Seffâh

Seffah veya Ebü'l-Abbas Seffah (Arapça: أبو العباس السفّاح), Emevî hanedanının yıkılmasına neden olup Abbâsîler devletinin kurulmasıyla 750-754 döneminde ilk Abbâsî hâlifesi olarak hüküm sürmüştür. "Seffah" kendine verilen bir lakap olup Arapça'da "kan dökücü" anlamına gelmektedir.

Seffah
Ebu'l-Abbas Abdullah
Ebû’l-`Abbâs "es-Seffah" `Abd Allâh ibn-i Muhammed "el-İmâm" bin Ali'nin Abbâsî Halifesi olmasının ilânı. (Ebû Ali Muhammed Küçük Bal'ami, Tarihname).
Abbâsî Halifesi
Hüküm süresi 750 – 10 Haziran 754
Önce gelen II. Mervan (Emevî Halifesi olarak)
Sonra gelen Abdullâh Mansûr
Tam ismi
Ebü'l-Abbas Abdullah bin Muhammed bin Ali bin Abdullah bin el-Abbas bin Abdulmuttalib
Hanedan Abbâsî Hanedanı
Babası Muhammed bin Alî bin Abbâs "el-İmâm"
Doğum 721
Ölüm 10 Haziran 754
Dini Haşim’îyye-Keysân’îyye Ghulat-i Şîʿa İslâm

Hâlifelikten öncesi

Ebu’l-Abbas, Haşimoğulları kabilesinin başkanı idi. Bu kabilenin geçmişini Muhammed’in dedesi Abdülmuttalib bin Haşim’in babası olan Haşim bin Abdümenaf’a ve ondan da peygamberin amcası olan Abbas bin Abdülmuttalib'e dayanmakta idi. Haşimoğulları kabilesi dördüncü hâlife olan Ali bin Ebu Talib’e destek sağlamışlardı. Hem Sünnîler hem de Şiîler tarafından kabul edilen birçok hadise göre, Muhammed’in de bağlı olduğu sülalenin mensupları arasından zaman zaman bir başka büyük yol gösterici dini lider, Mehdi olarak ortaya çıkacak idi. Büyük arazileri ele geçirip idare etmekte olan Emevî hâlifeleri, özellikle son hâlifeler, bu arazi ve ülkelerde yaşayan ve Arap asıllı olmayan ve hatta Arap asıllı ama tanınmış Arap aşiretlerine bağlı olmayan halka karşı uyguladıkları ayrım gösteren siyasetleri biraz yumuşatmayı tercih etmişlerse de Emevîler ülkesinde yaşayan ve Arap olmayan halk arasında büyük bir hoşnutsuzluk bulunmaktaydı. Emevîler ise, bu hoşnutsuzluğu ortadan kaldırıcı politikalar uygulamaya yanaşmaz bir görüntü vermekteydiler.[1]

Bu halk hoşnutsuzluğunun çok iyi bir göstergesi güney Irak'ta bulunan Kûfe'de Emevi halifesi Hişam bin Abdülmelik döneminde çıkan bir büyük ayaklanma idi. 736'da bu şehrin çok büyük çoğunlukla Şii olan halkı Banu Haşim sülalesineden olan ve Muhammed'in torunu, ve Ali'nın da oğlu olan Hüseyin Seyyîd’ûs-Şuhedâ'nın torunu Zeyd bin Ali'nin başını çektiği bir ayaklanmaya katılmışlar ve şehri ellerine geçirerek 740'a kadar kendi idareleri altında tutmuşlardı. 740'ta büyük bir Emevi ordusu Kufe üzerine gönderilmiş; bu ordu şehri eline geçirmiş ve Emeviler'e karşı bu büyük halk ayaklanması bastırılmıştı. Bu Kufe ayaklanması İslâm ülkelerinde gittikçe artan hoşnutsuzluğa gösterge olmakla beraber Emevîler'in de hala güçlü olduğunu da göstermişti.[1]

