Tesettür
Tesettür, İslam kültüründe çoğunlukla kadınların kıyafetleri ile ilgili tanımlamalarda kullanılan örtünme anlamında bir kavramdır. Günümüzde tesettür giyimi, kadının özgür iradesiyle yaptığı bir seçim olabileceği gibi farklı toplum kesimleri veya şeriatla idare edilen coğrafi bölgelerde kadının bir birey olarak ev dışında sosyal hayata katılma, çalışma, ihtiyaçlarını temin etme, kendi giyim ve insan ilişkilerinde kişisel tercihlerini kullanabilme gibi özgürlüklerinden mahrum eden uygulamalara konu olabilmektedir.
Pek çok mezhep örtülmesi gereken yerleri ve örtünün şeklini (örneğin transparan olup olmamasını) kesin talimatlarla belirlemiştir. Bunlar arasında fikir birliği olmadığı gibi İslamda kadınların saçlarını örtmesinin zorunlu tutulmadığı görüşünde olan alimler de mevcuttur. Ayrıca şeriat hukukunda erkeklerde olduğu gibi esire veya cariye kadınların giyim kuralları, dini ve toplumsal hakları ve sorumlulukları hür kadınlardan tamamen farklıdır. (Ayrıca bakınız:İslamda kadın)
Giyim konusunda bilinen en eski hukuki düzenleme, Hammurabi ve Orta Asur kanunlarında yer almıştır. Kanun metnine göre, başörtüsü, sokağa çıkan, başka bir deyişle kamusal alana giren hür kadınların bir sembolü olarak tanımlanmış ve hukuki güvence altına alınmıştır. Bu kanuna göre ayrıca köle kadınlar ve fahişeler kesinlikle başlarını örtmeyeceklerdir. Başı açık olması zorunlu olan kadınlar örtünerek bu kuralı ihlal ettiklerinde onları görüp ihbar etmeyenlerle birlikte cezalandırılmaktadırlar.[1]
Etimoloji ve kavramlar
Arapça: سَتْرَةٌ setr (s-t-r) "örtmek", tesettür ise örtünmek anlamına gelir[2].
Hicab; Tesettür ile aynı anlamda Arapça ve Farsça yayınlarda tercih edilen bir terim dir. H-c-b kökünden türetilen kelime, fizikî örtünme yanında mahremiyet, ahlâk, utanma gibi kavramları da ifade eder.[3] Türkçede mahcubiyet utanma anlamındadır.
Hımar; humur sözcüğünün çoğuludur ve örtü, perde anlamındadır. Arapçada içkiye hamr isminin verilmesi de aklı örtmesi ve gizlemesi ile bağlantılanır.
Cilbab; Bu kavram batılı dillere daha çok "pelerin ya da büyük şal" olarak tercüme edilirken Diyanet İşleri Başkanlığı'nın mealinde "bedeni örtecek elbise" olarak tercüme edilmiştir.[4] Cilbab dış elbise olarak tanımlanır.
Türban; farklı toplumlarda kullanılan bir başörtüsü çeşididir; ayrıca tarih boyunca bir erkek başlığı olarak da ön plana çıkmıştır. Tesettür belirli bir giysiyi betimlemez iken, türban belirli bir giysinin ismidir.
İslami kaynaklar
Kur'an ayetleri
" Ey peygamber! Eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle, "cilbab"larından üzerlerine alsınlar. Bu, tanınmaları ve rahatsız edilmemeleri için en uygun olanıdır."(Ahzap:59) (Not: Cilbab, kullanan kadına o dönem anlayışında "hür ve fuhuş yapmayan kadın" anlamında bir tanınma sağlıyor.[1])
"Mü'min kadınlara söyle: Onlar da bakışlarını sakınsınlar, iffetlerini korusunlar, görünenin dışında kalan ziynetlerini göstermesinler; örtülerini, yakaları (Not: yakaları olarak çevrilen kelime cüyub = cepler) üzerine örtsünler. Kocalarından, babalarından, kocalarının babalarından, oğullarından, kocalarının oğullarından, erkek kardeşlerinden, erkek kardeşlerinin oğullarından, kız kardeşlerinin oğullarından, kendi kadınlarından, ellerinin altında bulunan kölelerden, erkeklikten kesilmiş hizmetçilerinden ve kadınların mahremiyetlerine henüz vakıf olmayan çocuklardan başkasına ziynetlerini göstermesinler. Saklı ziynetlerini fark ettirmek için de ayaklarını yere vurmasınlar" (Nur:31)
"Kadınlardan evliliği ummayıp da oturmakta olanlar, süslerini açığa vurmaksızın elbiselerini çıkarmalarında kendileri için bir sakınca yoktur. Yine de iffetli davranmaları kendileri için daha hayırlıdır" (Nur:60)
Kuran’da tesettürle ilişkilendirilen ayetler Türkçeye anlamlarını da değiştirecek şekilde farklı tercümelerle çevrilen,[5][6] Nur ve Ahzab surelerinde yer alan ayetlerdir.
