Hayvan hakları

Hayvan hakları, insan harici hayvanların tümünün ya da bir kısmının kendilerine ait bir özerkliğe sahip oldukları ve acıdan kaçınma gibi temel çıkarlarının tıpkı insanların temel çıkarlarının korunduğu gibi korunması gerektiğini savunan fikirdir. Hayvan hakları kavramı, insan harici hayvanların insan amaçlarına uygun düştüğü biçimde kullanılabilecek birer eşya olmadığı, kendi arzuları ve ihtiyaçları olan bireyler olarak muamele görmeleri gerektiği anlamına gelir[1]. Pratikte bu,hayvanların insancıl muamele görmelerinin gerekli olması anlamına gelebileceği gibi, hayvanların tibbi ve kozmetik deneylerde kullanılmasının, eti ya da derisi için öldürülmesinin, eğlence için avlanmasının ve hayvancılık sektöründe hammadde ya da kaynak olarak kullanılmalarının hayvan hakkı ihlalleri olarak tanımlanması anlamına gelecektir.[2]

Hayvan hakları savunucuları, bir türe -insan türüne- mensup olmanın tek başına ahlaki değerlendirmenin temeli olamayacağını öne sürerek, insan harici hayvanları ahlaki değerlendirmenin dışında bırakan önyargılı bakış açısını türcülük olarak adlandırmaktadır.

Hayvan hakları kavramı, hayvanların insanlar tarafından kullanım şartlarında iyileştirmelere ve yasal bazı düzenlemelere gidilmesini öneren hayvan refahı kavramıyla karıştırılmamalıdır.

Felsefe ve hayvan hakları

Dünyadaki bazı kültürel geleneklerde de, örneğin Jainizm, Taoizm, Hinduizm, Budizm, Şinto ve Animizm, hayvanlara bazı haklar tanımaktadır.

Batıda ise John Locke (1632-1704) hayvanlara gereksiz yere zulmetmenin ahlaken yanlış olduğunu savunmuş[3], Immanuel Kant (1724-1804) ise hayvanlara yönelik zulm içeren davranışların insanı zalimleştireceğini ve diğer insanlara yönelik işlenebilecek şiddet eylemlerini kolaylaştırabileceğini öne sürmüştür[4].

Yararcı felsefeci Jeremy Bentham (1748-1832) ise, bir kavram olarak haklara karşı çıkıyor olsa da, diğer varlıklara muamele etme biçimlerimizi belirleyen temel unsurun hissedebilirlik yetisi olması gerektiğini savunmuştur. Bentham, acı çekebilir olma yetisinin bu acıya eşit muameleyi gerekli kıldığını öne sürmüş, bir edimin ahlaki değerine karar verirken bu eylemden etkilenecek acı çekebilen her varlığın acısını dikkate almamız gerektiğini savunmuştur[5]. Bentham, 1789 yılında yazdığı kitabında bu görüşünü şöyle ifade etmiştir:

Yetişkin bir at ya da köpek, ussal kapasitesi ve iletişim yetileri bakımından, bir günlük, bir haftalık, hatta bir aylık bir bebekle kıyaslanamayacak kadar gelişmiştir. Kaldı ki öyle olmadığını farz edelim, bunun ne önemi olurdu? Asıl soru, ‘akıl yürütebiliyorlar mı’ ya da ‘konuşabiliyorlar mı’ değil, “acı çekebiliyorlar mı’ sorusudur[5].

Güncel felsefede hayvan hakları

Günümüzde felsefede hayvanların ahlaki statüsüne ilişkin görüşler iki ayrı kaynaktan beslenmektedir; bunlar yararcı felsefe temelli görüşler ve hak temelli görüşlerdir. Yararcı görüşün temsilcisi Peter Singer'dır. Hak temelli görüşün temsilcileri ise Tom Regan ve Gary Francione'dur. Yararcı görüşler eylemlerin ahlaki statülerini tekil eylemin o eylemden etkilenebilecek herkes açısından sonuçları bağlamında yargılamayı savunurken, hak temelli görüşler ahlaki eylemlerin neticelerine göre değil belli ahlaki ilkere göre değerlendirilmesi gerektiğini savunur.

Yararcı görüş, Jeremy Bentham'ın görüşlerine dayanmakla birlikte, hayvan etiği bağlamında özellikle Peter Singer'ın Hayvan Özgürleşmesi kitabıyla ön plana çıkmıştır. Bu kitapta savunulan görüşe göre, insan çıkarları ve hayvan çıkarlarının eşit gözetilmemesi için geçerli herhangi bir sebep yoktur[6]. Bir fare de, bir insan da işkence görmemek ister. Öte yandan Singer, tıpkı öncüsü Bentham gibi haklar fikrini reddetmektedir. Singer'a göre, hayvanların geleceği tasavvur etme yetileri yoktur, bu sebeple bir hayvanı öldürmek, bu hayvanı herhangi bir çıkarından mahrum bırakmaz[7]. Bu yüzden Singer'ın savunusu daha çok insanların hayvan kullanımları esnasında hayvanların koşullarını düzeltmeye odaklanmaktadır.

