Samsun tehcirleri

Samsun tehcirleri, Osmanlı İmparatorluğu'nun kuzeyindeki Samsun şehri ve çevresindeki Rum nüfusunu ortadan kaldırmak için Türk Ulusal Hareketi tarafından gerçekleştirilen ölüm yürüyüşleri. Bu yürüyüşler Rumlara yönelik yağma, yerleşim yerlerinin yakılması, tecavüz ve katliam gibi olaylarla desteklendi. Sonuç olarak 1921-1922 yıllarında şehrin yerleşik Rum nüfusu ve daha önceden buraya sığınan yaklaşık 24.500 kişi yerinden edilerek Anadolu içlerine zorla sürüldü. Bölgedeki katliamlar, hem Amerikalı Yakın Doğu Yardım Heyeti misyonerleri tarafından hem de bölgede bulunan donanma görevlileri tarafından gün yüzüne çıkarıldı.

Bu maddede belli bir etnik grubun bakış açısının ağırlıkta olduğu bir tür sistemik yanlılık sorununun bulunduğu düşünülmektedir.
Maddenin evrenselleştirilmesi ve uygun hâle getirilmesi için lütfen tartışmaya katılınız.
Şablonu maddeden çıkarmadan önce şablonun yardım sayfasını lütfen inceleyiniz.

Samsun ve çevresindeki sürgünler, milliyetçi Türk Ulusal Hareketi'nin Türkiye'nin Karadeniz Bölgesi'ndeki Pontus Rumları'na yönelik katliam politikaları sonucunda gelişerek 1914'ten 1923'e kadar devam eden ve yaklaşık 353.000 kişinin hayatını yitirmesine sebep olan Rum Kırımı'nın son evresi olarak ortaya çıktı.

Arka plan

1915-1917 yıllarında Pontus bölgesindeki Rumlara yönelik sürgünler sırasında birçok katliam, tecavüz, saldırı ve soygun gerçekleşti ve bunlar için herhangi gerek askeri gerek başka nedenlerden ötürü bir mazeret gösterilmedi.[1] Robert Shenk'e göre bu olaylar sırasında ölen kişilerin birçoğu masumdu ve ölenler arasında Türklere karşı direniş hareketlerine katılanların sayısı oldukça azdı.[2] Başta Topal Osman'ın çetesi olmak üzere belli başlı Türk milliyetçisi çeteler, savunmasız Pontus Rum köylerine yönelik sürekli olarak vurgun, yağma ve tecavüze girişmekteydi.[3] Karadeniz Bölgesi'nin en önemli kıyı şehri olan Samsun'un Hristiyan azınlığı hedef alan bu soykırım projesi yüzünden I. Dünya Savaşı sonuna gelindiğinde şehirdeki Ermeni nüfusu yaklaşık 5.000'den 1.000'e düşerken 15.000 olan etnik Rum nüfusu ise 10.000'e düştü.[4]

19 Mayıs 1919'da Mustafa Kemal (sonradan Atatürk), Anadolu'nun batısındaki Türk-Yunan Muhaberesi'nin dışında kalan Samsun'a deniz yoluyla ayak bastı.[5] Kendisinin I. Dünya Savaşı sırasında savaş suçu işlemekten aranan eski İttihat ve Terakki yöneticileriyle birlikte şehre ayak basması, Rum Kırımı'nın son aşamasını başlattı ve bölgedeki yerleşik Rum nüfusunu ortadan kaldırmaya yönelik girişimler birkaç yıl daha devam etti.[3][5][6]