- Tercüme ve ilgili yorumlar
Ahzap:59 ve Nur:31 ayetleri tercüme yazarları tarafından farklı şekillerde tercüme edilir.[7][8]
Bazı yorumcular ayette geçen "tanınmaları ve incitilmemeleri için" ifadelerinden kastın "tanınmamaları" olduğu yorumunu yaparlar ve buradan da kadınların evleri dışında iken el ve yüz dahil bütün vücutlarınının örtülmesi gerektiği sonucuna ulaşırlar. Hamdi Yazır ayetin "hür kadın"ları ilgilendirdiğini söyler ve cilbab'ı şöyle tanımlar: "Cilbâb; vücudu baştan aşağı örten çarşaf, ferace, car gibi dış örtüsünün, elbisesinin adıdır."[9] Prof.Dr. Süleyman Akdemir ayet'in üslubuna dikkat çekmekte ve bu ayette emir değil tavsiye niteliğinde ifade kullanıldığı üzerinde durmaktadır. Yaşar Nuri Öztürk'e göre ayet dışarıda giyilecek elbiseleri tanımlar ve cilbabı basitçe dış elbise olarak isimlendirir.[10] Ve bunun hür-cariye ayrımını göstererek asayişi sağlamak için olduğunu belirtir.
Nur: 31 de geçen "hımar" kelimesini geleneksel mütercimler baş örtüsü, ayetlerin geleneğin etkisinden arındırılmış anlamını verme iddiası taşıyanlar ise salt "örtü" olarak çevirmeyi tercih etmektedirler.[11] Ayette örtülecek yeri ifade eden "cuyub" (= cepler) kelimesi geleneksel olarak yaka olarak verilirken, Yaşar Nuri Öztürk tarafından yapılan mealde ilgili kısım "göğüs yırtmacı"[12] olarak tercüme edilir. Ancak bazı araştırmacılar tarafından Kur'anın dilinin %10 kadar Süryanice içeriğe sahip olduğu, Kur'anın anlaşılmasında bu dile ait bilgiler göz önüne alındığında geleneksel tercümelerden oldukça farklı anlamların ortaya çıkabildiği belirtilmektedir. Bunlardan birisi de Nur suresi 31. ayetinde geçen cuyub kelimesini anlamlandırma ile ilgilidir. Buna göre ayet belirli bir örtünme şeklini değil, mecazi olarak iffetin korunması anlamında, Süryanicede bel altı kısmının örtülmesi gibi mecazi bir ifadeye sahip olmaktadır.[13] Ayrıca kadın anatomisinde cep olarak nitelendirilebilecek kısım göz önüne alındığında bu açıklama çok daha akla yatkın hale gelmektedir.
Bazı yorumcular kadın bedeninin tamamını süs kabul ederek, ayeti kadın bedeninin tamamını kapsayacak şekilde yorumlayıp, bundan zorunlu olarak gördükleri yüz ve el gibi kısımların açılmasına ruhsat verecek şekilde meal vermeyi tercih etmektedirler. Bunlardan bazıları kendiliğinden, spontane anlamlarına gelebilecek ifadeden "zaruri olan" anlamını çıkartırlar ve zaruri olmadıkça kadın vücudunun tamamıyla örtülmesi gerektiğinden bahsederler. Bazı hadislerle de desteklenen bu anlayışa göre kadın burka, peçe benzeri giysilerle tamamen örtünür. Bu görüşteki yorumculara göre zorunlu olarak dış ortama çıkması durumunda izin verilebilecek yegane açıklık, kadının tek gözünün açılabilmesinden ibarettir. Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır[14] zaruri ile ifade edilen yerlerin el ve yüz olduğu yorumunu yaparken O'na göre alimlerin çoğu da bu görüştedir. Mevdudi kadınların bilerek ve kasıtlı olarak süslerini açığa vurmamaları, kontrolleri dışında açığa çıkandan ise mes'ul olmadıklarını ifade eder. Mevdudiye göre kendisi ve Hanefi fakihlerin çoğunluğu "vücudun genelde açıkta kalan ve örtülmeyen kısımları" ifadesinden El ve yüzü anlamaktadır[15].
