Ağa Hüseyin Paşa
Ağa Hüseyin Paşa (1776 - 2 Nisan 1849, Vidin), Osmanlı ordusu kumandanı, serasker, vali, vezir ve devlet adamı.
Hayatı
Rusçukludur.[1] 1776'da doğmuştu. Silahşor Osman Ağa'nın torunu ve Hacı Mustafa Ağa'nın oğluydu. Bender'de yeniçeri yazıldı.[2] İstanbul'a gitti. 1806-1812 Osmanlı-Rus Savaşı'na katıldı. Kasım 1822'de Silahdar Ali Paşa'nın tavsiyesine göre Halet Efendi'nin karşı çıkmasına rağmen zağarcıbaşı yapıldı. Aralık 1822'de Yeniçeri Ocağı'nın yedi büyük ağalıklarından biri olan Kul Kethüdası görevine getirildi. Bu görevde iken ocaktaki sayılı fırtınaları birer bahane ile zararsız hale getirmeye başlamıştı. Şubat 1823'de Yeniçeri Ağası tayin edildi. Ağa olduktan sonra bu işe büsbütün hız verdi. Mart-Aralık 1823 döneminde Silahdar Ali Paşa'nın sadrazam olması sırasında büyük güç kazandı. Bozguncu yeniçerileri emekliye ayırdı, sürgüne gönderdi hatta idam ettirdi. Bu hizmetlerinden dolayı Ağustos 1823'de kendisine vezirlik rütbesi verildi ve yeniçeri ağası olması dolayısıyla "Ağa Paşa" olarak anılmaya başlandı.[1][2]
Kendisi de Yeniçeri Ocağı'nın artık ise yaramaz hale geldiği, hatta zararlı olduğu kanaatinde idi. II. Mahmud'la bu konuyu gizlice görüşmüştü. Ekim 1826'da II. Mahmud onu yeniçerilerin misillemesinde korumak için yeniçeri ağalığı görevinden azletti. Fakat katkıları gerekirse yakında bulunması için sırayla Kocaeli Mutasarrıflığı; Hüdavendigar/Bursa Sancak Mutasarrıflığı ve Boğaz Muhafızlığı görevleri verildi.[1]
Alemdar Vakası'ndan sonra Yeniçeri Ocağını ortadan kaldırmak isteyen II. Mahmud tarafından yeniçeriler yerine geçmek için 8 Mayıs 1826'da kurulan Eşkinci Ocağı'nı destekledi.[2]
16 Haziran 1826 tarihinde, İstanbul'da II. Mahmud tarafından Yeniçeri Ocağı'nın yok edilmesi amaçlı Vaka-i Hayriye sırasında büyük yararlılıklar gösterdi. II. Mahmud'a bağlı olan Topçu ocağı ve yeniçerilerden II. Mahmud'a sadık olan birliklere komuta ederek Divanyolu ve Aksaray'daki Etmeydanı'nda bulunan yeniçeri odalarındaki direnişi kırdı. Etmeydanı'ndaki Yeniçeri kışlaları top ateşine tutuldu. 6.000'den fazla yeniçeri öldürüldü ve 20.000 civarında yeniçeri da tutuklandı.[2]
Yeniçeri Ocağı'nın yerine Seraskerlik makamı ve Asakir-i Mansure-i Muhammediye kuruldu. Serasker aynı zamanda Asakir-i Mansure-i Muhammediye'nin de komutanıydı. Ağa Hüseyin Paşa, ilk Serasker ve Asakir-i Mansure-i Muhammediye Komutanı olarak atandı. Nisan 1827 tarihinde yerine Koca Hüsrev Mehmed Paşa getirildi. Ağa Hüseyin Paşa Boğaz Muhafızlığı'na atandı.[1]
Mora'daki Yunan isyanı, Mısır Valiliği'nin donanma ve kara askeri desteği ile hemen hemen bastırılmış iken Avrupa'nın büyük devletlerinin savaş gemilerinden oluşan bir donanma, Osmanlı&Mısır Donanması'nı 20 Ekim 1827 tarihinde Navarin Deniz Muharebesi'nde yakmalarından sonra, Yunanistan'ın bağımsızlığının baş savunucusu ve Osmanlı Devleti'ndeki Ortodoks Hristiyanların koruyucusu olarak gören Rusya ile savaş kaçınılmaz hale gelmişti. Aynı zamanda İstanbul'da kendi şahsi nüfuzunu pekiştirmek isteyen Serasker Koca Hüsrev Paşa rakip gördüklerini İstanbul'dan uzaklaştırmak istemekteydi. Bu nedenle Ağa Hüseyin Paşa'ya 1827 yılında Edirne valisi olarak atandı. Bu görevde kalmakla birlikte Nisan 1829 tarihinde Şumnu ve Balkanlar Muhafızı yapıldı ve Rus sınırına serdar olarak tayin edildi. Sınıra diğer serdar olarak Halil Paşa ve Serdar-ı Ekrem olarak da Sadrazam Benderli Mehmed Selim Sırrı Paşa tayin oldu.[1]
Rus Çarı I. Nikola'nın komutası altındaki Rus Ordusu Haziran 1828 tarihinde Tuna Nehri'ni geçip Dobruca üzerine yürümeye başlayınca 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı başlamış oldu. Rus ordusu Şumnu, Varna ve Silistre kalelerini kuşattı. Ağa Hüseyin Paşa Şumnu kalesini ve özellikle karargahı başarı ile savundu ise de Tuna'nın aşağısındaki istihkamlar Rusların eline geçti. Diğer kalelerden Varna, 1828 yılında Rusların eline geçti. Fakat her iki taraf da açlık ve hastalık sonucu zayiat vermişti ve kışın yaklaşması dolayısıyla Ruslar Besarabya'ya geri çekildiler. 1829 yılında Rus orduları daha da başarılı oldular. Mayıs 1829'da Rus ordusu saldırıya geçerek Silistre'yi kuşattı ve 19 Haziran'da kale düştü. Varna'nın geri almak hedefiyle gönderilen Osmanlı Ordusu Ruslarla yapılan savaşta yenildi. 28 Ocak 1829 tarihinde sadrazam yapılan Reşid Mehmed Paşa Serasker olarak tayin edildi. Balkanlar muhafızı Ağa Hüseyin Paşa bu görevden azledildi ve Rusçuk muhafızlığına getirildi. 2 Temmuz 1829 tarihinde 25.000 askerlik bir Rus ordusu Balkanları boydan boya geçerek Burgaz'ı ve Sliven'i teslim alıp 28 Ağustos'ta Edirne'ye kadar ilerledi. Sultan II. Mahmud, Rus Ordusu'nun ilerlemesini durdurmak için 14 Eylül 1829 tarihinde koşulları çok ağır olan Edirne Antlaşması'nı imzalamak zorunda kaldı ve savaş sona erdi.[2]
Savaştan sonra Ağa Hüseyin Paşa ikinci defa Edirne valiliğine tayin edildi.
