Yılan ısırığı
Yılan ısırığı veya yılan sokması, yılanın dişleri ile sebep olduğu yaralanmadır. Yılanlar çoğu zaman avlarını ısırırlar, ancak sık görülmese de, genellikle savunma amaçlı olarak insanları da ısırdıkları olur. Çoğu yılan zehirsizdir ve avlarını genellikle zehir kullanmadan boğarak öldürürler. Bununla birlikte zehirli yılanlar -Antarktika haricinde- her kıtada bulunur.[1] Isırıklar için önerilen ilk yardım yöntemleri yılanın yaşadığı bölgeye göre değişir. Bazı türlerin ısırığında etkili olan bir tedavi başka bir türün ısırığında etkisiz kalabilir. Yılanların fiziksel görünüşleri farklı olabileceği için, genellikle bir türü tanımlamanın pratik bir yolu yoktur ve böyle durumlarda profesyonel tıbbi yardım aranmalıdır.[2][3]
Yılan ısırığı | |
---|---|
Kobra Naja naja | |
Uzmanlık | Acil tıp |
Isırığın sonucu; yılanın türü ve yaşı, ısırığın vücuttaki yeri ve derinliği, enjekte olan zehir miktarı, ısırılanın yaşı, sağlığı ve büyüklüğü gibi birçok etkene bağlı olarak değişir. Bütün ısırıklarda, ısırılanın yaşadığı panikten kaynaklanan ve psikolojik olan dehşet ve taşikardi gibi semptomlar belirir.[4][5] Zehirli olmayan yılanların ısırıkları da sıklıkla dişin sebep olduğu yırtılma veya sonuçta oluşan enfeksiyon yüzünden hasar verebilir. Bir ısırık ayrıca potansiyel olarak ölümcül olan anaflaktik reaksiyonu tetikleyebilir. Isırıklar için ilk yardım önerileri yılanın yaşadığı bölgeye bağlıdır, bazı türlerin ısırıklarında etkili olan tedaviler diğer türlerin ısırıklarında etkisiz olabilir.
Yılanlara atfedilen ölümlerin sayısı bölgelere göre değişiklik gösterir. Avrupa ve Kuzey Amerika'da ölüm oranı göreli olarak düşük olsa da yılan ısırıkları ile birlikte gelen morbidite ve mortalite dünyanın pek çok bölgesi ve özellikle sağlık tesislerinin kısıtlı olduğu kırsal kesimler için ciddi bir sağlık problemidir.[1][6][7] Güney Asya, Güneydoğu Asya ve Sahraaltı Afrikası ısırığın en çok göründüğü yerlerdir. Ayrıca neotropik ve diğer ekvatoryal ve subtropikal bölgelerde de vaka sayısı yüksektir.[1][6][7] Her yıl on binlerce insan yılan ısırıkları sebebiyle ölmektedir.[1] Ancak, koruyucu ayakkabılar giymek, tehlikeli yılanların yaşadığı bilinen yerlerden uzak durmak gibi alınabilecek çok sayıda tedbir bulunmaktadır.
Belirtiler ve semptomlar
Yılan ısırıklarındaki en yaygın semptomlar, panik, korku ve duygusal dengesizliktir. Bunlar bulantı, kusma, ishal, senkop, vertigo, taşikardi ve soğuk ve nemli cilt gibi semptomlara sebep olabilir.[4][5] Çoğu yılan ısırığı kurbanında ölüm korkusu görülür. Bu korku azaltılmazsa hiperventilasyon riski artar.[11] Zehirli olmayan yılanlardan kaynaklanan kuru yılan ısırıkları da kurbana ciddi zararlar verebilir. Bunun birçok sebebi vardır. Gereğince tedavi edilmeyen yılan ısırıkları enfeksiyona sebep olabilir (dişleri derin yaralanmalara sebep olabilen engerek ısırığı kurbanlarında rapor edildiği gibi), ısırık belli kurbanlarda anafilaksiye sebep olabilir.
Kuru ısırıklar ya da zararsız yılanların sebep olduğu ısırıklar da tedavi gerektirir.[12] Bu ısırıklarda şişme ve hisedilen acı az miktardadır. Ancak yılanın oral mikroflorası Clostridium tetani gibi patojenik mikroorganizmalar barındırır.[13] Bu sebeple zehirsiz yılanların ısırıkları ihmal edilip tedavi uygulanmazsa ısırık akabinde tetanosun gelişme tehlikesi vardır. Bunun dışında yılanın salyasında barınan diğer patojenik bakteriler de enfeksiyona sebep olabilir.[13] Eğer ihmal edilirse enfeksiyon vücuda yayılıp kurbanı öldürebilir.
Zehirli olsun ya da olmasın çoğu yılan ısırıkları, bir takım lokal etkilere sebep olur. Genellikle küçük bir acı ve kızarıklık meydana gelir, ancak bu bölgeye bağlı olarak değişir.[4] Engerek ve bazı kobraların ısırıkları çok büyük acıya sebep olabilir ve bazen de lokal doku hassaslaşıp 5 dakika içerisinde ciddi bir şekilde şişmeye başlar.[6] Ayrıca bölge su toplayıp kanayabilir. Çukur engerek ısırıklarındaki diğer başlangıç semptomları da uyuşukluk, cansızlık, bulantı ve kusmadır.[4][6] Semptomlar zaman geçtikçe, hipotansiyon, takipne, şiddetli taşikardi, algı değişkenliği ve solunum yetmezliğinin gelişmesiyle daha ölümcül bir hale gelebilir.[4][6]
İlginç bir şekilde Crotalus scutulatus, mercan yılanı ve Crotalus mitchelliinin sebep olduğu ısırıklar ciddi yaralanmalara sebep olurken, bu ısırıklarda çok az acı duyulur ya da hiç duyulmaz.[4] Bazı çıngıraklı yılanlar tarafından ısırılan kurbanlar, "lastiksi", "naneye benzer" ya da "metalik" bir tat tarif edebilirler.[4] Tüküren kobra ve ringhals zehirini kurbanının gözüne püskürtür. Bu ani acı, oftalmoparezi ve bazen de körlüğe sebep olur.[15][16]
Bazı Avustralya yılanları ve çoğu engerek yılanı zehiri koagülopatiye (pıhtılaşma bozukluğu) sebep olur. Bazen kurbanın ağzından, burnundan ve hatta daha önce iyileşmiş gibi görünen yarasından bile kan gelebilir.[6] Beyin ve bağırsakların da dahil olduğu iç organlar kanayabilir ve bunun sonucunda kurbanın cildinde ekimoz görülür. Kanama durdurulamazsa kurban kan kaybından ölür.
Mambalar, kraitler, kobralar ve deniz yılanlarının dahil olduğu elapidler ve çoğu Avustralya türünün zehirinde sinir sistemine saldıran toksinler bulunur ve bunlar nörotoksisiteye sebep olur.[4][6][17] Sinir zehirinin etkisi ısırıktan 2-4 saat sonra görülür ancak bu süre uzayabilir.[18] Kurbanın görüşünde bulanıklık gibi bazı tuhaf bozukluklar olur.[4] Kurbanlarda ayrıca vücut boyunca parestezi (his kaybı) ve konuşma ve solunumda zorlanma görülür. Sinir sistemi problemleri bir dizi semptoma yol açar. Kurbanlara acil tedavi uygulanmazsa solunum yetmezliğinden ölebilirler.
Bütün deniz yılanlarının, hemen hemen bütün engereklerin ve bazı Avustralya elapidlerinin zehiri kas dokusunda nekroza sebep olur. Kas dokusu rabdomiyoliz olarak bilinen bir durum sonucunda vücut boyunca ölmeye başlar.[6] Ölü kas hücreleri proteinleri süzgeçten geçiren böbreği dahi tıkayabilir. Bu hipotansiyon ile birleşince akut böbrek yetmezliğine ve nihayetinde de tedavi uygulanmazsa ölüme sebep olur.[6] Çukur engereklerin el veya parmaklarda sebep olduğu zehirli ısırık vücudun diğer bölgelerindeki ısırıklara oranla daha agresif müdahale gerektirir. Bu durumda zehirin yayılması için yeterli hacim bulunamayacağından, yerel doku nekrozu daha büyük ve daha erken gerçekleşir.[19]
Patofizyoloji
Zehirleme tamamen istençli bir şekilde yapılır.[20] Bu yüzden, bütün zehirli yılanlar kurbanlarına zehir enjekte etmeden onları ısırabilme yetisine sahiptir. Yılanlar sıklıkla, kendileri için çok büyük, yenilemeyecek yaratıklara karşı zehirlerini ziyan etmekten ziyade "kuru ısırıkla" yetinirler.[21] Bununla birlikte çıngıraklı yılanlar gibi bazı yılan cinsleri savunma amaçlı ısırıkları saldırı amaçlı ısırıklarıyla karşılaştırıldığında çok daha fazla miktarda zehir ihtiva eder.[22] Kuru ısırık deride delinmeye yol açan ancak bölgesel, sistemik etkilere ya da pıhtılaşma bozukluğuna sebep olmayan ısırığa denir.[23] Yine de kuru ısırık oranı türlere göre değişiklik göstermektedir; normalde ürkek olan mercan yılanı ısırıklarının %50'si, kobraların %45'i[24] zehirsiz iken çukur engereklerde kuru ısırık oranı sadece %25'tir.[4] Engerek ısırıklarının kuru ısırık olarak nitelendirilebilmesi için, altı saat içinde hiçbir lokal belirtinin görülmemiş olması gerekir.[25] Mercan yılanlarının ısırığında genellikle başlangıç semptomları görünmez, bu yüzden bu yılanların bütün ısırıkları zehirli kabul edilir.[26]
Bazı kuru ısırıklar yılanın kötü zamanlamasının sonucunda olabilir. Bu durumda yılanın dişleri kurbanın etine girmeden zehir boşalır.[20][21] Zehirli olmamasına rağmen bazı yılanların özellikle de Boidae ve Pythonidae ailelerine dahil olan boğucu yılanların ısırıkları zarar verici olabilir.[27] Büyük türler sıklıkla, kurbanın veya yılanın kurtulmaya çalışması sonucunda, kurbanda derin yırtılmalara sebep olur. Bunun sebebi kurbanın etine gömülen, yılanın dişlerinin geriye dönük ve iğne kadar keskin olmasıdır. Zehirli yılanların ısırığı kadar ölümcül olmasa da bu tür ısırıklar en azından geçici zayıflığa ve yanlış tedavi uygulandığında da enfeksiyona sebep olabilir. Kurbanlar cilt bozukluğu, deformiteler ya da kronik yara enfeksiyonu gibi hem kronik hem de akut sekellere maruz kalabilir.[27]
Mercan yılanları daha kısa dişlere ve daha küçük bir ağza sahiptir, bu yüzden zehiri enjekte edebilmek için ısırdığı bölgeyi çiğnemek zorunda kalır.[28]
