Yusuf Akçura
Yusuf Akçura veya Kazanlı Yusuf Akçura (Tatarca: Yosıf Aqçura), (2 Aralık 1876 - 11 Mart 1935), Türk yazar ve siyasetçi. Türkçülük akımının önde gelen temsilcilerinden olan Tatar Türkü yazar ve siyasetçi.
Yusuf Akçura | |
---|---|
Türk Tarih Kurumu Başkanı | |
Görev süresi 8 Nisan 1932 - 11 Mart 1935 | |
Yerine geldiği | Tevfik Bıyıklıoğlu |
Yerine gelen | Hasan Cemil Çambel |
Türkiye Büyük Millet Meclisi 2. 3. 4. ve 5. dönem milletvekili | |
Görev süresi 11 Ağustos 1923 - 11 Mart 1935 | |
Seçim Bölgesi | 1923 – İstanbul 1927 – İstanbul 1931 – İstanbul 1935 – Kars |
Kişisel bilgiler | |
Doğum | 2 Aralık 1876 Ulyanovsk, Simbir, Rus İmparatorluğu |
Ölüm | 11 Mart 1935 (58 yaşında) İstanbul, Türkiye |
Partisi | Cumhuriyet Halk Partisi |
Bitirdiği okul | Paris Siyasal Bilgiler Okulu |
Mesleği | Yazar |
Türk Tarih Kurumu'nun kurucu üyelerindendir. TBMM'de 2., 3. ve 4. dönem İstanbul milletvekili, 5. dönemde 1935'te Kars milletvekili olarak mecliste yer almıştır. 1904 yılında yayımladığı Üç Tarz-ı Siyâset adlı makalesi Türkçülük akımının manifestosu kabul edilir.
Hayatı
2 Aralık 1876[1] tarihinde Moskova'nın doğusundaki Ulyanovsk'ta (eski adıyla Simbir) dünyaya geldi. Kazan'a göç etmiş Kırım Türklerinden aristokrat bir ailenin mensubu idi. Babası çuha fabrikası sahibi fabrikatör Hasan Bey, annesi Yunusoğulları'ndan Bibi Kamer Banu Hanım idi. 2 yaşında iken babasını kaybetti. Annesinin kaza geçirip yatılık olması üzerine 1883'te İstanbul'a göç ettiler.[2] Annesi, İstanbul'da Dağıstanlı Osman Bey ile evlendi. Osman Bey, Yusuf'un eğitimi ile yakından ilgilendi, onu asker olmaya teşvik etti.
Kuleli Askeri Lisesi'nde öğrenim gördükten sonra 1895 yılında Harp Okulu'na girdi. Harbiye yıllarında Necip Asım Yazıksız'ın, Veled Çelebi'nin, Bursalı Tahir Bey'in Türkçülük fikrine ait yazıları ile İsmail Gaspıralı'nın Bahçesaray'da yayımlanan ve bir ara İstanbul'da da dağıtılan Tercüman Gazetesi Türkçülük fikirlerinin oluşmasını etkiledi. 1897 yılında Malumat Dergisi'nde yayımladığı "Şehabettin Hazret" adlı ilk makalesini Rusya Türkleri ile Osmanlı Türklerini tanıştırma amacıyla kaleme aldı.
Fizan Sürgünü
Okulun 2. sınıfında iken Türkçülük hareketlerine katılmaktan dolayı 45 gün ceza aldı. Erkân-ı Harbiye sınıfına ayrıldıktan sonra askeri mahkeme tarafından müebbet olarak Fizan'a sürgün edildi ve askerlikten uzaklaştırıldı. Fizan'a sürgün edilen diğer 83 kişi ile beraber 1899 yılında Trablusgarp'a ulaştı. Onları Fizan'a gönderecek yol parası bulunamadığından Trablusgarp'ta hapsedildiler. İttihat ve Terakki Partisi'nin girişimleri sonucu bir süre sonra şehir içinde serbest dolaşma izni aldı ve bazı resmi görevler aldı. Aynı yıl, kendisiyle birlikte sürgün edilmiş olan Ahmet Ferit Bey ile Fransa'ya kaçtı.
Paris yılları
Paris'te üç yıl Paris Siyasi Bilgiler Okulu'na devam etti. Türkçülük fikirleri yaşamının bu döneminde olgunlaştı. Okulda, Albert Sorel gibi ulus öğretisinin üzerinde ısrarla duran profesörlerden ders aldı. Eski bir Jön Türk olan Türk mülteci Dr. Şerafettin Mağmumi'nin telkinleri de onun görüşlerinde etkili oldu. "Osmanlı Devleti Kurumlarının Tarihi Üstüne Bir Deneme" adlı tezini vererek okuldan, üçüncülükle mezun oldu.
Kazan yılları
1903 yılında, İstanbul'a dönmesi yasak olduğu için amcasının yanına Kazan'a gitti ve dört yıl kaldı. Tarih, coğrafya, ve Osmanlı Türk Edebiyatı öğretmenliği yaptı. Ahmet Rıza'nın çıkardığı Şura-yı Ümmet ve Meşveret gazetelerinde adsız yazıları yayımlandı.
