Havza, Samsun

Havza, Samsun'un Amasya'ya komşu olan bir ilçesidir.

Havza

Konumu
Ülke Türkiye
İl Samsun
Coğrafi bölge Karadeniz Bölgesi
İdare
  Kaymakam Metin Yılmaz
  Belediye başkanı Sebahattin Özdemir(AK Parti)
Yüzölçümü
  Toplam 793 km² (306 mil²)
Rakım 675 m (2.214 ft)
Nüfus
 (2018)
  Toplam 40,194
  Kır
-
  Şehir
-
Zaman dilimi UTC+03.00 (UDAZD)
Posta kodu 55700
İl alan kodu 0362
İl plaka kodu 55
Resmî site
Havza Belediyesi

İsminin kökeni

Havza'nın isim olarak kökeninin Hititler'in Amasya valisi olan Kavuzhan'dan[1] kaynaklandığı, adına izafeten "Kavza" olduğu rivayet olunmakta ve bu ismin zamanla halk ağzında ve söyleyiş kolaylığı sebebiyle "Havza" haline geldiği ileri sürülmektedir.[2]

Ne var ki bu bilgiler Rum Pontuslular'dan günümüze ulaşan bazı haritalarda ve diğer belgelerde şehrin adının "Khavza" olarak yazılmış oluşuyla birlikte değerlendirildiğinde "Kavza" nın, gerçekte olup olmadığı ya da kim olduğu meçhul “Kavuz Han”a ithaf edilerek bu şehre verilen bir isim olmak yerine Havza’nın Rum dilindeki ifadesi (söyleniş biçimi) olma olasılığını daha çok ön plana çıkardığından pek de sağlıklı bir iddia olmadığını ortaya koymaktadır.

Asar-ül Bilad adlı kitabın yazarı Zekeriya bin Mahmut el Kazvini, kitapta 1050 yılında olan bir depremden söz ederken depreme uğrayan yerleşim yerinin adı olarak "Ancere" kelimesini kullandığını görmekteyiz. Zekeriya b.Mahmut el Kazvini, ”Asar-ül Bilad” adlı eserinde bu Hançere (Ancere) kasabasını şöyle tanımlıyor; "..Ancere Anadolu da bir şehir olup orada Ters akan Irmağı vardır. Rivayet olduğu üzere 8 Ağustos 442 (1050) Pazartesi zelzele olmuş,zelzele 2 gün devam ettiğinden Anceredeki birçok bina yıkılmış; bir kilise yere batarak hiçbir eser kalmamış, yerinden gayet sıcak bir su çıkıp yetmiş kadar mezrayı harap etmiş, birçok kişinin boğulmasına sebep olmuş, sıcak suyun akışı dokuz gün devam ettiğinden herkes dağ başlarına kaçmış daha sonra su çekilmiş ve bir miktar kalmıştır...”[3] Ancere kasabası, Havza'nın şimdiki yerine göre Aslanağzı Kızgözü hamamının batı tarafında, düz bir yerde olduğu tarihi vesikalarda zikredilen malumattan anlaşılmaktadır.

Havza’nın eski adı ve bu şehrin yerinde daha önce başka bir yerleşim olup olmadığı konusunda yaptığı araştırma bulgularını dile getiren Zübeyrzade Mehmet Fuat Efendi de “Yurdumuz Havza” adlı eserinde; Havza’nın “nam-ı kadimi”(eski adı) nın belli olmadığını belirterek, “..Gerçi milattan evvel ve sonraları şimdiki Havza’nın yerinde büyük ve muntazam bir şehrin mevcut olduğunu bazı Rum tarihçileri yazmakta ve eski Rumların, Bizanslıların buraları icra-i hükûmet (idare) ettiklerini göstermekte iseler de bunların ne dereceye kadar mevsuk (inanılır) oldukları anlaşılamamakla beraber esasen ne malumatların bizimle bir alakası ne de o şehrin şimdiki Havza ile bir ilişkisi yoktur..”[4] demektedir.

Mehmet Fuat Efendinin sözünü ettiği Rum tarihçilerinden günümüze kadar intikal eden bir rivayete göre,bugünkü Havza’nın yerinde Hançereden de önce mevcut yer leşimin batı ve kuzey-batı istikametinde adı “Çetrik”(Çermik) olarak anılan oldukça büyük bir yer leşim merkezi bulunuyordu. Bu yer leşim merkezinde sırasıyla Hititler,Pontuslular,Romalılar hüküm sürdüler.

Kuruluşu ve adının kaynağı konusunda böylesine çok değişik görüş ve iddialarla karşılaştığımız Havza’nın, Roma ve Bizans İmparatorlukları zamanında bir kaplıca beldesi olduğunu ifade etmesi bakımından “Thermee Phoseemeomitearem” olarak anıldığı belirlenmiştir. Antik Anadolu Coğrafyası (Geographika) yazarı Strabon’un söz konusu eserinde yerleşimin adından Phazemotis sıcak su kaynaklarının bulunduğu yer” olarak bahsedilirken Evliya Çelebi'nin “Seyahatname”sinde karşımıza çıkan bir diğer isimde “Koze” kazasıdır.

Nihayet,1524 yılından sonra benimsenip özellikle resmî kayıtlarda kullanılarak yaygınlaştırılan ve günümüze kadar ulaşan "Havza" (Osmanlı Türkçesi: خوضه), adından önce anıldığı şekli ile “Hevze” ve “Hevize” Türk dilinde olduğu gibi Arapça ve Farsça’da da herhangi bir anlam ifade etmez. Havza’ya gelince “dalmak” ve “Havz etmek” anlamına geldiği gibi “bir parça” veya “ara” anlamlarını da ifade eder.[5]

Tarihi

Arkeolojik bakış

Havza yöresinin yazılı tarih öncesi dönemlerini aydınlatan çalışmaların ilki 1971 yılından önce ikincisi de 1972-1973 yıllarında Prof. Dr. U. Bahadır ALKIM ve ekibi tarafından yapılmış, Tarih Kurumu adına yürütülen bu küçük çaplı kazı ve yüzey araştırmaları sonucu saptanan en eski bulgular Havza sınırları içinde Paleolitik dönemden bu yana yerleşildiğini ortaya çıkarmıştır.

Her iki tarihte yapılan kazı ve yüzey araştırmaları sırasında Havza sınırları içerisinde toplam 17 höyük ve düz yerleşme alanı, 6 Roma Geç Antik Çağ yerleşmesi, 7 tümülüs, 1 kaya mezarı, 1 mezarlık alanı ve 1 antik kaplıca kalıntısı tespit edilmiş buralarda Erken Tunç Çağı, Orta Tunç Çağı, Demir Çağı, Roma ve Geç Antik Çağ uygarlıklarına ait yerleşimlerin bulunduğu belgelenmiştir.

Strabon coğrafyasında Havza tarihi

Amasyalı Coğrafyacı Strabon’a göre Samsun-Amasya toprakları arasında Phazamonitis diye anılan bir bölge vardır.[6] Bugünkü Havza’yı da içine alan bölgeyi Strabon şöyle anlatıyor: “Roma komutanlarından Pompeus, Pontos krallarından Mithridates’le yaptığı savaşta tarihsel kaynaklarda Mithridates Savaşları olarak anılan Pontos zaferini kazandıktan sonra bu bölgede yaptığı gezi sırasında burada bulunan Phazemon mahallesindeki yerleşmeyi bir kent olarak ilan etmiş ve Neapolitis ismini vermiştir. (Merzifon tarihi konusunda yapılan bazı araştırmalarda, araştırmacılar bu kentin, yüzyıllar boyunca adı birçok değişikliklere uğrayan Merzifon olmasının kuvvetli bir olasılık olduğu üzerinde durmaktadır.)”

