Bosna Savaşı

Bosna Savaşı, Bosna-Hersek'te 1 Mart 1992'den 14 Aralık 1995'e kadar sürmüş olan bir savaş. Üç yıldan fazla süren bu savaş sırasında 100.000-110.000 kişi hayatını kaybetmiş, 2 milyon kadar insan da yerini yurdunu terk etmek zorunda kalmıştır.

Bosna Savaşı
Yugoslavya'nın dağılması
Tarih1 Mart 1992-14 Aralık 1995
Bölge
Sonuç NATO zaferi. Dayton Antlaşması
Taraflar

Boşnak Ordusu


Hırvatistan Ordusu
Hırvat Savunma Konseyi
Alman, Macar, İngiliz, Fransız ve Ustaşa-Hırvat asıllı yabancı gönüllüleri


NATO
UNPROFOR


Dolaylı katılım:
MPRI askeri danışmanları

Vatikan[1]
İslam Konferansı Örgütü [2]

Yugoslavya Halk Ordusu
Sırp Cumhuriyeti Ordusu
Krayina Sırp Cumhuriyeti Ordusu
Batı Bosna Halk Savunması


"Kaplanlar" (yeni çetnikler)
Diğer yeni çetnik ve sözde askeri birlikleri ("Akrepler", Sırp Radikal Partisi gönüllüleri vb.)
Rus, Yunan, Boşnak, Hırvat vb. gönüllü/paralı askerleri

Sırbistan Sosyalist Cumhuriyeti
Komutanlar ve liderler

Aliya İzzetbegoviç
Sefer Haliloviç
Franjo Tudjman
Mate Boban
Willy Claes
Leighton W. Smith

Rupert Smith

Radovan Karaciç
Ratko Mladiç
Fikret Abdiç
Željko Ražnatović
Slobodan Mediç, Vojislav Šešelj vb.

Slobodan Miloşeviç
Kayıplar

97.207[3]

-200.000 ölü, 250.000 yaralı, 2.000.000 mülteci
Ekim 1992-Şubat 1994 dönemi, Batı Hersek'te ve Orta Bosna'da Boşnak-Hırvat Savaşı dönemidir (Mostar, Bugoyno, Travnik çatışmaları, karşılıklı etnik temizlik).

Tarihsel arka plan

Savaşın başlaması

Sovyet Birliği'nin dağılması, Berlin Duvarının yıkılması sonrasında Batının Balkanlardaki çalışmaları da, bu bölgede patlayan savaşlarda oldukça etkilidir. Vatikan, Avusturya ve Almanya, Hırvatistan'ı Yugoslavya'dan ayrılmaya teşvik etti. Hırvatistan'ı çok geçmeden Bosna izledi. 29 Şubat-1 Mart 1992'te Bosnalı Hırvatlar ve Bosnalı Müslümanlar bir bağımsızlık referandumu düzenlediler ve sonuç yüzde 99.7' ile Yugoslavya’dan bağımsızlık ilanı yönünde oldu.

Yüzyıllar boyunca Osmanlı İmparatorluğu himayesinde bulunan Bosna Hersek, kozmopolit bir yapıda olmasına rağmen o dönemin şartlarında milliyetçilik duygusunu öne çıkaramayan bir bölge olmuştur. Ancak yine de, Sırpların ilk etnik düşüncelere dayanan faaliyetleri, o dönemde güneye inmek isteyen Rusya’nın Ortodoks ve Slav kimliğiyle Sırpları etkilemesiyle başlamıştır. Tımar sistemi sebebiyle Boşnaklara daha geniş alanlar verilmesi Sırpları oldukça rahatsız etmiştir.1 1908 yılından itibaren Avusturya Macaristan İmparatorluğu’nun hâkimiyetine girmiştir. Daha o dönemde sınırları belli olan bir bölge haline gelmiş ve etnisite yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlamıştır. Sırbistan, Hırvatistan, Bosna Hersek, Makedonya, Karadağ ve Slovenya’nın oluşturduğu Yugoslavya devletinin ortaya çıkışı ise Birinci Dünya Savaşı sonrası gerçekleşmiştir. İki dünya savaşı arasındaki süreçte ise Boşnakların çoğunlukta olduğu bu bölgede henüz gerilimi başlatan nedenler görülmemektedir. Ancak İkinci Dünya Savaşı sonrası, Sırplaştırma politikaları baş göstermiştir. Bosna Hersek’in kuzey ve güney kısımlarına Sırpların göç ettirilmesinin amacı, kuzeyde Hırvat Boşnak ayrımını, güneyde ise Karadağ Müslümanları ile Boşnak ayrımını yaratmaktır. Doğu Bloğu ülkelerinin 1990’lı yıllara yaklaşırken komünizmi terk ederek bağımsızlık istemeleri etnik ve dini farkların ortaya çıkışını tetiklemiştir. Sırbistan yönetiminin ve Başkan Miloseviç’in benimsediği “Büyük Sırbistan” hayali, Bosna’da başlayacak çatışmanın en büyük sinyalidir. Hırvatistan ve Slovenya’nın bağımsızlığı sonrası Bosna Hersek’te de yankı uyandırdı. İlk ayrılık Bosnalı Sırpların Yugoslavya içerisinde kalmak isterken, Boşnak ve Hırvatların bağımsızlık istemeleri sonucunda yaşanmıştır. Referandum yapılmasına karar verilmiş ve çıkan sonuç bağımsızlık yönünde olmuştur. Daha sonra da, Bosna Hersek parlamentosu bağımsız bir “Bosna Hersek Devleti” kurulduğunu ilan etmiştir.2 Buna karşılık Bosna Hersek içerisinde kendi parlamentolarını kurarak Yugoslavya’ya bağlı kaldıklarını duyuran Sırplar, büyük bir savaşın temellerini orada atmış olmuştur. 1992 yılında başlayan savaş, 1995 yılına kadar sürmüş ve NATO müdahalesi ile çatışma durdurulmuştur. BM’nin ve ABD’nin önderliğinde 1995 yılında imzalanan Dayton Barış Antlaşması ile savaş sona ermiştir.[4]