Kazan’da iken yazdığı ve onu Türk siyasal hayatında meşhur eden Üç Tarz-ı Siyâset isimli dizi makalesi 1904 yılında Mısır (Kahire)’da yayımlanan “Türk” adlı gazetede çıktı.
İstanbul'a geldiği 1908 yılına kadar Kazan'da siyasal ve kültürel faaliyetlerde bulundu. Türkçülük fikrini yaymak üzere "Kazan Muhbiri" adlı bir gazete çıkardı. Gaspıralı İsmail Bey, Alimerdan Bey, Abdürreşit Kadı İbrahimof gibi Türkçülerle birlikte 1905 yılında "Rusya Müslümanları İttifakı" adında bir parti kurdu. Kuzey Türkleri bu parti sayesinde ilk kez Rus meclisi Duma'ya temsilci gönderdi. Akçura, seçimler bitene kadar hapiste tutulmuştu.
1907 yılında Rusya'da meclis dağıtılmış, kanunlar Rus olmayanlar aleyhine değişmişti. Bu gelişmelere karşı yayın yapan Akçura tutuklanmak için arandığı sırada Osmanlı Devleti'nde II. Meşrutiyet'in ilan edildiğini öğrendi. Bunun üzerine işlerini tasfiye edip 1908 yılının Ekim ayında İstanbul'a gitti.
İstanbul’da siyasi faaliyetleri
İstanbul'a geldikten sonra Darülfünun'da ve Mülkiye Mektebi'nde tarih dersleri verdi. Bütün ısrarlara rağmen İttihat ve Terakki Partisi'ne girmedi. 25 Aralık 1908 tarihinde İstanbul’da, Ahmet Mithat, Emrullah Efendi, Necip Asım, Bursalı Fuat Raif, Feylesof Rıza Teyfik ve Ahmet Ferit ile birlikte Türk Derneği'nin kurucuları arasında yer aldı. Türk milliyetçilik esasına dayalı ilk dernek olan Türk Derneği'nin ömrü kısa oldu, yerine 18 Ağustos 1911 tarihinde Türk Yurdu Derneği kuruldu. Mehmet Emin, Ahmet Hikmet, Ağaoğlu Ahmet, Hüseyinzade Ali Bey, Akil Muhtar ile birlikte kurucular arasında yer aldı ve derneğin yayın organı olan Türk Yurdu Dergisi'ni 17 yıl boyunca idare etti. 1912 yılında kurulan Türk Ocağı’nın kuruluşunda da etkin rol aldı.
Rusya'daki Türklerin haklarını korumak için 1916 yılında Rusya Mahkûmu Müslüman Türk-Tatarların Hukukunu Müdafaa Cemiyeti'ni kurdu. Çeşitli Avrupa ülkelerinde Rusya'daki Türklerin haklarını dile getiren konferanslar verdi. 1918 yılında Rusya’daki Türk esirleri kurtarmak için Hilâl-i Ahmer Cemiyeti (Kızılay) temsilcisi olarak Rusya'ya gitti ve bir yıl kaldı.
Millî Mücadele Yılları
1919 yılında yurda döndüğünde arkadaşı Ahmet Ferit'in kurduğu siyasi bir parti olan Millî Türk Fırkası'na katıldı. Aynı yılın sonunda İngilizler tarafından tutuklandı. 1920 yılında hapisten çıkınca Ahmet Ferit Bey'in eşi Müfide Ferit'in kız kardeşi Selma Hanım ile evlendi ve Millî Mücadele'ye katılmak üzere Anadolu’ya geçti. Hariciye Vekâleti'nde Genel Müdür olarak görev yaptı. 1923 yılında İstanbul mebusu seçilerek meclise girdi. Kurtuluş Savaşı sonrası TBMM adına İstanbul'u İtilaf Devletleri temsilcilerinden teslim aldı.
Tarih Çalışmaları
1925 yılında Ankara Hukuk Mektebi'nde siyasi tarih dersleri vermeye başladı. Mustafa Kemal'in kültür ve siyaset danışmanı olarak çalışmaktaydı. 1931 yılında Mustafa Kemal tarafından Türk Tarih Kurumu'nun kuruluşunda görevlendirildi ve ertesi yıl kurumun başına getirildi. Birinci Türk Tarih Kongresi'ni yönetti.[3] 1933 yılındaki üniversite reformundan sonra İstanbul Üniversitesi'nde siyasi tarih profesörü oldu.
Kars milletvekili iken 11 Mart 1935 tarihinde geçirdiği kalp krizi sonucunda İstanbul'da öldü. Edirnekapı Şehitliği’ne defnedildi.
