İslam'da kadın

İslam'da kadın hakları konusunda Müslümanlar arasında birbirinin tam aksi iki farklı eğilim görülür.[1] Bunlardan birisi İslam'ın kadını en yüksek mertebeye oturttuğu, kadınlara bütün haklarını verdiği şeklinde iken; diğeri ise Kur'anataerkil Arap toplumunun önyargılarını yansıtan, kadınları ikinci sınıf bir konuma hapseden bir metin olarak algılayanların tutumudur.[1]

İslam toplumlarında kadının durumunu İslam dininin kurallarının yanı sıra sosyal ve siyasi çevre, etnik yapı ve İslâm öncesinden gelen kültür mirası belirlemiştir. Bu sebeple İslâm dünyasında kadının her yerde ve her dönemde aynı konumda olduğunu söylemek mümkün değildir.[2] Ayrıca şeriat hukukunda erkeklerde olduğu gibi esire veya cariye kadınların giyim kuralları, dini ve toplumsal hakları ve sorumlulukları hür kadınlardan tamamen farklıdır.

Nikab giyen kadın

Dini kaynaklarda kadının yeri

Kadınlarla ilgili ayet ve hadislerden bir kısmı: Allah’ın insanlardan bir kısmını diğerlerine üstün kılmasına bağlı olarak ve mallarından harcama yapmaları sebebiyle erkekler kadınların yöneticisi ve koruyucusudurlar. Sâliha kadınlar Allah’a itaatkârdırlar. Allah’ın korumasına uygun olarak, kimsenin görmediği durumlarda da kendilerini korurlar. Baş kaldırmasından endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin, onları yataklarda yalnız bırakın ve onları dövün. Eğer size itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın; çünkü Allah yücedir, büyüktür. (Nisa Suresi :34)[3]

'Ey iman edenler! Öldürülenler hakkında üzerinize kısas yazılmıştır. Hür kişiye karşılık hür, köleye karşılık köle, dişiye karşılık dişi. Kim kardeşi tarafından herhangi bir şekilde affa uğrarsa, bu durumda örfü izlemek ve affedene en güzel biçimde bir ödeme yapmak gerekir. (2/178)

Ey insanlar, sizi bir erkek ile bir dişiden yarattık...(Hucurat suresi, 13)

"Kadınlar hakkında hayır tavsiye ediniz. Çünkü kadın, eğri “kaburga kemiği”nden yaratılmıştır. Kaburga kemiğinin en eğri tarafı, en üst tarafıdır. Onu doğrultmaya çalışırsan kırarsın, hali üzerinde bırakırsan öyle kalır.” [4][5][6]

"Mümin erkeklerle, mümin kadınlar birbirlerinin dostudur. Her ikisi de iyiliği emreder, kötülükten alıkorlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler, Allah ve Resulüne itaat ederler. (Tevbe Suresi :71)"

"Sizi tek bir candan yaratan, ondan da yanında huzur bulsun diye eşini yaratan O’dur (Araf:189, Nisa:1, Zümer:6, Nahl:72)"

"Erkek olsun kadın olsun kim inanmış bir insan olarak dünya ve ahirete yararlı işler yaparsa kesinlikle ona güzel bir hayat yaşatacağız ve böylelerinin ecirlerini de muhakkak surette yapmış olduklarının daha güzeliyle vereceğiz." (Nahl Suresi :67)

Toplumsal konumu

İslam’da kadınların sosyal hayata katılımı ile ilgili kısıtlamalar olagelmiştir. İslam dünyasında kadınların şeriat kurallarının uygulandığı bazı İslam ülkelerinde norm davranışlar olarak kanunlaştırılan anlayışlar tarafından hicap ve tesettür kuralları çerçevesinde mahrem olmayan erkeklerle birlikte sosyal yaşama katılmaları[7] ve yalnız başına seyahat etmeleri hoş görülmez. Bazı anlayışlar Kur'an ve hadislerdeki örtünme ifadeleri kadının yüzü ve elleri dahil tüm vücudunu kapsayan bir emir olarak kabul ederler.[8][9]

Afganistan'da Devrimci Kadın Birliği'nin 26 Ağustos 2001 günü gizlice kayda aldığı görüntülerde bir kadın, burkasını açtığı için iyiliğin emredilmesi ve kötülüğün men edilmesinden sorumlu din polislerince halk ortasında sopayla cezalandırılıyor.

