Sırrı-i Sekati
Sırrı Sekatî ya da Serî-i Sakati (d. ? - ö. M. 867 / H. Ramazan 253), erken dönem mutasavvıflardan ve evliyalardandır. Doğduğu Bağdat'ta ticaretle uğraşırdı ve orada ölmüştür. Maruf Kerhi'den feyiz almıştır. Cüneyd Bağdadi'nin şeyhi ve dayısıdır. Vera ve takvası ile bilinirdi. Bişr-i Hafi ve Hâris Muhâsibi'nin akranıdır.
Cüneyd-i Bağdadî anlatır: “Sırrı Sekatî hazretlerinden ziyade ibadet ehli kimse görmedim. Daima edepli bir hâlde otururdu. Allah’u Teâlâ’dan hiçbir zaman gafil olmamıştır. Yetmiş yıl hiç kimse onun, ayaklarını uzatıp yattığını, edebe uymayan bir hareketini görmemiştir. Gece-gündüz Allah’u Teâlâ’nın huzurunda olduğunu düşünür ve her zaman edepli bir şekilde otururdu; ancak ölüm hastalığında yatağa uzanabildi.”
Sırrı Sekatî, bir bayram günü meşhur bir zâtla karşılaşmış ve ona güler yüzlü olmayarak selâm vermişti. ‘Neden böyle yaptın?’ diye sorduklarında Sırrı Sakatî: “Rasûlullah (s.a.v.) Efendimiz bir hadislerinde: ‘İki mü’min karşılaştıkları zaman, yüz rahmet aralarında taksim edilir. Bunlardan doksan rahmet, daha güler yüzlü olana verilir.’ buyurmuştur. İstedim ki o, benden daha çok sevap alsın.” diye cevap verdi.
Sırrı Sekatî'de, Allah korkusu, kendini küçük ve aşağı görme hâli o kadar fazlaydıki, “Bağdat'ta ölmek istemem. Çünkü bu insanlar benim hakkımda iyi zan sahibidirler. Korkarım ki toprak beni kabul etmezse herkese rezil olmuş olurum. Kabahatlerimden dolayı yüzümün kararacağından korkarak her gün birkaç defa aynaya bakarım ve keşke bütün insanların kalplerindeki sıkıntı ve üzüntüler bende olsa ve insanların hepsi rahat olsalar.” buyururlardı.
Ayrıca bakınız
Kaynakça
- İslâm Âlimleri Ansiklopedisi, c.3, sh. 302-304.
- Risale-i Kuşeyrî, sh. 64.
- Hilyetü’l-Evliya, c.10, sh.116.
- Tabakâtu’s-Sûfiyye, sh. 48.
- Nefahatü’l-Üns, sh.180.