Bu ülkenin kuzey kısmı, Gazelonitis ve Amisoslular'ın ülkesiyle sınırdaştır. Batısı, Halys nehri, doğusu Phanoria ve geri kalan kısmı da hepsinin en büyüğü ve en iyisi olan benim ülkem Amasia ile çevrilidir. Phazamonitis’in Phanaroia’ya doğru uzanan kısmında Stiphane isminde denize benzeyen bir göl[7] vardır. Burada pek çok balık ve her çeşit otlak bulunur. Bu gölün kenarında şimdi terk edilmiş olan İkizari Kalesi ve yakınında şimdi harabe halinde olan bir saray vardır. Ülkenin geri kalan kısmı genellikle ağaçsız ve ekime elverişlidir. Amaseia’lıların ülkesinin üst tarafında, Phazemonitis Sıcak Su Kaynakları bulunur, bunlar sağlık için çok iyidir.

Türkiye'nin tarihi coğrafyasını ve arkeolojisini incelerken başvurulan kaynakların ilk sırasında gelen Amasyalı Strabon’un “Geographika” (Coğrafya) adlı bu eseri[8] kimi araştırmacılara göre MÖ 7 yılında, kimilerine göre de MS 18-19 yılları arasında yazılmıştır.

Tıpkı Evliya Çelebi gibi yazdığı her yeri gezip, yerinde inceleyerek anlatan Strabon’un Havza’yı da kapsayan alanın Phazemonitis olarak tanımlandığını belirtmesi diğer tarihsel kaynaklarında teyit ettiği gibi söz konusu tarihte ve öncesinde buraların Pontos sınırları içinde olduğunu ve Strabon’un kaydettiği Pontos-Roma savaşları sırasında Pont sınırı veya Pont karargahı olarak kullanıldığını ortaya koymaktadır.

Bölge tarihi açısından çok önemli olan Mithridates Savaşları (Pontos-Roma savaşı) genel olarak bölge ve Havza tarihi konusunda üzerinde durulması gereken önemli bir dönüm noktasını teşkil eder. Çünkü bu tarihte Strabon’un da sınırlarını aynı şekilde çizdiği alanda (ki bu alan, günümüzdeki yerleşim yerlerine göre kuzeyde Kavak ya da genel olarak Samsun’un güney kesimleri, Ladik ve Havza ile güneyde Merzifon’a kadar uzanan hattın doğuda Niksar ve batıda Kızılırmak'la çevrildiği bir bölgeyi içine almaktadır.) Pontos Krallığı ile Romalılar arasında yapılan kanlı savaşlar sırasında bölgede bulunan hemen hemen tüm yerleşim merkezleri yerle bir edilmiş ve yakılmıştır. Bu tahribatın Pontos uygarlığı ile sınırlı olmayıp bölgede yaşanmış Hitit çağı ve tarihten önceki devirlere (Paleolitik, mezolitik, kalkolitik ve bakır çağı) ait izlerinde önemli oranda silinmesine neden olduğu kuşkusuzdur.

Bu açıklamadan sonra tekrar Strabon’un coğrafya eserine dönecek olursak, tanımlanan bölgede Amaseia (Amasya) lıların ülkesinin üst tarafında bulunan Phazemonitis sıcak su Kaynakları’nın Havza Kaplıcaları olduğu tartışma götürmez.

Nitekim Strabon’un sözünü ettiği bu sıcak su kaynaklarının Havza’da bulunduğu yine Strabonu kaynak göstermek suretiyle başka eserlerde de belirtilmiştir.[9]

Selçuklular öncesi

Havza’nın tarihi, kuruluş itibarıyla çok eskilere dayanmaktadır. Milattan önce 2000’li yıllarda, Kızılırmak ve Yeşilırmak deltaları arasında kurulmuş olup, kuruluşu Hitit Uygarlığı dönemine uzanmaktadır.[10] MÖ VII. yüzyılda Samsun’un İyonyalılar’ca kıyı kenti olarak kuruluşundan bir süre sonra, Miletliler’in etki alanına giren bölge, daha sonra Kafkaslardan gelen Kimmerler’in istilasına uğramış, yapılan savaşlar sonuncunda ise, önce Persler tarafından idare edilmiş, Büyük İskender’in Anadolu’yu istilasından sonra Makedon İmparatorluğu’nun egemenliğine girmiştir. MÖ I. yüzyılda Roma istilasına uğrayan Havza, daha sonra Roma İmparatorluğu’nun bölünmesiyle, Doğu Roma İmparatorluğu’na dahil olmuştur.

Selçuklu dönemi

Havza, 1071 Malazgirt Savaşı’ndan sonra Türk hakimiyetine girmiş ise de Haçlı Seferleri sonucu sık sık el değiştirmiştir. XIII. yüzyılda Selçukluların eline geçen bölge, Selçuklu Hanedanlığı'nın çöküşünden sonra Canik Beyliği’ne ve daha sonra da 1414'te Osmanlı Yönetimine geçmiştir.

Osmanlı dönemi

Havza ilk fethedildiği zaman, buraya Türk aşiretlerinden Gidürlü, Çarıklı ve Kanıklı aşiretleri yerleştirilmiş olduğundan bugün, bazı köyleri bu isimlerle anılmaktadır. Havza'nın o gün için 50 kadar mahallesi vardır. Kaza olarak genel nüfusu da 30.000 civarındadır.

Bu dönemde Havza nahiyeleri

Halas Nahiyesi: Havza ilçesinin güneydoğu taraflarını çevreler.

Kamlık Nahiyesi: Havza ilçesinin kuzey doğu taraflarını çevreler.

Gidürlü Nahiyesi: Havza ilçesinin kuzey batı taraflarını çevreler.

Simre Nahiyesi: Havza ilçesinin batı taraflarını çevreler.

Osmanlı salnamelerinde Havza

Bu başlık altında, hicri 1297, 1301, 1311, 1312, 1313, 1314, 1318 ve 1324 tarihli salnameler (yıllık rapor) incelenmiş, ilk iki salnamede Havza'nın bir nahiye konumunda olması nedeniyle ve genelde söz konusu salnamelerin kendi hazırlanma tekniği itibarıyla çok yüzeysel (sadece bağlı olduğu vilayet ve sancak isimleri ile bunlara ait yönetici isimleri) bilgiler temin edilebilmiştir.

1297 (1876) yılı salnamesi

Havza ilk kez bu salnamede yer almıştır. Buna göre Sivas vilayeti, Amasya sancağına bağlı bir nahiye (bucak) konumundadır.

1301 (1880) yılı salnamesi

Havza; Sivas vilayeti, Amasya sancağı, Osmancık kazasına bağlı bir nahiyedir. Üstelik ismi bir önceki, 1297 yılı salnamesinde olduğu gibi Havza değil Havsa olarak yer almıştır.

1311 (1890) yılı salnamesi

Bu salnameye göre artık Havza bir kazadır ve Amasya sancağı, Sivas vilayetine bağlıdır. Vilayetin Aziziye, Goçgiri, Divriği, Darende, Gürün, Tonos(Altınyayla), Hafik ve Yıldızeli olmak üzere merkeze bağlı sekiz ilçesi; Amasya, Şarki Karahisar, ve Tokat olmak üzere üç sancağı vardır. Amasya sancağına Havza dışında Merzifon, Köprü, Mecidözü, Osmancık, Ladik ve Gümüşhacıköy olmak üzere altı ilçe daha bağlıdır.

