Arif Hikmet Bey
Ahmed Arif Hikmet Bey Efendi (d. 1786, İstanbul - ö. 1859, İstanbul) 1846 - 1854 doneminde Osmanlı Şeyhülislamı.
Ahmed Arif Hikmet Bey Efendi | |
---|---|
Doğum |
1786 İstanbul |
Ölüm |
22 Mart 1859 İstanbul |
Meslek | Müderrris, kadı, Osmanlı Devleti müftüsü/şeyhülislamı. |
Ebeveyn(ler) | İbrahim İsmet Bey (babası) |
Yaşamı
Tam ismi Seyyid Hacı Ahmet Arif Hikmet Beyefendi'dir. 1786'da İstanbul'da doğmuştur. Babası İbrahim İsmet Bey padişah III. Selim döneminde nakib-ül-eşraf ve kazasker idi. Büyük dedesi ve dedesi devlet adamları olup vezirlik rütbesine erişmişlerdi.[1]
İstanbul'da bir ileri medrese eğitimi gördükten sonra 1796'da müderris olarak ilk ilmiyye görevine başladı.[2] Bu arada ilimsel ve edebî çalışmalara da başladı. 1816'da Kudüs kadılığına tayin edildi. Sonra sırasıyla 1820'de Mısır kadılığı ve 1821'de Medine kadılığı görevine getirildi. 1826'da Mekke payesi verildi ve hac görevini ifa edip "hacı" olarak da anılmaya başlandı. 1828'de İstanbul payesi verilip İstanbul'a geldi. 1829'da Rumeli'nde nüfus tahrir işlerini nezaret etme görevi verildi. 1830'da nakip-ül-eşraf görevine getirildi ve görevden Haziran 1734'te azledildi. 1834'te Anadolu kazaskeri ve 1838'de Rumeli Kazaskeri görevlerine tayin edildi. 1839'da Meclis-i Vala-yı Ahkam-ı Adliye üyeliğine seçildi. Hemen ardından Rumeli müfettişliği'ne getirildi ve Dar-ı Şura müffettişi oldu. Osmanlı topraklarında eğitimin yaygınlaştırılması amaci ile kurulan Meclis-i Maarif-i Muvakkat'a üye seçildi.[2]
1 Aralık 1846'da Şeyhülislam oldu. Şeyhülislam olarak yedi buçuk yıl görevde kaldı. Sultan Abdülmecid döneminde ortaya çıkan "Softalar Vakası" sırasında müsemahadar davrandığı için 11 Mart 1854'te bu görevden azledildi.[1]
Aralık 1858'de kendisinden sonra șeyhülislam olam Meşrepzade Mehmet Arif Efendi ölünce ikinci bir defa şeyhülislam olması muhtemel olduğu kabul edilmekte idi. Fakat Ahmet Arif Hikmet Bey ile sadrazam olan Âli Paşa arasında ihtilaflar olduğu için bu gerçekleşmedi.[1]
Mart 1859'da İstanbul'da ölmüştür. Mezarı Üsküdar'da Kartalbaba Tekkesi karşısında bulunan ve kendi adını taşıyan sebil çeşmenin bitişiğindedir.
Kütüphanesi
Ahmet Arif Hikmet Bey Efendi'nin âlim, edip ve şair olduğu bilinmektedir.[2] Nadide ve genel olarak yazma kitap toplaması ile isim yapmıştır. Şahsi kütüphanesinin 12,000 ciltlik nadide eseri ihtiva ettiği bildirilmektedir.[1] Bu kitapların bir listesi kendisi tarafından hazırlanmıştır ve bu liste İstanbul Teknik Üniversitesi kitaplığında bulunmaktadır.
Hicaz'da kadı olarak görev yapmakta iken 1853-55 yıllarında Medine'deki Mescid-i Nebevi'nin kıble tarafında bir kütüphane inşa ettirmiştir. Bu kütüphaneye kendi koleksiyonundan 5.000 kadar kitap bağışlamıştır. Bu kütüphanenin günümüzde kendi adıyla anıldığı bildirilmektedir.[1].[3]
İstanbul'daki şahsi kütüphanesi Ahmet Cevdet Paşa'nin eserlerine kaynak olduğu Ahamet Cevdet Paşa hatıralarında bahsedilmektedir.[4] Bu şahsi kütüphane Ahmet Arif Hikmet Bey Efendi'nin ölümü ile yeğeni Beykozlu İzzet Efendi'ye geçmiştir. Bu kitapların bir kısmı İbnülemin Mahmut Kemal İnal tarafından satın alınmış ve İstanbul Teknik Üniversitesi Kitaplığı"'na hibe edilmiştir.