Görüşleri
Türkçülük akımının manifestosu olarak kabul edilen[4] 32 sayfalık Üç Tarz-ı Siyâset makalesinde Akçura, Osmanlı İmparatorluğu'nun tekrar toparlanabilmesi için üç ana görüşün bulunduğunu (Osmanlıcılık, İslamcılık, Türkçülük) ve bunlar arasında en uygununun Türkçülük doktrini olduğunu savundu.[5] Osmanlıcılığı artık uygulanamaz olarak değerlendirip reddetti. İslam'ın ise Türkçülükte karşılığı bulunmayan "kuvvetli teşkilât ve heyecan" sahibi olduğunu ifade edip, İslam'ın Hristiyanlık örneğinde olduğu gibi içinde milliyetlerin gelişmesine izin verecek şekilde değişmesi gerektiğini savundu.[4]
Türkçülüğün bir diğer kurucu babası olarak değerlendirilen Ziya Gökalp'ın devletçi milliyetçiliğinden farklı olarak, alt sınıfların entegre edilmesini ön gören sosyal içerikli, "burjuva" türü bir milliyetçilik tasarladı.[4]
Birinci Türk Tarih Kongresi'nde sunduğu tebliğden:
“ | Tarih mücerret bir ilim değildir. Tarih hayat içindir; Tarih milletlerin, kavimlerin varlıklarını muhafaza etmek, kuvvetlerini inkişaf ettirmek içindir. | „ |
Yapıtları
- Mevkufiyet Hatıraları, Matbaa-i Kader, İstanbul, 1904
- Eski "Şuray-ı Ümmet"te Çıkan Makalelerimden, Tanin Matbaası, İstanbul, 1911
- Türk, Cermen ve Islavların Münasebat-ı Tarihiyeleri, Kader Matbaası, İstanbul, 1914
- Muasır Avrupa'da Siyasi ve İctimai Fikirler ve Fikri Cereyanlar, Maarif Vekaleti Neşriyatı, İstanbul, 1923
- Türk Yılı 1928, Yeni Matbaa, İstanbul, 1928
- Zamanımız Avrupa Siyasi Tarihi (6. Tedris Senesi), Ankara Hukuk Mektebi Neşriyatı, Ankara, 1930
- Zamanımız Avrupa Siyasi Tarihi (5. Tedris Senesi), Ankara Hukuk Mektebi Neşriyatı, Ankara, 1930
- Zamanımız Avrupa Siyasi Tarihi (4. Tedris Senesi), Ankara Hukuk Fakültesi Neşriyatı, Ankara, 1933
- Osmanlı Devletinin Dağılma Devri, Türk Tarih Kurumu, İstanbul, 1940
- Türk Milliyetçiliğinin Kökenleri
- Üç Tarz-ı Siyâset
- İlk Büyük Türk Tarihçisi Kazan’h Sahabettin Mercanî, Musavver Malûmat Gazetesi 2 Ocak 1897.
- Osmanlı Saltanatı Müessesatının Tarihine Dair Bir Tecrübe,1903. Paris Ulûmu Saltanatı Müessesatının Tarihine Dair Bir Tecrübe,1903. Paris Ulûmu Siyasiye Mektebi Doktora Tezi, Fransızca ( Üçüncü mükafatı kazanan bu eserin medhal kısmı 1914 de Bilgi Dergisi 1. Ve 2. Sayılarında yayımlanmıştır).
- Üç Tarzı Siyaset, Türk Gazetesi, Kahire, 1905. P.Krisal’in 1912 yılı Mayıs 14’de çıkan Fransız Mecmuası “İslâm âlemi” tanıtır.
- Ulum ve Tarih, Kazan 1906 (Kazan’daki “Medrese-i Muhammediye” de okuttuğu dersler).
- Alimcan-el Barudi Tercüme-i hali (eski harflerle), Kazan, Şeref Matbaası, 1907. 64 sahife
- Kazan Muhbiri’ndeki Makaleleri, 1908.
- Kader, 9 Mayıs 1902.
Ayrıca bakınız
Vikisöz'de Yusuf Akçura ile ilgili sözleri bulabilirsiniz. |
Kaynakça
- Makedonya'dan Ortaasya'ya ENVER PAŞA (1908-1914), Şevket Süreyya Aydemir, Mart 2005, 9.b., ISBN 975-14-0396-0, Cilt II, s:472 dipnot
- Türkman, Sayim (2003). "Yusuf Akçura ve Ziya Gökalp". Atatürk Dergisi. 3 (4). ss. 135-161.
- Temir, Ahmet (1987). Yusuf Akçura. Türk Büyükleri Dizisi: 61. Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları. s. 65. ISBN 975-17-0075-2.
- Bora, Tanıl (2017). Cereyanlar: Türkiye'de Siyasî İdeolojiler. İstanbul: İletişim Yayınları. ss. 202-4.
- Kuyumcuoğlu, Ozan (Eylül 2017). "Bir Türkçünün Arap topraklarına bakışı: Yusuf Akçura'nın Suriye ve Filistin seyahati üzerine". Toplumsal Tarih, 285. ss. 56-65.
Akademik görevi | ||
---|---|---|
Önce gelen: Tevfik Bıyıklıoğlu |
Türk Tarih Kurumu Başkanı 8 Nisan 1932 - 11 Mart 1935 |
Sonra gelen: Hasan Cemil Çambel |