Kayıtbay
Kayıtbay (Arapça: قايتباي) (d. yak. 1416/1418 - ö. 1496) ya da tam adıyla El-Eşref Seyfeddin Kayıtbay, Memluk sultanlarından Çerkes kökenli Burci hanedanının on sekizinci hükümdarı. 1468 ile 1496 yılları arasında Memluk sultanlığı yapmıştır.
Kayıtbay | |
---|---|
Mısır Memlûk Sultanı | |
Hüküm süresi | 1468 – 1496 |
Önce gelen | Zahir Timur Buğa |
Sonra gelen | Nasır Muhammed |
Hanedan | Burci Hanedanı |
Doğum | 1416/1418 |
Ölüm | 1496 |
Kafkasya'da Çerkez doğumlu olup 1422-1438 döneminde Burci hanedanından dokuzuncu Memlûklu Sultanı olan Barsbay tarafından köle olarak satın alınmış ve ve yine Burci hanedanından 1438-1453 döneminde on birinci Memlûk Sultanı olan Çakmak tarafından azat edilmiştir. Bundan sonra Memlûk ileri gelenleri arasında ilerlemiş ve sonradan imar eserleri inşa ettirmek için kullanacağı büyük bir servet yapmıştır. 10 Ocak1468de Sultan Zahir Timur Buğa bir komplo ile tahttan indirilince değişik saray klikleri arasında uzlaşma ile Memlûklu Sultanı olmuştur.
Saltanatı döneminde Memlûklu devletinin siyasetinde ve ekonomisinde istikrar sağlanmasına çalışmış ve bunda büyük başarı sağlamıştır. Güney Anadolu'da Osmanlı devleti ile Memlûklular sınırlarını sabitleştirip Memlûklu gücünü konsolide etmiştir. Kayıtbay döneminde on sekiz değişik askerî sefer yapılmıştır. Fakat bu siyasi ve askerî uğraşları yanında ülkesinin imarı için yaptırdığı büyük yapıları ile ün salmıştır. Kahire'nin her önemli mahallesinde, İskenderiye, Kudüs, Halep, Şam, Mekke ve Medine mimarisine katkılar yapmıştır. Kahire bulunan Kayıtbay Camii Şerifi ve İskenderiye'ye meşhur antik deniz-fenerinin yerine yaptırdığı Kayıtbay Kalesi çok iyi bilinen yaptırdığı mimari eserlerdendir.
Sultanlık öncesi yaşamı
Kayıtbay yaklaşık 1416-18 yıllarında Kafkaslarda bir Çerkez ailenin çocuğu olarak doğdu. Genç yaşında atçılık ve okçuluk alanlarında gösterdiği maharet Kahire'ye Çerkez köle götüren bir esir tacirinin dikkatini çekti ve yirmi yaşlarında iken Kahire'ye köle olarak satılmak üzere getirildi. O zamanki Memlûklu Sultanı olan Barsbay (1422-1437) tarafından köle olarak satın alındı ve sarayda muhafız birliği askeri oldu. Bir sonraki Sultan Zahir Çakmak tarafından azat edilip sarayda sivil idarede üçüncü derecede kâtip (divitar) olarak göreve başladı. Sultan İnal (1453-1461) döneminde emir sultan ve tablahane emiri; Sultan Hoşkadem (1461-1467) döneminde ise önce binler komutanı ve 1467de Muhafız Birliği komutanı (reis-i navbat al nuvvab) oldu. Memlûklu askeri bürokrasisi içinde bu ilerlemesi sırasında Kayıtbay sadece iyice tanınmış olarak kalmadı, bir büyük servet biriktirmeyi de başardı. Aralık 1467de yakın arkadaşı olan Zahir Timur Buğa Sultan olunca Kayıtbay Atabey olarak en yüksek askerî rütbeye atandı.