1311(1890) salnamesi
Bucaklar Köyler
Kerim 1 26
Yenice 1 18
Sivrikese 1 24
Çakıralan 1 18

Toplam: 4 bucak, 86 köy

1312 (1891) yılı salnamesi
1312(1891) salnamesi
Bucaklar Köyler
Kerim 1 26
Yenice 1 18
Sivrikese 1 24
Çakıralan 1 18

Toplam: 4 bucak, 86 köy

1313 (1892) yılı salnamesi
1313(1892) salnamesi
Bucaklar Köyler
Kerim 1 26
Yenice 1 18
Sivrikese 1 24
Çakıralan 1 18

Toplam: 4 bucak, 86 köy

1314 (1893) yılı salnamesi

İlk kez bu yılki salnamede ilçeler derecelere ayrılarak çeşitli ölçütlere göre sınıflandırılmışlar ve Havza da üçüncü sınıf bir ilçe olarak mülki tasnifteki yerini almıştır.

1314(1893) salnamesi
Bucaklar Köyler
Kerim 1 26
Yenice 1 18
Sivrikese 1 24
Çakıralan 1 18

Toplam: 4 bucak, 86 köy

1318 (1897) yılı salnamesi
1318(1897) salnamesi
Bucaklar Köyler
Kerim 1 26
Yenice 1 18
Sivrikese 1 24
Çakıralan 1 18

Toplam: 4 bucak, 86 köy

1324 (1903) yılı salnamesi

Bu yılki salnamede, mülki taksimat bakımından kimi önemli değişiklikler görülüyor: Buna göre merkez vilayete bağlı ilçeler arasına Yenihan, Kangal ve tekrar Tonos(Altınyayla) katılmış buna karşılık Yıldızeli ilçesi ayrılmıştır. Böylece merkeze bağlı ilçe sayısı on olmuştur; bağlı sancak sayısında herhangi bir değişiklik olmamıştır. Ayrıca söz konusu salnameye kadar dört adet bucağa sahip olan Havza, merkezi dışında sadece bir adet bucağa sahip kalmıştır.

1324(1903) salnamesi
Bucaklar Köyler
Havza merkez 0 55
Karahalil 1 29

Toplam: 1 bucak, 84 köy

Meşrutiyet dönemi

1891'de Sivas valisi olan, sabık dahiliye nazırı Mazlum paşa'nın oğlu Memduh efendi, bu kasabadaki iktisadi faaliyetleri görünce, büyük hamamın güneyinde büyük bir otel ile bu otelin altına bir hamam yaptırmıştır. Memduh efendinin bu faaliyetlerine kaza ve vakfın mütevellisi olan Hacı Mahmud Ağa itiraz etmiş ve bundan dolayı, Memduh efendi'nin gayretleriyle Alucra'ya sürülmüştür. 1908'de ilan edilen meşrutiyetten sonra, Memduh efendi gözden düşmüş ve yaptırmış olduğu hamama zorla akıttığı su da elinden alınarak, memleketin maarif hizmetlerine devamlı bir gelir olarak tahsis edilmiştir.[11]

Kurtuluş Savaşı yıllarında Havza

Anadolu'nun bütün diğer yörelerinde olduğu gibi Havza'da da, 93 harbi olarak tarihimizde anılan Osmanlı-Rus savaşı, Balkan savaşları, "Düvel-i muazzama" yani o dönemin süper güçlerine karşı verilen ve Birinci Dünya Savaşı dolayısıyla gerçekleşen Çanakkale savaşlarının sebep olduğu maddi ve manevi yıkımlar kendini olanca ağırlığıyla hissettirmişti. Bu dönemde Havza'nın karşı karşıya kaldığı manzarayı ilçenin medar-ı iftiharlarından Mustafa Kemal Paşa'nın Havza'daki çalışma arkadaşlarından olup o dönemin Havza'sını konu alan ve "Yurdumuz Havza" adıyla bir kitap yazan Zübeyirzade Mehmet Fuat Efendi'nin[12] satırlarından takip edelim:

Savaşlar, iç ayaklanmalar ve darbe girişimleri ile ekonomik gücünü iyice kaybetmeye başlayan Osmanlı Devleti'nin halka yüklediği "bar'ı tekalif"den doğal olarak Havza ve çevresi de etkilenmişti. Ağır vergi yükü altında ezilmesi yetmiyormuş gibi bir de nüfusunun büyük bölümü Rumların ve Ermenilerin teşkil etmesinden dolayı istihbarat teşkilatı ile jandarma takiplerine konu olup, sık sık baskınlara uğrayan Havza, hemen hemen bütün maddi varlığı ezilmiş, kendisi de eritilmiş bir kasaba durumundaydı. Bu tarihler arasında ilçeye iskan edilen muhacirler (kafkas ve tatar göçmenleriyle Doğu Anadolu ve Karadeniz'den gelip yerleşenler) genel iaşeyi tamamen yok etmiş, sefaleti ve her geçen gün artan ölümleri de beraberlerinde getirmişlerdir.

Nihayet 1914 yılında 1. Dünya Savaşı için ilan edilen "genel seferberlik" Havza'nın sosyal hayatını, ilerlemesini ortadan kaldırarak adeta varlığı dondurulmuş bir kasaba haline gelmesine sebep oldu. Bölük bölük cepheye giden gençlerimiz; Çanakkale'nin, Sarıkamış'ın, Galiçya'nın, Sina'nın, Irak'ın, Arabistan'ın meçhul ufuklarında Allah'ına kavuşurken geride bıraktıkları aileleri de yoksulluktan ve sefaletten dolayı ölümle pençeleşiyorlardı.[13]

Türk Kurtuluş Savaşı'nı başlatmak amacıyla 19 Mayıs 1919 yılında Samsun'a çıkan Mustafa Kemal Paşa, 25 Mayıs 1919'da Havza'ya gelmiş olup, 12 Haziran 1919'a kadar ilçede kalmıştır. Mustafa Kemal Paşa 24 Mayıs 1919 Cumartesi günü Harbiye Nezareti'ne gönderdiği bir telgrafla Havza'ya geçiş nedenini şöyle belirtmiştir.

Merzifon, Amasya, Ladik, Havza gibi bazı yakınmaların kaynaklandığı yerleri kapsayan bölgede incelemeler yapılması ve önlemler alınması için karargahımı geçici olarak Havza'ya taşıyacağım. Ama haberleşmenin güven içerisinde yapılabilmesi için adresimin yine Samsun olacağını bildiririm.

Havza'ya çektiği bir diğer telgrafla da;

Kaplıcalarda tedavi görmek için Havza'ya geleceğim.

diyerek bu durumu Kaymakam Fahri Bey'e bildirmiştir.

Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları 25 Mayıs 1919 günü kapalı ve hafif yağmurlu bir günde beraberlerindekiler ile birlikte üç hurda Mercedes marka otomobille Havza'ya gitmek üzere Samsun'dan hareket ederler. Otomobillerin eski olması nedeniyle bu yolculuk esnasında Mustafa Kemal Paşa'nın bindiği otomobil sık sık arıza yapar. En son ve en önemli arıza Havza'ya yakın Karageçmiş mahallesi civarında gerçekleşir ve araç tamamen durur. O vakitte ve orada kalmak istemeyen Mustafa Kemal Paşa maiyetindekilerle birlikte yürümek ve yürürken de okumak için duygulu bir ses tonuyla yanındakilere: "Dağ başını duman almış marşını biliyor musunuz?" diye sorar. Kimseden ses çıkmaz. Belli ki bu marşı bilmiyorlardı. Volkan patlaması bir ses yayılır Mustafa Kemal'in gür soluğundan:

Dağ başını duman almış,

Gümüş dere durmaz akar.

