Vicdan
Vicdan, kişinin kendi niyeti veya davranışları hakkında kendi ahlaki değerlerini temel alarak yaptıklarını veya yapacaklarını ölçüp biçtiği bir kişilik özelliğidir. Vicdan, birçok dinde, birçok felsefi akımda, mistisizmde önem verilmiş bir kavramdır. Günümüzde kimileri "kamusal vicdan" ifadesini kullanmaktaysa da, dinsel, mistik vb. alanlarda böyle bir kavram bulunmaz, vicdan kavramı bu alanlarda hep bireysel vicdan anlamında kullanılmıştır. Felsefeye göre, iç huzuru veya iç sıkıntısı vererek kişiyi uyaran vicdan bir kavram değil, kişinin bir yeteneğidir. Felsefede metafizik anlayış, bu yeteneğin doğuştan var olduğunu ileri sürer, seküler anlayış ise insanın içinde bulunduğu toplumsal koşullarla belirlenmiş görgü ve bilgisinin sonucunda oluştuğunu ileri sürer. Friedrich Nietzsche'ye göre vicdan, borçlanma ahlakına bağlı olarak gelişmiş, "söz verebilen bir hayvan yetiştirme" amacıyla icat edilmiş bir kavramdır.[1]
Etimoloji
Vicdan sözcüğü Arapça bir ifadedir ve (v-c-d) kökünden türetilmiştir. Sözlükte “bulmak, zenginleşmek, sevmek, üzülmek, öfkelenmek” anlamlarındaki vecd kökünden mastar olan vicdan ve aynı kökten vücdân, cide gibi sözcükler “bolluk, rahatlık, zenginlik”, vecd ise üzüntü ve sevgi manasına gelmektedir.[2][3] Vicdan Arapçada sembolik bir ifadedir ve “vecede” fiil kökünden türetilmiştir. “Vecede” fiilinin mastar kalıbı olan “el-vucud” beş duyu organı aracılığı ile “bulma”yı ifade eder. Bir şeyin tadını, sesini, kokusunu, sertliğini bulmak, fark etmek, algılamak manasını ifade etmektedir.[3][4]
Psikanaliz kuramında vicdan
Vicdan kavramı psikanaliz kuramında benlik yapısının açıklanmasında ve ruhsal çözümlemenin anlaşılmasında önemli bir yer tutar. Freud'un oluşturduğu psikanaliz kuramına göre ruhsal yapının oluşumunda üç önemli bölüm yer alır. Bunlar;
İnsanın ruhsal varoluşunun oluşumunda bunlar belirli şekillerde meydana gelirler ve birbirleriyle ilişkili olarak yer alırlar. Buna göre id icgüdüsel ögelerin temsilcisidir, sürekli doyum arar, haz ilkesine ve birincil düşünme süreçlerine uyar. Ego ie altbenlikten belirli bir şekilde ayrışarak meydana gelir, böylece insan yavrusunun kendisi ve kendisi olmayanı ayırmaya başlaması söz konusu olur. Dürtüler ve doyum arayan ögeler üzerinde hakim olmaya başlar, gerçeklik ilkesine doğru ilerlemeye başlar. İkincil süreç düşünme biçimleri de bu süreçte meydana gelir. Benlik tüm yaşam boyunca altbenlik ile üstbenlik arasında denge sağlayıcı rolü üstlenir.
Süperego yani üstbenliğin ortaya çıkışıysa, ödipal karmaşanın çözüldüğü döneme denk düşmektedir ve bu dönemden itibaren artık birey insan iyi-kötü, doğru-yanlış gibi ayrımları edinir. Çocuk bu süreçte hem cinsel kimliğini edinmeye başlar hem de toplumsal değer yargılarını edinir. Ruhsal yapının düzenleyici, dizginleyici, yargılayıcı, suçlayıcı ve cezalandırıcı ögesidir süperego. Dolayısıyla da vicdan denilen kavramla bu anlamda özdeştir. Suçluluk duygusu olarak meydana gelen duygular vicdandan yani süperegonun özelliklerinden gelir ve üst benliğin benliği cezalandırmasını gösterir.
Ayrıca bakınız
Kaynakça
- Mete Avcı Metheus, 2013, Suçlu İnsan 24 Nisan 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
- Rağıb el-İsfahani (Râğıb el-İsfahani) (2010). Müfredat. Mustafa Yıdız tarafından çevrildi. Çıra Yayınları. ISBN 9786059477604.
- Daud Ceylan (2017). "Vicdan Kavramına Psikolojik ve Dini Yaklaşımlar". Katre Uluslararası İnsan Araştırmaları Dergisi sayfalar= 185-199, 3. doi:10.31120/0.2018.35. 9 Mayıs 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Nisan 2020.
- Abdulvahit İmamoğlu. "Vicdan Kavramının Psiko-Sosyal Tahlili". Akademik İncelemeler Dergisi. 5 (1, yıl=2010). Sakarya Ünversitesi. s. 128. ISSN 2602-3016.