Fakat Sultan Timur Buğa'nin elinde yeter derecede serveti olmadığı için diğer Memlûkluler desteğinden yoksun kalmıştı. İki ay süren sultanlıktan sonra yüksek bir Memlûklu saray memuru olan Hayır Bey'in 30 Ocak 1468de yaptığı komplo ile sultanlıktan uzaklaştırıldı. Bu komplocu saray grubu arasında bir uzlaşma sağlanmak ancak Kayıtbey'e sultanlık görevi vermek ile mümkün oldu. Kayıtbay bu sultanlık payesini ancak bazı şartlarla kabul edeceğini bildirdi. Bu şartların başında eski sultan ve arkadaşı Timur Buğa'nin çok uzaklarda bir sürgüne gönderilmemesi bulunmaktaydı. Nitekim Kayıtbay Sultan olunca Timurboga Dimyat'a çekilmiştir.[1]
Sultanlık dönemi
Görevden uzaklaştırma ve atamaları
Sultan Kayıtbay'ın aldığı ilk politika tedbiri sabık Sultan Zahir Timur Buğa'ya komplo hazırlayıp uygulayanları ve komplo liderlerini siyasi iktidar organlarından uzaklaştırmak ve bu organları kendinden daha önceki sultanlarla çatışmış olan tecrübeli eski idareciler ve kendi tarafını tutan yetenekli yeni idarecilerle doldurmak oldu. Bu yeni idareciler arasında "sır katibi (veya davadar)" olarak atanan Emir Yas-beg bin Mehdi ve "atabek'" olarak atanan Emir Öz-beg bin Tuth görev dönemlerinin sonlarına kadar Sultan Kayıtbay'ın en yakın danışmanları oldular. Fakat, Sultan Kayıtbay'ın özel bir siyasetine uygun olarak, bu iki danışman devamlı birbiriyle rekabet halinde olmuşlardır. Sultan Kayıtbay bu şekilde iki rakip danışman seçimi ile iki danışmanın birbirleriyle anlaşıp Sultanın iktidar gücüne köstek olmalarını önlemiştir.[2]
Özellikle 1472'de Memlûklu orduları Dulkadiroğulları beyi Şehsuvar'ın isyanını bastırdıktan sonra Sultan Kayıtbay saraydaki nüfuzunu daha da güçlendirmek için yeni bir tasfiye harekâtına geçip kendi kliğine bağlı olmayanların tümünü saraydan uzaklaştırıp, bütün iktidar kilit noktalarına kendi kölemenlerini atadı.
Dülkadiroğulları Beyi Şehsuvar Bey isyanı
Kayıtbey Sultan olduktan sonra hemen ortaya çıkan sorun Memlûklulere bağlı olan güney-doğu Anadolu'da Elbistan merkezli bir Türkmen beyliği olan Dulkadiroğulları Beyliği'ni Osmanlı Devleti yardımıyla eline geçiren Şehsuvar Bey'in isyanı oldu. Şehsuvar Bey Kayıtbey daha Memlûklu Sultanı olmadan 1467'de üzerine gönderilen bir Memlûklu ordusunu yenmişti.
1468'de Kayıtbay Memluklu Sultanı olur olmaz Şehsuvar Bey üzerine Emir Kulaksız komutasında bir ordu daha gönderdi. Bu Memlûklu ordusu da Şehsuvar Bey tarafından yenilgiye uğratıldı ve Memlûklular Darende ve onlara bağlı Ramazanoğulları Payas ve Kozan (Sis) kalelerini kaybettiler. Bu sefer 1469'da Memlûkluların Malatya valisi ile Ramazanoğulları beyinin birleşik ordusu Şehsuvar Bey üzerine gönderildi ve bu ordu bir Şehsuvar Bey'i bir pusu ile yendi ve Şehsuvar Bey Kozan kalesini bırakmak zorunda kaldı. Fakat o yıl Şehsuvar Bey Memluklulara bağlı Ramazanoğullarına hücum edip başarılar kazandı. 1470'te Kayıtbay bu defa Şehsuvar Bey üzerine Atabey olan danışmanı Emir Özbek kumandasında bir ordu daha gönderdi ve bu Memlûk ordusu da yenilgiye uğradı. Sultan Kayıtbay Şehsuvar Bey'e destek sağlayan Osmanlı Sultanı II. Mehmed'e mektup göndererek Şehsuvar Bey'e barışcı olması için nasihat edilmesini istedi ve bunu uygun gören Osmanlı Sultanı bir nasihat mektubu gönderdiyse de Şehsuvar Bey bu nasihate hiç uymadı ve Osmanlı devletinin desteğini kaybetti.[3]