Güneş ufuktan şimdi doğar,

Yürüyelim arkadaşlar!... (bkz.Gençlik marşı)

Yavaş yavaş sesler, Mustafa Kemal Paşa'nın sesine katılıyordu. Sanki tüm milletin bağımsızlık sesi yurdu kurtarmak amacıyla Anadolu'ya çıkan bu insanların seslerine katılmıştı. Anadolu bir yürek olmuş atıyordu.

Bir ara yabancı bir ses karıştı bu sese. Arkalarına dönüp baktılar ki hurda Mercedes onarılmış. Herkes yerini aldı. "Dağ başını duman almış" marşını kesmeden yollarına devam ettiler. 19 Mayıs'la özdeşleşen bu marş, daha sonra işgal altındaki güzel yurt topraklarını, düşmanlardan kurtarmak için hürriyet aşkıyla kanı kaynayan dinamik bir gençliğin, duygularını yansıtan gönül nağmeleri olmuştur.[14]

On sekiz günlük ikamet müddetinde Millî Mücdele bakımından son derece önemli işler gerçekleştirilmiştir:

İlk Heyet: Mustafa Kemal Paşa Samsun'a çıkar çıkmaz hemen faaliyetlere başlamış ve ziyaretine gelen heyetleri kabul etmeye başlamıştır. Bunlardan en önemlisi hiç kuşku yok ki Havza heyetidir. Heyetin başkanı olan Çonzade Bayram Efendi kendisini Havza'ya davet etmek için geldiklerini, kabul ettiği takdirde emirlerine mevcut yaklaşık yüz elli kişilik bir silahlı grup da verebileceklerini ifade etmiştir. Paşa'nın karargahını Havza'ya nakletmesinde bunun da etkili olduğunu söylemek mümkündür.

İlk Marş: Yukarıda bahsedildiği üzere "Gençlik Marşı" ilk kez Havza yollarında okunmuştur.

İlk Müdafa-i Hukuk Cemiyeti: Mustafa Kemal Paşa'nın emri ve kontrolü dahilinde kurulmuş ve teşkilat "Taş Mektep" şimdiki Merkez İlköğretim Okulu'nda toplanmıştır.

İlk Tamim:(Havza Genelgesi) 28 Mayıs'ta tüm valilik, kolordu komutanlık ve bağımsız mutasarrıflıklara gönderilen tamimle ilk kez hukuki, siyasi ve idari nitelikleri ağır basan bir emir yayımlamış; misyonunu bir anlamda belli etmeye başlamıştır.

İlk Nümayiş(miting): İlk miting, Paşa'nın Anadolu'ya çıkışından sonra ilk kez Havza'da yine O'nun talimatıyla gerçekleştirilerek İzmir'in işgali protesto edilmiştir.

İlk Cüret: Mondros mütarekesi neticesinde terhis edilen Ortadoğu'daki birliklere ait silahlar ve bunlara ait çeşitli parçalara Havza'da el konarak sadece İstanbul Hükûmeti'ne değil daha da önemlisi müttefiklere meydan okunmuştur.

İlk Gönüllü Silahlı Grup(Serdengeçtiler): Nüvesi zaten var olan böyle bir grup daha da geliştirilerek yaklaşık dört bin beş yüz kişilik bir birlik haline getirilerek Pontusçu Rum çetelerine karşı kullanılmış, hatta Zile isyanının bastırılmasında olduğu gibi iç isyanlarda görev almıştır.

Amasya Tamimi: Bağımsız bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ilk habercisi ve müjdecisi olan Amasya Tamimi'nin altında imzaları bulunanlardan 20. kolordu komutanı Tuğgeneral Ali Fuat Cebesoy ve eski bahriye nazırlarından Rauf Orbay Mustafa Kemal Paşa ile görüşme talebinde bulunmuşlardır. Paşa da onların kimliklerini gizleyerek Havza'ya gelmelerini istemiştir. Ancak İngilizlerin baskısıyla İstanbul Hükûmeti Mustafa Kemal Paşa'nın müfettişlik görevini sona erdirip İstanbul'a dönmesini isteyen telgraf emri ve Erzurum'daki kongrenin toplanıp kendisini bekledikleri haberi sebepleriyle Havza'dan ayrılmak zorunda kalması sonucu Amasya'ya doğru yola çıkmıştır. A.Fuat Paşa ve Rauf Orbay bundan habersiz Çeltek mahallesine kadar gelmişler ama, burada Mustafa Kemal Paşa'nın Havza'dan ayrılıp Amasya'ya geçtiği iletilince geri dönüp kendileriyle Amasya'da mülaki olabilmişlerdir. Dolayısıyla böyle bir zorunluluk olmasaydı muhtemelen söz konusu "Tamim" belki de Havza'dan yayınlanacaktı.

Yazışmalar: Mustafa Kemal Paşa Havza'da kaldığı süre zarfında telgrafla elli altı adet yazışma yaparak bilgi alışverişi, planlama ve talimat verme işini gerçekleştirmiştir.

Kurtuluş mücadelesi, hiç şüphe yok ki başlı başına bir destandır. Bu "Kurtuluş Destanı"nın başlangıç ve en önemli bölümlerinden birini oluşturan "Havza Bölümü"dür. Mustafa Kemal Paşa, ilçeye gelişinin 2. günü olan 26 Mayıs 1919 tarihinde kendisini ziyarete gelen heyete şu tarihi sözleri söylemiştir.

"Hiçbir zaman ümitsiz olmayacağız, çalışacağız, kurtulacağız, bizi öldürmek değil, canlı mezara atmak istiyorlar. Şimdi çukurun kenarındayız. Son bir azim bizi kurtarabilir."

12 Haziran 1919 günü Mustafa Kemal Paşa, kendisiyle görüşmeye gelenlere 13 Haziran 1919 Cuma günü Amasya'ya hareket etmek zorunda olduğunu bildirerek içtenlikle, "Bugün artık üniforma sahibi değilim size daha önce de bildirdiğim gibi sade bir millet adamıyım." diyerek İstanbul Hükûmeti ile arasındaki bağın koptuğunu işaret etmiştir.

Mustafa Kemal Paşa, 13 Haziran 1919 günü Havza'dan ayrılarak Amasya'ya geçmiştir. İlçede kaldığı 18 gün boyunca şimdi restore edilerek müze olarak kullanılan Mesudiye Oteli'nde ikamet etmiştir. Rahatsız olarak geldiği ilçede hem Millî Mücadele'nin temellerini atmış, hem de şifalı kaplıcalarında sağlığına kavuşarak ayrılmıştır.

13 Haziran 1919'da Havza'dan ayrılan Mustafa Kemal, 24 Eylül 1924'te ikinci, 18 Eylül 1928'de üçüncü ve son olarak 22 Kasım 1930'da dördüncü kez Havza'yı ve Havzalıları onurlandırmışlardır. 24 Eylül 1924 tarihinde, Havza'yı ziyaretinde Havzalılara şu şekilde hitap ederek, Havza ve Havzalıların adını Cumhuriyet tarihimize altın harflerle yazmışlardır:

Havzalılar!

Sizinle en elemli en yeisli günlerde tanıştım. Aranızda günlerce kaldım. Bana mazinin hatırasını hatırlatan şu daire içinde kıymettar mesai ve muavenetinizden pek müstefit oldum. Eğer Havzalıların o samimi ve metin hüsn-ü kabulleri olmasa, eğer Havza'nın nafi şifalı kaplıcaları ahaval-i sıhhiyem üzerinde müspet bir tesir bırakmasaydı, emin olunuz ki İnkılap için çalışamayacaktım. Bundan dolayıdır ki Havza ve Havzalılara çok borçluyum. Kalbi rabıtamı ebediyen saklayacak ve sizi hiç unutmayacağım.

