Lazlar

Lazlar (Lazca: Lazepe/ლაზეფე (çoğul), Lazi/ლაზი (tekil); Gürcüce: ლაზები/ჭანები (çoğul); ლაზი/ჭანი (tekil); Antik Yunanca: Λαζοί (Lazi)[5] ya da Λαζαι (Laze)[6]) Güney Kafkas dillerinden Lazca konuşan ve Türkiye ve Gürcistan'ın Karadeniz kıyısındaki bölgelerinde[7] yaşayan bir etnik gruptur.[8]

Lazlar
Lazepe / ლაზეფე

1900'lü yılların başında Laz bekçiler, Dmitri Yermakov
Önemli nüfusa sahip bölgeler
Türkiye
  • 500.000 - 1.000.000[1]
  • ya da 250.000[2]
  • ya da 150.000 - 500.000[3]
Gürcistan 2.000[3]-3.000[4]
Rusya 221[4]
Diller
Lazca, Türkçe veya Gürcüce
Din
Ağırlıklı olarak İslam (Hanefi Sünni)
çok küçük bir Ortodoks azınlık Batum'da.

Günümüzde Lazların toplam nüfusunun tahminleri en düşük 150.000 ve en yüksek 1 milyon arasında değişmektedir. Lazlar en yoğun olarak Türkiye'nin kuzeydoğusunda yaşamaktadır. Lazların konuştuğu Lazca, Gürcüce, Svanca, ve Megrelce ile Güney Kafkas dil ailesini oluşturur.[9][10] 2001'de yaklaşık 130.000-150.000 konuşanı ile Lazca UNESCO tarafından yok olma tehlikesi altındaki dil olarak sınıflandırılmıştır.[11]

Etimoloji

1861 yılında Trabzon Vilayeti'ne bağlı Lazistan Sancağı

Etnik bir terim olarak Laz kelimesi, ilk kez Plinius'un "Naturalis Historia" adlı eserinde geçmektedir. "Lazlık", Prokopius'un da belirttiği gibi birden fazla Kolhis kabilesi tarafından zamanla benimsenmiş bir isim olmalıdır.

Evliya Çelebi 1640'ta, Lazları bir Doğu Kafkas kavmi olan Lezgilerle isim benzerliğinden dolayı karıştırmıştır. V. Minorsky, Çan kelimesinin Yunanca Sannoi/Tzannoi kelimeleriyle aynı şeyi ifade etiğini (ISLM Laz), Prokopius ise Tzani veya Kolhisli olarak bilinen halkın artık Lazi olarak adlandırıldığından bahsetmiştir.[12]

W.E.D Allen ve N. Marr ise başka bir Kolhis kabilesi olan Svanların, Gürcüce Çaneti olan Laz Bölgesi'ne Lazan adını verdiklerini, bu adın La (bölgesel ön takı) + Zan (Lazların eski adı: Tzan, Tsan, Çan) etimolojisine sahip olduğunu belirtmektedir.[13]

Strabon'un, Lazların ataları olan Kolhi (κολχοί) ve o halkın yaşadığı coğrafyanın adı olan Kolheti (κολχίς) kelimelerini eş anlamda kullanması tesadüf olmayabilir. MS 7. yüzyılın sonlarında, Kolhis'in Arap işgaline uğraması Lazlar için dönüm noktası olabilecek bir çağın başlangıcı olmuştur. Tzani/Çani (Τζάνοι) kelimeleri ise Lazilerin (Λαζούς), Yunan ve Gürcü kaynaklarında geçen diğer adı olup, Bizans Kültürüne adapte olmuş Lazları ifade etmek için de kullanılmıştır.

Bu da tarihte Trabzon'da yaşayan Tzani/Tzannoi ve Tsani/Tsannoi olarak adlandırılan halkın bir Kolhis kavmi olduğunu ve Kolhis'in 3. yüzyıldan sonraki mirasçısı olan Lazikalı Lazların bölgedeki versiyonu olduğu ispatlamaktadır. Nitekim bugün Gürcülerin Lazlara Çani, Ermenilerin de "Çen"[14] demesi bunu ispatlamaktadır.[15]

Günümüzde Rize'nin Çamlıhemşin ilçesinde yer alan ve Lazların bölgedeki en büyük köyü durumunda olan Topluca köyünün Lazca adı Tsano'dur. Bu köy isminin Lazların eski adıyla bir bağlantısı olduğu düşünülmektedir.

Tarih

Kolhis ve bu devletin sınırları dışında kalan Lazlar (Tzannoi/Sanniler)
Antik Kolhis, İberya ve Ermeni krallıkları
Lazika Krallığı, 300
Lazika Krallığı, 385

Kökenleri

Modern teoriler Kolhis halklarının Laz ve Megrellerin atası olduğunu öne sürmektedir.[16] Bu halklar antik dönemde Güneydoğu Karadeniz bölgesinin etnik ve kültürel yapısında önemli rol oynamıştır.[17][18]

Antik Çağ

Lazların da dahil olduğu Zanların tarihte ilk defa görüldükleri devlet MÖ 1350 ile MÖ 164 yılları arasında varlığını sürdürmüş Kolhis Krallığıdır. Kolhis Krallığı, günümüzde Türkiye'nin Trabzon, Rize ve Artvin şehirlerini, Gürcistan'ın ise batısını kapsayan bir alanda yaşayan Kolhis halklarının güçlenmesiyle kurulmuştur.[19] Kolhis'in Karadeniz bölgesindeki altın, balmumu, kenevir ve bal ticaretinde önemli bir yeri vardı.

MÖ 6. yüzyılda, Kolhis'in güneyinde yaşayan halklar (Makronlar, Mosinikler ve Marlar) Ahameniş İmparatorluğu'nun 19. Satraplığı'na bağlanmıştır. MÖ 330'da, İskender Ahameniş İmparatorluğu'na son vermiştir. İskender'in ölümüyle beraber bölgede Fars soylu I. Mithridatis tarafından Pontus Krallığı kurulmuştur. Kültürel olarak krallık Helenleşmişti[20] ve Krallığın resmi dili Grekçe idi.[21] VI. Mithridatis, Kolhis bölgesini işgal etmiş ve oğlu Mithridatis'i Kolhis kralı olarak atamıştır.