743'te Emevî hâlifesi Hişam bin Abdülmelik'in ölmesi dolayısıyla yerine gelen II. Velid'in sefih hayatı, hatalı vali tayinleri ve uyguladığı politikalar dolayısıyla ülkesinde hoşnutsuzluğu artırdı. Bir iç savaşın ortaya çıkmasına neden oldu ve bu iç savaşta II. Velid hâlifelikden indirilip öldürüldü. Yerine geçen III. Yezid'in döneminde de iç savaş devam etti. II. Mervan'nın Emevî hâlifesi olmasından sonra ülkede hoşnutsuzluk o dereceye gelmişti ki her zaman Emevî hâlifelerine bağlı olan Arap Beni Kelb aşiretinin mensuplarıyla ve Suriye'daki askeri birlikler arasında bile fitne çıkmıştı. II. Mervan isyanları bastırmakla uğraşmaktayken efektif devlet merkezini Harran'a yerleştirdi.[1]

Ebû Mûslim Horasanî'nin hizmetleri

Doğudaki eyaletlerde ve özellikle Horasan'da Peygamber'in ailesinden oldukları için hâlifeliğe haklı olduklarını iddia eden Haşimoğulları sülalesinden gelen Abbâsîler'in propagandası yaygındı. Haşimoğulları'nin başı ve Abbâsîler'in imamı olan Muhammed "İmâm", Filistin'deki Al-Homeima kasabasında kardeşi İbrahim "İmâm" ile oğulları Ebû’l-Abbâs "Seffah" ve Abbâsî Hâlifesi Ebû Câʿfer Mansûr ile oturmaktaydı. Emevîler aleyhinde Abbâsîler adını alan "Banu Hişam" propagandasını ülkenin özellikle doğusuna özel yetiştirilmiş müridler göndermekle başlatmıştı. Abbâsî ve Haşimi propagandaları ve kışkırtmaları, özellikle doğuda, çok yayılmaya ve daha isyankâr bir şekle dönmeye başladı. 749'da Muhammed "İmâm" Abbâsî, bir grup taraftarı ile Hac için Mekke'ye ziyaret gitti ve aynı yıl adını Ebû Mûslim Horasanî'e çevirdikleri 20 yaşlarında genç bir Türk asıllı köleyi satın aldı. Ebû Mûslim Horasanî, Abbâsî müritleri arasına katılıp özellikle Horasan'a Abbâsî propagandası yapanlarla karşılıklı bağlantı sağlamak Horasan'a özellikle Merv'e, gidip gelmeye başladı. O yıl Muhammed "İmâm" öldü ve yerine vasiyetine uyularak kardeşi İbrahim "İmâm", Abbâsî imâmı seçildi. Mayıs 747'de Horasan'da Merv'de bulunan Abbâsî taraftarları Ebû Mûslim Horasanî'nin idaresi altında bir ayaklanma başlattılar ve Merv kalesini ele geçirerek orada "Siyah Abbâsî Bayrağı" dalgalandırmaya başladılar. Tam bu sırada Emevî hâlifesi II. Mervan'ın adamları Abbâsîler'in imâmı İbrahim'den Ebû Mûslim Horasanî'ye gönderilen bir mektubu ellerine geçirdiler. Abbâsîler'in başı olan İbrahim "İmâm" tutuklanıp II. Mervan'ın idare merkezi olan Harran'a gönderildi ve orada idam edildi. Onun yerine imâm olan kardeşi Ebû’l-Abbâs "Seffah" ile diğer küçük kardeşi Ebû Câfer "Mansûr" Irak'a Kûfe'ye kaçarak saklandılar.[2]

