Kazasker İvaz Efendi Camii

Kazasker İvaz Efendi Camii, şehrin karasurlarıyla kısmının Haliç’e yakın köşesinde Edirnekapı ve Ayvansaray arasında Eğrikapı yakınında bulunmaktadır. Halk arasında Eğrikapı Camii olarak da bilinen mabet Bizans döneminde imparatorlar tarafından çokça tercih edilen Blakhernai Sarayı’nın kalıntılarının bulunduğu yerdeki teras üzerine inşa edilmiştir. Cami avlusunun batı sarafı kara surları ile sınırlandırılmış olup bu kısımda Anemas Kulesi adı verilen bir kule bulunmaktadır. Surlara paralel olarak Haliç’e doğru uzanan kemerli ve tonozlu uzun dehliz olan Anemas Zindanları yukarı ucu İvaz Efendi Camii’nin avlusunun altında uzanmaktadır. Yıllar öncesinde cami avlusunda bir sıbyan mektebi ve bir medresenin olduğu bilinse de bu yapılardan günümüze herhangi bir kalıntı ulaşmamıştır. Caminin kıble yönündeki duvarının dışında bulunan küçük meydanın ortasındaki kitabesiz çeşme hala varlığını korumaktadır.

Kazasker İvaz Efendi Camii

Tarihi

Caminin tarihçesine dair fazla bilgi olmamakla birlikte İstanbul’da büyük tahribatlara sebep olan büyük yangınlardan etkilendiği düşünülmektedir ancak caminin içinde yangından kolayca etkilenebilecek ahşap pencere kapakları, nakışlı külahı ve yine ahşap olan minber günümüze kadar gelmiştir. 19. Yüzyıl içinde İstanbul mimarisinde bir ilk olan ve camiyi üç taraftan çeviren çevre revakları ortadan kalkmış ve sadece girişlere ahşaptan camekanlı sundurmalar yapılmıştır. 1940-1950 yılları arasında bu sundurmalar da yok olum ve yerine öncekilere benzemeyen sundurmalar yapılmıştır.

Mimarisi

Şadırvanı ve eskiden kalma şadırvan kalıntıları bulunmayan cami mimarisi bakımından çağdaşı olan mimari eserlerden farklıdır.  Mihrap kısmı dışarıya taşan kare şeklindeki caminin üç tarafındaki cephelerinde ince ahşap direklere oturan, öne meyilli ahşap çatılara sahip “U” biçiminde sakaflar bulunuyordu. 1950'li yıllara kadar görülen bu elemanlar günümüzde bulunmamaktadır. Bu ölçülerdeki ibadethanelerin sahip olması gereken üç veya beş bölümlü son cemaat yeri İvaz Efendi Cami’de bulunmamaktadır. Son cemaat yeri olarak sadece sağdaki revak kullanılmaktadır, bu sebeple kıble duvarı köşesine ve dışa çıkıntılı yapılan minarenin kürsü kısmında küçük bir mihrap bulunur ve bu alışılmış bir uygulama değildir.

Pencere söveleri küfeki taşından olan caminin bazı yerlerinde ve mihrap çıkıntısında yalnızca taş kullanılırken genel olarak kesme taş ve tuğladan karma malzeme ile yapılmıştır. Mimari olarak diğer Türk eserlerinden farklı olan camide en şaşırtıcı kısım giriş cephesidir. Girişte diğer camilerde bulunan ve bir abideye benzeyen bir taç kapı yoktur. Bunun yerine iki yanda yer alan insan boyu ölçülerinde mermer söveli, yay kemerli ufak kapılar bulunur. Her girişin hemen yanında yukarı galerilere çıkış için ikinci bir giriş daha mevcuttur. Cephenin ortasında birbirine bitişik dört pencere bulunmaktadır, bu sistem üst kısımda da aynı şekilde sürdürülmüştür. Yanlar da ise altlı üstlü ikişer pencere açılmıştır. Altta bulunan pencereler dikdörtgen üsttekiler ise sivri kemerlidir. Saçak hattının üstünde, tromplar hizasında sivri kemerli dört pencere bulunmaktadır. Böylece caminin giriş cephesinden bakıldığında zeminin üstünde iki mahfil olduğu anlaşılmaktadır.

