Caferilik
Câferîlik ya da Câʿferî düşünce ekolü, İmamiye-i İsnaaşeriye (Onikiciler/Onikicilik) islam mezhebinin temelini teşkil eden fıkıh ekolüdür. (Arapça: اثنا عشرية) Fıkhî islam mezhebinin Câferîyye Şiîliği olarak adlandırıldığı da olur. Şiîlerin çoğunluğunun mensup olduğu fıkhî mezheptir. Günümüzde Şiîler başlıca Üç ana fırkaya ayrılmışlardır. Bunlar nüfus oranlarına göre sırasıyla İsnâ‘aşer’îyye, İsmâ‘îl’îyye ve Zeyd’îyye fırkalarıdır. İran İslam Cumhuriyeti'nde hakim olan "İsnâ‘aşer’îyye" fırkasının %90'ının takip ettiği resmî fıkhî mezhep Câferîlik'tir. Ayrıca, İsmâ‘ilîğin Mustâ‘lî-Tâyyîb’îyye kolu tarafından da fıkhî meselelerde takip edilmekte olan mezheptir.
|
|
Kutsal kadınlar
|
İslam portali |
İnanç
İmâmet (İsnâ'aşerîyye i'tikadı)'na göre son İsnâ‘aşer’îyye İmâmı olan, çocukken kaybolup bugün gayba halinde bulunan Muhammed Mehdi bir gün İran'da Cem-î Karân adı verilen meydanda Dünya'ya geri dönecektir.
Câferîlik'teki dini hukuk veya Şeriat ilkeleri, Kur'an ve Sünnetten çıkarılır. Sünnîlik ve Şiîlik arasındaki farklılık, Şiîliğin Muhammed'den sonra ilk yöneticinin hem peygamberin vasiyetiyle, hem de ilâhî seçimle Ali bin Ebu Talib olması gerektiğine inanılmasıdır.
Tarihçe
Câferîlik adını fıkhı iyi bilen altıncı İmam Cafer-i Sadık'ın adından almıştır. Cafer-i Sadık'ın yaşadığı Hicri 2. asırda Câferîlik o imamın takipçilerine verilen bir isim olarak kullanılmıştır.
Kûfe'de Abbâsî Hükümdarı Muhammed bin Mansur Mehdî tarafından yargıçlık görevi verilmiş olan Şerik b. Abdullah, Cafer-i Sadık'ın talebelerinden Muhammed b. Muslim ve Ebu Kureybe'nin "Câferî" suçlamasıyla şahitliklerini reddetmiştir.[1]
Safevî Hanedanı
16. yüzyılda Safevî Hanedanı'nın İmamiye-i İsnaaşeriye’yi devletin resmî mezhebi olarak seçmesiyle Câferîlik adı kullanılmaya başlanmıştır.
Afşar Hanedanı
Afşar Hanedanı'nı kuran Nadir Şah, 1736'da Safevî döneminde tavsiye edilen Ebu Bekir, Ömer ve Osman bin Affan'ın lanetlenmelerini yasaklamış ve bunun karşılığı olarak Osmanlı Devleti'ne bir teklif sunarak Afşar imâmiliğinin Câferîlik olarak adlandırmasını ve diğer dört Sünnî fıkıh mezhebiyle birlikte beşinci bir fıkıh mezhebi olarak kabul edilmesini önermiştir. Bunun dışında Kâbe'de Câferîlik adına beşinci ek bir sütun yapılmasını ve Câferîlerin Mekke ziyaretlerinin serbest bırakılmasını talep etmiştir. Nadir Şah, İran dışında Irak, Afganistan ve Orta Asya'dan da ulemayı davet ederek Necef'te toplantı düzenlemiş, Osmanlı Devleti'ne yaptığı teklif burada şiî ûlema tarafından kabul edilmiştir.
Osmanlı Devleti ise bu teklifleri İran'ı Sünnîleştirme çabası olarak değerlendirerek Nadir Şah'ı övmüş ve 1746'de imzalanan Kerden Antlaşması ile ilk üç halifenin lanetlenmeleri yasaklandıysa da Câferîliğin beşinci bir fıkhî mezheb olarak kabul edilmesi reddedilmiştir. Neticede Câferîlik hiçbir zaman resmî sünnî mezhebi olamamıştır.