Yılanların çoğunun ısırırken ağızlarını açmaları gerekirken, Atractaspididae ailesindeki Afrika ve Ortadoğu yılanları ağızlarını açmadan, dişlerini kafalarının yan tarafına kıvırabilme ve kurbanı ısırabilme yeteneğine sahiptir.[29]
Yılan zehiri
Yılanların, Miyosen evre içindeki bir zamanda zehir oluşturma ve zerketme yeteneğini geliştirdiği ileri sürülmektedir. Tersiyer zamanda ilkel yılanların büyük bölümü Henophidia (ilkel yılanlar) süperailesine ait pusuya yatan (ambush predator) ve avlarını boğarak öldüren avcılardı.[30] Dünyada geniş otlakların yerini ormanlık alanların almasıyla bu yılanlar da daha küçük ve böylece daha çevik bir yapıya evrimleştiler. Ancak daha küçük yılanlar için avlarını kontrol altına almak ve öldürmek daha zor bir hale geldi ve bunun sonucu olarak yılan zehirinin evrimleşmesi başladı.[30] Bütün yaşayan yılanların atası olduğu düşünülen varsayımsal soy Toxicofera üzerinde yapılan diğer bir araştırma yılan evrimi için daha erken bir zaman dilimi önermektedir. Bu zaman dilimi Geç Kretase esnasında muhtemelen on milyon yıllar mertebesindedir.[31]
Yılan zehiri normalde salya salgılamakla görevli olan modifiye olmuş parotis bezinde üretilir. Zehir gözün arkasındaki alveol denilen yapılarda depolanır ve borumsu, içi boş dişler yoluyla istemli bir şekilde enjekte edilir. Tek tür moleküler ya da farmakolojik aktif bileşen içeren yılan zehiri yoktur.[32] Zehir yüz binlerce protein ve enzim ihtiva eder, bunların tamamı, avın kardiyak sistemine karışması veya zehirin daha hızlı absorbe edilmesi için doku geçirgenliğini artırması gibi, çeşitli amaçlara hizmet eder. Yılan zehiri en kompleks yapıya sahip hayvan zehiridir.[33] Çukur engereklerde olduğu gibi çoğu yılanın zehri, sitotoksin, hemotoksin, nörotoksin, miyotoksin gibi birçok toksinin kombinasyonu olabilir ve insan vücudundaki her organ sistemini fiilen etkiler.[4][34] Nörotoksin temel aminoasitler bakımından zengindir ve moleküler seviyede etki ederek kas aktivitesini sınırlandırır.[35] Hemotoksin dolaşım sistemi dışında diğer organ sistemlerinde de doku yıkımına sebep olur.[35] Genellikle nörotoksinler daha az molekül ağırlığına sahip olduğu için hemotoksinlerden daha hızlı etki gösterir.[35]
Herhangi bir yılan zehirinin içeriği ve gücü, yılanın büyüklüğüne, yaşına ve diyetine, iklime ve yılın hangi zamanını olduğunda göre değişiklik gösterir.[36] Yılan zehiri yaz aylarında daha az toksiktir, ancak yılanlar çevrenin ısınmasıyla saldırganlıklarını ve salgıladıkları zehir miktarını artırırlar. Yazın en sıcak zamanlarında yılanlar ürettikleri zehirin miktarını maksimuma çıkarırlar.[37] Zehirin gücü türler arasında önemli ölçüde farklılıklar gösterir ancak Avustralya yılanları özellikle güçlü zehirde egemen olarak bilinir. Farelerdeki ortalama öldürücü doz (LD50, farelerin %50'sini öldürebilecek doz) ile ölçüldüğünde dünyanın en zehirli 10 yılanı bu kıtada yaşamaktadır.[38] Bu yılanlardan Oxyuranus microlepidotus dünyanın en güçlü zehirine sahip yılandır, ancak ürkek olması ve insanlarla seyrek karşılaşması, bu yılandan kaynaklanan ısırıkların son derece nadir görülmesine sebep olur. Üretilen zehir miktarı da türler arasında değişiklik gösterir. Tek bir ısırıkta 5–7 ml (450–600 mg) zehir salgılayabilen Gabon engereği bu kategoride birinci sırada yer alır.[39] Yılanın enjekte ettiği zehir miktarı, son ısırık üzerinden geçen süre, yılanın hissettiği tehdit ve avın büyüklüğüne bağlıdır.[28] Yılanın zehirli olmasının yanında, zehirin toksitesi de zehirlenmelerde önemli bir faktördür. Toksitenin belirlenmesinde "maksima" terimi kullanılmaktadır. Maksima; yılan zehirinin tamamı boşaltıldığında bir ısırışta 70 kilogramlık kaç insanı öldüreceğini tanımlamaktadır. Kobralar için maksima 15'tir.[40]
Önlem
Yılanlar büyük olasılıkla tehdit hissettiklerinde, korktuklarında, provoke edildiklerinde veya köşeye sıkışıp kaçacak bir yer bulamadıklarında ısırırlar. Bir yılanla karşılaşmak her zaman için tehlikeli kabul edilir ve o civardan uzaklaşılması önerilir. Görünümleri çarpıcı bir şekilde değişiklik gösteren yılan türlerinin zehirli ya da zehirsiz hatta tehlikeli ya da tehlikesiz olduğunu belirlemenin pratik bir yolu yoktur.[41]
Kemiriciler gibi avlar tarafından ilgisi çekilen yılanların yerleşim yerlerine yaklaşmaları muhtemeldir. Düzenli yapılan haşere mücadelesi yılan tehdidini önemli ölçüde düşürebilir. Yerel bölgelerde veya gezi veya yürüyüş yaparken yılan türlerinin yaygın olarak bulunduğu yerleri bilmek faydalıdır. Afrika, Avustralya, Neotropikler ve Asya'nın güneyi gibi Dünya'nın belli başlı bölgeleri birçok tehlikeli türe ev sahipliği yapmaktadır.
Vahşi yaşamda iken, şiddetli bir şekilde adımlamak yerde titreşimler yaratır, bu da yılanın o çevreden kaçmasını sağlar. Ancak bu yöntem genellikle sadece Kuzey Amerika'da uygulanır. Dünyanın diğer bölgelerinde yaşayan, kral kobra ve kara mamba gibi daha büyük ve daha agresif yılanlar kendi bölgelerini koruyacaklardır. Doğrudan karşılaşmalarda, en iyisi sessiz ve hareketsiz beklemektir. Eğer yılan henüz kaçmamış ise, yavaşça ve dikkatlice ortamdan uzaklaşmak önemlidir.
Gece odun toplamak gibi bir kamp aktivitesi ile uğraşılıyorsa, fener kullanmak faydalı olabilir. Yılanlar olağan dışı hallerde, özellikle de ortam sıcaklığının 21 °C'yi (70 °F) aştığı ılık gecelerde aktif olabilirler. Boş kütüklere körü körüne dokunulmaması, büyük taşların ters çevrilmemesi ve eski kulübelere veya bir yılanın potansiyel olarak bulunabileceği yerlere girilmemesi tavsiye edilir. Kaya tırmanışında, çıkıntıların veya yarıkların incelenmeden tutulması güvenli değildir, yılanlar ektoterm (soğuk kanlı) hayvanlardır ve sıklıkla kaya çıkıntıları üzerinde güneşlenirler.
Evcil hayvan olarak yılan besleyenler yılanın yaralanmalara sebebiyet verebileceği konusunda bilinçli olmalı ve dikkatle hareket etmelidir. Alkollü iken yılana dokunmak asla mantıklı değildir. Birleşik Devletler'de yılan ısırığı kurbanlarının %40'ından fazlası, vahşi yılanları yakalamaya çalışmaları ve tehlikeli ev hayvanlarını dikkatsizce tutma teşebbüsleri ile kendilerini tehlikeye sokmuşlardır (bu kurbanların %40'ında kan alkol oranı %0.1 veya daha fazla oranda çıkmıştır).[42]
Fırtına ya da sel gibi doğal afetler sonrasında yılan ısırığı vakalarının arttığı bilinmektedir. [43] Büyük bir fırtınanın güzergahında yaşayan diğer canlılar gibi yılanların da yerleri değişir ve evsiz kalırlar. Sonuç olarak barınak ve yiyecek aramak için evlere, depolara, ahırlara ve diğer yapılara girebilirler. Hasar görmüş yapılar, yılanlar için daha erişilebilir durumdadır ve sel de yılanların içeride birikmesine sebep olabilir. Yeri değişmiş yılanlar, ayrıca temizleme çabaları esnasında oluşan enkaz yığınlarında da bulunabilir.[44]
Ölü gibi görünen yılanlardan da sakınmak önemlidir. Bazı türler potansiyel tehditleri kandırmak için gerçekte sırt üstü dönüp, dillerini dışarı çıkarırlar. Bir yılanın kopmuş kafası ani hareket edip refleks ile ısırması ihtimal dahilindedir. Uyarılmış ısırık da canlı yılanınki kadar ciddi olabilir.[4][45] Ayrıca ölü yılanlar enjekte ettikleri zehirin dozunu ayarlama yeteneğine sahip değildir, yani ölü bir yılanın ısırığı genellikle daha büyük miktarda zehir içerir.[46]
Tedavi
Herhangi bir yılan ısırığının hayatı tehdit edici olup olmadığını belirlemek kolay değildir. Kuzey Amerikalı bakır kafalının, sağlıklı yetişkin bir insanın ayak bileğindeki bir ısırığı genellikle orta dereceli bir yaralanmaya sebep olurken, aynı yılanın bir çocuğun karnı veya yüzündeki bir ısırığı ölümcül olabilir. Bütün yılan ısırıklarının sonucu bir yığın faktöre bağlıdır: yılanın büyüklüğü, fiziksel durumu ve sıcaklığı, kurbanın yaşı ve fiziksel durumu, ısırılan bölge ve doku (örneğin ayak, gövde, damar, veya kas gibi), enjekte edilen zehir miktarı, hasta tedavi bulana kadar geçen süre ve son olarak tedavinin kalitesi.[4][47] Tehdidi ortadan kaldıran acil kaliteli tıbbi müdahale izlenebilecek en iyi yoldur. Buna rağmen dünyadaki yılan ısırığı kurbalarının yaklaşık %80'ine gelenekçi yöntemlerle mühahale edilmektedir.[48]
Yılanın tanımlanması
Yılanın tanımlanması sadece tekdeğerli (monovalan) panzehirin bulunabildiği dünyanın belli bölgelerinde tedavinin planlanması açısından önemlidir,[49] ancak bu her zaman için mümkün olmamaktadır. İdeal olarak ölü yılan hasta ile birlikte götürülmelidir, tabii yılan ısırıklarının daha yaygın olduğu yerlerde, yerel tecrübe yılanın tanımlanmasında yeterli olabilir. Ancak, Kuzey Amerika gibi çokdeğerli (polivalan) panzehirlerin elde edilebildiği yerlerde yılanın tanımlanması öncelikli konu değildir.