Süreç

Samsun'da katliam: Sokaklarda kan akıyor, The Tweed Daily, 6 Haziran 1921

1921'in ilkbahar aylarında başta Topal Osman'ın çetesi olmak üzere birçok silahlı çete, Samsun ile çevresindeki Rum yerleşimlerini yakıp yağmalamaya ve savunmasız Rum nüfusuna yönelik katliama başladı.[7] Nüfusun bir kısmı ise Anadolu'nun iç bölgelerine sürüldü.[7] Amerikalı yardım çalışanları, Samsun dışına çıkmalarına izin verilmemesine rağmen şehrin yakınlardaki Kadıköy'de Rum mallarının sistematik bir şekilde yağmalandığını gözlemledi. Bunun üzerine Kadıköy'de ve civar köylerde yaşayan Rum nüfus, sığınacak yer bulmak için Samsun şehir merkezine kaçtı.[8] Ankara ve İstanbul'daki Türk gazeteleri, Rum nüfusa yaptıklarından ötürü Topal Osman'ı "millî kahraman" olarak anmaya başladı.[9] Aynı dönemde Samsun'a konuşlanan ABD gemisi USS Fox'un komutanı, çevredeki yaklaşık 100 Rum köyünün talan edildiğini, bu köylerde yaşayanların öldürüldüğünü ve papazların çarmıha gerildiğini rapor etti.[10] Bunun üzerine İstanbul'daki ABD Yüksek Komiseri amiral Mark Lambert Bristol hemen harekete geçerek Samsun'daki Türk yetkililerine yönelik bir ihtarname hazırladı.[10]

Mayıs 1921'in son haftasında Topal Osman'ın birlikleri Samsun'a girdi.[2] 16 Haziran'da Ankara hükumeti, Samsun'da yaşayan 16 ve 50 yaşları arasındaki Rum erkeklerinin sınır dışı edilmesine karar verdi. Sürgünler, Türk general Nureddin Paşa tarafından gerçekleştirildi.[11][12] Sürgünler gerçekleştirilirken Samsun'dan yola çıkan USS Overton komutanı, Amiral Bristol'a sürgünlerin kısa sürede tamamlanacağını ve sürgün sırasında birçok kişinin kaçınılmaz şekilde öleceğini bildirdi.[13] Sürgünleri kontrol altında tutması beklenen jandarmaların çoğu eski suçlulardı ve Türk düzensiz grup liderleriyle işbirliği yapıyorlardı.[14] 17 Haziran'da, 1.400 kişiden oluşan ilk grup, Samsun'un 46 kilometre güneyindeki Havza kentine sürgün edildi. Topal Osman'ın birlikleri sürgün edilen kişilerin yaşamlarına son verdi. 21 Haziran'da, 1.085 kişiden oluşan ikinci grup da sürgün edildi. Sürgünün 4. saatinde Topal Osman'ın birlikleri bu gruba da saldırdı. Saldırının sonucunda 700 Rum öldü.[12]

Sürgüne gönderilen Rumların aynı zamanda "ölüme gönderildiğini" belirten Amerikalı Yakın Doğu Amerikan Yardım Heyeti çalışanları, Türk çetelerinin Samsun'un caddelerinde insan öldürdüğünü ve Hristiyan konutlarını tespit ettiğini bildirmiştir.[10] Sürgünün sonucunda Yakın Doğu Amerikan Yardım Heyeti yetimhanesi Rum çocuklarla dolmuştur.[10] ABD donanma subaylarından oluşan bir komisyon Samsun Mutasarrıfını ziyaret etmiştir.[15] Yerel yöneticiler sürgün sırasında birçok Rum'un hayatını kaybettiğini açıklamıştır.[15] Amiral Bristol Ankara Hükûmeti'nin kararı doğrultusunda gerçekleştirilen sürgünü protesto etmiştir.[16]

Sürgün edilenlerin çoğu Amasya ve Sivas'a gönderilmiştir. Amasya ve Sivas'a sürgün edilenler Elâzığ'a, oradan da Diyarbakır, Bitlis ve Van gönderilmiştir.[17] Haziran ayındaki sürgünlerle beraber yaklaşık 21.000 kişi Samsun'dan zorla sınır dışı edilmiştir.[11] Eylül 1921'in başlarında, Samsun'un yakınlarındaki Rum köylerinde geçici bir sığınak bulan 1.500 kadın ve çocuk da sınır dışı edilmiştir. 6.000 kadın ve çocuğun sürgün edildiği benzeri bir olay Bafra ilçesinde gerçekleşmiştir.[18]

