Türkçülük
Türkçülük, Türkizm,[1] Pan-Türkizm,[2] tüm Türk halkının kültürel ve politik birliğini amaçlayan; 1880'lerde Osmanlı İmparatorluğu'nda ve o zamanlar Rus İmparatorluğu'nun bir parçası olan Azerbaycan'da yaşayan Türk aydınlarının yaygınlaştırdığı harekettir.[1][3]
Tarih
Rusya'da yaşanan 1905 Devrimi'nden önceki günlerde Azerbaycan Türkleri ve Tatar aydınlar tarafından ortaya atılmış, 1908'de II. Meşrutiyet'in ilanından sonra Osmanlı İmparatorluğu'nda geniş yankı bulmuştur. İttihat ve Terakki yönetimi içinde Ziya Gökalp'ın başını çektiği Turancı görüşler egemen olmuştur. Enver Paşa, 1918-1922'de, karışıklık içinde olan Orta Asya'da Turan fikrini canlandırmaya çalışırken öldürülmüştür.
Cumhuriyet'in ilanından sonra Atatürk milliyetçi konuşmalarda bulunmuş, Türkiye Cumhuriyeti banknotlarında[4][5] ve pullarında bozkurt gibi Türklüğün sembollerini kullanmıştır.[6] Buna karşın, İsmet İnönü'nün başbakanlığı döneminde Turancı örgütler kapatılmış ve Turancı düşünürler baskı altında tutulmuştur. Nihal Atsız'ın önderliğindeki Turancı hareket, İnönü'nün cumhurbaşkanlığı sırasında takibata uğramış, 1944'te Turancı örgüt üyeleri tutuklanarak işkenceden geçirilmiş ve ağır ceza mahkemelerinde yargılanmıştır. Buna rağmen Turancı görüşler Türkiye'de bugün de taraftar bulmaktadır.
Ziya Gökalp'ın bir manzumesinde kullandığı aşağıdaki beyit, Turancı düşüncenin özeti sayılır:
- Vatan ne Türkiye'dir Türklere, ne Türkistan;
- Vatan büyük ve müebbet bir ülkedir: Turan.
Rusya'da Türkçülük
Tüm Rusya Müslümanlarının ortak bir kültürel ve siyasi hareket içinde bir araya gelmesi fikri, Çarlık Rusyası'nda eğitim görmüş Tatar ve Azerbaycan aydınları arasında 20. yüzyılın ilk yıllarından itibaren taraftar buldu. Tüm Slavların birliğini savunan Panslavizm hareketine benzetme yoluyla bu harekete Pan-Türkizm adı verildi.
Rusya Türklerinin kültürel uyanış hareketinin öncüsü Kırımlı İsmail Gaspıralı idi. İsmail Bey'in çıkardığı Tercüman gazetesi, tüm Rusya Türklerinin kullanacağı ortak bir yazı dili oluşturmaya çalıştı. Bu dilin belkemiğini Türkiye Türkçesi oluşturacak, ancak tarihi Türk lehçelerinden de faydalanılacaktı. 1905 Rus Devrimi sırasında Gasprinski, Azerbaycan'lı Hüseyinzade Ali (Turan), Kazan Tatarları'ndan Yusuf Akçura, Başkırt'lardan Zeki Velidi (Togan) Nijni Novgorod kentinde Tüm Rusya Müslümanları Kongresi'ni topladılar (15-28 Ağustos 1905). Kongre hareketinin diğer ünlü isimleri Azerbaycanlı Ahmet Ağaoğlu, Kazan'lı Sadri Maksudi (Arsal) ve Kazak Mustafa Çokayef (Çokay) idi. 1906'da devrim hareketinin başarısızlığa uğramasından sonra bu kişilerin birçoğu Rusya dışına kaçtı. Türkiye'de 1908 Devrimi'nden sonra oluşan özgürlük ortamında çoğu Türkiye'ye gelerek İttihat ve Terakki hareketi içinde yer aldılar.
