Çevre kirliliği
Çevre kirliliği, çevrenin doğal olmayan bir şekilde insan eliyle bozulmasıdır. Bu ekosistemi bozma eylemleri; kirlenme şeklinde tabir edilmektedir.
Çevre; dünya üzerinde yaşamını sürdüren canlılarının hayatları boyunca ilişkilerini sürdürdüğü dış ortamdır. Diğer bir deyişle "ekosistem" olarak tanımlanabilir.
Hava, su ve toprak bu çevrenin fiziksel unsurlarını, insan, hayvan, bitki ve diğer mikroorganizmalar ise biyolojik unsurlarını teşkil etmektedir.
Tanımı ve önemi
Çevrenin canlı öğelerinin hayat aktivitelerini olumsuz yönde etkileyen, cansız ögelerin üzerinde ise yapısal zararlar meydana getiren ve niteliklerini bozan yabancı maddelerin hava, su ve toprağa yoğun bir şekilde karışması olayına "çevre kirliliği" denir. Hızla artan insan nüfusu ihtiyaçları arttırmakta, insan eliyle yaratılan kirliliğin tabiata ve çevreye verdiği zararın boyutu her geçen gün artmaktadır. Yaşamı daha mükemmel bir hale getirmek, daha sağlıklı ve uzun bir ömür sağlayabilmek amacına dönük bazı gelişmelerin, kırsal ve kentsel alanlarda doğal kaynakları bozduğu, su, hava, toprak kirlenmesine yol açtığı, bitki ve hayvan varlığına ve sağlığına zarar verdiği açıkça görülebilen bir gerçek haline gelmiştir.[1]
Çeşitleri
Toprak kirliliği
Toprağın kimyasal maddelerle veya atıklarla kirlenmesidir. Toprak kirlenmesi, hava ve suları kirleten maddeler tarafından meydana getirilebilir. Örneğin, kükürt dioksit oranı yüksek olan bir atmosfer tabakasından geçen yağmur damlacıkları “asit yağışları” halinde toprağa gelir. Toprak içine giren bu asitli sular ağaç köklerini, bitkisel ve hayvansal toprak canlılarını zarara uğratır. Toprağın reaksiyonunu etkileyerek besin maddesi dengesini bozar, taban sularını içilmez hale getirir. Aynı şekilde çöp yığınlarından toprağa sızan sular, kirli sulama suları, gübre çözeltileri, radyoaktif maddeler, uçucu küller, ağır metaller, sanayi atıkları toprağı kirleten madde ve kaynaklardır.
Toprak ve suda biyolojik yaşamın yok olması, toprakta kimyasal maddelerin yıkıma uğratılmasını geciktirebilir. Toprak kirliliğini önlemek için çok çeşitli teknik geliştirilmektedir. Örneğin kirlenmiş topraklara 1-2 yıl boyunca verilen metan gazı ile metanotrof bakteriler uyarılır ve toprağın temizlenmesi sağlanabilir.
Hava kirliliği
Atmosferde toz, duman ve saf olmayan su buharı şeklinde bulunabilecek kirleticilerin, insanlar ve diğer canlılar ile eşyaya zarar verebilecek miktarlara yükselmesi, “Hava Kirliliği” olarak nitelenmektedir. Havayı kirleten maddelerin sınır değerleri (havada zararlı olmayacak derecedeki en yüksek değerleri), her ülkenin ilgili kuruluşları tarafından yönetmeliklerle belirlenir. Kirletici maddelerin niteliğine göre, canlılara vereceği zarar şekil ve dereceleri de değişir. Hava kirliliğine karşı alınabilecek önlemler, kirlilik kaynağına göre (fabrika, termik santral, konutlar, taşıt araçları) çok çeşitlidir. Bu önlemler başta eğitim alınmak üzere teknik, hukuksal önlemler olmak üzere başlıca 3 grupta toplanabilir. Birçok ülkenin hava kirliliğinin sınırı vardır fakat gelişmiş ülkeler bu sınırı aşmakta ve aşmaya devam ediyor.
