Hikâye
Hikâye ya da öykü, gerçek ya da gerçeğe yakın bir olayı aktaran kısa, düzyazı şeklindeki anlatıdır. Kısa oluşu, yalın bir olay örgüsüne sahip olması, genellikle önemli bir olay ya da sahne aracılığıyla tek ve yoğun bir etki uyandırması ve az sayıda karaktere yer vermesiyle roman ve diğer anlatı türlerinden ayrılır.
Öyküde, olayın geçtiği yer sınırlı, anlatım özlü ve yoğundur. Karakterler belli bir olay içinde gösterilir ve çoğu zaman sadece belli özellikleri yansıtılır. Konu tümüyle hayal ürünü ya da gerçekçi olabilir. Genellikle ironik bir rastlantı yoluyla oluşturulan özel bir an üzerindeki yoğunlaşma sürpriz sonlara olanak verir.
Hikâyede kişiler, olay örgüsü, mekân, zaman, anlatıcı ve bakış açısı olmak üzere beş temel yapı unsur vardır ve olay hikâyesi ve durum hikâyesi olarak ikiye ayrılır.
Etimolojisi
"Hikâye" kelimesi Türkçeye Arapçadan geçmiştir. Türetildiği fiil kökü "hakeve", "taklit etmek, bir metnin kopyasını çıkarmak"; aynı kökten "hekâ" ise "benzemek, aynen nakletmek" anlamlarına gelir. İlk zamanlar "destandan masala, fıkradan menkıbeye, romandan tiyatroya kadar bütün tahkiyeli" metinleri kapsadığı için kendine özgü bir türün adı olan "hikâye" özel adı ile karıştırılırken zamanla sıyrılıp türün adı olarak kullanılmaya başlanmıştır.[1] Hikâyenin eş anlamlısı olarak kullanılan "öykü" sözcüğü ise Arapçadaki "taklit etmek" anlamının karşılığı olan "öykünmek"ten türetilmiştir.
Doğu dillerinde olduğu kadar Batı dillerinde de bu tür modern özelliklerini kazanıncaya kadar değişik adlarla anılmıştır. Meselâ Fransızcada "masal" anlamında conte, "anlatım" mânasında récit, "tarih" mânasında histoire kelimeleri aynı zamanda hikâye türü için de kullanılmıştır.[2]
Tarihçe
Antik Yunan'daki fabl ve kısa romanslar, Binbir Gece Masalları öykünün habercileridir. Ama öykü ancak 19. yüzyılda romantizm ve gerçekçilik akımlarının etkisiyle psikolojik ve metafizik sorunları masalsı bir anlatımla yansıtmaya başladı.
Rusya'da Gogol, Dostoyevski, Turgenyev ve Çehov'un öyküleri, öykü türünün edebi eserler arasında sağlam bir yere oturmasına büyük katkı sağlamıştır. Bilinen ilk öykü örneği ise İtalyan yazar Giovanni Boccaccio'nun Decameron adlı eseridir. Eser temel olarak 1348 yılında İtalya'da ortaya çıkan bir veba salgınını konu alır. 10 gün boyunca anlatılan 100 öyküden oluşur. Mutluluklar, kadın erkek ilişkileri, gönül yaraları, yerinde verilen yanıtlar, çıkar peşinde koşan din adamları öykülerin başlıca konularını oluşturur.
Öykü zaman içerisinde ikiye ayrılmıştır; olay hikâyesi ve durum hikâyesi.
Olay Hikâyesi: Bir olay merkezinde gelişen ve sonuçlanan hikâyelerdir. Bu tür metinlerde merak unsuru ön plandadır. Bu türün en önemli örneklerini Fransız yazar Maupassant vermiştir. Bu yüzden olay hikâyesi, Maupassant tarzı hikâye olarak da adlandırılmaktadır.
Durum Hikâyesi: Olay anlatımına dayanmayan, kişilerin veya hayatın bir kesitinin ele alındığı hikâyelere denir. Bu tür hikâyelerde merak duygusu geri plana itilir ve bir durum veya kişi betimlenir. Durum hikâyesinin en önemli örnekleri, Rus yazar Anton Çehov tarafından verilmiştir. Bu nedenle durum hikâyelerine Çehov tarzı hikâye de denmektedir.
Türkiye'de hikâye
Türkiye'de öykü ya da hikâye kavramı diğer yeni türler gibi Tanzimat'tan sonra edebiyata girmiştir. Hikâyenin Türkiye'deki ilk gerçek temsilcisi olarak Ömer Seyfettin'i görmek mümkündür. Falaka, Başını Vermeyen Şehit, Pe'de hikâyeciliğin gelişmesine çok büyük katkı sağlamıştır. Ayrıca Sait Faik Abasıyanık da Türk öykücülüğünün önemli temsilcilerinden biridir. Toplumun problemlerine değil bireyin toplum içindeki sorunlarına yönelen yazar, öykülerinde çoğunlukla kendisinden yola çıkıp bireyler hakkında yazarak insan gerçeğini anlamaya çalıştı. Çoğunlukla şehirli alt sınıfın hayatını yazan Abasıyanık, balıkçı, işsiz, kıraathane sahibi gibi karakterleri anlattı. İnsanların yaşama biçimlerini, isteklerini, tasalarını, korkularını ve sevinçlerini irdeleyerek, toplum meselelerinden çok "insanı ele alan sanatçılar" sınıfında yer aldı. Türk edebiyatında olay hikâyesinin temsilcisi Ömer Seyfettin, durum hikâyesinin temsilcisi ise Memduh Şevket Esendal'dır.
Kaynakça
- Özgül, M. Kayahan (2000). "Hikâyenin Romanı". Hece Türk Öykücülüğü Özel Sayısı. 46-47. s. 33.
- Yazıcı, Hüseyin. "Hikâye" (PDF). TDV İslâm Ansiklopedisi. Cilt 17 (1998). s. s. 480. 12 Temmuz 2018 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Mayıs 2017.