Hadislerde ve sünnette örtünme
Hadisler Muhammed'in ölümünden 1- 2 asır sonra yazılan ve bir ravi zinciri ile Muhammed'e isnad edilen sözlerden oluşur. Bazı dini anlayışlarda referans değerleri tartışılan bu sözler değişik hadis külliyatlarında toplanmışlardır. Sünni anlayışa göre altı temel hadis kitabının adı olan Kütüb-i sitte'de farklı başlıklarda örtünmeyle ilgili hadislere yer verilmiştir. Ayşe bint Ebu Bekir'den rivayet edilen bir hadis şu şekildedir;
"Resûlüllah bileklerinin dört parmak yukarısını işaret ederek:“Allah’a ve ahiret gününe inanan bir kadına ergenlik çağına varınca yüzü ve şuraya kadar elleri dışında herhangi bir yerini açması helal değildir." [16]
Yine Ayşe bint Ebu Bekir'den rivayet edilen bir hadise göre, Ebu Bekir'in kızı Esma ince bir elbise ile peygamberin huzuruna girmişti. Peygamber yüzünü başka yöne çevirdi, yüzünü ve avuçlarını göstererek şöyle dedi; "Ey Esma! Şüphesiz kadın ergenlik çağına ulaşınca, onun şurası ve burası dışında kalan yerlerinin görünmesi uygun değildir."[14][17][18]
Buharî, Ebu Dâvud, Nesaî'den gelen hadislere göre Peygamber zamanında kadın ve erkekler aynı su kapından abdest almaktaydılar. Ebu Dâvud'un eserinde: '‘Kadın ve erkek, ellerimizi aynı kaba sarkıtıp daldırarak toplu halde abdest alırdık'' denmektedir.[19] Bazı ilahiyatçılar bu ifadelerden Muhammed zamanında kadınların erkeklerin yanında abdest aldıkları, abdestte yıkanan veya meshedilen kol, el, ayak, yüz, baş, boyun gibi organların açıklığı konusunda dinen bir sorun olmadığı yorumlarına ulaşmışlardır.
Bir başka rivayette ise Ömer başını örten bir cariye gördüğünde, ona sopasıyla vurarak, "Başörtüsünü at! A kokmuş!"[20] demiştir. Bazı rivayetlerde "Hür kadınlara benzemek mi istiyorsun?" ilâvesi de vardır. Bundan yola çıkarak İslam'da başörtüsünün sınıf farklılığı ile ilgili bir konu olduğu da tartışılmaktadır.
Tarihsel gelişim
Örtünmenin 4000 yıllık tarihi |
Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ gelenekçi ve köktenci anlayışlar açısında Yahudilik, Hristiyan ve İslamda çok önemli bir yeri olan başörtüsü konusunda, kaynağın Sümer dini gelenekleri ile ilgili ve diğer birçok kavram ve uygulama gibi buradan alıntılanma olduğunu ifade etmiştir.[21][22] Çığ'a göre bu uygulamalar Yahudilerin Babil sürgünü sırasında benimsenmiş ve daha sonra Tanah yazımlarına aktarılmıştır.
