Şerifzade Mehmet Ataullah Efendi

Şerifzade Mehmet Ataullah Efendi (d. 1759, İstanbul - ö. 1811, Rize), 1806-1807 ile 1807-1808 dönemlerinde Osmanlı şeyhülislamı.

Şerifzade Mehmet Ataullah Efendi
Doğum 1759
İstanbul
Ölüm 1811
Rize
Defin yeri Rize
Meslek Müderrris, kadı, Osmanlı Devleti müftüsü/şeyhülislamı.
Ebeveyn(ler) Esad Efendizâde Mehmed Şerîf Efendi (babasi)

Yaşamı

1759'da İstanbul'da doğmuştur. Seksen üçüncü şeyhülislâm Esad Efendizâde Mehmed Şerîf Efendi’nin oğludur. Aslen Selanik asıllı Yahudi kökenli bir aileden gelmektedir. Şeyhülislam Feyzullah Efendi'nin soyundandır. Ebû İshak-zâde veya Şerîf-zâde diye şöhret bulmuş ve "Topal Ata" diye'de anılmaktadır.

Eğitimini önce babasından alıp sonra medrese tahsiline yönelmiş ve medresede Tokatlı Mustafa Efendi’den ve zamanının diğer müderrislerinden icazet almıştır. Genç yaşında müderris olmuştur. Birçok medreselerde müderrislik yaptıktan sonra kadılık mesleğine geçmiştir. 1783'de 24 yaşında iken Galata kadılığına atanmış; sonra Edirne mevleviyyetine nakledilmiş; Kudüs kadılığında sonradan'da Mekke kadılığında bulunmuştur. 1793'de İstanbul kadılığına getirilmiştir ve ek olarak nakîb-ül-eşrâflık görevi verilmiştir. 1798'de Anadolu payesi 1800'de Rumeli pâyesi verilip 1804 yılında ise fiilen Rumeli kazaskeri olmuştur.[1]

İlk başlarda Yeniçeri ocağının kaldırılmasından yanaydı. III. Selim'le beraber Yeniçeri ocağının kaldırılması için çeşitli girişimlerde bulunmuştu. Sonradan bilinmeyen bir sebepten dolayı taraf değiştirmiştir. Osmanlı vakanüvisleri aşırı derece çıkarcı olduğunu yazmaktadır.

1806'da Nizam-ı Cedid uygulaması Kadı Abdurrahman Paşa komutasındaki Rumeli ordusunda uygulanması kararı verilince, bu kurulmakta olan orduya karşı Sadrazam Bostancıbaşı Hafız İsmail Paşa muhalefet etmiştir. Sadrazam ortaya çıkan ciddi çatışmaları ve buna karşı çıkan Rumeli ayanını el altından destekleyip bu eylemleri koordine etmeye başlamıştır. Askeri reformların Rumeli'ye yayılmasını sağlamak için Nizam-ı Cedid birliklerinin Edirne'ye gönderilmesi üzerine başta sadrazam ve reform aleyhtarları bunları önlemek için Rumeli Ayanlarını kendilerine katılmaya çağırmışlardır. Sonunda Nızam-ı Cedid ordusu ancak Silivri'ye kadar gidip İstanbul'a geri dönmek zorunda kalmıştır. 1806'da "Edirne Olayları" denen bu olaylardan sonra ıslahat aleyhtarlarını daha fazla tatmin etmek için Sultan III. Selim Rumeli ayanlarını açıkça kışkırtan Sadrazam Bostancıbaşı Hafız İsmail Paşa'yı sadrazamlıktan azledip daha açıkça ıslahat aleytarı Keçiboynuzu İbrahim Hilmi Paşa'yı sadarete getirmiştir. Aynı zamanda Salihzade Ahmet Esat Efendi Şeyhülislâmlik görevinden azledilmiş şeyhülislâmlik makamına gayet tutucu olmakla bilinen Şerifzade Mehmet Ataullah Efendi getirilmiştir.[2]