Sovyetler Birliği'nde Türkçülüğün tanımı
Büyük Sovyet Ansiklopedisi'nde Türkçülüğün tanımı şöyle geçer: "Türkçülük: Türk gerici burjuva-toprak ağalığı çekim merkezinin kendi maksadı doğrultusunda bütün Türk dilli halkları Türkiye hakimiyetine sokmayı öngören ırkçı kavram."[7]
Türkiye'de Türkçülük
Türkiye'de Orta Asya'daki Türk halkları 16. yüzyılda Sokullu Mehmed Paşa'nın Don-Volga nehirlerini birleştirme projesiyle gündeme geldi. Proje o dönemde gerçekleşmiş olsaydı Don ve Volga ırmakları bir kanalla birleştirilerek Osmanlı Devleti'ne Hazar Denizi'nin yolu açılacaktı. Böylece Osmanlı Asya'da bulunan diğer Türklerle irtibata geçebilecekti.[8]
Türkiye'de Dış Türkler'e yönelik asıl ilgi 1890'larda başladı. Fransız tarihçi Léon Cahun'ün Asya Tarihine Giriş: Türkler ve Moğollar (1896) adlı eserinin Necip Asım Bey tarafından yapılan Türkçe çevirisi (1899), Türkçü hareketin dönüm noktalarından biri idi. Daha önce Türkçede özel bir anlam taşımayan Turan kavramı Cahun'ün eseri sayesinde yaygınlık kazandı.
1904'te Yusuf Akçura'nın, Osmanlıcılık ve İslamcılık akımlarına karşı Türkçülüğü savunan Üç Tarz-ı Siyaset adlı etkili kitapçığı yayımlandı. 1908'de "Türk diye anılan bütün kavimlerin geçmişteki ve günümüzdeki durum, etkinlik ve eserlerini öğrenmek ve öğretmek" amacıyla İstanbul'da Türk Derneği kuruldu. Derneğin kurucuları Yusuf Akçura, Necip Asım (Yazıksız), Veled Çelebi (İzbudak), Rıza Tevfik (Bölükbaşı) ve İstanbul Üniversitesi profesörlerinden Agop Boyacıyan idi.[9]
1911'de yine İstanbul'da kurulan Türk Yurdu Cemiyeti, kültürel çalışmaların yanı sıra Orta Asya Türklerine yönelik doğrudan doğruya siyasi görüşler de ileri sürdü. Mehmet Emin (Yurdakul) un önderlik ettiği cemiyetin kurucuları Yusuf Akçura, Ahmet Ağaoğlu ve Hüseyinzade Ali (Turan) gibi Rusya göçmenleri idi. 15 Mart 1912'de kurulan Türk Ocağı, Türkçü ve Turancı hareketin asıl odak noktası oldu. 1912 ile 1930 yılları arasında bu örgüt, Türkiye'nin en etkili siyasi/ideolojik düşünce merkezi olarak hizmet verdi. Türk Ocağı'nın kurucuları arasında, yukarıda adı geçen kişilere ek olarak Zeki Velidi (Togan), Reşit Galip, Ferit Tek, Hamdullah Suphi (Tanrıöver), Halide Edip (Adıvar) ve Adnan Adıvar gibi aydınlar bulunuyordu.[10]
1913'ten itibaren Türk Ocağı ve genelde Turancı düşünce, İttihat ve Terakki yönetiminin tam siyasi desteğini kazandı. İttihat ve Terakki hareketinin "resmi" ideoloğu olan Ziya Gökalp, Turancı düşüncenin başlıca sözcüsü idi. Ziya Gökalp'in yanı sıra, hikâyeci Ömer Seyfettin Turan fikrinin popülerleşmesine katkıda bulundu. Mehmet Emin Yurdakul'un 1918'de Turana Doğru adıyla derlediği şiirler, Halide Edip'in Yeni Turan romanı, Ömer Seyfettin'in Yarınki Turan Devleti adlı risalesi, Fuad Köprülü'nün Turan başlıklı ilkokul okuma kitabı, 1913-1918 aralığında Turan fikrini yaydılar. I. Dünya Savaşı başlangıcında yayınlanarak (1914) İttihat ve Terakki yönetimi tarafından çeşitli dillere çevirilen Türkler bu Muharebede Ne Kazanabilirler adlı propaganda risalesinin yazarı Munis Tekinalp (asıl adı Moiz Kohen), savaşın ana hedefinin Turan'ı kurtarmak olduğunu savundu.[2]
Enver Paşa'nın Aralık 1914'te giriştiği Sarıkamış taarruzunun stratejik hedefi Kafkasya üzerinden Orta Asya'da Türk egemenliğini kurmak idi. Ancak bu girişim, 23.000 Osmanlı askerinin öldüğü bir yenilgiyle sonuçlandı. 1918 yazında Enver Paşa'nın kardeşi Nuri Paşa (Killigil) komutasında bir Türk birliği, Ekim Devrimi nedeniyle kargaşa içinde bulunan Azerbaycan ve Dağıstan'ı Rus işgalinden kurtararak bağımsızlığını ilan etti. Turan'ı kurmaya yönelik bu girişime de, Osmanlı Devleti'nin diğer cephelerde uğradığı yenilgi nedeniyle, Kasım 1918'de son verildi.
