Miraç
Miraç (Arapça: معراج; bire bir yazımla Mirac), Kur'an-ı Kerîm'de geçen, İslami öğretiye göre Muhammed Peygamberin göğe yükselip, Allah ve öte âlemleri ile görüp de dünyaya geri döndüğü inanıştır. Rivayetler; Muhammed'in kalbinin temizlenmesi, Burak ve Cebrail eşliğinde Mescid-i Aksa'ya gidiş (isra), Burak'ı bağlayıp peygamberlere namaz kıldırma, muallak taşından göğe yükselme, Allah ile konuşmalar, gök katlarında diğer peygamberler ile diyaloglar, cennet ve cehennemi görme ve geri dönme gibi bölümlerden oluşur.
"Kendisiyle yukarı çıkılan şey, merdiven" anlamına gelen kelime, Türkçeye "yükseğe çıkma" şeklinde çevrilir ve uruc (yükselme) kökünden gelir.[1][2] İsra, Arapçada gece yolculuğuna verilen isimdir. Muhammed’in geceleyin Mescid-i Haram’dan Burak isimli binek üzerinde Kudüs’teki Mescid-i Aksa’ya götürülmesini ifade eder.[3] Birlikte isra ve miraç olarak anılır.
Ayet ve hadisler
Kur'an'da miraçtan Necm suresinde 13-18. ayetlerde söz edilir:
Bununla birlikte surenin baştan itibaren ele alınması ifadelerin Muhammed'in göğe yükselmesi ile bağlantılı anlatımlar olarak algılanmasını güçleştirmektedir.
Mescid-i Aksa
Muhammed |
---|
|
Mucizeleri
|
Görüşleri
|
Sonrası
|
Bakış açıları
|
İlgili
|
|
Kudüs'te, tapınaklar tepesinde Kubbetü's-Sahra'nın hemen güneyinde yer alan ve İslam'ın en kutsal yerlerinden biri olduğuna inanılan camidir.
- Tarihçe
Süleyman tapınağı, (Müslümanların deyimi ile Beytü'l-Makdis) Kral Davut'un oğlu Süleyman'ın hükümdarlığı sırasında İÖ 957'de tamamlanmış, II. Nabukadnezar ise krallık ile birlikte yapıyı İÖ 586'da tümüyle yıktırmış, Yahudileri esir ederek Babil'e götürmüştür.
II. Kyros, İÖ 538'de Yahudilerin Kudüs'e dönmelerine ve tapınağı yeniden inşa etmelerine izin vermiştir. Gösterişsiz bir yapı olan İkinci Tapınak da İS 70'te Romalılar tarafından yıkılmış, geriye yalnızca batı yanında bugün “Ağlama Duvarı” diye anılan bölüm kalmıştır. Bugün El-Aksa Camii olarak bilinen yapının Bizans imparatoru I. Justinianos tarafından Süleyman tapınağı kalıntıları üzerine yaptırılan bir bazilika olduğu kabul edilir. Halife Ömer 638'de Kudüs'ü aldıktan sonra yapıyı değişiklik yaptırmadan camiye çevirtmiş, Emevi halifesi I. Velid de (705-715) büyük bir onarımla baştan aşağı yeniletmiştir.[5] Yapıya Mescid-i Aksa ismi Abdülmelik bin Mervan tarafından Abbasilere karşı politik amaçlarla verilmiştir.[4] Mescid-i Aksa ile karıştırılan bir yapı olan Kubbetü's-Sahra ise Kutsal Kaya'yı içine alacak şekilde Abdülmelik b. Mervan tarafından 687-691 yılları arasında yapıldı.[6]
Muhammed'in gök katlarına yükselmesi
Allah görüşmek üzere Muhammed'i makamına, sarayına (ARŞ) çağırmıştır. Cebrail yardımıyla Muhammed gök katlarına ulaşır ve bazı eski peygamberler ile tanışır.
Muhammed'in buradan "Saray"a yolculuğundan söz edilir. "Refref" denilen aracıyla saraya gider ve Necm Suresi'nin 10. ayetinden çıkarılan anlama göre namaz farzı "Tanrı katı"nda olur. Farz olarak bildirilen namaz 50 vakittir. Muhammed, buyruğu alıp alıp gök katlarına döner, 6. kata indiğinde Musa'ya uğrar ve aralarında bu diyalog geçer:
Musa: Tanrı senin ümmetine ne farz etti?
Muhammed: Her gün için elli vakit namaz.
Musa: Buna, ümmetinin gücü yetmez. Rabbine dön de indirim yaptırt!