Merv'de Siyah Abbâsî Bayrağı açan Ebû Mûslim Horasanî doğuda gayet başarılı oldu. Merv'de Abbâsîler adına bir Onikiler Konseyi kurup eline geçirdiği toprakları, Abbâs'ın adını anarak diğer müslümanları korkutmamak ve özellikle Şiileri yanına almak için, "Bânû Hâşim" adına idareye başladı. Emevîler'in tecrübeli Horasan valisi Nasr, Şam'dan yardım gelmeyince, güneye Sarath'a ve sonuna Nişabur'a kaçtı. 749'da Ebû Mûslim Horasanî'in topladığı Abbâsî ordusu komutanları Tai aşirettli Bin Kahtaba altında vali Nasr'ı kovalamaya başladılar. Nasr ile Bin Kahtaba'nın Nişabur'da yaptığı çatışmada Nasr yenildi ve oğlunu kaybetti. Nasr, Horasan'da bulunan Temim, Beikir ve Keiys aşiretlerinden Araplar'la Gürgan'a çekildi. Burada yapılan bir muharebede Ebû Mûslim Horasanî ordusu komutanı Bin Kahtaba gene galip gelip Nasr ordusuna büyük zayiat verdi. Nasr bu sefer Rey'e çekilmek zorunda kaldı; orada hastalandı ve Hamedan'a taşınırken yolda 85 yaşında iken öldü. Ebû Mûslim Horasanî'nin ordusu Bin Kahtaba komutasında Kûfe yönünde ilerlemeye başladı. Nihavend şehri kuşatmaya alındı. Kerman'dan gelen 100.000 kişilik büyük bir Emevî ordusu bu şehir yakınlarında 20.000 kişilik Bin Kahtaba ordusunun baskına uğradı; şiddetli çarpışmalardan sonra Bin Kahtaba ordusu galip geldi ve Emevî ordusunun tüm ağırlıklarını ve karargahını eline geçirdi. Nihavend 3 ay süren bir kuşatmadan sonra teslim oldu. Kahtaba'nın Kûfe'ye yönelik yolu üzerinde Fırat geçişi olan Jalula'da Bin Hubeyra komutasında bir diğer büyük Emevî ordusu Kûfe yolunun kapatmış beklemekteydi. Bin Kahtaba önce Fırat'ı kuzeye takip etti ve sonra nehri geçip Bin Hubeyra'nın ordusuna karşı geldi. Kûfe'nin 30–40 km uzağında Kerbela yakınlarında iki ordu yeni bir muharebeye giriştiler. Her iki tarafta büyük zayiat verdi; Bin Kahtaba bu muharebe de hayatını kaybetti ve Abbâsî ordusu komutasını oğlu Hasan bin Kahtaba aldı. Ama sonunda Bin Hubeyra yenildi ve karargahı ve ağırlıklarını bırakıp Vasit'e geri çekilmek zorunda kaldı. Eylül 749 başında Abbâsî ordusu Hasan bin Kathaba komutasında bazı Emevî direnişlerini de kırarak Kûfe'yi eline geçirdi.[3]

Halifelik dönemi

Abbâsî Devleti'nin Kûfe'de kurulması

Hasan bin Kathaba'nın ordusu Kûfe'yi ele geçirdiğinde Horasan'a gönderilmiş Banu Abbas müridlerinin başında bulunan ve bunlarin başında iyi bir idareci olan Ebu Salama Kûfe önüne geldi ve şehrin idaresini eline aldı. Ebu Salama bundan sonra "Muhammed Evinin Veziri" unvanını aldı ve eski Kûfe valisi olan ve Abbâsîler'e geçmiş bulunan Halid'in oğlu Muhammed "Emir" olarak görev aldı. Ebu Saffah ve kardeşleri Kûfe'de gizlenmekteydiler ve Ebu Salama'nın tavsiyelerine uyarak birkaç hafta daha gizlendikleri yerden çıkmadılar. Ebu Salama bunu hala Wasıt'te kuşatma altında bulunan Bin Hubeyra'nın Abbâsîler'e karşı tehlike yarattığı nedeni ile aldığını bildirmişti, ama bazı kişiler bunun Ebu Salama'nin yeni devletin Şii hükümdarları olmasını tercih etmesinden doğduğunu iddia etmişlerdir.[2]

Son Abbâsî imâmı İbrahim'in 2-3 yıl önce annesi bir soylu olan genç Ebû’l-Abbâs Abdullâh'ı, annesi köle olan ağabeyi Ebû Câʿfer "Mansûr"'a tercih ederek Abbâsî imâmı tâyin ettiği anlaşılınca, Ebû’l-Abbâs'ın ortalığa çıkması kararlaştırıldı. Kûfe'nin Abbâsîler eline geçmesinden 3 ay sonra, Ekim 749'da vezir Ebu Salama'nın da kabul etmesinden sonra Ebû’l-Abbâs Abdullâh bir ata bindirilerek Kûfe Büyük Camii'ne götürüldü. Orada Ebû’l-Abbâs Abdullâh mimbere çıkarak hâlife olarak ilk vaizini verdi. Bu vaazı içinde kendisini "Saffah (Kan Dökücü)" olarak isimlendirdiği bildirilmektedir.[4]

Ebu'l Abbas Abdullah Saffan bundan sonra Ebu Salama'nin askeri ordugahına katılmış ve birkaç ay bu ordugahta kalmıştır. Fakat bu dönemde yavaş yavaş Ebu Salama ile arası açılmış olduğu bildirilmektedir.