Amerikalı yardım görevlisi Edit Wood, Samsun'dan Elazığ'a giderken şunları not etmiştir:[19]

« Yol kenarlarında ve tarlalarda cesetler yatmaktaydı. Malatya'dan Samsun'a kadarki bölgede kalan Yunanlar çaresiz bir durumdaydı ve içlerinden en şanslıları sürgünün başlangıcında ölenlerdi. »

Kasım 1921'in ortalarında, sürgün sırasında tepelere kaçan 700 kadın ve çocuk, yaklaşan kış nedeniyle Samsun'a döndü.[20] Türk makamları bu grubu da sınır dışı etti. Yakın Doğu Amerikan Yardım Heyeti'nin sürgün konusunda daha hassas davranılması konusundaki tepkisi yerel valiler tarafından göz ardı edildi.[20] Nisan 1922'de, ABD'li komutan William Leahy, çoğunluğunu kadın ve çocukların oluşturduğu, kısmen yaşlıların da olduğu 1.300 Rum'un Samsun'dan gönderildiğini not etmiştir.[20]

Sonrası

Eylül 1922'ye gelindiğinde Türk Kurtuluş Savaşı'nın batı cephesinde süren Türk-Yunan Muharebesi Büyük İzmir Yangını ile sona erdiğinde, Samsun'da hemen hemen hiç Rum kalmamıştı.[21] Hatta şehirdeki Rum mezarlığı pullukla sürülerek yerine tütün ekildi.[22] Samsun'daki sürgün ve katliamlarla birlikte 1914'ten 1923'e kadar yaklaşık 353.000 veya 360.000 Pontuslu Rum hayatını kaybetti.[23]

2010'da Türk inşaat işçileri, Samsun'un Kadıköy mahallesinde kazayla büyük bir mezar kalıntısı keşfetti. Pontus Rum Soykırımı tarihçilerine göre bu mezarlar, Haziran 1921'de katledilen masum kadın ve çocuklara aitti. Bir Türk haber ajansının aktardığı bilgiye göre kalıntılar inşaat işçileri tarafından yakınlardaki bir ırmağa bırakıldı. Bu keşif, Türk ve Yunan basınında herhangi bir ses getirmedi.[24]

Notlar

  1. Shenk, 2017, s. 90
  2. Shenk, 2017, s. 94
  3. Shrinian, 2017, s. 28
  4. Shenk, 2017, s. 91-92
  5. Shrinian, 2017, s. 54-55
  6. Shrinian, 2017, s. 310
  7. Prott, 2016, s. 204
  8. Shenk, 2017, s. 94-95
  9. Shenk, 2017, s. 101
  10. Shenk, 2017, s. 95
  11. Bartrop, Paul R. (2014). Encountering Genocide: Personal Accounts from Victims, Perpetrators, and Witnesses (İngilizce). ABC-CLIO. s. 64. ISBN 9781610693318.
  12. Alexiadis, 2008, p. 157
  13. Shenk, 2017, p. 98
  14. Alexiadis, 2008, p. 163
  15. Shenk, 2017, p. 97
  16. Shenk, 2007, p. 99: "Maybe, despite appearances, Admiral Bristol had... Whatever the reason, the admiral again protested the deportations, this time to the Nationalist government at Angora."
  17. Prott, 2016, p. 99
  18. Shenk, 2017, p.102
  19. Shenk, 2017, p. 109-110
  20. Shenk, 2017, p. 103
  21. Shrinian, 2017,s. 207: "By the time of the events in Smyrna, there were virtually no Greeks at all left in Samsun, as a destroyer captain informed the admiral, so his two protests to Kemalist authorities there had had no permanent effect even at a port right under the noses of his destroyer captains."
  22. Shenk, 2017, s. 13
  23. Shrinian, 2017, s. 140
  24. Koutsis Georgios, Το δικό μας Ολοκαύτωμα. Ποντιακή Γενοκτονία: σιγή Αγκυρας για τους ομαδικούς τάφους 16 Ağustos 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Enet.gr

Kaynakça

Ek okumalar

This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.