Hukuki statü

Kazanç, miras edinebilme ve harcama yetkisi
Miras paylaşımı Nisa suresi 11-12 ve 179. ayetlerinde konu edilmiştir. Buna göre erkeklere mirastan kadınlara göre 2 kat hisse verilir. Mirasçıların paylar toplamının paydalar toplamından yüksek olması konusunda avliyye ve tam tersi durumlarda reddiyye yöntemleri kullanılır. Müslüman olmayanlarca eleştiri konusu da yapılan pay-payda eşitsizliği, İslam'ın erken dönemlerinde Müslümanlarca tartışılmış ve iki yaklaşım öne çıkmıştır.[10] İbn Abbas, bu durumda bazı pay sahiplerinin (kız kardeşler) düşük önceliğe sahip olup sadece diğerlerinden arta kalanı almasını önerirken, geri kalan çoğunluk tüm hisselerin orantılı olarak azaltılarak herkesin pay almasını savunmuştur.[10]

Ticari işlemleri erkekler hangi şartlarla yapabiliyorsa kadınlar da o şartlarda yapabilirler. Hukukçuların büyük çoğunluğuna göre tam ehliyetli (âkıl -bâliğ- reşîd) olmak şartıyla kadınlar kendi aleyhlerine olan bağış ve vakıf gibi işlemleri de serbestçe yapabilirler. Uygulamada ise pek çok İslam toplumunda kadınların kendilerine ait mallar üzerindeki tasarruf hak ve yetkisinin çok defa onların rızâları söz konusu olmaksızın babaları veya kocaları tarafından kullanıldığı kanaati yaygınlık kazanmıştır.[2]

Şahitlikler
Had cezaları gerektiren suçların ispat edilmesinde, vasiyet ve boşanma davalarında kadınların şahitlikleri geçersizdir.[11] Diğer konularda en az bir tane erkek bulunması koşuluyla 1 erkek + 2 kadın şeklinde kadınların şahitliği kabul edilmiştir.[12][13]

"Ey iman sahipleri! Belirli bir süre için birbirinize borç verdiğinizde onu yazın. Aranızda bir yazıcı adaletle yazsın. Yazıcı, Allah'ın kendisine öğrettiği şekilde yazmaktan kaçınmasın, yazsın. Borç altına giren kişi de onu kayda geçirtsin ve Rabb'inden korksun da borcundan hiçbir şey eksiltmesin. Borç altına giren, aklı ermez yahut zayıf, çaresiz biri ise yahut yazdırmaya gücü yetmiyorsa, velisi adaletle yazdırsın. Erkeklerinizden iki kişiyi de tanık tutun. Eğer iki erkek yoksa rızanızla kabul edeceğiniz tanıklardan bir erkek ve iki kadın gerekir. Bu, kadınlardan biri şaşırırsa / unutursa ötekisi ona hatırlatsın diyedir..." (Bakara suresi, 282)

Bir erkeğin yerine ancak iki kadının şahitliğinin denk tutulması alış veriş, borç ve katlı faiz (riba) hakkındaki öğütleri içeren ayetler arasında geçmektedir. İlgili ayete göre, birbirlerinden vadeli olarak borç alanlar ve verenler bu borcu mutlaka yazdırmalıdırlar. Yazma sırasında iki erkek şahit bulundurulur. Ayete göre erkek şahit bulunmazsa, üzerinde anlaşmaya varılacak herhangi bir erkek ile kadın da olabilmektedir.(Bakara suresi :282)[14] Ancak bu ifade genelleştirilerek islam hukukçuları bütün alanlarda bir erkeğin şahitliğine iki kadının şahitliğini denk tutmuşlardır.[14]

Evlilik

(Ayrıca bakınız: Muhammed'in evlilikleri, Çocuk evlilikleri, Cariye)

