Türkiye'de eğitim
Türkiye'de eğitim ve öğretim sistemi, kademelerden oluşmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti'nde kadın ve erkek her vatandaş için 12 yıllık eğitim mecburidir. Bu eğitim sisteminde eğitimini tamamlayan her öğrenciye "Ortaöğretim Diploması" verilir.
Tarihçe
Tarih boyunca Türkiye'de kurumsal eğitimin dışında toplumsal eğitimi gerçekleştiren kurumlar ve yapılar da bulunmuştur ve günümüzde de halen bulunmaktadır. Alevi ocakları, köy birlikleri, dini bayramlar ve kültürel şenlikler Anadolu'da farklı eğitsel ihtiyaçları karşılamaktadırlar. Toplumsal eğitim, kurumsal eğitim kadar Türkiye Cumhuriyeti'nin kültürünün ve kimliğinin parçasıdır. Bugünün Türkiyesi'nde (Atatürkün tanımladığı şekliyle ortak geçmişi olan bugün ve gelecek de beraber yaşamak isteyen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları) Kürt, Laz, Çeçen, Ermeni, Yahudi, Rum ve diğer kültürleri içermesinden dolayı toplumsal eğitimin çok çeşitli örnekleri vardır
Eğitim ve öğretim hizmetlerinin devlet eliyle yürütülmesi düşüncesi ilk kez II. Mahmut döneminde gündeme gelmiştir. Bu döneme kadar vakıflar tarafından yürütülmüş olan eğitim ve öğretim hizmetleri, 17 Mart 1857 tarihinde Maarif-i Umumiye Nezareti uhdesine verilmiştir. Böylelikle eğitim ve öğretim hizmetlerinden sorumlu bir nazır (bakan) meclis-i vükela içinde yer almıştır. Nezaretin kuruluşuyla okullar sıbyan, rüştiye ve mekâtib-i fünün-i mütenevvia olarak üç dereceye ayrılmıştır.
Eğitim sistemimize ilişkin ilk yasal düzenleme 1869 yılında çıkarılan Maarif-i Umumiye Nizamnamesidir (Genel Eğitim Tüzüğü). Bu tüzük ile eğitim hakkı, eğitim yönetimi, eğitim sisteminin belirlenmesi, eğitim ödenekleri, öğretmen yetiştirme ve istihdamı, taşra teşkilatı ve sınav sistemleri gibi hususlar düzenlenmiştir.
1923 yılında İstanbul’da bulunan Maarif Nezareti kaldırılmıştır.[1]
Eğitim alanındaki reformlar
2 Mart 1926'da kabul edilen, "Maarif Teşkilatı Hakkında Kanun" bugünkü eğitim hizmetlerinin temelini oluşturur.
Cumhuriyetle beraber eğitim anlayışı bilimin diğer alanlarında olduğu gibi sistemler dünya görüşüne bağlı olarak algılanmaktadır. Sistemler dünya görüşü ile eğitime bakmamızda bize olguları anlamamızda donuk bir izlenimden daha çok dinamik ve sorgusal yaklaşım sağlaması yatmaktadır. Eğitim süreklilik içeren bir olgudur. Bir örnekle açıklayacak olursak sistemler eğitim modelini oluştururken ezberci eğitimi eğitim sisteminden çıkaracağız yaklaşımını bütün eğitsel olgulara uygulamak yerine; hangi eğitim metotlarının, hangi koşullarda yararlı olmadığını tanımlanması ve tanımlanan koşullarda ne yaparak eğitimin genel amaçlarına doğru uygulamamızın verimli hizmet etmesini sağlayabiliriz sorularını sorar. Üniversite seçme sınavlarında eğitim katsayılarının belirlenmesi bu yaklaşımın bir ürünüdür. Genelde bireylerde eşitsizlik yaratıyor izlenimi verse de bu katsayılar doğru belirlendiğinde hem sistemin, hem de istemin içinde yer alan bireylerin başarılarına katkıda bulunmaktadır. Bu yaklaşımın öncülerinden Bertalanffy (Bertalanffy L., von. 1968, General Systems theory) sistemleri tanımlarken birbirleriyle ilişki içindeki olguların davranış şekillerini inceleyen çalışma alanı olarak tanımlamaktadır. Eğitimle ilgili faaliyetleri incelerken birbirleriyle ilişkili temel üç ögenin varlığı kabul edilmektedir; eğitim teorisi, eğitim felsefesi, ve eğitim metodu.