Diğer ülkelerde Türkçülük
Azerbaycan Türkçülerinin dergisi olan Kurtuluş, Kasım 1934 - Temmuz 1939 tarihleri arasında Berlin'de Memmed Emin Resulzade tarafından yayımlandı.
Kazak asıllı Turancı Mustafa Çokay'ın kurduğu Türkistan Milli Konseyi Aralık 1931'den itibaren Berlin'de Yaş Türkistan (Genç Türkistan) dergisini yayımladı. İdil Ural Milli Komitesi'nin Yeni Milli Yol dergisi de 1932-1939 yılları arasında Tatarca olarak Berlin'de yayımlandı.
Adı geçen dergilerin hepsi Temmuz 1939'da Sovyet-Alman ittifak antlaşmasının (Ribbentrop-Molotov Paktı) imzalanması üzerine yayın hayatlarına son verdiler.
1920'ler
Milli Mücadele'de İttihat ve Terakki'nin Türkçü ve Turancı kadroları önemli bir rol oynadığı halde, TBMM hükûmeti 1920'den itibaren Turancı akıma karşı kesin bir tavır aldı. Bunda Eylül 1920'de Sovyet rejimi ile Ankara arasında kurulan diplomatik yakınlığın etkisi vardı.
Turancı düşüncenin tanınmış önderi Ziya Gökalp 1923'te Ankara'da Matbuat Müdürlüğü tarafından yayımlanan Türkçülüğün Esasları adlı eserinde Turancılığı "uzak mefkûre" ilan ederek, Türkiye devletinin kuruluşunu esas alan yeni bir Türkçülük tanımı getiriyordu. Gökalp bu eserinin basımından iki ay sonra Mustafa Kemal tarafından milletvekili adayı gösterildi.
Mehmet Emin Yurdakul Turana Doğru adlı şiir kitabının yeni baskısında bazı şiirlerini değiştirerek Turan sözcüğünün yerine vatan sözcüğünü getirdi. Ahmet Ağaoğlu, Halide Edip ve Yusuf Akçura, 1922 ve 1923'te çeşitli vesilelerle Turancılıktan vaz geçtiklerini deklare ettiler.[2]
1930'lar ve Türkçülük'ün yeniden canlanması
Cumhuriyet döneminde Turancılığı üstü kapalı bir biçimde de olsa savunan ilk eser, Reşit Saffet Atabinen'in 1930'da yayımlanan Türklük ve Türkçülük İzleri adlı kitabıydı. Kitap, Türk Ocağı örgütü içinde hızlanan bir tartışma ortamında yayımlanmıştı. 1931'de Türk Ocakları Atatürk'ün emriyle kapatıldı.
1932'de Reşit Galip'in emriyle üniversiteden uzaklaştırıldıktan sonra yedi yıl Almanya'da kalan Zeki Velidi Togan, 1939'da Türkiye'ye döndükten sonra yayımladığı Bugünkü Türkistan ve Yakın Mazisi adlı eserinde, yakın gelecekte gerçekleşmesini umduğu Turan hayalini anlattı.