Mutsuz bir kadın, kadıya kocasının iktidarsızlığını şikayet ediyor. (18. yy. Osmanlı minyatürü)
Evlilik kararı ve boşanma yetkisi
Hanefî ve Ca‘ferîler’in dışındaki mezheplerce yetişkin kadının evlenme ehliyetine sınırlama getirildiği (velisinin rızâsı şartıyla) görülür.[2] Bu mezheplere göre kadın bir velinin vesayeti altıdadır ve kendi kendisinin velisi olamamaktadır. Bu durum, bir yandan Arap toplumundaki ataerkil geleneğin fıkhî yorumlara yansımasının, öte yandan dönemin şartları içinde kadınları koruma arzusunun doğurduğu bir sonuç olarak değerlendirilebilir. İslamda evlilik, boşanmada erkeğin iradesini ön plana çıkaran, karşılıklı rıza ve mahkeme kararı ile de sona erdirilebilen rızai bir akit olarak değerlendirilmiştir.[15] Kur'an'a göre evlenme en az iki şahit huzurunda olacağı gibi, boşanma da en az iki şahit huzurunda olmalıdır (Talak Suresi: 2) Uygulamada ise erkek karısına "Boş Ol" dedi mi, iki şahit gerekmeden boşanma gerçekleşebilmiştir.[14]

Nisa suresi 3. ayete dayandırılan nikâh hükümlerine göre bir erkek gücü yetiyorsa aynı anda esir ve cariyelerden sınırsız olarak, ayrıca ayette bir üst limit ifadesi bulunmamasına rağmen genel anlayışa göre hür olanlardan en fazla 4 kadınla evlenebilir. İslam'a göre kadın aynı anda tek bir erkekle evli olabilir. Kur'an ve hadislerde evlilik için alt veya üst yaş sınırı belirtilmemiş,[16] fıkıh teorisi açısından bebek veya 150 yaşındaki bir insanın bile evlenebileceğine hükmedilmiştir.[17]

İslamda çok-eşli evliliklere izin verilmesinin öksüz kızlara muamelede karşılaşılan problemler çerçevesinde verildiği düşünülür.[18] Kimi yorumcular, çok eşliliğin erkeğin vicdanına bırakıldığı; kimileri de geçici ve sınırlı bir gaye için olduğu görüşünü benimsemiştir.[18]

Çocuk evlilikleri
İslam hukukunda evlenmek için alt sınırı belirleyen bir yaş belirtilmemiş, genel kabul olarak "büluğ"un başlangıcı esas alınmıştır. Bununla birlikte büluğa ermemiş küçük kızların -güvenlik, uygun bir adayı kaçırmama gibi sebeplerle- velileri tarafından evlendirilebileceklerine dair görüşler de mevcuttur. Küçük kızları nikahlamanın, kabile ve göçebe hayatında kız çocuklarının güvenliğine yönelik bir uygulama olduğu düşünülür.[19]

Kadın sünneti

Klitoris kesiminin Afrika'daki tahminî uygulanma alanı ve oranları

Klitoris kesimi Afrika'nın büyük kısmında uygulanmaktaysa da türleri ve yaygınlığı bölgelere göre farklılıklar göstermektedir. En yüksek oranda uygulandığı Somali, Cibuti, Eritre gibi ülkeler Tip I ve II türü kesimin yaygın olduğu yerlerdir.

Afrika dışında sınırlı olsa da Batı Asya'da Suriye, Irak ve İran'da rastlanmaktadır.[20] Güneydoğu Asya ülkelerinden Hindistan, Endenozya ve Malezya'da ise ritüel amaçlı, genitali çizerek kan akıtma şeklinde, uygulanmasına rastlanabilmektedir. Unicef raporuna göre günümüzde 125 milyon sünnet edilmiş kadın bulunmaktadır.[21]

