Behiç Erkin

Mehmet Behiç Erkin (5 Nisan 1876, İstanbul - 11 Kasım 1961, İstanbul[1]), Türk asker, siyasetçi, diplomat.

Behiç Erkin
Türkiye'nin Fransa Büyükelçisi
Görev süresi
1939-1943
Başkan İsmet İnönü
Türkiye Macaristan Büyükelçisi
Görev süresi
1928-1939
Başkan Mustafa Kemal Atatürk
Türkiye Bayındırlık Bakanı
Görev süresi
14 Ocak 1926 - 15 Ekim 1928
Başbakan İsmet İnönü
Yerine geldiği Süleyman Sırrı Aral
Yerine gelen Recep Peker
TCDD Genel Müdürü
Görev süresi
1 Aralık 1921 - 11 Ocak 1926
Yerine gelen Vasfi Tuna
Kişisel bilgiler
Doğum Mehmed Behiç
1876
İstanbul, Osmanlı İmparatorluğu
Ölüm 11 Kasım 1961 (85 yaşında)
İstanbul, Türkiye
Yattığı yer Eskişehir
Partisi Cumhuriyet Halk Partisi
Bitirdiği okul Kara Harp Okulu
Kara Harp Akademisi
Mesleği Asker, diplomat
Ödülleri 1. Sınıf Demir Haç
İstiklâl Madalyası
Askerî hizmeti
Bağlılığı  Osmanlı (1900-1920)
 Türkiye (1920-1926)
Hizmet yılları 1900-1926
Rütbesi Miralay
Çatışma/savaşları I. Dünya Savaşı
Türk Kurtuluş Savaşı

Sevkiyatlardan sorumlu komutan olarak Çanakkale Savaşı'nın kazanılmasında önemli rol oynadı ve Türk Kurtuluş Savaşı'nın en önemli kahramanlarından birisi oldu. Devlet Demiryolları'nın kurucusu ve ilk genel müdürü (1920-1926) olan Erkin, "Demiryollarının Babası" olarak anılır.

TBMM'de II. (Ara Seçim) ve III. (22 Kasım 1928 tarihinde istifa etmiştir) dönem İstanbul, VII. dönem Çankırı milletvekilliği[2] ile 1926-1928 yılları arasında nâfıa vekili (bugünkü bayındırlık bakanı) olarak görev yaptı. Bakanlığı sırasında İcra Vekilleri Heyeti'nin bir azası olarak "Millî Emniyet Hizmetleri Teşkilâtı"tın kuruluşunda görev aldı. 1926 yılında cumhuriyetin ilk emekli sandığını teşkil eden "İmalat-ı Harbiye Teâvün ve Sigorta Sandığı"nı kurdu.

Atatürk'ün en yakın ve en eski (1907'den itibaren) mesai arkadaşlarındandır ve özel mektuplarla düşüncelerini en açık surette paylaştığı, ülke ve dünya meseleleri üzerinde fikir alışverişinde bulunduğu sayılı kişilerden biridir. Osmanlı İmparatorluğu'nda demiryolları hakkında bir eser yazan ilk ve tek Müslüman Türk'tür.[3] II. Dünya Savaşı sırasında Paris büyükelçiliği esnasında binlerce Yahudiyi Nazi soykırımından kurtarması ile ünlendi.

Yaşamı

1876 yılında İstanbul'da dünyaya geldi. Babası Ömer Fevzi Paşa’nın oğlu kaymakam Cemil Bey, annesi Nadire Hanım’dır. Halası Saide Hanım ve eşi Hidayet Bey’in yanında büyüdü.[4] Mareşal Hidayet Bey’in görev yerleri nedeniyle çocukluğunda Bağdat, Erzincan, İstanbul ve Basra vilayetlerinde bulundu. Erzincan’da bulunduğu sırada Erzincan Askeri Rüşdiyesi’nde askeri eğitime başladı. Hidayet Paşa’nın Basra valiliği döneminde okul eğitimine ara vererek özel dersler aldı; Hidayet Paşa’nın ölümünden sonra ailesi ile İstanbul’a döndü.

