II. Süleyman (Osmanlı padişahı)

II. Süleyman (Osmanlı Türkçesi: سليمان ثانى‎ Süleymān-i sānī, d. 15 Nisan 1642, İstanbul – ö. 22 Haziran 1691, Edirne), 20. Osmanlı padişahı ve 99. İslam halifesidir.

II. Süleyman
İslâm Halifesi
İki Kutsal Caminin Hizmetkârı
Konstantin Kapıdağlı tarafından çizilmiş portresi
20. Osmanlı Padişahı
Hüküm süresi 8 Kasım 1687 – 22 Haziran 1691
Önce gelen IV. Mehmed
Sonra gelen II. Ahmed
Eş(leri) Eşleri bölümü
Çocukları Yok
Hanedan Osmanlı Hanedanı
Babası İbrahim
Annesi Saliha Dilaşub Sultan
Doğum 15 Nisan 1642(1642-04-15)
İstanbul
Ölüm 22 Haziran 1691 (49 yaşında)
İstanbul
Dini İslam
İmza

Padişahlıktan önceki yaşamı

Şehzadeliğinde iyi bir tahsil gördü. Kardeşi Sultan IV. Mehmed Han zamanında sarayda hususi hocalardan ders aldı. Hayatının kırk yılını bir dairede hapis geçiren Sultan II. Süleyman, IV. Mehmed'in tahttan indirilmesi üzerine, 8 Kasım 1687'de Osmanlı sultanı oldu. II. Süleyman, Osmanlı tarihinde en uzun süre veliaht olarak bekleyen padişahtır ve tahta geçirileceği zaman buna inanmamış, öldürüleceğini zannederek muhafızlara direnmiştir.[1]

Saltanatı dönemindeki önemli olaylar

II. Süleyman

II. Süleyman tahta çıktıktan sonra askerlere dağıtılacak cülûs bahşişi ile ulufelerin ödenmesi konusu ilk sorunu oluşturdu. Güçlükle de olsa ödemelerin yapılabilmesiyle 22 Aralık'ta normal bir divan toplantısı gerçekleştirildi. Ancak İstanbul'da düzen bir türlü kurulamamış, sadrazamın sefer hazırlıklarına başladığı 22 Ocak 1688'de şehirde yeniden kargaşa başlamış ve sadrazam Siyavuş Paşa zorbalar tarafından azlettirildikten sonra öldürülmüştür. 1 Mart'ta bazı zorbaların Yağlıkçılar Çarşısı'nı yağmalamaya çalışması üzerine halkın da katılımıyla kalabalık bir grup saraya yürüyerek padişahtan zorbaların ortadan kaldırılması sancak-ı şerifi çıkarmasını talep etti. Sancak vak'ası olarak bilinen bu olayda çıkarılan fermanla zorbalar ve onların bu hareketlerine destek veren devlet görevlileri uzak yerlere tayin edildi. Alınan bu önlemler sayesinde II. Süleyman'ın tahta çıkışından itibaren yaklaşık dört ay süren karışıklıklara son verilebildi.

Sultan II. Süleyman, tahta çıktığı zaman Osmanlı ordularında Viyana bozgunu ile başlayan çözülme ve toprak kaybı devam ediyordu. Venedik Mora Yarımadası'nı işgal etmiş, Avusturya ise Vişegrad, Uyvar ve Estergon'un ardından 160 yıllık Osmanlı toprağı Budin'e girmişti. Macaristan'daki Osmanlı hâkimiyeti sona ermek üzere idi. Devletin düştüğü mağlubiyetler hazine gelirleri üzerinde olumsuz tesirler yapıyor ve Anadolu'daki eşkıyalık hareketlerini körüklüyordu. Avusturya cephesi serdarı Yeğen Osman Paşa bir asi lideri gibi Rumeli'de yolsuzluk yapıyor, zorla usulsüz vergiler topluyordu. 8 Eylül 1688'de Belgrad da düştü.

Belgrad'ın düşmesi, Avusturyalılara Balkanların yolunu açtı. Bosna, Erdel ve Eflak Avusturyalılar tarafından işgal edildi. Bu ilerleyiş karşısında toparlanan Osmanlı kuvvetleri karşı saldırıyı başlattılar. 30 Ekim 1688'de Çelebi İbrahim Paşa komutasındaki Osmanlı kuvvetleri Eğriboz zaferini kazandılar. 1689 yazında Sultan II. Süleyman, Avusturya seferine çıktı.