Yahudi gelenekleri
Tanah'ın anlatılarında kadın giyimi, Tekvin: 64-65, Yeşeya 16-23, Ezgilerin Ezgisi 4/1 ve Tekvin: 38, 14-15'te geçer. Tevrat’ta kadının başını örtmesiyle ilgili doğrudan bir hüküm yer almayıp yalnızca bazı hikâye metinlerinde başörtüsü ve peçeye atıfta bulunululur. Bu hikâyelerde başörtüsüne geleneğin devamı şeklinde hür veya soylu kadınlara ait bir statü sembolü olarak yaklaşıldığı görülür. Tevrat’ın atıfları daha sonra Yahudi sözlü geleneğinde başörtüsünün katı kurallara bağlanması için yeterli olmuş; başörtüsüne saygınlığın yanında iffetin, pagan kültüre karşı tavır alışın ve kadının kocasına aidiyetinin de bir göstergesi olarak yeni anlamlar yüklenmiştir.[1]
Hristiyan kültürü
Hıristiyanlık, Yahudilikte kanunlaşan uygulamayı sürdürmüştür. Hristiyanlıkta kadınların örtünmesi ile ilgili ifadeler Kitâb-ı Mukaddes'in Yeni Ahit kısmındaki 1. Korintliler mektubunda (11/1-16) belirtilir. Bu metinde başörtüsü, kadının yaratılışça erkekten aşağıda yer almasına bağlanır.[1]
Arap/İslam kültüründe gelişim
Müfessirlerin ve İslam tarihçilerinin geneline göre İslam öncesi dönemde Arap kadınları enselerine bağladıkları veya arkalarına saldıkları başörtüsü tarzı bir örtüyü takarlardı.[23][24] Bununla birlikte bu örtü gerdanlarını ve diğer taraflarını örtmezdi.[23]
Coğrafik etki; Çöl yaşamından kaynaklanan, toz ve yakıcı güneş ışınlarından koruyucu geniş ve bazı bölgelerde yüz dahil tüm vücudu kaplayan yerel giysilerin, hadisler ve Kuran yorumları ile dini zorunluluklar içine girmiş olma ihtimali göz ardı edilemeyecek bir konu olarak görünmektedir. Prof. Dr. Mehmet Aydın bu konuya işaret eden yorumunda, tesettürün İslamda olduğunu, şekil ve miktar gibi hususların ise coğrafya ve kültür tarafından belirlendiğini ifade etmiştir.[25]
Prof. Dr. Neşet Çağatay İslamda başörtüsünün ortaya çıkışı sürecini "Müslümanlar, hür kadınlarıyla birlikte Mekke'den Medine'ye göç ettiklerinde, Medine'de bir meta aracı gibi alınıp satılan ve örtünmeyen cariyelerle karşılaştılar. Medineli erkekler, Mekke'den gelen kadınlara da cariye gibi davranıyor. Onları da meta gibi alıp satmak istiyorlar. Hazreti Ömer bu kargaşalığı görüyor. Medinelilerle karıştırılmamaları için Mekkeli kadınlara örtünme kuralı getiriliyor. Cariyelerin örtünmesi ise yasaklanıyor. İslamiyette hür kadınların cariyelerden ayırt edilmesi için başlatılan bu gelenek, daha sonra kadınların erkeklere karışı örtünmesi şekline dönüşüyor..."[26] sözleriyle ifade etmektedir.
"Hicab" terimi Kur'an'da giyim ile ilgisiz olarak, inanan erkeklerin Muhammed'in eşleri ile perde (hicap) arkasından konuşmaları gerektiği şeklinde kullanılmıştır. Sonraki dönemlerde bu uygulama Müslüman toplumun geneline yayılmış, erkek ve kadın bölmelerinin ayrılması sonucunu doğurmuştur.[27][28]
İslam toplumunda tesettür ve hicabın İslamın ortaya çıkış dönemlerinde yaygın olarak kullanılmadığı, hicabın o dönemde aynı zamanda Peygamberin evi olan mescide gelen erkeklerden peygamberin kadınlarını korumak için konulduğu, genişletilmiş tesettür ve hicap uygulamalarının Müslümanların İran ve Bizansı almaları sonrasında, bu kültürlerden etkilenerek, özellikle Emeviler döneminde ulemanın otorite kazanma çabaları sonucunda İslam toplumunda yaygınlık kazandığı bazı araştırmacılar tarafından ifade edilmiştir.[29][30][31] Örtünme İslamiyetin doğuşundan birkaç yüzyıl sonra yazılan hadis ve fıkıh kaynaklarında, dini önderler tarafından yapılan ayet ve hadislerin kapsamlarını genişleten ve bağlamından kopartılmış ileri yorumlarla kadın ve erkeğin birbirini görmelerinin tamamen haram kılınması, harem, burka ve peçe gibi uygulamalar islam topluluklarında yerleşik kurallar haline gelmiştir.