1894 yılında İstanbul’da Askeri Rüştiye’yi, 1895 yılında Askeri İdadi’yi , 1898’de Harp Okulu'nu, 1901'de Harp Akademisi'ni bitirdi. 1902'de Selanik'te 3. Ordu Komutanlığına atandı. Bu görevi sırasında tanıştığı Mustafa Kemal'le dostlukları ömür boyu devam etti. Behiç Bey bu arada 12 Şubat 1902’de Midilli Mutasarrıfı Reşit Paşa’nın kızı Behiye Hanım ile evlendi.[4] Bu evlilikten Reşide (1902) adında bir kız; Necit (1903) ve Vecih (1904) adında iki oğul sahibi olmuştur.[5]

İstanbul-Selanik İltisak Demiryolu müfettişliği

1904'ten sonra kurmay yüzbaşı olarak Selanik-İstanbul demiryolu muhafız kuvvetleri müfettişliği yaptı. II. Meşrutiyet'in ilanından sonra 31 Mart İsyanı patlak verdiğinde ayaklanmayı bastırmak üzere İstanbul'a giden Hareket Ordusu'nda yer aldı. 1910 yılında Selanik-İstanbul hattında yeni kurulmuş olan askeri komiserliğe atandı. 1912 yılında Balkan Savaşı'nda Yunanlara esir düştü. Kurtulduktan sonra Erkânı Harbiye'de görev aldı ve demiryollarının ordu hizmetinde çalıştırılmasını sağladı. I. Dünya Savaşı sırasında demiryolu kuruluşu ve işletmesi konularında deneyimlerini aktardığı "Demiryollarının Askerlik Açısından Tarihi, Kullanımı ve Teşkilatı" isimli kitabını yayınladı.

I. Dünya Savaşı'nda bulunduğu görevler
Behiç Bey

Çanakkale Savaşları sürecinde Miralay Behiç Bey'in savaşın kazanılmasında büyük payı oldu. Cepheye asker ve mühimmat sevkiyatını düzenli bir şekilde yapmayı başarmış olan komutandır. Bu sebepten dolayı Çanakkale'yi savunan Türk Kuvvetleri'nin Komutanı Mareşal Liman von Sanders, Alman İmparatoru'na Behiç Bey'in Alman Devleti'nin en üstün mertebedeki nişanı olan "1. dereceden Demir Haç Madalyası" ile onurlandırılmasını teklif etmiş ve bu öneri Alman İmparatoru tarafından kabul edilerek, 29 Mart 1918 günü Behiç Bey'e daha önce 2. dereceden verilmiş olan Demir Haç Madalyası'nın bu defa 1. dereceden olanı verilmiştir.

1918 senesinde Azerbaycan'ın ilk düzenli ordusunu kurmakla görevlendirilen Behiç Bey, askeri polis ve jandarma teşkilatını kurmak için 19 Temmuz-28 Ağustos 1918 tarihleri arasında Gence’de bulundu. Ateşkes antlaşması imzalandığından bu çalışmalarını tamamlayamadan dönmek zorunda kalmıştır.[4]

Devlet Demiryolları müdürlüğü

Behiç Bey, İstanbul'un işgalinden sonra işgalci İngilizler tarafından arandığı sırada, Millî Mücadele Hareketi'ne katılmak üzere Anadolu'ya geçti; Türk Kurtuluş Savaşı'nın da en önemli kahramanlarından birisi oldu. 5 Temmuz 1920'de Ankara'ya vardı. Genelkurmay Başkanı İsmet Paşa kendisine ikinci başkanlık, Nafia Vekili (Bayındırlık Bakanı) İsmail Fazıl Paşa ise Anadolu Şimendiferleri İşletme Müdürlüğü teklif etti. Mustafa Kemal'in yönlendirmesiyle ikinci teklifi kabul ederek demiryollarının başına geçti. Osmanlı Devleti döneminde demiryolları konusundaki tek eseri yazmış olması, 1903 senesinden başlayarak Şimendifer Hat Komiserliği ve İkmal Şube Müdür Yardımcılığı gibi tecrübelere sahip olmasından, ama hepsinden önemlisi Çanakkale Harbi'nin tüm cephe sevkıyatlarını planlayan ve başarı ile uygulayan komutan olmasından dolayı Kurtuluş Savaşı'nın tüm cephelere asker, silah ve erzak sağlama görevine uygun görülmüştü.

Mustafa Kemal'in "Ben cephelerde ne yapılacağını biliyorum, ama ordumuzun cephelere süratle nasıl sevk edileceğini bilmiyorum, bu şimendiferlerin işin ehli biri tarafından idare edilmesi ile mümkün olabilir, buna ancak siz muvaffak olabilirsiniz, siz şimendiferlerle cephelere askerleri sevk edin ki, ben de cephelerde muvaffak olabileyim" diyen sözleri üzerine görevi üstlenen Behiç Bey, tek bir şart öne sürmüştü: "İşine kimsenin karışmaması". Bu şartı Mustafa Kemal tarafından kabul edildi. Behiç Bey, demiryollarının kesiştiği yer olan Eskişehir'e bir üs kurdu ve savaş boyunca derme çatma trenlerle cepheye asker, cephane, malzeme nakletti; ray döşetti; gerektiğinde ray ve vagonlardan çelik söktürüp kılıç yaptırdı.