İslam'da klitoris kesiminin yeri için temel dayanak olarak Ebu Davud'da yer alan bir hadis gösterilmektedir.[22] Ebu Davud kitabında bu hadisin rivayet zincirinde kopukluklar olduğunu ve zayıf olduğunu da belirtmiştir. "Dünya Müslüman Ulemalar Birliği" genel sekreteri ve El Ezher Üniversitesi üyesi Dr. Muhammad Salim al-Awwa klitoris kesiminin İslam da yeri olmadığını iddia eder ve zayıf bir hadise dayanarak hüküm verilmesini reddeder.[23]

İbadetler

Geleneksel İslam'da kadınların birbirlerine imamlık yaparak cemaatle namaz kılabilir, erkek-kadın birlikte namaz kılınacağı zaman kadınlar erkeklerin arkasında saf tutar ve namaz bu şekilde kılınır. Geleneksel düşünce de kadınlar cuma, bayram ve cenaze gibi cemaatle icra edilen ibadetlerden de muaf tutulurlar. Fakat kadınlara cuma namazının farz olduğunu düşünen çevreler de vardır.[24]

Sosyal durumla ilgili yorumlar

(Ayrıca bakınız: Tesettür, Hicap, Başörtüsü)

Kur'anın, kadın ile erkeği insan olmaları bakımından eşit, rolleri yönüyle de birbirini tamamlayan varlıklar olarak kabul ettiği,[2][18][25] ancak kadın anlayışının zamanla değişerek dinin özüne ters yorum, tefsir ve rivayetlerin İslam toplumlarında kadınların geri kalmışlığı sorununun ortaya çıkardığı düşünülmektedir.[1] Bunun için Kur'an'da kadın ve erkek cinsi için “insanlar” ifadesinin kullanılması (İbrahim:1)[14][18] kanıt olarak gösterilir.

İslam'da kadınların erkeklere liderlik (devlet başkanlığı, imamlık, peygamberlik vb.) yapamayacağına dair rivayetler bulunur.[26]

"Yöneticileriniz hayırlılarınız; zenginleriniz cömertleriniz olduğu, işleriniz de aranızda danışarak görüldüğü sürece yerin üstü sizin için yerin altından daha hayırlıdır. Yöneticileriniz şerirleriniz; zenginleriniz cimrileriniz olduğu, işleriniz de kadınlara kaldığı zaman yerin altı sizin için yerin üstünden daha hayırlıdır" şeklindeki hadistir[27].

Bu hadisten yola çıkarak kadınların kesinlikle yönetici olamayacaklarını söyleyen anlayışların yanında hadisin senedinde bulunan Sâlih b. Beşîr hakkında âlimlerin ittifak halinde olumsuz şeyler söylemesinin bu hadisi senet itibarıyla delil olarak kullanılmayacak kadar "zayıf" bir konuma düşürdüğünü ifade eden; hadis metnindeki “… Yöneticileriniz şerirleriniz; zenginleriniz cimrileriniz olduğu, işleriniz de kadınlara kaldığı zaman yerin altı sizin için yerin üstünden daha hayırlıdır” kısmının sonradan ilave edildiğini,[27] Kur'anda Belkıs kısasında nötr ifadeler kullanılmasının bunu kanıtladığını ve kadının devlet başkanı olmasının sorun oluşturmadığını ifade eden görüşler de ileri sürülmüştür.[28]

Geleneksel anlayıştakiler tarafından İslâm hukukunda kadının yasama, yürütme ve yargıya ait başkanlıklara seçilebilmesi kadın için bir hak olarak kabul edilmez.[27] Kadın liderlik konusunda kısıtlayıcı görüşler rağmen 1980'lerden itibaren İslam dünyasında Müslüman kadın liderlerin hareketliliği özellikle Orta Doğu, Kuzey, Doğu, Batı ve Güney Afrika, Güney, Güneydoğu ve Doğu Asya, Avrupa ve Kuzey Amerika’'da artmaya ve yaygınlaşmaya başlamıştır.[27]

Tarihsel dönemlere göre İslam toplumunda kadın

İslamın doğuşu

İslami literatürün Cahiliye dönemi olarak tanımladığı islam öncesi Arap toplumunda sosyal yapıda kadına erkekten daha az değer verildiği, ancak sosyal konum ve başarıları ile ön plana çıkmış kadınlar da varlığı bilinmektedir.[29]