MÖ 83-62 yılları arasında Roma'nın bölgeyi işgal etmesiyle beraber Pontus ve Kolhis Krallıkları Roma İmparatorluğu'na bağlanmıştır. Kolhis'in güney bölümleri Roma'nın Pontus Polemoniacus eyaleti, Kolhis'in kuzey bölümleri ise Roma'nın Lazicum eyaleti olmuştur. Roma'nın Kolhis bölgesinde kontrolü sadece sembolik olarak kalmıştır.[22]

Birinci yüzyıl tarihçilerinden Memnon ve Strabon, eskiden Makronlar olarak bilinen halkın Sanniler adını taşıdığını belirtmiştir. Bu iddia Stephanos Byzantinos tarafından desteklenmiştir. İkinci yüzyıl tarihçisi Arrianus, Kolhislilerle komşu olan Tzanların Sanniler ile aynı halk olduğunu not etmiştir.[23]

Bizanslı tarihçi Agathias'ın 6. yüzyılda tuttuğu notlara göre, Yunan mitolojisinin en eski destanlarından Argonautika'da yazanlara göre Yasun ve adamları, Altın Post'u alıp Yunanistan'a getirmek için Kolhis'e gelmişlerdi. Yasun, Altın Post'un yanı sıra Kolhis prensesi Medea'yı da ülkesine kaçırmış ve onunla evlenmişti.

"Lazlar büyük ve gururlu bir halktır ve onlar, oldukça önemli başka kavimlere hükmetmektedirler. Kolhidalıların antik isimlerine bağlı olmaları ile abartılı bir şekilde gurur duyuyorlar; muhtemelen kibirli tavırları da bu yüzdendir" [24]

Orta Çağ

Lazlar, MS 2. yüzyılda Doğu Trabzon ile Abhazya arasında kalan sahil ve hinterland bölgesinde Lazika krallığını kurdular. Arrianus, Trabzon ile Dioskuria (Sebastopolis) arasında yaşayan halkları sayarken Lazları da saymıştır: Kolhisliler, Saniyalılar, Malahonlar, Heiohlar, Helonlar, Tsitreitler, Lazlar, Apsiller, Abazglar, Sanigler.[25]

456 yılında Roma İmparatoru Marcianus bölgeyi ele geçirmiş ve Laz Kralı Gubaz'a boyun eğdirmeyi başarmıştır.[26] Bölgeye bizzat giden Prokopius'un notları (MS 554) yazarın "Tzani (Çani)" olarak adlandırdığı Lazlar hakkında detaylı bilgi vermektedir:

"Tzaniler, kadim zamanlardan beri, herhangi bir hükümdara bağlı olmayan bağımsız bir halk olarak yaşamışlardır. Ömürlerinin tamamını gökyüzüne doğru uzanan ve ormanlarla kaplı olan bu dağlarda yaşayarak geçirirler. Zira, toprağı işleme konusunda usta değillerdir ve memleketleri, sarp dağların en az olduğu yerlerde bile oldukça engebelidir. Bu yaylalar, engebeli olmanın ötesinde, son derece taşlık, işlenmesi zor ve hiçbir mahsule uygun olmayan bir toprak yapısına sahiptir. Onlar tarım yapacak olsalar bile, ürün yetiştirmek için yeterli toprak bulamazlar. Burada, ne araziyi sulamak, ne de tahıl yetiştirmek mümkün değildir; çünkü bu bölgede düz bir arazi bulunmaz ve hatta buralarda ağaç da yetiştiği halde, bunlar meyve vermeyen ağaçlardır. Zira bu bölge bitmek bilmeyen kışın etkisiyle, uzun süre kar altında kaldığından, ilkbaharın başlangıç dönemi son derece belirsiz ve düzensizdir. Bu nedenlerden dolayı Tzaniler eski çağlarda bağımsız bir yaşam sürmüşler, ama şimdiki imparator I. Justinianus'un saltanatı sırasında, general Tzittas'ın komutasındaki bir Roma ordusu tarafından bozguna uğratıldılar ve hepsi kısa sürede mücadeleden vazgeçerek boyun eğdiler. Böylece, tehlikeli bir özgürlüğün yerine, sıkıntısı daha az olan esareti tercih etmiş oldular. Ve onlar hemen Tanrıya itaat ederek, Hristiyanlığı kabul ettiler. Böylece yaşam biçimlerini huzurlu bir yola sokmuş oldular ve daha sonra düşmana karşı sefere çıkıldığında, her zaman Romalıların yanında yer aldılar."[27]

Prokopius, Lazların, Roma İmparatorluğu'nun doğu sınırını korumaları karşılığında yarı bağımsız krallıklarında özgür bir hayat sürdüğünü bildirmekteydi.[28]

Bizans ile Persler arasındaki mücadelede oldukça yıpranan Lazlar, 7. yüzyılın sonlarında, Lazika'nın Arap işgaline uğramasıyla topraklarını terk ederek güneye inmek zorunda kalmışlardır. Latinlerin 1204'te Konstantinopolis'i işgal etmeleriyle, Bizans imparatorluğu yapmış Komnenoslar Trabzon'a kaçıp yeni bir devlet kurdular. Trabzon İmparatorluğu yönetiminde, Bizans yanlısı Yunanlar ile Kafkasyalıların konfederal yönetiminin desteklediği Lazlar arasında bir iktidar mücadelesi başladı. Bunun üzerine Gürcü kraliçesi Tamar'ın desteğiyle, 1204'te Rize ve çevresinde "Théma Grand de Lazia" (Büyük Laz Ülkesi Eyaleti) kuruldu.[29]

1282'de, İmereti Krallığı Trabzon'u işgal etti. İşgal sonucunda Gürcüler Trabzon'u ele geçiremedi ama Trabzon İmparatorluğu'nun bazı bölgelerini işgal etti. Lazların yaşadığı bu bölgeler, İmereti Krallığı'na bağlandı.[30]