Fıkıh ve şeriat hukukunda
Tesettürü dini bir emir olarak algılayan din yorumlarında ayrıca bu emrin kimleri ilgilendirdiği üzerinde de durulur. Buna göre cariyeler, ergenliğe kadar kız çocukları ve adet görmekten ve cinsel cazibeden kesilmiş yaşlı kadınlar ve akıl hastaları kapsam dışı tutulur. Bu yorumlara göre ayrıca süslü, transparan ve vücut hatlarını belli eden giysiler tesettür mantığına aykırı bulunur. İçi gösteren kumaşlar, kadın giyiminde olduğu gibi, erkekte de kullanılmaz. Hanefi, Şafii ve Malikilerin anlayışında Şeriat kurallarına göre Hünsa olarak tanımlanan ara cinsiyet (hermafroditler, interseksüeller) kadınlar gibi örtünmeye zorlanır. Hanbelilere göre ise onun örtünmesi erkek gibidir.[32]
Kur'anda tesettür'e uymama ile ilgili herhangi bir yaptırım öngörülmemesine rağmen Şeriat hukukunda tesettür kurallarına uymama günah veya büyük günah olarak değerlendirilir ve bu duruma uygun tazir cezaları uygulanabilir. Bu ceza basitçe bir azarlamadan, direnç halinde sopa, hapis veya sürgün gibi hakimin takdir edebileceği farklı uygulamalara kadar değişiklik gösterebilir.
Yer ve kişilere göre örtünme durumu
Aralarında bazı küçük farklılıklar olmakla birlikte klasik sünni-ortodoks İslam mezhepleri kadın vücudunu bütünüyle gizlenmesi gereken bir varlık (avret) kabul etmişler, ancak zaruri durumlarda geçerli olmak üzere ve kendi yakınları ile sınırlı belirli bölgelerin açılabilmesine izin vermişlerdir. Hanefi ve maliki mezheplerinde kadının el ve yüzü bu kapsamda değerlendirilmiş ve "fitneyeye yer vermeyecek şekilde" açılabilmesine müsaade edilmiştir;"Kadının mahkemede ifâde vermesi için erkek hakim veya alış-veriş için müşteri veya satıcı erkeklere görünmesinde beis yoktur."[33]
Kur'an'da erkeklerin örtünmesine dair ifade bulunmaz. Hadislerde ise erkekte göbekten diz kapağına kadar olan bölge avret sayılır. "Erkeğin avreti göbeği ile diz kapağı arasıdır"[34] "Diz kapakları avret yerlerindendir."[35] Hanefîler erkeklerde diz kapaklarını avretten sayarken, Şafiîler ve Malikîler avretten saymaz. Malikî mezhebi, ise bazı hadisleri örnek göstererek uyluk bölgesinin de erkekte avret sayılmayacağını ifade eder.[36] Aynı şekilde cariyelerin avreti de erkeklerle aynı sayılmıştır.
Şafiî fakihlerinden İbn Hacer Heytemî ve Şirvanî'nin "Aynada veya suda görünen kadın görüntüsüne bakmak haram değildir. Ancak fitneye vesile olduğu takdirde haram olur." dedikleri[37], Kalyûbî'nin ve Büceyremî'nin ise aynadaki ve sudaki görüntüye şehvetle bile bakmanın haram olmadığını söyledikleri aktarılmaktadır.[38][39] Fakihlerin eserlerinde fitne ile kastedilenin şehvete bağlı olarak cinsel ilişki ya da onun ön hazırlığı sayılan birtakım davranışlar olduğu ifade edilmektedir.[40][41][42][43] Hanefi fakihlerinden İbn'i Âbidin'in "Resim haline getirilmiş avret yerlere bakmanın mahzuru hususunda bir şey bulamadım; araştırıla..." dediği söylenmektedir.[44]. Bununla birlikte, günümüzde İbn Hacer Heytemi'nin ve Şirvânî'nin görüşüne dayanarak gazete ve dergilerdeki müstehcen resimler ile televizyondaki açık görüntüler gerçek değil resim ve hayal olduğu için, onlara bakmanın hakiki kadının vücuduna bakmak gibi haram sayılmadığı ancak şehvet ile bakan bir kimse için haram olduğu şeklindeki görüşe yaygın olarak yer verilmektedir.[45][46][47] Lübnan'daki Ahbâşîler Cemaati'nin ise aynadaki ve ekrandaki namahrem kadına şehvetle bile bakmayı caiz gördüğü iddia edilmektedir.[48] Şia'da ise "Erkek, rezil ve kepaze olmayan tanıdığı namahrem bir kadının fotoğrafına bakmamalıdır. Şehvet ve harama düşme korkusu olmadıkça surat ve ellerine bakmanın sakıncası yoktur." şeklinde bir görüş bulunmaktadır.[49]
Tesettür üzerine tartışmalar
Başörtüsü konusunda farklı referans ve görüşler vardır. Bazı din bilginleri hadislerin dinî referans olmasını kabul etmezler, başörtüsünün Kur'an’da yer almadığını, ayetlerin çarpıtılarak tercüme edildiğini de ifade ederler. Bu görüşe sahip çok sayıda din bilginine örnek Prof. Zekeriya Beyaz,[50] Prof. Yaşar Nuri Öztürk,[51] Prof. Şahin Filiz,[52] İhsan Eliaçık, Edip Yüksel, Hüseyin Hatemi sayılabilir. Türkiye'nin ilk kadın vaizi Prof. Beyza Bilgin ve ilahiyatçı Prof. Dr. Salih Akdemir ilgili ayetlerin tavsiye olarak anlaşılması gerektiği görüşündedirler.[28][51] Salih Akdemir ayrıca söz konusu edilen ayetlerin lafızlarının peygamberin eşleri, kızları ve mü'minlerin eşleri olan "evli kadınlar"la ilgili olduğuna dikkat çekmektedir.