Muhterem Havzalılar!

İlk cür'eti, ilk cesareti gösteren, ilk teşkilatı yapan sizlersiniz. İnkılap ve Cumhuriyet tarihinde kahraman Havza'nın ve Havzalıların büyük bir yeri vardır.

Mustafa Kemal ATATÜRK

Coğrafi konum

İç Anadolu Bölgesi ve Doğu Anadolu bölgelerini Karadeniz Bölgesi'ne bağlayan yolların kesişme bölgesinde bulunan ilçenin, Kuzeyinde Bafra, Güneyinde Suluova, Doğusunda Kavak, Batısında Vezirköprü, Güneybatısında Merzifon, Güneydoğusunda Ladik ilçeleri ile komşudur. Yüzölçümü 793 km2 olup, bunun 765 km2'si kırsal kesime, 28 km2'si ilçe merkezine aittir. Rakımı ise 675 metredir. İlçeye bağlı 2 kasaba ve 80 köy vardır.

Havza:

İlçeden ulaşım karayolu ve demiryolu ile yapılmakta olup, Samsun-Ankara devlet karayolu ilçe merkezinden geçmekte, Samsun-Amasya-Sivas demiryolunun 5 kilometresi ilçe merkezi sınırları içerisindedir.

Nüfus

Yıl Toplam Şehir Kır
1965[15]50.70310.33840.365
1970[16]54.63113.07341.558
1975[17]59.40315.34144.062
1980[18]61.29115.56945.722
1985[19]63.67617.49746.179
1990[20]62.56417.96244.602
2000[21]53.51219.38534.127
2007[22]48.61521.00227.613
2008[23]47.39820.33727.061
2009[24]45.93320.20425.729
2010[25]45.18820.22624.962
2011[26]44.33220.29324.039
2012[27]43.52020.22623.294
2013[28]42.79142.791veri yok
2014[29]41.95941.959veri yok
2015[30]41.14641.146veri yok
2016[31]40.89240.892Veri yok

Ekonomik yapı

Tarım

İlçenin yüzölçümü: 788,125 km2 (788.125 da.) olup, arazinin bölünmesi aşağıdaki gibidir.

Ekilebilen arazi: 422.585 da. (Sulu; 14.834 da, Kuru; 407.751 da.)

Ormanlık alan: 295.471 da.

Çayır-mera: 29.549 da.

Tarım dışı arazi: 40.520 da. (İmar,taşlık,kayalık,gölet v.b.)

Toplam: 788.125 da.

İlçede üretimi yapılan başlıca ürünler şeker pancarı, buğday, arpa, silajlık mısır, fiğ ve ayçiceğidir. Diğer ürünlerle birlikte arazilerin kulanım olarak dağılımı aşağıdaki şekildedir.

Tarla Bitkileri: 388.121 da.

Sebze: 1.554 da

Meyve: 1.000 da

Ekilemeyen tarım alanı: 31.910 da.

Sulanabilir arazi miktarı yaklaşık 2.000 hektar olup, bu alanların bir kısmı Tersakan çayından sulanmaktadır. Bunun haricinde Kamlık ve Dereköy’ den geçen çaydan çevre köyler sulama yapmaktadır. Hacıdede Mahalleninde baraj yapımı devam etmekte olup, inşaat bittiğinde, Havza ve Merzifon İlçelerinde çevre köylerde toplam 520 ha. arazi sulama imkânı sağlanacaktır.

Sanayi

  • Havza İlçesinin, sanayi ve ticaret açısından fazla gelişmiş bir ilçe olduğu söylenemez. Ancak, gerek elektrik enerjisi ve gerekse Tersakan ve Derinöz Çaylarının enerjisinden yararlanılarak İlçe Merkezi ve bazı köylerde un fabrikaları kurulmuştur. Un fabrikalarının yıllık üretim kapasitesi 700.000 ton olup,fabrikalarda 150 civarında işçi çalışmaktadır.
  • İlçede özel sektöre ait Süt Ürünleri Fabrikası bulunmakta olup, yıllık 54.000 ton süt işleme kapasitesine sahiptir.Fabrikada 150 işçi çalışmaktadır.
  • Ayrıca, yine özel sektöre ait 2 adet ( İmircik-Güzeldal, Mürsel-Havza Madencilik) olmak üzere linyit işletmesi mevcuttur.İşletmelerin yıllık üretim kapasiteleri 18.000 ton civarında olup, 60 işçi çalışmaktadır.
  • İlçede zahirecilikle iştigal eden esnafın daha iyi ortamda ticaret yapmaları için Samsun Ticaret Borsası tarafından satın alınan Yenimescit Mah.-Vezirköprü yolu üzerinde 35.000m2 arazi üzerine Zahireciler Yapı Kooperatifi kurulmuş, 2006 yılı eylül ayı itibarıyla faaliyete geçmiştir. Projede Borsa idare Binası, 1 adet kantar ve 56 adet 160 m2 alanlı iş yeri bulunmaktadır. Bu iş yerlerinde yaklaşık 90 işçi çalışmaktadır.
  • Bekdiğin Beldesi hudutlarında Organize sanayi Bölgesi kurulması çalışmaları devam etmekte olup, 2113 parsel nolu, 96 ha. 5918 m2.85 dm. alanın tahsisi yapılmış ve Yönetim Kurulu oluşturulmuştur.
  • İlçede, 1989 yılında kurulan Havza Küçük Sanayi Sitesi ve 2007 yılında kurulan 25 mayıs Küçük Sanayi Sitesi bulunmaktadır. Havza KSS’de 105, 25 Mayıs KSS’de 45 işyeri, otomotiv bakım onarım,tarım aletleri bakım onarım,imalat,kaynakçılık,orman ürünleri satışı üzerine faaliyet göstermektedir.

Termal turizm

Havza'da turizm faaliyetlerinin büyük bir bölümü termal turizme dayanmaktadır. Kaplıcalar yaklaşık 2000 yıldan beri kullanılan tarihi sağlık merkezleridir. Şifalı suları bulunan ilçeye eski çağlardan beri bazı hastalıkların tedavisinde yaradığı için çevreden hatta bütün Anadolu'dan çok sayıda insan gelmektedir. Diğer bir deyişle Havza'da daha çok sağlık, dinlenme ve temizliğe dayalı turizm söz konusudur.

Havza kaplıca sularının özellikleri

Kaplıcaların suları Arsenik, Çelik, Bikarbonat, Radyoaktivite ihtiva eder.

Arseniğin tesiri: Her nevi kan ve cilt hastalıklarında, asabi emrazlarda, malarya tedavisinde ve bünyeyi takviye etmekte faydası vardır.
Çeliğin tesiri: Yıkanmak ve içmek suretiyle kadın hastalıklarında, asabi hazım bozukluklarında ve kronik bronşitte başarılı sonuçlar verir.
Silisin tesiri: İçme suyu olarak kullanıldığında hazım kolaylığı sağlar.
Bikarbonatın tesiri: İçme kürlerinde kullanılır. Her nevi mide rahatsızlıklarında iyi etkileri görülür.
Radyoaktivitenin tesiri: Romatizma ve böbrek hastalıkları, kadın hastalıkları, nefes yolu nezleleri, mide, bağırsak, fakrüddem ve benzer rahatsızlıklarda tesiri görülür.