Büyük klinik problemlerin çoğunluğuna sebep olan üç zehirli yılan türü engerekler, kobralar ve kraitlerdir. Her bir türün sebep olduğu zehirlenmelerin karakteristik belirtileri ve semptomlarının bilinmesi kadar, hangi türün bölgesel olarak bulunduğunun bilinmesi de çok önemlidir. Skorlama sistemleri, klinik özellikler temel alınarak yılanın tanımlanmasında kullanılabilir,[50] ancak bu skorlama sistemleri belli coğrafi bölgeler için son derece spesifiktir.
İlkyardım
Farklı yılanlar farklı zehirlere sahip olduğundan, yılan ısırığı konusundaki ilkyardım önerileri kısmen çeşitlidir. Bazılarında küçük lokal etkiler olur ama hayati tehlikenin söz konusu olduğu sistemik etkiler de görülür, böyle durumlarda baskılı sargı yoluyla zehirin ısırılma bölgesinde kontrol altına alınması arzu edilir.
Yılanlar bölgeden bölgeye çeşitlilik gösterdiği için, ilk yardım metodları da aynı şekilde değişir. ABD'deki bir çıngıraklı yılan ısırığına karşı yapılan müdahale, Avustralya'daki kaplan yılanı ısırığına karşı uygulandığında ölümcül olabilir.
Yine de çoğu ilk yardım kılavuzu aşağıdakiler konusunda mutabıktır.
- Hastayı (ve kendiniz de dahil olmak üzere diğerlerini) ileriki ısırıklara karşı koruyun. Belli başlı bölgelerde yılanın tanımlanması önemli olsa da, yılanı yakalamaya veya öldürmeye çalışıp da ileride olabilecek ısırılma riskine girmeyin veya uygun tıbbi yardımı ertelemeyin. Eğer yılan henüz kaçmamış ise kurbanı dikkatli ve hızlı bir şekilde o bölgeden uzaklaştırın.
- Kurbanı sakin tutmaya çalışın. Yılan ısırıkları kurbanda anlaşılabilir şekilde büyük bir korku yaratır.[25] Akut stres tepkisi kan akışını yükseltir ve hastayı tehlikeye sokar. Hastanın yakınındaki insanları sakin tutun. Panik bulaşıcıdır ve muhakeme yetisini engeller.
- Panzehirin bulunabileceği en yakın hastahanenin acil servisine nakil sağlamak için yardım çağrısında bulunun.
- Isırılan organın işlevsel bir pozisyonda kurbanın kalbinin aşağısında tutulduğundan emin olun. Böylece kanın kalbe ve diğer organlara geri dönüşü minimize edilir.
- Hastaya yiyecek ya da içecek hiçbir şey vermeyin. Bu özellikle, vazodilatör olarak bilinen ve zehirin absorbe edilişini hızlandıran alkol için geçerlidir. Doktor tarafından yapılması özellikle söylenmediyse, kurbana kesinlikle uyarıcı veya ağrı kesici vermeyin.
- Isırılan bölgenin şişmesi olasılığına karşı, bölgeyi sıkıştırabilecek elbiseleri veya eşyaları uzaklaştırın (yüzük, bilezik, saat, ayakkabı vs.)
- Kurbanı mümkün olduğu kadar hareketsiz tutun.
- Isırılan bölgeyi kesmeyin.
Amerikan Tıp Derneği ve Amerikan Kızılhaçı'nın da dahil olduğu pek çok kurum ısırılan bölgenin sabun ve su ile yıkanmasını tavsiye eder. Ancak bölge, herhangi bir kimyasal kullanılarak temizlenmeye çalışılmamalıdır. Avustralyalılar yılan ısırığında yaranın temizlenmemesini tavsiye ederler. Saldırı sonrasında deride veya sargıda kalan zehir izi, yılanın tanımlanmasında kullanılabilir. Bu da acil serviste kullanılacak panzehirin belirlenme süresini hızlandırır.[51]
Baskılı sargı
1979'da Avustralya'nın Ulusal Sağlık ve Tıbbi Araştırma Konseyi, Avustralya'daki yılan ısırığı vakalarındaki ilk yardımda baskılı sargıyı tercih edilen yöntem olarak resmen benimsedi.[52] 2009 yılı itibarıyla klinik bulgular baskılı sargının halen sınırlı olarak kullanıldığını gösterir. Şu anki bulgularda bu vakaların neredeyse tamamı anektodsal kayıt temellidir.[52] Bu da birçok uluslararası otoritenin yöntemin yeterliliğini sorgulamasına yol açtı.[52] Buna rağmen Avustralya'daki bütün hatırı sayılır ilk yardım kurumları baskılı sargı tedavisini önermektedir. Ancak bu fazla sadık kalınan bir yöntem değildir, yapılan bir araştırmaya göre ısırılan hastalar içinde baskılı sargı deneyenin oranı üçte birdir.[52]
Baskılı sargı, çoğu engereğin sebep olduğu sitotoksik (hücreye zehirli) ısırıklarda uygun değildir.[53][54][55] Ancak çoğu elapidin sebep olduğu nörotoksik ısırıklarda etkili olabilir.[56][57][58] Tıbbi araştırmacı Struan Sutherland tarafından 1978'de geliştirilen,[59] baskılı sargının amacı, zehiri ısırılan uzuvda toplamak ve lenfatik sistem yoluyla hayati organlara yayılmasını önlemektir. Bu terapi iki bileşenden oluşur; lenfatik drenajı önlemek için baskı yapılması ve iskelet kasının pompa etkisini önlemek için ısırılan uzvun sabitlenmesi.
Baskı elastik sargı bezi ile uygulanır, ancak acil bir durumda herhangi bir kumaş da bu işi görecektir. Sargılama ısırığın 5, 10 cm yukarısından başlar (kalp ile ısırık arasında) üst üste dolanarak kalbe doğru devam ettirilir, sonra ısırılan yere geri dönülür. Sonra uzuv sabit tutulmalıdır, ve eğer mümkünse sabitleme işlemi cebire veya kayış ile yapılmalıdır. Sargı burkulan bir ayağa uygulandığı gibi sıkı olmalı ancak kan akışını kesmemeli ve hatta rahatsız edici olmamalıdır. Eğer rahatsız edici olursa hasta, uzvunu bilinçsizce esneterek terapinin sargı kısmını engelleyebilir. Isırığın yeri sargı dışında dikkatli bir şekilde işaretlenmelidir. Bazı periferal ödemler bu işlemin beklenen bir sonucudur.
Baskılı sargı mümkün olan en kısa zamanda uygulanmalıdır, semptomlar görülebilir oluncaya kadar beklenirse tedavi için en iyi zaman da kaçırılmış olur. Baskılı sargı uygulandıktan sonra hasta bir tıp uzmanına ulaştırılana kadar, sargı kaldırılmamalıdır. Baskı ve sargı kombinasyonu, 24 saaten daha fazla sürede hiçbir semptom görülmeyeceği şekilde kuru ısırık yanılsaması vererek, zehiri çok etkili bir şekilde frenleyebilir. Ancak bu sadece bir ertelemedir, sargının çıkarılması zehirin hastanın vücudunda hızlıca yayılmasına ve muhtemel ölümcül sonuçlara neden olur.
Sağlık kurumunda
Acil serviste ısırığın zamanı, ilk yardıma ne zaman başlandığı ve yılanın tarifi dahil olmak üzere ayrıntılı bir hikâye alınır. Hastaya daha önce ısırılıp ısırılmadığı, eğer ısırıldıysa ne tür bir tedavi uygulandığı, herhangi bir alerjiye sahip olup olmadığı ve son tetanos aşısını ne zaman yaptırdığı soruları sorulur.[60] Mümkünse yılanın tanımlanması yapılır.[23] Ardından ısırığın derecesi tespit edilir. Laboratuvarda kan sayımı, trombosit sayımı, idrar tahlili gibi rutin testler yapılır.[23]
Zehirlenmenin klinik derecelendirilmesi[23][25][61][62] | |||
---|---|---|---|
Derece | Zehirlenme | Belirtiler ve semptomlar | Tavsiye edilen antivenin miktarı[63][64] |
0. derece | yok | diş izleri, ısırık bölgesinde hafif ağrı veya hassasiyet. ödem yok. | - |
1. derece | hafif | ısırık bölgesinde ağrı ve şişme, perioral parestezi. sistemik semptomlar yok. | 2-4 viyal |
2. derece | orta dereceli | ısırık bölgesinde ödem, sistemik kanama ve diğer orta dereceli sistemik belirtiler. | 5-9 viyal |
3. derece | şiddetli | tüm uzuvda ödem, doku nekrozu, şiddetli koagülopati, şok ve diğer sistemik semptomlar. | 10-15 viyal |
4. derece | çok şiddetli | şiddetli sistemik reaksiyonlar, muhtemelen koma, şok ve kanama | >15 viyal |
Zehirlenme derecesine bakılmaksızın bütün hastalar en az 3 saat boyunca gözlem altında tutulmalıdır. Gecikmiş etkiler görülebileceğinden, bu durum 0. derece için de geçerlidir.[62] Yılan ısırma olgularında derecelendirme bir kez yapılmamalı, sık aralıklarla tekrar değerlendirilmelidir. Çünkü bu olgular dinamik olgulardır, saatler içerisinde zehirlenme derecesinin yükselmesi mümkündür.[64] 1. ve 2. derecede genellikle hastanın hastanede tutulması tercih edilir. Basit gözlem hafif ve orta dereceli zehirlenmelerde genellikle yeterlidir. 3. derecede zehirlenmelerde hasta yoğun bakım ünitesinde tutulur ve acil tedavi intravenöz sıvılarla ve antivenin ile yapılır.