Geleneksel İslamcılar hadislerde bulunan tesettürle ilgili rivayetleri ayetlerin anlamlandırılmasında kılavuz olarak kabul ederler ve ayetleri bu rivayetler istikametinde tercüme ve tefsir ederler. Ayetlerin anlamlarını ağırlaştıran ve yerini kaydıran tercümeler ayetlerin çarpıtıldığı şeklinde itirazlara yol açmıştır. Bu itirazlarda ayetlerdeki örtünün başörtüsü, ceb kelimesinin ise omuz veya yaka şeklinde tercüme edilmesi yer almaktadır.
Ali Bardakoğlu, İslamda başı örtmenin dinî bir gereklilik olduğunu [53] ifade eder.
Said Nursi; Şehirli kadınların köylü, bedevi kadınlar gibi açılamıyacağını ifade etmiş, ifadelerinden [54] kendisinin şehirli kadınlar için, bütün vücudu kapsayan ve el, yüz gibi istisnaları olmayan çarşaflı bir tesettür anlayışı içerisinde olduğu, Kur'anın emrinin de bu yönde olduğu görüşleri kaydedilmiştir.[55][56]
Tesettür konusunda Fethullah Gülen'in tutumu zaman içerisinde değişimler göstermiştir.[57][58] Önceleri peçe ve eldiven kullanılarak kadınların tüm vücudunun örtülmesi gerektiği vaaz ve telkinleri [57][59][60] yanında saçın bir telinin bile açılmasını büyük günah olarak ele alan Gülen [61][62] son konuşmalarında başörtüsünü bir füruat olarak değerlendirmiştir.[63]
Prof.Dr. İlhami Güler peçe ve çarşaf konusunu kadın tesettüründen sayan yaklaşımlar için "Ancak, peçe ve çarşafa teolojik açıdan yaklaştığımızda, olayı salt dinsel bir yorum (içtihat) farkı olarak görüp saygı duyulacak bir mevzu saymak doğru değildir. Olayın ciddi estetik ve ahlaki boyutları vardır. Dinin düşünceden çok inanca, sorgusuz teslimiyete (dogmatizme) dayandığını iddia edenler bunu kabul etmeyeceklerdir. Kanaatime göre, peçe ve çarşaf, kadın onuruna karşı girişilmiş ağır bir hakaretin ve aşağılamanın ifadesidir." ..."‘Tanrının izi insanın yüzünden geçer’ der. Yüz, insanın ötekine karşı ahlaki sorumluluğunu ifade eder. Kadının önemli iki değeri olan iffeti ve namusunu, sözüm ona koruma adına kadının (insanın) en yüce, kutsal, manevi ve değerli yerini salt cinsel bir uzuv olarak görüp onu örtmeye kalkışmanın ne büyük bir cinayet, ilkellik olduğu ortadadır." şeklinde tepki gösterir.
Sağlık üzerine etkileri
Vücudu sıkı bir şekilde yalıtan giyim ve yaşam tarzının, cilt üzerinde cilt kanserleri, kuruma ve kornifikasyon gibi etkilere yol açtığı bilinen güneş ışınları, soğuk, sıcak gibi dış etkilere karşı vücut üzerinde koruyucu etkiye sahip olduğu düşünülebilir. Bunun yanında bazı kadınlar kendilerini bu giyim tarzı ile daha rahat hissedebilirler. Bunun yanında güneş ışınlarından mahrum kalan bir vücudun özellikle enlem ve iklim açısından Güneşin bazı coğrafi bölgelerde D vitamini aktivasyonu açısından yetersiz kalmasıyla Ca ve Fosfor emiliminin düşmesiyle bağlantılı büyüme çağındaki kızlarda büyüme geriliği, yetişkinlerde kemik erimesi,[64][65] depresyon, şizofreni, otizm ve alzheimer hastalıklarına yatkınlığının[66] artması mümkündür.