Yukarıda belirtilen maddeleri ihtiva eden kaplıca suları H A3 O4 halinde litrede 0.00008742 gramdır. Bu rakam az görülse de Avrupa'daki çeşitli arsenikli sulardan çok daha faydalıdır.

Hamamlar banyolar ve özellikleri

Havza'nın içerisinde Samsun-Ankara yoluna 1 km uzaklıkta bir tepenin eteğinde beş kaplıca bulunmaktadır. Bu kaplıcaların üçü eski tarihlerde yapılmış; Aslanağzı-Kızgözü, Şifa ve Maarif hamamları; diğer iki tanesi sonradan yapılmış modern Türk hamamı, Lokman Hekim hamamıdır.En son yapılan havzanında eski adı olan ANCERE otel ve kaplıcası vardır

Tarih turizmi

Havza çok kıymetli stratejik bir bölgede kurulmuştur. İç Anadolu'yu Karadeniz bölgesine bağlayan, kara ve demiryolu ilçeden geçer. Kuruluşunun ilk yıllarında yaptırılan medrese ve camiler, kaplıca hamamları günümüzde tarihi özelliklerini koruyarak hâlen hizmet vermektedirler. Ayrıca Kurtuluş savaşı başlangıcında Atatürk'ün ilçede ikamet etmesi nedeniyle zamanın bina ve yerleşim alanları günümüzde hâlen muhafaza edilmektedir. İlçede günümüzde var olan en önemli tarihi eserlerin başlıcaları şunlardır:

Tarihi Kaplıca Hamamları
Büyük Hamam (Kızgözü-Aslanağzı):

Çeşitli eserlerden hamamın Romalılar tarafından yapılmış olduğu anlaşılmış, yapılış tarzı bakımından (Yalkız Darz Mimarisi) Selçuklu eserlerine benzemektedir. Vakıf kayıtlarına göre hicri 655 (m.1256) yılında Selçuklu sultanı II. Mesut tarafından inşa edildiği yazılıdır. Hamamın Şadi Paşa tarafından vakfedildiği bilinmektedir. Dış ve iç yapısı bakımından çok gösterişli ve zarif olmayan hamamın üstünde bir büyük kubbe ve iki küçük kubbe mevcut olup, içinde altı köşeli büyük, dört köşeli küçük bir havuz bulunmakta, altı kurna ve halvetten meydana gelmektedir. Hamamın Aslanağzı denilen büyük kurnasının sağında bir sütun bulunmakta, buraya Kız Gözü denilmektedir. Hikâyesi şöyle rivayet olunmaktadır;

Zamanında üç güzel genç kız hamamda yıkanırken zorbalar tarafından baskın yapılır. Bu kötü niyetli insanlar karşısında çaresiz kalan kızlar, feryat ederek Allah'a yalvarırlar:

-Yarabbi bizi ya kuş yap ya da taş... bu insanlara teslim etme.

Duaları kabul olur ve iki kız, kuş olup uçar, diğeri ise taş kesilir banyonun köşesinde yaşlı bir heykel gibi kalır. Sütun üzerindeki oluğa, kızın gözleri olarak kabul edilen oyuklardan akan su damlacıkları bu kızcağızın göz yaşları diye nitelendirilmektedir. Günümüzde hâlen damlamaya devam etmekte olan bu su damlacıklarının oluşumu ise, toplanan su buharının özel bir sistemle su haline dönüştürülerek köşelerden banyoya damlaması şeklinde yorumlanmaktadır.

Küçük Hamam:

Büyük hamamın bitişiğinde bulunur. Büyük hamama yapı bakımından hiç benzemez. 1429 yılında Yörgüç (Yangıç) Paşazade Mustafa Bey tarafından erkeklerin yıkanması için yaptırılmış ve 1436 tarihinde vakfedilmiştir.

Maarif Hamamı:

1890 tarihinde II. Abdülhamid'in son Dahiliye Nazırı Mazmun Paşazade Memduh Paşa Sivas valisi iken hamamı inşa ettirmiştir.

Mustafa Kemal Paşa'nın Havza karargahı

1900'ün ilk yıllarında yapıldığı zannedilen üç katlı bir binadır. Mesudiye Oteli adıyla hizmet vermekte iken Mustafa Kemal Paşa'nın 25 Mayıs 1919 tarihinde Havza'ya teşrifleriyle birlikte zamanın kaymakamı Fahri Bey tarafından kendisinin ikametine tahsis edilmiştir. 25 Mayıs - 13 Haziran 1919 tarihleri arasında çalışmalarını yürüttüğü bu binanın odası eşyalarıyla birlikte muhafaza edilerek Gazi Odası adı altında ziyaretçilere açık tutulmuştur.

İmarethane (Aşevi)

İmaret mahallesinde, kaplıcaların batısında bulunan imaret binası miladi 1429 yılında II. Murat zamanında Amasya Valisi Yörgüç Paşazade Mustafa Bey tarafından yaptırılmıştır.

Bu binanın duvarında bir taş üzerine işlenmiş Latince bir söz vardır. Bu sözün tercümesi şöyledir.

Havza kaplıcalarında seneyi, mütaki ve vakur bir tarzda geçirdikten sonra şimdi, iyi sıhhatte olarak, hak ettiği için tanrı Asklepios hazretlerine ve menfaatlerine şükranlarımı sunarım.
Taşrada muvakkaten oturmasına rağmen bana bu suyu tavsiye eden baş rahip Xandras'a ve herkesin dostu olan Silius Lipidus'a teşekkür ederim. Ben Piso, kurtulmuş olarak latif vatanıma dönüyorum, ailemin şükranı ebediyyen yaşasın.

Plancius Piso[32]

Diğer eserler
Yörgüç Mustafa Bey Camii

Küçük hamamın bitişiğinde Selçuklu mimari tarzında yapılmış olan cami, Yörgüç Mustafa Bey tarafından yaptırılmıştır.

Taşmektep (Merkez İlköğretim Okulu)

1911 yılında Samsun-Sivas demiryolu keşif heyetinden mühendis Hüseyin Yakup, Süreyya Sami ve Nazif Bey'ler tarafından projesi hazırlanarak inşaatına başlanmış, Sivas valisi Muammer Bey'in ilgileri sayesinde kısa zamanda tamamlanarak ilçenin eğitim hizmetine sunulmuştur.

Kurt Köprü

İlçeye bağlı Kayabaşı(Tahna) mahallesinde Vezirköprü ile sınır çizen istavroz çayı üzerinde bulunan köprünün ne zaman ve kim tarafından yapıldığına dair kesin bilgi bulunmamaktadır. Ancak Bizanslılar zamanında yapıldığı zannedilmektedir.

Emir El-Hac Veliyüddin Bin Berekat-Şah Camii

Selçuklu sultanı II. İzzeddin Keykavus döneminde 1249 yılında Selçuklu Emir El Hac Veliyüddin Bin Berekat Şah tarafından Dereköy'de yaptırılmıştır.

Sivrikese Camii

Havza'nın Sivrikese mahallesindedir. 1903 tarihinde Ali Osman Ağa tarafından Todor Usta'ya yaptırılmıştır.

Emir El-Hac Veliyüddin Bin Berekat-Şah Türbesi

Aynı adla anılan camini bitişiğinde olup, Emeviler'in bölgeye geldikleri sırada şehit olan Horasanlı bir alay komutanı ve oğluna ait olduğu söylenmektedir.

Mustafa Bey Türbesi

1429'da yapılmış, kare planlı bir yapıdır. Kubbeye geçişi sağlayan geometrik motifli tuğla örgü bezeme dikkat çekicidir.