Amaçları
Türkiye'deki modern eğitim sistemi özgür ve sorgulayan, farklılıklara saygı duyan, kişilerin din, dil, ırk ayrımı gözetmeksizin eşit insanların bulunduğu topluma saygı gösteren, Türkiye'nin bilim, sanat, din, dil alanında gelişimine katkı sağlayacak ve baskıcı ve yasaklar toplumundan uzak özgür bireyler yetiştirmeyi amaçlar.
Ayrıca bu eğitim sisteminde ilköğretim okulları, öğrencileri mesleki eğitime veya çocukların ilgi alanları ile becerilerine yönelik eğitime ağırlık verilmiştir.
Aşamaları
Okul öncesi eğitim
Çocuğun ilköğretime hazırlanması için okula hazırlık niteliğinde verilen eğitimdir. Herhangi bir zorunluluğu yoktur fakat okul öncesi eğitim devlet ve ilgili kurumlar tarafından teşvik edilmektedir.
İlkokul'da eğitim
66 aylık ve üstü olan öğrenci ilkokulda okuyacaktır. Eğitime başlama yaşı 5 buçuktur. Veliler çocuğun okula başlamasında herhangi bir sakınca olup olamayacağı konusunda bilgilendirilmek için doktordan okula başlamaya uygun olup olmadığı konusunda rapor alabilirler.
Okula başlamaya uygun olan çocuklar ise internet üzerinden otomatik olarak adreslerine en yakın olan İlköğretim okulu birinci sınıftan eğitimine başlayabilirler.
İlk 4 yıl boyunca yani ilkokullarda(ilköğretim birinci kademe) öğrencilere daha hafifletilmiş bir müfredat ile eğitim verilecektir. Öncelikle üç aylık bir okula hazırlık programı kapsamına alınacaklardır. Bu öğrenciler ikinci sınıftan itibaren İngilizce, dördüncü sınıftan itibaren Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersini zorunlu olarak okumaya başlayacaktır. Ayrıca daha çok görsel ve işitsel bir müfredat ile eğitileceklerdir.
Ortaokul'da eğitim
Ortaokula geçiş, aynı ilkokula geçiş gibi internet üzerinden e-kayıt sistemiyle yapılmaktadır.
İkinci kademe, yani ortaokullar, öğrencilerin daha özgür bir birey olarak sivil toplum ve demokratik devlet anlayışı gereğince eğitim süreçlerinde özgür ve karar değiştirme hakkına sahip olmalarına fırsat vermektedir. Ortaokulların amacı mesleki veya öğrencinin becerilerine yönelik eğitim vermeyi sağlamaktır. Bu sebep ile seçmeli dersler okutulması sağlanmıştır. Ortaokul'da seçmeli derslerde ise Dini ve Ahlaki Değerler, Dil Bilgisi, Yabancı Dil, Fen Bilimleri, Sanat, Spor ve Sosyal Bilimler alanları mevcuttur. Bir öğrenci istediği alandan istediği dersi haftada sekiz saat görme kaydı ile seçecektir. Ortaokullardaki zorunlu dersler dışındaki seçmeli dersleri, öğrencinin veya ebeveyninin isteğine ve tercihine bağlı olarak alabilme hakkı getirilmektedir.
Lise'de eğitim (Ortaöğretim)
Liselere yerleştirme de 2017-18 eğitim-öğretim yılından itibaren Liselere Geçiş Sistemi (LGS) uygulanmaya başlandı ve adrese yakın yerlerdeki okullara yerleşme sistemi getirildi. Daha önceki sistemler SBS ve TEOG'du.
Türkiye'de liseler;
- Meslekî ve Teknik Anadolu Lisesi
- Anadolu Lisesi
- Fen Lisesi
- Sosyal Bilimler Lisesi
- İmam Hatip Lisesi
- Genel Lise (2013'e kadar.)
olarak ayrılabilir.
