Türkiye'de anarşizm

Türkiye’de anarşizm, 12 Eylül 1980 darbesinin ardından, özellikle de 1986 yılında Kara dergisinin yayınlanmaya başlamasıyla görünürlük kazanan, radikal bir sol harekettir. Öncesinde Türkiye siyaset sahnesinde anarşist hareketin bir gelenek ihtiva ettiği söylenemese de, Türkiye’de bir anarşist geleneğin oluşumuna dair “yüzyıllık gecikme”ye[1] rağmen, Anadolu topraklarında anarşizmin tarihsel köklerine dair izlere rastlamak da mümkündür.[2][3]

Anarchism in Turkey A Short History of Anarchism in Turkey, London, Karambol Publications, 1994.

Tarihsel arka plan

İlk öncüller

Osmanlı döneminde anarşizme dair ilk belirtiler Ermeni entelektüeller etrafında ortaya çıkar. Ermeni Devrimci Federasyon’un öncül isimlerinden Aleksandr Atabekyan tarafından 1895'te yayınlanan Hamanykh (komün) dergisi, gerek anarşist felsefeye, gerek Ermeni devrimci hareketine dair zengin bir içeriğe sahiptir. Aynı dönemde, Kıbrısizade Osman Bey’in Fransızca eseri Socialisme et Anarchisme (1895) Osmanlı’da yayınlanan ilk anarşist kitap olur.[4]
1910’da Haydar Rıfat tarafından yayınlanan Beynelmilel İhtilal Fırkaları adlı eserde, “Anarşist Fırkalar” ve “Proudhon-Bakunin” başlıklı iki makaleye yer verilir. Sıklıkla ilk Türk anarşist olarak kabul edilen Baha Tevfik, Felsefe-i Ferd (1913) kitabında yeni çağın anarşizme varacağını öne sürerek, ücretli kölelikten sosyalizme, sosyalizmden de anarşizme ulaşılacağını belirtir.[2]

Cumhuriyet dönemi

Anarşizme dair Türkçe ilk yazılı kaynak, çevirisi Ahmet Ağaoğlu tarafından yapılan ve 1935 yılında yayınlanan Kropotkin’in Etika adlı eseridir.[2] Her ne kadar Cumhuriyet döneminin ilk yarısında anarşizmin neden alternatif bir sol siyaset olarak görünürlük kazanamadığı üzerine süregiden bir tartışma söz konusu olsa da,[1][2][5] genel kabul 1980’lere kadar anarşizmin daha çok terör ve kaos ile eşdeğer görüldüğü yönündedir.
1970'lerde sol görüş içerisinde Marxist ve sosyalist yaklaşımlar ağırlık kazanırken, sol yayıncılıkta anarşizme dair ilginin sönük kaldığı görülür. 1960’larda yayınlanan Yeni Ufuklar dergisinde anarşizm üzerine makalelere yer verilirken, 1970'lerin başlarında Proudhon’un Mülkiyet Nedir? kitabı Türkçeye çevrilerek yayınlanır.[2]

12 Eylül Darbesi sonrası

12 Eylül 1980 darbesi, 1960’lardan itibaren Türkiye’de yükselişe geçen sol hareket için büyük bir kopuş teşkil eder. Darbe rejiminin yarattığı fiziki baskının yanında sosyalist görüşün yaşadığı kriz ile beraber sol cenahta yeni eğilimler ortaya çıkmaya başlar. Anarşizm, bu dönemde Türkiye siyaset sahnesindeki yerini alır.

Almanya

İlk belirtiler, Türkiye’den önce Almanya’da, 12 Eylül darbesinden kaçarak buraya sığınan Türkiye kökenli göçmen topluluklarında görülür. Almanya’nın Tübingen kentinde, 1981 yılında Anarko adlı bir Türkçe dergi yayınlanmaya başlar. Aynı dönemde İsyan (1981), İsyan Bayrağı (1985), Anarşizm Bugün (1986) ve Doğrudan Eylem (1988) dergileri Almanya’da Türkçe anarşist yayınlar arasında yer alır. 1987’de Köln’de kurulan Liberter Yayınları anarşist kitaplar basar.[2]

Kara dergisi

1986 yılında yayınlanmaya başlayan Kara dergisi, Türkiye’de anarşist hareket açısından bir milat noktası olarak alınır. Henüz askerî darbenin şokunun atlatılamadığı ve solun bunalımdan çıkamadığı bir dönemde yayınlanan dergi, ilk etapta “anarşizm” yerine “liberter” tanımını kullanır. Bunun sebebi, anarşi kelimesinin genel algılanışına yönelik bir çekinceden ileri gelir:[6]

