1731'de humbaracı ocağının ıslahına başlayarak ocağın ihtiyaç duyduğu tâlimli askeri yetiştirmek üzere de 1734 yılında Üsküdar'da bir hendesehâne (mühendislik okulu) açılmasını sağlamıştır. Nitekim disiplinli ve modern tâlim ve terbiye ile yetiştirilen bu askerî sınıfın Rusya ve Avusturya ile 1736-1739'da yapılan savaşlarda büyük hizmeti görüldü. Ancak, bu sınıf 1747'de yeniçerilerin baskını sonucu kapatıldı. Sultan III. Mustafa da tahta geçer geçmez, Fransa'dan mühendisler getirterek Mühendishane ve Bahriye sınıfını ve okullarını modern usullere göre ıslah etmeye ve onları tâlim ve terbiyeye girişti. Batıdaki gelişmeleri öğrenmek amacıyla Fransa ve Almanya'ya elçiler gönderdi. Tıp ve Astronomi sahaları ile ilgili çalışmalar hızlandırıldı.
Askeri teşkilat
Bu döneme ait birçok padişah devletin gerilediğini ve önlenmesi gerektiğini düşünerek birçok tedbir almaya çalışsa da Yeniçeri ocağının görev yapamaz hale gelmesi ile yeniliğe açık iyi yetişmiş padişahlara destek olacak devlet adamı olmaması Osmanlının gerilemeyi durduramamasına yol açmıştır.
III. Selim ve Islahat hareketleri
III. Selim Avrupa ve Avusturya'nın ordu ve idare teşkilatı hakkında rapor hazırlamasını isteyerek elçi olarak gönderdiği Bekir Râtıp Efendi'nin kısa zamanda Avrupa'nın ilmî, siyasi ve askerî durumu hakkında bilgiler toplayarak Avusturya ordusunun teşkilatı, askerî okulları, subayların yetiştirilmesi ve başka birçok konu ile ilgili sunduğu rapor üzerine Nizam-ı Cedid ordusu oluşturuldu. Ayrıca bu döneme Nizam-ı Cedid dönemi de denir.
Sonra yenilik hareketlerine karşı çıkan devlet adamları ve yeniçeriler isyan çıkardılar. Bunun sonuncun da III. Selim tahttan indirildi, Nizam-ı Cedit dağıtıldı ve yeniliği destekleyen devlet adamları ve kişiler cezalandırıldı. Padişah IV. Mustafa bunları destekledi ve böylece Nizam-ı Cedit ordusu ve dönemi sona erdi.
Gerileme Dönemi Padişahları
- II. Mustafa (1695-1703)
- III. Ahmet (1703-1730)
- I. Mahmut (1730-1754)
- III. Osman (1754-1757)
- III. Mustafa (1757-1774)
- I. Abdülhamit (1774-1789)
- III. Selim (1789-1807)
- IV. Mustafa (1807-1808)
İsyanlar ve Savaşlar
1593–1606 Devlet-i Aliye(Osmanlı)–Avusturya Savaşları
Silleci Mehmet Paşa döneminde imzalanan antlaşma tarafların karşılıklı saldırılarıyla bozulmuş ve iki devlet arasında savaşlar başlamıştır. İki devlet arasındaki savaş Avusturya’nın isteğiyle Zitvatorok Antlaşması imzalanarak sona erdirilmiştir (1606). Zitvatorok Antlaşması ile Osmanlı Devleti;
- Keje, Eğri ve Estergon kaleleri Osmanlıya bırakılacak.
- Avusturya vergi ödemeyecek ama sembolik bir savaş tazminatı ödeyecek. (Savaşın yıllarca sürmesinden dolayı iki devletin de hazinesi boşalmıştı)
- Avrupa’daki 1533 İstanbul Barış Antlaşması ile kesin olan büyük siyasi üstünlüğünü kaybetmiştir. Ancak askeri ve stratejik üstünlüğü 1683 İkinci Viyana Kuşatması ve 1699 Karlofça Barış Antlaşması'na kadar devam etmiştir.
- Avusturya arşidükü(Kral demektir.)Osmanlı padişahına denk hale gelmiştir. Böylece, Osmanlı Devleti’nin Avrupa devletleriyle hukuki eşitlik dönemi başlamıştır. (İstanbul Antlaşması ile başlayan siyasi üstünlük resmiyette bu antlaşma ile son buluyor gibi gözükse de daha uzun yıllar 2 devlet arasındaki haberleşmelerde Osmanlı Devleti'nin üstünlüğü devem edecektir).
Avusturya, Orta Avrupa’da gücünü artırmak için Macaristan’a egemen olma politikası izlemiştir. Macarlara yardım etmeyi kabul eden Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa sefere çıkarak Viyana’yı ikinci defa kuşatmıştır (1683). Osmanlı orduları Viyana önlerinde bozguna uğrayarak geri çekilmiştir.