Muhammed, günlük namaz vakitlerine indirim yaptırtmak için Allah'ın yanına döner. Muhammed Allah'ın yanına vardığında Muhammed indirim yaptırtır ne var ki Musa'nın yanına döndüğünde, Musa yine namaz vakitlerini fazla bulur ve Muhammed'i indirim yaptırtması için tekrar gönderir. Muhammed gider, bir daha indirim yaptırır. Döner; Musa bunun da çok olduğunu yine çıkıp indirim yaptırmasın gerektiğini söyler. Muhammed yine gider ve yine indirim yaptırtır ve birkaç gidiş gelişte namaz vakti 5'e kadar düşer. Musa bunun da çok bulmuştur ama Muhammed artık utandığını, gidip yeni bir indirim yaptıramayacağını söyler ve günlük vakit sayısı 5'te kalır.[7]
- Tartışmalar
Miraç rivayetlerinde yer alan Mescid-i Aksa'nın neresi olduğu konusunda tartışmalar bulunmaktadır. Bazı araştırmacılar Kudüs'teki Mescid-i Aksa'nın kastedilen mescit olmadığı görüşündedirler.[6][8]
Muhammed Hamidullah, Mescid-i Aksa'nın gökyüzünde manevi bir mescit olduğunu ileri sürmüştür.[8]
İslam öncesi ve erken İslam tarihinde hac, kıble ve Kâbe'nin yerinin neresi olduğu konusu 1970'li yıllardan bu yana tartışılmaktadır. Arkeolojik araştırmalarda Mekke'nin, rivayetlerin aksine yeni bir şehir olarak ortaya çıkışı, bilinen tarih kaynaklarında ve haritalarda adının 8. yüzyıl öncesinde geçmemesi,[9] ticaret yolları üzerinde olmaması yanında tarım açısından arazinin uygunsuz oluşu,[10] erken dönem İslam tarihi hakkında ipuçları veren Kur'an ve hadis rivayetlerinde tanımlanan bazı yer isimleri ve özellikleri ile Mekke'nin coğrafi yapısının uyuşmaması; araştırmacıları, İslam'ın kökleri konusunda farklı arayışlara yöneltmiştir.
Muaviye'nin ölümü sonrasında çıkan iç karışıklıklarda Kâbe, Yezid'in askerlerince mancınıklar kullanılarak taşa tutulmuş, isabet alan kara taş üç parçaya bölünmüş, Kâbe yıkılmıştır.[11] Kanadalı Arkeolog ve İslam Tarihi Araştırmacısı Dan Gibson'a göre sözü edilen yıkım bugünkü Mekke şehrinde değil, bundan yaklaşık 1200 kilometre kuzeyde, Petra'da gerçekleşmişti. Araştırmalarında ulaştığı en eski camilerin kıble duvarlarının Petra'yı göstermeleri nedeniyle, bu bulgularla ayet, hadis ve siyer kaynaklarındaki diğer ipuçlarını bir araya getiren Gibson Muhammed'in Petra'da yaşamış ve buradan Medine'ye göç etmiş olduğu sonucuna ulaşmıştır. Ona göre Kur'an'da bahsedilen “bekke” veya “mekke” sözcükleri de Petra'yı ifade ediyordu. Müslümanların ilk kıblesi de Kudüs'teki Mescid-i Aksa değil, Petra'da Al-Lat tapınağı olarak kullanılan kübik yapı olmalıydı. Gibson Petra'da haccın nasıl başladığını ve icra şeklini anlattığı bir video yayınladı.
Bu yapı Müslümanların iç savaşlarından birisi olan Abdullah bin Zübeyr İsyanı sırasında mancınıklarla yıkılmış, İbni Zübeyr karataşı diğer kutsal eşyalarla birlikte alarak Emevi saldırılarından uzakta, bugünkü Mekke'nin bulunduğu yere taşımış, yeni tapınağı burada inşa etmişti. Emevilere karşı Abbasilerin desteğini kazanan yeni mekan birkaç yüzyıllık bir geçiş dönemi sonunda tamamen benimsenmiş, yeni yapılan camilerin yönü Mekke'ye dönük olarak inşa edilmeye başlanmış, Mekke Müslümanların yeni hac merkezi olmuştur.[12][13]
Dan Gibson bu araştırmaları ile İslam'ın erken dönemine ait miraç rivayetlerinde yer verilen “El-Aksa” mescidinin lokasyonlarını da vermiştir. Gibson'a göre mescit, Petra antik kentine yürüyüş mesafesinde (8 km), Cirane mevkisinde bulunmaktaydı.