"Dergi çıkarken renkte bir sorun yoktu ama ‘anarşi’ kelimesinin kullanılmasında kafamız karışıktı. Trafik keşmekeşine ‘trafik anarşisi’, yumurtaya yapılan zamma ‘yumurta anarşisi’ , her türlü negatif olaya şu bu anarşisi denilen, darbecilerin dilinden yıllarca düşürmedikleri bir ‘terör ve anarşi ortamı’ gevezeliklerinin pek revaçta olduğu bir dönemdi. Soldan yeni kopmuşuz, otorite, birey, tahakküm gibi konularda kendi çapımızda keşiflerde bulunuyoruz ama ‘halkımız ne der’ gibi bir kaygımız da var bir yandan. Bir de tırsıyoruz, hiçbir toplumsal şemsiyemiz yok. İllegal örgütlenmeye karşıyız, legal alanda polis anarşiye ne kadar tahammül gösterir bilemiyoruz. Liberter kelimesi sokaktaki insana hiçbir anlam ifade etmese de bizi de bir kadar korur diyerekten kendimizi yazılı alanda böyle adlandırdık."[6]

Dönemin anarşist dergileri

Kara dergisini takiben, 1988 yılında Efendisiz, 1991 yılında Amargi, 1992’de Ateş Hırsızı ve 1994'te Apolitika dergileri yayın hayatına başlar.[6]
Efendisiz dergisi yaklaşık bir sene içerisinde yayın hayatını sonlandırırken, diğerleri 1990’lar boyunca farklı aralıklarla yayınlanmayı sürdürür. İzmirli bir anarşist grup tarafından kurulan Amargi, bir “anarşist platform dergisi” olarak tanımlanırken, Ateş Hırsızı ise toplumsal devrimi hedefleyen bir çizgide ilerler. Ateş Hırsızı aynı zamanda Zazaca ve İngilizce makalelere de yer verir. Apolitika ise anarşistleri “politik bir merkez” etrafında örgütleme arayışındadır.[2]

1990'ların toplumsal hareketlerinde anarşizm

Türkiye’de anarşist görüş, sadece yayınlar etrafında örgütlenmez; özellikle 90’lardan itibaren toplumsal hareketler de anarşizm ile omuz omuza yol alır. 1990’ların yoğun militer atmosferi içerisinde, olağanüstü hâl ve askerî müdahalelerin gölgesinde, Türkiye’de antimilitarist hareketin örgütlenmeye başladığı görülür. Bu hareket, ilk vicdani retçilerin beyanlarına ve Savaş Karşıtları Derneği’nin kuruluşuna da sahne olur.[7] Aynı zamanda LGBTİ, feminist, ekolojist, anti-otoriter hareketler de anarşist görüşle sürekli bir paslaşma içerisindedir. Örneğin 1999’da Ankara’da bir grup anarşist tarafından kurulan kültür kooperatifi, anti-militaristleri, vicdani retçileri, ekolojistleri de bir araya getirir.[8]
Bu dönemde, toplumsal hareketlerin yanında, doğrudan anarşizm felsefesi etrafında örgütlenen gruplar da ortaya çıkar. 1998’de Anarşist Gençlik Federasyonu (AGF), 2000’lerde Anarşist-Komünist İnisiyatif (AKİ) ve Devrimci Anarşist Faaliyet (DAF) kurulur.

Günümüzdeki durum

2000’li yıllara gelindiğinde, anarşi kelimesi artık kaos ve terör ile eşanlamlı olmaktan çıkar ve bir siyaset felsefesi, bir eylem pratiği olarak görülmeye başlar. Bugün Türkiye’deki anti-otoriter ve yatay örgütlenme eğilimli pek çok siyasi hareketin anarşizmin 80’lerden gelen mirasıyla serpildiği gözlemlenir.[9] Kürt hareketinden kadın hareketine, Emek sineması protestolarından Gezi’ye uzanan geniş bir yelpazede anarşist yaklaşımın izleri takip edilebilmektedir.

Kaynakça

  1. Barış Soydan, (2013). Türkiye’de Anarşizm: Yüzyıllık Gecikme. İstanbul: İletişim.
  2. Gün Zileli & Emine Özkaya, “Türkiye’de Anarşizm” http://www.gunzileli.com/2007/11/08/turkiyede-anarsizm/ 20 Mayıs 2018 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  3. Modern Türkiye’de Siyasi Düşünce Dizisi. VIII:Sol. İstanbul: İletişim. 2007. s. 1153–1168. ISBN 978-975-05-0507-2.
  4. Osmanlı’da Anarşizm – Sarayın Kapısına Dayanan Anarşistler: İtalyan İşçi Birliği, Meydan Gazetesi, 23.
  5. “Türkiye’de ‘anarşist aydın’ olmak” 22 Ağustos 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Rıfat Saltoğlu, Mesele, 85, 2014.
  6. “Türkiye’de Yayınlanan Ön Dönem Anarşist Dergiler”, Can Başkent, Kültür Mafyası.
  7. Yavuz Atan, “Vicdani ret ve savaşkarşıtı hareketin kısa tarihi”, Türkiye’de Anarşizm, 2013, İstanbul: İletişim, ss. 155-171.
  8. "Türkiye'de Anarşist Yazının Gelişimi ve Siyahi Dergisi" 22 Ağustos 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Ece Baykal, Marmara İletişim Dergisi 13, 2014, ss. 1-19.
  9. "Kara bayrağın Türkiye'de yirmi yılı" 22 Ağustos 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Süreyyya Evren, Birgün, 20 Kasım 2006.
This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.