Osmanlı Devleti

Fatih Sultan Mehmed, 26 Ekim 1461 tarihinde Trabzon'u fethedip Osmanlı Devleti topraklarına katmıştır. Trabzon'un doğusunda 1204 yılında kurulan Büyük Lazia Theması'nın bir kısmı da Osmanlı Devleti'ne katılmıştır. Osmanlı Devletine bağlanan bölge, kimi kaynaklara göre Pazar'daki Melyat Deresi'ne kadar, kimi kaynaklara göreyse Fındıklı'ya kadardır. Osmanlı Devleti baskısı dışında kalan Laz toprakları ise Gürcülerin yönetiminde kalmıştır. Lazların yaşadığı toprakların bir kısmı Guria, İmereti ve Samtshe'nin arasında idi. Büyük kısmı ise Samtshe'ye bağlıydı. 1535'teki Murcaheti Savaşı ile beraber Lazların yaşadığı bölge Guria Prensliği'ne bağlanmıştır. 1547'de Osmanlılar, günümüz Gürcistan'ın güneybatısındaki Gonio'yu işgal eder.[31][32] I. Selim'e karşı savaşan Laz halkına komutanlık eden Kahaber, birçok kez Osmanlı kuvvetlerini Lazların yaşadığı bölgede mağlup eder. Trabzon valisi I. Selim'in yeniçerilerinin savaşa dahil olmasıyla beraber savaşın gidişatı değişir ve Kahaber öldürülür. Osmanlılar Kahaber'in ölümüyle Lazların yaşadığı bölgeye girmeye muvaffak olurlar. Savaş aralıksız üç ay sürer ve Lazların erzakları tükenir. Laz askerlerin yaklaşık 3/4'ü Osmanlılarca öldürülür ve direniş kırılır. Nihayetinde Lazlar teslim olur ve Trabzon'un işgaliyle başlayan Trabzon İmparatorluğu'nun Osmanlılarca kuşatılması tamamlanır.[33][34] Gonio, 1878'te Rusya ile imzalanan Reasürans Tretesi ile Batum Rusya'ya bağlanana kadar Lazistan Sancağı'nın merkezi olur.

Lazların bazı kaynaklara göre kanlı olan asimiliyasyonu yaklaşık 300 yıl sürer.[35] Bu süre zarfında Lazların Gürcü ve Hristiyanlıkla olan bağlantıları sona erer. Bölgede yaşayan ve Ortodoks kalmaya devam eden azınlık, İstanbul Rum Ortodoks Patrikhanesine inanmaya zorlanır.[36] Bir zamanlar Gürcü Ortodoks Kilisesi'ne inanan Ortodoks Lazlar, Rum Ortodoks Patrikhanesine inanmalarını takriben Rumlaşırlar. İstanbul'daki Rum Kilisesi'ne inanan Lazlar zamanla Lazcayı unutur ve kimliklerini kaybederler. Helenleşen Lazlar Pontus Rumcası konuşmaya başlar.[37] Bununla beraber Müslümanlığa geçen Lazlar Lazca konuşmaya devam ederler. 17 yüzyılın ortalarında Tunus'ta valilik yapan ve "Dayı" unvanını taşıyan birçok kişi Laz kökenlidir: Muhammed Laz (1647-1653), Mustafa Laz (1653-1665) ve Ali Laz (1673). Kırım yarımadasının güney kıyılarında Lazların göç ettiğine dair kanıtlar bulunmaktadır. Bu Lazlar daha sonra Türk ve Kırım Tatar toplulukları içinde asimile olmuştur.[38] 17. yüzyıl Osmanlı gezgini Evliya Çelebi de Lazların Kırım'daki varlığından bahsetmiştir.[39] Günümüzde birkaç Laz aile halen daha Kırım'da yaşamaktadır.[4].

Trabzon bölgesini 19. yüzyıla kadar Paşalar yönetmiş olsa da, Trabzon'a bağlı çoğu sancağı görece bağımsız Laz derebeyler yönetmişti. Çoğunlukla kendi aralarında çatışmalar yaşayan Laz derebeyler, padişaha fiiliyatta bağlı değillerdi ve padişaha vergi ödemiyorlardı. Sultan II. Mahmud, 1828-1829 savaşını takip eden dönemde fiiliyatta bağımsız olan Lazistan derebeylerinin gücünü azaltmaya çalıştı. Bunun sonucunda 1832'de Tahir Ağa Tuzcuoğlu önderliğinde Tuzcuoğlu İsyanları patlak verdi. Lazların destek verdiği bu isyan başlangıçta başarılıydı, ama 1834'ün baharında isyan bastırıldı.[40] İsyanın bastırılmasıyla beraber Laz derebeylerin gücü azaldı. Laz derebeylerin padişaha karşı çıktıkları bu süreç, 1850'lerde Osman Paşa'nın reformlarıyla bölgeye mutlak Osmanlı hakimiyeti gelene kadar devam etti.

Zakaria Çiçinadze'ye göre, Trabzon'da 1825'teki Lazların sayısı 4.000 haneydi. 900 kişi Katolik inancına mensuptu. 1820'lerde Roma'da eğitim görmüş iki Laz Katolik rahip Trabzon'daydı. Daha sonra Katolik Lazlar Konstantinopolis'e taşındı.[41]

93 Harbi ile beraber Batum Ruslar tarafından ele geçirilir ve Lazistan Sancağı'nın merkezi Rize olur. 1882'de Batum Oblastı'nda yaşayan yaklaşık 40.000 Müslüman Laz, İzmit Sancağı'na bağlı Yalova, Karamürsel, İzmit, Adapazarı ve Sapanca gibi yerlere kitlesel olarak göç eder.[42] Jön Türk hareketinin Lazistan Sancağı'nda yayılmasıyla beraber, Hopalı Faik Efendi önderliğinde kısa ömürlü bir özerklik hareketi başlar. Özerklik hareketi, Sultan II. Abdülhamid'in müdahalesiyle kısa sürede sona erer.[43] 16 Mart 1921 tarihinde imzalanan Moskova Antlaşması ile beraber 93 Harbi sonrası Osmanlı'ya göç etmemiş Müslüman Lazlar da Osmanlı'ya göç eder.

Lazların, küçük kayıklarıyla olan denizcilik faaliyetleri, Kurtuluş Savaşı sırasında oldukça önemli bir yere sahiptir. Büyük miktarda silah ve mühimmat Batum'dan Samsun'a Laz takalarıyla getirilmiştir.

1920'de, Zeynel Abidin Atak, Esat Özoğuz, İbrahim Şevki Bey, Mehmet Necati Memişoğlu, Osman Nuri Özgen ve Ziya Hurşit Bey, Lazistan milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne katıldılar.