Emevî Hâlifesi II. Mervan'ın ve Emevilerin sonu

Kûfe'de bu olaylar olurken Hasan bin Kahtaba komutasındaki Abbâsî ordusu Vasit'daki Bin Hubeyra ve Emevî ordusunu kuşatmaya almıştı. Kuzey Mezopotemya'yi ele geçirmek için Abbâsî ordusu ikiye bölündü. Bir kısmı Vasit kuşatmasına devam ettiler.

Abbâsî ordusunun diğer kısmi ise Nihavend'de orduya katılmış olan yetenekli Ebu Aun komutasında Kuzey Mezopotamya'yı tümüyle ele geçirmeye görevlendirildi. Ebu Aun ordusu kuzeyde Şehrizor bölgesine geldiğinde Küçük Zap Irmağı doğusunda Hâlife II. Mervan'ın oğlu Abdullâh bin Mervan komutasındaki büyük bir Emevî ordusu ile çarpışmaya girişti. Bu muharebede de Abbâsîler yine galip geldi ve Ebu Aun ordusu Musul'un doğusunu ele geçirdi.

Bunun üzerine Harran'da bulunan II. Mervan yeni bir Emevî ordusunun başına geçerek sefere çıkmaya zorlandı. Yemenli Araplar ve hatta Haricîler'den oluşan (bu nedenle pek çatışma niyeti olmayan) 120.000 kişilik bir ordu ile II. Mervan Büyük Zap boyunda ilerlemeye başladı. Vasit'te kuşatmayı yapan Abbâsî birliklerinin büyük kısmı da büyük hızla kuzeyde bulunan Ebu Aun'un ordusunu takviyeye yollandı.[1]

Ebû’l-Abbâs Abdullâh Seffah bu orduya bir Abbâsî şekli vermek için amcası Abdullâh bin Alî'yi da Başkomutan olarak kuzeye gönderdi. II. Mervan 120,000 kişilik ordusu ile Büyük Zap'ın sağ kıyısında ve Ebu Aun da 20.000 kişilik Abbâsî ordusuyla nehrin sol kıyısında bulunmaktaydı. İlk gün büyük bir Abbâsî birliği nehri geçti ise de Mervan'ın oğlu Abdullâh onları geri püskürttü. Ertesi gün 25 Ocak 750'de "Mervan" Dicle üzerinde bir köprü kurup nehri geçmeyi planladı. Önce ordusundan hiçbir Arap asker bu köprüyü geçmeye girişmiyordu. Bunun üzerine askerlerini şevke getirmek için karagâhında büyük miktarda altın bulunduğunu ve karşıya geçenleri altınla mükafatlandıracağını ilan etti. Ordusu köprüden geçmeye ve karşı kıyıda Abbâsî ordusu ile çatışmaya başladı. Fakat Mervan birden kendi askerlerinin geri dönüp kendi karargâhına da hücum edebileceğini düşünüp oğlunu karargâhın savunması ile görevlendirdi. Ama oğlu bayrakları ile kendi birliği ile geri dönme manevrası yapmakta iken köprüyü geçen Emevî ordusu bunu bir ricat hareketi zannederek gerçekten geri çekilmeye başladılar. Bunun üzerine Mervan köprüyü yıktırdı. Böylece, köprü üstünde ve karşı kıyıda bulunan askerleri de tümüyle zayi oldular. Neticede, Emevîler ve II. Mervan Zab Muharebesi'ni büyük zayiat vererek kaybettiler. Bu muharebeden sonra II. Mervan da Musul'a giderek Dicle'yi geçti ve geriye kaçmaya başladı. .[1]