1471'de ise Sultan Kayıtbey yakın danışmanı Emir Yas-beg komutasında yeni büyük ve harblerde yeni kullanılmaya başlayan küçük ateşli toplarla donanmış bir orduyu Şehsuvar Bey üzerine gönderdi. Bu Memlûk ordusu, elinde ateşli silah olmayan Şehsuvar Bey'in ordusunu Ceyhun Irmağı kıyılarında büyük bir yenilgiye uğrattı.[4] Şehsuvar Bey Zamantı kalesine çekildi. Memlûklu ordusu bu kaleyi uzun müddet kuşattı. Sonunda kale teslim oldu ve Şehsuvar Bey esir alındı. Şehsuvar Bey ve üç kardeşi Kahire'ye getirildiler ve 1472'de hepsi idam edilerek Kahire kalesinin "Bab Züveyla (Züveyle Kapısı)"'nda asıldılar.[5]
Ülkesi içinde gezileri ve hac seferi
Sultan Kayıtbay'nın diğer bir değişik ve alışılmamış uygulaması ise döneminde ülkesinin değişik bölgelerini barış döneminde ziyaret etmesidir. İskenderiye, Şam ve Halep şehirlerini ziyaretle kalmayıp bu şehirleri önemli büyük binalar yaptırarak imar etti ve ziyaretleri bu yapıları kendisini görmesi için birer vesile oldular. 1472de Hac görevini yapmak için Hicaz'a Mekke ve Medine'ye gitti. Özelliklikle Medine'de bulunan fakir halka destek sağlamak için şahsi servetinin bir kısmını harcadı. Ayrıca bu gezi sonradan Mekke ve Medine şehirlerinde büyuk imar projelerini başlatmasına bir temel sağladı. Fakir halka bu cömertce destekleri dolayısıyla ülkesinde büyük bir ün kazandı. Bu seyahatlerinde Kahire sarayı ve kalesini kendi saray memuru ve kölemenlerinin eline bırakması da hem yardımcılara gösterdiği güvencine hem de kliği dışındakilere ne kadar yardımcıları tarafından sevildiğine dair açık nişaneler olduğu yazılmıştır.[6]
Akkoyunlular ile savaş
1480de Atabek olan Emir Yaş-beg Güneydoğu Anadolu'da Akkoyunlular'a karşı bir askeri sefere başladı. Fakat Urfa kalesine hücum etmekte iken Akkoyunlu ordusu tarafından çok kesin bir yenilgiye uğratıldı. Bu savaşta esir düşen Yaş-beg Akkoyunlular tarafından idam edildi ve Kayıtbay önemli bir danışmanını kaybetmiş oldu.
Osmanlı-Memluk savaşı (1485-1491)
Bundan sonra Sultan Kayıtbay güney Anadolu'da askeri bakımdan çok güçlü Osmanlı Devleti ile 1485-1491 arasında uzun süren Osmanlı-Memlük Savaşı'na girişmek zorunda kaldı.
Bu savaş 1485 yılında Osmanlı Devleti'nin Çukurova'ya hücumuyla başladı. Osmanlı serdarı Karaman Beylerbeyi Karagöz Mehmet Paşa idi ve ordusu timarlı sipahiler ve azaplardan oluşan eyalet askerindendi. Osmanlılar Türkmen Turgutlu ve Varsak aşiretlerinin akınlarını durdurmak hedefli idi ve Çukurova etrafını ellerine geçirip bu hedefe eriştiler.
Ancak ertesi yıl 9 Şubat 1486 tarihinde, Adana şehrinin hemen dışında yapılan bir muharebede Memluklu ordusu galip geldi ve Osmanlıların ellerine geçen araziler tekrar Memluklular ve bağdaşıkları ellerine geçti. Bunun üzerine Osmanlı Sultanı II. Beyazid yeniçeri ağırlıklı bir orduyu vezir Hersekli Ahmed Paşa komutanlığı altında Çukurova'ya gönderdi. Memluklu ordusu bu orduyla 15 Mart 1486'da yaptığı muharebede de büyük bir galibiyet kazandı. Osmanlı ordu serdarı Hersekli Ahmet Paşa esir alındı ve Karagöz Mehmed Paşa ise savaş alanından kaçtı. Bundan sonra bir geçici ateşkes uygulandı.
Ama taraflar anlaşamayıp 1487de savaş yine başladı. 1487'de Osmanlı sadrazamı Koca Davut Paşa idaresindeki bir Osmanlı ordusu, Dulkadiroğulları'na karşı olan Turgutlu ve Varsak aşiretleri isyanları bastırmak hedefli olarak yine Çukurova'ya girdi; ama Memlükluların burada zayıflığını fırsat bulan bu ordu Adana'yı tekrar eline geçirdi.