1930'larda yeniden güçlenen Türkçü-Turancı düşüncenin en radikal sözcüsü Hüseyin Nihal Atsız idi. Atsız 1931-1932'de Atsız Mecmuayı, 1933-1934 ve 1943-1944'te de Orhun: Aylık Türkçü Mecmua'yı yayımladı. 1939'da Bozkurt dergisini çıkaran Reha Oğuz Türkkan ile 1943'te Samsun'da Kopuz adlı Türkçü dergiyi başlatan Fethi Tevetoğlu bu dönemin diğer Turancı fikir önderleri arasında bulunuyordu. 1941-1944 yıllarında Orhan Seyfi Orhon Çınaraltı adlı Türkçü dergiyi yönetti. Bu dergide yazan emekli general Hüseyin Hüsnü Emir Erkilet, "Her Türkçü Turancıdır, her Turancı Türkçüdür" diyordu.
1944 Tevkifatı
Nazi Almanyası'nın yenilmeye yüz tutması ve Türkiye'nin İngiltere-ABD ittifakına yaklaşmasıyla Türk basınında Turancılara yönelik sert eleştiriler boy gösterdi. Faris Erkman 1943'te yayımlanan En Büyük Tehlike adlı kitabında "Pan-Türkist, Turancı, ırkçı kuklalara" saldırarak, onları yabancı devletlerin hizmetinde olmakla suçladı.
İsmet İnönü, Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak'ı Ocak 1944'te emekliye sevkettikten sonra, 3 Mayıs 1944'te İstanbul ve Ankara'da Türkçü gençlerin düzenlediği Komünizmi Telin mitingleri yapıldı. 9 Mayıs 1944'te Şükrü Saraçoğlu hükûmeti, aralarında Nihal Atsız, Zeki Velidi Togan, Reha Oğuz Türkkan, Nejdet Sançar, Fethi Tevetoğlu ve Alparslan Türkeş'in de bulunduğu 30 kadar Türkçü-Turancı'yı tutukladı. Bir yıla yakın tutuklu kalan sanıklar, daha sonra, kendilerinin tabutluklara yerleştirilip işkence yapıldığını ileri sürdüler. 29 Mart 1945'te Türkçülük davası sanıklarından onu ağır hapis cezalarına çarptırıldı. Ancak aynı yılın Ekim ayında Askerî Yargıtay mahkûmiyet kararlarını esastan bozdu.[2]
1945 sonrası
1950'li yıllarda Demokrat Parti ve daha sonra da Mareşal Fevzi Çakmak'ın kurduğu Millet Partisi içinde yer alan ve bağımsız örgütlü bir yapı göstermeyen Turancı hareket, o yıllarda siyasete egemen olan anti-komünizm düşüncesinin sağladığı zırha bürünerek görüşlerini savundu. Şubat 1969'da isim değiştirerek Milliyetçi Hareket Partisi olan Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi, eski Turancılardan birçoğunu bünyesinde topladı.
Orkun Dergisi
1998 yılında Altan Deliorman, Erk Yurtsever, Refet Körüklü, Prof. Dr. Reha Oğuz Türkkan, Sami Yavrucuk gibi tanınmış Türkçüler ile yayın hayatına başlayan ve 2006 yılında 101. sayısının yayınlanmasıyla birlikte basılı hayatına son veren Orkun Dergisi[11] Türkçülük düşüncesini savunmuştur. Orkun Dergisi, 2006 yılından Ağustos 2012 tarihine kadar internet üzerinden yayınlanmaya devam etmiştir.[12] Orkun Dergisi aynı isimle bir vakıf da kurmuştur.[13] Vakıf günümüzde hayatını sürdürmekle birlikte, aktif değildir.
Genç Atsızlar
3 Mayıs 2005'te kurulan Genç Atsızlar, Türkçü camiadaki durgunluğa son vermek adına faaliyete başladı. Ekim 2009'da Ermenistan-Türkiye maçında Azerbaycan bayrağı açarak Türkiye'de ses getiren ilk etkinliğini yapan Genç Atsızlar[14], 26 Şubat 2012'de Taksim'de gerçekleştirilen "Hocalı Soykırımı" anması esnasında "Hepiniz Ermenisiniz, hepiniz piçsiniz." yazılı dövizler açarak günlerce ulusal medyada tartışma konusu oldu.[15] Grup 2014 yılında Türkçü Turancılar Derneği'ni kurarak resmi örgütlenmesini buradan devam ettirmiştir.