Kuru ısırıklarda, zehirlenme bulgularına göre daha çok destekleyici tedavi yapılır (tetanos profilaksisi ve lokal yara bakımı yeterlidir ancak lokal komplikasyon gelişen olgular haricinde profilaktik antibiyotik verilmesi tartışmalıdır[23][65]), eğer zehirlenme bulguları endikasyonları karşılıyorsa antivenin verilir.[66][67]
Antivenin
Antivenin (panzehir, antivenom, antidot, yılan serumu veya antiserum) bulununcaya kadar, bazı yılan türlerinin ısırığı neredeyse evrensel olarak ölümcüldü.[68] Acil terapideki büyük ilerlemeye rağmen, antivenin hala genellikle zehirlenme için yapılan tek etkili müdahaledir. Antivenin lokal etkilerde yetersiz olmasına rağmen zehirin sistemik etiklerini önler. Bu nedenle uygun yılan antivenomu ile tedavi uygulandığında çoğu zaman sınırlı bir nekroz haricinde ciddi komplikasyonlar gelişmemektedir.[nb 1][65][69]
İlk antivenin 1895'te Fransız doktor Albert Calmette tarafından, Hint kobrası ısırıklarının tedavisi için geliştirildi. Antivenin küçük miktarda zehirin bir hayvana (genellikle bir at veya koyun) enjekte edilmesi ile üretilir. Zehir hayvanın bağışıklık sisteminin tepki vermesini sağlar. Sonuçta oluşan antikorlar hayvanın kanından alınır. Antivenin üreten ilaç firmaları ürünlerini, belli bir bölgenin yerlisi olan türlere göre üretirler. Yılan ısırığı hikâyesi ya da diş izlerinin varlığı antiveninle tedavi için yeterli sebep değildir. Yalnız şiddetli sistemik zehirlenmelerde (hipotansiyon, kardiyovasküler kollaps, bilinç bozukluğu, pıhtılaşma defektleri ve spontan sistemik kanama görülünce) verilir.[70] Bungarus ve Micrurus gibi bazı türler için, ısırık sonrası yılan tanımlandıktan sonra, semptomlar ya da belirtilerin açığa çıkmasına bakılmaksızın antivenin uygulanır. Bu tür ısırıklarda semptomlar belirgin hale geldiğinde semptomları antiveninle dahi durdurmak çok güç olabilir.[11] Lokal ve sistemik semptomlar görüldükten sonra [11] hastanın vücuduna intravenöz yolla yavaş bir şekilde uygulanmaya başlanan antivenin (dakikada 1 ml[11]), zehir enzimlerine bağlanır ve onları nötralize eder. Zehirin zaten verdiği hasarlarda etkisizdir, dolayısıyla antivenin tedavisi olabilecek en kısa zamanda yapılmalıdır. Birkaç dakika içerisinde hiçbir alerjik reaksiyon gözlenmezse verilen antivenin miktarı giderek artırılır. Antivenine verilen tepki çarpıcı ve hızlıdır. Nötrleştirici miktarda antivenin verildiğinde nörotoksik belirtiler 30 dakika içinde gelişebilir ancak genellikle birkaç saat sürer. Ani sistemik kanama genellikle 15-30 dakika içinde sonlanır, kanın koagülabilitesi 6 saat içinde düzelir. Ciddi belirtiler 1-2 saat sonra da sürüyorsa ya da kanın pıhtılaşması 6 saat sonunda düzelmemişse antivenin tedavisi tekrarlanmalıdır.[71]
Yılanın ne kadar zehir enjekte ettiğini belirlemek imkânsız olduğundan,[72] verilecek antiveninin dozu konusu tartışmalıdır. Bu konuda Dünya Sağlık Örgütü'nün önerisi, yakalanan yılanın sağılmasıyla elde edilen ortalama miktardaki zehiri nötralize edebilecek kadar antivenin verilmesi yönündedir.[73] Ancak bu konuda genellikle ampirik yöntem tercih edilir. Yılanlar çocuklara yetişkin insana olduğu kadar zehir enjekte ederler. Bu yüzden çocuklara da yetişkinle aynı miktar veya daha fazla antivenin verilmelidir.[74]
Yan etkiler
Bazı insanların antivenine karşı anafilaksi, anafilaktoid, pirojenik (endotoksin) reaksiyon ve serum hastalığı gibi çok ciddi yan etkiler göstermesine rağmen, acil durumlarda bunlar genellikle tedavi edilebilir olduğundan antivenin kullanılmadığında doğabilecek sonuçlara karşı tercih edilir.[75] Anaflaksi ve anafilaktoid klinik açıdan eşdeğerdir[11] ve antivenom uygulanmaya başlanmasından 10 ile 180 dk sonra %3-4 oranında görülür.[33][71] Belirtileri kaşıntı, bulantı, kusma, palpitasyon ve sistemik anaflakside hipotansiyon ve bronkospazm şeklindedir. Erken reaksiyonlar görüldüğünde panzehir tedavisi bırakılır ve reaksiyona müdahale edilir. Anafilaksiye epinefrin (adrenalin), kortikosteroid ve anti-histamin infüzyonu gibi bilindik yöntemlerle karşılık verilir.[33] Pirojenik reaksiyon tedavi başlangıcından sonra 1-2 saat içerisinde görülür[76] ve belirtileri üşüme, titreme ve ateştir, bu durumda hastaya parasetamol verilir.[77] Pirojenik reaksiyonda ayrıca hasta fiziksel olarak ve ateş düşürücüler (antipiretik) ile soğutulmalıdır.[76]
Eğer sadece hafif reaksiyonlar gözleniyorsa (daha yavaş bir şekilde) infüzyona tekrar başlanır. Panzehir verildikten sonra hasta birkaç gün boyunca gözlem altında tutulmalıdır. Verilen antivenin miktarıyla orantılı olarak gecikmiş etkiler görülebilir.[25] En çok karşılaşılan geç komplikasyon, antivenin verildikten 5 ile 24 gün sonra görülen serum hastalığıdır.[78] Beş viyal panzehir verilen hastaların yaklaşık %75'inde serum hastalığı görülür.[11]
Artık kullanılmayan tedaviler
Çoğu geleneksel veya son zamanlarda moda olmuş ilk yardım yöntemleri işe yaramaz ve tehlikelidir.[79] Buradaki müdahaleler bir dönem tavsiye edilmiş ve artık etkisiz veya bütünüyle tehlikeli olduğu düşünülen yöntemlerdir. Kuru ısırık gibi durumlarda bu müdahalelerin bazıları işe yarayabilir.
- Isırılan uzva turnike uygulanması genellikle tavsiye edilmez. Turnikenin uygulanabilecek etkili bir ilk yardım aleti olduğuna dair tatmin edici bir kanıt yoktur.[80] Turnikeler, Crotalus durissus ısırıklarında tamamen etkisiz bulunur,[81] Bilinçsiz turnike kullanımı dayanılmaz bir acı vermesinin yanı sıra, dolaşımı azaltarak veya keserek ölümcül kangrene yol açabileceğinden tehlikelidir.[80] Baskılı sargı genellikle daha etkili ve daha güvenlidir.
- Emme öncesi yapılan ısırılan bölgenin kesilerek açılması da, yeni yaralanmalara yol açacağından ve enfeksiyon riskini yükselteceğinden tavsiye edilmez.[70]
- Zehirin ağızla veya bir pompayla emilmesi işe yaramaz ve etkilenmiş bölgeye zarar verebilir.[82] Bir araştırmanın gösterdiği gibi, emmeye başlandıktan 3 dakika sonra enjekte edilen zehirin binde biri gibi klinik olarak anlamsız bir miktarı çıkarılabilir.[83] Domuzlar üzerinde yapılan bir araştırmaya göre, emme işlemi bir gelişme sağlamadığı gibi emilen bölgede nekroz oluşumuna da sebep olur.[84] Ağızla emme, ağzın mukoza dokusu yoluyla yeni zehirlenmelere yol açabilir.[85]
- Potasyum permanganat uygulanması tavsiye edilmez.[86] Bu kimyasal, zehir ile bir araya geldiğinde onun zehirleyici etkisini tamamen ortadan kaldırabilir ancak zehir permanganatın ulaşamayacağı şekilde vücut dokusu tarafından çabucak absorbe edilir.[41] Permanganatın güçlü bir oksitleyici ajan olma özelliği de kan ve lenfin olduğu ortamda işe yaramaz.[41]
- Elektrokonvulzif tedavi (veya elektroşok terapisi) tavsiye edilmez. Bazıları tarafından savunulsa da, hayvan testleri, bu tedavinin işe yaramaz ve potansiyel olarak tehlikeli olduğunu göstermiştir.[87][88][89][90]
- Kriyoterapi (dondurularak yapılan tedavi) uygulanması tavsiye edilmez.[91] Buz zehirin etkinliğini azaltmadığı gibi, lokal nekroz[70] ve soğuk ısırmasına sebep olabilir.[92]
- Bunların dışında geleneksel ve anlatılara dayanan kusturucu bitkisel ürünlerin veya yılanın parçalarının yenilmesi, ısırık bölgesine dağlama veya dövme uygulamak, ısırılan uzvun tamamen kesilmesi gibi denemelerden uzak durulmalıdır.[79]
Kurbanın uzak bölgelerde bulunduğu aşırı durumlarda, tedavide bu tür yanlış denemelerin uygulanması ağır olmayan yılan ısırıklarından çok daha kötü yaralanmalara sebep olur. Kötü durum senaryolarında, ısırılan uzuvlara uygulanan turnikeler, bölgeye olan kan akışını tamamen durdurur. Uygun bir sağlık kurumuna ulaştırıldğında kurbanın organı kesilmek zorunda kalınır.
Hayvanlarda yılan ısırığı
Hayvanlar genellikle avlanırken, otlanırken ya da bahçede oynarken ısırılırlar. En fazla ısırıldığı rapor edilen hayvanlar köpekler ve atlardır.[93] Bütün memeliler yılan zehirine karşı duyarlıdır. Ancak evcil hayvanların duyarlılığı biraz daha farklıdır. En duyarlı türler azalan sırayla, atlar, koyunlar, keçiler, sığırlar, köpekler ve domuzlardır; kediler zehire karşı en dirençli hayvanlardır.[94][95] Atlar ve sığırlar yılan zehirine karşı son derece hassas olmalarına karşın vücut kitleleri nedeniyle bu vakalarda ölüm nadiren görülür.