Günümüzde Şia'nın yüzde 80'i On İki İmâmcılığın Câferî fıkhını takip etmektedir. Bu büyük tâkipçi kitlesi nedeniyle Şiiliğin İsnaaşeriyye mezhebinin sıklıkla Câferîlik olarak adlandırıldığı da görülmektedir. Daha çok Azerbaycan, İran, Irak ve Bahreyn'de hâkim olan Şiî mezhebidir.
Alevî inancının, İran'daki On İki İmamcı Câferîlik inancının Anadolu'daki yorumu olduğu iddia edilir.[2][3]
Câferî fıkıh ekolünün İsnâ'aşerîyye / On İki İmamcılık mezhebi içerisindeki konumu
Şiilik ile ilgili bir dizindir. |
---|
On Dört Masum |
İnanç esasları |
Diğer esaslar |
|
İbadetler ve inançlar |
Kutsal şehirler |
Fikir kaynakları |
|
Tarikatlar ve mezhepler |
Hadis külliyatı |
|
Diğer |
|
İslam portali |
Şiî İslâm inancında Ali bin Ebu Talib'in çok özel bir yeri vardır. Şiî amentüsünde bulunan imâmet anlayışına göre Muhammed vefat ettiğinde yerine imâm olması gereken kişi Ali el-Mûrtezâ'ydı. Dolayısı ile imâmetin Ali'nin soyundan devam etmesi şarttır. İsnâaşerîyye mezhebi mensupları arasında en büyük gruplar Câferî fıkhı, Alevî inancı, ve Nusayrî inancı tâkipçilerinden oluşmaktadır. Pek çok konuda İsnâaşeriyye'nin i'tikadını paylaşan Nusayriler, gayba halindeki Muhammed Mehdi hususunda İsnâaşeriyye'den ayrılmalarından ötürü Galiyye'nin Gulat İmamiyye şubesi altında sınıflandırılmaktalardır.[4]
İsnâaşerîyye / Onikiciler mezhebinin fıkıh ekolü olan Câferîlik'teki dini hukuk veya Şeriat ilkeleri, Kur'an ve Sünnetten çıkarılır. Sünni ve Şiilik arasındaki farklılık Şiiliğin Muhammed'den sonra ilk yöneticinin hem peygamberin vasiyetiyle hem de İlahi seçimle Ali olması gerektiğine inanılmasıdır. Ayrıca;
- Sünni ekolden farklı olarak Muhammed'in On İki İmam kanalıyla gelen sözlerini (hadis) olarak kabul ederler.[5]
- Fıkıh usûlü olarak kıyas yerine akıl'ı kabul ederek içtihad'ı önemserler.
- Sünnilerin makbul halife kabul ettikleri Ebu Bekir, Ömer ibn Hattab ve Osman bin Affan kanalıyla gelen hadisleri kabul etmez, onları model almazlar.
- Muhammed ve kızı Fatıma Zehra'nın yanı sıra On İki İmâmlara masumluk ve yanılmazlık atfederler ve sadece bu grubun sözlerini ve rehberliğini dinde kendilerine örnek alırlar.
Câferî fıkıh ekolleri
- Usûlî: Fıkıh usûlü (fıkhî kaynak) olarak Kur'an, Hadis ve İcma'nın dışında Akıl (hikmet)'ı da kabul eder ve gaiba sırasında fakîhlerin içtihâdına önem verir. Günümüzde İran'da uygulanan Velâyet-i Fakîh sistemine yol açmıştır.
- Ahbârî: Peygamber ve İmamlar'ın haberlerine (söz) önem verir ve İçtihad kullanılmasını kabul etmez.
- Şeyhî: Günümüzde takipçisi kalmayan bu kolun içerisinden Bâbîlik dini ortaya çıkmıştır.
Câferî fıkhı ile diğer Sünnî mezhepler arasındaki fikir ayrılıkları
İbadetteki farklılıklar
Câferîlik'te ibadet öncesi yapılan temizlikte (abdest) ayaklar yıkanmak yerine hafif ıslak olan eller ayaklara sürülürek mesh edilir.