Liselerde devamsızlık hakkı özürsüz 10 gündür. Ancak özürsüz devamsızlık 5 günü aşarsa ödül belgeleri verilmez.
Akşam liseleri ise üniversitelerdeki ikinci öğrenim olarak değerlendirilebilir. Açık liselerdir ve lise mezunu olmayan kişilerin ortaöğretim diploması alması için açılmıştır.
Anadolu lisesinde öğrenciler TM (Türkçe-Matematik Eşit Ağırlık), MF (Matematik-Fen Sayısal Ağırlık), TS (Türkçe-Sosyal Sözel Ağırlık) ve DİL (İngilizce Ağırlık) olarak Lise üçüncü (11.) sınıftan sonra bölümlerini seçerek kendi alanındaki dersleri görmeye başlar.
Bu sistem Mesleki ve Teknik Anadolu Liselerinde de geçerlidir. Aralarındaki tek fark Anadolu liseleri 11. sınıfta bölüm seçerken Meslek liseleri ilk seneden sonra (10. sınıfa geçerken) mesleği ile ilgili kendi bölümünü seçer. Ayrıca 10. sınıf, 11. sınıf ve 12. sınıf'ta stajyer olarak çalışma zorunluluğu vardır. Öğrenci staj yaparak hem mesleği ile ilgili iş hayatını öğrenmekte, hem maaş almakta hem de staj yaptığı iş yerinden stajı ile ilgili ders notu almaktadır.
Kronoloji
Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavı, 1974 ve 1975 yıllarında aynı gün sabah ve öğleden sonra birer olmak üzere iki oturumda, 1976-1980 yıllarında aynı günde ve bir oturumda uygulanmış; 1981'den itibaren iki basamaklı bir sınav haline getirilmiştir. İki basamaklı sınav sisteminde ilk basamağı oluşturan Öğrenci Seçme Sınavı (ÖSS) Nisan, ikinci basamağı oluşturan Öğrenci Yerleştirme Sınavı (ÖYS) ise Haziran ayı içinde uygulanmıştır.
- 1974'ten itibaren adaylardan yükseköğretim programlarına ilişkin tercihleri de toplanmış ve adaylar puanlarına ve tercihlerine göre yükseköğretim programlarına merkezi olarak yerleştirilmiştir.
- 1982'den itibaren ortaöğretim kurumlarından adayların diploma notları toplanmaya başlanmış ve bu notlar Ortaöğretim Başarı Puanı (OBP) adı altında belli ağırlıklarla sınav puanlarına katılmıştır.
- 1987'den itibaren, yükseköğretim programları ile ilgili tercihlerini belli alanlarda toplayan adaylara, sınavda belli testleri cevaplama, diğerlerini cevaplamama olanağı tanınmıştır.
- 1999'da iki basamaklı sınavın ikinci basamağı (Öğrenci Yerleştirme Sınavı ÖYS) kaldırılmış, sınav ÖSS adı altında tek basamaklı bir sınav haline getirilmiştir. Sınavın tek basamaklı olarak uygulanmaya başlanmasıyla birlikte bazı yükseköğretim programlarının puan türleri de değiştirilmiştir. Ayrıca adayların OBP'lerinin mezun oldukları ortaöğretim kurumunun ÖSS ham puan ortalamalarına göre ağırlıklandırılmasıyla oluşturulan Ağırlıklı Orta Öğretim Başarı Puanı (AOBP) hesaplanmaya başlanmış ve ortaöğretimdeki alanlardan mezun olanların aynı alandaki yükseköğretim programlarına yerleştirilmelerinde AOBP’lerinin yüksek bir katsayıyla, mezun oldukları alanlar dışındaki yükseköğretim programlarına yerleştirilmelerinde ise AOBP’lerinin düşük bir katsayıyla çarpılması uygulamasına geçilmiştir. ÖSS'de soru tipi ve konu dağılımı/müfredat açısından bir değişiklik yapılmamıştır.
- 2003'te ÖSS ve AOBP puan sistemi ile AOBP'nin çarpıldığı katsayılar değiştirilmiştir.