O yıl sonu Aralık 1806'da Kara Yorgi Sırp isyanı çıkarttılae=r ve isyancılar Belgrad kalesini ellerine geçirdiler. Ruslar önce savaş ilan etmeden Eflak ve Buğdan'ı işgal etmeye başlayınca 22 Aralık 1806 tarihinde Osmanlı devleti Rusya'ya savaş ilan edip 1806-1812 Osmanlı-Rus Savaşı başladı. Şubat 1807'de Vahabiler Hicaz'ı istila ettiler. Bir İngiliz donanma filosu Çanakkale Boğazı'ndan geçip İstanbul önüne gelip 19 Şubat'ta Yeşilköy önünde demirledi. Mart'ta bu filo İstanbul'dan ayrılıp Mısır'a geri döndüyse de İngilizlerin Çanakkale Boğazı ablukası devam etti. 27 Nisan 1807'de sadrazam ve Rus cephesi serdar-i ekrem olan İbrahim Hakkı Paşa İstanbul'dan ayrıldı. İstanbul'un ve devletin genel idaresi tutucu cepheden olan, ama daha çok her zaman kendi çıkarını başta düşünen sadaret kaymakamı Köse Musa Paşa eline kalmış oldu.[2]

25 Mayıs 1807'de Rumelikavağı'nda bulunan Boğaz yamakları Kabakçı Mustafa İsyanı'na başladılar. İstanbul'da büyük bir terör başladı. 29 Mayıs'ta isyanın üçüncü gününde ayaklanmacılara katılan geride kalan kapıkulu askeri, ulema ve esnaf grubu Ayasofya ve Topkapı Sarayı çevresini doldurdular ve saray içinde Babusaade'ye kadar girdiler. III. Selim'in tahttan indirilmesini ve IV. Mustafa'nın tahta geçmesini istemekteydiler. Sadaret Kaymakamı Köse Musa Paşa ve Şeyhülislam Şerifzade Mehmet Ataullah Efendi iç saraya girerek tahttan çekildiğini ima eden III. Selim'in yerine IV. Mustafa'yı cülus için kafesten çıkartıp Sofa-ı Hümayun'a getirdiler ve orada IV. Mustafa'ya biat ettiler.[2]

İsyancılar faaliyetlerine, özellikle katliamlarına, devam ettiler. Kabakçı Mustafa ve diğer Boğaz yamakları elebaşıları önemli rütbelere getirildiler. 1 Mayıs'ta Nizam-ı Cedid ordusu lağvedildi. Şeyhülislam, konağında bir meşveret meclis yaptı ise de bu toplantıda bir karar alınamadı. Çok zor bulunan finansman ile 180 bin kuruş ve Mustafa'nın kız kardeşi Esma Sultan'dan aldığı 20 bin kuruş ocaklılara ve orduya culus bahşişi ve Boğaz muhafızı yamaklarına inam dağıtıldı, 12 Haziran'da IV. Mustafa için kılıç alayı düzenildi ve Eyüp Sultan Türbesi'nde IV. Mustafa'ya Şeyhülislam Şerifzade Mehmet Ataullah Efendi tarafından Sultan Osman kılıcı kuşatıldı.[2]

Köse Musa Paşa ayaklanma sırasında öldürülen veya kaçan kişilerin tüm mal ve servetlerin müsadere edilmesi için bir ferman çıkarttı. Bu müsadereden elde edilecek gelirler doğrudan doğruya ordu giderlerine sarf edilmesi ön görülmüştü. Fakat Köde Musa Paşa ve saraylı Enderun ricali bu gelirlerden büyük paylar aldılar. Öldürülen ileri gelenlerin konakları ve sahil yalıları bunlar arasında paylaşıldı. 18 Haziran 1807'de Tuna boyunda cephede bulunan Sadrazam ve Serdar-ı Ekrem İbrahim Hilmi Paşa bu görevlerden azledildi ve Çelebi Mustafa Paşa sadrazam yapıldı. 23 Haziran'da isyancı zorbaları Süleymaniye Camii avlusunda toplandılar ve başta sadaret kaymakamı Köşe Musa Paşa; şeyhülislam Şerifzade Mehmet Ataullah Efendi, sekbanbaşı ve diğer ilerigelen devlet ricalini istemediklerini ilan ettiler. Sadrazam kaymakamı Köse Musa Paşa azledilip sadrazam kaymakamı görevine deneyimli Şehsuvaroğlu Hamdullah Paşa getirildi ve Köse Musa Paşa Bursa'ya sürüldü. Sekbanbaşı azledildi. 13 Temmuz'da Şeyhülislam Şeyhülislam Şerifzade Mehmet Ataullah Efendi de azledilip şeyhülislamlığa Sâmânizade Ömer Hulusi Efendi tayin edildi.[2]