Behiç Erkin'in Türk Kurtuluş Savaşı'nın kazanılmasındaki en önemli pay sahibi komutanların başında yer almasını, kendisine Büyük Taarruz başladığı dakika Ankara'dan Nafıa Vekaleti'nden gelen şu telgraf en iyi şekilde açıklar:

"İşbu dakikadan itibaren bütün millet fedakâr şimendifercilerimizi Allah'tan sonra kahraman ordumuzun yegâne muin-i zaferi[6] olarak görmektedir". Behiç Bey, Kurtuluş Savaşı'ndaki önemli rolü ve başarılarından dolayı hem "T.B.M.M. Takdirnamesi" hem de "İstiklal Madalyası" ile onurlandırılmıştır.

Türkiye'de demiryollarının kurucusu sayılan Behiç Erkin birçok kaynakta "Demiryollarının Babası", "Türk Demiryolculuğu Sektörünün Babası" şeklinde anılır. 1920 Temmuzundan itibaren başladığı ve 6 yıl sürdürdüğü Genel Müdürlük dönemi, Bayındırlık Bakanı olması ile sona erdi.

Bayındırlık bakanlığı
Bayındırlık Bakanı Behiç Erkin

1926-1928 yıllarında Nafıa Vekili (Bayındırlık Bakanı) olduğu dönemde demiryollarını millileştirilmesi, demiryolları işletme lisanının 50 yıl sonra ilk defa Fransızca'dan Türkçeye çevrilmesi, ilk kamu müzesinin (Demiryolları müzesi) kurması, özerklik kavramını Türkiye'de uygulayan ilk kişi sıfatıyla, daha sonra İstanbul Teknik Üniversitesi adını alacak Mühendis Mektebi'ne özerklik vermesi, üniversite derslerini Türkçeleştirmesi, Millî İstihbarat Teşkilatı'nın fikir babalığını yaparak resmiyet kazandırıp kurulmasını sağlaması ve M.İ.T.'in kurucu kararnamesine Atatürk'le beraber imzasını koyması, Türkiye'de ilk resmi yardımlaşma sandığını, yani Emekli Sandığı'nı kurması gibi birçok önemli ilkin altında Behiç Erkin'in imzası bulunmaktadır.

Behiç Bey'in ülkenin demiryolları için yaptığı çalışmalar, 1933 yılında eski arkadaşı ve devrin cumhurbaşkanı Atatürk'ün bir jestiyle ödüllendirilmiştir. Cumhuriyetin 10. yılı kutlamaları için "Onuncu Yıl Marşı" yazılırken, Atatürk, tek bir dizeye müdahale ederek "yurdun her bir tepesinde dumanlar tütüyor" dizesi yerine "demir ağlarla ördük, anayurdu dört baştan" dizesini yazdırmış ve Behiç Bey'e hitaben "sizin emeğiniz bu mısra ile daha iyi dile getiriliyor" demiştir.

Soyadı Kanunu çıktığında "Erkin" soyadı Behiç Bey'e 8 Şubat 1935 tarihinde Atatürk tarafından bizzat ve yazılı olarak verildi. Atatürk'ün yakın arkadaşına uygun gördüğü Erkin kelimesinin anlamı şudur: "Her şart altında kendi doğru kararını verebilen, müstakil fikirli"

Budapeşte büyükelçiliği

Kariyerinin son aşamalarında Behiç Erkin önce Budapeşte Büyükelçiliği yaptı (1928-1939). Onun büyükelçiliği döneminde iki ülke arasında 18 Aralık 1923’te Türkiye – Macaristan Dostluk Antlaşması, 5 Ocak 1929’da Tarafsızlık, Hakemlik ve Uzlaşma Anlaşması imazalandı.[4] Onun Budapeşte’de görev yaptığı sırada eşi Behiye Hanım İstanbul’da vefat etti (28 Ekim 1934). Soyadı Kanunu’nun çıkmasından sonra Salih Bozok vasıtasıyla Atatürk’ten kendisine bir soyadı vermesini isteyen Behiç Bey, 8 Şubat 1935 tarihli beratla “Erkin” soyadını aldı.[4]