- 2006'da yapılan değişiklikle soruların bir kısmı önceki yıllarda olduğu gibi ÖSS tipinde sorulmuş, bir kısmı ise tüm lise müfredatı göz önünde tutularak hazırlanmıştır. Sınavın tek basamak olarak uygulanmasına devam edilmiştir.
- 2010-2017 yılları arasında YGS&LYS sistemi geçerli oldu.
- 2018 yılından itibaren YKS sınavı yapılmaya başlandı. Haziran ayında yapılan TYT ve AYT olmak üzere 2 sınav haline getirildi. YKS'nin Cumartesi günü TYT oturumu ve Pazar günü ise önce AYT sonra YDT (Yabancı Dil Testi) oturumu yapılmaktadır. Daha önceki yıllarda uygulanan YGS-LYS'de yer alan YGS-1,2,3,4,5 ve 6 puan türleri birleşerek TYT puan türünü oluşturdu. MF-1,2,3 ve 4 puan türleri birleşerek MF puan türünü oluşturdu. TM,TS ve Dil-1,2 ve 3 puan türleri birleşerek sırasıyla TM,TS ve Dil puan türlerini oluşturdu.
Mevcut sistem
Fakülte ve yüksekokul olarak genellikle ikiye ayrım vardır. Fakülteler genellikle dört yıl olur. Yüksekokullar ise genelde meslek-ticaret lisesi mezunlarına yöneliktir ve genel olarak iki yıllık eğitim vermektedir.
Türkiye'de üniversiteden atılmak yoktur. Ayrıca üniversite okuyan birisi dilediği gibi (notlarının durumuna göre) yatay geçiş yapabilir. Ayrıca seçtiği fakültede ilk sene okuduğu ortak sınıftan sonra ikinci sene kendi bölümünü seçerek okumaya başlar(lise eğitimi gibi). Ancak bu her üniversite için geçerli değildir.
Türkiye'de üniversite için birinci öğretim, ikinci öğretim ve açıköğretim olmak üzere üç ayrı öğrenim dalı vardır.
- Birinci öğrenim: Normal öğrenimdir.
- İkinci öğrenim: Akşam veya hafta sonu öğretimidir. Genelde eğitim düzeyi daha düşüktür.
- Açık öğretim: Üniversitede derslere girme zorunluluğu yoktur. Sadece sınavlara girilir.
Ayrıca, halk arasında harç olarak bilinen Katkı Payı ücreti, birinci öğrenim gören öğrencilerden alınmamakta fakat ikinci öğretim ve açıköğretim öğrencileri bu ücreti ödemektedirler. Ayrıca öğrenci yurtlarında kalan ve yapılan değerlendirmelerde hak kazanan öğrencilere aylık 150 TL (yüz elli Türk lirası) geri ödemesiz yardım almaktadır. Bunun yanında Kredi Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü tarafından maddi durumu kötü olan öğrencilere aylık olarak burs ve kredi imkânı dahilinde 2015 yılı Ocak ayından itibaren 400 TL(dört yüz Türk lirası) ödeme yapılmaktadır. Burs dahilinde ödeme alanlar bu ücreti geri ödememekte, ama kredi kapsamında alan öğrenciler bu ücreti mezun olduktan sonra yapılandırma ile geri ödemektedirler.
Ayrıca üniversite eğitimini bitiren kişi, ALES adlı bir sınava girip yüksek lisans eğitimi alabilir. Buna master eğitimi de denir. Tezli ve Tezsiz Yüksek Lisans olarak ikiye ayrılır. Tezli yüksek lisans programının amacı, öğrencinin bilimsel araştırma yaparak bilgilere erişme, bilgiyi değerlendirme ve yorumlama yeteneğini kazanmasını sağlamaktır. Tezsiz yüksek lisans programının amacı, öğrenciye mesleki konuda derin bilgi kazandırmak ve mevcut bilginin uygulamada nasıl kullanılacağını göstermektir.
Doktora, bir fakülte veya yüksekokulu bitirdikten sonra o bilim dalında sınav ve bilimsel bir eserle erişilen bir derece veya basamaktır.