Sadrazam Köprülü Fazıl Mustafa Paşa komutasındaki yenilenmiş Osmanlı kuvvetleri, 8 Temmuz 1690'da Gladova ve Orşova'yı geri aldılar. Kanije, 11 Temmuz 1690'da Avusturya'nın eline geçtiyse de, Osmanlı kuvvetleri, 8 Ekim 1690'da Belgrad'ı geri almayı başardılar. Böylece Tuna hattı yeniden kurulmuş oldu.[1]

1691 yılı Haziran başında Macaristan seferine çıkacak orduya moral olması amacıyla ağır hastalığına rağmen yola çıkan padişah, 9 Haziran'da Edirne'ye ulaştı. Burada hastalığı iyice artan padişah, 22 Haziran 1691 Cuma günü öldü. Cenazesi İstanbul'a getirilerek Süleymaniye Camii yanında Kanuni Sultan Süleyman türbesine gömüldü.

Altı eşi bulunan padişahın çocuğu olmamış ya da ölümüne kadar yaşamamıştır. Ölümünden sonra yerine II. Ahmed tahta geçmiştir.

Döneminde cereyan eden önemli hadiseler

Anadolu Sekban Ocağı Sekbanbaşısı Ermeni asıllı Yeğen Osman Ağa[2] ile Yeniçeriler tarafından ortaklaşa gerçekleştirilen bu darbenin hemen ardından birbirlerine karşı husumet besleyen bu iki ocağın aralarında anlaşamamaları üzerine tekrar bazı isyânlar baş gösterdi.[3] Bu dönemde Rumeli Beylerbeyi olan Yeğen Osman Paşa, yeni yönetime karşı ayaklanarak Osmanlı Hükümeti'nin baş düşmanı haline geldiler.

Sâliha Dil-Âşûb Valide Sultan'ın defnedildiği yer olan İstanbul Süleymaniye Camii'nin girişi.

Öte taraftan, yeni sadrazam Köprülü Damadı Abaza Siyavuş Paşa baş vezir olarak başarılı olamamıştı. İstanbul'un çevresinde kamp kuran askerleri denetimi altına almayı başaramadı. Askerler kendilerine cülus bahşişi ödenmesini talep ettiler. Oysa hazine bu ödemeyi yapabilecek durumda değildi. Bu nedenle askerler şehirde bir takım huzursuzluklara sebebiyet verdiler. Her ne kadar Köprülü Damadı Abaza Siyavuş Paşa askerin sadrazam olarak ilk tercihiyse de, yavaş yavaş kendisinden ve kayın biraderi olan Köprülü Fazıl Mustafa Paşa'dan soğumaya başladılar. Neticede 23 Şubat 1688 tarihinde yeniçeriler Siyavuş Paşa'nın evini basarak kendisini öldürdüler. Bu gelişmeler üzerine, önce bir haftalık kısa bir süre için baş vezir vekili tâyin edilen Ayaşlı Nişancı İsmail Paşa, 2 Mart 1688 tarihinde Sâliha Dil-Âşûb Valide Sultan'ın oğlu padişah II. Süleyman tarafından yeni sadrazam olarak göreve atandı. Bununla beraber başta yolsuzluklar olmak üzere birçok meseleler ile uğraşmak zorunda kalan Nişancı İsmail Paşa'nın bu makamda fazla uzun süre kalması mümkün olmadı. Baş düşmanı kendisinden evvel baş vezirlik görevinde bulunan Abaza Siyavuş Paşa'nın kayın biraderi ve gelecekte vezîr-i âzam olacak olan Köprülü Fazıl Mustafa Paşa idi. Nitekim, Köprülü Fazıl Mustafa Paşa'nın yoğun çabaları sonunda 2 Mayıs 1688 tarihinde Nişancı İsmail Paşa sadrazamlıktan azledilerek yerine 30 Mayıs 1688 tarihinde Tekirdağlı Bekri Mustafa Paşa vezîr-i âzam olarak atandı.[4] Yeni sadrazam atanan Bekri Mustafa Paşa çözüm bekleyen pek çetin meseleler ile karşı karşıyaydı. Bu meselelerin en önemlisi de IV. Mehmed'i tahtından indiren darbecilerin hâlâ cezalandırılamamış olmalarıydı.