Tom Regan, insan harici hayvanların bir yaşamın öznesi olduklarını ve bu sebeple haklara sahip olduklarını savunur. Bu görüşe göre, insanlar ahlaki eylemlerin failleridir ve yaptıkları eylemlerden sorumludurlar[8]. Bir yaşamın öznesi olan insanlar ve insan harici hayvanlar ise diğer kişilerin eylemlerinden öznel olarak zarar görebilir oldukları için ahlaki müteessirlerdir[9]. Regan, bu kavramsallaştırmadan yola çıkarak, Kant felsefesinde bulunan ve Kant açısından sadece insanları kapsayan "hiç kimse bir başkasının araçlarının amacı olarak kullanılamaz" ilkesini insan harici hayvanlara da genişletmek gerektiğini savunmaktadır[10]. Bunun anlamı, hayvanlara yönelik muameleleri iyileştirmenin yeterli olmayacağı, olması gerekenin hayvanları insan amaçları için kullanmaktan vazgeçmek olduğudur.

Gary Francione, insanların ve diğer hayvanların ortak olarak sahip olmaları gereken bir temel hakkın olduğu fikrini ortaya atmıştır. Bu hak "mal ve kaynak olarak kullanılmama hakkı" olarak tanımlanır[11]. Francione'a göre hayvanlar açısından anlamlı herhangi bir değişim, toplumda ve yasalarda hayvanları insan mülkü olarak tanımlayan paradigmanın değişmesi ile mümkündür. Hayvanların insan kullanımı ve mülkiyeti altındayken koşullarını iyileştirme üzerine kurulu hareketin ise asıl problemi görünmez hale getirdiğini öne süren Francione, hayvan hakları savunucuları için ahlaki temelin veganlık olduğunu savunmaktadır. Hayvanlar insan mülkü olarak görüldüğü müddetçe herhangi bir muamele iyileştirme çabası mülk sahiplerinin çıkarları doğrultusunda gerçekleşecek, dolayısıyla her zaman sınırlı kalacak ve hayvanların mülk statüsünü pekiştirecektir. Bu yüzden hak savunucuları muameleleri iyileştirmeye değil, bu statüyü değiştirmeye odaklanmalı, bu sebeple öncelikle hayvanları kullanmayı kendi hayatlarından başlayarak sonlandırmalıdırlar[12].

Hayvan haklarına ilişkin tarihi olaylar

Kahverengi Köpek Olayı

Joseph Whitehead'in yaptığı Kahverengi Köpek heykeli. Heyken 1906-1910 yılları arasında Battersea'de sergilenmiş, defalarca saldırıya uğramış ve sonrasında kaldırılmıştır.

1902 yılında İsveçli hayvan savunucusu ve feminist Lizzy Lind af Hageby (1878-1963) ve arkadaşı Lisa Shartau, Londra Kadın Tıp Fakültesi'ne tıp okumak üzere kaydolmuştur. Amaçları hayvanlar üzerinde yapılan dirikesim uygulamaları hakkında geniş bilgi edinmektir. Bu eğitimden deneyimlerini, tıp eğitiminde deney için kullanılan hayvanlara yönelik zulme dair detayları The Shambles of Science: Extracts from the Diary of Two Students of Physiology (1903) isimli kitapta yayınlamışlardır. Kitaptaki çarpıcı kısımlardan biri kahverengi teriyer cinsi bir köpeğin bilinci açıkken kesildiğinin anlatıldığı bölümdür. Bu bölümde anlatılanlar fakültede çalışan araştırmacılar tarafından inkar edilse de, araştırmacılara açılan dava fakülteyi anestezi kullanmadıkları için suçlu bulmuştur[13].

1906 yılında, bu olaya atfen Battersea Parkında Joseph Whitehead tarafından yapılan bir köpek heykeli dikilmiş, altına da "İngiltere'nin kadın ve erkekleri, işler daha ne kadar zaman böyle sürüp gidecek?" yazısı yer almıştır. Bu heykel tıp öğrencileri arasında öfkeye sebep olmuş, heykele yönelik saldırılardan dolayı 24 saat polis koruması gerekmiştir. Ertesi yıl Trafalgar meydanında 1000 kadar tıp öğrencisi ile sendikacılar ve Süfrajet hareketi mensupları arasında bir çatışma çıkmışır. İki yıl sonra bir gece Battersea konseyi heykeli ortadan kaldırmıştır[13].

Veganlığın ortaya çıkışı

Ana madde: Veganlık

19 ve 20. yüzyıllarda İngiltere'de bulunan vejetaryenler derneğinde hayvan etinin yanı sıra hayvansal süt ve yumurta da tüketmeyen kişilere katı vejetaryen ismi takılmaktaydı. Vejetaryenler Derneği'nin resmi dergisinin 1851 yılında yayınladığı bir sayısında deri olmayan ayakkabıların nasıl bulunacağını anlatan makale bu yıllarda giyim de dahil tüm hayvansal ürünlerden uzak duran kişilerin varlığına işaret etmektedir. Derneğin 1923 yılında çıkardığı bir yayında da vejetaryenler için uygun olanın tüm hayvansal ürünlerden uzak durmak olduğu yazılmıştır ancak bu görüş derneğin resmi görüşü haline gelmemiş, vejetaryen kelimesi sadece hayvan eti tüketmemek anlamıyla özdeşleşmiştir[14].