Cami plan bakımından dikdörtgen gövdeli, altı paye ile taşınan kubbeli bir yapıya sahiptir. Mihrap kıble yönünde dışarı çıkıntılı bir mekandadır. Altıgeni oluşturan, duvarlardaki payelere oturan büyük kemerler üzerinde duran ve pandantiflerle geçişi sağlanan ana kubbe harimi örtmektedir ve bu ana kubbe etrafında bir tane kıble yönünde, iki yanda ikişer tane olmak üzere toplam beş adet yarım kubbe bulunmaktadır. Köşelerdeki geçişlerde mukarnas dolgular kullanılmıştır. Harimde, diğerlerinden daha geniş bir kemerle ayrılan mihrap çıkıntısının üstünü örten yarım kubbenin geçişleri içten dilimli tromplarla sağlanmıştır. Kasnaklarında pencerelerin açıldığı kubbe ve yarım kubbeler kurşunla kaplanmıştır. Harimin kıble duvarına kadar uzanan iki yanında bulunan mahfil galerileri altıgen esaslı camilerde usuldendir ve İvaz Efendi Camii’nde de mevcuttur. Bu mahfil galerileri iki yanda da altışar tane olan sivri Türk kemerleri tarafından taşınmaktadır. Girişlerin arasındaki mahfil yandakilerle aynı hizadadır. Buradaki en üstte ve dört pencere ile aydınlatılan mahfile neden gerek görüldüğü ve görevinin ne olduğu anlaşılamamaktadır. Bütün galeri ve mahfillerin ahşap korkulukları yeni olduğu üslupsuz olmalarından anlaşılmaktadır.

Caminin cephelerinde çok sayıda bulunan pencereler caminin bol miktarda ışık almasını sağlamıştır. Bu pencere çokluğu, İvaz Efendi Camii’nde sadece cepheyle sınırlı değildir, kubbe kasnağı, trompların ve içinde mihrabın bulunduğu yarım kubbenin kasnağında da pencereler bulunmaktadır. Aynı zamanda kıble duvarında mihrabın üstünde de sivri kemerli büyük bir pencere daha vardır.

Minarenin kıble duvarının köşesinde yer almış olması alışılmadık bir durumdur ve kürsü kısmında ufak bir mihrapla cami duvarına bitiştiği yerde içi mukarnaslı küçük bir tromp yer alır. Üstünde şerefeye geçişi sağlayan geniş çukurlu mukarnaslar halindeki gövdesi hafifçe pahlandırılmıştır. Şerefeye kadar yıkık olan minarenin şerefe korkuluğu ve petek kısmı 1950’den sonra yapılmış ve 1990’da tekrar yenilenmiştir.

İvaz Efendi Camii’nin iç süslemesinde mihrapta çini kullanılmıştır. Mihrabı çevreleyen çiniler, beyaz zemin üzerinde her bir karoda iki yarım olmak üzere sekiz uçlu yıldızlarla bezenmiştir.iö yüzeyi uzunlamasına dilimler halinde olan mihrabın yaprak ve çiçeklerden oluşan bir süslemeye sahip olan beş tam, iki yarım pano halinde yüzeyleri mevcuttur. Bu yüzeylerde çini üzerinde Allah ve Muhammed, Ebu Bekir ve Ömer, Osman ve Ali, Hasan ve Hüseyin, en sonuncuda da “rıdvânullāhi teâlâ” yazıları bulunmaktadır.

Kıble duvarı önünde oldukça kalabalık bir hazire bulunan yapını kesme taş avlu duvarının bir kısmı durmakta ve Dervişzade Sokağı’na kemerli bir kapı ile geçiş sağlamaktadır, bu girişin sol tarafında binalar bulunmaktadır. İç kısımda kubbenin ortasından sarkan avize çok eski değildir. Minber oldukça sadedir ve malzemesi mermerdir ancak minberin külah kısmı zengin kalem işi nakışlarla bezenmiştir. Harimdeki kalem işleri ise yenidir. Mahfilleri taşıyan sütunlar ve sütun balıkları yağlı boya ile kaplanmıştır. Camideki ahşap işçiliğinden kalan bazı pencere kanatları vardır, kapılara ise ahşap düz kapı kanatları takılmıştır.[1]

Kaynakça

  1. Eyice, Semavi. "İvaz Efendi Camii". Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. TDV İslâm Araştırmaları Merkezi. 13 Temmuz 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2016. Tarih değerini gözden geçirin: |erişimtarihi= (yardım)
This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.