Atlar ve özellikle taylar sıklıkla boyun, burun ve baş bölgelerinden ısırılırlar.[96] Daha az sıklıkla bacaktan ve göğüsten ısırıklar da görülür. Kastan ziyade tendon ve kemikten oluşan bacağın alt kısmındaki ısırklar az şiddetlidir. Bacağın üst kısmı, boyun ve göğüsteki ısırıklar çok tehlikelidir. Kaslar yoluyla kan dolaşımı, zehiri kalbe ve vücuda hızlıca taşıyacağından bu ısırıklar hayati tehlike arzedebilir. Zehirlenme belrtileri büyük çeşitlilik gösterir. At burnundan veya başından ısırılmışsa, sonuç hızlı bir şişme ve yara bölgesinde acı şeklinde olur. Genel bir zayıflık hissi belirir, öncelikle arka bacaklar ardından ön bacaklar ve son olarak boyun bölgesi güçsüzleşir.[97] Burunlardan kanlı bir akıntı boşalır, baş şişebilir ve bu şişme göz kapaklarının kapanmasına yol açabilir. Şişme şiddetli ise burunda ve boğazdaki hava geçişleri sıkışarak solunumu yavaşlatabilir ve potansiyel bir boğulmaya sebep olabilir.[96] Solunum yetmezliği ve büyük miktarda zehirin kaslar tarafından absorbe edilmesi ölüm sebepleri arasındadır. Ancak ölüm çok nadiren görülür. Rakibinin büyüklüğünün farkında olan yılanlar, zorlu bir biyolojik süreç sonucunda ürettiği zehirini avı olarak görmediği canlılara karşı ziyan etmek istemez ve bu gibi durumlarda kaçma fırsatı yakalayabilmek için kuru ısırıkla yetinir.[98] Atın zehirli bir yılan tarafından ısırıldığından şüphe edildiği anda hızlıca gerekli önlemler alınmalıdır. Bu durumda sakin olmak önemlidir. Eğer at binerken ısırık meydana gelmişse hemen attan inilmeli ve at sakin tutulmalıdır.[96] Atın sakinleşmesi kalp atış hızını ve toksinlerin emilimini yavaşlatır. Isırık bölgesine kesinlikle turnike uygulanmamalıdır.[99] At hareket ettirilmemeli ve biran önce veteriner çağırılmalıdır. Eğer veteriner gelemiyorsa, at yavaşça onu veterinere götürecek bir araca kadar yürütülmelidir.[96]
Kediler ve köpekler en fazla rapor edilen ev hayvanı kurbanlardır.[100] Kedilerdeki ısırıklarının %90'ı baş veya ayaklarda meydana gelmektedir.[101] Yılan ısırığı hayvanlara bağışıklık kazandırmaz ya da onların meraklı doğalarını ortadan kaldırmaz.[102] Bu yüzden ısırık öncesi bazı önlemler almakta fayda vardır. Köpeklerin tasmayla ve açık alanlarda gezdirilmesi, kaya altlarında ya da deliklerde arama yapmasına izin verilmemesi ve köpeğin çimlerin arasına gizlenmiş bir şey yüzünden tuhaflaştığı görüldüğünde oradan hızlıca uzaklaştırılması yılan ısırıklarına karşı alınabilecek önlemler arasındadır.[103] Gerçekleşmiş ısırık sonrasında ilk yardım için önerilenler; hayvanı sakinleştirmek, mümkünse ısırık bölgesini kalbin aşağısında tutmak ve hayvanı hızlıca bir veterinere götürmek şeklindedir. Zehirlenmeye karşı uygulanabilecek tek tedavi antivenin uygulamaktır kedi ve köpeklere uygulanan antivenin dozu ortalama 1-2 viyal civarındadır. Avustralya'daki bir araştırmaya göre zehirlenme sonrasında antivenin tedavisi uygulanan köpeklerin 75'i ve zehire karşı daha dirençi olduğu bilinen kedilen %91'i hayatta kalmaktadır. Antivenin uygulanmadığında bu oranlar kedilerde %60'a ve köpeklerde %31'e düşmektedir.[100]
Epidemiyoloji
Çoğu yılan ısırığı zehirli olmayan yılanlardan kaynaklanır. Dünyada kabaca 3000 yılan türü bulunur, bunların sadece %15 kadarının insanlar için tehlikeli olduğu kabul edilir.[1][4][104] Yılanlar Antarktika dışında bütün kıtalarda bulunur.[1] En çeşitli ve yaygın bulunan yılan ailesi, yaklaşık 700 türü zehirli olan kırbaç yılanlarıdır (Colubridae).[105] Bu yılanların çoğu insanlar için tehlike oluşturabilecek kadar zehir üretemez, ancak familyanın en az beş cinsi (Dispholidus, Thelotornis, Rhabdophis, Philodryas ve Tachymenis) insan ölümlerine sebep olmuştur.[105]
Dünyanın çoğu yerinde yılan ısırığının rapor edilme zorunluluğu yoktur,[1] ve yılan ısırıkları genellikle bildirilmez. Bu sebeple hiçbir zaman uluslararası seviyede yılan ısırıklarının sıklığıyla ilgili hassas bir çalışma yapılamadı. Yine de bazı tahminlere göre yılda 5.4 milyon yılan ısırığı ve muhtemelen 125.000'i ölümle sonuçlanan 2.5 milyon zehirlenme gerçekleşmektedir.[1] Diğer tahminlere göre ise yılda 1.2 ve 5.5 milyon arası ısırık 421,000 ve 1.8 milyon arası zehirlenme ve 20,000 ve 94,000 arası ölüm gerçekleşmektedir.[1] Isırık sonrası hayatta kalan birçok insan, zehir sebebiyle sakatlığa kadar giden kalıcı doku hasarına maruz kalır.[6] Yılan ısırığından kaynaklı zehirlenme ve ölüm en fazla Güney Asya, Güneydoğu Asya ve Sahraaltı Afrikası'nda görülür. En fazla ölümün rapor edildiği ülke Hindistan'dır.
Dünya çapında yılan ısırıkları en sık olarak, insanların dışarıda ve yılanların da daha aktif olduğu yaz mevsiminde gerçekleşir.[1][106] Tarımsal ve tropik bölgelerde diğer yerlere oranla daha çok ısırık vakası meydana gelir.[1][107] Kurbanlar genellikle 17 ve 27 yaşları arasındaki erkeklerdir.[4][106][108] Isırılan bölge %90-98 oranında ekstremiteler olmakla beraber, baş ve gövde ısırıkları en tehlikeli ısırık bölgeleridir.[65] Çocuklar ve yaşlıların ölme ihtimali daha yüksektir.[4][47]
Kültürde yılan ısırığı
Eski medeniyetler yılanlara saygı gösterir onlara tapar ve onlardan korkarlardı. Antik Mısırlılar daha On üçüncü hanedanda, Brooklyn Papirüsleri'ne yılan ısırıkları için belirledikleri tedavi yöntemlerini kaydettiler. Bu kayıtlarda, boynuzlu engerekler gibi bugün bölgede bulunan en az yedi yılan da yer almaktadır.[109] Musevilikte Nehushtan, Asklepios'un asasına benzer bir görünüme sahip, bakırdan yapılmış bir yılanın etrafında dolandığı bir direkti. Nesne, çölü kuşatmış yılanların sebep olduğu ısırıkları iyileştirme gücüyle kutsal sayılıyordu. İnanışa göre kurbanın yakında gelecek ölümden kurtulmak için sadece ona dokunması yeterliydi.
Tarihte yılan ısırığı bazı kültürlerde idam yöntemi olarak görülüyordu. Orta Çağ Avrupası'nda insanları yılan çukuruna atıp kurbanı birçok zehirli ısırıkla başbaşa bırakmak bir ölüm cezası şekliydi. Buna benzer bir yöntem Çin'in Beş Hanedan On Krallık döneminde Güney Han'da ve Hindistan'da kullanılan yaygın bir cezalandırmaydı.[110] Yılan ısırıkları ayrıca intihar amacıyla da kullanılıyordu. Bunun en bilineni Mısır kraliçesi Kleopatra VII, söylentiye göre Marcus Antonius'un öldüğünü duyduktan sonra zehirli bir yılana—muhtemelen Mısır kobrası[111]—kendisini ısırtarak intihar etti. Ancak Mısır bilimci Joyce Tyldesley Cleopatra: Last Queen of Egypt adlı kitabında Kleopatra'nın zehirle intihar etmiş olabileceğini ancak yılan hikâyesini kabul etmenin biraz güç olduğunu belirtmektedir.[112] Tıp literatürüne geçmiş en az bir tane yılan ısırığı ile intihar teşebbüsü bulunmaktadır. Bu olaydaki kişi elini bir şişen engereğe ısırtmıştır.[113]
Yılan ısırığı Sir Arthur Conan Doyle'un Benekli Şerit (The Adventure of the Speckled Band) adlı hikâyesinde de yer aldığı gibi hikâyelerde gizli cinayet şeklinde yer alır ancak gerçekte böyle bir şey pek duyulduk değildir ve sadece birkaç belgelenmiş olay bulunmaktadır.[110][114][115] II. Dünya Savaşı'nda Nazi Almanyası'nın müttefiği olan Bulgaristan'ın çarı III. Boris'in zehirli bir yılanın ısırması sonucu öldüğü ortaya atıldı ancak bunu destekleyen herhangi bir kesin kanıt bulunmamaktadır.[110] Ekim 1978'de ABD'de bir tarikatın üyesi olduğu bilinen iki kişi, daha önce tarikat aleyhine dava açan avukata zarar vermek için yılan kullanmak suçuyla tutuklandı. Avukat posta kutusuna yerleştirilen çıngırağı kesilmiş bir elmas sırtlı tarafından ısırılmıştı.[116]
Zehirli yılan ısırığıyla öldürülen tavuklar ("Snake-bitten Chicken") Çin'in güneyinde Guangdong ve Çongçing'deki restoranlarda popülerdir.[117][118]
Ayrıca bakınız
Notlar
- Literatürde antivenin tedavisinin lokal doku nekrozunu azalttığı yönünde bilgiler olduğu gibi, lokal doku nekrozu gelişmesiyle antivenin kullanımı arasında istatistiksel olarak bir fark olmadığını iddia eden çalışmalar da mevcuttur
Kaynakça
- Kasturiratne, A. (Kasım 2008). "The Global Burden of Snakebite: A Literature Analysis and Modelling Based on Regional Estimates of Envenoming and Deaths". PloS Medicine. Cilt 5 (11 bas.). doi:10.1371/journal.pmed.0050218. 27 Nisan 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Haziran 2009.
- "Snake Venom Detection Kit: Detection and Identification of Snake Venom" (PDF). CSL Limited. Şubat 2007. 20 Eylül 2009 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Kasım 2009.
- White, Julian (Aralık 2006). "Snakebite & Spiderbite: Management Guidelines" (PDF). Adelaide: Department of Health, Government of South Australia. ss. 1-71. ISBN 0730895513. 12 Kasım 2009 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Kasım 2009.
- Gold, Barry S. (1 Nisan 2002). "Bites of venomous snakes". The New England Journal of Medicine. Cilt 347 (5 bas.). ss. 347-56. ISSN 0028-4793. 27 Ocak 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Haziran 2009.
