Mesnevî (Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî)
Mesnevî, Mesnevî-i Şerif ya da Mesnevî-yi Manevî (Farsça: مثنوی معنوی), Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî'nin altı ciltlik Farsça eseri. Mesnevî, doğu klasik edebiyatında, uyakça müstakil beyitlerinin, ikişer mısrası kafiyeli olan bir nazım türüdür ve muhtelif şairlerin neşrettikleri birer "Mesnevî" vardır. Yalnız, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî'nin çağından beri, Mesnevî dendiği zaman bu kitap olduğu anlaşılıyor.[1]
Yazımı
Yazımına 656 yılından evvel başlanılan eser, Dîvân-ı Kebîr ile birlikte Mevlânâ külliyatının ekseriyetini teşkil eder. Mevlânâ'nın "Birlik Dükkânı" addettiği Mesnevî, içinde Hint, İran, Yunan, Roma mitolojisi; Yaradılış Destanı, erenlerin kıssaları, âşık masalları, halk öyküleri barındıran; "dünya cenneti"nde insan hürriyetinin anahtarlarını ardışık öyküler içinde vermeyi gaye edinmiş bir eserdir. Mesnevî 25.632 beyitten oluşmakta olup "Mağz-ı Kur'an" yani "Kur'an'ın özü" denmektedir. Çünkü Mevlânâ adeta Kur'an'ı bizlere anlatmak istediğini hikâyeler; kıssalar ve deyimler aracılığıyla anlatmıştır. Mesnevî'deki hikâyelerin hiçbiri birbirini tamamlamaz bir hikâye anlatılırken başka bir hikâyeye geçilir o hikâye başka bir hikâyeyi başlatır ve böyle devam eder. İçinde ibretlik hikâyeler de vardır.[2] Eser bizzat Mevlanâ tarafından kaleme alınmamıştır. Öğrencisi Hüsamettin Çelebi tarafından, Mevlana'nın muhtelif zamanlarda söylediği beyitlerin yazılmasıyla oluşmuştur.
Edebî tarzı
Mesnevî nâzım biçiminde her beyitin iki dizesi birbiri ile uyaklıdır. Mevlânâ, altı ciltlik Mesnevî'sinde tasavvufi fikir ve düşüncelerini, birbirine eklenmiş hikâyeler hâlinde anlatmaktadır.
- "Ömrümün özeti şu üç sözden ibarettir: Hamdım, piştim, yandım."
- -Mevlânâ
Mesnevî adını, eserine bizzat Mevlânâ vermiştir. Aslında mesnevî, doğu edebiyatlarında; her beyti kendi arasında kafiyeli, aynı vezinle yazılmış manzumelere verilen ortak bir isimdir. Ancak Mevlânâ'nın ölümsüz eseri yazıldıktan sonra, mesnevî denilince; ilk olarak onun altı ciltlik bir hazine olan ve "Mesnevî-î Şerîf" veya "Mesnevî-î Manevî" gibi isimlerle anılan eseri hatırlanmaktadır.
İlk 18 Beyit
Mevlânâ tarafından bizzat söylendiği için, Mesnevî'nin ilk on sekiz beytine Mevlevîler pek büyük bir ehemmiyet verirler.[3] Aşağıdaki, Türkçede Mesnevî'nin önemli şarihlerinden biri sayılan Abdülbaki Gölpınarlı'nın tercümesiyle Mesnevî'nin Mevlevîlerce eserin bir tür özetini teşkil eden bu ilk dokuz beytidir:
“ |
Dinle, bu ney nasıl şikâyet ediyor; ayrılıkları nasıl anlatıyor. |
” |
Kaynakça
- Eflakî; Menakubü'l-Ârifîn.
- Abdülbaki Gölpınarlı, Mesnevî Tercemesi ve Şerhi, I.-II. cilt; s. ix; İnkılap Yayınevi, İstanbul.
- Abdülbaki Gölpınarlı; op. cit.; s. 16.