Sovyetler Birliği

Sovyetler Birliği'nin kurulduğu dönemde yapılan nüfus sayımlarına göre Acara ve Abhazya bölgesinde kayda değer bir Laz nüfus yaşamaktaydı. 20. yüzyılın başında Abhazya'da 9 Laz köyü olduğu kaydedilmiştir. 1880'li yıllarda Türkiye'den Abhazya'ya göç eden Lazlar, beraberinde tütün kültürünü de getirmiştir. Verimli toprakların yakınlarına yerleşen Lazlar, Abhazya'da yarıcılık yapmıştır. Yarıcılar, Abhazya'daki Laz nüfusunun %75'ini oluşturuyordu. Abhazya'da pasta şefliği, ağaç işçiliği ve balıkçılık gibi baba mesleğini devam ettirmeye çalışan Lazlar ise zamanla işsiz kalmıştır. Azınlık bir grup ise Oçamçıra ve Gagra'da küçük gruplar halinde balıkçılığa devam ediyordu. Bolşevizmin Abhazya'daki Laz gençleri arasında popülerleşmesiyle beraber, Laz gençlerinden oluşan Abhaz Bolşevik lider Nestor Lakoba'ya bağlı bir gerilla timi kurulmuştur. Kiaraz adlı militarist yapının parçası olan Laz timinin temel görevi Kiaraz'a cephane sağlamaktı. 1917'den 1921'e kadar Doğu Karadeniz ve Abhazya'da aktif olan tim, Menşeviklere karşı pek çok silahlı eylem düzenlemiştir.[44]

Lazların bölgede konuşulan Rusça, Abhazca ve Yunancayı bilmemesi ve işsizlik gibi sebeplerden dolayı 1921-1928 yılları arasındaki 4.500, 1928-1929 yıllarındaki ise 5.000 Laz Abhazya'dan Türkiye'ye dönmüştür. 1929 yılının yazında Gürcistan Komünist Partisi Vilayet Komitesinin milli azınlıklar sektörü İskender Chitaşi'yi, Türkiye'ye kitleler halinde göç eden Lazların göçünü durdurması için görevlendirmiştir. Çalışmalar kapsamında Abhazya'da 1 ve 2. sınıflara Lazca eğitim veren bir okul açılmıştır. 1938 yılı verilerine göre Abhazya'da 4000 Laz kalmıştır. Nestor Lakoba'ya suikast düzenlenmesi ve yönetime Lavrenti Beriya'nın geçmesinden sonra Lazca eğitim yapan okullar Gürcüleştirme politikası kapsamında kapatılmıştır. 1937 ve 1938'de İskender Chitaşi'nin de dahil olduğu 23 Laz Büyük Temizlik kapsamında Troyka'da yargılanmış ve idam edilmiştir.[45]

Nüfus ve coğrafi dağılım

Lazca konuşan halk, Türkiye'nin kuzeydoğusunda, Karadeniz Bölgesinde, Artvin'in Hopa, Arhavi, Borçka ilçeleri ve Rize'nin Fındıklı, Ardeşen, Pazar, Çamlıhemşin ilçelerinde; göçmen olarak İkizdere'nin Merkeze yakın 6 köyü, Güneyce beldesi, Kalkandere'nin bazı köyleri ve 93 Harbi olarak bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşından dolayı Batum, Hopa ve Arhavi'den göç ederek yerleştikleri Gölcük, Yalova, İzmit, Osmaneli, Karamürsel, Sapanca, Kocaali, Karasu, Düzce, Akyazı, Hendek, Akçakoca, Gölköy, Ayancık Ünye, Çanakçı, Bulancak, Baruthane , Çarşamba, Çaltı, Vezirköprü, Ladik , Yeralan, Kavak, Havza , Bafra, Dikmen gibi yerlerde yaşamaktadırlar. Latince'de 'Lazika'; "Lazların ülkesi" anlamına gelmektedir. Gürcistan, Lazika adında yeni bir şehir kuracağını açıklamıştır.[46][47] Proje günümüzde büyük ölçüde terk edilmiştir.

Kafkasya'da Gürcistan'ın Acara Özerk Cumhuriyeti'nin Batum kentinde ve kente bağlı Sarp, Gonio (Gönye), Kahaber, Thilnari gibi köylerde ve çok az da Ahıska, Ureki ve Abhazya'da olmak üzere 5.000 ila 32.000[48] arasında Laz'ın yaşadığı tahmin edilmektedir. 19. yüzyıla kadar Acara ve Batum'un çevresindeki nüfusun büyük çoğunluğunu Lazlar oluşturmaktaydı. Ancak Osmanlı-Rus Savaşları'nda gerek Lazların Osmanlı'ya yardım etmeleri, gerekse muhacirlikten dolayı bölgede Laz nüfusu iyice azalmıştı. Stalin'in 1949'da Lazları topluca Orta Asya ve Sibirya'ya sürmesi Batum'da Lazların sayısını azınlık derecesine düşürmüştür.[49]. Çeşitli Avrupa ülkeleri ve eski Sovyetler Birliği ülkelerinde ise ne kadar Laz yaşadığına dair kesin bir veri bulunmamakla beraber 5.000[50] kadar Laz yaşadığı düşünülmektedir. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olanlar kayıtlara Türk olarak geçmekte, Gürcistanlı Lazlar ise Stalin döneminde zorunlu tehcir gereği sürüldükleri yerlerde kayıtlara Gürcü olarak geçirilmektedirler.

Lazlar, Osmanlılar Lazların yaşadığı bölgeye girdikten sonra süreç içinde İslam dinini benimsemişlerdir. Buna rağmen Ortodoks dininden dönmek istemeyen Lazlar, kilise ve ibadet dili de olan Yunancayı benimseyerek Osmanlı tahrir defterlerine ya "Rum" olarak geçirildiklerinden Rumlaştılar ya da Lazistan'dan göç edip İç Gürcistan'a sığındığından dolayı Gürcüleştiler.[51]

1810 yılında tüm Lazistan Sancağı'nın nüfusu 600.000'den fazla iken bunun 400.000'i Osmanlı'nın iskan politikaları nedeniyle farklı yerlere sürüldüler. 1900'lere gelindiğinde ancak 200.000 kadar insan otokton yerinde kaldı.[51]

1935 nüfus sayımında "İslâm Azınlık Dilleri" altında 72.000 kişi Lazca konuştuğunu belirtmişti. Bu da o zamanki Türkiye'nin %0,53'ünü oluşturmaktaydı. 1975 Türkiye köy sayımında Doğu Karadeniz bölgesinde yaklaşık 90.000 kişi, Batı Karadeniz bölgesinde 25.000 kişi[52] Milliyet gazetesinin KONDA'ya yaptırdığı ankete göre Türkiye halkının %0,28'i[53] kendini Laz olarak tanımlamış ve 220 bin kişinin Laz olabileceği tahmin edilmiştir. Habertürk gazetesinin KONSENSUS araştırma şirketine Kasım 2009-Aralık 2011 tarihleri arasında yaptırdığı “Türkiye Gündemi, Aralık 2011-2012'ye Girerken Türkiye Görünümü” başlıklı araştırmanın sonuçlarına göre Türkiye'de Laz nüfusu 1.616.412 kişidir. Bu sonuç ile Türk, Kürt, Arap ve Çerkez nüfusundan sonra 5. sırada yer almaktadır.[54][55]

1838'den kalma Milat'tan hemen önceki dönemi gösterir haritada Trabzon'un doğusundan Abhazya'ya değin Proto-Laz oymakları: Kolhis ya da Lazika, Makronlar, Sanniler ve Moshiler.