- Kitchens C, Van Mierop L (1987). "Envenomation by the Eastern coral snake (Micrurus fulvius fulvius). A study of 39 victims". JAMA. Cilt 258 (12 bas.). ss. 1615-8. doi:10.1001/jama.258.12.1615. PMID 3625968.
- Gutiérrez, José María (Ekim 2007). "Trends in Snakebite Envenomation Therapy: Scientific, Technological and Public Health Considerations" (PDF). Current Pharmaceutical Design. Cilt 13 (28 bas.). ss. 2935-2950. 28 Nisan 2011 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Temmuz 2009.
- Chippaux, J.P. (1998). "Snake-bites: appraisal of the global situation" (PDF). Bulletin of the World Health Organization. Cilt 76 (5 bas.). ss. 515-24. Erişim tarihi: 3 Temmuz 2009.
- MedlinePlus > Snake bites 4 Aralık 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. From Tintinalli JE, Kelen GD, Stapcynski JS, eds. Emergency Medicine: A Comprehensive Study Guide. 6th ed. New York, NY: McGraw Hill; 2004. Update Date: 2/27/2008. Updated by: Stephen C. Acosta, MD, Department of Emergency Medicine, Portland VA Medical Center, Portland, OR. Review provided by VeriMed Healthcare Network. Also reviewed by David Zieve, MD, MHA, Medical Director, A.D.A.M., Inc. Retrieved on 19 mars, 2009
- Health-care-clinic.org > Snake Bite First Aid - Snakebite 16 Ocak 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Retrieved on 21 mars, 2009
- Snake bite image example at MDconsult > Patient Education > Wounds, Cuts and Punctures, First Aid for 7 Ocak 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
- Van den Enden, E. (20 Ocak 2004). "Bites by Venomous Snakes" (PDF) (İngilizce). Acta Clinica Belgica. ss. 350-355. Erişim tarihi: 9 Eylül 2009.
- Parrish, Henry; Schwichtenberg, Alan; Parmantier, Clifford (Aralık 1973). "Clinical Features of Bites by Nonvenomous Snakes". Southern Medical Journal. Cilt 66 (12 bas.). Erişim tarihi: 16 Nisan 2010.
- Omogbai, Eric K. I.; Nworgu, Zuleikha A. M.; Imhafidon, Michael A.; Ikpeme, Anwakang A.; Ojo, David O.; Nwako, Charles N. (Haziran 2002). "Snake bites in Nigeria: A study of the prevalence and treatment in Benin City" (PDF). Tropical Journal of Pharmaceutical Research. Cilt 1 (1 bas.). ss. 39-44. Erişim tarihi: 16 Nisan 2010.
- Norris R. 2004. Venom Poisoning in North American Reptiles. In Campbell JA, Lamar WW. 2004. The Venomous Reptiles of the Western Hemisphere. Comstock Publishing Associates, Ithaca and London. 870 pp. 1500 plates. ISBN 0-8014-4141-2.
- Warrell, David A. (Mayıs 1976). "Snake Venom Ophthalmia and Blindness Caused by the Spitting Cobra (Naja Nigricollis) in Nigeria". The American Society of Tropical Medicine and Hygiene. Cilt 25 (3 bas.). ss. 525-9. 7 Ekim 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Eylül 2009.
- Ismail, Mohammad (1993). "The ocular effects of spitting cobras: I. The ringhals cobra (Hemachatus haemachatus) Venom-Induced corneal opacification syndrome". Clinical Toxicology. Cilt 31 (1 bas.). ss. 31-41. doi:10.3109/15563659309000372. Erişim tarihi: 5 Eylül 2009.
- Phillips, Charles M. (Mart 2002). "Sea snake envenomation" (PDF). Dermatologic Therapy. Cilt 15 (1 bas.). ss. 58-61(4). doi:10.1046/j.1529-8019.2002.01504.x. 28 Nisan 2011 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Temmuz 2009.
- Jiann-Ruey, Ong; Hon-Ping, Ma; Tzong-Luen, Wang (2004). "Classification" (PDF). Ann Disaster Med Vol 2 Suppl 2 (İngilizce). Taipei, Tayvan: Department of Emergency Medicine, Shin-Kong Wu Ho-Su Memorial Hospital. s. 82. 21 Nisan 2015 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Aralık 2009.
- Soskis, Jon E. (Şubat 1998). "Treatment of Patients with Finger or Hand Envenomation by Pit Vipers" (PDF). Complete Guide to Snakebite Care (İngilizce). Tallahassee, Florida: Tallahassee Memorial Hospital. s. 19. 15 Şubat 2010 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Eylül 2009.
- Ahmad, Zeeshan (2009). "A study of the knowledge and attitudes of emergency physicians and plastic surgeons in the management of snakebites" (PDF). Eur J Plast Surg (İngilizce). Cilt 32. Exeter, Devon, UK: Springer-Verlag. ss. 141-145. doi:10.1007/s00238-009-0329-4. Erişim tarihi: 19 Kasım 2009.
- Young, Bruce A. (Aralık 2002). "Do Snakes Meter Venom?". BioScience. Cilt 52 (12 bas.). ss. 1121-26. doi:10.1641/0006-3568(2002)052[1121:DSMV]2.0.CO;2. 26 Nisan 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Eylül 2009.
The second major assumption that underlies venom metering is the snake's ability to accurately assess the target
- Young, Bruce A. (Aralık 2001). "Venom flow in rattlesnakes: mechanics and metering" (PDF). Journal of Experimental Biology. Cilt 204 (Pt 24 bas.). ss. 4345-4351. ISSN 0022-0949. PMID 11815658. 9 Ocak 2009 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Eylül 2009.
With the species and size of target held constant, the duration of venom flow, maximum venom flow rate and total venom volume were all significantly lower in predatory than in defensive strikes
- Cribari, Chris (2004). "Management of Poisonous Snakebites" (PDF). Trauma/Publications (İngilizce). Şikago, Illionis: American College of Surgeons. s. 1. 4 Temmuz 2014 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Ağustos 2009.
- http://www.cgmh.org.tw/intr/intr2/c32910/snake%20bite.pdf
- Girish, Meenakshi; Mujawar, Nilofer (Kasım 2008). "Management" (PDF). Eductation. British Medical Journal Publishing Group Ltd. s. 408. Erişim tarihi: 2 Ağustos 2009.
- Gilbert, Gregory; D’Souza, Peter; Pletz, Barbara (Ocak 2009). "Snakebite" (PDF). Adult Treatment Protocols. San Mateo County EMS Agency. s. 2. Erişim tarihi: 2 Ağustos 2009.
- Ahmad, Zeeshan (2009). "A study of the knowledge and attitudes of emergency physicians and plastic surgeons in the management of snakebites" (PDF). Eur J Plast Surg. Cilt 32. ss. 141-145. doi:10.1007/s00238-009-0329-4. Erişim tarihi: 15 Nisan 2010.
- Daley, Brian James (17 Haziran 2008). "Snakebite". eMedicine. 28 Kasım 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Ağustos 2009.
- Deufel, Alexandra; Cundall, David (21 Ekim 2002). "Feeding in Atractaspis (Serpentes: Atractaspididae): a study in conflicting functional constraints" (PDF) (İngilizce). Bethlehem, PA, ABD: Zoology (Urban & Fischer Verlag). ss. Summary. 27 Eylül 2011 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Ağustos 2009.
- Jackson, Kate (Mart 2003). "The evolution of venom-delivery systems in snakes" (PDF). Zoological Journal of the Linnean Society. Cilt 137 (3 bas.). ss. 337-354. doi:10.1046/j.1096-3642.2003.00052.x. 10 Ekim 2012 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Temmuz 2009.
- Fry, Bryan G. (Şubat 2006). "Early evolution of the venom system in lizards and snakes" (PDF). Nature. Cilt 439 (7076 bas.). ss. 584-8. doi:10.1038/nature04328. PMID 16292255. 30 Mayıs 2009 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Eylül 2009.
- "Introduction to the special edition of Journal of Toxicology - Toxin Reviews" (PDF). J. TOXICOL.-TOXIN REVIEWS, 21(1 & 2), vii-xi (2002) (İngilizce). Colorado: University of Colorado - Biology Faculty. 2002. ss. vii. 3 Mart 2016 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Aralık 2009.
- Mathew, Joseph L. ; Gera, Tarun (22 Haziran 2000). "Ophitoxaemia (Venomous snakebite)". Delhi: Priory Medical Journals. 17 Haziran 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Ağustos 2009.
- Russell, Findlay E. (Şubat 1980). "Snake Venom Poisoning in the United States". Annual Review of Medicine. Cilt 31. ss. 247-59. doi:10.1146/annurev.me.31.020180.001335. Erişim tarihi: 26 Haziran 2009.
- Eskew, Evan (1999). "Venom Composition and Production". Physiology of Snake Venom (İngilizce). Kuzey Karolina: Davidson College. Erişim tarihi: 16 Aralık 2009.
- Bawaskar, HS (2007). "Snake Bite Poisoning" (PDF). Medicine Update. Cilt 17. ss. 350-358. Erişim tarihi: 30 Nisan 2011.
- "Snake bite and your pet". Vetwest. 20 Mart 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Mayıs 2011.
-
Birrell, Geoff W. (Şubat 2007). "The Diversity of Bioactive Proteins in Australian Snake Venoms". Molecular & Cellular Proteomics. Cilt 6 (6 bas.). ss. 973-86. doi:10.1074/mcp.M600419-MCP200.
Although there is much known about the protein compositions of venoms from Asian and American snakes, comparatively little is known of Australian snakes. This is despite the top 10 most toxic snakes (determined by LD50 (lethal dose in mice to kill 50%)) being Australian elapid snakes.
- Spawls, Stephen (1997). The Dangerous Snakes of Africa. Johannesburg: Southern Book Publishers. s. 192. ISBN 1-86812-575-0.
- Büyüka, Yalçın; Koçak, Uğur; Yazıcı, Yüksel A.; Gürpınar, S. Serhat; Kır, Ziya (2007). "Yılan Isırığına Bağlı Ölüm". Adli Tıp Dergisi. Cilt 4 (3 bas.). s. 128. Erişim tarihi: 5 Nisan 2010.
- Klauber, Laurence Monroe (1997). "Treatment and Prevention of Bite". Rattlesnakes: Their Habits, Life Histories, and Influence on Mankind, Volume 2 (İngilizce). önsöz: Greene, Harry W. (2, resimli bas.). University of California Press. s. 923. ISBN 0-520-21056-5 ISBN 978-0-520-21056-1. Erişim tarihi: 13 Ağustos 2009.