1944 yılında Donald Watson öncülüğünde bir grup, hayvansal süt, yumurta ve diğer hayvansal ürünlerin kullanımının hayvan haklarıyla uyumlu olmadığı üzerine yürüttükleri tartışmanın ardından Vejetaryen Derneği'nden koparak tüm hayvansal ürünlerden uzak yeni bir hareketi başlatmışlardır. Vegan kelimesini, savundukları bu yaşam tarzını tanımlamak için ortaya atmışlardır[14].

Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi

Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi, 15 Ekim 1978 tarihinde Paris'teki Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Merkezi'nde düzenlenen bir törende okunmuştur. Bu metin, 1989 yılında Hayvan Hakları Birliği tarafından tekrar düzenlenerek 1990 yılında UNESCO Genel Direktörü'ne sunulmuş ve aynı yıl halka açıklanmıştır. Öte yandan bu metin UNESCO tarafından tanınmış olmayıp yasal herhangi bir bağlayıcılığı yoktur[15]. Bununla birlikte, metinde bazı hayvanlardan yük hayvanı gibi sıfatlarla bahsedilmesi ve hayvanların yaşam haklarından ziyade "acısız öldürülmesi" gibi ifadelerin yer alması hak kavramına aykırı düşmektedir.

Türkiye'de hayvan hakları

Türkiye'de hayvan hakları 2004 yılında yasa ile [16][17][18] koruma altına alınmıştır. Hayvanların, doğanın onlara tanıdığı yaşama haklarını korumak için gerekli hükümler yasal güvenceye alınmış ve bu hükümleri ihlal edenlere çeşitli cezalar verilmesi öngörülmüştür. Ancak bu yasalar hayvanları hak sahibi varlıklar olarak tanıyan yasalar değildir.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. "Animal Rights Law and Legal Definition | USLegal, Inc". definitions.uslegal.com. Erişim tarihi 11.07.2019.
  2. (İngilizce) "animal-rights movement", The Columbia Encyclopedia, Sixth Edition, 2001-05 13 Ağustos 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. URL erişim tarihi: 23 Eylül 2007
  3. Locke, J. (1996). Some thoughts concerning education: and, of the conduct of the understanding. Hackett Publishing.
  4. Kant, Immanuel (1785). Groundwork of the Metaphysics of Morals.
  5. Bentham, J. (1789). An introduction to the principles of morals. London: Athlone.
  6. Singer, P. (2005). Hayvan Özgürleşmesi, çev. Hayrullah Doğan, Ayrıntı Yayınları, İstanbul.
  7. Singer, P. (2012). Pratik Etik. çev. Nedim Çatlı. İstanbul: İthaki Yayınları.
  8. Regan, T. (1987). The case for animal rights. In Advances in animal welfare science 1986/87 (pp. 179-189). Springer, Dordrecht.
  9. Altınal, BE, Gürkan GÖ (2015) Hayvan Kullanımı ve Yeni Refahçı “Hayvan Rızası” Mefhumu Üzerine, Abolisyonist Vegan Hareket sayfası (Erişim 17.01.2020)
  10. Regan, T. (2007). Kafesler boşalsın: Hayvan haklarıyla yüzleşmek. Çev: Çağlayan, S. İletişim.
  11. Francione, GL. (2007) Clarifying the Meaning of “Right”, Abolitionist Approach Website (Erişim 17.01.2020) (Türkçe çeviri: https://abolisyonistveganhareket.org/post/75695944191/hak-kavram%C4%B1n%C4%B1n-anlam%C4%B1n%C4%B1-netle%C5%9Ftirmek)
  12. Francione, G. L., & Garner, R. (2010). The animal rights debate: Abolition or regulation?. Columbia University Press.
  13. Kean, H. (2003). An exploration of the sculptures of greyfriars bobby, Edinburgh, Scotland, and the Brown Dog, Battersea, South London, England. Society & Animals, 11(4), 353-373.
  14. Leneman, L. (1999). No animal food: the road to veganism in Britain, 1909-1944. Society & Animals, 7(3), 219-228.
  15. González, F. J. C. (2018, July). La Declaración universal de los derechos del animal. In Derecho Animal. Forum of Animal Law Studies (Vol. 9, No. 3, pp. 143-146). https://ddd.uab.cat/record/196085
  16. Başbakanlık Mevzuat Bilgi Sistemi, 5199 sayılı HAYVANLARI KORUMA KANUNU
  17. "Başbakanlık Mevzuat Bilgi Sistemi,HAYVANLARIN KORUNMASINA DAİR UYGULAMA YÖNETMELİĞİ". 8 Şubat 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Aralık 2012.
  18. Hayvan Hakları İle İlgili Tüm Yasal Mevzuat, HAYTAP
This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.