Şeyh Savcı Türbesi

Şeyhsafi mahallesindeki türbenin kime ait olduğu konusunda tereddütler olmakla birlikte Abdi Zade Hüseyin Hüsameddin'e göre "-Resmî kayıtlardan kesin olarak anlaşıldığına göre son Selçuklu Sultanı II. Mesut bugün Vezirköprü ilçesine bağlı Tatar Kale mahallesinde Şehzadesi ve halefi Gazi Çelebi lakabıyla meşhur Sultan Taceddin Altunbaş-ı Selçuki de Şeyh Savcı mahallesinde medfundur."[33]

Kültür ve Tabiat varlıkları
Kaya mezarları
Kaya mezarları bulunan mağara
Çamtepe Höyüğü

İmircik mahallesindedir. Erken Tunç Çağı, Demir Çağı ve Geç Roma yerleşmeleri vardır.

Baca Tepe

Yazıkışla mahallesindedir. Erken Tunç Çağı, Demir Çağı ve Geç Roma yerleşmeleri vardır.

Belalan (Tepecik) Tepesi

Erikbelen mahallesindedir. Erken Tunç Çağı, Demir Çağı ve Geç Roma yerleşmeleri vardır.

Höyük Tepe (Şeyh Safi Tepesi)

Erken Tunç Çağı, Demir Çağı ve Geç Roma yerleşmeleri vardır.

Çeşmetepe

Kuşkonağı mahallesindedir. Erken Tunç Çağı, Orta Tunç Çağı, Demir Çağı ve Geç Roma yerleşmeleri vardır.

Cevizbaşı Tepesi

Ilıca kasabasındadır. Erken Tunç Çağı yerleşmesi vardır.

Ören Tepe

Ilıca kasabasındadır. Erken Tunç Çağı, Demir Çağı ve Geç Roma yerleşmeleri vardır.

Gargo Tepe (Yusuf'un Tepesi)

Ilıca kasabasındadır. Erken Tunç Çağı, Demir Çağı ve Geç Roma yerleşmeleri vardır.

Kayalı Tepe

Ilıca kasabasındadır. Erken Tunç Çağı, Demir Çağı ve Geç Roma yerleşmeleri vardır.

Patlaguç Tepesi

Demiryurt mahallesindedir. Erken Tunç Çağı, Orta Tunç Çağı, Demir Çağı ve Geç Roma yerleşmeleri vardır.

Dökme Tepe

Çamyatağı (Lerdüğe) mahallesindedir. Erken Tunç Çağı, Orta Tunç Çağı, Demir Çağı, Roma ve Geç Roma yerleşmeleri vardır.

Hakim Tepe 1

Karameşe mahallesindedir. Erken Tunç Çağı, Orta Tunç Çağı, Demir Çağı ve Geç Roma yerleşmeleri vardır.

Hakim Tepe 2

Bekdiğin kasabasındadır.

Cin Tepe 1

Bekdiğin kasabasındadır. Erken Tunç Çağı, Orta Tunç Çağı, Demir Çağı ve Geç Roma yerleşmeleri vardır.

Cin Tepe 2

Güvercinlik mahallesindedir. Erken Tunç Çağı yerleşmeleri vardır.

Taşkaracaören Tepe

Taşkaracaören mahallesindedir. Erken Tunç Çağı, Orta Tunç Çağı, Demir Çağı ve Geç Roma yerleşmeleri vardır.

Manevra Tepe

Tuzla mahallesindedir. Erken Tunç Çağı yerleşmeleri vardır.

Kayabaşı

Kayabaşı mahallesindedir. Roma ve Geç Antik Çağ yerleşmeleri vardır.

Anıt Tepe

Havza'nın batısında yer almaktadır. Roma ve Geç Antik Çağ yerleşmeleri vardır.

Sivrikese

Havza'nın kuzey doğusunda yer almaktadır. Roma ve Geç Antik Çağ yerleşmeleri vardır.

Top Tepe

Havza-Kavak yolu kuzeyinde yer almaktadır. Roma ve Geç Antik Çağ yerleşmeleri vardır.

Lerdüğe Tümülüsleri

Çamyatağı mahallesindedir. Ormanlı yamaçların düzlüklerine kurulmuş beş tümülüs (Yığma Tepe) bulunmaktadır.[34] Bu kültür varlığı şekil ve yapı bakımından çok yerde görülebilen mezar anıtı, yani tümülüsten başka bir şey değildir. Tümülüsün tam zirvesi altına rastlayan kısımda mezar odası vardır. Burada bulunan eşyalar koruma altına alınmış, daha sonra Ankara Arkeoloji Müzesi'ne gönderilmiştir. Tümülüslerin yaşının, gerek yapı unsurları ve gerekse süslemeler bakımından MÖ I. yüzyıla ait oldukları sanılmaktadır.

Kaya Mezarları

Taşkaracaören mahallesinin batısında yer almaktadır.

Yöre yemekleri
  • KEŞKEK : Havza'da genellikle düğünlerde yapılan bir yiyecektir. Buğday, tavuk ya da kuzu eti ve tereyağı ile yapılır. Düğünlerde, ev davetlerinde yapılan bir yiyecektir. Yapımı oldukça zordur, buğday ve et birbirinin içine iyice yedirilir. Yapılışı Tavuk Göğsü tatlısını andırsa da ana yemek olarak verilir. Hazmı çok ağırdır. Şeker ve kolestrol hastalarının özellikle sakınması gerekir.
  • KIVRATMA : Bolca fındık ve yufka ile yapılan bir tatlı çeşididir. Bayramlarda cok yapılan yiyecekleriden biridir.
  • BÜRYAN : Genelde düğünlerde yapılan sulu et yemeği türüdür.
  • SOMUN : Bir çeşit mısır unu ekmeğidir.
  • MISIR ÇORBASI : Tane mısırdan yapılan yoğurtla karıştırılarak tüketilen bir yemek.
  • KAMAÇ : Mısır ekmeğinden yapılan bir çeşit yemektir. Tereyağı,daha sıcakken mısır ekmeği ve şeker karıştırılarak yapılır .
  • HAMUR DOLMASI : Pancar yapraklarından yapılan bir çeşit dolmadır. İçine malzeme olarak hamur konulur. Daha sonra bu dolma acı kırmızı biber ile kavrulur.
  • LEPSİ : Bir tür çerkez yemeğidir.
  • CIZLAMA : Buğday unuyla yapılan ekmek türüdür.
  • POOT : Mısır unu ve tereyağ ile yapılan bir yemek türüdür.

Yönetim

1881’ e kadar kadı ve müftü ile yönetilen Havza, 1882’de kaymakam ve belediye başkanı tarafından yönetilen bir ilçe haline getirilmiş, 1925 yılında Amasya’dan ayrılarak Samsun’a bağlanmıştır.