Ayrıca bakınız
Kaynakça
- Mevdudi, Ebu'l Al'a (1991). Tefhimu'l Kur'an: Kur'an'ın Anlamı ve Tefsiri. İstanbul: İnsan Yayınları.
- Yazır, E. Hamdi (1993). Hak Dini Kur'an Dili. İstanbul: Birleşik Yayıncılık.
- Kutub, Seyyid (1991). Fî Zilâl-il Kur'an. İstanbul: Dünya Yayıncılık.
- Esposito, John (2003). The Oxford Dictionary of Islam. Oxford University Press. ISBN 0-19-512558-4.
Kaynakça
Wikimedia Commons'ta Hijabs ile ilgili ortam dosyaları bulunmaktadır. |
- http://www.anlayis.net/makaleGoster.aspx?dergiid=58&makaleid=1076
- "KHIMAAR". The Quranic Teachings. 8 Haziran 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. URL erişim tarihi: 7 Temmuz 2007.
- sf. 112. Esposito, John.
- Ahzab Suresi 59. Ayet (Diyanet)
- http://www.agnostik.org/kuranda-ara.php?sure=24&ayet=31
- http://www.kuranmealleri.net/nur/31#mealler
- http://www.kuranmealleri.net/ahzab/59#mealler
- "Arşivlenmiş kopya". 7 Mart 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Kasım 2012.
- (sf. 109. Yazır, E. Hamdi.)
- Yaşar Nuri Öztürk Türkçe Kur'an Meâli, Nur Sûresi. kuran.gen.tr URL erişim tarihi: 8 Şubat 2007.
- "Arşivlenmiş kopya". 21 Ekim 2014 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Ekim 2014.
- Yaşar Nuri Öztürk Türkçe Kur'an Meâli, Nur Sûresi. kuran.gen.tr URL erişim tarihi: 8 Şubat 2007
- Görsel kaynak
- sf. 381. Yazır, E. Hamdi.
- sf. 525. Mevdudi.
- Sahih-i Buhari, Buhari, 8. Bâb
- Sünen-i Ebu Davud, Libas
- sf. 476. Kutub, Seyyid.
- "Arşivlenmiş kopya". 20 Nisan 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Nisan 2012.
- (Serahsî, El-Mebsur, X, 15l.
- http://www.ebrueginlioglu.com/muazzez-ilmiye-cig-roportaji.html
- http://www.radikal.com.tr/turkiye/muazzez_ilmiye_cig_basortusu_sumerlere_dayaniyor-971730
- sf. 381-382. Yazır, E. Hamdi.
- sf.526. Mevdudi.
- http://www.milliyet.com.tr/Siyaset/HaberDetay.aspx?aType=HaberDetayArsiv&ArticleID=135304&Kategori=siyaset&b=Kacincisi%20diyorlar
- http://www.agnostik.net/arsiv/5611-basortusu-sumerlere-dayaniyor
- Encyclopedia of Islam and the Muslim World (2003), s.721, New York : Macmillan Reference USA
- "Arşivlenmiş kopya". 17 Ekim 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Mart 2013.
- http://en.wikipedia.org/wiki/Hijab
- "Arşivlenmiş kopya". 16 Haziran 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Ocak 2013.
- "Arşivlenmiş kopya". 2 Şubat 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Ocak 2013.
- "Arşivlenmiş kopya". 16 Haziran 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Aralık 2020.
- "Arşivlenmiş kopya". 23 Ekim 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Ekim 2014.
- el-Mecmu, III/167; el-Fıkhu’l-İslamî, I/588.
- ez-Zeylai, Nasbu'r-Raye, 2. baskı, Kahire 1357/1938, I, 297.
- Sorularla İslamiyet | Mezhepler arasında erkeğin avret yerinin farklı değerlendirilmesi bir çelişki değil midir? Uyluklar avret midir? URL erişim tarihi: 21 Şubat 2008.