The Sacred City (2016) (Kutsal Şehir), Türkçe | |
Dan Gibson Petra yakınlarındaki El-Aksa mescidini anlatıyor. |
Klasik kaynaklar yerin ismini Mekke'ye 25 km mesafede bulunan Cirane olarak vermektedir. Ancak gidiş-dönüş hesabıyla burasının bir gecelik yürüyüş için oldukça uzak bir mesafe olduğu ortaya çıkmaktadır.[14]
Sidretül münteha
Sidretül münteha 7. kat gökte olduğuna inanılan, mitolojik anlatımlarla süslenmiş bir ağaçtır. "Sidretül münteha" Arapça bir izafet terkibi olup “son sedir” veya "tenhadaki sedir" anlamına gelir.
Miraçta Muhammed’in eriştiği son durak Sidret'ül münteha (Necm Suresi:14-16) olarak geçer. İnanca göre bundan sonraki âleme geçebilmek yeryüzündeki varlıklar için mümkün değildir.[16]
Sedirin nasıl bir ağaç olduğu konusunda, dini terimlere gizemli anlamlar yükleme eğilimindeki kesimlerce, abartılı rivayetlerle desteklenen anlatımlar yapılmıştır. Mütercim Âsım, Kamus adlı eserinde sidreyi meyveli bir ağaç olarak "Sidre, Arabistan kirazı denen bir ağaca verilen isimdir. Trabzon hurması bu ağacın cinsindendir, gölgesi gayet koyu ve latiftir." şeklinde tanımlar.
Bazı araştırmacılara göre Sidre'nin meyveli bir ağaç olarak tarif edilmesi kelimenin kullanım şekli ve Kur'ani kullanım ile uyumsuz bir yaklaşımdır. Bu sebeple Sidre en yaygın ve bilinen çamgillerden sedir ağacı olarak tercüme edilmelidir.[15]
Tasavvufi yaklaşım: Arş, Kürsi, Levh-i mahfuz gibi Sidretül münteha da anlamları bilinmekle beraber İslam'da Tanrı’nın münezzeh (dinlerde sıklıkla rastlanan antropomorfizm gibi yaratılanlara benzememe, aşkınlık) sıfatıyla bağdaştırılmak amacıyla mahiyetinin bilinmediği ifade edilen nesnelerdir. Arapçada Arş koltuk, kürsi sandalye, levh-i mahfuz ise korunmuş levha anlamlarına gelir. Dini terminolojide Levhi-mahfuz üzerine kaza ve kaderin yazıldığı mahiyeti bilinmeyen korunmuş bir levhadır. Tanrı’nın eşyaları olarak nitelendirilebilecek olan bu nesnelerin tasavvuf ehline göre bir vücudu, şekil ve renkleri yoktur.
Sünni gelenekte yeri
Miracın Hicret'ten bir yıl ya da 16 ay önce recep ayının 27. gecesinde gerçekleştiğine inanılır. Rivayete göre Muhammed gece vakti Kâbe’den alınıp Burak adı verilen binek üstünde Mescid-i Aksa'ya götürülmüş, Burak'ı Beytü'l-Makdis'in (Süleyman Tapınağı) kalıntılarının güneybatı duvarına bağlamıştır. Muhammed sırasıyla eski Aksa denen bugünkü el-Aksa Camisi'nin altındaki yerden Mescid-i Aksa alanına girmiş, oradan Kubbet-üs-sahra'nın bulunduğu alana geçmiş ve orada İsa, Musa, Zekeriya peygamberlerle buluşmuştur. Günümüzde Nebi Minberi'nin bulunduğu alanda bütün peygamberlere namaz kıldırmış, oradan da Miraç Minberi'nin bulunduğu alandan göğe yükselmiştir.
Hadislere göre Muhammed bu yükselmede gök katlarını Cebrail ile birlikte aşarken sırayla Âdem, Yusuf, Yahya ve İsa, İdris, Harun, Musa ve İbrahim peygamberleri görmüş, yedinci kat gökten sonra Sidret'ül Münteha’ya çıkmıştır. Cebrail’in Sidret'ül Münteha’dan ileriye geçememesi üzerine yolculuğunu tek olarak sürdürmüş, zaman, mekân ve cihetin olmadığı ifade edilen katta Allah ile aracısız görüşmüştür.[17][18]
Anlatılana göre Muhammed Mekke'ye döndüğünde yaşadıklarının gerçek olup olmadığından kuşku duyanların soru yağmuruna tutulmuştur. Ama sorulara doğru cevap vermiştir.