Lazlar, Gürcistan'da herhangi bir zorunlu göç veya asimile politikasıyla karşı karşıya kalmamıştır. Megrellerde etnik olarak Lazlara en yakın Kartveli boyudur. Ülkede Megrel nüfusun yoğun yaşadığı idari bir bölge bulunmaktadır. Bu bölge Samegrelo-Zemo Svaneti veya Megrelya-Yukarı Svanetya olarak adlandırılır.

Dil

Lazlar, konuştukları dile "Lazuri" demektedirler. Lazca, dünya dil ailesinde Kafkas dillerinin içinde Gürcüce, Svanca ve Megrelce gibi Güney Kafkas Dil Grubu'nda yer alıp Zan dilleri bölümüne mensuptur ve Laz alfabesi ile yazılır. Bu diller arasında Lazcaya en yakın olanı Megrelcedir.

Lazcanın yakın bir zamana kadar yazı dili bulunmamaktaydı. Antik Kolhis ve Lazika krallıklarının hüküm sürdüğü dönemlerden günümüze değin zengin sözlü bir edebiyata sahiptiler; destanları, masalları ve şiirleri ancak 19. yüzyılda yazıya dökülebilmeye başlanmıştır. Lazcaya ilişkin en eski kayıtlar Evliya Çelebi'nin 'Seyahatnâmesi'nde geçen birtakım Megrelce cümleler ve sözcüklerdir.

Türkiye nüfus sayımı istatistiklerine göre, Lazca konuşan kişi sayısı 1945'te 46.987 iken, 1965'te 26.007 kişinin anadili Lazca olup 59.101 kişi de ikinci dili olarak Lazca konuşmaktaydı. Wolfgang Feurstein'e göre 1983'te 250.000[52], Macar etnolog Ildiko Beller Hann'a göre de 250.000 kişi Lazca konuşurdu.

Lazolog İsmail Avcı Bucaklişi ve Gürcistan Diaspora Bakanlığı ise bu sayıyı 500.000 olarak [56] vermiştir. Gürcistan'da 900[57] ila 32.000 kişi [48] Lazcayı anadilleri gibi/olarak konuşmaktadır.

2008 Şubatı'nda UNESCO "Tehlikedeki Diller Atlası"nın araştırmasına göre ise Türkiye'de 130.000 ila 150.000 kişi Lazca konuşmaktadır. Bazı araştırmacılara göre Türkiye'de 250.000 etnik Laz yaşamakta olup bunların 150.000'i[58] Lazca konuşmaktadır. Almanya'da ise tahminî verilere göre 1.250[59] kişi civarında Lazca konuşan vardır.

Kültür

1990'lardan beri Laz kültürünü ve Lazcayı canlandırmayı amaçlayan kültürel faaliyetler artmaktadır.

1993 yılında Laz Kültür Enstitüsü, 2008 yılında Laz Kültür Derneği ve 2013 yılında Laz Enstitüsü kurulmuştur. Gemlik'in Şükriye mahallesinde kutlanan Laz kültür festivali[60][61], Gürcistan'ın Sarpi köyünde kutlanan Kolhoba ve el yapımı tahta arabaların yarıştırıldığı Formulaz, Lazların kutladığı festivallerden bazılarıdır. 2013 yılında Eğitim Bakanlığı ortaokul öğrencileri için seçmeli Lazca dersi başlatmıştır.[62]

Mimari

Ardeşen'deki geleneksel Laz evi

Laz yapılarının ana malzemesi 19. yüzyıla kadar çoğunlukla yuvarlak ve yontulmamış keresteler olmuştur. Taş temelli olan yapılar, kereste duvarlarla kaplanırdı. Kerestelere de el oymacılığı motifleri işlenirdi. Lazlar binlerce yıldır hayvan ve bitki motifleri kerestelere işlemektedir. Üzüm çubuğu motifi de hayvan ve bitki motifleri gibi yaygındır. Duvarların üzerine ise boydan boya bir kalas uzatılır, çatı kalasın iki tarafında da inşa edilirdi. Ev inşa edildikten sonra yapılan ilk ateşli yemek önem arz etmekteydi. Ateşi yakacak kişinin baba ve annesi hayatta olan bir kız çocuğu olması uğurlu kabul edilirdi.[63]

Osmanlı döneminde Lazistan sancağındaki insanlar inşaat ustalığıyla ünlü olup sanatlarını 1917 Ekim Devrimi'ne dek çalışmak amacıyla gittikleri Rusya ve Anadolu'da icra etmekteydiler. Kesme taş veya tamamen ahşap malzemeden yapılan geleneksel Laz evleri, kışlık tahılı saklamak amacıyla kullanılan serenderler ve ahşap oyma sanatının icra edildiği yapıların ayakta kalabilmiş örneklerine bölgede hâlen rastlanmaktadır.

Acara beyi olan Aslan Beg Himsiaşvili tarafından 1886 yılında, 2 Laz kardeşe yaptırılan Batum'un günümüzdeki tek faal camisi olan Orta Cami de sıra dışı ve renkli süslemeleriyle Laz mimarisini yansıtmaktadır.[64]

Yakın zamana değin gerçekleştirilen, şekil, büyüklük ve kullanım amacına göre hentskeli, kalati, gudeli olarak adlandırılan sepet örme sanatı da günümüzde terk edilmek üzeredir.