Genç Atsızlar, 2010'dan günümüze Genç Atsızlar Dergisi, Kömen Dergisi ve Ötüken Dergisi olmak üzere üç yayın çıkarmıştır.
Genç Atsızlar Dergisi
2010 yılında Genç Atsızlar Dergisi adıyla e-dergi çıkarmaya başladı. 10 sayı çıkan derginin yayını daha sonra sonlandırıldı.
Kömen Dergisi
Grup 25 Haziran 2011'de ilk resmi yayını olan Kömen Dergisi'ni çıkarmaya başladı. 19 sayı çıkan Kömen Dergisi, yerini Ötüken'e bıraktı.[16]
Ötüken Dergisi
Grubun çıkardığı son yayın olan Ötüken Dergisi 1 Ekim 2013 tarihinde yayın hayatına başlamıştır. Türk dünyasından çeşitli yazarların bulunduğu dergide Macaristan Jobbik Partisi Başkanı Gábor Vona ile yapılan bir söyleşi de yayınlanmıştır. Ötüken aynı zamanda Atsız'ın son ve 143 sayı ile en uzun süre çıkardığı dergidir. Atsız'ın mirasına sahip çıkma çabasındaki bu yeni Ötüken'de kapağın alt kısmında sayı 143'ten devâm edilmektedir.
Sözdebilimsel teoriler
Türkçü ideoloji, "sözde Türkoloji" (Pseudo-Turkology) olarak bilinen, sahte bilimsel teorilerle karakterize edilmiştir.[17][18] Genel akademik camiada destek görmemesine rağmen,[17] neredeyse tüm modern Türk devletlerinde pek çok sözde Türkolog ve teori ortaya çıkmıştır.[19][20]
Bu Türkologlar arasında önde gelenlerden biri olan Murad Acı, iki yüz bin yıl önce, "Türk kanına sahip ileri bir halkın" Altay Dağları'nda yaşadığını iddia etmektedir. Acı tarafından uzun boylu ve sarışın olarak tanımlanmış bu Türklerin 35.000 yıl önce dünyanın ilk devleti Idel-Ural'ı kurdukları ve Amerika'ya kadar göç ettikleri savunulmuştur.[19]
Türkçü ve sözdebilimi teşvik edilen Türk Tarihi Tezi gibi teorilere göre, Türk halklarının Orta Asya'dan Orta Doğu'ya Neolitik devirde göç ettikleri varsayılmaktadır. Hititler, Sümerler, Babiller ve eski Mısırlılar bu teoriye göre Türk kökenli olarak sınıflandırılmıştır.[18][19][20][21]
Erken Tunç Çağı'na ve ilerleyen dönemlere ait Kurgan kültürleri, genellikle İsmail Miziev gibi pan-Türkist "sözde akademisyenler" tarafından Türk halklarına atfedilmiştir.[22] Türk olmayan veya Türk olduğu tartışmalı, Hunlar, İskitler, Sakalar, Kimmerler, Medler, Partlar, Panonya Avarları ve Albanlar gibi tarihi halklar ile Türk ülkelerinde yaşayan Kürtler gibi çeşitli etnik azınlıklar, Türk, Türkî, Ön Türk veya Turan olarak sınıflandırılmıştır.[20][21][22][23][24] Acı, ayrıca Alanlar, Gotlar, Burgundlar, Saksonlar, Alamanlar, Angluslar, Lombardlar ve Rusları Türk olarak kabul etmektedir.[19] Tarihte Yahudiler, Çinliler, Ermeniler, Yunanlar, Farslar ve İskandinav halkları gibi sadece birkaç halk Acı tarafından Türk sayılmamıştır.[19]