Tütün dumanı, sık karşılaşılan ve solunum havası hava kirleticilerin en önemlilerinden biridir. Tütünün yanmasıyla toksik etkili onlarca kimyasal madde açığa çıkar:[2][3]
- Polisiklik hidrokarbonlar, beta-naftilamin ve nitrözaminler kanserojen etki gösterir.
- Amonyum, formaldehid ve azot oksidleri solunum yolları için önemli iritan gazlardır; başlangıçta kronik bronşite neden olur, bir süre sonra da emfizem tablosu gelişir (bkz kronik obstrüktif akciğer hastalığı; KOAH).[2][3]
- Karbonmonoksid etkin bir zehirdir; eritrositlerin ve endotel hücrelerinin yapısını bozar. Hemoglobini bağlayarak karboksihemoglobine dönüştürür. Karboksihemoglobin eritrositlerin oksijen taşıma işlevini engelleyerek hipoksiye neden olur. Hipoksi, aterosklerotik koroner ve beyin arterlerinden kaynaklanan zararların etkisini arttırır. Sigara içen gebelerde abortuslar; bebeklerinde ansızın ortaya çıkan ölümleri, prematüre doğum ve gelişme gerilikleri izlenir. Endotel hücrelerinin yüzey özellikleri bozulur, trombosit kümelenmesi tetiklenir, trombuslar oluşur. Endotel hücrelerindeki zararlar ateroskleroz sürecini hızlandırır. Koroner arterlerdeki aterosklerozlar infarktlara, beyin damarlarındaki aterosklerozlar beyin kanamalarına neden olur. Çok sayıda kimyasal madde (örneğin, nikotin) sempatik sinir sistemini üzerinden dolaşım sistemini etkiler; kalp ritmini hızlandırır, aritmilere ve kan basıncının yükselmesine yol açar. Koroner hastalığı olanlardaki taşikardiler akut kalp yetmezliğini ve infarktları tetikler.[2][3]
- Özellikle madencilerde görülen antrakoz, kömür tozlarının neden olduğu bir hastalıktır.[2][3]
- Asbestozis, tozlarla havaya karışan asbest (asbestos) tozların solunum sistemini etkilemesidir.[2][3]
Su kirliliği
Su kirliliği, istenmeyen zararlı maddelerin, suyun niteliğini ölçülebilecek oranda bozmalarını sağlayacak miktar ve yoğunlukta suya karışma olayıdır. Konutlar, endüstri kuruluşları, termik santraller, gübreler, kimyasal mücadele ilaçları (pestisitler), tarımsal sanayi atık suları, nükleer santrallerden çıkan sıcak sular ve toprak erozyonu gibi süreçler ve maddeler su kirliliğini meydana getiren başlıca kaynaklardır. Bunların hepsi doğrudan doğruya veya dolaylı olarak canlı ve cansız varlıklara zarar vermektedir.
Ambalaj atıkları
Çevrede oluşturduğu görüntü kirliliği yanında, rüzgâr ve akarsularla sürüklenen ve çevrede bozunmayan ambalaj atıkları deniz hayvanları için ciddi bir tehdittir. Köpüğümsü atıkların, deniz canlılarınca dişlenmesi ve yutulması, bu canlıların ve bunları tüketen diğer canlıların yaşamı açısından ciddi tehditler oluşturmaktadır. Petrol bazlı ve yüzlerce yıl bozunmayan eski poşet ve plastiklerin yerine, organik materyal kaynaklı ve birkaç yılda doğal ortamda CO2 ve suya kadar tamamen bozunarak dönüşüme giren biyopolimerler ve bioplastikler ambalaj atık kirliliğini önlemede önemli gelişmelerdendir.
Ses kirliliği
Yoğun şehir yaşamında özellikle insanların istirahat vakitlerinde yayılan motorlu araç, makina sesleri, inşaat, eğlence, bazı dini-sosyal aktiviteler, maçlar diğer kişilerin yaşamlarını olumsuz yönde etkileyebilecek gürültü kaynaklarıdırlar.