Paris büyükelçiliği

1939’da Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Avrupa’daki karışıklığı göz önüne alarak kendisine Almanya ya da Fransa’ya büyükelçilik teklifi sundu. Fransa'yı tercih eden Erkin'in Paris'te göreve başladığı 31 Ağustos 1939 tarihinin ertesi günü Almanya'nın Polonya'yı işgal etmesiyle II. Dünya Savaşı başladı. Birkaç ay sonra görevli bulunduğu Fransa da Nazi işgaline uğramıştı; Yahudilerin işlerinden çıkartıldıkları, paralarına el konulduğu ve toplama kamplarına sevkedildiği günlerde Behiç Bey, Almanların bir yabancıya çok ender verdikleri 1. dereceden Demir Haç madalyasının gücünü kullanarak pek çok hayat kurtarmayı başardı.

"Bu kanunları Türk Yahudilerine tatbik edemezsiniz. Çünkü benim ülkemde din, dil ırk ayrımı yoktur. Benim vatandaşlarımın belirli bir kısmına belirli zorunluluklar dayatmak bizim kanunlarımıza aykırıdır” diyerek Naziler'e direnen Behiç Erkin, mesai arkadaşları ile birlikte kendi hayatlarını tehlikeye atarak 20.000'e yakın Türk ve Türk olmayan Yahudi'ye Türk pasaportu vermiş ve hayatlarını kurtarmıştır.[7][8] Ayrıca pek çok Yahudi için, Bu ev/işyeri bir Türk'e aittir şeklinde belge hazırlatarak toplama kamplarına gitmekten kurtarmış, gönderilenler ise elçilik ve konsolosluğun insanüstü çabalarıyla bir süre sonra tek tek bu kamplardan geri alınmıştır. Yahudi asıllı Fransa eski Başbakanı Léon Blum bile Naziler tarafından toplama kampına atılan oğlu için Behiç Bey'e başvuracak ve Behiç Bey bir Fransa Başbakanı'na bile yardım eli uzatacaktır ve Léon Blum'un oğlunu, arkadaşları ile beraber temerküz kampından kurtarılmasını sağlayacaktır. Fransa eski Başbakanı Léon Blum'un Behiç Bey'e teşekkür mektubunun orijinali, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi içindeki İnkılap Tarihi Müzesi'nde saklanmaktadır. Ayrıca Behiç Erkin’in yardım ettiği insanların toplanarak bütün içtenlikleri ile 1942 senesinde yazdıkları ve bütün aileye “hayır duası” ettikleri mektubun orijinali 1958 senesinde Behiç Erkin tarafından İnkılap Tarihi Enstitüsü Müzesi'ne bağışlanmıştır.

6.000.000 Yahudi soykırıma uğramak üzere bilmedikleri bir istikamette raylar üzerinde trenlerle Auschwitz'e doğru yol alırken, Behiç Erkin üzerlerine ay-yıldız astırttığı, "Büyükelçi'nin vagonları" diye anılan trenlere bindirdiği 20.000'e yakın Yahudi'yi aynı rayların ters istikametinde, hem de Almanya toprakları üzerinden yaşama, yani Türkiye'ye göndermeyi başarmıştı.

Behiç Erkin'in insanlık adına Yahudilere yaptığı yardımların haberi Atlantik'in öbür yakasındaki Amerika'ya dahi ulaşmıştı: 17 Haziran 1943 tarihinde Washington Post gazetesinin başlıklarından biri şöyleydi: "Büyükelçi'nin suçlandığı aktivitelere kuvvetli Nazi engellemesi".

1943 yılında emekli olan 31 Temmuz 1943 tarihinde devlet memuriyetine ve diplomasi hayatına veda eden Behiç Erkin’e Fransa’dan ayrılmadan önce 23 Temmuz 1943’te bizzat Fransa Devlet Başkanı Mareşal Petain tarafından Légion d'honneur nişanı verilmiştir.[4]

Behiç Erkin'in ve Büyükelçiliğini yaptığı ekibinin II. Dünya Savaşı esnasında Fransa'da binlerce Yahudiyi, kendi yaşamını bile tehlikeye atarak kurtardığı, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı tarafından da şu açıklamalar ile ilan edilmiştir:

NO:16 - 27 Ocak 2007, 27 Ocak Yahudi Soykırımını Anma Günü hk.