Eserleri
Edebiyat, biyografi ve fıkıh üzerinde eserleri bulunmaktadır:
- Divan-ı Arif Hikmet Beyefendi: Klasik divan edebiyatı'na uygun şiirler yazmıştır. Bu şiirlerde Nef'i, Nabi ve Nedim'den etkilendiği görülmektedir. Divan edebiyatı 19. yüzyılda eski olarak görülmekle beraber Tanzimat Edebiyatı'nın şairlerinden olan Namık Kemal onun II. Mahmud döneminin en iyi şairlerinden olduğunu belirtmiştir. Şiir eserlerini Türkçe, Arapça ve Farsça olarak üç dilde yazmıştır ve bunlar divanında toplanmıştır. Ahmet Cevdet Pașa bu divanı genellikle övmüş ve özellikle Arapça şiirlerin gayet güzide olduğunu belirtmiștir.[4] Divan, "Mehmet Ziver Bey" editörlüğü altında hazırlanıp eski Arapça alfabeli yazılı olarak (Hicri 1283'de) İstanbul'da Divan-i Arif Hikmet Beyefendi adı ile bastırılmıştır.
- Tezkere-i Şuarra: 1502-1837 döneminde yaşamış olan 203 şairin biyografisinin mahlaslarına göre sıralanmış olarak ihtiva etmektedir. Yazma olarak bir nüshası Millet Kütüphanesi'nde bulunmaktadır.
- Mecmûat-i Teracim: Ulema ve tarikat şeyhleri ve șairlerinin biyografilerini ihtiva eder.
- Hulasatü'l makalât fi mecâlis'i mukâlemât:
- Ahkâmü'l-mer'iyye fi'l-avâz'l-emirriye: Yazma kopyası bulunmakla beraber (Hicri 1285, 1267, 1269'da) birkaç kere İstanbul'da basılmıştır.
- Keşfü'z Zunûn zeyli: Eksik olarak bazı yazma nüshaları bulunmaktadır.
- Ayrıca kendi el yazısıyla yazılmış Rumeli Teftiş Defterl, Mecmua-i Esar ve kısa bilgileri kapsayan bir hatıra defteri.
Kaynakça
- Yayın Kurulu, (1999) "Arif Hikmet Beyefendi", Yaşamları ve Yapıtlarıyla Osmanlılar Ansiklopedisi, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, C.1 s.250, ISBN 975-08-0073-7
- Mehmed Süreyya (haz. Nuri Akbayar) (1996), Sicill-i Osmani, İstanbul:Tarih Vakfı Yurt Yayınları ISBN 975-333-0383 C.III s.274-275
- Cerrahoğlu, İ. (1988), "Şeyhülislam Arif Hikmet ve Medine-i Münnevverde Kurduğu Kütüphane", A.Ü. Ílahiyat Fakültesi Dergisi C.30 s.111.
- Ahmet Cevdet Paşa (1308) Belagat-i Osmaniyye İstanbul, s.171, 193, (Osmanlıca)
Ayrıca bakınız
Dış bağlantılar
- Yayın Kurulu, (1999) "Arif Hikmet Beyefendi", Yaşamları ve Yapıtlarıyla Osmanlılar Ansiklopedisi, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, C.1 s.250, ISBN 975-08-0073-7
- Mehmed Süreyya (haz. Nuri Akbayar) (1996), Sicil-i Osmani, İstanbul:Tarih Vakfı Yurt Yayınları ISBN 975-333-0383 C.III s.274-275
- Meşihat-i Celiye-i İslamiyye Heyeti,
- Osmanlıca: (1334/1916) Ìlmiyye Salnamesi, Ìstanbul:Matbaa-i Amire s.590
- Yeni Türkçe: (Haz. Seyit Ali Kahraman, Ahmed Nezih Galitekin, Cevdet Dadaş) (----) İlmiyye Salnamesi, İstanbul:İşaret Yayınları, ISBN 975-350-064-5
Önce gelen: Mekkizade Mustafa Asım Efendi |
Osmanlı Şeyhülislamı 1846-1854 |
Sonra gelen: Meşrepzade Mehmet Arif Efendi |