Radyoaktif kirlenme
Nükleer enerji santralleri, nükleer silah üreten fabrikalar, radyoaktif madde artıkları radyoaktif kirlenme yaratan başlıca kaynaklardır. Radyoaktif maddeler yaymış oldukları elektronla hava, su, toprak ve bitkilere zarar verir. Radyoaktif maddeye sahip (radyasyonlu) hayvansal ürünler (et, balık, süt, vb.) ve bitkiler, bu zararlı maddeyi besin zinciri ile insanlara ve diğer canlılara taşır. Bunun sonucunda bağışıklık mekanizmasını felce uğratmak, organları zedelemek gibi tedavisi olanak dışı olan hastalıklar meydana gelir.
Işık kirliliği
Işık kirliğinin sebepleri lazerler ve gereksiz aydınlatmalardır. Işık kirliliği gece havada aşırı aydınlık oluşmasıdır. Aşırı aydınlık canlılara zarar vermektedir. Örneğin:
- Deniz kaplumbağaları yumurtadan çıktıklarında denizin üzerindeki ay yansımasını ararlar ama aşırı aydınlatmalardan dolayı bir kısmı ayın yansımasını ayırt edemez sonuç olarak açlıktan veya avlanmaktan dolayı ölürler.
- Kuşlar uçarken aya göre yön bulurlar. Ama aşırı aydınlatmalardan dolayı hangisinin ay olduğunu bilemezler ve göç edemeyip ölürler.
Gereksiz aydınlatmanın diğer etkileri:
- Yeryüzündeki teleskoplar gök cisimlerini gözlemleyemez.
- Karbon ayak izini büyütür.
Toksik maddelerin kaynakları
Çevre kirliliği, işyeri kirliliği, malpraktis, besin korsanlığı gibi çoğu insan kusurundan kaynaklanan olgulardaki toksik maddeleri bulundukları çevreye göre sıralayabiliriz;[1][2][3]
Pestisidler: Zararlı hayvanları ve bitkileri öldürmek amacıyla üretilen çoğu tarımda kullanılan zehirlerdir. Başlıca 3 ana gruba ayrılırlar: insektisidler (DDT, organofosfatlar, vb), herbisidler (parakuat), rodentisidler (talyum, fosfor gibi fare zehirleri)
Endüstride kullanılan kimyasal maddeler: Hidrokarbonlar (parafin, benzin), asidler ve alkaliler, metaller ve metal tuzları, gazlar (karbonmonoksid, siyanür)
Evlerde kullanılan kimyasal maddeler: Kozmetikler (yoğun alkol içeren parfümler, yoğun sodyum hidroksid içeren saç jöleleri), insektisidler (sinek ve böcek spreyleri/tabletleri), temizlik maddeleri (deterjanlar, asidler, alkaliler, hipokloridler)
Tıbbi amaçlı kimyasal maddeler: İlaçlar (yan etkileri olanlar, immunolojik etkisi olanlar, toksik etkileri olanlar), anestezi maddeleri (halotan, vb), temizlik malzemeleri (lizol, krezol, vb)
Besinlerdeki toksik maddeler: Bakteri toksinleri, mantar zehirleri (Amanita phalloides), aflatoksinler, katkı maddeleri
İçme suyu: Fabrika ya da ev atıkları ile kirlenmiş sular, maden arama artıkları, tarım ilaçları
İşyeri kirliliği: Akü fabrikalarında kurşun zehirlenmesi, madencilerde karbonmonoksid zehirlenmesi, altın arama çalışmaları
Hava kirliliği: Kimyasal atıklar içeren gazlar, fosil yakıtlar, tütün dumanı
Savaş gazları: Sinir gazları (sarin, tabun, soman), yakıcı gazlar (hardal gazları, levisit), akciğerde iritasyon yapanlar (fosgen, difosgen, klorin, klorpikrin), siyanürlü gazlar (siyanogen klorür, hidrojen siyanür), göz yaşartıcılar (klorlu bileşikler, oksazepinler), biber gazı
Bağımlılık yapan (narkotik) maddeler: Eroin, kokain, amfetamin, LSD, tütün, vd
Kimyasal kirleticileri vücuda giriş yolları[1][2]
Sindirim kanalı
Ağız yolu, katı ve sıvı yapıdaki kimyasal maddelerin vücuda giriş kapılarından en önemlisidir. Ağız yoluyla gelen toksik maddelerin neden olduğu ölümlerin büyük bir bölümü kaza ya da intihar orijinlidir. Örnekler: kirlenmiş içme suları, tarım ilacı içeren ürünler.