İslamın erken döneminde siyaset, savaş ve ilim konularında erkeklerin yanı başında yer alan kadınlar vardı.[25] Sahâbî kadınların gerek günlük namazlara gerekse cuma ve bayram namazlarına katıldıkları bilinmektedir.[2] İslam peygamberinin ölümünden hemen sonra kadınların namazlarını camide kılma uygulamasından rahatsızlık duyulmaya başlandığı anlaşılmaktadır. Kadınların camilerden uzak tutulmak istenmesi zamanla etkisini göstermiş, onların evdeki ibadetlerinin camidekinden daha faziletli olduğu, camiye gitmelerinin fitneye sebep olacağı inancı yerleşmeye başlamıştır.[2]

Emeviler dönemi

Emeviler döneminde kadının konumu geriye gidiş seyri göstermiştir. Şehirleşme oranı arttıkça kadınların ve özellikle üst tabakada yer alan kadınların kendilerine has bir sosyal hayat tarzı kurdukları ve erkek ağırlıklı sosyal yapıdan çekildikleri görüldü. Kadınların camilerden uzaklaşmaları bu dönemde daha da belirginleşti[2]. Ancak kadınlar ilim ve kültür hayatında önemli bir yer almaya devam ettiler.[25] Kadınların özellikle hadis ilmine yöneldiği görüldü.[2] Hür kadınların toplumsal hayattan çekilmesi ile sosyal hayatta öne çıkan kadınlar, cariyeler oldu.[25]

Abbasiler dönemi

Abbasiler döneminde gerek fethedilen Bizans ve İran topraklarındaki kültürlerden etkilenme, gerekse hazine gelirlerinin artıp yönetici ve elit kesimin büyük servet sahibi olması sonucu İslam toplumunun kültürel değerlerinde büyük değişiklikler meydana geldi. Bu durumun, Müslüman kadınların sosyal hayattaki hak ve sorumluluklarında gerilemeye neden olduğu sanılmaktadır.[29]

Memluk himayesi dönemi

1258'de Moğollar'ın Bağdat'ı yağmalayıp Halifeyi öldürmelerinden sonra Abbasi halifelik makamı varlığını Kahire'de Memluk Sultanı himayesinde sürdürdü. Mısır ve Suriye'de hüküm süren ve Türk kültürünün izlerini taşıyan Memlûk Sultanlığı'nda kadınların sosyal hayatta öne çıktıkları görülmekteydi.[30]

Memluk Devleti'nin kuruluş sürecinde İslâm toplumunun alışık olmadığı biçimde Şecer-üd-Dürr müslüman bir ülkeye hükümdar olmuş ve bu durum halife Mustasım Billah'ın tepkisini çekmişti.[30] Şecer-üd-Dürr Memluklar'da tek kadın hükümdardır. Daha sonra Memlûklarda kadınların siyasette arka planda kaldıkları, sultanın anneleri, eşleri ve emir eşleri gibi elit kadınların birçok yapı inşa ettirip kamu hizmetine sunarak adları görülür.

Orta Çağ İslâm âleminde kadınların eğitim imkanlarının çok sınırlı olduğu, ancak Memluk toplumunda orta sınıf kadınları arasında Arap ve Türk asıllı çok sayıda kadının hadis bilimi ilgilendiği bilinmektedir.[30] Arapça dil bilgisi ile uğraşan kadınlar ve tasavvufa yönelip şeyhe (kadın şeyh) olan kadınlar da görülmüştür. Eğlence hayatında da cariyeler önemli yer almışlardır.[31]

Öte yandan Memluk toplumunda zaman zaman yönetimin kadın kıyafetlerine kısıtlamalar getirdiği, kıyafet müdahalesine uymayan kadınların dövülüp teşhir edildiği görülmüştür.[30] Kadını uğursuz sayan bir anlayışla toplumsal felâketlerin sorumluluğunun kadına yüklenmesinin bir örneği Barsbay döneminde görüldü.[2] Sultan, veba salgınından kurtulmak ümidiyle kadınların sokağa çıkmasını yasakladı.[30]