Seffah'in amvcasi olan ve Abbasi ordusu başkomutanı tayin edilen Abdullâh bin Alî, "Ebû Aun" komutası altındaki Abbâsî ordusu ile Büyük Zap'dan Musul'a geçti. Bu şehir halkı kendilerini Abbâsîler rengi olan siyah giysiler içinde karşıladılar. Oradan Abbâsî ordusu Mervan'in merkezi olan Harran'a geçti. Harran'da şehrin valisi olan Mervan'ın kuzeni de dahil olarak aynı giysiler ile Abbâsîler'e biat ettiler. Bu orduya başkomutan olan Abdullâh ibn-i Alî burada yeğeni olan İbrahim İmâm'ın tutuklu kaldığı evi yıktırdı. Sonra ordu Suriye'ye Emevîler başkenti olan Şam'a yürüdü. Şehir yakınlarında, hâlifenin kardeşi Sâlih komutasında Kûfe'den yeni bir ordu gelip onlara katıldı ve Abbâsî gücü 80.000'e çıktı. Şam kapılarını Abbâsî ordusuna kapatmıştı, ama kısa bir kuşatma ve bir hücumdan sonra Emevîler'in baş şehri Şam, 26 Nisan 750 tarihinde Abbâsîler'in eline geçti..[1]

"Abdullâh bin Alî" bundan sonra Mervan'ı kovalamak amacı ile Filistin'e geçti; ama Mervan'ın Mısır'a kaçtığını öğrendi. Hâlife Ebû’l-Abbâs Abdullâh Seffah emirleri ile ordunun komutası Sâlih ile Ebû Aun'a verildi. Abdullâh bin `Alî ise Kûfe'ye geri döndü. Sâlih ve Ebû Aun komutasındaki Abbasi ordusu, Emevîler'in ordunun asker ve atlarının yolda iaşelerini önlemek için yol etrafını tahrip etmelerine rağmen, Mısır'a girdiler. Fustat'ta Mervan'ın süvari güçlerine yetiştiler. Onlardan II. Mervan'ın Buşir'de bir kilisede saklandığını öğrendiler. Buraya gönderilen küçük bir birlik II. Mervan'ı buldu ve 5 Ağustos 750 günü II. Mervan'ı öldürüp Emevîler'in iktidârlarına son verdiler. Mervan'ın kesilmiş kellesi ise Sâlih'e getirildi; Sâlih ise Mervan'ın dilini kestirip bir kediye verdikten sonra kellesinden kalanı Kûfe'deki ağabeyi Hâlife Ebû’l-Abbâs Abdullâh Seffah'a gönderdiği bildirilir.[1] Emeviler'in tekrar devleti ellerine geçirmesini önlemek için Hâlife Ebû’l-Abbâs Abdullâh Şeffah yeni bir plan uygulamaya başvurdu. Emeviler sülalesinden geride kalanların hepsini bir gece ziyafetine çağırdı. Daha birinci öğün yemek sofraya gelmeden halifenin adamları misafir olan Emevilere saldırdılar. Ziyafete iştirak eden Emeviler üstüne üşüşerek sopa, kılıç ve kama gibi her türlü el silahı ile hepsini birer birer öldürdüler. Bu katliamdan tek kaçabilen Emevi Mervan'ın kuzeni olan I. Abdurrahman oldu ve o zaman 16 yaşında olan bu kişi etrafta saklandıktan sonra en sonunda İspanya'ya geçebildi ve orada İspanya Emevileri devletinin başlangıcı olan Córdoba Emirliği'ni kurmaya başladı.[1]

Bu gayet gaddar şekilde düşmanı olan Emevileri öldürüp elini kana buladığı için ilk Abbâsî halifesi Ebu'l Abbas Abdullah bundan sonra "Saffah" yani "kan dökücü" olarak anılmaya başlandı.[5]

Ebû’l-`Abbâs Seffah'ın getirdiği yenilikler

Emevîler'i mağlup edip hâlifelik makâmından uzaklaştırdıktan kısa süre sonra, Ebû’l Abbâs Seffah hâlifelik kurumunu yenilemek ve pekiştirmek için uğraşlarla girişti.