- Kurecki B, Brownlee H (1987). "Venomous snakebites in the United States". J Fam Pract. Cilt 25 (4 bas.). ss. 386-92. PMID 3655676.
- Warner, G. Scott (Mart-Nisan 2010). "Increased Incidence of Domestic Animal Bites following a Disaster Due to Natural Hazards" (PDF). Prehospital and Disaster Medicine. Cilt 25 (2 bas.). ss. 188-190.
- Bromley, Pete. "Dealing with Snakes After a Storm or Flood" (PDF). Disaster-readiness-response-recovery (İngilizce). North Carolina State University. 3 Temmuz 2010 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Kasım 2010.
- Gold B, Barish R (1992). "Venomous snakebites. Current concepts in diagnosis, treatment, and management". Emerg Med Clin North Am. Cilt 10 (2 bas.). ss. 249-67. PMID 1559468.
- Suchard, JR (Haziran 1999). "Envenomations by Rattlesnakes Thought to Be Dead". The New England Journal of Medicine. Cilt 340 (24 bas.). s. 1930. ISSN 0028-4793. 20 Temmuz 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Eylül 2009.
- Gold BS, Wingert WA (Haziran 1994). "Snake venom poisoning in the United States: a review of therapeutic practice". South. Med. J. Cilt 87 (6 bas.). ss. 579-89. PMID 8202764.
- Sharma, Sanjib Kumar. "Snakebites and Dog bites in Nepal" (PDF) (İngilizce). Nepal: Department of Medicine, B P Koirala Institute of Health Sciences. 11 Haziran 2014 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Nisan 2010.
- Warrell, David A (2005). "Guidelines for the Clinical Management of Snake bites in the South-East Asia Region" (PDF) (İngilizce). Oxford: World Health Organization. s. 30. 7 Haziran 2012 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Eylül 2009.
- Pathmeswaran A, Kasturiratne A, Fonseka M, Nandasena S, Lalloo D, de Silva H (2006). "Identifying the biting species in snakebite by clinical features: an epidemiological tool for community surveys". Trans R Soc Trop Med Hyg. Cilt 100 (9 bas.). ss. 874-8. doi:10.1016/j.trstmh.2005.10.003. PMID 16412486.
- Thompson, Chris. "Treatment of Australian Snake Bites". Australian anaesthetists' website. 4 Mart 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Ağustos 2009.
- Currie, Bart J. (Haziran 2008). "Effectiveness of pressure-immobilization first aid for snakebite requires further study". Emergency Medicine Australasia. Cilt 20 (3 bas.). ss. 267-270(4). doi:10.1111/j.1742-6723.2008.01093.x.
- Rogers I, Celenza T (2002). "Simulated field experience in the use of the Sam splint for pressure immobilization of snakebite". Wilderness Environ Med. Cilt 13 (2 bas.). ss. 184-5. PMID 12092977. 26 Ocak 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Temmuz 2009.
- Bush S, Green S, Laack T, Hayes W, Cardwell M, Tanen D (2004). "Pressure immobilization delays mortality and increases intracompartmental pressure after artificial intramuscular rattlesnake envenomation in a porcine model" (PDF). Ann Emerg Med. Cilt 44 (6 bas.). ss. 599-604. doi:10.1016/j.annemergmed.2004.06.007. PMID 15573035. 30 Aralık 2008 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Haziran 2006.
- Sutherland S, Coulter A (1981). "Early management of bites by the eastern diamondback rattlesnake (Crotalus adamanteus): studies in monkeys (Macaca fascicularis)". Am J Trop Med Hyg. Cilt 30 (2 bas.). ss. 497-500. PMID 7235137. Erişim tarihi: 25 Haziran 2005.
- Rogers I, Winkel K (2005). "Struan Sutherland's "Rationalisation of first-aid measures for elapid snakebite"--a commentary". Wilderness Environ Med. Cilt 16 (3 bas.). ss. 160-3. PMID 16209471. 9 Mayıs 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Haziran 2006.
- Sutherland S. "Deaths from snake bite in Australia, 1981-1991". Med J Aust. Cilt 157 (11-12 bas.). ss. 740-6. PMID 1453996.
- Sutherland S, Leonard R. "Snakebite deaths in Australia 1992-1994 and a management update". Med J Aust. Cilt 163 (11-12 bas.). ss. 616-8. PMID 8538559.
- Sutherland S, Coulter A, Harris R (1979). "Rationalisation of first-aid measures for elapid snakebite". Lancet. Cilt 1 (8109 bas.). ss. 183-5. doi:10.1016/S0140-6736(79)90580-4. PMID 84206. 26 Ocak 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Temmuz 2009.
- Arendt, Diana; Arendt, David B. (Temmuz 1992). "Rescue Operations for Snakebite". The American Journal of Nursing. Cilt 92 (7 bas.). s. 28. Erişim tarihi: 5 Nisan 2010.
- Mosquera, Aurelio; Idrovo, Luis A.; Tafur, Alfonso; Del Brutto, Oscar H. (Mayıs 2003). "Stroke following Bothrops spp. snakebite" (PDF) (İngilizce). Guayaquil, Ekvador: AAN Enterprises, Inc. s. 1578. Erişim tarihi: 14 Ocak 2010.
- Petite, Jacques (2005). "Viper bites: treat or ignore?" (PDF) (İngilizce). Martigny, İsviçre: Swiss Medical Weekly. s. 620. 11 Aralık 2015 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Ocak 2010.
- Scharman, Elizabeth J.; Noffsinger, V. Dalton (Temmuz 2001). "Copperhead Snakebites: Clinical Severity of Local Effects" (PDF). Annals of Emergency Medicine (İngilizce). Charleston, West Virginia, ABD: West Virginia Poison Center, West Virginia University Charleston Division ve Department of Clinical Pharmacy, West Virginia University School of Pharmacy. s. 57. Erişim tarihi: 14 Ocak 2010.
- "Hastane Öncesi Sağlık Kuruluşunda Yılan Isırıan Çocuk Hastaya Yaklaşım Rehberi" (PDF). Çocuk Acil Tıp Birimi. Adana: Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi. s. 1.
- Çakır, Beyhan; Çobanoğlu, Bengü; Aygıt, Ahmet Cemal (2009). "Yılan Isırığına Bağlı Nekroz Olgusu". Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakultesi Dergisi. Cilt 10 (3 bas.). ss. 051-054. ISSN 1302-6755. Erişim tarihi: 5 Nisan 2010.
- Okur Mİ, Yıldırım AM, Köse R. Türkiye'de Zehirli Yılan Isırmaları Ve Tedavisi. Turkiye Klinikleri J Med Sci 2001, 21:528-532. Abstract
- Köse R. The management of snake envenomation: evaluation of twenty-one snake bite cases. Ulus Travma Acil Cerrahi Derg. 2007; 13(4): 307-312. Abstract
- White, Julian (Kasım 1991). "Oxyuranus microlepidotus". Chemical Safety Information from Intergovernmental Organizations. 27 Kasım 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Temmuz 2009.
Without appropriate antivenom treatment up to 75% of taipan bites will be fatal. Indeed, in the era prior to specific antivenom therapy, virtually no survivors of taipan bite were recorded.
- Demir,Cengiz; Atik, Bekir; Dilek, İmdat (Ocak 2005). "Yılan Isırığı Sonucu Gelişen Yaygın Damar İçi Pıhtılaşması ve Multi Organ Yetmezliği: İki Olgu sunumu" (PDF). Van Tıp Dergisi. Cilt 12 (1 bas.). s. 24. Erişim tarihi: 5 Nisan 2010.
- Yetkin, Ufuk (Ocak 2003). "Yılan Isırıkları ve Sonrasında Gelişen Venöz Trombozlarda Tedavi Uygulamalarımız" (PDF). Damar Cerrahi Dergisi. 12 (1). İzmir. ss. 25-30. Erişim tarihi: 25 Aralık 2009.
- Mehta, SR; Sashindran, SR (2002). "Clinical Features and Management of Snake Bite" (PDF). Medical Emergency (İngilizce). Yeni Delhi: medIND. ss. 58 (3). Erişim tarihi: 1 Eylül 2009.
- Sutherland, Struan Keith; Tibballs, James (2002). "Management of Snake Bites in Australia and Papua New Guinea" (PDF). RFDS Monographs (İngilizce). The Royal Flying Doctor Service of Australia. 29 Ağustos 2007 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Ağustos 2009.
- Ahmed, Syed Moied; Ahmed, Mohib; Nadeem, Abu; Mahajan, Jyotsna; Choudhary, Adarash; Pal, Jyotishka (28 Ağustos 2008). "Emergency treatment of a snake bite: Pearls from literature". Aligarh Muslim University, India: Journal of Emergencies, Trauma and Shock. ss. 97-105. doi:10.4103/0974-2700.43190. Erişim tarihi: 13 Ağustos 2009.
- "Dose of antivenom". The Clinical Management of Snake Bites in the South East Asian Region. WHO Regional Office for South-East Asia. 2009. 7 Nisan 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Ağustos 2009.
- Henkel, John (2002). "For Goodness Snakes! Treating and Preventing Venomous Bites" (PDF) (İngilizce). FDA/Office of Public Affairs. s. 4. 5 Mart 2016 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Eylül 2009.
- Mahadevan, S. (Aralık 2005). "Anti Snake Venom (ASV) Reactions - A Perspective" (PDF). Jawaharlal Institute of Post-graduate Medical Education and Research (JIPMER). Cilt 1 (2 bas.). s. 2. Erişim tarihi: 12 Eylül 2009.
- Amin, M. R. (30 Kasım 2008). "Anti-Snake Venom: Use and Adverse Reaction in a Sanake Bite Study Clinic in Bangladesh" (PDF). J. Venom. Anim. Toxins incl. Trop. Dis. Cilt 14. ss. 660-672. ISSN 1678-9199. Erişim tarihi: 8 Eylül 2009.
- Ertem, Kadir (2004). "Venomous Snake Bite in Turkey" (PDF). First Aid and Treatment. European Journal of General Medicine. 7 Ağustos 2016 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Ağustos 2009.
- "Snakesbite Management Overwiev Document" (PDF) (İngilizce). Avustralya: Toxinology Dept., Women’s & Children’s Hospital, North Adelaide. 5 Mart 2016 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Nisan 2010.
- Theakston RD (Ekim 1997). "An objective approach to antivenom therapy and assessment of first-aid measures in snake bite" (PDF). Ann. Trop. Med. Parasitol. Cilt 91 (7 bas.). ss. 857-65. doi:10.1080/00034989760626. PMID 9625943. 30 Aralık 2008 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Temmuz 2009.