İslam’ın ilk zamanlarında dinin oruç, zekât, şehitlik ve hac gibi belli kuralları, prensipleri tam olarak belirlenmemişti. Gece namazları rağbet görmekle birlikte, ibadet kuralları da açık ve seçik olarak belirlenmemişti. Rivayete göre İsra ve Miraç bu konudaki belirlenmeleri sağlamış olaylardır. Buna göre miraçta;
- Muhammed, Miraç sırasında namaz vakitlerinin beş vakit olarak düzenlenmesi gerektiğini öğrenmiş ve Miraç'tan sonra bu buyruğu Müslümanlara bildirmiştir. Hadis kaynaklarına göre Miraç'ta önce 50 vakit olarak bildirilen namaz, Peygamber Musa'nın bunun insanlara ağır geleceği şeklindeki ikazları üzerine Muhammed'in birkaç kere geri dönüp Allah'tan namazı hafifletmesini dilemesinin ardından beş vakte indirilmiştir.[17]
- Şirk koşmayan herkesin cennete gireceği müjdesi verilmiştir.[2]
Kutlamalar
Miracın gerçekleştiğine inanılan gece "miraç kandili" olarak kutlanır. Bu gece ile ilgili dini konuşmalar ve kutlamalar yapılır, dua ve tesbihat yapılır ve Yasin okunur. İnanca göre Muhammed Miraç’ta kendisine sunulan şarap, bal ve süt dolu üç bardaktan süt bardağını tercih ederek sütü içmiştir. Bu sebeple Anadolu'da çoğu yerde bu gecede süt içme ve dağıtma geleneği olduğu ifade edilmektedir. Bazı yerlerde tatlı da yapılır ve dağıtırlır. Konya'da bu geceye “süt gecesi” de denilmektedir.[2]
Alevi kültüründe
Alevi inancında Muhammed’in bedenen miraca çıktığı kabul edilir ve Alevilere özgü menkıbevi bir anlatımla dile getirilir. Bu anlatımda Kırklar Meclisi de önemli bir yer tutmaktadır;
Peygamber miraca giderken yolda bir arslan görür, çıkarıp yüzüğünü ona verir ve yoluna devam ederek Sidretü’l-Müntehâ’ya erişir. Muhammed’e bal, süt ve elma verilir. Tanrı’yla doksan bin kelam söyleşir. Konuşmada kendisine hitap eden sesin Ali olduğunu fark eder. (“Sırr-ı Ali”) Şerhu Hutbeti’l-Beyân’da şöyle açıklanır:
“Abdullah b. Ömer eyidir: Ben işittim Rasul Hazretine sual eylediler ki, Ya Rasulallah mirac gicesi Hak Teâlâ sana ne dilce hitâb etdi? Rasul Hazreti: Bana Ali b. Ebî Tâlib lügatıyla hitab kıldı ve gönlüme bunu ilham eyledi kim, eyitdim: Ya Rabbi, bana hitab iden sen misin yohsa Ali midir? Rabbim bana eyitdi: “Ya Ahmed ben Adem oğlu olunmazam. Ve şüpheli nesnelerle sıfatlanmazam. Seni benim nurumdan yaratdım. Ve Ali’yi senin nurundan yaratdım ve anı senin gönlün sarayına muttalî kıldım ve senin gönlüne Ali’den sevgilü kimse bulmadım, dahi sana anın diliyle hitab eyledim”[19]
Tartışmalar, görüş ve eleştiriler
Kimilerine göre bu yükselme fiziksel, kimilerine göre manevi, kimilerine göre hem maddi hem manevi, kimilerine göre de ne tam anlamıyla maddi ne de tam anlamıyla manevidir. Muhammed’in eşi Aişe, Miraç sırasında Muhammed’in vücudunun yerinden kaybolmadığını bildirmiştir. “Bedeninin yokluğu hissedilmemiş” olduğu ifadesine karşın, Schimmel gibi bazı yorumcular ve din bilginleri ayetteki "kuluyla birlikte" ifadesini ve Burak adlı bineğin kullanılmasını gerekçe göstererek söz konusu yolculuğun ruhsal bir deneyim olduğu tezine karşı çıkmıştır.[18]
Neşet Çağatay'a göre; miraçla ilgili olarak Ayşe’nin ifadesi şöyledir: Muhammed, doğrudan doğruya Rabb’ini değil, Cebrail’i temaşa etmiştir. Ayşe bunun için Kuran’da Allah’ı görmenin mümkün olmadığını ifade eden ayeti kanıt göstermiştir.