II. Dünya Savaşı sırasında Soykırımdan kaçan Yahudilere ülkemizce sağlanan yardımların birçok örneği bulunmaktadır. Savaş sırasında Selahattin Ülkümen, Necdet Kent, Namık Kemal Yolga ve Behiç Erkin gibi diplomatlarımız görev yaptıkları, sırasıyla, Rodos, Marsilya ve Paris gibi şehirlerde işgal güçlerinin Yahudi kökenli Türk vatandaşlarını ölüm kamplarına göndermelerini kendi yaşamlarını da tehlikeye atarak engellemişlerdir. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayan binlerce Yahudi'ye de, keza, yardımcı olunmuştur[9].

Paris Büyükelçiliği Web Sitesi, Paris Büyükelçiliği tarihinde önemli olaylar bölümü

Vichy döneminde Fransa’da görev yapan, aralarında Büyükelçi Behiç Erkin, Paris Başkonsolosu Namık Yolga, Marsilya Başkonsolosluğu Konsolos Yardımcısı Necdet Kent’in de bulunduğu Türk diplomatları, adlarına Türk pasaportu düzenledikleri binlerce Yahudinin Nazi takibatından kurtulmalarını sağlamıştır[10].

Milletvekilliği

Fransa’dan Türkiye’ye 26 Ağustos 1943 tarihinde dönen Behiç Erkin, I. Umum Müfettişliğine tayin edilen Çankırı Milletvekili Avni Doğan’ın yerine İsmet İnönü’nün arzusu üzerine 2 Eylül 1943 tarihinde Çankırı VII. Dönem Milletvekili seçildi. Milletvekilliği 5 Ağustos 1946’da sona erdi.

Güney Demiryolları Şirketi

Paris’teki Regie Generale Şirketi’nin işlettiği Güney Demiryolları Şirketi’nin Türkiye’deki Meclis İdare Reisliği’ne 29 Mart 1947’de seçildi ve bu görevi 30 Mart 1957 tarihinde şirketin kapatılmasına kadar sürdürdü.[4]

Erkin, hayatının sonuna kadar bazı gazetelerde demiryollarıyla ilgili yazılar yazdı ve devamlı olarak demiryollarının durumunu yakından takip etti.[4]

Ölümü
Anıt mezarı

11 Kasım 1961 tarihinde İstanbul'da hayatını kaybeden Behiç Erkin, ilk Genel müdürlük görevini aldığı İzmir-İstanbul-Ankara hatlarının birleştiği Eskişehir (Enveriye) istasyonundaki üçgende defnedilmesini vasiyet etmiştir. Ölüm tarihinden bir süre sonra TCDD Genel Müdürlüğü tarafından yaptırılan anıt mezara nakledilerek vasiyeti yerine getirilmiştir.

Hakkındaki kitaplar

Behiç Erkin'in 61 yıl boyunca tuttuğu toplamı 960 defterden oluşan ve İnkılap Tarihi Müzesi'nde bulunan günlüklerinden torunu Emir Kıvırcık'ın derleyip özetlediği Cepheye Giden Yol isimli kitapta Behiç Erkin'in Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı'ndaki lojistik başarıları ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunda oynadığı rol anlatılır.

Behiç Erkin'in Paris büyükelçiliği sırasında insanlık namına gerçekleştirdiği çabalar, Emir Kıvırcık tarafından Timaş Yayınları'ndan basılan "Büyükelçi" isimli kitapta anlatılmıştır. Bizzat kaleme aldığı anıları ise yayımlanmayı beklemektedir.[11].

Behiç Erkin hakkında bir akademik çalışma Prof. Arnold Reisman tarafından yapılmış ve bu çalışma "An Ambassador and a Mensch" isimli kitapta toplanmıştır. Kudüs'te The Hebrew University'den Prof. Yitzchak Kerem ve tarih araştırmacısı/yazarı Andrew Mango kitabın arka kapağına yazdıkları yorumlarla bu akademik çalışmanın değerinin altını çizmişlerdir. Soykırımdan kurtulan biri olan Prof. Reisman'ın, başta Amerikan Dışişleri Bakanlığı arşivleri olmak üzere, birçok resmi devlet arşivinden çıkardığı dokümanları gözler önüne sererek Behiç Erkin'in binlerce kişiyi kurtardığını akademik olarak ispatlamaktadır kitabında.