- Amaral CF, Campolina D, Dias MB, Bueno CM, Rezende NA (Mayıs 1998). "Tourniquet ineffectiveness to reduce the severity of envenoming after Crotalus durissus snake bite in Belo Horizonte, Minas Gerais, Brazil". Toxicon. Cilt 36 (5 bas.). ss. 805-8. doi:10.1016/S0041-0101(97)00132-3. PMID 9655642.
- Holstege CP, Singletary EM (2006). "Images in emergency medicine. Skin damage following application of suction device for snakebite". Annals of emergency medicine. Cilt 48 (1 bas.). ss. 105, 113. doi:10.1016/j.annemergmed.2005.12.019. PMID 16781926.
- Alberts M, Shalit M, LoGalbo F (2004). "Suction for venomous snakebite: a study of "mock venom" extraction in a human model". Ann Emerg Med. Cilt 43 (2 bas.). ss. 181-6. doi:10.1016/S0196-0644(03)00813-8. PMID 14747805.
- Bush SP, Hegewald KG, Green SM, Cardwell MD, Hayes WK (2000). "Effects of a negative pressure venom extraction device (Extractor) on local tissue injury after artificial rattlesnake envenomation in a porcine model". Wilderness & environmental medicine. Cilt 11 (3 bas.). ss. 180-8. PMID 11055564.
- Riggs BS, Smilkstein MJ, Kulig KW, et al. Rattlesnake envenomation with massive oropharyngeal edema following incision and suction (Abstract). Presented at the AACT/AAPCC/ABMT/CAPCC Annual Scientific Meeting, Vancouver, Canada, September 27-October 2, 1987.
- Atatür, Mehmet K. (18 Ekim 2000). "6. Bölüm: İnsanlar ve Kurbağa-Sürüngenler". Kuzey Kıbrıs'ın Kurbağa ve Sürüngenleri (PDF) (1. Baskı bas.). Bornova, İzmir: Ege Üniversitesi. s. 9. ISBN 975-483-486-5. Erişim tarihi: 2 Ağustos 2009.
- Russell F (1987). "Another warning about electric shock for snakebite". Postgrad Med. Cilt 82 (5 bas.). s. 32. PMID 3671201.
- Ryan A (1987). "Don't use electric shock for snakebite". Postgrad Med. Cilt 82 (2 bas.). s. 42. PMID 3497394.
- Howe N, Meisenheimer J (1988). "Electric shock does not save snakebitten rats". Ann Emerg Med. Cilt 17 (3 bas.). ss. 254-6. doi:10.1016/S0196-0644(88)80118-5. PMID 3257850.
- Johnson E, Kardong K, Mackessy S (1987). "Electric shocks are ineffective in treatment of lethal effects of rattlesnake envenomation in mice". Toxicon. Cilt 25 (12 bas.). ss. 1347-9. doi:10.1016/0041-0101(87)90013-4. PMID 3438923.
- White, Julian (2002). "First Aid-Details" (PDF). Clinical Toxinology Resources. The University of Adelaide. 28 Şubat 2016 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Ağustos 2009.
- Haines, Cynthia (2006). "Snakebite Treatment" (PDF). Quick Reference Guide. WebMD Inc. 5 Mart 2016 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Ağustos 2009.
- Ananda, K. J.; Mohan, K.; Kamran, Ansar; Sharada, R. (Şubat 2009). "Snake bite in dogs and its successful treatment" (PDF). Veterinary World. Cilt 2 (2 bas.). ss. 66-67. Erişim tarihi: 10 Nisan 2010.
- Ferreira, Júnior R.S.I; Barravieira, B. (2004). "Management of venomous snakebites in dogs and cats in Brazil". Journal of Venomous Animals and Toxins including Tropical Diseases. Cilt 10 (2 bas.). doi:10.1590/S1678-91992004000200002. ISSN 1678-9199. Erişim tarihi: 10 Nisan 2010.
- Michal, MT; Eran, L. (1999). "Suspected Vipera palaestinae envenomation in three cats". Vet Hum Toxicol. Cilt 41 (3 bas.). ss. abstract. Erişim tarihi: 14 Nisan 2009.
- Lenz, Thomas R. (Ağustos 2009). "Snakebite" (PDF). The American Quarter Horse Journal. s. 10. Erişim tarihi: 10 Nisan 2010.
- Brooks, R. (2007). "Snakebite in horses". Vets & Pets (İngilizce). Melbourne: Australia Venom Research Unit. 11 Ocak 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Nisan 2010.
- Marcella, Kenneth L. (1 Mayıs 2003). "Snakebite!" (İngilizce). DVM Newsmagazine. 6 Aralık 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Nisan 2011.
- "Horses and Sankes" (PDF). Land Management Program (İngilizce). Adelaide Mt lofty Ranges Natural Resources Management Board. Eylül-Kasım 2008. s. 4. 30 Eylül 2009 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Nisan 2010.
- Mirtschin, Peter; Madaras, Frank; Hammond, John; Venning, Michael; Costabile, Maurizio. "Snake Bite in Animals" (PDF) (İngilizce). Avustralya: Feline Association of South Australia. Erişim tarihi: 14 Nisan 2010.
- "Snake Bites". Cat Owner's Home Veterinary Handbook (İngilizce). Macmillan Publishing. 1998. 15 Ocak 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Nisan 2011.
- Adams, Julia. "Snakebite in Cats" (İngilizce). Petalia. 18 Mayıs 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Nisan 2011.
- "Treatment of Snake Bites (Preventing Snake Bites)" (PDF). Pet Pals of Atascocita. 2009. Erişim tarihi: 14 Nisan 2010.
- Russell, F. E. (1990). "When a snake strikes". Emerg Med. Cilt 22 (12 bas.). ss. 33-4, 37-40, 43.
- Mackessy, Stephen P. (Haziran 2002). "Biochemistry and pharmacology of colubrid snake venoms" (PDF). Journal of Toxicology: Toxin Reviews. Cilt 21 (1–2 bas.). ss. 43-83. doi:10.1081/TXR-120004741. 2 Haziran 2010 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Eylül 2009.
Estimates of the number of venomous colubrids approach 700 species. Most may not produce a venom capable of causing serious damage to humans, but at least five species (Dispholidus typus, Thelotornis capensis, Rhabdophis tigrinus, Philodryas olfersii and Tachymenis peruviana) have caused human fatalities
- Wingert W, Chan L (1 Haziran 1988). "Rattlesnake bites in southern California and rationale for recommended treatment". West J Med. Cilt 148 (1 bas.). ss. 37-44. PMID 3277335. Erişim tarihi: 26 Mayıs 2006.
- Gutiérrez, José María (6 Haziran 2006). "Confronting the Neglected Problem of Snake Bite Envenoming: The Need for a Global Partnership". PLoS Medicine. Cilt 3 (6 bas.). doi:10.1371/journal.pmed.0030150. 11 Haziran 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Haziran 2009.
- Parrish H (1966). "Incidence of treated snakebites in the United States". Public Health Rep. Cilt 81 (3 bas.). ss. 269-76. PMID 4956000.
-
Schneemann, M. (Ağustos 2004). "Life-threatening envenoming by the Saharan horned viper (Cerastes cerastes) causing micro-angiopathic haemolysis, coagulopathy and acute renal failure: clinical cases and review" (PDF). QJM: An International Journal of Medicine. Cilt 97 (11 bas.). ss. 717-27. doi:10.1093/qjmed/hch118. Erişim tarihi: 4 Eylül 2009.
This echoed the opinion of the Egyptian physicians who wrote the earliest known account of the treatment of snake bite, the Brooklyn Museum Papyri, dating perhaps from 2200 BC. They regarded bites by horned vipers 'fy' as non-lethal, as the victims could be saved.
- Anil, Aggrawal (Ocak 2004). "Homicide with snakes: A distinct possibility and its medicolegal ramifications". Anil Aggrawal's Internet Journal of Forensic Medicine and Toxicology. Cilt 4 (2 bas.). ISSN 0972-8074. 21 Haziran 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Eylül 2009.
- Crawford, Amy (1 Nisan 2007). "Who Was Cleopatra? Mythology, propaganda, Liz Taylor and the real Queen of the Nile". Smithsonian.com. Erişim tarihi: 4 Eylül 2009.
- Viegas, Jennifer (1 Nisan 2008). "Cleopatra's Suicide by Snake a Myth?". Discovery News (İngilizce). Discovery Communications. ss. 1,2. 22 Aralık 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Ekim 2009.
- Strubel, T. (Mayıs 2008). "Suizidversuch durch Schlangenbiss: Kasuistik und Literaturübersicht". Der Nervenarzt (Almanca). Cilt 79 (5 bas.). ss. 604-6. doi:10.1007/s00115-008-2431-4. ISSN 1433-0407.
- Warrell, D.A. (Haziran 2009). "Commissioned article: management of exotic snakebites". QJM: An International Journal of Medicine. Cilt 102 (9 bas.). ss. 593-601. doi:10.1093/qjmed/hcp075. ISSN 1460-2393.
- Straight, Richard C. (1994). "Human fatalities caused by venomous animals in Utah, 1900-90". Great Basin Naturalist. Cilt 53 (4 bas.). ss. 390-4. 8 Ekim 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Eylül 2009.
- "Animals". Criminal Poisoning: Clinical and Forensic Perspectives (İngilizce) (Düzeltilmiş bas.). Jones & Bartlett Learning. 2010. s. 40. ISBN 0-7637-4463-8, ISBN 978-0-7637-4463-2. Erişim tarihi: 1 Mayıs 2011.
- "'Snake-bitten Chicken' on Chinese menu" (İngilizce). Pekin: AFP. 1 Haziran 2009. 8 Haziran 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Ekim 2009.
- Haydon, Harry (1 Haziran 2009). "Snake-bitten chicken banned" (İngilizce). Pekin: The Sun. 12 Haziran 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Ekim 2009.
Kaynak kitaplar
- Campbell, Jonathan A.; William W. Lamar (2004). The Venomous Reptiles of the Western Hemisphere, Ithaca, NY: Cornell University Press.
- Spawls, Stephen; Bill Branch (1995). The Dangerous Snakes of Africa: Natural History - Species Directory - Venoms and Snakebite, Sanibel Island, FL: Ralph Curtis Publishing.
- Sullivan JB, Wingert WA, Norris Jr RL. North American Venomous Reptile Bites. Wilderness Medicine: Management of Wilderness and Environmental Emergencies, 1995; 3: 680–709.
- Thorpe, Roger S.; Wolfgang Wuster, Anita Malhotra (1996). Venomous Snakes: Ecology, Evolution, and Snakebite, Oxford, England: Oxford University Press.
Sınıflandırma | |
---|---|
Dış kaynaklar |