1488 yılında Osmanlı devleti bu sefer hem denizden hem de karadan Memluklulara karşı hücuma girişti. Memluklulara esir olan Hersekli Ahmet Paşa esirlikten kurtulduktan sonra Osmanlı kaptan-ı derya olmuştu. Hem Kayıtbay hem de Hersekli Ahmet Paşa bir Osmanlı deniz seferi için Venedikli;erden dsetek istediler. Venedikliler Kayıtbay'a destek vermediler; Osmanlıların istediği Kıbrıs'ta Gazimağusa üssünü kiraya vermekten de çekindiler ve bir Venedik filosu Kıbrıs'ı korumaya gönderdiler. Çukurova'ya doğru gelen Osmanlı donanması İskenderun'a demirlemeyemedi ve çıkan bir fırtınadan dolayı, donanmanın çoğu battı. Kapıkulu askerinden oluşan Osmanlı kara ordusu ise Rumeli Beylerbeyi Hadım Ali Paşa serdarlığı altında Çukurova'ya girdi ve Adana, Tarsus, Kozan kalelerini, eline geçirdi. Sultan Kayıtbay, Emir Özbek Bey komutasında bir Memlüklu sefer ordusunu Çukurova'ya gönderdi. Bu ordu ile Osmanlı Ordusu ile 16 Ağustos 1488 tarihinde Ağaçayırı Muharebesi'ne girişti. Emir Özbek Bey komutasında Memlüklu ordusu Hadım Ali Paşa komutası altında bulunan Osmanlı ordusunu bu muharebede yendi. Memluklu ordusu bu muharebede, sol kanatta gerilemek zorunda kalmakla beraber, sağ kanattan büyük bir hücumla Osmanlı ordusunu çökertti. O kanattaki Osmanlı Karaman eyalet askeri kaçtı ve Osmanlı ordusu Çukurova'daki kazandıklarını geride bırakıp Karaman'a çekildi. Memlüklu ordu komutanı Emir Özbek Bey Çukurova'yı hızla Osmanlılardan temizledi. Son olarak Adana kalesini 3 ay bir kuşatma sonucunda eline geçirdi.
Ertesi yıl Hersekli Ahmet Paşa Adana'ya yürüyüp ufak bir galibiyet aldıysa da Çukurova tamamen Memluklular eline geçti. Osmanlılara bağlı olan Türkmen'ler de Memluklular tarafına geçmeye başladılar.
Bu sefer Çukurova'da bulunan Memluklu emirleri Osmanlıların bu zaafını değerlendirip 1490'da büyük bir ordu ile Osmanlı devleti topraklarına girdiler. Karaman Beyliği batısına girip Hersekli Ahmet Paşa tarafından savunulan Kayseri kalesini kuşattılar. Bu kuşatma başarısız kalıp Memluklu ordusu Çukurova'ya geri çekildi.
Bu arada Batılı Hristiyanlar Akdeniz'de Türkleri durdurma siyasetine başladılar. İspanya'da Müslüman egemenliğine son veren ve Reconquista'yı tamamlamış olan Aragon'lu II. Fernando 1488-1491 yılları arasında Kayıtbay ile bir anlaşma yapıp Mısır'a hububat desteği ve 50 kalyonluk bir filo desteği sağlamaya başladı.[7]
1491'de son olarak iki taraf bir ateşkes anlaşması imzalamayı başardılar ve bu anlaşma Kayıtbay'ın ve Osmanlılar ise Sultan II. Beyazid'in kalan hükûmet döneminde güney Anadolu'da barışı korudu.
Kayıtbay'ın Ortadoğunun en güçlü devleti olan bilinen Osmanlı Devleti'ne karşı koyması ve hatta onları bazen mağlup ederek bir barış anlaşması imzalanması Kayıtbay'ın İslam ülkelerindeki prestijini çok yükseltti.[8]
Ölümü
Kayıtbay'ın saltanatının son yılları sağlığının gittikçe fenaya gitmesi ve askerleri arasında gittikçe hoşnutsuzluğun yayılması ile geçmiştir. Kayıtbay'ın bu çöküntü geçirmesine baş neden bir attan düşme kazası geçirmesi ve bundan sonra günlerce komada kalması idi. Ayrıca kendinin yanında yetişip kendini tutan kölemenler arasında en yetenekli ve en yetişkinlerinin ölmesi ve geriye kalanların daha çok bilinçsiz, vicdansız dalkavuklar olması ve böylece Memlûklu sarayının bir entrika yuvasına dönüşmesidir.