Fakat Şeyhülislam Şerifzade Mehmet Ataullah Efendi, yeni sekbanbaşı ve Şerifzade Mehmet Ataullah Efendi'nin akrabası olan Reisülkitap Halet Efendi o akşam bir araya gelip bu değişiklikler hakkında aralarında anlaşıp isyancıların elebaşıları ile görüşme yaptılar. 14 Temmuz'da isyancı yamaklar ve yeniçeri elebaşıları tekrar Süleymaniye Camii avlusunda toplandılar ve Şeyhülislam Şerifzade Mehmet Ataullah Efendi'nin azledilmesine karşı çıkıp onun tekrar Şeyhülislam olmasını istediler. IV. Mustafa'yı eğer bu aziller geri alınmazsa isyan daha da büyük ve kendisi de azledilir diye korkutup kandırdılar. Halet Efendi bir istifa mektubu yazıp bunu yeni şeyhülislam Sâmânizade Ömer Hulusi Efendi'ye imzalattı. Böylece 14 Temmuz'da Ataullah Efendi yeniden şeyhülislam ve Köse Musa Paşa da yeniden Sadaret Kaymakamı görevlerine getirildiler.

18 Temmuz'da şeyhülislam Ataullah Efendi ile isyancı ocaklılar ve yamaklar elebaşıları bir toplantı yaptılar. Bu toplantıda da isyancılara "yaptıkları yetiştiği ve her işe karışmaktan vazgeçmeleri" nasihatı verildi.

Fakat yamakların uslanması imkânsızdı. 16 Eylül'de IV. Mustafa Çırağan sarayında iken bazı yamaklar saray nöbetçilerine sataşınca saray önü savaş alanına döndü. Yakalanan yamaklar tutuklanıp idam edildiler ve ertesi gün isyancıların temizlenmesi için çıkartılan bir hatt-ı hümayunla zorbaların elemine edilmesi kararı verildi. Sekbanbaşı ocaklıları, isyancı yamakları ve tabyacıları takiple görevlendirdi. Şehir kapıları kapatılıp şehirde bulunan yamak ve diğer yamak ve tabyacı zorbalar toplandı ve bunlardan 23'ü boğduruldu ve öldürülenlerin cesetleri denize atıldı.[2]

Fakat sonradan "Rusçuk Yaranı" adı verilecek olan Nizam-ı Cedid taraftarları grubu Balkanlarda Rusçuk'ta en önemli ayan olan Alemdar Mustafa Paşa etrafında toplanmaya başladılar.

Ruslarla Ağustos 1807'de imzalanan ateşkes antlaşmasından ve Silistre ordugahında çıkan isyandan sonra askeri niteliği kalmamış askeri birlikler keşmekeş halinde başlarında Serdar-ı Ekrem ve Sadrazam Çelebi Mustafa Paşa ile Edirne'ye geldiler.

Diğer taraftan 19 Ekim'de Nizam-ı Cedid karşıtı ve Rusya'ya kaçmış olan Tayyar Mahmut Paşa bir Rus gemisi ile İstanbul'a gelip Köse Musa Paşa yerine Sadaret Kaymakamı yapıldı.

1808'da Alemdar Mustafa Paşa kendi milis ordusu ile Balkanlardan ilerleyip Edirne'ye kadar geldi.

Temmuz ortasında bir grup Alemdar milisi Rumelifeneri kalesini basıp Kabakçı Mustafa'yı öldürdüler ve Rumeli Feneri'nde ve yakınlarında yamaklar ve tabyacı Boğaz muhafızları ile Alemdar güçleri arasında büyük çarpışmalar yaşandı.