Tatar ÖSSC Yüksek Sovyet eski Başkanı olan filolog Mirfatih Zakiyev, bu konuda yüzlerce eser yayınlayarak Sümerce, Yunanca, İzlandaca, Etrüskçe ve Giritçenin Türk kökenli olduğunu iddia etmiştir. Zakiyev, "Ön Türkçenin Hint-Avrupa dillerinin başlangıç noktası olduğunu" da değinmiştir.[19] Sadece halklar ve kültürler değil, aynı zamanda Yorgi, I. Petro, Mihail Kutuzov ve Fyodor Dostoyevski gibi tanınmış bireylerin "Türk kökenli" oldukları öne sürülmüştür.[19]
Philip L. Kohl, yukarıda bahsedilen teorilerin "inanılmaz efsanelerden" başka bir şey olmadığını belirtmiştir.[22] Bununla birlikte, bu teorilerin teşvik edilmesi, Türkiye ve Azerbaycan gibi ülkelerde "büyük ölçekli oranlara" ulaşmıştır.[23] Genellikle Rum, Süryani ve Ermeni soykırımlarının reddiyle ilişkilendirilen Türkçü sözdebilimi, devlet ve devlet destekli sivil toplum kuruluşlarının kapsamlı bir şekilde desteğini almış, bu ülkelerde ilkokuldan üniversitelere kadar öğretime dahil edilmiştir.[24] Türkiye'nin eğitim müfredatı, İskitler de dahil olmak üzere pek çok Avrasya göçebesi ile Sümer ve Antik Mısır gibi eski medeniyetlerin Türk kökenli olduğunu iddia etmiştir.[25] Konstantin Sheiko ve Stephen Brown, bu tarih anlayışının, geçmişin başarısızlıklarıyla baş etmek için ulusal bir terapi biçimi olarak ortaya çıktığına değinmiştir.[19]
Ayrıca bakınız
Kaynakça
- Gökalp, Ziya (1968). The Principles of Turkism (İngilizce). E. J. Brill. s. 125.
Turkism is not a political party but a scientific, philosophic and aesthetic school of thought.
Bilinmeyen parametre|yazarurl=
görmezden gelindi (yardım) - Landau, Jacob (1995). Pan-Turkism: From Irredentism To Cooperation (İngilizce). Indiana University Press. ISBN 0-253-20960-9, ISBN 978-0-253-20960-3.
- Kieser, Hans-Lukas (2006). [VKVSHjjUT2UC&pg=PA19 Turkey beyond nationalism: towards post-nationalist identities]
|url=
değerini kontrol edin (yardım) (İngilizce). I. B. Tauris. s. 19. ISBN 1-84511-141-9, ISBN 978-1-84511-141-0. - tcmb.gov.tr
- "Türkiye Cumhuriyeti Kağıt Paraları". 24 Şubat 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Şubat 2007.
- "ATATÜRK VE BOZKURT". 11 Ocak 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Ocak 2007.
- Sovyet Büyük Ansiklopedisi (Bol’şaya Sovetskaya Entsiklopediya), red.: B.A. Bvedenskiy, Cilt 32, Moskova, 1955.
- Halil İnalcık (1948), "Osmanlı-Rus Rekabetinin Menşei ve Don-Volga Kanalı Teşebbüsü (1569)
- Füsun Üstel, Türk Ocakları (1912-1931), İletişim Yay. 1997, s. 15-42.
- A.g.e. s. 51 vd.
- http://orkun.org.tr/asp/orkun.asp?Tip=Makale&Makale_Nu=!P*R/YYLPYDIWDUHL*YNYP,WVJDWIFTB8*YNYP,WVJDWIFTB8*YNYP*-WVJDWIFTBSF
- http://orkun.org.tr/asp/orkun.asp?Tip=%DD%E7indekiler&sayi=174&ay=8&yil=2112
- http://orkun.org.tr/asp/Orkun.asp?Tip=Makale&Makale_Nu=/XB/Z,ATFDP*LOSIBB*FB,ALUISUQOY/!OKYSJAOYHGUH*/E/DR
- http://www.hurriyet.com.tr/ermenistan-macina-planorlu-eylem-12696585
- "Arşivlenmiş kopya". 25 Mayıs 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Ekim 2016.