Vase Miskin Sokağında Patlama: Yugoslavya'ya Karşı Ambargo

27 Mayıs 1992'de, kuşatma altında bulunan Saraybosna'da, Vase Miskin sokağında meydana gelen patlama sonucunda 17 sivil hayatını kaybetti, 108 kişi de yaralandı. Onlarca sivilin ölmesi üzerine İngiltere Başbakanı John Major, ABD Başkanı George H. W. Bush, Türkiye Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin ve başka siyasi liderleri hemen bu olayın Sırplar tarafından yapıldığını anlamıştı. Neticede, üç gün sonra, 30 Mayıs 1992'de, BM Güvenlik Konseyi, Sırpların yaptığı ekmek bekleyen insanlara saldırı nedeniyle Yugoslavya Federal Cumhuriyeti'ne petrol satışının yasaklanması ve hava bağlantısının kesilmesini de kapsayan geniş bir ekonomik ambargo uygulanmasını kabul etti.

Savaşın Tarafları

Bosna Hersek çatışmasında belirli amaçları doğrultusunda birbirlerine karşı direkt güç kullanan birincil taraflar Boşnaklar ve Sırplardır. (Hırvatlar bu çatışmada hem mağdur hem suçlu durumuna düşebilen, aslında birincil taraf sayılabilecek ancak ne Boşnaklar ne de Sırplar kadar net amaçları olmayan bir topluluk olarak adlandırılabilir.) Birincil tarafları destekleyen ancak çatışmanın sonucundan doğrudan etkilenmeyen ikincil taraflar ise; Sırplarla ittifak kuran Rusya ve Boşnaklarla ittifak kuran ABD’dir. Bu iki devletin dışında sayabileceğimiz çatışma içerisindeki diğer aktörler ise üçüncül taraflardır. Çatışmanın başında etkisi olmayan ancak sonucu etkileyebilecek olan üçüncül taraflar; BM, NATO, AB gibi kuruluşlardır.[5]

Bosna Soykırımı

Sırp Komutan ve arkadaşları ile beraber rehine takası için Sarajevo yakınlarında beklerken etrafına şaka amaçlı oğlunun kafasına Tokarev TT-33 marka tabancasını dayıyor, 1992
Fotoğraf: Mihail Yevstafyev

Soykırım, savaş başladığından beri Sırpların başvurduğu yegane savaş yöntemiydi. Daha savaşın ilk evrelerinde Nisan 1992’de Srebrenitza’nın hemen dışında bulunan Bratunac köyünde yaklaşık 350 Boşnak, Sırp paramiliterleri ve özel polis güçleri tarafından işkenceye tabi tutulmuş ve öldürülmüştü.

Miloseviç’in eski korumalarından Nasır Oriç’in kurduğu Müslüman direniş örgütü ilk yıllarda Srebrenica’yı savundu. Yugoslavya SFC ordusunun tüm imkânlarını kullanan Sırplara karşı Müslümanlar bölgeye uygulanan ve en çok kendilerinin zarar gördüğü ambargodan ötürü hafif silahlarla ve az sayıda mermi ile karşı koymaya çalışıyordu.