Osmanlıların Viyana önlerinde bozguna uğraması, Avrupa’da büyük bir sevinç meydana getirmiş ve Papa’nın gayretleriyle Türkleri Avrupa’dan atmak amacıyla Kutsal İttifak kurulmuştur (1684). Bu ittifaka; Avusturya, Lehistan, Venedik, Malta şövalyeleri ve sonradan Rusya katılmıştır. 16 yıl devam eden savaşlarda Osmanlı Ordusu yenilmiş, kutsal İttifak devletleriyle Osmanlı Devleti arasında Karlofça Antlaşması imzalanmıştır (1699). Karlofça Antlaşması'yla;
- Osmanlı Devleti batıda ilk kez toprak kaybetmiştir.
- Osmanlı Devleti Orta Avrupa'daki egemenliğini kaybetmiştir.
- Avrupa devletleri savunmadan saldırıya geçmiş ve askeri bakımdan üstünlükleri ortaya çıkmıştır.
- Osmanlı Devleti Sakarya Meydan Muharebesi'ne kadar savunma durumuna geçmiş, kaybettiği toprakları geri alma ve yeni toprak kaybetmeme siyaseti izlemeye başlamıştır.
İstanbul Antlaşması
Karlofça Antlaşması’ndan sonra Rusya ile Osmanlı Devleti arasında İstanbul Antlaşması imzalanmıştır (1700). Osmanlı Devleti, Karlofça ve İstanbul antlaşmalarıyla kaybettiği toprakları geri alabilmek amacıyla 18. yüzyılda Avusturya, Venedik ve Rusya ile savaşlar yapmıştır.
İstanbul Ayaklanmaları
İstanbul isyanları kapıkulu askerlerinden yeniçeriler ve sipahiler tarafından çıkarılmıştır. İstanbul isyanlarının çıkmasında;
- Devlet yönetimindeki otorite boşluğundan yararlanan yeniçeri ağaları ve saray kadınlarının yönetimi olumsuz yönde etkilemeleri
- Kapıkulu sisteminin değişmesi ve ocağa askerlikle ilgisi olmayan kişilerin alınması
- Kapıkulu askerlerinin maaşlarının zamanında ödenmemesi veya ayarı düşük paralarla ödenmesi
- Yeniçerilerin cülus bahşişi almak için sık sık padişah değiştirmek istemeleri
- Devlet yönetiminde etkin olmak isteyen devlet adamlarının yeniçerileri kışkırtması
- Yeniçeri ve sipahilerin çıkarları doğrultusunda hareket etmeyen padişah ve devlet adamlarını görevden uzaklaştırmak istemeleri
- Kapıkulu askerlerinin disiplin altında tutulamaması
gibi nedenler etkili olmuştur. İstanbul isyanları devlet düzeni değiştirmeye yönelik olmayıp, yönetimi şahıslara karşı yapılmıştır. İstanbul isyanları sonucunda;
- İsyanların zayıflaması
- Kadı ve sancak beylerinin kanunlara aykırı davranarak halkı zor duruma düşürmeleri
- Osmanlı–İran ve Osmanlı–Avusturya savaşları
gibi nedenler isyancılar, daima isteklerini yaptırmayı başarmışlar ve Osmanlı merkezi idaresi üzerinde kapıkulu (özellikle yeniçeriler) askerlerinin etkisi artmıştır.
- İsyancılar, padişah ve devlet adamlarını görevden almışlar, hatta öldürmüşlerdir.
- İsyanlar İstanbul’da asayişin bozulmasına, halkın zor durumda kalmasına, şehirde yangınların çıkmasına ve yağmalamaların yapılmasına neden olmuştur.
Celali isyanları
Celali İsyanları Yavuz Sultan Selim zamanına kadar uzanır. 17. yüzyılda Anadolu’da çıkan isyanlara “Celali İsyanları” denilmiştir. Celali isyanlarının sebepleri;
- Eyaletlerde devlet yönetiminin bozulması ve vergi toplamada adaletsiz davranılması
- Dirlik sisteminin bozulması ve dirliklerin dağıtımında haksızlıkların yapılması
- 17. yüzyılda savaşların uzun sürmesi ve yenilgiyle sonuçlanmasından dolayı askerden kaçanların Anadolu’da eşkiyalığa başlaması
- Devşirme asıllı devlet adamlarının Anadolu halkıyla kaynaşamamaları
- Merkezi otoriteli olmuştur. Celali isyanlarının sonucunda;
- Anadolu’da devlet otoritesi sarsılmıştır.
- Anadolu’da huzur ve güvenlik bozulmuş, birçok şehir ve kasaba harap olmuştur.
- Üretim faaliyetleri azalmış, ekonomi bozulmuştur.
- Vergiler toplanamamış ve devletin gelirleri azalmıştır.
- Psikolojik değerlerin bozulması