Bu hadiseler vuku bulurken çoğu Anadolu'dan olmak üzere huzursuz olan sekbanların tamamı Yeğen Osman Paşa'nın etrafında toplandılar. Sâliha Dil-Âşûb Valide Sultan'ın oğlu padişahın kendisine Temeşvar Seraskerliği teklifini dahi kabul etmeyen Yeğen Osman Paşa'ya Bosna Sancağı, amcasına da Hersek Sancak Beyliği verildi. Bunlarla da tatmin olmayan Yeğen Osman Paşa'nın askerleri Rumeli, Yunanistan ve Sırbistan'da kendi yönetimlerindeki toprakları yağmalamaya devam ettiler. Kimi kaynaklara göre Yeğen Osman, Osmanlı Hazinesi'nden de daha zengin hale gelmişti.[5] 1688 yılında Yeğen Osman'ın askerleri Sırbistan'da Gračanica Manastırı'nda saklanan Pećka patrijaršija Hazinesi'ni de yağmaladılar.[6][7] Katolik piskopos Pjetër Bogdani'nin yazdığı bir mektuba göre Yeğen Osman, Peć Başpiskoposu ve Sırp Patriği olan Arsenije Čarnojević'i Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'ndan SırplarOsmanlılar'a karşı ayaklanmaya teşvik maksadıyla para aldığı gerekçesi ile kafasını kesmekle tehdit etmişti. İşte böyle bir ortamda, yeni padişah Yeğen Osman'ı yola getirebilmek amacıyla onu Belgrad Valiliği'ne atadı.[8] Gelgelelim, bu atama Yeğen Osman'ı Macaristan Serdarı Hasan Paşa'nın emri altına soktuğundan dolayı bir hâyli kızdırdı. Macaristan Serdarı Hasan Paşa'dan emir almayı red ederek Belgrad'a giden Yeğen Osman, Hasan Paşa'nın Vračar Tepesi'ndeki karargahını bastı ve kendisini hapsetti.[9][10]

Sâliha Dil-Âşûb Valide Sultan'ın oğlu II. Süleyman, Rijeka-Trsat Kalesi'ne girerken.
Belgrad Kuşatması

1688 tarihinde Kutsal Roma Cermen İmparatoru Leopold Yeğen Osman'a bir mektup göndererek kendisine Osmanlılar'ın tarafını bırakarak Eflak karşılığında Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu'nun tarafına geçmesini teklif etti.[9] Yeğen Osman'ın Slavonya ile Bosna-Hersek'in tamamı talep etmesi üzerine bir antlaşma sağlanamadı.[11] Avusturyalılar ile Yeğen Osman arasındaki mücaleleler ilerledikçe, Yeğen de neticede kendi askerlerinin sayıca az olduğunu fark ederek Semendire Sancağı'na doğru geri çekilmeye başladı.[12] Burada iki gece geçirdikten sonra Smederevska Palanka üzerinden Niş'e geçti.[13] Niş'ten Bâb-ı Âli'ye eğer kendisine On gün içerisinde askerî ve mâlî yardım gönderilmezse Belgrad'ın düşeceği haberini yolladı. Bu haber üzerine Bâb-ı Âli kendisine 120 çuval altın göndererek, Rumeli'de yaşayan Müslümanları Semendire Sancağı'ndaki âsiler ile mücadele etmek üzere harekete geçirtti.[14]

Yeğen Osman Paşa'nın sonu

Daha sonra Baş Vezir olmaya kalkışan Yeğen Osman Paşa'nın bu ihtirası Osmanlı Hükümeti'ni her ne kadar kızdırdıysa da, Yeğen Osman'ı daha da güçlendirmekten çekindikleri için ona karşı bir operasyon düzenlemekten çekindiler. Bununla beraber Edirne'de toplanan bir savaş konseyinde Osmanlı Devleti'nin bir vassalı ve Kırım Hanı olan I. Selim Giray Bâb-ı Âli'ye bir çağrı yaparak, Yeğen Osman'ı idama mahkûm etmeye davet etti.[15]