- http://www.otukendergi.com
- Frankle, Elanor (1948). Word formation in the Turkic languages. Columbia University Press. s. 2.
- Aktar, A.; Kizilyürek, N; Ozkirimli, U.; K?z?lyürek, Niyazi (2010). Nationalism in the Troubled Triangle: Cyprus, Greece and Turkey. Springer. s. 50. ISBN 0230297323.
- Sheiko, Konstantin; Brown, Stephen (2014). History as Therapy: Alternative History and Nationalist Imaginings in Russia. ibidem Press. ss. 61-62. ISBN 3838265653.
According to Adzhi, Huns, Alans, Goths, Burgundians, Saxons, Alemans, Angles, Langobards and many of the Russians were ethnic Turks.161 The list of non-Turks is relatively short and seems to comprise only Jews, Chinese, Armenians, Greeks, Persians, and Scandinavians... Mirfatykh Zakiev, a Chairman of the Supreme Soviet of the Tatar ASSR and professor of philology who has published hundreds of scientific works, argues that proto-Turkish is the starting point of the Indo-European languages. Zakiev and his colleagues claim to have discovered the Tatar roots of the Sumerian, ancient Greek and Icelandic languages and deciphered Etruscan and Minoan writings.
- Khazanov, Anatoly M. (1996). Post-Soviet Eurasia: Anthropological Perspectives on a World in Transition. Department of Anthropology, University of Michigan. s. 84. ISBN 1889480002.
Discredited hypotheses — widespread in the 1920s and 1930s — about the Turkic origin of Sumerians, Scythians, Sakhas, and many other ancient peoples are nowadays popular
- Hunter, Shireen; Thomas, Jeffrey L.; Melikishvili, Alexander (2004). Islam in Russia: The Politics of Identity and Security. M.E. Sharpe. s. 159. ISBN 0765612828.
M. Zakiev claims that the Scythians and Sarmatians were all Turkic. He even considers the Sumerians as Turkic
- Kohl, Philip L.; Fawcett, Clare (1995). Nationalism, Politics and the Practice of Archaeology. Cambridge University Press. s. 143, 154. ISBN 0521558395.
Apparently innocuous were other contradictory and/or incredible myths related by professional archaeologists that claimed that the Scythians were Turkic-speaking
- Simonian, Hovann (2007). The Hemshin: History, Society and Identity in the Highlands of Northeast Turkey. Routledge. s. 354. ISBN 0230297323.
Thus, ethnic groups or populations of the past (Huns, Scythians, Sakas, Cimmerians, Parthians, Hittites, Avars and others) who have disappeared long ago, as well as non-Turkic ethnic groups living in present-day Turkey, have come to be labeled Turkish, Proto-Turkish or Turanian
- Lornjad, Siavash; Doostzadeh, Ali (2012). On The Modern Politization of the Persian Poet Nezami Ganjavi. CCIS. s. 85. ISBN 9993069744.
Claims that many Iranian figures and societies starting from the Medes, Scythians and Parthians were Turks), are still prevalent in countries that adhere to Pan—Turkist nationalism such as Turkey and the republic of Azerbaijan. These falsifications, which are backed by state and state backed non—governmental organizational bodies, range from elementary school all the way to the highest level of universities in these countries.
- Boldt, Andreas (2017). Historical Mechanisms: An Experimental Approach to Applying Scientific Theories to the Study of History. Taylor & Francis. s. 107. ISBN 1351816489.
Violent flirtation with PanTuranism had a lasting effect on kemalist Turkey and its historical ideology: Turkish pupils are imbued by history textbooks even today with a dogma of absurdly inflated PanTurkish history—Turkish history comprises all Eurasian nomads, Indo-European (Scythian) and Turk-Mongol, plus their conquests in Persia, India China, all civilizations on the soil of the Ottoman Empire, from Sumer and Ancient Egypt via Greeks, Alexander the Great to Byzantium.
Wikimedia Commons'ta Pan-Turkism ile ilgili ortam dosyaları bulunmaktadır. |