1492de Kahire'de büyük bir veba salgını çıktı ve bu 200.000 kişinin ölümüne neden oldu. 1494de Kayıtbay'ın sağlığı daha da kötüleşti ve merkezî otoritesi olmayan Memluk sarayının siyasi gücü, saray mensupları arasında klikleşme, klikler arasında öldürücü rekabet ve zaman zaman yapılan personel temizlikleriyle, gittikçe zayıfladı. En sonunda Kayıtbay 8 Ağustos 1496'da öldü. Cenazesi Kahire'de bulunan büyük Kuzey Mezarlık alanında yaptırmış olduğu muhteşem bir türbeye gömüldü. Yerine oğlu olan Nasır Muhammed Memlûklu Sultanı oldu.[9]
Kayıtbay'in ölümü ile Memlûklu Sultanlığı 5 yıl süren bir iktidar kavga ve krizleri ortamına girdi. Bu kriz Kayıtbay'dan sonra beşinci Memlûklu Sultanı olan Kansu Gavri'nin 1501'de sultanlığı eline geçirmesine kadar devam etti.
Eserleri
Sultan Kayıtbay ülkesinin imarıyla uğraşmakla ve kalıcı mimari eserlerini Mısır ve ülkesinin diğer bölgelerinde bina ettirmesi ile ünlüdür. Kayıtbay'in 15 yıl süren saltanat döneminden, ya halen ayakta bulunan ya da zamanında yapılmış olduğu elde bulunan vesikalarla bilinen, asgari 230 sayıda kamuya ait mimari eseri yaptırıldığı bilinmektedir. Mısır'da Kahire'nin her eski semtinde, İskenderiye ve Reşid kentlerinde; şimdiki Suriye'nin Halep ve Şam kentlerinde; Kudüs ve Gazze'da inşa ettirdiği mimari eserleri halen ayakta bulunmaktadır. Bunlar arasında Kahire'de bulunan Kayıtbay Camii Serifi, "Bayt Al-Razzaz Sarayı" ve kuzey mezarlıkta bulunan "Kayıtbay Türbesi", ; İskenderiye'de antik İskenderiye Feneri yerine yaptırdığı "Kayıtbay Kalesi"; Kudüs'te Haram-i Şerif'te "Eşrefiye Medresesi" ve "Sultan Kayıtbay Sebili" sayılabilir. Sultan Kayıtbay Mekke ve Medine'de de birçok imar eseri bırakmıştır. 1481de Medine'deki Mescid-i Nebevî Camii ve Muhammed Peygamber'in mezarı büyük bir yangından zarar görmesinden sonra Sultan Kayıtbay tarafından çok geniş şekilde restore edilmişlerdir.[10]
Dipnotlar
- Petry, Twilight, 33.
- Petry, Twilight, 43-50.
- Dülkadiroğulları Beyliği
- Winter, Michael Winter ve Amalia Levanoni (2004) The Mamluks in Egyptian and Syrian Politics and Society, Brill ISBN 978-90-04-13286-3 say.130 bu tarihî gerçeği vermekte ve bunu 1517de Merc-i Dabik Muharebesi'nde Memlûklu ordusunun ateşli silah kullanmaması ile nasıl tezatlı olduğunu bildirmektedir.
- "Arşivlenmiş kopya". 3 Haziran 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2009.
- Petry, Twilight, 73-82.
- Mark D. Meyerson, (1991) The Muslims of Valencia in the age of Fernando and Isabel say. 64
- Petry, Twilight, say.88-103.
- Petry, Twilight, 103-118.
- Meinecke M., (1992) Die mamlukische Architektur in Ägypten und Syrien (648/1250 bis 923/1517), Glückstadt, Cilt.II. say.396-442.
Dış bağlantılar
- Clot, André
- (çev. Turhan Ilgaz) (2005), Kölelerin İmparatorluğu Memlüklerin Mısır'ı, İstanbul: Epsilon Yayınları ISBN 975-331-772-7.
- (2009) L'Égypte des Mamelouks 1250-1517. L'empire des esclaves, Paris:Perrin ISBN 978-2-262-03045-2 (Fransızca)
- Petry, Carl.F. (1993) Twilight of majesty: the reigns of the Mamlūk Sultans al-Ashrāf Qāytbāy and Qānṣūh al-Ghawrī in Egypt Seattle:University of Washington Press (İngilizce)
- M. Th Houtsma (ed) (1993) E. J. Brill's First Encyclopaedia of Islam, 1913-1936 Cilt. 4 , Brill ISBN 978-90-04-09796-4 Google books (İngilizce) (Erişme:5.7.2010) (Bölüm: 663-664 Kâ'itbey, al-Malik al-Ashraf Abu'l-Nasr Saif al-Dîn al-Mahmûdî al-Zâhirî)
Resmî unvanlar | ||
---|---|---|
Önce gelen: Zahir Timur Buğa |
Mısır Memlûk Sultanı 1468 – 1496 |
Sonra gelen: Nasır Muhammed |