Onüçüncü Kabile
Onüçüncü Kabile, (The Thirteenth Tribe) Macar tarihçi Arthur Koestler'in (1905-1983) Türk tarihini de ilgilendiren bir kitabının adıdır.
Onüçüncü kabile
Musevi inanışına göre İshak oğlu Yakup'un on iki oğlu olmuş, her oğul ayrı bir kabileyi başlatmıştır. (İshak, Yakup ve oğlu Yusuf İslami görüşe göre de peygamberdir.) Dünya Yahudilerinin bu on iki kabileden geldiğine inanılmaktadır. Ancak, kendisi de Musevi olan Koestler Doğu ve Kuzey Avrupa Yahudileri’nin (Aşkenazi) köklerinin farklı olduğu görüşündedir. Koestler 1976 yılında yayınladığı Onüçüncü Kabile (The Thirteenth Tribe) adlı kitabında, Ortaçağda Doğu Avrupa'nın Türk kökenlilerin denetimi altında bulunduğundan hareketle, Kuzey ve Doğu Doğu Avrupa Yahudiler’inin Türk kökenli olabileceğini öne sürmektedir.
Ortaçağ'da Doğu Avrupa
Ortaçağın büyük bölümünde Doğu Avrupa Türkçe konuşan halkların denetimi altındaydı. 576 yılında Göktürklerin Kırım'daki Kerç kalesine yaptıkları sefer sonrasında, Karadeniz'in kuzeyi tamamen Türkçe konuşanların denetimine girdi: Sırasıyla Hazar, Peçenek, Uz ve Kıpçak gibi halklar 13 yüzyıldaki Moğol dönemine kadar bölgeyi yönettiler. Büyük güç 11.yüzyıla kadar Hazarlar, daha sonra da Kıpçaklar oldu.
Doğu Avrupa'da din
Türkçe konuşanlarda ve genel olarak bozkır kuşağında din Gök Tengri (Tengricilik) diniydi. Fakat özellikle yerleşik düzene geçenler kitabi dinlere seçmeğe başlamışlardı. O dönem Batı Avrupa'sının aksine, zorlama yoktu ve din değiştirene hoşgörü gösteriliyordu.
Hazarlar serbestçe din değiştirebiliyor ve aynı kent içinde farklı dinlerdeki kişiler birlikte yaşayabiliyorlardı. Araplar'ın Herodot'u olarak ünlenen tarihçi El Masudi'ye (896-956) göre, Hazar başkenti İtil'de yedi yargıç vardı. Bu yargıçların biri Şamanist (belki de Putperest), ikisi Müslüman, ikisi Hristiyan, ve ikisi de Musevi'ydi.
Hazar hanı Bulan Han da, yaklaşık 740 yılında, Museviliği benimsedi. Bulan Han'ın Musevi oluşuyla, Hazar Hanlığı iki güçlü komşusu Abbasi ve Bizans Imparatorluklarından farklı bir çizgi izleme imkânı buldu.
Aynı hoşgörü daha sonraki dönemde Kıpçaklarda da görülür. Nitekim, Kıpçaklar da zamanla farklı dinlere geçmeğe başlamışlardır. (O dönem Türk dillerinin anlaşılmasında büyük önemi olan Codex Cumanicus adlı Kıpçakça-Latince sözlük te yine o dönemde Hıristiyanlığa geçen Kıpçaklar için hazırlanmıştı.)
Bir anektot
Koestler bir rivayetten bahseder. Buna göre Hazar kağanı din değiştirmeden önce iki güçlü komşusundan görüş istemiştir. Bizans imparatoruna İslamiyet ve Musevilik seçenekleri arasında seçim yapmasını, Abbasi halifesinden de Hıristiyanlık ile Musevilik seçenekleri arsında seçim yapmasını istemiştir. Birbiri ile rekabet halinde olan her iki hükümdar da Museviliği önerince, Hazar kağanı da Musevi olmuştur. Bu rivayeti destekleyen herhangi bir belge yoktur.
Günümüzün Türkçe konuşan Yahudileri
Halen Doğu Avrupa’da Türk dil grubundan bir dil konuşan, ama Musevi dinine mensup iki azınlık vardır. Bunlar Tatarlar’ın Zülküflü Çıfıt adını verdikleri Kırımçaklar ile Zülküfsüz Çıfıt adını verdikleri Karaylardır.
Kırımçakların antik dönemden beri Kırım yarımadasında yaşadıkları, Kıpçaklar zamanında ise Museviliği seçen ve aralarına karışan Kıpçakların etkisiyle Türkçe konuşmaya başladıkları düşünülmektedir.
Buna karşılık Karaylar’ın kökeni hakkında farklı görüşler vardır. Genel olarak, Karaylar’ın Hazar veya Kıpçak kökenli olduğu düşünülmekteyse de, Karaylar'ın da Kırımçaklar gibi sonradan Türkçe konuşmaya başladıklarını ileri sürenler de vardır. Karaylar ise kendilerinin Hazar kökenli olduklarını düşünmektedirler.
Koestler'in savı
Koestler, dokuzuncu yüzyılda Hazarlardan ayrılarak, Macarlar'la birlikte Macaristan'a göç eden Kabarlar'a (Kavarlar) dayanarak, Macar Yahudilerinin Hazar kökenli olduğunu ileri sürmektedir. (Koestler'in kendisi de Macar Yahudisidir.) Koestler'e göre, özellikle Moğol saldırıları sonrasında Musevi dininden olan Hazar nüfus başta Polonya olmak üzere batıdaki ülkelere dağılmış, zamanla kendi dili yerine yerleştiği ülkelerin dilini kullanmaya başlamış ve Aşkenazi Yahudi topluluklarını oluşturmuştur. Bu sav dolaylı olarak bugünkü Aşkenazi Yahudi nüfusun kökeninin Türkler’le ilgili olabileceği anlamına gelmektedir.
Koestler'e yöneltilen eleştiriler
Koestler'in savı yeni olmamakla birlikte, Koestler'in ünü sebebiyle çok ses getirmiştir. Amerikan Time Dergisi, 23.08.1976 tarihli sayısında kitabın özetine yer vermiştir. Bir başka tanınmış tarihçi olan Bernard Lewis (d. 1916) Koestler'in savı için "Bu kuram ... hiçbir kanıt tarafından desteklenmemektedir. Bu alanda çalışma yapan bütün ciddi bilim adamları tarafından ... uzun süre önce terk edilmiştir." demektedir.
Türkçeye çeviri
Kitap, Belkis Çorakçı Dışbudak tarafından Türkçeye Onüçüncü Kabile(Hazar İmparatorluğu ve mirası) adıyla çevrilmiş ve Say Yayınları'nca 1993 yılında yayınlanmıştır.
Ayrıca bakınız
Kaynakça
- Arthur Koestler: Onüçüncü Kabile (Hazar İmparatorluğu ve sonrası),çev: Belkıs Çorakçı, 1984, Say yayınları, 4. Baskı