Bosna Savaşı’nın sonlarına doğru Müslümanların birçok cephede zafer kazandığı bir sırada öne çıkarılan Dayton Barış müzakereleriyle savaşın sona ereceğini gören Sırplar, avantaj elde etmek için iki stratejik kent olan Gorajde ve Srebrenica’yı ele geçirmek maksadıyla bu iki kente saldırdılar. BM tarafından güvenli bölge olarak ilan edildikten iki yıl sonra Srebrenica, 1995 yılının yaz ayında toplu katliamın kurbanı oldu.

Srebrenica çevresindeki ilk toplu mezarları ortaya çıkararak Pulitzer Ödülü kazanan Amerikalı gazeteci David Rohde bu tavrı eleştirerek şöyle dedi: “Uluslararası camia taraflı bir şekilde binlerce insanı silahsızlandırmış ve sonra da onları en azgın düşmanlarına teslim etmiştir. Srebrenica, uluslararası camianın felaketin uzağında durduğu bir durum değildir. Aksine, uluslararası camianın eylemleri katilleri cesaretlendirmiş, onlara yardım etmiş ve işlerini kolaylaştırmıştır. Srebrenica’nın düşmesi gerçekte olması gereken bir durum değildi. Binlerce iskeletin Doğu Bosna’da oraya buraya saçılmasına hiç gerek yoktu. Binlerce Müslüman Bosnalı çocuğun Sırplar tarafından boğazlanmış babalarının, dedelerinin, amcalarının ve kardeşlerinin hikayesi ile büyümesine hiç gerek yoktu.” [6]

Markale Pazarında Birinci Patlama: NATO'nun Ültimatomu

Bosna-Hersek Federasyonu Kurulması

Savaşın ilk aylarından başlayarak Birleşmiş Milletler temsilcisi Cyrus Vance ve Avrupa Birliği temsilcisi Lord Owen savaşı durdurmak için taraflarla müzakereler yaptılar. Bosna-Hersek'i etnik açıdan 3 bölgeye ayıran çeşitli haritalar çizildi ve taraflara sunuldu. 1994 yılında NATO uçakları Birleşmiş Milletler'in ilan ettiği uçuş yasağını uygulamaya başladılar. Böylece Sırpların hava üstünlüğü kaybolmuş oldu. Mart 1994 tarihinde Boşnaklar ve Bosnalı Hırvatlar anlaşmaya vardılar ve birbirleriyle savaşmaktan vazgeçtiler.

Srebrenica ve Jepa'nın düşmesi

Markale Pazarında İkinci Patlama: NATO Askerî Müdahalesi

28 Ağustos 1995'te Saraybosna'daki Markale pazarına Sırplar tarafından atılan bombanın patlaması sonucu 37 kişi öldü, 90 kişi de yaralandı. 30 Ağustos 1995'te, en son UNPROFOR askeri de Bosna Sırp topraklarından ayrılır ayrılmaz NATO uçakları Sırp Cumhuriyeti’nde seçilmiş bazı hedeflere bir dizi hassas vuruş yaptılar. Bosna Sırp askeri birliklerine yönelik NATO bombardımanı için gerekçe olarak Markale'deki silahsız Boşnaklara karşı saldırı ve Srebrenitza katliamı gösterildi. Hırvat, Boşnak ve NATO saldırıları karşısında uzun süre dayanamayan Sırp birlikleri, Ekim ayında teslim olmak zorunda kaldı.

NATO baskılar sonucu İzzetbegoviç, Tudjman ve Miloseviç anlaşma masasına oturdular. 21 Kasım 1995'te Dayton Antlaşması kabul edildi. 14 Aralık 1995'te bu antlaşmanın son halinin imzalanmasıyla birlikte Bosna Savaşı son bulmuş oldu.

Savaşta Türkiye'nin rolü

Hollanda raporlarına göre, Türkiye Bosna'da bulunan İslamcı Birliklere silah verilmesine yardım etti.[7]

İlgili Filmler

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. Katolik kiliselerinde silah saklaması
  2. Silah sevkıyatı, mali destek
  3. «Research halves Bosnia war death toll to 100,000». Reuters. November 23, 2005.
  4. Yaşar, Cemile (4 Kasım 2020). "Çatışma Analizi Bosna Savaşı Örneği". Küresel Siyaset. 4 Kasım 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Kasım 2020.
  5. Yaşar, Cemile (4 Kasım 2020). "Çatışma Analizi Bosna Savaşı Örneği". Küresel Siyaset. 4 Kasım 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Kasım 2020.
  6. Rohde, Son Oyun, s. 351, 353.
  7. "Türkiye Bosna'ya silah sağladı". 9 Şubat 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Nisan 2016.

Dış bağlantılar

Belgesel Video Görüntüleri
This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.