Solunum yolları
Gaz halindeki kimyasal maddelerin solunmaları nedeniyle oluşan patolojilerdir. Karbonmonoksid zehirlenmeleri, meslek hastalıkları, hava kirliliği ilk sıralarda yer alır.
Deri ve mukoza yolu
Sıvı ve yarıkatı yapıdaki kimyasal maddelerin girişi deri ve mukozalarla olabilmektedir. Bu yolla etkili olan en önemli örnek tarım ilaçlarıdır. Deri ve mukozalar, bir kimyasal maddenin vücuda penetre olarak kan dolaşımına girebilmesi için aşması gereken engellerdir. Solunum ya da sindirim yollarıyla gelen toksik maddeler için çok önemli engeller yoktur.
Damar yolu
Kimyasal maddenin doğrudan kan dolaşımına enjeksiyonudur. Örnek: eroin enjeksiyonuna bağlı entoksikasyon. Doğrudan kan dolaşımına verilen toksik maddeler etkisini çok kısa sürede gösterir.
Genel önlemler
- Ekolojik farkındalık ve duyarlılığın topluma yayılması.
- Doğum kontrol yöntemleri kullanılarak ekolojik çevre üzerinde nüfus ve tüketim baskısının azaltılması.
- Tarım ve diğer üretimlerde çevreye zarar vermeyen metodların geliştirilip uygulanması, gereğinden fazla ve zamansız gübre (özellikle azot, fosfor) kullanımının engellenmesi. (Organik tarım, kalıcıkültür vs.)
- Atıkların azaltılması, dönüştürülmesi, yeniden işlenmesi, zararlı atık üreten teknolojiler yerine daha zararsız teknolojilere geçilmesi. Tarımsal atıkların enerji üretimi, kompost vb. yöntemlerle faydalı kaynaklar şekline dönüştürülmesi.
- Enerji üretiminde yeşil enerjiler olarak tanımlanan teknolojilere geçilmesi, tüketimde tasarruflu teknolojiler kullanılması, mimaride enerji tasarrufu sağlayan yapılar kullanılması. (Karbon ayak izinin küçültülmesi)
- Atık su arıtma tesislerinin kurulması, sanayi atıklarının temizlenmesi.
- Köy ve kasabalarda atık suların fosseptiklere verilmesi.
- Taşıt araçlarının periyodik bakımlarının yapılması, eskiyen araçların yenilenmesi, fosil yakıt kullanan araçlar yerine toplu taşımada temiz, elektrikli ulaşım sistemlerine geçilmesi.
- Sosyal medyada aynı anda paylaşımlar yapılarak konuya dikkat çekilmesi.
- Geri dönüşüme önem vererek oluşturulan çöplerin azaltılması.
- Naylon poşetlerin gerekli olduğunda kullanılması.
Kaynakça
- Peirce JJ, Weiner RF, Vesilind PA. Environmental Pollution and Control. 4th edition. Butterworth-Heinemann, Boston-Oxford-Johannesburg-Melbourne-N.Delhi-Singapore, 1998
- Çöloğlu, AS. Kimyasal Zararlara Bağlı Ölümler. Adli Tıp Ders Kitabı, s.183-229, Editörler: C.Çakalır, Z.Soysal, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Yayınları, Rektörlük No.: 4165, Fakülte No.: 224, İ.Ü. Basımevi ve Film Merkezi, İstanbul, 1999.
- Kumar V, Abbas AK, Aster JC. Robbins and Cotran Pathologic Basis of Disease. 9th edt., Elsevier Saunders, Philadelphia, 2015