IV. Mustafa hazine vekili Nazır Ağa'yı Edirne'ye göndererek , Sadrazam Çelebi Mustafa Paşa ve Alemdar Mustafa Paşa İstanbul'a çağırdı. Temmuz başında Sadrazam ve Alemdar milis güçleri ve ordudan kalanlar İstanbul'a gelmekte iken yolda İncirli Çiftliğinde Şeyhülislam Ataullah Mehmet Efendi ve devlet ricali onları karşıladı ve IV. Mustafa ise Kırkkavak'a kadar gelip Sadrazam ile Alemdar Mustafa Paşa ile görüştü. Alemdar ordusu ile Çırpıcı Çayırı'na geldiği zaman 20-21 Temmuz 1808'de bir grup atama yapıldı ve Şeyhülislam Mehmet Ataullah Efendi azledilip yerine Arapzade Arif Efendi geçirildi.[2] Alemdar'ın danışmanlarının tavsiyelerine uymayıp Çırpıcı Çayırı'ndaki bu beklemesi tahttan çekilmiş olan III. Selim'in öldürülmesine fırsat doğurmuştur.

Mehmet Ataullah Efendi ise önce Bebek’de bulunan evinde ikâmet etmeye başladı. Kasım 1808 tarihinde Rize'ye sürgüne gönderildi. Akçakızanlık kasabasına ve bir müddet sonra da Rize'nin Güzelhisâr kasabasına gitti. Tuzcuoğlu isyanlarını bastırmakla görevlendirildi ve yerel ayanların desteğiyle gayet sert olarak bu isyanı bastırıp Tuzcuoğlu Memiş Ağa'yı yakalatıp idam ettirip kellesini İstanbul'a gönderdi. Orada ikâmet edip iken 1811'de vefât etti. Mezarı Rize Kalesi civarındadır.

Eserleri

Rize çarşıda bir Tekke yaptırdığı bilinmektedir ama yaptırdığı Tekke yıkılmış ve yeri kaybolmuştur. Evi kale altındaki çarşı tarafındaydı.

Bazı dinsel eserlere yaptığı haşiyeleri bulunmaktadır. Kendisinin şair olduğu bilinmektedir ve küçük bir divanı bulunmaktadır. Şu beyit onundur:

Tecâhul kıl bu eyyam hüner-i düşmanda âkıl isen,
Sakin izhâr-i ilm etme, ata gayet cehâlet

Günümüz diliyle

Eğer akıllı isen düşmanın hünerini sana göstermek isterse câhil görün. Bildiğini açığa vurma, zira bu cahilliktir.

Notlar

  1. Mehmed Süreyya (haz. Nuri Akbayar) (1996), Sicill-i Osmani, İstanbul:Tarih Vakfı Yurt Yayınları ISBN 975-333-0383 C. say.1
  2. Sakaoğlu, Necdet, (1999), Bu Mülkün Sultanları, İstanbul:Oğlak Yayınları ISBN 9753292996

Ayrıca bakınız

Dış bağlantılar

  • İpșiroğlu, Mehmet, (1999) "Mehmet Atâullah Efendi (Şerifzade, Seyyid)", Yaşamları ve Yapıtlarıyla Osmanlılar Ansiklopedisi, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, C.2 s.119, ISBN 975-08-0073-7
  • Mehmed Süreyya (haz. Nuri Akbayar) (1996), Sicill-i Osmani, İstanbul:Tarih Vakfı Yurt Yayınları ISBN 975-333-0383 C. s.1
  • İlmiye salnamesi s.571
  • Yıldız, Aysel, "Şeyhülislam Şerifzâde Mehmet Atâullah Efendi, III. Selim ve Vak‘a-yı Selîmiyye" (ed. Kenan, Seyfi) (19..)Nizâm-i Kadîm’den Nizâm-i Cedîd’e III. Selim ve Dönemi, III.Selim Dönemi Eğitim Anlayışında Arayışlar s.529.
Önce gelen:
Salihzade Ahmet Esat Efendi
Osmanlı Şeyhülislamı
1. kez

1806 - 1807
Sonra gelen:
Sâmânizade Ömer Hulusi Efendi
Önce gelen:
Sâmânizade Ömer Hulusi Efendi
2. kez
1807 - 1808
Sonra gelen:
Arapzade Mehmet Arif Efendi
This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.