Günlük ibadetlerden namaz Sünnilerle aynı şekilde 5 vakit kabul edilir. Ancak öğle ile ikindi, akşam ile yatsı namazları birleştirilerek ( "cem") gerçekleştirilir.
Namaz ibadetinde kıyamda elleri bağlamazlar, sağ ve sol omuza selam vererek namaz bitirmezler, namaz bitiriş şekilleri farklıdır.
Evlilik
Câferîlik ve Sünnilikte evliliğin pek çok kuralı ortak kabul edilmekle birlikte (karşılıklı anlaşma, hukuken tescil edilmesi vs.) Câferîlerde tarafların önceden evliliklerine süre tayin ederek evlenmeleri (Muta nikâhı) geçerli bir uygulamadır. Muta Nikâhı tüm Sünni mezheplerce geçersiz kabul edilmektedir.
Beşte Birlik Vergi (Hums)
Sünnîlerden farklı olarak Câferîlerde Hums denilen gelirin beşte birinden alınan bir vergi bulunmaktadır. Zekâttan farklıdır. Câferî din adamlarına göre Hums'un yarısı Peygamber soyundan gelen kimselere ve fakir, yetim olan Seyyidlere, diğer yarısı da dini bilgisi geniş olup hüküm verebilen Müctehidlere verilir. Müctehidlerin bu parayı kendisine kullanma hakkı yoktur, din yolunda harcanır.
Câfer’îyye Şiîliği'nin diğer Şiîlik mezhepleri arasındaki konumu
Kaynakça
- Şeyh Mufid, El-İhtisas 202
- http://www.cemvakfi.org/blddetay3.asp?ID=145
- http://www.pirsultan.net/kategori.asp?KID=7&ID=64&aID=35
- Öz, Mustafa, Mezhepler Tarihi ve Terimleri Sözlüğü, Ensar, İstanbul, 2011.
- https://docs.google.com/viewer?a=v&q=cache:FuMQOSEFIy8J:home.uludag.edu.tr/users/ucmaz/PDF/ilh/2003-12(2)/12.pdf+%22%C5%9Fiilikte+hadis%22&hl=tr&gl=tr&pid=bl&srcid=ADGEESiYAk-FNFaXY5rlB7fJiRzciKPYp2Zxarfr9l8PXoTTH9GQthmNNBXnWuD72URkm_-1zKSpeV8GweG4IDYYCpt6sFXHMQ6A_Y7bfCEH5aVDbNTZ-b5nJcDynbg-Dn0TIR1i4rr5&sig=AHIEtbQd1V1dqbGlGKk_UxXMM0HvhTMEwA
- Muhammed Ebû Zehra: Mezhepler Tarihi, Sayfa 225, Düşün Yayıncılık, İstanbul, 2011. (Câ’bir, i’tikad ve imân esasları konusunda Câ’fer-i Sâdık’tan ders almış ve onun i’tikadını benimsemiştir. Câ’bir bin Hayyân, Câf’er-i Sadık’ın îlmini topladığı beşyüz risâlesini bir araya getirerek tek bir kitâp halinde yayınlamıştır. Câ’bir bu risâlelerin, kendisinin Câf’er-i Sadık’tan edindiği feyz ve ilhâmlar sayesinde teşekkül ettiğini belirtmiştir.)
- Muhammed Ebû Zehra, Mezhepler Tarihi, Sayfa 225, Düşün Yayıncılık, İstanbul, 2011. (İmâm Câ’fer’in Allah’ın mevcûdiyetini bilme gayesi için Kozmoloji ilmiyle uğraştığını bildiren deliller vardır. Elde ettiği bilgileri Allah’ın vahdaniyetini ispat etmek amacıyla kullanmıştır. Bu konuda, İmâm Câ’fer-i Sadık, Kur'an’in evren ve tabiât hakkında bilgiler vererek insanları düşündürme methodunu uygulamıştır. Mufaddal bin Amra’ya yazdırdığı “Risalet-ût Tevhîd” adlı kitabında tabiât olaylarının insanın hizmetine sunulmuş olduğunu öne sürerek, hepsinin bir yaratıcının eseri olması gerekliliği hakkında yürüttüğü fikirlerini savunmuştur.)
Dış bağlantılar
- Türkiye Câferîleri Sitesi (Türkçe)