Geleneksel kıyafetler

Geleneksel kıyafetlerini giymiş Laz askerlerin yer aldığı kartpostal, Trabzon

Geleneksel Laz kıyafetlerinin 19. yüzyılın ikinci yarısında Bafra'dan Abhazya'ya kadar olan sahil şeridinde yaşayan tüm etnik gruplar tarafından giyildiği bilinmektedir. Bu kıyafetler kahverengi gevşek kollu kısa yün ceket, zıpka olarak bilinen darp paçalı ve ince koyu kahverengi pantolon, diz boyu deri çizme ve gözlerin üstünde başın tamamını kaplayan fulardan oluşuyordu. Zıpkaya Karadeniz'in sahil kesiminde Laz poturu ve kara don da denmekteydi.[65] Kadın kıyafetleri ise Gürcistan'daki prenseslerin giydiği geniş etekli elbiseler benziyordu. Yöre kadınları prenses elbiselerinden farklı olarak erkeklerinkine benzer bir fular ve bel bölgesine bağlanmış bir eşarp giyiyorlardı. Tüfek yapmalarıyla bilinen asker Laz erkekleri, göğüslerine taktıkları kemerde tüfek, tabanca ve barutluk gibi silahlar taşıyordu. Ayrıca bellerindeki kemerde Laz bıçağı veya Sürmene bıçağının yanı sıra tutsakları bağlamak için kullandıkları bir ip bulunmaktaydı. Çok işlevsel olmayan Laz kıyafetleri genç ve orta yaşlı erkekler tarafından bayramlarda giyilirdi. I. Dünya Savaşı döneminde tabanca ve bıçaklarla kuşanmış Laz kıyafetleri, Topal Osman ve Türk ulusal kurtuluş hareketinin sembolü haline gelmiştir. İronik bir şekilde Hemşinli fedayilerde aynı kıyafetleri giyiyordu. Bu süreçte Pontus Rumları geleneksel Laz kıyafetlerini giymeyi bırakmış ve Avrupalılar gibi giyinmeye başlamıştır. Bununla beraber kripto Hristiyanlar geleneksel Laz kıyafetlerini giymeye devam ettiler.[66]

Müzik ve halk dansları

Tulum çalan bir Laz

Laz müziği, Kolhis'ten günümüze değin ulaşan süreç içinde birçok kültürden ve medeniyetten etkilenerek çeşitlilik kazanmıştır. Laz müziği, temelde insan sesine dayanır. Günümüz Laz müziğini coğrafî olarak Gürcistan (Kafkasya) ve Türkiye (Doğu Karadeniz) olarak iki kısımda incelemek mümkündür.

Lazlar, ezgi için ǩaide kelimesini kullanmaktadırlar. Lazca yazı dili gelişmemiş olduğundan Laz halk edebiyatı ürünü olan türküler sözlü ifade edilip aktarılır. Geleneksel çalgılar olan kemençe ve tulum, Laz müziğinin icrasında -insan sesiyle beraber- temel rol oynarlar. Tulum Lazların ulusal sazıdır. Tuluma Lazcada guda; Hopa ve Batum yöresinde ise ç'ip'oni denilmektedir. Kemençe de Lazlarla özdeşleşmiş bir halk çalgısıdır. Kemençeye Lazcada çemane; Hopa ve Batum'da ise ç'ilili denilmektedir. Bir diğer önemli Laz halk çalgısı da kavaldır. Kavala Lazcada p'ilili denilmektedir.

Laz şarkıları çoğunlukla sevda konusunu işler. Bunda, Laz erkeklerinin eskiden beri ekonomik koşulların etkisi ile evlerini terk edip Sovyet ülkelerine iş aramaya ya da balıkçılık yapmaya gitmelerinin etkisi büyüktür.

Laz insanın horona olan tutkusu ve horonun arkaik biçimi en iyi şekilde bir Laz deyişi ile özetlenebilir: Tambis moǩlimei ixoronams (çalıya tutunup horon oynuyor). Hopa ve Borçka yörelerinde Kafkasya etkisi gözlenir. Horondaki tüm hareketler yaşamın içerisinden alınır: deniz işçiliğinde yinelenen el-kol-ayak hareketleri Laz oyunlarının figürlerine yansımıştır.

Geleneksel Laz halk danslarının yegane adı horondur. Laz ve Hemşin horonlarının Trabzon horonlarından başlıca farkı horonlara sözlü iştirak edilmesi ve omuz silkme figürünün eksikliğidir. Batum'da ise kabarık Karadeniz figürleri ile "horumi" ve "gandagana" denilen danslar yapılır. Batum'da kemençe ve tulumun yanında, akordiyon ve doli de kullanılır.

Avcılık

Laz balıkçılar feluka adını verdikleri av kayıklarını kendileri inşa etmekte, ağlarını kendileri örmekteydi. Laz balıkçılar zargana, hamsinin yanı sıra çakmaklı tüfeklerle 1970'lere dek yağı için yunus avlamışlardı.

Lazlar aynı zamanda ağ kullanarak ya da atmaca evcilleştirerek kuş avlama sanatında da ustadırlar. Nefer ya da neperi adı verilen ağlarla kuşların geçit bölgelerinde kurulan ağlarla kuş avı yapılır.

Mutfak

Laz mutfağı ağırlıklı olarak karalahana, hamsi ve süt ürünlerinden yapılan yemeklerden oluşmaktadır.[67] Laz mutfağını oluşturan yemeklerden bazıları:

Din

Roma İmparatorluğu döneminde, 6 yüzyıla kadar Paganist olan Lazlar, Lazika kralı I. Gubaz döneminde Hristiyanlığın devlet dini ilân edilmesiyle, süreç içinde Ortodokslaştılar. Bölgenin Osmanlı himayesine girdiği 15. yüzyılın son çeyreğinden 17. yüzyıla değin Hristiyanlıktan, İslam'a zamanla geçmişlerdir. Günümüzde Lazlar, Hanefi mezhebinden Sünni Müslümandır.[68] Buna karşın türbe, tekke ve evliya gibi kişi ve yerlere Lazların yaşadığı yerlerde rastlanmaz. 1845 yılında Şeyhülislam'ın emriyle Laz hocaları, molla ve müftülerin Kuran'ı anlatmak için Lazca kullanmaları yasaklanmıştı.[41] Gürcistan'ın Acara bölgesinde yaşayan ve Hristiyanlığa geri dönmüş bir Laz nüfus bulunmaktadır.[69]

Laz mitolojisinde Didamangisa, Ona dida, Aneneri, Germakoçi ve Çinka gibi insan görünümlü mitolojik varlıklar vardı.[70]

Bazı Hristiyanlık ritüelleri de Lazlar arasında yaşamaktadır. Söz gelimi Aralık ayına Lazcada "Xrist'ana" denilmektedir. Bu da Hristos'un yani İsa'nın ayı anlamına gelmektedir. Ayrıca Ramazan ve Kurban Bayramında yaşlı kadınlar evlerine gelen çocuklara yumurta dağıtmaktaydı. Pazar'da ölüyü tabutla gömmek de hâlâ yaşadığı iddia edilen başka bir gelenektir.[71]

Grup kimliği

Arhavi ilçe merkezinde Laz kadın ve erkeğini sembolize eden heykel

Etnik, tarihî, dilbilimsel ve antropolitik açıdan "Laz" kelimesiyle nitelendirilen halk günümüzde anadili Lazca olan ve batıda Rize ili Pazar ilçesinde Melyat Deresi'nden, doğuda Sarpi mahallesine kadar Pazar, Ardeşen, Çamlıhemşin, Fındıklı, Arhavi, Hopa ve Borçka ilçelerinde otoktan olarak, Sapanca, Giresun, Akçakoca, Düzce, Hendek, Yalova, Karamürsel, İzmit ve Gölcük kentlerinde 93 Harbi (1877 Osmanlı-Rus savaşı) muhacirleri ve Batum civarında olarak yaşayan bir halk topluluğudur.