Ayrıca Prof. Reisman'ın "Shoah: Turkey, the Us and the UK" isimli kitabı ile Prof. Stanford Shaw'un "Turkey and the Holocaust" isimli kitabında Behiç Erkin'in soykırıma uğrayan Yahudilere nasıl yardım ettiğine ilişkin bilgi ve belgelerin bulunduğu başka bir akademik çalışması daha vardır.

Yad Vaşem Başvurusu

İsrail Yad Vaşem Vakfı'nın "Milletler içinde Adil Kişiler" (Righteous Among the Nations) resmi listesine alınması ve İsrail'in en önemli devlet nişanı olan "Uluslararası Dürüst Kişi" nişanının verilmesi için İsrail'deki Türkiyeliler Birliği tarafından 2007 yılında başvuru yapılmıştır. Ancak adı geçen birlik geçen zaman zarfında 2011 senesinde hazırlanan ve hâlâ hayatta kalan, "Turkish Passport" isimli belgeselde hikâyelerini anlatan 20 kadar tanığın hiçbirinin şehadetini alıp Yad Vaşem'e vermediği için, bu sadece bir başvuru olarak kalmıştır.

Torunu Emir Kıvırcık, kendisinin madalya peşinde koştuğu dedikodularının tam tersine, aile için en önemli madalyanın İstiklal Madalyası olduğunu ve bugüne kadar Behiç Erkin'in sahip olduğu tüm madalyaların Behiç Erkin'e takdim edildiğini belirterek, hiçbir madalya alma girişimlerinin olmadığını ve bundan sonra da olmayacağının altını çizmektedir. Ayrıca kitabının İngilizcesinde "Dünyada hiçbir şey ailemize hayır duası yazılan bir mektuptan daha değerli olamaz." diyerek, 1942 yılının kasım ayında Behiç Erkin'e Fransa'da soykırım tehlikesi ile yüzleşen ve binlerce Yahudi adına yazıldığı belirterek yazılan, hayır duası ile sonlandırılan mektubun orijinalini koymuştur.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  • An Ambassador and a Mensch ISBN 1450558127 yazar=Prof. Arnold Reisman.
  • Shoah: Turkey, the US and the UK ISBN 1439240221 yazar=Prof. Arnold Reisman.
  • Turkey and the Holocaust ISBN 0814780156 yazar=Prof. Stanford Shaw.

Dış bağlantılar

Kaynakça

  1. http://www.basbakanlik.gov.tr/sour.ce/index.asp?wpg=kabine&did=basbakanlik.123459 04.HÜKÜMET ÜYELERİ
  2. "TBMM Albümü". tbmm.gov.tr. 31 Ekim 2012. 10 Mart 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Mart 2014.
  3. 1912 basımı "Demiryolunun Askerlik Açısından Tarihi, Kullanımı ve Teşkilatı". Orijinal nüshası Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi bünyesindeki İnkılap Tarihi Müzesi'ndedir.
  4. "Dilaver Dinç, Behiç Erkin ve Demiryollarının Kuruluşu, Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2009" (PDF). 20 Şubat 2015 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Şubat 2015.
  5. "Fulya Çelik, Emir Kıvırcık'ın "Büyükelçi" ve Elie Wiesel'in "Gece" adlı eserlerine yansıyan antisemitik ögeler: bir imgebilim çalışması, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, Eskişehir, 2014" (PDF). 20 Şubat 2015 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Şubat 2015.
  6. Zaferin en büyük yardımcısı.
  7. Naim Avigdor Güleryüz. "Turkey" (İngilizce). Jewish Virtual Library. 3 Mayıs 2016 tarihinde Yahudi Sanal Kütüphanesi kaynağından |url= değerini kontrol edin (yardım) arşivlendi.
  8. "Turkish diplomats honored in New York" (İngilizce). Raoul Wallenberg Vakfı. 1 Kasım 2005. 17 Ekim 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi.
  9. "Dışişleri bakanlığı açıklaması". 8 Ocak 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Temmuz 2010.
  10. "Paris Büyükelçiliği web sitesi". 8 Ocak 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Temmuz 2010.
  11. Emin Çölaşan (16 Şubat 2007). "Bir ibret belgesi". Hürriyet. 18 Şubat 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi.
Siyasi görevi
Önce gelen:
Süleyman Sırrı Aral
Türkiye Bayındırlık Bakanı
14 Ocak 1926 - 15 Ekim 1928
Sonra gelen:
Recep Peker
Hükûmet görevi
Önce gelen:
Yeni makam
TCDD Genel Müdürü
1 Aralık 1921 - 11 Ocak 1926
Sonra gelen:
Vasfi Tuna
This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.