Modernleşme dönemi

16. yüzyıl başında Osmanlılar'ın Mısır'ı alıp Memluklar'a son vermesiyle Osmanlı himayesine giren son Abbasi halifesi öldükten sonra halifelik Osmanlı sultanlarına geçti. Memlûklar ve Osmanlılardaki kadının eğitim durumu birbirine benzemekte idi.[30]

Kadının klasik dönemdeki sosyal, ekonomik ve hukukî konumu 19. yüzyıla gelinceye kadar köklü değişikliklere uğramadı. 1850’li yıllardan itibaren gerek Osmanlı Devleti'nde ve ona bağlı bir eyalet statüsündeki Mısır'da gerekse İran’da bir taraftan kız liseleriyle öğretmen okullarının açılması, kızların üniversiteye kabul edilmesi, diğer taraftan basında kadın hakları konusundaki yazıların gittikçe artan bir oranda yer alması, kadınlara yönelik gazete ve dergilerin yayımlanması kadın hareketine yeni bir ivme kazandırdı.[2] 19. yüzyıl sonları ve 20. yüzyıl başlarında kadınlarının sosyal ve ekonomik hayata katılımının artması ile kadının sosyal, ekonomik ve hukukî hayattaki konumu gerek Osmanlı aydınları gerekse Mısır aydınları arasında yoğun şekilde tartışılmaya başlandı. Bu dönemde Cemaleddin Afgani, Muhammed Abduh ve M. Reşîd Rızâ gibi modernist İslâmcılar kadının konumunu İslâm hukuku ve kültürü içinde iyileştirme amacıyla köklü reformlar teklif ederken diğer taraftan Kasım Emin gibi reformistler de kadının hukukî ve sosyal konumunda reform yapılmasını istemişlerdir. 19. yüzyılda İran'da da kadın hareketi ortaya çıtı.

20. yüzyılda Türkiye, Tunus ve devrim öncesi İran'da, İslâm kültürüne bağlılık endişesi taşımaksızın kadının ferdî ve sosyal konumunu değiştirmeyi hedefleyen bir kadın hareketi ortaya çıktı. Aynı dönemde İslâm kültürüne bağlılık ilkesini korumakla birlikte gelenek ve kültürel etkilerle dinîleştirilen bazı uygulama ve anlayışların terk edilmesi gerektiğini savunan, kadının sosyal ve hukukî konumunda yeni anlayış ve ihtiyaçlar ışığında değişiklikler yapma gereğini duyan ikinci bir kadın hareketi daha ortaya çıkmıştır. Bu hareket Osmanlı Devleti'nde, Mısır, Ürdün, Pakistan, Irak, Suriye, Malezya gibi ülkelerde etkili olmuştur. Afganistan, Suudi Arabistan ve kısmen devrim sonrasında İran gibi ülkelerde kadının hukukî ve sosyal statüsü konusunda klasik yorumlara bağlı kalma ve bunu zorunlu olarak uygulama anlayışı sürdürülmektedir.[2]