Bunun yanı sıra kullandığı dil Karadeniz Türkçesi olan Doğu Trabzon ve Batı Rize'de yaşayan halk topluluğu da kendini "Laz" olarak addetmektedir. Ancak bunlar yöresel Türkçe üzerine yapılan araştırmalarda Laz dilinin dolayısıyla Kafkas gırtlağının Türkçe konuşulan Batı Rize ve Trabzon'u, hatta daha da batısını etkilediğini göstermiştir.[72] 17. yüzyıldan sonra İslamla Türkleşen Lazlar da dillerini unutmalarına karşın "Laz" kimliğine sahip çıkmışlardı. Bu da Lazca bilen Lazlarla onların karıştırılmasına yol açmıştır.[73]

Batı Rize ve Trabzon Lazlardan etkinlendiği gibi bölgedeki Müslüman Pontus Rumları da bu kimliği kullanarak Karadeniz'de varlıklarını sürdürmüşlerdir. Ayrıca Türkiye-Yunanistan nüfus mübadelesi ile 1923 ve 1924 yılları arasında Yunanistan'a göç eden Pontus Rumlarına yerel halk giyiniş, kültür ve lehçe farkından dolayı Laz (Lazoi) demiştir.[74]

Kaynakça

  1. "TURKEY - General Information". U.S. English Foundation Research. 26 Haziran 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Mayıs 2014.
  2. Jak Yakar. "Ethnoarchaeology of Anatolia: Rural Socio-economy in the Bronze and Iron Ages". Institute of Archaeology. 28 Mayıs 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Ocak 2015.
  3. "Bedrohte Sprachen: Menschenrechtsreport" [Endangered Languages Human Rights Report] (PDF) (Almanca). Cilt 63. Society for Threatened Peoples. Mart 2010. s. 53. 4 Mart 2016 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Eylül 2015.
  4. "ЛАЗЫ • Большая российская энциклопедия - электронная версия". bigenc.ru. 3 Eylül 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Eylül 2020.
  5. Arrian, Peripl. s. 11; Plin. vi. 4; Özhan Öztürk. Karadeniz, 2005 s. 757
  6. Ptol. v. 10. § 5; Özhan Öztürk. Karadeniz, 2005 s. 757
  7. 1 Minorsky, V. "Laz." Encyclopaedia of Islam, Second Edition. Edited by: P. Bearman , Th. Bianquis , C.E . Bosworth , E. van Donzel and W.P. Heinrichs. Brill, 2010.
  8. James S. Olson (1994). Lee Brigance Pappas, Nicholas Charles Pappas (Edl.). An Ethnohistorical Dictionary of the Russian and Soviet Empires (İngilizce). Greenwood. s. 436.
  9. Dalby, A. (2002). Language in Danger; The Loss of Linguistic Diversity and the Threat to Our Future. Columbia University Press. s. 38.
  10. BRAUND, D., Georgia in antiquity: a history of Colchis and Transcaucasian Iberia 550 BC – AD 562, Oxford University Press, p. 93
  11. "World Language Atlas". UNESCO. 27 Haziran 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Ocak 2015.
  12. Prokopi-us, Peri ton Polemon I, XXIII, 12-15)
  13. Allen, 1929: 153), (Marr, 1910b: 66)
  14. Vaux, 1996: 3
  15. Prokopius, Peri ton Polemon I, XXIII, 12-15; AKKB 214)
  16. The Kingdom of Colchis Andrew Andersen, George Partskhaladze]
  17. Miniature Empires: A Historical Dictionary of the Newly Independent States, James Minahan, p. 116
  18. Cyril Toumanoff, Studies in Christian Caucasian History, p 80
  19. Andrew Andersen, History of Ancient Caucasus, p. 91
  20. Children of Achilles: The Greeks in Asia Minor Since the Days of Troy, by John Freely, p. 69–70
  21. The Foreign Policy of Mithridates VI Eupator, King of Pontus, by B. C. McGing, p. 11
  22. Talbert 2000, s. 1226.
  23. Procopius, History of the Wars, I-II [21-25]
  24. A.M.Zehiroğlu s. 111
  25. Per.11 Bkz. Öztürk. 2005 s. 757
  26. Prisc. Exc. de Leg. Rom. s. 71; Le Beau, Bas Empire, vol. vi. s. 385 Bkz. Öztürk, 2005. s. 758
  27. A.M.Zehiroğlu s. 101;
  28. "...Kralları öldüğü zaman, Roma imparatoru, tahta geçecek olana imparatorluğun simgelerini gönderecek ve onlar da Roma'nın sınırlarını koruyacaktı..."Prokopius, Peri ton Polemon, II. XV. 1-6; Bkz. Öztürk., 2005. s.759
  29. Bkz.Alexandre Toumarkine, Les Lazes én Turquie s.108, Les Editions ISIS, İstanbul, 1995.
  30. Miller, Trebizond, p. 30
  31. Bagrationi, Vakhushti (1976). Nakashidze, N.T. (Ed.). История Царства Грузинского [History of the Kingdom of Georgia] (PDF) (Rusça). Tiflis: Metsniereba. ss. 133-135. 22 Şubat 2014 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Haziran 2020.
  32. Church, Kenneth (2001). From dynastic principality to imperial district: the incorporation of Guria into the Russian Empire to 1856 (Ph.D.). University of Michigan. ss. 127–129.
  33. batumice.ge
  34. Lazların Tarihi - Muhammed Vanilişi, Ali Tandilava - Etik Yayınları
  35. HOLY MARTYRS OF LAZETI (17TH–18TH CENTURIES) pravoslavie.ru
  36. ქართველთა დენაციონალიზაცია XVII-XX საუკუნეებში; ლაზეთი-თრიალეთი (ქართველთა გაბერძნება) 7 Ocak 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Metropolitan of Manglisi, Ananias Japaridze, nplg.gov.ge
  37. Марк Юнге, Бернд Бонвеч (2015). Большевистский порядок в Грузии. Moskova: АИРО-XXI. s. 93. ISBN 978-5-91022-306-0. There are orthodox Lazs who are under the control of the Greek patriarchate in Istanbul. They speak Greek and call themselves Greeks.
  38. "Народы Кавказа и Крым: Грузины" (PDF). ethnocrimea.ru. Министерство курортов и туризма Республики Крым. Tarih değerini gözden geçirin: |tarih= (yardım)