Kendisine destek verenler yeni kurulan devlet sistemi içinde önemli mevkilere geçmişlerdi. Emevî sülalesinden gelenlere gösterdiği zalim siyaset dışında, muzaffer olan Seffah'ın devlet idaresinde çok ılımlı politikalar uyguladığına tarihçiler hemfikirlerdir. Ebû’l-Abbâs Abdullâh Seffah'ın yeni devlet idaresinde ve devlet bürokrasisi içinde, sadece Arap asıllılar değil, İranlılar, Yahudiler ve Nasturiler yerlerini almışlardı.

Örneğin Abbasilerin ilk kuruluş döneminde İranlı asıllı Bermekîler ailesi Abbasi devlet idaresinde önemli rol oynamaya başlamışlardır. Ebu Salama ve Abdulcahm'in ölümünden sonra Halife Seffah "Halid Barmaki"'yi vezir tayin etmiştir. Vezir Halid Barmaki Seffah ile öyle yakin ilişkide olmuştur ki Halid'in yeni doğan kızının süt annesinin Seffah'ın bir eşi olduğu belirtilmektektedir. Halid Barmaki vezirlik görevine Seffah'ın ölümünden sonra onun yerine halife olan kardeşi Cafer Mansur döneminde de devam etmiştir.

Eğitime ve okuma-yazmaya çok önem verilmeye başlandı. Özellikle İslâm dünyasında ilk defa olarak Talas Savaşı sonunda alınan Çinli esirler tarafından Semerkand'da bir kâğıt imalathanesi kuruldu. Bu dünya medeniyeti için büyük bir çığır açmış ve İslâm dünyasında ve sonradan batı Avrupa'da kâğıt kullanılması başlangıcı bu olaya bağlı olmuştur.

Ebû’l-Abbâs Seffah'ın kurduğu yeni Abbâsî ordusu da İslâm dünyası için büyük bir yenilik getirmiştir. Daha önce Emevî hanedanı ve Emevîler Arap olmayanların ve İslâm dininde olmayanların ordularına alınmasına katiyetle aleyhtardılar. Buna karşıt olarak Ebû’l-Abbâs Seffah döneminde 755 yılına kadar Abbâsî ordularının komutanlığını Arap asıllı olmayan Ebû Mûslim Horasanî yapmıştı.

Şiîlik taraftarlarında yarattığı hayâl kırıklığı

Diğer taraftan Ebû’l-`Abbâs Seffah'ın Şiîlik camiasının beklediklerini vermedi. Şiîler kendi imâmlarının hâlife olarak hükümete geleceğini ve bunun bir barış ve refah çağı açacağını büyük bir inanışla beklemekteydiler. Ebû’l Abbâs Seffah'ın hâlifeliğe gelmesi Şiîler'i büyük bir hayal kırıklığına uğrattı ve bunu Abbâsîler'e destek vermiş olan Şiilere büyük bir ihanet olarak görmeye başladılar.

Ölümü

Ebu'l Abbas Seffah 19 Haziran 754'te Emevî Devleti'ni yıktıktan dört yıl sonra çiçek hastalığından hayata gözlerini yumdu. Ölmeden önce kendisinden sonra hâlifelik görevi için önce ağabeyi Ebû Câfer Mansûr ve sonra da İsâ bin Mûsâ'nın gelmesini vasiyet etmişti. Bu vasiyetine uyularak ağabeyi Ebû Câfer "Mansûr" kendisinin yerine hâlife oldu.

Ayrıca bakınız

Dipnotlar

  1. Muir, William (1923) The Caliphate: Its Rise, Decline and Fall. From Original Sources. Edinburgh: John Grant (Yeni baski (2012)
  2. Muir (1924). s.424
  3. Muir (1924) s.427
  4. Muir (1924) s.425
  5. Üçok, Bahriye (1979) İslam Tarihi Emeviler-Abbasiler, Devlet Kitapları, Ankara: Millî Eğitim Basımevi (1.Basım:1968)

Dış kaynaklar

Seffâh
Doğumu: 721 Ölümü: 754
Sünni İslam unvanları
Önce gelen
Kurucu
Emeviler halifesi: II. Mervan
İslam Halifesi
749 - 754
Sonra gelen
Mansur
This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.