- Tuhfetü’l-Muhtâç ve Şirvâni, c. 7, s. 192; Halil Gönenç, günümüz meselelerine fetvalar – 2, s: 167
- على كنز الراغبين شرح منهاج الطالبين 1-4 ج3 Ḥâşiyetü’l-Ḳalyûbî ʿalâ Şerḥi’l-Maḥallî ʿale’l-Minhâc, Cilt: 3, s. 209, Dar Al-Fikr: "وخرج به رؤية الصورة في الماء أو في المرآة فلا يحرم ولو مع شهوة"
- حاشية البجيرمي على الخطيب الشربيني 1-5 ج4 Haşiyetul Buceyremi Alel Hatib Eş Şirbini, Cilt: 4, s. 372, Dar al-Fikr: "وخرج به رؤية الصورة في نحو المرآة ومنه الماء فلا يحرم ولو مع شهوة"
- Abdullah Kahraman, Klasik Fıkıh Literatüründe Kadının Cemaatle İbadeti Konusundaki Yaklaşımlarda Fitne Söyleminin Rolü -Eleştirel bir Bakış, marife, yıl. 4, sayı. 2, güz 2004, s. 62
- Şirbinî, Muğni’l-Muhtac: “Cinsel ilişkide bulunma veya bunun öncesindeki işlere davetiye çıkaracak şekilde bir fitne korkusu bulunduğunda, kadının yüzüne ve ellerine bakmak da haramdır. (…) Kişi, bir kadının ellerine ve yüzüne şehvetle yani yalnızca lezzet almak amacıyla bakarsa, fitneden emin olsa bile bu bakış haram olur.
- İbn Âbidin, Reddü'l-Muhtar: "İllet ise Allahu a’lem fitne korkusu olmalıdır. Çünkü şehvetle kadının dış elbisesine veya sırtındaki elbiselere bakıp onun bedeninin uzunluğunu, benzerini düşünmek, kişiyi onunla konuşmaya çeker, o da kişiyi başka bir harekete götürür."
- TDV İslam Ansiklopedisi, Tesettür. müellif: H. Yunus Apaydın: "Bu bağlamda gerçekleşmesinden endişe edilen fitne zinadır."
- Reddü'I-Muhtâr, VI, 373
- Halil Gönenç, günümüz meselelerine fetvalar – 2, s: 167
- Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Delilleriyle Aile İlmihali
- Muhammed Hadimi, Ali bin Emrullah, İslâm Ahlâkı
- Muhammad Saed Abdul-Rahman, Islam: Questions And Answers - Schools of Thought, Religions and Sects, s. 202, Londra, 2004: "They permit looking at a non-mahram woman in a mirror or on a screen, even with desire"
- Ali Hüseyni Sistani, Bakma Hükümleri
- http://www.turkmedya.com/V1/Pg/NewsDetail/NewID/70924
- "Arşivlenmiş kopya". 7 Mart 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Nisan 2012.
- http://gundem.milliyet.com.tr/-/gundem/gundemdetay/26.03.2008/509749/default.htm
- "Diyanet İşleri Başkanlığı Basın Açıklaması". DİB. 22 Mayıs 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Şubat 2008.
- "Arşivlenmiş kopya". 2 Aralık 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Haziran 2013.
- "Arşivlenmiş kopya". 19 Şubat 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Ekim 2020.
- "Arşivlenmiş kopya". 4 Ağustos 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Ekim 2020.
- "Arşivlenmiş kopya". 9 Haziran 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Haziran 2013.
- Fethullah Gülen yazı dizisi, Cumhuriyet Erişim 19/09/2012
- "Arşivlenmiş kopya". 20 Nisan 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Haziran 2013.
- http://www.tesbihat.asia/joomla/index.php/dinleraras-diyalog/fethullah-guelen/tuerkiye-nas-l-kusat-ld/2347-son-20-y-ld-r-her-huekuemette-fethullahc-bakanlar-oldu.html%5Bölü/kırık+bağlantı%5D
- "Arşivlenmiş kopya". 7 Haziran 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Haziran 2013.
- http://www.tesbihat.asia/joomla/index.php/fethullah-guelen/yalanlar/88-kadn-ve-tuerban.html%5Bölü/kırık+bağlantı%5D
- "Arşivlenmiş kopya". 24 Ekim 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Haziran 2013.
- http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/gunes-isigindan-yararlanmayan-kadinlar-411426
- http://arsiv.sabah.com.tr/2005/12/02/cp/gnc101-20051127-102.html
- https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/673896