Konuları
Din eğitimi
Türkiye'de örgün öğretimde din konularının öğretilmesi konusunda Cumhuriyet tarihi boyunca farklı uygulamalara başvurulmuştur.
Cumhuriyetin ilk yılları
Osmanlı İmparatorluğu dönemindeki Darü'lhüffaz ve Darü'lkurralar, Cumhuriyetin kuruluşunun ardından, Tevhid-i Tedrisat kanunuyla birlikte Kuran kurslarına dönüştürüldü ve Diyanet İşleri Başkanlığı'na bağlı olarak çalışmaya başladı. 1924-1932 yılları arasında 9 kurs açıldı ve bu sayı 1940'ların başında 65'e, 1947'de 99'a, 1948'de ise 118'e yükseldi.[2]
Çok partili dönem
CHP milletvekilleri Muhittin Baha Pars ve Hamdullah Suphi Tanrıöver, "komünizm tehlikesine karşı manevi direnci sağlamak" gerekçesiyle TBMM'ye 26 Aralık 1946 tarihinde dilekçe sunarak, örgün öğretimde din eğitimi verilmesini talep ettiler.[3] Temmuz 1947'de TBMM, "Özel Din Öğretimi Ana Hatları" kararını kabul ederek, Milli Eğitim Bakanlığı'ndan izin alınması koşuluyla, "din bilgisi dershaneleri" açılmasına izin verdi. Yaşanan tartışmaların sonucunda ilkokul 3. ve 4. sınıflarda din derslerinin seçmeli ders olarak okutulması kararlaştırıldı. 15 Şubat 1949'da ise, velilerin yazılı isteği olması ve ders saatleri dışında verilmesi koşuluyla, bütün ilkokullarda din dersleri okutulmaya başladı.
Demokrat Parti'nin iktidara geldiği 1950 yılından sonra, din dersleri ilkokulların normal programlarına dahil edildi ve din dersi almak isteyenlerin değil, istemeyenlerin dilekçe vermesi yöntemi uygulanmaya başladı. 1956 yılında, ortaokul müfredatına da din dersi konmasına karar verildi. 1967 yılında ise liselerin 1. ve 2. sınıflarında seçmeli din dersi okutulması kararlaştırıldı.[4]
1973 yılında CHP-MSP koalisyon hükûmeti döneminde, din derslerinin okutulduğu bütün sınıflara, haftalık bir saat zorunlu ahlak bilgisi dersi konuldu ve bu derslerin din bilgisi öğretmenleri tarafından verilmesi kararlaştırıldı.[5]
1980 sonrası dönem
1982 Anayasası'nın 24. maddesi, "din ve ahlak eğitim ve öğretiminin devletin gözetimi ve denetimi altında yapılmasını" işaret etti. Bu kapsamda 1983 yılından itibaren, ilkokul 4. ve 5. sınıflarla ortaokul 1., 2. ve 3. sınıflarda haftada ikişer saat ve lise dengi okullarda ise haftada birer saat olmak üzere zorunlu "din kültürü ve ahlak bilgisi" dersi verilmeye başlandı.[6]
1960 yılında 658 olan kayıtlı Kuran kursu sayısı 1980'lerin sonunda 4420'ye ulaştı.[7]
Şuan da ortaokul kademesinde İmam Hatip Ortaokulları ve lise kademesinde İmam Hatip Liseleri bulunur. Bu okullarda kültür derslerinin yanında çeşitli dini dersler verilir.
Kaynakça
- http://www.meb.gov.tr/milli-egitim-bakanliginin-kisa-tarihcesi/duyuru/8852
- Yaşlı, Fatih (2014). AKP, Cemaat, Sünni-Ulus (2017 bas.). İstanbul: Yordam Kitap. s. 78. ISBN 978-605-9046-18-3.
- Yaşlı, a.g.e. s. 72.
- Duman, Doğan (1999). Demokrasi Sürecinde Türkiye'de İslamcılık. Dokuz Eylül Yayınları. ss. 140-141.
- Yalçın, Soner (1995). Hangi Erbakan. Öteki Yayınevi. s. 93.
- Yaşlı, a.g.e. s. 75.
- Duman, a.g.e. s. 189.