Mora İsyanına karşı donanma ve kara ordusu desteği sağlamak için Mısır valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa'ya Kandiye (Girit) valiliği verilmiş ve Mora valiliği de vadedilmişti. Fakat Edirne Antlaşması ile Yunanistan bağımsızlık kazanınca Mora yarımadasında egemenlik Yunanistan'a geçmişti ve Kavalalı'ya verilen vaadin gerçekleştirilmesine imkân kalmamıştı. Kavalalı kendine vadedilen Mora valiliği yerine Şam (Suriye) valiliği verilmesini istedi. Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın genişleme siyasetinden çekinen Osmanlı Hükûmeti bu isteği reddetti. Bu "Mısır Sorunu" adı verilen ve iki önemli savaşa yol açan olaylara başlangıç oldu. Kavalalı Mehmet Ali Paşa Suriye'yi eline geçirmek için fırsat kollar oldu ve bu İstanbul Hükûmeti tarafından bilinmekte idi. 1831'de Kavalalı Mehmet Paşa oğlu Kavalalı İbrahim Paşa komutası altında Mısır ordusunu Suriye'ye yolladı. Mısır donanması Yafa'ya çıkartma yapıp Kudüs'e yürüyüp bu şehri işgal etti. Mısır ordusu çok geçmeden Filistin ve Lübnan'ın Akdeniz kıyılarını (Osmanlı Valisi Abdullah Paşa komutasında kuşatmaya direnen Akka Kalesi hariç) fethettiler.
Bu nedenle İstanbul'da Kavalalı Mehmed Ali Paşa üzerine Suriye'de savaşmak üzere 45.000 kişilik yeni bir ordu kuruldu. Bu orduya Serasker ve Serdar-ı Ekrem olarak atandı. Kendisine unvan olarak Kavalalı Mehmed Ali Paşa'nın gerçekte taşıdığı ve istediği valilik unvanları olan "Mısır, Kandiye ve Şam Valisi" unvanı verildi. 1832 yılında Kavalalı İbrahim Paşa, ordusu ile uzun süredir direnen Akka Kalesi'ni, Şam'ı, Humus'u ve Halep'i Temmuz ortasına kadar eline geçirdi. Ağa Hüseyin Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu ile Temmuz sonunda Belen Geçidi'ne geldiğinde, karşısında Kavalalı İbrahim Paşa ve Mısır Ordusu'nu buldu. 29 Temmuz 1832 tarihinde yapılan Belen Geçidi Muharebesi'nde Osmanlı ordusu yenildi. Mısır ordusu Çukurova'ya girip 31 Temmuz'da Tarsus ve Adana'yı eline geçirdi. Bunu önleyemeyen Ağa Hüseyin Paşa 31 Ağustos 1832 tarihinde Anadolu ordusu Seraskerliği'nden ve kendisine verilmiş olan valiliklerden azledildi.[2]
1833 yılında Vidin Muhafızlığı görevine atandı. 1844 yılında bu görevden azledildi. Fakat 1846 yılında tekrar Vidin Muhafızlığı görevine getirildi. 2 Nisan 1849 tarihinde bu görevde iken öldü.[2]
Sicill-i Osmani onu şöyle değerlendirir:[1]
Devlete sâdık, saltanatın hizmetkârı ve zengindi. Sultan Abdülmecid huzurlarına kabul ettiğinde oturmalarını emrederek iltifat buyururlardı.
Kaynakça
Dış bağlantılar
- "Hüseyin Paşa (Ağa)" (1999), Yaşamları ve Yapıtlarıyla Osmanlılar Ansiklopedisi, İstanbul:Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık A.Ş. C.2 s.547 ISBN 975-08-0072-9
- Mehmed Süreyya (haz. Nuri Akbayar) (1996), Sicill-i Osmani, İstanbul:Tarih Vakfı Yurt Yayınları ISBN 975-333-0383 C.II s.225