Yıllara göre Kaymakamlar
2017 Vural Karagül
2014 Alper Tanrısever
2012 Yunus Kalaycı
2008 Erol Rüstemoğlu
2004 Azmi Çelik
Yıllara göre Belediye Başkanları
2004 Murat İkiz
1999 Tuncer Keskin
1994 Celal Er
1989 Salim Özen
1984 Ünal Saatoğlu
1977 Selahattin Gültekin
1973
1968 Nuri Saat

Gençlik ve Spor

  • İlçede 25 Mayıs Belde Spor[35] ve Havza Belediyespor[36] adı ile iki Spor Kulübü bulunmaktadır. 25 Mayıs Belde Spor'un 50 Lisanslı sporcusu olup, Samsun Amatör Kümede müsabaka yapmaktadır.
  • İlçede 1 kapalı spor salonu (400 kişilik), 1 futbol sahası (750 kişilik, portatif tribünlü, toprak zemin ve ızgara sistemli) ayrıca, Teknik Lise ve Endüstri Meslek Lisesi, Ticaret Meslek Lisesi ve Sağlık Meslek Lisesi’nin kapalı spor salonu bulunmaktadır.
  • İlçede Belediye tarafından yaptırılan 1 adet güreş sahası mevcuttur.
  • İnönü Mahallesinde Belediyeye ait bir halı saha sosyal tesisleri mevcuttur.
  • Ayrıca içerisinde otel, restaurant ile çim saha tesisleri bulunan “Tuğra Otel çim saha tesisleri” bulunmakta olup, profesyonel ve amatör takım kafileleri bu tesiste kamp yapmaktadır.

Kaynakça

  1. Amasit hükümdarı “Karsan” olması muhtemel bu kişi, bazı kaynaklarda da ”Amasya Valisi” olarak geçer.
  2. Abdullah UYAROĞLU, “Havzamızı Tanıyalım” s.6
  3. Hüseyin Abdi-zade Hüsameddin Efendi, “Amasya Tarihi”
  4. Zübeyirzade Mehmet Fuat,”Yurdumuz Havza”(Hazırlayan:Ali TUZCU) Ank.1998,s.21
  5. M.Fuat (age) s.22
  6. Strabon, “Antik Anadolu Coğrafyası” (Geographika: XII-XIII-XIV), Arkeoloji ve Sanat Yayınları, s.38
  7. Tanımlanan bölge göz önüne alındığında bu gölün Ladik Gölü’nden başka bir yer olamayacağı açıktır.
  8. Eser Prof. Dr. Adnan Pekman tarafından Türkçeye kazandırılmıştır.
  9. Sanat Aksiklopedisi Millî Eğitim Bakanlığı yay. Cilt:3 s.1167
  10. Yörenin kullanımına ilişkin Hitit etkilerinin genel olarak bölge üzerinde bir egemenlik alanı oluşturulması biçiminde olduğu söylenebilir. Çünkü Havza’nın tarihte Hititler tarafından kurulmuş bir yerleşim merkezi olduğunu belgeleyen hiçbir bilgi ya da belgeye ulaşılabilmiş değildir. Hititlerin egemenliğinin yanı sıra hatta bunun da ötesinde Anadolu da kurulan ilk ve en önemli medeniyetlerden birine damgasını vurduklarını biliyoruz. Kazandıkları askeri başarılardan çok kültürel yaşamları ile dikkatleri üzerine toplayan Hititlerin el sanatları ve özellikle mimaride ulaştıkları boyutun çağının başka hiçbir uygarlığı ile kıyaslanamayacak kadar ileri bir düzeyde olduğu anlaşılmaktadır. Öyle ki Hititlerin yerleşim merkezi kurdukları her yerde bu özelliklerinin sonuçlarını gözlemek mümkün,buna karşılık binlerce yıldır süren tarihi eser yağmacılığına rağmen günümüzde bile Hitit izlerini ortadan kaldırabilmek imkânsızdır. Buna göre Havza merkez ve köylerinde şimdiye kadar ele geçen çeşitli tarihi eserlerin hemen hiçbirinde Hitit mirasının belirtilerine rastlanmadığına göre bu yörenin Hitit egemenlik alanı içerisinde kaldığı ama özellikle Havza’nın Hititler tarafından kurulmuş bir yerleşim merkezi olmadığı ileri sürülebilir.
  11. Zübeyr Zade Mehmed Fuad, Yurdumuz Havza, Sad. Ali Tuzcu, Alp Ofset Matbaacılık, Ankara 1998, s.25-27
  12. İlk Kıvılcım, S. Yücel, No:2, Havza 2001, s.218
  13. Zübeyirzade Yurdumuz Havza s.33-34
  14. S. Yücel, ilk kıvılcım s.60-66
  15. "1965 genel nüfus sayımı verileri". Türkiye İstatistik Kurumu. 3 Kasım 2012 tarihinde kaynağından (html) arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Kasım 2012.
  16. "1970 genel nüfus sayımı verileri". Türkiye İstatistik Kurumu. 3 Kasım 2012 tarihinde kaynağından (html) arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Kasım 2012.
  17. "1975 genel nüfus sayımı verileri". Türkiye İstatistik Kurumu. 3 Kasım 2012 tarihinde kaynağından (html) arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Kasım 2012.
  18. "1980 genel nüfus sayımı verileri". Türkiye İstatistik Kurumu. 3 Kasım 2012 tarihinde kaynağından (html) arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Kasım 2012.
  19. "1985 genel nüfus sayımı verileri". Türkiye İstatistik Kurumu. 3 Kasım 2012 tarihinde kaynağından (html) arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Kasım 2012.
  20. "1990 genel nüfus sayımı verileri". Türkiye İstatistik Kurumu. 3 Kasım 2012 tarihinde kaynağından (html) arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Kasım 2012.
  21. "2000 genel nüfus sayımı verileri". Türkiye İstatistik Kurumu. 3 Kasım 2012 tarihinde kaynağından (html) arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Kasım 2012.
  22. "2007 genel nüfus sayımı verileri". Türkiye İstatistik Kurumu. 3 Kasım 2012 tarihinde kaynağından (html) arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Kasım 2012.
  23. "2008 genel nüfus sayımı verileri". Türkiye İstatistik Kurumu. 3 Kasım 2012 tarihinde kaynağından (html) arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Kasım 2012.
  24. "2009 genel nüfus sayımı verileri". Türkiye İstatistik Kurumu. 3 Kasım 2012 tarihinde kaynağından (html) arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Kasım 2012.
  25. "2010 genel nüfus sayımı verileri". Türkiye İstatistik Kurumu. 3 Kasım 2012 tarihinde kaynağından (html) arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Kasım 2012.
  26. "2011 genel nüfus sayımı verileri". Türkiye İstatistik Kurumu. 3 Kasım 2012 tarihinde kaynağından (html) arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Kasım 2012.
  27. "2012 genel nüfus sayımı verileri". Türkiye İstatistik Kurumu. 20 Şubat 2013 tarihinde kaynağından (html) arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Mart 2013.
  28. "2013 genel nüfus sayımı verileri". Türkiye İstatistik Kurumu. 15 Şubat 2014 tarihinde kaynağından (html) arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Şubat 2014.
  29. "2014 genel nüfus sayımı verileri". Türkiye İstatistik Kurumu. 10 Şubat 2015 tarihinde kaynağından (html) arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Şubat 2015.
  30. "2015 genel nüfus sayımı verileri" (html) (Doğrudan bir kaynak olmayıp ilgili veriye ulaşmak için sorgulama yapılmalıdır). Türkiye İstatistik Kurumu. Erişim tarihi: 13 Nisan 2016.
  31. "2016 genel nüfus sayımı verileri" (html) (Doğrudan bir kaynak olmayıp ilgili veriye ulaşmak için sorgulama yapılmalıdır). Türkiye İstatistik Kurumu. Erişim tarihi: 7 Mart 2017.
  32. T.C. Havza Kaymakamlığı Havza ilçesi ve köylerine hizmet götürme yayınları s.53
  33. Abdi Zade, Amasya s.302, 303
  34. 12.12.1946 Hamit Koşay ve Türk Tarih Kurumu Arkeoloğu Mahmut Ayok heyet gezisi
  35. TFF 25 Mayıs Belde Spor
  36. TFF Havza Belediyespor

Dış bağlantılar

This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.