  39. Челеби Э (2008). Книга путешествия. Крым и сопредельные области. (Извлечения из сочинения турецкого путешественника XVII века). Симферополь: Издательство «Доля», 2008. ISBN 978-966-366-159-9.
  40. Abashidze, Aslan; Trikoz, Elena (2009), "The ICC statute and the ratification saga in the states of the Commonwealth of independent states", The Legal Regime of the International Criminal Court, Brill, ss. 1105-1110, doi:10.1163/ej.9789004163089.i-1122.306, ISBN 9789004163089
  41. Çiçinadze, Zakaria (1927). "ოსმალეთის ყოფილი საქართველო და ქართველ მაჰმადიანთა ნაწილი ლაზისტანი წ. 1".
  42. Sarigil, Zeki (2012). "Ethnic Groups at 'Critical Junctures': The Laz vs. Kurds". Middle Eastern Studies. 48 (2). ss. 269-286. doi:10.1080/00263206.2011.652778. hdl:11693/12314. ISSN 0026-3206. Geçersiz |hdl-access=free (yardım)
  43. Marc Junge, Bernd Bonwetsch (2015). Большевистский порядок в Грузии : издание в двух томах = “Bolshevik order in Georgia” (in two volumes). 2. s. 78-79. ISBN 978-5-91022-304-6.
  44. İrfan Çağatay Aleksiva (10 Şubat 2020). "Abhazya'da Bolşevik Lazların Gerilla Birliği: Laz Timi". jinepsgazetesi.com. 31 Ağustos 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Eylül 2020.
  45. Gürcistan'da Bolşevik Düzen. Москва. 2015. Erişim tarihi: 1 Eylül 2020.
  46. "Saakashvili Plans 'New Large City' on Black Sea Coast". old.civil.ge. 4 Aralık 2011. 18 Temmuz 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Temmuz 2020.
  47. Ellen Barry (21 Nisan 2012). "On Black Sea Swamp, Big Plans for Instant City". nytimes.com. 21 Nisan 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Temmuz 2020.
  48. "Las lenguas minoritarias de Europa: datos generales". euskonews.eus. 11 Temmuz 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Temmuz 2020.
  49. Özgün Recai, Lazlar, Chiviyazıları 18. yüzyıl başında Lazlar bölümü 2003 basımı
  50. Birol Toplaoğlu, tanıtım albümüm:Lazeburi
  51. Russian Charate Generela Grigol Gurieli and Lazs Vanilishi Mohamed and Tandilava Ali "Lazeti" 1963 Georgia sf. 78l
  52. Peter Alford Andrews, Türkiye'de Etnik Gruplar, Ant Yayınları, İstanbul, Aralık 1992, s. 250.
  53. "22 Mart 2007 tarihli Milliyet gazetesi". 28 Mart 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Haziran 2008.
  54. "Arşivlenmiş kopya". 12 Şubat 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Nisan 2013.
  55. Meşfeşşü Necdet Hatam (1 Ocak 2009). "Türkiye'deki Çerkes sayısı". circassiancenter.com. 10 Aralık 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Temmuz 2020.
  56. Ayşe Arman (30 Temmuz 2007). "Şu Lazca isimlerin güzelliğine bakar mısınız: Şana, Tanura, Loya, İrden, Tenda, Tutaste, Gubaz , Evro, Teona". hurriyet.com.tr. Erişim tarihi: 10 Temmuz 2020.
  57. "Laz, Lazuri in Georgia". joshuaproject.net. Erişim tarihi: 10 Temmuz 2020.
  58. Nigar Karimova ve Edward Deverell (2001). "Minorities in Turkey" (PDF). miris.eurac.edu. 28 Mayıs 2016 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Temmuz 2020.
  59. "www.ethnologue.com". 3 Mart 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Nisan 2010.
  60. Национальный состав населения [2010 Census: Ethnic composition of the population] (PDF) (Rusça). Russian Federal State Statistics Service. 28 Şubat 2013 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Ocak 2015.
  61. Kâmil Aksoylu (3 Temmuz 2013). "Laz Kültürü Hareketi̇ 93 Süreci̇nden Laz Ensti̇tüsüne". Lazca.org. 18 Temmuz 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Ocak 2015.
  62. "Lazuri classes to begin in secondary schools in Turkey". Anadolou. 14 Eylül 2013. Erişim tarihi: 31 Ocak 2015.
  63. Aksamaz, Ali İhsan (2000). Dil Tarih Kültür Gelenekleriyle Lazlar. İstanbul: Sorun Yayınları. s. 34. ISBN 975431098X.
  64. "geobuildltd.com". 31 Ekim 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Kasım 2008.
  65. "Zıpka nedir ne demektir? Anlamı". lafsozluk.com. 29 Mart 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Eylül 2020.
  66. "Понтийские Греки — книга Антона Попова". papounidis.com. 3 Haziran 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Eylül 2020.
  67. Kamil Aksoylu. "Laz Mutfağı". turkish-cuisine.org. 16 Mayıs 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Mayıs 2020.
  68. Prof. Anthony Bryer 1580 tarihini vermiştir. Bryer, 1966:181
  69. Roger Rosen, Jeffrey Jay Foxx (September 1991) The Georgian Republic, Passport Books, Lincolnwood, IL 978-0-84429-677-7
  70. Bknz. Niko Berdzenişvili-Simon Canaşia, a.g.y. s.80. "Adgilis Deda"
  71. "www.birgun.net". 8 Aralık 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Kasım 2008.
  72. Brendemoen 1990 b: 56-58
  73. Trabzon Şehrinin İslamlaşması ve Türkleşmesi 1461 - 1583 22 Şubat 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. ISBN 975-518-116-4
  74. Meeker, 1971. s. 322

Dış bağlantılar

This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.