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. Gürhan, Nazife. "Kadın bakış açısıyla Kuran'ı Yeniden Okuma Denemesi- Amina Wedud- kuran ve Kadın". e-Şarkiyat İlmi Araştırmalar Dergisi Sayı 6, Kasım 2011. 2 Mart 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Ağustos 2016.
  2. "Arşivlenmiş kopya". 5 Temmuz 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Şubat 2020.
  3. Buharî, Nikâh 79, Enbiya 1, Edeb 31, 85, Rikâk 23
  4. Müslim, Radâ 65, (1468)
  5. Tirmizî, Talâk 12, (1188)
  6. "Pakistan'da Kadınlara Sokağa Çıkma Yasağı". Posta gazetesi, 21 Temmuz 2013. 6 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Ağustos 2016.
  7. "Arşivlenmiş kopya". 19 Şubat 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Ekim 2020.
  8. "Arşivlenmiş kopya". 4 Ağustos 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Ekim 2020.
  9. Yiğit, Metin (2018). ""Miras ayetlerinde matematiksel hata" iddiası üzerine" (PDF). Dicle İlahiyat Dergisi, 2. 9 Temmuz 2020 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Temmuz 2020.
  10. "Arşivlenmiş kopya". 17 Ekim 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Mart 2013.
  11. "Arif Tekin, Sümerlerden İslam'a Kutsal Kitaplar ve Dinler". 1 Aralık 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Aralık 2012.
  12. Buhârî, İman 21; Müslim, 907, ; Nesâî, 3:147; Muvatta, 1:187
  13. Bilgin, Beyza. "İslam'da ve Türkiye'de Kadınlar" (PDF). Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt: 36 Sayı: 1, Yıl:1997. 2 Haziran 2018 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Ağustos 2016.
  14. Erdoğan, Gökhan. "İslam ve Osmanlı Aile Hukukunda Boşanma ve Sonuçları". Kırıkkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İslam ve Osmanlı Aile Hukuku Dersi doktora ödevi, 2014. 24 Nisan 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Ağustos 2016.
  15. "Arşivlenmiş kopya". 28 Aralık 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Kasım 2020.
  16. "Arşivlenmiş kopya". 11 Kasım 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Kasım 2020.
  17. Arıkfidan, Meryem. "İslam Hukukunda Kadın Haklarının Korunmasına Yönelik Tedbirler" (PDF). Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans tezi, 2015. 21 Ağustos 2016 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Ağustos 2016.
  18. "Stop FGM Kurdistan". 27 Eylül 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Eylül 2013.
  19. "Arşivlenmiş kopya". 24 Temmuz 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Temmuz 2013.
  20. Umm 'Atiyyah; Abu Dawud; al-Bayhaq. "Partial Translation of Sunan Abu-Dawud, Book 41: General Behavior (Kitab Al-Adab)". University of Southern California. 28 Kasım 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Mart 2007.
  21. Dr. Muhammad Salim al-Awwa, Secretary General of the World Union of the Muslim Ulemas, "Female Circumcision Neither a Sunna, nor a Sign of Respect"(Al Azhar, Cairo), 14 Şubat 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  22. "Kadınların Cuma Namazı". 1 Nisan 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Mart 2015.
  23. Karaca, Fatma. "Emeviler Dönemi Kadınının Durumuna Genel Bir Bakış:Sükeyne bint Hüseyin Örneği". Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, 2010. Erişim tarihi: 5 Ağustos 2016.
  24. Buhârî, Meğâzî, 82, Fiten, 18; Tirmizî, Fiten, 75; Nesaî, Kudât, 8; Ahmed b. Hanbel, V, 43, 51, 38, 47
  25. Aslan, Şebnem; Çiftçi, Osman Zahid; Karabacak, Mustafa. "'İslam'ın Kadın Liderliğe Bakışı: Disiplinlerarası Nitel Araştırma" (PDF). Iğdır Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Sayı 8, Ekim 2015. 21 Ocak 2016 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Ağustos 2016.
  26. Azimli, Mehmet. "Kadınların İdareciliği Konusundaki Rivayete Tarihsel Bağlamda Eleştirel Bir Yaklaşım" (PDF). İslami Araştırmalar dergisi Cilt15, Sayı 3, Yıl 2002. 4 Eylül 2016 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Ağustos 2016.
  27. Şeyban, Lütfi. "İslam Tarihinde Kadının Sosyo-Kültürel Dönüşümü: Abbasî Örneği". en Edebiyat Fakültesi Dergisi, VIII. Ortaçağ ve Türk Dönemi Kazılarıve Sanat Tarihi Araştırmaları Sempozyumu, Sakarya Üniversitesi, 2005. 17 Mart 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Ağustos 2016.
  28. Kortantamer, Samira. "Memlûk Toplumunda Kadın". Yeni Türkiye dergisi, sayı 286 (Ortadoğu Özel Sayısı-V), Ocak-Haziran 2016. 22 Ağustos 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Ağustos 2016.
  29. Yiğit, Fatma Akkuş. "Memlûk Tarihinde Şarkıcı ve Müzisyenler" (PDF). Tarih İncelemeleri Dergisi, XXX/1, 2015. 23 Ağustos 2016 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Ağustos 2016.
This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.