Göğe çıkarak Allah’a ulaşmanın Allah’a mekân ve yön izafe edilmesi anlamına geldiğini ifade eden İlahiyatçı yazar İhsan Eliaçık miracı anlatılan biçimiyle reddeder ve bunun bir vizyon olduğunu belirtir.[20]
Süleyman Ateş, Buhari'de kaydedilen bir hadise göre miracın peygamberlikten önce Muhammed'in Kâbe'nin yanında uyurken gördüğü bir rüyadan ibaret olduğu kaydıyla geleneksel anlamdaki miraç anlayışına karşı eleştirilerini sıralar.[21]
Alevi İslam inancında Mescid-i Aksa'nın inşa tarihine ve gök katları bilgisinin mitolojik kökenlerine dikkat çekilerek miraç ve bağlantılı olarak namaz gibi konulara sembolik anlamlar verilir.[22]
Zerdüştlük inancında da Zerdüşt'ün göklere yükseldiği, cennet ve cehennemi gördüğü, meleklerle ve Tanrı ile görüştüğüne inanılır.[23] Prof. Dr. Mikail Bayram ve ilahiyatçı yazar Cemil Kılıç miraç rivayetlerinin kaynağı olarak Zerdüştlerin kitabı Ardavirafnameyi işaret etmektedirler. Bu yazarlara göre islama hadisler yoluyla geçirilen ve yeni uyarlamalarla farklı inanç ve mitolojilerin kaynağı haline getirilen miraç rivayetleri islamın kendi inanç esaslarına da aykırılıklar ve çelişkiler içeren bir efsaneden ibarettir.[24]
Ayrıca bakınız
İlgili yayınlar
- 100 Soruda İslam Tarihi, Neşet Çağatay
- Hz. Muhammed Mekke’de, W. Montgomery Watt, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Yayınları, 1968
- Büyük İnisiyeler, Edouard Schure
Dış bağlantılar
- iktibasdergisi.com İsrâ ve miraç, eleştirel
- study-islam.org Arta Viraf Namak ve Miraç
- Saadettin Merdin; İsra, miraç, şakkı kamer
Kaynakça
- "Genel Türkçe Sözlükn". TDK. Erişim tarihi: 21 Temmuz 2009.
- "Miraç Kandili". Zaman. 11 Temmuz 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Temmuz 2009.
- "Arşivlenmiş kopya". 13 Temmuz 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Haziran 2013.
- "Arşivlenmiş kopya". 24 Eylül 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Şubat 2020.
- Ana Britannica, c. 22, s. 304-305
- https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/683201
- DİN BU-1 Tanrı ve Kuran. Kaynak Yayınları. ss. 57-59.
- http://www.sonpeygamber.info/sorularla-peygamberimiz/isra-suresi-ndeki-mescid-i-aksa-nin-yeri
- Holland, Tom; In the Shadow of the Sword; Little, Brown; 2012; s. 303: ‘Otherwise, in all the vast corpus of ancient literature, there is not a single reference to Mecca – not one’
- Crone, Patricia; Meccan Trade and the Rise of Islam, 1987, s. 7
- Orhan Gökdemir, Din ve Devrim, İstanbul: Destek Yayınları. 2010. s. 64
- Data on Gibson's biography taken from his Web pages, his book Qur'ānic Geography and the Amazon author information to this book: 21 Mayıs 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., 8 Nisan 2018 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., 26 Ocak 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., 31 Mayıs 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
- Dan Gibson: Qur'ānic Geography (2011)
- http://isamveri.org/pdfdrg/D02237/2009_16/2009_16_AZIMLIM.pdf
- http://www.indianmuslimobserver.com/2012/11/cedar-or-lote-tree-in-light-of-al-quran.html#.UOBB6qx3uP8
- Tasavvuf Terimleri ve Deyimleri Sözlüğü, Doç.Dr. Ethem Cebecioğlu, Sidretül Münteha maddesi, s.643
- "Tek şahidinin dilinden Miraç". Zaman. Erişim tarihi: 21 Temmuz 2009.
- "Yükseliş ve tevazu". Zaman. Erişim tarihi: 21 Temmuz 2009.
- "Arşivlenmiş kopya". 24 Ocak 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Eylül 2020.
- "Arşivlenmiş kopya". 11 Ocak 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Haziran 2013.
- "Arşivlenmiş kopya". 14 Aralık 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Haziran 2013.
- Cemvakfi.org
- "Arşivlenmiş kopya" (PDF). 11 Temmuz 2012 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Haziran 2013.
- http://www.cemilkilic.com/makale-37-1-bir-efsanenin-yikilisi-mirac-ve-isra-gercegi.html.