Bu hadise meydana gediğinde sadrazam Bekri Mustafa Paşa sekban birliklerini yasa dışı ilân etti. Dağılmayı red eden sekban birliklerini idam cezasına çarptıtmakla tehdit etti. Böylece yeni bir iç savaş başlamış oluyordu.[3] Önce sekbanlar bir üstünlük sağladılarsa da Tekirdağlı Bekri Mustafa Paşa yeniçerlerin yardımıyla âsileri yenmeyi başardı. Tarihçi Nicolae Iorga'ya göre, âsilerle Bekri Mustafa Paşa'nın askerleri arasında vuku bulan çarpışmalarda 6,000 kişi hâyatlarını kaybetti.[16] Bu yeni gelişmeler üzerine Osmanlı Hükûmeti evvelki kararından ani bir dönüş yaparak, Yeğen Osman Paşa'nın yakalanıp infaz edilmesini kararlaştırdı. Yeğen Osman, 1689 yılının Mart ayının sonlarında yakalanarak idam edildi.[3]

Mimari çalışmalar

Memleket içerisinde imar faaliyetleri ile de ilgilenen II. Süleyman, Fener kulesi ile İzmir'de bir cami inşa ettirmiştir.

Eşleri

Galeri

Kaynakça

  • Uzunçarşılı, İsmail Hakkı (2003). Osmanlı Tarihi III. Cilt 1. Kısım: II. Selim'in Tahta Çıkışından 1699 Karlofça Andlaşmasına Kadar. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları. ISBN 975-16-0013-8.
  • Sakaoğlu, Necdet (1999). Bu Mülkün Sultanları. İstanbul: Oğlak Yayınları. ISBN 875-329-299-6. say.288-297
  • Kinross, Lord (1977). The Ottoman Centuries. İstanbul: Sander Kitabevi. ISBN 0-224-01379-8.(İngilizce)
  1. Sakaoğlu, Necdet (1999) Bu Mülkün Sultanları, Oğlak Yayınları: İstanbul ISBN 875-329-299-6 say.288-297
  2. Somel, Selcuk Aksin (2010). The A to Z of the Ottoman Empire. Rowman & Littlefield. s. 53. ISBN 978-0-8108-7579-1.
  3. Halil İnalcık; Donald Quataert (28 Nisan 1997). An Economic and Social History of the Ottoman Empire. Cambridge University Press. s. 419. ISBN 978-0-521-57455-6. Erişim tarihi: 7 Haziran 2013.
  4. Ayhan Buz, Osmanlı Sadrazamları, Neden Kitap, İstanbul, 2009, ISBN 978-975-254-278-5
  5. Umetnosti, Srpska akademija nauka i (1950)
  6. Stanojević 1976, s. 96.
  7. Samardžić 1981, s. 544.
  8. Wilson, Peter (1 Kasım 2002). German Armies: War and German Society, 1648-1806. Routledge. s. 363. ISBN 978-1-135-37053-4. To bring him to heel, the new sultan made Jegen governor of Belgrade early in 1688.
  9. Recueil d'études orientales. Akademija. 1992.
  10. Institute (1992). Posebna izdanja. Istorijski institut u Beogradu.
  11. Radonić, Jovan (1955). Durad II Branković.
  12. Paunović, Marinko (1968). Beograd: večiti grad. N.U. "Svetozar Marković.
  13. Stanojević, Gligor (1976). Srbija u vreme bečkog rata: 1683-1699.
  14. Milić, Danica (1983). Istorija Niša: Od najstarijih vremena do oslobođenja od Turaka 1878.
  15. Yaşar Yüce-Ali Sevim (1991). Türkiye Tarihi Vol III. Istanbul: İAKDTYKTTK Yayınları. pp. 205–206.
  16. Jorga, Nicolae, Geschichte des Osmanischen Reiches Vol IV, Türkçe Tercümesi: Nilüfer Epçeli, Yeditepe Yayınaları, İstanbul, 2009, ISBN 975-6480-18-1, s. 199
  17. M. Çağatay Uluçay, Padişahların Kadınları ve Kızları, Ötüken Yayınları, s. 113.
II. Süleyman (Osmanlı padişahı)
Doğumu: 15 Nisan 1642 Ölümü: 22 Haziran 1691
Resmî unvanlar
Önce gelen
IV. Mehmed

Osmanlı Sultanı

8 Kasım 1687 - 22 Haziran 1691
Sonra gelen
II. Ahmed
Sünni İslam unvanları
Önce gelen
IV. Mehmed
İslam Halifesi
8 Kasım 1687 - 22 Haziran 1691
Sonra gelen
II. Ahmed
This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.